• Sonuç bulunamadı

SELAHATTİN EYYUBİ

Belgede Çicek mecmuası (İnceleme-Metin) (sayfa 118-122)

Ulvilerden Abdullah Ül-Mehdi isminde birisi, şimali Afrika’da Trablusgarp ve Tunus’u zapt ederek (296) senesinde Fatımiyün Devleti’ni tesis etmiş şecaat ve besaletiyle az zamanda memleketini tevsie muvaffak olmuştu. Öyle bir gün geldi ki şimali Afrika kâmilen Abdullah Ül-Mehdi’nin halifelerine boyun eğmeye mecbur oldu. Bu devletin merkez-i idaresi Tunus’ta Mehdiye şehri idi…

Fatımiler büyüye büyüye o kadar kuvvetlendiler ki bir aralık Abbasi devletine bile rakip oldular. O zaman Mısır’da “Ihşidler” hükümran oluyorlardı. Bunlar memleketi pek fena idare etmekte olduklarından nihayet karışıklıklar zuhur etti. Mısır anarşi içinde kaldı. Bunun üzerine Fatımilerin dördüncü hükümdarı olan (Melikmuaz) bu kıtayı zapt etmek hevesine kapılarak bu işi seraskeri (Cevher Rumiye) havale etti. Cevher Rumi askerleriyle Mısır’a doğru yürüdü. Zavallı Ihşidler birbirleriyle uğraşmaktan memleketleri müdaafaya vakit bulamadılar. Çar naçar Fatımiler’e boyun eğdiler. Cevher Rumi Mısır’ı zapt ettikten sonra (Kahire) şehrini bina etti. Bilahare Fatımiler’in pay-i tahtı buraya naklolundu. Melikmuaz zamanında Fatımiler şimali Afrika’dan Suriye’ye kadar bütün memleketleri idareleri altına aldılar. Fakat sonraları hükümdarların ahlaksızlıklarından zayıf düştüler. Salibiyun’e zelilane boyun eğecekleri sırada Türk emirlerinden Nurettin Atabey Zengi imdatlarına yetişti. Ser askeri Şirkuh’i oldukça mühim bir kuvvetle Mısır’a gönderdi. Bu ordu Dimyat’ta Salibiyun’i makhur ve perişan eyleyerek Fatımiler’i muhakkak bir inkırazdan kurtardı. Fakat ne de olsa bu kurtuluş muvakkatti, Fatımiler için bir gün inkıraz bulmak mukadderdi. Filhakika bugün gecikmedi. Fatımilerin son hükümdarlarından Amendeldin öldüğü gün bir anarşi baş gösterdi. Fakat bu sırada çelikten bir kol bütün bu kargaşalığı yatıştırdı. Bertaraf etti. Bu sefer Mısır’da baştan başa kendisi hâkim oldu! İşte bu kol büyük bir kahraman olan Selahattin Eyyubi’nin kolu idi. Selahattin Eyyubi İslam hükümdarlarının en meşhurlarından ve faziletlilerinden biridir. Bu büyük kahraman Mısır’a Nurettin Atabay Zengi’nin ser askeri Şirkuh ile beraber gelmişti. Aynı zamanda Şirkuh’un biraderzadesi idi. Pederi de Kürt eşrafından Eyüp Şazi’dir. Selahattin Eyyubi Fatımiler’in son hükümdarı

ölünce bütün Mısır’ı hâkimiyeti altına aldı ve orada da Eyyubi devletini kurdu. Nurettin Atabey Zengi’nin vefatından sonra Şam, Halep, Diyarbakır ve El-Cezire taraflarını da zapt ederek memleketini büyüttü, sonra Salibiyun’la harp eylemeğe başladı. Bu muharebeler esnasında gösterdiği yararlık, fazilet, kahramanlık gibi evsaf-ı mümeyyize “Selahattin Eyyubi” namını semalara yükseltmiştir.

“Selahattin Eyyubi” Tıbriye civarından Salibiyun’e karşı şiddetli bir mücadele açtı. Neticede Kudüs Kralı “Gidülülü Zinyas” maiyetindeki kumandanlarla birlikte esir aldı. Selahattin Eyyubi, karşısında pek aciz kalan bu zavallılara işkence edebilir, onları öldürebilirdi. Fakat bu muameleyi irtikap etmedi. Bilakis esirlerine bir mevki-i ihtiram verdi. Hatta “Gidülülü Zinyas” çadırında kendi yanına oturtarak onu izaz etti. Ve bu alicenabane hareketiyle bütün Frenklerin teveccüh ve muhabbetini kazandı. Bilahare Beyrut, Akka, Sayda şehirlerini de Salibiyun’dan tahlis ederek Kudüs-ü şerifi 13 gün muhasaradan sonra istirdat eyledi….

Bu haber Avrupa’da müthiş bir bomba tesiri yaptı. İslamlar aleyhinde yine propaganda yapılmaya başladı. Bunun üzerine Fransa Kralı Filip Agust, İngiltere Kralı Arslan yürekli Rişar, Almanya İmparatoru Fredrik Barbaros hazırlanmaya başladılar.

Teşkil ettikleri orduların Mısır efelerini “Selahaddin öşrü” namıyla bir vergi koyarak temin ettiler, bu vergiyi vermeyen Hristiyanları hukuk-ı medeniyeden iskat yani “Aforos” etdiler… Bu üç ordu karadan denizden İslam diyarına saldırdı. Fredrik Barbaros Macaristan ve İstanbul tariki ile Anadolu’ya girdi. İznik’i zapt ederek ilerledi. Fakat ikinci Kılıç Arslan tarafından mütemadiyen izaç edildi. Nihayet Seyhun-Karasudan geçerken boğuldu. Ordu birçok hastalıklara ve telefata düçar olarak yüz binden yedi bine indi. Akka kalesi önüne kadar gelerek İngilizler ve Fransızlara iltihak etti. Bu kale 2 seneden beri yüzbinlerce Salibiyun tarafından muhasara edilmekte fakat bir türlü zapt edilememekte idi. Çünkü orasını müdafaa eden kahraman Selahattin Eyyubi idi. Selahattin Eyyubi kaleyi teslim etmemek için takati fevkinde çalıştı. Akka Surları etrafında birçok muharebeler yaptı. Fakat! Açlık tehlikesi baş gösterince kolu kanadı kırıldı. Bilmecburiye Akka’yı Salibiyun’a terk ederek Şeria vadisine mahsur ve mükedder olarak çekildi. Bu sırada Fransa Kralı, İngiliz Kralına gücenerek memleketine döndü fakat İngiliz Kralı Rişar Suriye’de kalarak iki sene harp eyledi. Hatta Selahaddin Eyyubi’nin hastalığından bilaistifade Yafa şehrini zapt etti. Sonra bir mütareke akdederek memleketine döndü. Rişar’ın

Suriye’de bulunduğu sırada Selahaddin Eyyubi’nin bir iki alicenabane hareketini zikreylemek icap eder. Rişar müthiş bir hastalığa tutulmuştu. Ölüm derecelerine gelmişti. Fakat karşısındaki düşmanı Selahattin Eyyubi alicenap bir kahramandı, bu zat bir doktor bularak Rişar’a gönderdi. Rişar bu doktorun itinasıyla tekrar dirildi ve yine harbe devam etti. Selahattin Eyyubi’nin gösterdiği alicenabane hareketle Rişar’ın tarz-ı hareketini mukayese eylemeyi karilerimize terk ediyoruz.

Türklerle İslamları daima barbarlıkla itham etmek küstahlığında bulunan Avrupalıları bu hadise kadar tekzip edecek, onları utandıracak bir şey tasavvur edilebilir mi?

Selahaddin Eyyubi Rişar’la akdettiği mütarekeden az zaman sonra dünyanın velveleli hayatından uzaklaştı. Pek sevdiği Allah’ına kavuştu. Hayatında tarihe İslamların yüzlerini ağartacak sayfalar ilave etti. Harp meydanlarında emsali na- mesbük yararlılıklar gösterdi, herkese hilm ile muamele etti. Zayıflara, esirlere fena muamele etmeyi asla hatrından geçirmedi.

Selahaddin Eyyubi’nin daha bir çok yararlıkları var ki onları tarih sinesinde bütün kudretiyle yaşatacaktır.

“Selahaddin Eyyubi” böyle; yüksek ruhlu bir kahramandı. Düşmanlarına uzun müddet en yüksek fazilet dersleri verdi. Türklüğe ve İslamiyet’e daima iftiharla yad edilecek mefahir bıraktı.

Bu yüksek ruhlu kahramanı her zaman hürmetle yâd edelim. Çünkü onun hayatında bize, milletimize ululuk veren pek hem de pek çok şeyler var. Biz bunları, her vakit ve daima iftiharla anmalıyız!...

FAYDALI BİLGİLER

Demir: Mısırlılar, demiri üç bin sene evvel biliyorlardı. Demir kablel milat

1800 senelerinde yine Mısır'da ilk defa olarak; orak, tırpan gibi zirai aletler, yaralayıcı silahlar imalinde kullanılmıştır.

Pusula: Pusula, milattan 2634 sene mukaddem Çin'de icat olundu ise de,

1302 tarih-i miladisinde Jiyuja isminde İtalyalı bir gemici tarafından Avrupa'da ihtira olunmuştur.

İlk Harita: İlk harita milattan 1370 sene mukaddem Mısır'da Firavun İkinci

Ramses veya Sezostris zamanında papirüs üzerine tertip olunmuştur. Bu harita ''Beşem'' deki altın madenlerini gösteriyordu.

Arabalar: Arabalar milattan 200 sene evvelinden itibaren Mısır ve

Asuriye'de kullanılmaya başladı. Avrupa'da ise bu tarihten bin sene sonra yani milattan 1000 sene evvel araba istimaline başlanmıştır.

Makara ve Vida: Halat makarasıyla vidayı milattan 390 sene mukaddem

Yunan riyaziyunundan'' Arşitaz'' icat etti. Mekanik ilminin terakkisine de hizmeti dokundu.

Heraklit'in Fikri: Milattan 325 sene mukaddem Heraklit, dünyanın kendi

etrafında döndüğü fikrini ortaya attı.

Dünya Güneş Etrafında: Dünya'nın güneş etrafında döndüğünü milattan

260 sene mukaddem müneccim Aristarik ispat etti.

Kitabın Tarihi: Mısırlılar, milattan 1800 sene evvel parşömenlere yazdıkları

yazıları tomar tarzında muhafaza ederlerdi. Kâğıtları kitap şeklinde forma forma tanzim eden İtalyanlardır. Ve bu tebeddül kablel milat 400 senelerine müsadiftir.

Porselen: Porselen 617 tarih-i miladisinde Çin’de keşfedildi. İlk porselen mamulatı Avrupa'ya ancak on altıncı asır sonlarına doğru getirilebilmiştir.

Cam İmalı: Cam, Mısır'da kablel milat 1800 senelerinde imal edilmiştir. O

zamana kadar aynalar madenden mamuldü. Nihayet kablel milat 1000 senesinde imaline muvaffakiyet hâsıl olan cam aynalar madeni aynaların yerine kaim olmaya başlamıştır.

Belgede Çicek mecmuası (İnceleme-Metin) (sayfa 118-122)