• Sonuç bulunamadı

Soruşturma İşlemlerine Son Verilmesi Kararının Eleme Fonksiyonu

2.2. SORUŞTURMA İŞLEMLERİNE SON VERİLMESİ KARARININ

2.2.2. Soruşturma İşlemlerine Son Verilmesi Kararının Eleme Fonksiyonu

Soruşturma işlemlerine son verilmesi kararının eleme fonksiyonu icra edecek olması, esasen iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığı kararının içeriği ile yakından ilgilidir. Soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı ile bir soruşturmada, Cumhuriyet savcısı, öncelikle, belirtilen fiilin suç teşkil edip etmediğini, hukuka aykırı olup olmadığını, bu fiil suç teşkil ediyorsa karşılığında öngörülen dava zamanaşımının dolup dolmadığını veya bu fiil için genel af ilan edilmiş olup olmadığını nazara itibara alacaktır. Eğer fiil suç teşkil etmiyorsa, keza, hukuka uygunsa veya karşılığındaki zamanaşımı süresi dolmuşsa veya genel affa tabiyse veya soruşturma süresinde bir genel af ilan edilmişse soruşturma evresini, doğrudan, soruşturmaya son verme kararı ile sona erdirecektir. Eğer böyle değilse bu kez de soruşturma işlemlerine devam edecektir.

235 Öğretide, CMK’daki deyişle, kovuşturma olanağının bulunmamasının, dava açma koşullarının, kanaatimizce, doğru adlandırılışla iddianame düzenleme koşullarının gerçekleşmediği hâller anlamına geldiği ifade edilmektedir. Bk. Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Bası, s. 523;

Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, Muhakeme, s. 562. Öğretide Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü de, iddianame düzenleme koşullarının gerçekleşmediği hâllerde, Cumhuriyet savcısının, CMK m. 172/1 gereğince iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığı kararı vereceğini belirtmektedir. Bk. Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü, s. 68.

64 2.2.3. Soruşturma İşlemlerine Son Verilmesi Kararının Muhakemenin Zenginleşmesini Sağlayacak Olması

Öncelikle ifade edilmelidir ki, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı ile Türk ceza muhakemesi sürecine yeni bir evre eklenmemekte; fakat bu sürecin bir evresini oluşturan soruşturmanın sona ermesi açısından yeni bir karar türü kabul edilmektedir. Ceza muhakemesinin maddi gerçeğe ulaşma amacı nedeni ile mahiyeti itibarıyla uzun bir süreç olması, bu sürecin belli evrelere ayrılarak yürütülmesini gerekli kılmaktadır. Ceza muhakemesinin uzun bir süreç olması ise muhakemenin bir evresini oluşturan soruşturma evresinin, delilleri elde etme işlevi nedeni ile uzun olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda, soruşturma evresinin de çeşitli kararların verilmesi sureti ile yürütülmesi, bu evrenin tabir yerinde ise adım adım yürütülmesini sağlayacaktır. Böylelikle, evrenin amacına, durmaksızın yol alınarak değil; fakat belli noktalarda, elbette ki, gerekiyor ise durularak ve dinlenilerek ulaşılacaktır. Bu cümleden olmak üzere, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı, soruşturma evresinin bu açıdan zenginleşmesini sağlayacağı gibi, genel olarak soruşturma evresinin ve dolayısıyla ceza muhakemesinin zenginleşmesini de sağlayacaktır

236

.

2.2.4. Soruşturma İşlemlerine Son Verilmesi Kararının İddianamenin İncelenmesini Kolaylaştıracak Olması

Soruşturma evresinin, soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmemesi hâlinde, soruşturma konusu fiil suç teşkil etmekle birlikte, soruşturma konusu suça ilişkin ihbar veya şikâyetin soyut ve genel olduğunun anlaşılması ve yine soruşturma konusu fiil suç teşkil etmekle birlikte, muhakeme koşullarının gerçekleşmemesi

236 Kunter, s. 758. CMUK’ya göre, ceza muhakemesi sürecinin bir evresi olan ön soruşturma, yine bu Kanun’da, hazırlık soruşturması ve ilk soruşturma olarak ikiye ayrılmıştır. 1975’te ilk soruşturmanın kaldırılması ve böylelikle, ön soruşturmanın yalnızca hazırlık soruşturmasından ibaret hâle getirilmesi, öğretide Kunter’e göre, zengin bir hâlde olan ceza muhakemesi şemasının fakirleşmesi sonucunu doğurmuştur. Bk. Kunter, s. 757, 758, kn. 409. Öğretide Kunter’in bu görüşünden hareket edildiğinde, soruşturma evresine de bu evrenin sona ermesi açısından yeni bir karar türünün eklenmesinin, bu evreyi ve dolayısıyla ceza muhakemesi sürecini zenginleştireceği açıktır.

65 hâlinde ve yine soruşturma konusu fiil suç teşkil etmekle birlikte, ön ödeme veya uzlaştırma müesseselerinin uygulanması hâlinde, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı ile sona erdirilecek olması, bu evrenin, iddianamenin düzenlenmesi ve kabulü sureti ile sona erdirilebilmesinin, yalnızca soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmesi ve bu suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin bulunması hâline hasredilmesi sonucunu ortaya çıkaracaktır. Belirtilmelidir ki, bu görüşe yöneltilebilecek bir eleştiri, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararının verilmesini gerektiren hâllerden biri var olduğu hâlde, iddianamenin düzenlenmiş olması ve iddianamenin incelenmesinin yalnızca suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı yapılmış olması nedeni ile bunun;

ancak kovuşturma evresinin herhangi bir devresinde fark edilebileceği ihtimalinin söz konusu olmasıdır. Mamafih, benzer bir ihtimal, iddianamenin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin var olmamasına rağmen kabul edilmesi ve bunun yine kovuşturma evresinde fark edilmesi şeklinde de söz konusu olabilir. Kaldı ki, öğretide belirtildiği gibi, soruşturma evresindeki âdeta tek hukukçu olan ve CMK m.

160/2’de yeniden tarif edilen Cumhuriyet savcısına güvenilmesi gerekmektedir

237

. Ayrıca kanaatimizce, iddianamenin incelenmesinde, öncelikle soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilmesi gerekip gerekmediğine yönelik bir denetim yapılmalı ve iddianamenin iadesinde buna ilişkin durum, Cumhuriyet savcılığına bildirilmelidir.

2.3. SORUŞTURMA İŞLEMLERİNE SON VERİLMESİ KARARININ VERİLEBİLECEĞİ HÂLLER

2.3.1. Soruşturma Konusu Fiilin Suç Teşkil Etmemesi

Cumhuriyet savcısının, bir suçun işlendiğine yönelik şüpheyi herhangi bir surette öğrendiği takdirde, soruşturma işlemlerine başlaması gerekmektedir.

Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilmeye başlanan soruşturma işlemleri ile

237 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü, s. 612.

66 birlikte, soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediğinin tespit edilmesi hâlinde, verilmesi icap eden karar, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararıdır.

Soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediği hâllerde verilecek karar hususunda, öğretide farklı görüşlerin bulunduğu belirtilmelidir. Bu bağlamda, bir görüş, her ne kadar, muhakeme koşullarının gerçekleşmediği hâllerde, henüz soruşturma yapılmadığı için kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin isabetli olmadığını ifade etse de bu görüşün, soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediği hâllerde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi için de geçerli olacağının söylenmesi mümkündür. Bu görüşe göre, CMK’nın sisteminde, soruşturmanın başlatılmasına yer olmadığına dair bir karar çeşidinin bulunmaması nedeniyle uygulamada sorunlar ortaya çıkmakta, gereksiz yere kovuşturmaya yer olmadığı kararları verilmekte ve bu kararlara karşı kovuşturma davaları açılmaktadır

238

.

Bu hususta, öğretideki diğer görüş ise soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediği veya muhakeme koşullarının gerçekleşmediği hâllerde, verilmesi icap eden kararın, kovuşturmama kararı olduğunu ifade etmektedir

239

. Bu görüşe göre, soruşturma konusu fiilin, örneğin, meşru müdafaa hukuka uygunluk nedeni dolayısıyla hukuka uygun olması hâlinde, artık bir suçtan söz edilemeyeceği gibi, bir suçtan söz edilemeyeceği için de soruşturma ve sonrasında kovuşturma yapılamayacaktır. Diğer ifadeyle, suç teşkil etmeyen bir fiil dolayısıyla ne soruşturma ne kovuşturma yapılması mümkündür. Bununla birlikte, buradaki kovuşturmama kararı, CMK m. 172/1’deki soruşturma evresi sonunda, yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesine binaen değil, aynı hükümdeki kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi gerektiren diğer bir hâl olarak, kovuşturma olanağının bulunmamasına binaen verilecektir

240

.

Belirtilmelidir ki, muhakemenin bir süreç olması nedeniyle, muhakemeyi oluşturan evreler, bir sıra içerisinde birbirini takip etmektedir. Evrelerin sıralanmış olmasının sonucu ise ancak bir evrenin tamamlanması ile birlikte diğer evreye

238 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Bası, s. 90, s. 90’da dipnot 14.

239 Ünver/Hakeri, 13. Baskı, s. 506, 509; Kitapçıoğlu, s. 113, 114.

240 Ünver/Hakeri, 13. Baskı, s. 509 (Yazarlara göre, burada CMK m. 172/1’deki ifadeyle, delil yokluğu bulunmamaktadır. Burada söz konusu olan, yeterli delile, hatta meşru müdafaanın varlığını gösteren delillere rağmen, fiilin hukuka uygun olması nedeniyle, soruşturma ve kovuşturma konusu edilememesidir.).

67 geçilebilecek olması ve bir evre tamamlandıktan sonra artık o evreye dönülemeyecek olmasıdır

241

. Bu durumda, mezkûr görüşe göre, henüz soruşturma yapılmadan kovuşturmama kararı verilecek olması, muhakemedeki evrelerin birbirini takip eden yapısına; diğer ifadeyle, evrelerin sıralanmış olması özelliğine aykırılık teşkil edecektir.

Kovuşturmama kararı kavramı ile kastedilenin de belirlenmesi gerekmektedir.

Eğer kovuşturma ile CMK m. 2/1-f’de iddianamenin kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre kastediliyor ise

242

bahsedildiği gibi, muhakeme sürecinin bir sıra içerisinde birbirini takip eden evre ve bu evrelerin içerisindeki devrelerden oluşması nedeniyle

243

, henüz soruşturma evresi başlamadığı için daha sonraki kovuşturma evresine ilişkin bir karar; diğer ifadeyle, kovuşturmama kararı da verilemeyecektir. Eğer kovuşturma ile görev ve bu görevi ifa etmek için yetkinin Cumhuriyet savcısına verildiği takip etme kastediliyorsa CMK’nın sisteminde kavram karmaşası oluşturmaması nedeniyle bunun, iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığı kararı şeklinde adlandırılması gerekmektedir. Mamafih, yine muhakemenin yapısı nedeniyle, henüz soruşturma evresi başlamadığı için daha sonraki iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığı kararı verilemeyecektir

244

.

Soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediği hâllerde, soruşturma işlemlerinin geniş yorumlanması ve soruşturma işlemlerine başlandığının kabul edilmesi gerekmektedir. Bahis konusu hâllerde, soruşturma işlemleri henüz tamamlanmadan,

241 Kunter, s. 747.

242 Kanaatimizce, bir görev ve bu görevi ifa etmek için verilen yetki dolayısıyla fiil niteliğindeki kovuşturma ile CMK m. 2/1-f’de tanımlanan evre niteliğindeki kovuşturma birbirinden farklıdır. Evre olarak tanımlanan kovuşturmada, yetkili mercii mahkemedir; fakat mahkemenin faaliyeti kovuşturma değildir. Bu hususa ilişkin ayrıntılı açıklamalar, bu tezin dördüncü bölümünde yapılacaktır.

243 Ceza muhakemesi süreci, öncelikle, bu sürecin en büyük çaptaki bölümü olan evrelere ayrılır.

Devre ise evre olarak adlandırılan bölümleri oluşturan unsurların adıdır. Örneğin, CMK’daki düzenlemelere göre, kovuşturma, bir evre; duruşma hazırlığı, duruşma ve hüküm ise bu evrenin devreleridir. Bk. Kunter, s. 747, 749; Alman hukukunda, Türk hukukundaki kovuşturma evresinin karşılığı, son soruşturma evresidir. Son soruşturma evresi, duruşma hazırlığı (duruşma gününün belirlenmesi, tanığın daveti gibi) ve duruşmanın yapılması (tüm delillerin ortaya konulması) bölümlerine ayrılır. Duruşma, kanun yoluna başvurulabileceği bilgisiyle birlikte, hükmün bildirilmesiyle sona erer. Buna karşılık, son soruşturma, hükmün, kesin hüküm biçimiyle birlikte, tümüyle sona erer. Bunun anlamı ise kanun yolları süresinin sona ermesidir. Bu süre sona erince, artık kanun yollarına başvurulamaz ve hüküm, kesin hüküm biçimini alır, böylelikle de son soruşturma sona erer. Bk. Putzke/Scheinfeld, s. 20; Beulke, s. 2, kn. 2; Klesczewski/Schlegel, s. 4, kn. 11.

244 Nitekim mezkûr görüşü ifade eden Ünver/Hakeri dahi bu hâlde kovuşturmama kararı verilirken, soruşturmanın ve akabinde kovuşturmanın yapılamayacağını belirtmektedir. Bk. Ünver/Hakeri, 13.

Baskı, s. 509.

68 daha sonraki bir devreye ilişkin mesele olan iddianamenin düzenlenmesine ilişkin bir karar; diğer ifadeyle, iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığına karar verilemeyecektir.

Soruşturma işlemleri ya fiilin kanunda suç olarak düzenlenip düzenlenmediğine yönelik bir tespitin yapılmasını sağlamıştır veya kanunda suç olarak düzenlenmiş bir fiilin, bahis konusu suçun unsurlarını taşıyıp taşımadığına yönelik bir tespitin yapılmasını sağlamıştır. Her hâlükârda, yalnızca bir tespit işlemine yönelik olsa dahi gerçekleştirilmiş olan soruşturma işlemleri bulunmaktadır

245

. Hatta bazı hâllerde, soruşturma evresinin en önemli soruşturma işlemi niteliğindeki delillerin elde edilmesi dahi gerçekleştirilmiştir. Örneğin, soruşturma konusu fiile ilişkin deliller elde edilmiş; fakat elde edilen deliller, taksirle işlenmiş bir mala zarar vermenin varlığına işaret etmiştir. Bu durumda, artık yeterli delil bulunmaması değil; fakat taksirle mala zarar vermenin, ceza mevzuatında suç olarak düzenlenmemiş olmasına binaen, soruşturma işlemlerine devam edilememesi söz konusudur, dolayısıyla verilmesi icap eden karar, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararıdır.

Soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmemesi nedeniyle, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilebilecek hâllerin ikiye ayrılması mümkündür.

İlk olarak, fiilin, kanunda suç olarak düzenlenmemiş olması nedeniyle, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilebilir. Bir hukuk devletinde, olmazsa olmaz şart niteliğinde geçerli olması gereken ilkelerden biri de suçta ve ceza hukuku yaptırımlarında

246

kanunilik ilkesidir

247

. Bireylerin, hangi davranışlarının suç teşkil ettiğini ve bu davranışlarının karşılığında uygulanabilecek yaptırımları, o davranışı gerçekleştirmeden önce öngörebilmeleri; diğer ifadeyle, kanun koyucu tarafından, davranış normları temel alınarak, kendilerine çizilen hareket sınırını, o davranışı gerçekleştirmeden önce bilebilmeleri gerekmektedir. Kanunilik ilkesi, bu yönleriyle,

245 Kantar, İkinci Kitap, s. 9.

246 TCK’nın Genel Hükümler başlığını taşıyan Birinci Kitap’ının Yaptırımlar başlığını taşıyan Üçüncü Kısım’ının Cezalar başlığını taşıyan Birinci Bölümü ile Güvenlik Tedbirleri başlığını taşıyan İkinci Bölümü nazarı itibara alındığında, Kanun’un sisteminde ceza hukuku yaptırımlarının, cezalar ve güvenlik tedbirleri şeklinde iki türü bulunduğunun söylenmesi mümkündür. Bu durumda, kanunilik ilkesinin, bir sütununu suçta kanunilik ilkesi oluşturuyorsa diğer sütununu hem cezalarda hem güvenlik tedbirlerinde kanunilik oluşturmaktadır.

247 Koca/Üzülmez, 10. Baskı, s. 56.

69 hukuk devletinde geçerli olması gereken diğer bir ilke niteliğindeki hukuki güvenlik ilkesinin gereklerinin yerine getirilmesini sağlamaktadır

248

. Kanunilik ilkesi, aynı zamanda, ceza hukukunun güvence fonksiyonunu yerine getirmekte

249

ve bu bağlamda, önemine binaen Suçlunun Magna Chartası olarak adlandırılmaktadır

250

.

Maddi ceza hukuku içerisinde incelenen bir ilke olarak suçta ve ceza hukuku yaptırımlarında kanunilik ilkesinin, ceza muhakemesi hukukundaki görünümü ise ceza muhakemesinin yürüyüşüne ilişkin bir insan hakkı olarak kanunda suç olarak gösterilmemiş bir fiilden dolayı, bu fiili işleyen bireyin hakkında soruşturma işlemlerine devam edilememesi ve suç teşkil eden bir fiili işleyen bireyin, bu fiil için kanunda öngörülen ceza hukuku yaptırımlarından başka bir yaptırıma mahkûm edilememesidir

251

. Bu durumda, Cumhuriyet savcısı tarafından, icra edilen soruşturma işlemlerinin, soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmediğini ortaya çıkardığı hâllerde, derhâl soruşturma işlemlerine son verilmesi ve bunu ifade edecek şekilde, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilmesi gerekmektedir.

Soruşturma konusu fiilin suç teşkil etmemesi nedeniyle, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilebilecek ikinci hâl ise fiilin, kanunda suç olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, bu suçun unsurlarını taşımamasıdır. Örneğin, fiil, kasten yaralama suçu olarak kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte, somut olayda, fiili hukuka uygun hâle getiren dolayısıyla hukuka aykırı olmaktan; diğer ifadeyle, suç olmaktan çıkaran bir hâl olarak meşru müdafaa hukuka uygunluk nedeni varsa artık soruşturma işlemlerine devam edilemeyecektir. Bu durumda, Cumhuriyet

248 Öztekin Tosun, “Suçların Kanuniliği Prensibi Aleyhindeki Cereyan”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: XXVII, Sayı: 1-4, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul, 1962, s. 47; Duygun Yarsuvat, “Yürütme Organının Koyduğu Kaidelerle Suç İhdası ve 1961 Anayasası”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: XXIX, Sayı: 3, Sermet Matbaası, İstanbul, 1963, s.

540, 541; Uğur Alacakaptan, İngiliz Ceza Hukukunda Suç ve Cezaların Kanuniliği Prensibi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1958, s. 3; Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 14; Koca/Üzülmez, 10. Baskı, s. 56, 57;

Berrin Akbulut, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 73;

Fatih Birtek, Ceza Hukuku (Genel Hükümler): Temel Bilgiler, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s. 17; Mehmet Altundiş, “Hukuki Güvenlik İlkesi”, Yasama Dergisi, Sayı: 10, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2008, s. 62.

249 Öğretide bazı yazarlar, suçta ve ceza hukuku yaptırımlarında kanunilik ilkesini, ceza hukukunun güvence fonksiyonu başlığı altında incelemektedir. Bk. Özgenç, Genel Hükümler, 12. Bası, s. 106;

Koca/Üzülmez, 10. Baskı, s. 55.

250 Tosun, “Suçların Kanuniliği”, s. 57; Hakeri, s. 15; Koca/Üzülmez, 10. Baskı, s. 59; Birtek, s. 17.

251 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü, s. 156, 157 (Yazarlar, bunu, ceza muhakemesinin yürüyüşüne ilişkin bir insan hakkı olarak incelemektedir. Bk.

Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Erden Tütüncü, s. 7, 8, 156.).

70 savcısı tarafından, yine derhâl soruşturma işlemlerine son verilmeli ve soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verilmelidir. Keza, fiil, mala zarar verme suçu olarak kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte, somut olayda, suçun manevi unsuru olan kastın bulunmaması hâlinde, artık soruşturma işlemlerine devam edilemeyecektir.

Hakeza, fiil, dolandırıcılık suçu olarak kanunda düzenlenmiş olmakla birlikte, somut olayda suçun maddi unsuru olan hileli davranışın bulunmaması hâlinde, artık soruşturma işlemlerine devam edilemeyecektir

252

.

2.3.2. Soruşturma Konusu Fiilin Kabahat Teşkil Ettiğinin Anlaşılması

Ceza hukuku yaptırımlarının, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini en çok sınırlayan, bireylere en çok müdahale eden yaptırım türü olması, bunlar açısından ultima ratio ilkesinin geçerli olmasını gerekli kılmaktadır

253

. Ceza hukuku alanındaki dekriminilizasyon (suç olmaktan çıkarma) eğilimi, ceza hukuku yaptırımları için söz konusu olan bu gerekliliğin bir yansıması niteliğindedir

254

.

1 Haziran 2005’ten önce, Türk ceza hukukunda, haksızlık ve aynı zamanda suç teşkil eden fiiller açısından cürümler ve kabahatler şeklinde bir ayrım söz konusuydu. Bununla birlikte, 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla, haksızlık teşkil eden fiiller açısından yeni bir tasnif yapılmış ve suçlar açısından geçerli olan cürüm ve kabahat şeklindeki ayrım ortadan kaldırılmıştır. Buna göre, karşılığında ceza hukuku yaptırımlarının uygulanmasını gerektiren ve suç teşkil eden fiiller, -genel olarak- TCK’da, karşılığında idari yaptırımların

255

uygulanmasını gerektiren fiiller ise

252 Mezkûr suçların unsurları ve bu husustaki açıklamalar için bk. Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 15. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 260-264, 736, 756.

253 Öztürk/Erdem, 17. Baskı, s. 31, kn. 10; Hakeri, 21. Baskı, s. 4.

254 Dönmezer/Erman, Cilt: I, s. 34; Kayıhan İçel, “İdarî Ceza Hukuku ve Kabahatleri Suç Olmaktan Çıkarma Eğilimi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 50, Sayı: 1-4, 1984, s.

117-131; Süheyl Donay “İdarenin Ceza Verme Yetkisi Konusunda Anayasa Mahkemesinin Bir Kararı Üzerine Düşünceler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 37, Sayı: 1-4, 1971, s.

424, 425; Köksal Bayraktar, “Ceza Hukukunda Suç Olmaktan Çıkarma Akımı”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 50, Sayı: 1-4, 1984, s. 199.

255 Kab. K. m. 16 (Yaptırım türleri) – “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibarettir. (2) İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.”

71 kabahat şeklinde adlandırılarak ayrı bir kanunda; daha açık ifadeyle, -genel olarak- 5326 numaralı Kabahatler Kanunu’nda (Kab. K.’da) düzenlenmiştir

256

.

Belirtilmelidir ki, kabahatler karşılığında uygulanacak idari yaptırım kararlarının Kab. K.’da belirtildiği gibi, idari kurul, makam veya kamu görevlileri tarafından verilmesi esastır

257

. Kanun koyucu, istisnai olarak, bazı hâllerde, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından da kabahat teşkil eden fiil dolayısıyla idari yaptırım kararı verilebilmesini kabul etmiştir

258

.

Bir suç şüphesiyle yürütülen soruşturmada, soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat teşkil ettiğinin anlaşılması hâlinde, Cumhuriyet savcısının derhâl soruşturma işlemlerine son vermesi ve soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı vermesi gerekmektedir. İfade edilmelidir ki, bu kararla beraber, Cumhuriyet savcısının, artık kabahat teşkil ettiği anlaşılan fiil dolayısıyla idari yaptırım kararı vermesi de mümkündür. Bununla birlikte, bu hâlde, Cumhuriyet savcısı tarafından idari yaptırım kararı verilebilmesi için non bis in idem ilkesi dolayısıyla Kab. K. m.

23/3’ün ikinci cümlesiyle

259

de belirtildiği gibi, idari yaptırım kararı vermeye yetkili kamu kurum veya kuruluşu tarafından idari yaptırım kararı verilmemiş olmalıdır

260

.

256 Özgenç, Genel Hükümler, 12. Bası, s. 103; Ali Akyıldız, “İdari İşlemle Suç İhdası: Özel Güvenlik Bölgesini İhlal Suçu”, Hukuki Perspektifler Dergisi, Sayı: 7, Temmuz 2006, s. 77, 83; Çınar Can Evren, “Kabahatlerde Kanunilik İlkesi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası: Prof. Dr.

İl Han Özay’a Armağan, Cilt: LXIX, Sayı: 1-2, 2011, s. 974.

257 Kab. K. m. 22 (İdari yaptırım kararı verme yetkisi) – “(1) Kabahat dolayısıyla idari yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idari kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.

(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hâllerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir. (3) İdari kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve

(2) Kanunda açık hüküm bulunmayan hâllerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir. (3) İdari kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve