• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR

3.1. Dini Gruplara Yönelme, Katılma ve Bağlanma Nedenleri ile İlgili Bulgular

3.1.2. Dinî Gruba Katılma Nedeni

3.1.2.2. Kişisel Nedenler

Ayrıca katılımcılar için dinî grupların kişiliklerine ve amaçlarına uygun olması gruba katılmada önemli etkenlerden olduğu da tespit edilmiştir:

“Okuduğum okul gereği (İlâhiyat Fakültesi) hemen hemen bütün cemaatlere, tarikatlara girip çıkmışlığım oldu. Meşrebime uygun değildi… Biraz da meşrep galiba, hani bazı insanlar yalnızlığı daha çok sever, bazı insanlar birlikte olmayı daha çok sever. Hepsine göre bir yol olması da bir rahmet aslında.”(R-Esma/34/Y.Lisans).

“Yani tasavvufta ben biraz böyle ilgilendim. Çok da mutlu oldum, çok cezbetti beni. Gerçekten çok hoşuma gitti ama anlık ve şahsi bir mutluluk olduğu için illa hizmet, illa hizmet, dedim. Anlatabiliyor muyum?” (G-Hatice/23/Y.Okul-Üniversite).

“Bu hizmet karakterime çok uygundu. Hem öğretmenlik yapmak hem insanlara yardımcı olmak, yatıp kalkıp sadece kendini kurtarmak değil de.” (G- Ayla/41/Y.Okul-Üniversite).

Katılımcılardan bazılarının dinî grupta olma nedenleri, kişisel gelişimleri ve insanlara faydalı olmak içindir:

“…Hani felsefede şu var ya: Kendinden başka herkesi düşünme… Şöyle bir şey vardı, ayeti kerime var: ‘Onlar öyle müminler ki kendi nefsinden önce başkalarının nefsini düşünürler.’ Onu okuduğum zaman çok etkilenmiştim mesela. Hani orada kendinden önce başkalarını memnun etmek...” (G- Hacer/23/Y.Okul-Üniversite).

“Amacım, hem kendime hem de çevreme faydalı olmak.”

(G-Semra/59/İlköğretim).

“Ben, insan olmanın niyetindeyim.” (R- Aslı/43/Lise ve dengi).

“Yani kime faydalı olabilirim? Mesela ben tabii sohbet hocası değilim ama ki min kurtuluşuna vesile olabilirim? Güzel ahlakımla mesela, birine yardım edebilirim? Birinin derdi vardır, sıkıntısı vardır, kimseye açamadığı bir derdi vardır. Gelip anlatabilirse ona doğru yolu gösterebilirsin.” (M-Melisa/42/İlköğretim).

“Tabii canım oluyor. Mesela, PKK’yı savunan bir arkadaşım vardı. Ben ona iman noktasında böyle yardım edebilmek için, Allah’a olan inancını böyle güçlendirmek için… Zaten Allah’a bir inancı yoktu, kendi söylemiyle. Ben de ona böyle bir şeyler hediye ederek, bazı kitaplar hediye ederek falan, hani onun böyle kalbini kazanmaya çalışıyordum. Hani benim için değil de nefsim için değil de tamamen hani bir daha o insanı göremeyeceğim; en azından ona bir faydam olur... Hatta şu anda da bir arkadaşım var. O da İtalyan Katolik kız. Ona da yardım etmeye çalışıyorum. Hangi kitabı hediye etsem etkili olur falan gibi... Hani öyle arkadaşlarımla ilgileniyorum, o anlamda.” (G-Melike/23/Y.Okul-Üniversite). “Her zaman için maneviyatımı güçlü buluyorum. Tabii ki günden güne daha ilerlediğini düşünüyorum. Çünkü insanlara faydalı olduğunuzu da görüyorsunuz.” (İ-Keriman/34/İlköğretim).

“…Rabbimden uzun ömür ve yalnızca şunu istiyorum: Rabbim, senin yolunda hizmet etmek istiyorum. İnsanlara faydalı olmak, onların tövbesine vesile olmak, bir kişinin bile olsa kurtuluşuna vesile olmak istiyorum. Nasıl Resulümüz, ‘ümmetî’ dedi, yaşadı, son nefesini verdi.” (M-Melek/58/Lise ve dengi).

Bulgulardan anlaşıldığı üzere, “insanlara faydalı olmak” ile kastedilen insanlara dinî ve manevî anlamda daha faydalı olmaktır.

3.1.2.2.1. Farklı Dinî Grup Ortamları

Katılımcıların neden ait oldukları gruplara katıldıklarını tespit etmek ve diğer gruplara bakış açılarını belirlemek üzere farklı dinî gruplar hakkındaki düşünceleri sorulduğunda

çoğunlukla eleştiri yapmak istememişlerdir. “Hepsi aynı yol” ifadesini kullananların yanında, karşılarına kendi gruplarından farklı bir dini grup çıkmadığı için “Bilgim yok” diyenler de vardır.

Katılımcılara yöneltmiş olduğumuz “Diğer dinî gruplar hakkındaki fikirleriniz nelerdir?” sorusuna verilen farklı yanıtlar kodlanarak aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Tablo17: Farklı Dini Grup Ortalamaları

Kodlar (Farklı Dinî Grup

Ortamları)22 İ M R S G N

Hepsi Aynı Yol 3 4 1 1 9 Diğer Cemaatlerde Baskı Var 1 1 2 4 Dinî Ritüelleri Abartanlar Var 1 3 4 Silsilesiz Olanlar Var 1 1 2

Siyasî Olanlar Var 2 2

Şekilci Olanlar Var 1 2 1 4 Maneviyatı Olmayanlar Var 1 1 Tavizkar Olanlar Var 2 4 6 Hoşgörüsüz Olanlar Var 1 3 4 İlme Önem Vermeyenler Var 1 2 3 Diğerleri Bana Uygun Değil 2 2 4 Diğerleri Hakkında Bilgim

Yok

2 2 4

Karşıma İlk Bu Dinî Grup Çıktı

1 1 2

Katılımcıların Tablo 17’de farklı dinî gruplar hakkındaki yorumları görülmektedir. Tabloda “Hepsi aynı yol” (9 kişi), görüşünde olanların sayıları fazla olsa da “Diğer cemaatlerde baskı var” (4 kişi), “Dinî ritüelleri abartanlar var” (4 kişi),“Silsilesiz olanlar var” (2 kişi), “Siyasî olanlar var” (2 kişi), “Şekilci olanlar var” (4 kişi), “Maneviyatı olmayanlar var” (1 kişi), “Tavizkar olanlar var” (6 kişi), “Hoşgörüsüz olanlar var” (4 kişi), “İlme önem vermeyenler var” (3 kişi) gibi eleştirilerde bulunanlar olmuştur. Ayrıca “Diğerleri bana uygun değil” (4 kişi) ve “Diğerleri hakkında bilgim yok” (4 kişi), “Karşıma ilk bu dinî grup çıktı” (2 kişi) diyenler de vardır.

Dinî gruplar arasında en fazla eleştiri alan konulara bakıldığında, İsmailağa ve Menzil tarikatı “Hepsi aynı yol” (3 kişi), Rifaî tarikatı “Şekilci olanlar var” (2 kişi) ve

22

“Diğerleri hakkında bilgim yok” (2 kişi), Süleyman Efendi cemaati “Tavizkar olanlar var” (4 kişi), Gülen cemaati ise “Hoşgörüsüz olanlar var” (3 kişi) kodları ön plana çıkmıştır.

Tabloda da görüldüğü üzere farklı dinî grup ortamları için “Hepsi aynı yol” diyenlerin oranı daha yüksek çıkmıştır:

“…Bir cemaate girin. Bizim cemaat olmak zorunda değil. İllâki bir gönül bağı kurduğunuz üstadınız olur, bir yol olur. Çünkü bu gereklidir, bana göre.” (S-Tuğçe/26/Y.Okul-Üniversite).

“Bu yolu gördük, buna gittik. Başkaları da vardır, hepsi aynıdır. Biz de bunda gitmek istedik.” (M-Hüsniye/58/İlköğretim).

“Hepsi aynı yol.”(İ-Halime/48/İlköğretim).

Bazı katılımcılar dinî grupları en çok, dinî ve manevî açıdan tavizkâr olmaları konusunda eleştirmiştir:

“(Gülen cemaatinde), İslâm’ı biraz daha tavizkâr gördüm. Light gördüm, yumuşak. Bir tavizkâr, bir de dergiymiş, şeymiş, Risale-i Nur’muş, hemen… Kur’an-ı

Kerim’den önce hemen onların açmaları beni rahatsız etti.”

(İ-Derya/48/İlköğretim).

“Kız arkadaşımız vardı Nur cemaatinden. O mesela çok rahat bizde kalırdı. Hocalarına çok rahat karşı gelirdi. Kermes zamanı yurtta biri kalacağı zaman, maddî durumlarını gözetirdi. Bunları görüyorduk. Bazı şeyler yurtlarda, sigara gibi, yasaktır. O arkadaşım ikindiden sonra bizde kalmaya gelirdi. O sigara içerdi.” (S-Suzan/26/Y.Okul-Üniversite).

“Sen kendini sıkıntıya sokmadan istediğin gibi yaşayacaksın. Allah’ın emrettiği tesettürü takmayacaksın, ondan sonra da mutlu olursun tabii! Bana hiç samimi gelmiyor. Ben Cemalnur Sargut’u oturup on beş dakika dinleyemem.” (S-Aysel/39/Lise ve dengi).

“Allah’ın lütfu, mutlaka onların alacakları ecir de vardır. Ama şeriat noktasından baktığında… Hakikaten güzel konuşuyor. Yasin tefsirini o kadar güzel yazmış ki kadın. Ama bakıyorsun, Cemalnur’un saçları açık. ‘Ne yapmaya çalışıyor?’ diye düşünüyorsunuz. ‘İşte kalbiniz temiz, yeter!’ diyorlar. Din adı altında insanları yoldan çıkartıyorlar.” (S-Merve/24/Lise ve dengi).

“Çok lüks fışkırıyordu. Bu hocanın etrafında da var zengin insanlar ama çok göze batan bir lüks vardı. Mesela bir tane sohbetine gittim. Ama dedim Peygamber Efendimiz olsa? Bu sofra irite geldi, midem ağrıdı, kafam ağrıdı. ‘Bu ne ya?’ dedim içimden. Peygamber Efendimiz hasırın üzerinde yatarken işte, ‘Yemeğimiz yok, oruç tutalım.’ dediği zamanları düşündüm. Yani düşünsene, öyle yaşayan bir insanın karşısında bu ne sofrası? Dedim içimden. Bu nasıl bir kıyafet? Bu nasıl görüntü? Yani birazcık basit olmamız lazım, yani birazcık… Ben yapacağım zaman bazı şeyleri, hep Peygamberimizi getiriyorum açıkçası aklıma. Yani diyorum ki, ‘Ben ondan yüksek olmak istemiyorum.’… Öğrendim ki zaten hem oraya hem oraya gidilmez. Yani bir hocaya kendini talebe hissediyorsan, hani başkasını gidip dinlemek adap dışı olur. Doğru değil, yanlışmış.” (R- Selin/40/Y.Okul-Üniversite). “Sünnetleri en güzel şekilde taviz vermeden yaşayan, bilginin kaynağı… Bu arada hepsine bakmıştım.” (İ-Erva/53/Lise ve dengi

Bazı katılımcılar ise tam aksi yönde, dinî gruplardan bazılarının katı, şekilci ve manadan yoksun olduklarını eleştirmişlerdir:

“Bir arkadaşıma soruyorum, mesela Süleymancılardan, niye eşarbını öyle yapıyorsun? Niye öyle kapatıyorsun? Bak, elin hep orda diyorum: ‘Yok benim öyle olduğumu görmeliler.’ diyor.”(R.-Aslı/43/Lise ve dengi).

“Bir defasında teyzemle Mahmut Efendi cemaatinin sohbetine gitmiştim, Sefaköy’de. Orada da Nur cemaati gibi zannetmiştim. Ama o kadar sertler ki oradan çıkınca kendimi, ‘Hiçbir ümidim yok! Günahkârım ben! Zaten hiçbir kurtuluşum yok! Bu zamanda imkânsız!’ olarak görmüştüm. Daha şefkatli daha ümit var, Nur cemaati geldi.”(G-Melike/23/Y.Okul-Üniversite).

“Bendeki Nakşî tarikatı sadece ibadet etmek, riyazette bulunmaktan ibaretti. Bu da bana şekil olarak geliyordu… Daha sonra Mevlana Hazretleri’ni araştırmaya başladım. Birkaç kişinin sohbetine gittim. Yavaş yavaş çekilme yaşıyordum…” (R.-Canan/28/Lise ve dengi).

“Yasin okuyorlar yıllardır. Artık dinlemekten ezberlemişler ama kaldırın birisini, ‘Neden bahsediyor? Yasin ne anlatıyor?’ deyin, bilmezler. Ama bizim cemaatimiz böyle değil. Mesela bir Adıyaman cemaati böyle…”(İ-Keriman/34/İlköğretim). “Mahmut Efendi’nin kurslarına gittim. İlk gittim, hemen işte yemek yapma olsun, orada tuvalet temizleme olsun, onları yapıyorsun. Ama belli bir noktadan sonra… Yaşım küçük, gittim. Ne derse yaptık. İşte yemek yiyoruz, pirinçler geliyor çuval

çuval kurt dolu içleri. ‘Bunları ayıklayın!’ Bizde ayıklıyoruz filan… Ne oluyor? O benim gözüme güzel gelmiyor. Çok da sıkıldım orada… Ama belki sadece gittiğim yer öyleydi. Diyorum ya şahısların yaptığı yanlışlarla cemaat kötü olmaz. Gittiğimde oraya, yemek yiyemedim 1 hafta boyunca. Çünkü yemeklerden midem bulanıyordu. Çünkü biz yapıyorduk yemekleri. 10-11 yaşında… Su içemiyordum musluktan. Su aldırıyordum parayla daha sonra suyumu içiyorlardı. Çocukluk, camdan dışarı bakıyordum bana diyordu ki: ‘Koca mı arıyorsun? Camdan ne bakıyorsun? Kapat tülü.’ dedi hoca. Böyle, hep bir sinirli yargılama… Orada bir boşluk oluştu bende. Daha sonra çıktım oradan… Daha sonra Nur cemaatine gittik bu arada. Burada bir ablayla gidiyorduk Bostancı’ya. Oraya da gittim ama Risale dersleri okunuyor bize ama çok ağır! Kelime anlamı olarak bize açıklıyordu ama orada da açıkçası hiçbir şey alamıyordum. Yani sadece gidip gezmek, gelmek, onu o şekilde görüyordum. Kur’an da okumuyorduk, sure dersi de yapmıyorduk. Sadece bir sohbet… Hoca belki çok güzel şeyler anlatıyordu ama benim yaşımdaki bir çocuğu etkileyecek şeyler değildi. Ağırdı... Diyanet’in kursuna gittim. Yaşlı kadınlar… Kur’an öğreniliyor, hemen bir sabah kahvaltısı yapılıyor, öğlen kadınlar arasında hep muhabbet… Ben çocuğum, bana göre değil. Orada oturup bekliyordum. Buradaysa hocalar abla gibi. Oturuyoruz, ders yapıyoruz. Arkadaşlarla aynı yaştayız, aynı yaş grubuyuz. İşte bir teneffüs aralarımız oluyor, teneffüs aralarında hocalar bize dondurma falan veriyor. Yeri geliyor, ip atlıyoruz, pikniğe götürüyorlar, böyle… Hem onlarla beraber bizi kandırarak açıkçası ne oldu? Daha çok ilim de öğrettiler... En başta o yüzden çok memnun oldum. Daha sonra bunun devamı geldi. Şeyhimizi bize anlattılar. Artık hiç kötü bir şey yok. Daha çok öğreniyorsun. İlk başta memnun olma sebebim bu.” (S-Behice/21/İlköğretim).