• Sonuç bulunamadı

Açıklanmasında Sakınca Bulunmaması Hâlinde İhbarda Bulunan

3.3. İDDİANAMEDE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER

3.3.2. İddianamenin İçeriğinde Bulunması Gereken Unsurlar

3.3.2.5. Açıklanmasında Sakınca Bulunmaması Hâlinde İhbarda Bulunan

İhbarda bulunan kişinin beyanlarının, delil vasfını taşıması; fakat bu kişinin kimliğinin açıklanmasının, kendisi veya yakınları açısından ağır bir tehlike

569 Donay, Yargılama, s. 305.

570 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Bası, s. 515.

167 oluşturması hâlinde, ihbarda bulunanın kimliğinin saklı tutulabileceği, böylelikle korunabileceği hem uluslararası mevzuatta hem ulusal mevzuatta

571

kabul edilmiştir

572

. Nitekim 5726 numaralı Tanık Koruma Kanunu (TKK) m. 5’te, tanığın korunması kapsamında alınacak tedbirler arasında, kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi veya kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi bulunmaktadır. Bu nedenle, kanun koyucu tarafından, iddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurlardan biri olan ihbarcının kimliği için açıklanmasında sakınca bulunmaması; diğer ifadeyle, gizli tanıklığın söz konusu olmaması kaydına yer verilmiştir

573

.

571 Öğretide Donay’a göre, tanıkların korunabilmesi, esas itibarıyla, tüm ülkelerde, evrensel olarak kabul edilmekle birlikte, TKK, Türkiye’nin taraf olduğu, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine nazaran, daha ayrıntılı hükümler içermekte ve uygulama açısından âdeta yeni bir delil sistemi oluşturmaktadır. Bk. Donay, Yargılama, s. 306. Türkiye, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni, 30.01.2003 tarihli ve 4800 numaralı Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile kabul etmiştir. 4800 numaralı Kanun, 04.02.2003 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış ve Kanun’un 2.

maddesindeki “Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” hükmü dolayısıyla 04.02.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bk. https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/kanun_ss.durumu?kanun_no=4800;

https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4800.html, (Erişim) 23 Ekim 2016. İfade edilmelidir ki, TKK m.

3’e göre, tanık koruma tedbirlerine; ancak şu suçlarla ilgili olarak başvurulabilecektir: “a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar. b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.” Buna karşılık, öğretide Donay’ın ifadesiyle, konuya ilişkin önemli bir sözleşme niteliğindeki (Bu ifade için bk. Donay, Yargılama, s. 306.) Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, gizli tanıklığı, tanıklara, gerektiğinde onların akrabalarına ve yakınları olan diğer kişilere yönelik olabilecek öç alma veya sindirmelere karşı etkin koruma sağlamak için Taraf Devletlere imkânlar dâhilinde gerekli önlemleri alma yükümlülüğü şeklinde, örgütlü suçlara hasretmiştir. Bk. Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi m. 1, m. 24.

572 Turhan, Muhakeme, s. 172; Ünver/Hakeri, 9. Baskı, s. 276. Bu durumu düzenleyen, ulusal mevzuattaki hükümlerden biri CMK’da, biri ise TKK’da bulunmaktadır. CMK m. 58/2 hükmü, şu şekildedir: “(2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır.

Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.”; TKK’nın, Amaç ve Kapsam başlığını taşıyan 1. maddesi, şu şekildedir: “(1) Bu Kanunun amacı, ceza muhakemesinde tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi bir tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.”

573 Öğretide, tanığın kimliğinin saklı tutulması hâli, gizli tanıklık olarak adlandırılmaktadır. Bk.

Donay, Yargılama, s. 306; Eryılmaz, s. 403; Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, Muhakeme, s.

683.

168 3.3.2.6. Şikâyette Bulunan Kişinin Kimliği

CMK m. 233/1’de, kovuşturma evresinin duruşma hazırlığı devresinde, şikâyetçinin, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinleneceği yönünde hüküm vazedilmiştir

574

. Şikâyetçinin çağrılıp dinlenilebilmesi için Cumhuriyet savcısı tarafından, iddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurlardan biri olarak, bu kişinin kimliğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.

3.3.2.7. Şikâyetin Yapıldığı Tarih

İddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurlardan biri olarak, şikâyetin yapıldığı tarihin, iddianamede belirtilmiş olması, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar bakımından önem taşımaktadır. Şöyle ki, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi olan suçlarda, şikâyette bulunmak için geçerli olan altı aylık hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin tespitinde, iddianamedeki şikâyetin yapıldığı tarihe bakılacaktır

575

. Öğretide bir görüşe göre, kanun koyucu tarafından, şikâyetin yapıldığı tarihin iddianamede belirtilmesi hususunda, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile şikâyet koşulunun öngörülmediği suçlar arasında bir ayrım yapılmadığı için şikâyet koşulunun öngörülmediği suçlar dolayısıyla iddianame düzenlenirken de ihbarın yapıldığı tarihe yer verilmelidir

576

.

3.3.2.8. Yüklenen Suç ve Uygulanması Gereken Kanun Maddeleri

574 CMK m. 233/1–“(1) Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir.”

575 Donay, Yargılama, s. 306; Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 473;

Kitapçıoğlu, s. 202, 203; Çeker, s. 39.

576 Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166.

169 Cumhuriyet savcısının, soruşturma evresinde elde ettiği deliller sonucu oluşan görüşüne göre, fiilin, hangi suçu oluşturduğunu, diğer bir suçla karışmasına imkân vermeyecek şekilde, iddianamede göstermesi gerekmektedir

577

. İddianamede, yüklenen suçun gösterilmiş olması, şüphelinin ve eğer, iddianame kabul edilip kovuşturma evresi başlarsa sanığın, savunma hakkını etkin bir şekilde kullanmasını sağlayacaktır. Diğer ifadeyle, şüpheli veya sanık, hangi suçla bu statüye girdiğini öğrenebilecek ve savunmasını buna göre hazırlayabilecektir

578

. Ayrıca sanığın, ceza muhakemesi hukukunda geçerli olan, hakkındaki isnadı öğrenme hakkının bir gereği olarak da yüklenen suçun, iddianamede gösterilmesi gerekmektedir

579

.

İddianamede, fiilin yalnızca hangi suçu oluşturduğuna ilişkin açıklama ile yetinilmemeli, sanığın savunma hakkını etkin bir şekilde kullanması, mahkemenin yargılamayı daha kolay gerçekleştirmesi ve adil bir karar vermesi için fiilin işlenişine ilişkin tüm olaylar, ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır

580

. Keza, mahkemenin, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesinde, hapis cezasının ertelenmesinde, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma veya tedbirlere çevrilmesinde, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesinde nazarı itibara alacağı; diğer ifadeyle, mahkeme tarafından bunların uygulanmasında etkili olacak olayların da iddianamede belirtilmesi gerekir

581

.

Yüklenen suç dolayısıyla uygulanması gereken kanun maddelerinin de iddianamede gösterilmesi, CMK m. 170/3-h hükmünün gereğidir

582

. Uygulanması

577 Kantar, İkinci Kitap, s. 48; Putzke/Scheinfeld, s. 124.

578 Donay, Yargılama, s. 306; Ünver/Hakeri, 9. Baskı, s. 528; Çeker, s. 40; Roxin/Achenbach, s. 137;

Beulke, s. 217, kn. 354; Putzke/Scheinfeld, s. 124 (Alman öğretisinde Putzke/Scheinfeld, bu durumu, iddianamenin bilgilendirme fonksiyonu olarak adlandırmaktadır. Ara soruşturmadaki sanık, suçlama hakkında yeterince bilgilendirilmezse orada adil bir muhakeme olmaz. Putzke/Scheinfeld, s. 124.);

Zalman, s. 368.

579 Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, Muhakeme, s. 71; Gözübüyük/Gölcüklü, s. 300.

580 Yaşar, Cilt: 1, s. 778; Wilson, s. 9 (Savcılığın görevi, suçun ayrıntılarının, onun, kanunda tanımlandığı şekliyle kanıtlanmasıdır. Örneğin, bir hırsızlık suçu varsa onun tüm unsurları kanıtlanmalıdır. Bu bağlamda, bir minderin çalınması şeklindeki hırsızlık suçunda, kanıtlanması gereken unsurlar, şunlar olabilir: 1- bir mindere el konulduğu, 2- el koymanın, yani almanın X tarafından gerçekleştirildiği, 3- minderin, X’ten başkasına ait olduğu, 4- almanın, haksız olduğu, 5- almanın, sahibini, ondan kalıcı olarak mahrum bırakma kastıyla yapıldığı. Bk. Wilson, s. 9.). İngiliz öğretisinde, Temyiz Mahkemesi’nin, savunmanın, yalnızca savcılığın, davada, yani mahkemede/yargılamada kullanma niyetinde olduğu bilgiyi değil; fakat aynı zamanda, polis tarafından, bir olayın araştırılması/soruşturulması sürecinde toplanan, savunmaya yardımcı olabilecek bilgiyi de öğrenme hakkı bulunduğunun altını çizdiği ifade edilmektedir. Davies/Croall/Tyrer, s. 206.

581 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 471.

582 Ayrıca bk. Roxin/Achenbach, s. 137

170 gereken kanun maddeleri kapsamında, fiilin teşkil ettiği suça ilişkin kanun maddesinin veya maddelerinin yanı sıra, özellik arz eden sair hususlara, örneğin, suça teşebbüse veya suçların içtimaına ilişkin diğer kanun maddelerinin de iddianamede yazılması gerekir

583

. Bununla birlikte, Cumhuriyet savcısının, suçta var olan ve cezanın takdirinde mahkemenin göz önünde bulundurması gereken kanun maddelerini, iddianamede göstermesine gerek olmadığı görüşü ileri sürülmektedir

584

.

İddianamede, birden fazla fiilin ve bu fiillere ilişkin olayların anlatılması hâlinde, anlatılan her bir fiil için kamu davasının açılmasının ve failin/faillerin cezalandırılmasının talep edildiği şeklinde bir değerlendirme yapılamayacaktır. Bu nedenle, Cumhuriyet savcısının, kamu davasının açılmasını ve failinin/faillerinin cezalandırılmasını talep ve iddia ettiği her bir fiile ilişkin olayları anlatması, yine her birinin hukuki nitelendirmesini yaparak, buna uygulanması gereken kanun maddelerini yazması gerekmektedir

585

. Bu bağlamda, öğretide, fiiller ve olaylar anlatılmış olmakla birlikte, uygulanması gereken kanun maddelerinin, yani sevk maddelerinin yanlış yazılmış olmasının önemli olup olmadığı hususunda bir tartışma bulunduğu söylenmelidir.

Öğretideki bir görüşe göre, iddianamede gösterilen sevk maddesi önemli olmayıp, önemli olan, fiillerin ve olayların, iddianamedeki anlatılış şeklidir.

Cumhuriyet savcısının, iddianamede, yüklenen suça uygulanması gereken kanun maddelerini yanlış göstermiş olması, mahkemenin görevini etkilemeyeceği gibi, iddianamenin iadesi sebebi olarak da kabul edilemeyecektir

586

. Buna karşılık, öğretideki diğer görüşe göre, sevk maddelerinin eksik veya hatalı gösterilmesi, CMK m. 226 hükmü dolayısıyla, sanığa, ek savunma hakkı tanınması ve bunun için de ek süre verilmesi sonucunu doğuracak, bu da yargılamanın uzamasına yol açacaktır.

İddianamenin sunulduğu mahkemenin, Cumhuriyet savcısının iddianamedeki mütalaasına göre, görevli olup olmadığını tespit ederken, sevk maddelerinden yararlanması mümkündür. Sevk maddelerinin hatalı gösterilmesi hâlinde, bundan yararlanan mahkemenin, iddianameyi kabul etmesi ve davanın, görevsiz mahkemede

583 Kantar, İkinci Kitap, s. 48; Yenisey, Hazırlık Soruşturması, s. 249.

584 Kantar, İkinci Kitap, s. 48.

585 Yaşar, Cilt: 1, s. 778; Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 471.

586 Yaşar, Cilt: 1, s. 778, 779.

171 açılması ihtimali ortaya çıkacaktır. Bu durumda, görevsizlik kararı verilerek, dosya, görevli mahkemeye gönderilecek, bu da yine yargılamanın uzamasına yol açacaktır.

Mahkemenin, iddianamede anlatılan olaylardan hangisi hakkında talepte ve iddiada bulunulduğunu tespit ederken de sevk maddelerinden yararlanması mümkündür.

Sevk maddelerinin hatasız bir şekilde gösterilmesi, bu yararlanmanın söz konusu olduğu hâllerde, mahkemenin, yargılamayı daha kolay gerçekleştirmesini de sağlayacaktır. Sevk maddelerinin, sanığın, savunma hakkını etkin kullanabilmesi için de hatasız bir şekilde gösterilmesi gerekmektedir

587

.

3.3.2.9. Yüklenen Suçun İşlendiği Yer, Tarih ve Zaman Dilimi

CMK m. 170/3’te, iddianamenin, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda, Cumhuriyet savcısının, düzenlediği iddianameyi, CMK m. 12/1’e göre

588

, suçun işlendiği yer mahkemesine sunması gerekmektedir. CMK m. 170/3-i’deki, iddianamede, yüklenen suçun işlendiği yerin gösterilmesi hususundaki gereklilik, iddianamenin, yer bakımından yetkili mahkemeye hitaben düzenlenmiş olup olmadığının denetimini sağlamak içindir

589

. Bununla birlikte, suçun işlendiği yerin belli olmaması hâlinde, CMK’daki yetkiye ilişkin hangi kurala göre iddianamenin yetkili mahkemeye hitaben düzenlendiği, örneğin, şüphelinin yakalandığı yere göre mi yoksa şüphelinin yerleşim yeri mahkemesine göre mi vb. düzenlendiği belirtilmelidir. Aynı şekilde, birden fazla yer mahkemesinin yetkili olduğu hâllerde

590

, yani mesafe suçlarında, suçun işlendiği yer gösterilmeli, iddianamenin, buna göre yetkili mahkemede

587 Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166; Erten, “CMK’da İddianamenin İadesi”, s. 69;

Çeker, s. 40.

588 CMK m. 12/1–“(1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.”

589 Donay, Yargılama, s. 306; Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166.

590 Bu hususta, CMK m. 15/3 hükmünün zikredilmesi gerekir. CMK m. 15/3–“(3) Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında ya da bu taşıtlarla işlenen suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir.”

172 açıldığının anlaşılması sağlanmalı; ancak yetkili olan diğer mahkemeler de açıklanmalıdır

591

.

CMK m. 170/3-i’de, yüklenen suçun işlendiği tarihin de iddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurlardan biri olduğu hususu belirtilmiştir

592

. İfade edilmelidir ki, suçun işlendiği tarihin iddianamede yazılmış olması, mahkemenin, kovuşturma evresinde, süreye bağlı hususlarda inceleme yapmasını kolaylaştıracaktır. Bu cümleden olmak üzere, dava zamanaşımı sürelerinin dolup dolmadığının

593

, sanığın sorumluluğunun tayini açısından önem arz eden yaş küçüklüğü, sanığın akli durumu

594

, mağdurun yaşı gibi hususların tespiti için iddianamedeki yüklenen suçun işlendiği tarihe bakılacaktır. Kanun koyucunun, af veya koşullu salıverilme müesseselerine ilişkin özel düzenlemeler içeren kanunlar çıkarması ve bu kanunlarda, mezkûr müesseselerin belli bir tarihten önce işlenen suçlar için uygulanamayacağına yönelik hükümler öngörmesi hâlinde, sanığın, bu müesseselerden yararlanabilip yararlanamayacağında da yine, iddianamedeki yüklenen suçun işlendiği tarihe ilişkin bilgiden yararlanılacaktır

595

. Keza, bir muhakeme koşulu niteliğindeki dava sürelerinin dolup dolmadığının tespiti

591 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 472.

592 Ayrıca bk. Roxin/Achenbach, s. 137.

593 Donay, Yargılama, s. 306, 307; Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 472; Aydın,

“İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166.

594 Örneğin, sanığın, yüklenen suçun işlendiği tarihte akıl hastası olması ile yüklenen suçun işlendiği tarihten sonra akıl hastası olması arasında, ceza sorumluluğunun tayini açısından, farklı uygulama yapılması söz konusudur. Şöyle ki, yüklenen suçun işlendiği tarihte, sanığın akıl hastası olması hâlinde, suç dolayısıyla uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının belirlenmesinde bu durum dikkate alınacak, bu bağlamda, TCK’nın Akıl hastalığı başlığını taşıyan 32. maddesine göre hüküm verilecektir. (TCK m. 32 (Akıl hastalığı)–“(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.

(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi beş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” Sanığın, suçu işledikten sonra akıl hastalığına tutulması hâlinde, dava açılabilecek; ancak bunun, savunmanın esaslı bir şekilde yapılmasına engel teşkil etmesi söz konusuysa yargılama yapılamayacaktır. Bu durumda, davanın durması kararı verilmesi gerekmektedir. Mamafih, CMK m. 223/9’daki, “(9) Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.” hükmü dolayısıyla eğer yargılamanın başlayacağı ana kadar toplanan deliller, sanık hakkında beraat kararı verilmesine gerektiriyorsa davanın durması kararı değil, beraat kararı verilmesi gerekmektedir. Bk.

Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Saygılar Kırıt/Özaydın/Alan Akcan/Erden, s. 83; Ünver/Hakeri, 9.

Baskı, s. 103.

595 Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166; Erten, “CMK’da İddianamenin İadesi”, s. 69.

Aynı şekilde, suçun işlendiği tarihin iddianamede yazılmış olması, lehe kanunun uygulanması mecburiyeti açısından da önemlidir. Bk. Baykal, s. 108.

173 bakımından nazarı itibara alınacak olan da iddianamedeki yüklenen suçun işlendiği tarihe ilişkin bilgidir.

TCK’daki bazı suç tiplerinde, suçun belli bir zaman diliminde, örneğin, gece vakti işlenmiş olması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak düzenlenmiştir

596

. Bu nedenle, yüklenen suçun işlendiği zaman dilimi tespit edilmişse buna ilişkin bilginin de iddianameye yazılması gerekir. Böylelikle, mahkemenin, bahis konusu daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlin gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmesi mümkün olacaktır

597

. Belirtilmelidir ki, iddianamede yüklenen suç açısından, suçun belli bir zaman diliminde işlenmiş olması, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak düzenlenmemiş olsa da Cumhuriyet savcısının, yüklenen suçun işlendiği zaman dilimi tespit edilmişse buna ilişkin bilgiyi, iddianamede, mutlaka zikretmesi gerekir. Çünkü kanun koyucu, iddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurların düzenlendiği CMK m. 170/3-i’de, bu bilginin iddianamede bulunması açısından, bunun, suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlini oluşturmasıyla oluşturmaması arasında bir ayrım yapmamıştır

598

.

3.3.2.10. Suçun Delilleri

CMK m. 170/3-j’de, iddianamenin içeriğinde bulunması gereken unsurlardan biri olarak suçun delilleri zikredilmiştir

599

. Öğretide bir görüşe göre, suçun delilleri, iddianamenin içeriğinde bulunması gereken önemli unsurlardan biridir; çünkü sanığın, karşı deliller sunma imkânı bulmasını, böylelikle, savunma hakkını etkin bir

596 Örneğin, TCK m. 116/4 (Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli); m. 143 (Hırsızlık suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli); m. 149/1-h (Yağma suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli).

597 Donay, Yargılama, s. 307.

598 Şikâyetin yapıldığı tarih açısından aynı doğrultuda bir yorum için bk. Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 166.

599 Ayrıca bk. Roxin/Achenbach, s. 138.

174 şekilde kullanmasını sağlayacağı

600

gibi, Cumhuriyet savcısının, etkin bir soruşturma yürütüp yürütmediğini de ortaya koyacaktır

601

.

İddianamede, yüklenen suça ilişkin delillerin eksik veya yanlış gösterilmesi veya delillere yalnızca değinilmesi, sanığın savunmasını hazırlayabilmesi gereğini içeren savunma hakkı ve genel olarak adil yargılanma hakkı açısından olumsuz sonuç doğuracaktır. Örneğin, bir tanığın adı iddianamede bildirilmezse bu tanık, duruşma hazırlığı devresinde, duruşma için çağrılamayacak, duruşma sırasında, bu tanığın çağrılması istense bile mahkeme, kararında, CMK m. 206’daki ret sebeplerinden birine istinaden, o tanığın çağrılması talebini reddedebilecektir. Bu nedenle, iddianamede, deliller, tek tek gösterilmelidir

602

. Mamafih, öğretide bir görüşe göre, Cumhuriyet savcısının, iddianamede, yalnızca olayın aydınlatılması ve şüphelinin kişiliğinin öğrenilebilmesi bakımından önemli olan delilleri göstermesi gerektiği, bu bağlamda, örneğin, birden fazla tanık, aynı olay hakkında birbirini teyit eden açıklamalarda bulunmuşsa bunların hepsinin, tek tek gösterilmesine gerek olmadığı da ileri sürülmüştür

603

.

3.3.2.11. Şüphelinin Tutuklu Olup Olmadığı; Tutuklanmış ise Gözaltına Alma ve Tutuklama Tarihleri ile Bunların Süreleri

Cumhuriyet savcısının, iddianamede, şüphelinin, iddianamenin düzenlenmesi sırasında tutuk olup olmadığına, eğer tutuk ise gözaltına alınma ve tutuklanma tarihine; şüphelinin, iddianamenin düzenlenmesi sırasında tutuk olmamakla birlikte, daha önce, soruşturma evresinde, tutuk kalmış olması hâlinde ise yine gözaltına

600 Donay, Yargılama, s. 307; Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, s. 473.

601 Donay, Yargılama, s. 307.

602 Centel/Zafer, 11. Bası, s. 473; Erten, “CMK’da İddianamenin İadesi”, s. 69; Serkan Meraklı,

“İddianamenin İadesi Kurumunun Ceza Muhakemesi Kanunu Bakımından Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 15, Özel Sayı, 2013, s. 1612. Bu hususta, CMK m.

177 ve m. 178 hükümlerine başvurulabileceği görüşünün serdedilmesi mümkündür.

603 Yenisey, Hazırlık Soruşturması, s. 249, 250.

175 alınma ve tutuklanma tarihine ve gözaltına alınma ile tutuklanma süresine ilişkin bilgilere yer vermesi gerekmektedir

604

.

Şüphelinin, iddianamenin düzenlenmesi sırasında tutuk olması hâlinde, buna ilişkin bilgi, iddianamenin başına tutuklu ibaresinin yazılması suretiyle gösterilebilecektir. CMK’da, tutuk olma hâlinin söz konusu olduğu işler, acele işlerden sayıldığı ve bu işlerde, muhakemenin hızlandırılması gerektiği için şüphelinin tutuk olma hâlinin belirtilmesi önem arz etmektedir

605

. Cumhuriyet savcısının, görevli ve yetkili mahkemeye hitaben sunduğu iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte, tutuklama koruma tedbiri ile ilgili karar verme yetkisi, iddianameyi kabul eden mahkemeye geçmektedir

606

. Cumhuriyet savcısının, iddianamenin düzenlenmesi sırasında, tutuk olan şüphelinin bu hâlinin devam ettirilmesi yönünde bir talebi varsa bunu iddianamede zikretmesi gerekmektedir

607

. Bu durumda, mahkeme, tutuklama koruma tedbirinin süresinin uzatılabilip uzatılamayacağının tespitinde, iddianamede gösterilen bir bilgi olarak, tutuklama tarihinden yararlanacaktır

608

.

TCK m. 63’e göre, “(1) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti kısıtlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adli para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.”

İddianamede, şüphelinin, iddianamenin düzenlenmesi sırasında tutuk olup olmadığının, tutuk ise gözaltına alınma ve tutuklanma tarihlerinin, iddianamenin düzenlenmesinden önce, soruşturma evresinde tutuk kalmış olması hâlinde ise yine gözaltına alınma ve tutuklanma tarihinin ve bunların sürelerinin belirtilmesi,

604 Yenisey, Hazırlık Soruşturması, s. 249; Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 167 (Yazar,

604 Yenisey, Hazırlık Soruşturması, s. 249; Aydın, “İddianamenin Unsurları ve İadesi”, s. 167 (Yazar,