2.2. SORUŞTURMA İŞLEMLERİNE SON VERİLMESİ KARARININ
2.3.13. İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi
2.3.13.2. İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi Müessesesinin
2.3.13.2.1. Mukayeseli Hukukta İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi Müessesesi
kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanabilir.”
438 Bu çelişki, esasen CMUK’nın, kamu davasını açma görevine ilişkin hükmünün, CMK’da aynen kabul edilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır; zira CMUK’da kamu davasını açma görevinin Cumhuriyet savcısına ait olduğu belirtilmiştir. Buna karşılık, CMK’da kabul edilen yeni sistemde, hükme, bu şekilde yer verilmemiş olması, ceza muhakemesi evreleri bakımından kabul edilen düzenlemenin farklı olması vb. nedenler çelişkili hükümlerin varlığı sonucunu doğurmuştur. CMUK m. 148 – “Hukuku amme davasını açmak vazifesi Cumhuriyet Müddeiumumisinindir. Kanunda aksine hüküm bulunmadığı takdirde Cumhuriyet savcısı, ceza takibini gerektirecek hususlarda yeterli delil mevcut ise kamu davasını açmakla mükelleftir.”
439 Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Bası, s. 550; Töngür, s. 189. Öğretide Donay ise kamu davasının iddianamenin kabulüyle açıldığı doğal olarak nitelendirmekle birlikte, iddianame düzenlemeyen savcının, kamu davasının açılmasını da engellediğini ifade etmektedir. Bu nedenle, CMK m. 171/2-5’te düzenlenen müessese, iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi değil, kamu davasının açılmasının ertelenmesidir. Bk. Donay, Yargılama, s. 231.
127 Bu başlık altında, iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi müessesesinin Almanya’daki, Finlandiya’daki ve Japonya’daki görünümü incelenecektir.
2.3.13.2.1.1. Almanya
Alman ceza muhakemesi hukukunda kamu davasının mecburiliği ilkesi, bütün alt ilkeleriyle birlikte uygulanma alanı bulmaktadır
440. Bununla birlikte, maslahata uygunluk ilkesine de kamu davasının mecburiliği ilkesinin bir alternatifi veya diğer ifadeyle, istisnası olarak yer verildiği ifade edilmiştir
441. Maslahat ilkesinin söz konusu olduğu hâllerde, kanunilik ilkesinden sapılarak, yeterli delilin varlığına rağmen, hazırlık soruşturmasının sona erdirilmesine izin verilmektedir.
Burada, kanun koyucunun, bir suçun daha fazla kovuşturulmasının çok anlamlı olmaması hâlini tanıması söz konusudur. Böylelikle, devlet, eğer bunun için bir sebep bulunmuyorsa büyük ve pahalı soruşturmalara zorlanmamış olmaktadır
442. Alman öğretisinde bir görüşe göre, maslahat ilkesine binaen soruşturmanın sona erdirilmesi, hukuk devleti olmanın özel gerekliliklerini sağlar
443.
Federal Alman Genç Mahkemeleri Kanununun 45 inci paragrafının 1 inci fıkrasında, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153 üncü paragrafındaki şartların gerçekleşmesiyle savcının, hâkimin onayına gerek kalmadan kovuşturmayı durdurabileceği veya diğer ifadeyle, geri bırakabileceği belirtilmiştir
444ki, bu durumda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 153 üncü paragrafında belirtilen koşulların açıklanması gerekmektedir. Mezkûr hükme göre, son soruşturmanın açılmasına karar vermeye yetkili mahkemenin muvafakatiyle, savcılık, şayet failin
440 Nitekim öğretide Yenisey, Türk hukukunda, iddianamenin düzenlenmesi mecburiyeti ilkesinin az sayıda istisnası bulunmasına karşılık, Alman hukukunda bunların oldukça geniş olduğunun görüldüğünü ifade etmektedir. Bk. Yenisey, “Ceza Muhakemesi Süjelerinin İradeleri”, s. 459.
441 Umran Sölez Tan, Emin Artuk, “Çocuk Ceza Hukuku Açısından Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi”, Argumentum Dergisi, Sayı: 19, Yıl: 2, Şubat 1992, s. 287; Putzke/Scheinfeld, s. 116-119.
442 Kühne, s. 362, kn. 583.
443 Kühne, s. 362, kn. 583.
444Mehmet Emin Artuk, Ahmet Caner Yenidünya, “Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Erteleme Müessesesi”, Prof. Dr. Sahir ERMAN’a Armağan, Alfa Yayıncılık, İstanbul, 1999, s. 60.
128 kusuru hafif ise ve konusu cünha olan muhakemenin kovuşturulmasında kamu yararı yoksa kovuşturma yapmayabilir
445.
2.3.13.2.1.2. Finlandiya
Finlandiya ceza muhakemesi hukukunda, 1940 yılında yürürlüğe giren Genç Suçlular Yasası ile iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi müessesesinin düzenlendiği ifade edilmiştir. Bu durumda, savcının, kamu davasını açmada takdir yetkisine sahip bulunduğu; ancak bunun, o zaman için yetişkinler açısından geçerli olmadığı aşikârdır. Mezkûr kanuna göre, iddianamenin düzenlenmesinin ertelenebilmesi için, 15 yaşından büyük ve 18 yaşından küçük bir gencin suç teşkil eden fiili, düşüncesizlik veya dikkatsizlikle işlemesi ve deneme süresini başarıyla tamamlayacağı konusunda, savcıda kanaat oluşturması gerekmektedir. Bu koşulun yanı sıra, suç teşkil eden fiilin karşılığının para cezası veya üç ayı geçmeyen hürriyeti bağlayıcı ceza olması koşulu da aranmaktadır
446.
2.3.13.2.1.3. Japonya
Japon ceza muhakemesi hukukunda, kamu davasının mecburiliği ilkesinin değil, bilakis maslahata uygunluk; diğer ifadeyle, takdirilik ilkesinin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Öyle ki, maslahata uygunluk ilkesinin düzenlendiği, 1 Ocak 1924 tarihli Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na göre, sanığın kişiliği, yaşı, durumu, eylemin işleniş biçimi ve sonuçları, ceza kovuşturmasını zorunlu kılmıyorsa kamu davası açılmayabilecektir. Japon ceza muhakemesi hukukunda, açılmayan kamu davasının, ilgilinin tekrar suç işlemesi durumunda, yeniden ele alınması sistemi
445 Halûk Çolak, Uğurtan Altun, Türk Ceza Hukukunda Ceza ve Güvenlik Tedbirleri, Bilge Yayınevi, Ankara, 2007, s. 118; Sölez Tan/Artuk, s. 289, 290.
446 Ayhan Önder, Ceza Hukukunda Tecil ve Benzeri Müesseseler: (Mukayeseli Hukukta ve Hukukumuzda), İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1963, s. 100; Artuk/Yenidünya, s. 59; Sölez Tan/Artuk, s. 285; Çolak/Altun, s. 117.
129 kabul edilmiştir. Japon ceza muhakemesi hukukundaki iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi müessesesinin kapsamının, yalnızca küçüklerle sınırlı olmadığı; diğer ifadeyle, yetişkinler için de geçerli olduğu ve suçun türünün ve cezasının göz önüne alınmadan uygulandığı belirtilmiştir
447.
2.3.13.2.2. Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda İddianamenin Düzenlenmesinin Ertelenmesi Müessesesi
Öncelikle belirtilmelidir ki, Türk ceza muhakemesi hukukunda, savcılık teşkilatı, 1879 yılında kurulmuştur
448. Bu nedenle, 1879 yılına kadar savcının, soruşturma işlemlerine son verilmesi kararı verme veya soruşturma işlemlerine devam ederek iddianame düzenleme hususunda takdir yetkisinin bulunup bulunmadığı araştırılamayacaktır. 1296 (1879) tarihli Usul-i Muhakemat-ı Cezaiye Kanun-ı Muvakkatı’nda ise kovuşturma mecburiyeti ilkesine, mutlak bir şekilde yer verilmiştir
449. CMUK’da ise Cumhuriyet savcısının, sınırlı ve istisnai olarak, kamu davasını açmada takdir yetkisine sahip bulunduğu hâller düzenlenmiş olmakla birlikte, esas olanın, kamu davasının mecburiliği ilkesi olduğu ifade edilmelidir
450.
Türk ceza muhakemesi hukukunda iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi müessesesi 1999 ve 2001 Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarılarında düzenlenmiş
451; ancak müessese, TBMM Adalet Alt Komisyonundaki bazı tartışmalar nedeniyle, CMK’ya başlangıçta alınmamıştır
452. İddianamenin
447 Önder, Tecil, s. 101; Mustafa Tören Yücel, “Kamu Davası Açılmasında Takdirilik İlkesi: Japonya Modeli”, Ankara Barosu Dergisi, Sayı: 5, 1992, s. 771; Artuk/Yenidünya, s. 60; Sölez Tan/Artuk, s.
288; Çolak/Altun, s. 118.
448 Cin/Akyılmaz, s. 171.
449 1296 (1879) Tarihli Usul-i Muhakemat-ı Cezaiye Kanun-ı Muvakkatı’nın “Müddeiumumilere Dairdir Kısm-ı Evvel” başlıklı bölümünün altında şu ifadeler yer almaktadır: “Bidayet Mahkemeleri Müddeiumumileriyle Muavinlerinin Zabıta-i Adliyeye Müteallik Vezaifi Beyanındadır. 20 – Müddeiumumiler cünha ve cinayet derecesinde bulunan kaffe-i ceraimi taharri ve tecessüse ve mürtekibi aleyhinde ikame-i davaya memurdurlar.” Bk. Gökcen, s. 207.
450 Bk. Bahri Öztürk, Ceza Muhakemesi Hukukunda Kovuşturma Mecburiyeti: (Hazırlık Soruşturması), Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1991, s. 200–229; Ayhan, s. 26, 27.
451 Selcen Ataç, Probasyon Müessesesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, 2004, s. 19.
452 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Saygılar Kırıt/Özaydın/Alan Akcan/Erden, s. 591. 2001 Tasarısı’nda müessese, 164 üncü maddede ve şu şekilde yer almaktaydı: “Fiil için kanunda öngörülen şahsi