• Sonuç bulunamadı

2.3. Gagauz Türklerinin Tarihi

2.3.4. Selçuklu Türkleri

XI.-XII. yüzyıla kadar Karadeniz’in kuzeyinden gelen Peçenek, Oğuz ve Kıpçak Türkleri tarafından yurt edinilen Balkan topraklarına XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu kez Anadolu Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus ile gelen Selçuklu Türkleri yerleşmiş (Argunşah, 2002, s. 233, 234) ve böylece Gagauz tarihinin önemli bir safhası başlamıştır. Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev öldüğü zaman geride on bir yaşında İzzettin Keykavus, dokuz yaşında Rükneddin Kılıç Arslan ve yedi yaşında Alaeddin Keykubad olmak üzere üç oğlu kalmıştı. Keykavus’un annesi Konyalı bir Hristiyan kızı olan Berduliye Hatun’dur. Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev, veliaht olarak Gürcü Hatun’dan doğma Alaeddin Keykubad’ı göstermiş idiyse de devlet ileri gelenleri Türk örfü gereği en büyük şehzade İzzettin Keykavus’u Selçuklu tahtına çıkardılar (Merçil, 2013, s. 141, Turan, 1999, s. 458,459).

33

II. İzzettin Keykavus’un tahta çıkmasıyla devlet işleri bir müddet düzene girmiştir. Ancak siyasi ihtiras ve rekabetler mevcut ahengin bozulmasına neden olmuştur (Turan, 1999, s. 459). Selçuklu sultanları arasındaki taht mücadelesi ve Anadolu’da artan Moğol baskısı karşısında 1262 yılında Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus, anası, karısı, çocukları, Hristiyan dayıları (Kir Hâye ve Kir Kedîd), yakın emirleri ve hazinesiyle birlikte önce Antalya’ya, oradan da gemilerle Latinlerden henüz geri alınan İstanbul’a geçmiştir (Sevim ve Yücel, 1989, s.180; Atçeken ve Bedirhan, 2004, s 226; Turan, 1999, s. 497).

Böylece on bir yaşında tahta çıkan, üç yıl yalnız başına, dört yıl iki kardeşiyle, sonra iki yıl yine tek başına saltanat süren, iki kere de kardeşleriyle ülkeyi paylaşmak suretiyle hükümdarlık yapan Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus, on altı yıllık mücadeleli bir hayat geçirdikten sonra, yirmi yedi yaşında İstanbul’a gelip Bizans’a sığınarak gurbet hayatına adım atmıştır (Ocak, 2002, s. 26).

II. İzzettin Keykavus’un Bizans’a geçmesinde iki önemli sebep ortaya atılmıştır. Birincisi Bizans İmparatoru Mihael Paleologos ile Keykavus arasındaki dostluk veya akrabalık; ikincisi ise siyasi nedendir.

Birinci nedene göre, II. İzzettin Keykavus, Bizans İmparatoru Mihael Paleologos’u düştüğü zor durumdan kurtarmış ve onun İznik tahtına geçmesini ve İstanbul’u ele geçirmesini sağlamıştır. Buradan kaynaklanan dostlukla birlikte Keykavus ve Bizans İmparatoru arasında akrabalık ilişkisinin de mevcut olduğu Yazıcıoğlu Ali tarafından belirtilmiştir. Ona göre, Keykavus’un annesi, imparatorun kardeşi (Zachariadou, 2007, s.247) ya da yakın akrabasıdır. Bu sebeplerle kendisine sığınan Selçuklu sultanını çok yüksek bir itibarla misafir etmiş, onun İstanbul’da istediği gibi yaşamasına, muhafızlarla dolaşmasına ve hükümdarlara mahsus “kırmızı potinler” giymesine izin vermiş, zevk ve eğlenceli bir hayat sürmesini sağlamıştır. İmparator, Keykavus’un tahtına sahip olması için askeri bir yardım yapmayı da vadetmiştir (Turan, 1999, s.497; Ocak, 2002, s. 26, 27).

Keykavus’un Bizans’a sığınmasındaki ikinci neden de siyasi nedendir. Buna göre de II. İzzettin Keykavus Hristiyan olan amcalarının etkisinde kalmıştır. Hükümdar ailesinden bir erkeğin, siyasal nedenlerle başka bir ülkeye sığınma ihtiyacı duyduğunda Şam ya da Isfahan yerine Konstantinopolis’e sığınması (Roux, 2008, s. 249) siyasi neden olarak aktarılmıştır. II. İzzettin Keykavus, bir müddet sonra çok güvendiği iki adamını, Ali Bahadır ve Uğurlu’yu, yanına alarak imparatorun huzuruna çıkmıştır. Sürekli şehir hayatının kendilerini sıktığını, “Türk taifesi” olarak yaylak ve kışlak hayatına alışık olduklarını, kendilerine kışın

34

kışlayacak, yazın da yaylayacak bir arazi tahsis edilmesini ve buraya Anadolu’dan kendilerine tabi olan Türkmenleri getirip yerleştirmek istediklerini ifade etmişlerdir. İmparator Mihail de onlara en uygun yer olarak o sıralar yerleşim yeri olmayan (Gayri meskûn) Dobruca’yı göstermiş ve oraya yerleştirmiştir (Cambazov, 2001, s.157; Ocak, 2002, s. 27). Ancak Demir’in (2011, s. 18) Oğuz-nâme’den aktardığına göre II. İzzeddin Keykavus, Dobruca’ya göçtüğünde burada üç Müslüman şehri, otuz–kırk Türk obası bulunmaktadır. İmparatorun Selçuklu Türklerini Dobruca'ya yerleştirmesinin asıl sebebi ise Tırnova'daki Bulgar çarı Konstantin Tih/Tikh'in emellerine karşı koymak ve Bulgar sınırını emniyet altına almaktı (Cebeci, 2008, s. 32).

Ancak gelişen siyasi olaylar, Keykavus ile Bizans imparatoru Mihael’in arasının bozulmasına neden olmuştur. İlk olarak Altınordu hükümdarı Bereke/Berke Han ile Memlüklü Sultanı Baybars’ın Moğollara karşı bir ittifak yapması (Sevim ve Merçil, 1995, s.478) ve İzzettin Keykavus’un da bu ittifakı desteklemesi sonucu Mihael, İzzettin Keykavus ve mahiyetindekilere çok ağır ve vahşice muamelede bulunmuştur (Turan, 1999, s.499). Mihael ve Keykavus’un arasının bozulmasının bir diğer nedeni de sarayda yaşanan bir olaydır. Buna göre, Keykavus’un ardından İstanbul’a gelen Ali Bahadır ve sultanın Hristiyan dayısı Kir Kedid’in içki sofrasında yaptıkları sohbetin Kir Kedid tarafından kendisine iletilmesiyle Keykavus’a karşı haince hareketlere girişmiştir. Çünkü bu sohbet esnasında Ali Bahadır sarhoş kafayla Keykavus’un taraftarında büyük artış olduğunu ve bir fırsat bulunursa Keykavus’un imparatoru ortadan kaldırabilecek güce sahip olduğunu söylemişti. Bu sözler ikiyüzlü Kir Kedid tarafından İmparatora yetiştirilmiş (Kayalıoğlu, 2006, s.65), bunun sonucunda Sultan, 1262’de Meriç nehri ağzındaki Enez (Enos) kalesine hapsedilmiştir. Keykavus’un beyleri Emir-i âhur Uğurlu, Ali Bahadır, Emir-i meclis ve diğerleri yakalanıp Ayasofya’ya götürülmüş, patrik ve devlet adamları huzurunda Hristiyanlığı kabule zorlanmışlardır. Hristiyan olanlar kurtulmuş, İslam dininde kalanların gözlerine mil çekilmiş veya öldürülmüştür(Turan, 1999, s.499).

Bereke/Berke Han’ın Keykavus’a ve Bizans imparatoruna gönderdiği Memlüklü elçilerine karşı giriştiği düşmanca muameleler karşısında gönderdiği 20 bin kişilik bir ordu, Balkanlardaki Bizans memleketlerini istila ettiği gibi, II. İzzettin Keykavus ve ailesini hapisten kurtarıp Bereke/Berke Han’a getirdiler. Kendisine Suğdak ve Solhad kentleri dirlik olarak verilen II. İzzettin Keykavus (Sevim ve Merçil, 1995, s.478,479), Kırım’ın Saray şehrinde 14 sene yaşadıktan sonra 1278’de vefat etmiştir (Demir, 2015, s. 185).

35

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi II. İzzettin Keykavus’la Balkanlara gelen Türklerin bu süreç içinde iki yerleşim yeri olmuştur. Önce Dobruca’ya yerleştirilen Selçuklu Türkleri daha sonra Kırım’a göç etmiş ve burada yaşamışlardır. Selçuklu Türklerinin bu göç hareketinin gerçekleşmesinde önemli bir şahsiyet karşımıza çıkar: Sarı Saltık Gazi.

Bizans İmparatoru’nun Dobruca’ya yerleşme izni çıktıktan sonra Türkmenleri İznik’ten Üsküdar’a ve oradan da Dobruca’ya çıkaran Sarı Saltık’tır. Sarı Saltık, Keykavus’un Kırım’a geçmesinden sonra Dobruca’daki Türkleri Kırım’a aktarmıştır. Keykavus’un vefatından sonra da 1281 yılında Kırım Hanı Nogay’ın izniyle buradaki Türkmenleri tekrar Dobruca’ya nakleden de yine Saltık Gazi’dir (Demir, 2015, s. 184,185).