• Sonuç bulunamadı

2.5. Gagauz Türkçesi

2.5.2. Gagauz Türkçesinin Temel Özelikleri

2.5.2.4. Cümle Bilgisi Özellikleri

Gagauz Türkçesinde kelime gruplarının yapısı ve sırası Türkiye Türkçesinden çok farklı değildir. Ancak bazen kelime gruplarını oluşturan esas unsur (nitelenen) ile yardımcı unsurun (niteleyen) yer değiştirdiği görülmektedir (Özkan, 2007, s. 146). Menz (2010, s. 162), bu durumu ters sıralama olarak adlandırmış ve bunu özellikle Rusçası çok iyi olan genç kuşağın yaptığı fikrini ortaya atmıştır.

İsmail Gaspralı duumuş 1851 yılda Avcıköydӓ. Onun bobası Mustafa Gasprinskiy. Anası

İsmailin Kaytarova Fatima-hatum-dvorӓn soyundan (Sabaa Yıldızı, 2008, s.5).

Köpecii onun olacam annadın mı? (Onun köpeği olacağım, anladın mı?) (Menz, 2010, s.

162).

Paası bu fistanın (bu elbisenin fiyatı), yaprakları kiyadın (kitabın yaprakları) (Tekin ve Ölmez, 2003, s. 162).

Laflık gagauzça (türkçӓ) hem romınca (moldovanca). (Gagauzca Laflık/Sözlük) (Karanfil,

2013a, s. 17)

Cümle seviyesini inceleyecek olursak Gagauz Türkçesinin daha kapsamlı değişimlere uğradığını görmekteyiz. Burada göze çarpan ilk özellik, cümlelerin sözdiziminde kesin ve oturmuş bir düzene sahip olmamasıdır. Genel Türkçe yazı dillerinde cümle unsurlarının tabii sırası; zaman zarfı + özne + tümleç+ yüklem şeklindedir. Ancak Gagauz Türkçesinde bu sıraya uyan cümleler de bulunmakla beraber genel Türkçeye göre devrik cümle daha

71

yaygındır. Devrik cümle düzeninin Slav dillerinden Gagauz Türkçesine aktarılan bir özellik olduğu savunulmuştur (Özkan, 2007, s. 146). Ancak Gagauz Türkçesinin cümle yapısı sadece devrik cümleyle izah edilemez. Eğer sadece Slav ve diğer Balkan dillerinin etkisi altında kalmış olsaydı, Gagauz Türkçesi hep devrik cümle kullanırdı. Oysa kelime dizilişi o kadar serbestti ki Türkiye Türkçesindeki devrik cümle yapısını aşan, Slav dillerindeki kuralları zorlayan, Gagauz Türkçesine has bir diziliş söz konusudur (Argunşah, 2001, s. 1). Menz (2010.s.163) ise cümlelerdeki serbestliğin anlama dayalı olduğunu belirtmekle birlikte Gagauz Türkçesinin genel cümle yapısının özne + yüklem+ nesne şeklinde olduğunu belirtmektedir. Rusçanın da özne+ yüklem+ nesne söz sıralanışı vardır. Rusçanın sözdizimi de Türkçeninki gibi serbesttir ve bu serbestlikler anlamsal değişiklikler için kullanılır. Dolayısıyla Gagauz Türkçesi ve Rusça birbiriyle cümle yapısı bakımından örtüşmektedir (Menz, 2010, s.164). Aşağıdaki paragrafla da örneklendirdiğimiz gibi Gagauz Türkçesinde kurallı, devrik, kesik (eksiltili) cümle kuruluşlarına rastlamak mümkündür:

Geçti bir hafta. Sora taa bir. Gün-gündӓn geçti bir ay. Kuşku şüpӓ, düşüncӓ dolu zaman gecӓrdi zoor hem oya. Ama, şaşılacak iş, bu uzun ayın içindӓ çorbacıları kimse raatsız etmedi. Küüyün için biraz uslandı. Kötü olaylar başladılar basılmaa. Aylemizin kefi azar- azar geldi erinӓ. Şennendi batinin bakışı (Köse, 2010, s. 20).

Slav dillerinin etkisi yan cümlelerde daha net görülmektedir. Bulgarca, Romence ve Rusçada yan cümleler bitimlidir yani yüklemleri zaman ve kişiye göre çekilir. Bağlı bulundukları cümleden sonra gelir ve bir bağlaçla başlamaktadır. Türk dillerinin sözdizimi kurallarına aykırı bu durum Gagauz Türkçesinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu cümlelerde genelde ani (hani), ki bağlaçları kullanılır (Menz, 2010, s.164):

Yesap alerlar ani altında maşinanın asılı bu yavru kaldı. (Arabanın altında bir çocuğun asılı kaldığını anladılar.)

O solӓӓrdi çok keret, ki almışmış beni terbelemӓӓ hem adam yapmaa. (Beni terbiye ve adam etmek için yanına aldığını çokça söylerdi.)

Gagauz Türkçesinde sıkça kullanılan cümle yapılarından biri de bağlaçlı sıralı cümlelerdir. Bu cümlelerde bağlaç yardımcı cümlenin başına gelir ve zaman, sebep, şart, derece, tayin, açıklama gibi işlevlerle yardımcı cümleyi temel cümleye bağlar (Özkan, 1996, s. 218). Gagauz Türkçesinde kullanılan cümle bağlaçları şunlardır (Özkan, 1996, s. 183-190): Açan: Başında kullanıldığı cümleye ne zaman, o zaman anlamlarını katar.

72

Açan çocuk görmüş yılanı, o saat çaarmış saadıçları.(Çocuk yılanı gördüğü zaman sağdıçlarını çağırmış.)

Açan Taraklıda işlӓrdim, gostinițada yoktu er. (Taraklı’da işlediğim zaman otelde yer yoktu.) (Zanet, 2010, s. 71) .

O geldi, açan ben yoktum evde. (Ben evde olmadığımda geldi.) (Gaydarci vd. 1991, s.4). Allelem-allele-allӓ: Arapça Allah u âlem “Allah bilir ya” sözünden bozulmuş olduğu düşünülen bağlaç, Türkiye Türkçesinde “sanırım” kelimesiyle karşılanır.

Allale korktun sӓn. (Sanırım sen korktun.)

Of allӓ oldum bӓn yatalak. (Sanırım yatalak oldum.)

Ne iş bu, allelem gelmiş pelivan. (Bu ne iş, sanırım pehlivan gelmiş.)

Ama: Arapça ödünç bir cümle başı bağlacıdır. Önünde kullanıldığı cümleyi daha önceki cümle ve cümlelerle bağlar.

O gidӓrdi, ama kendi da bilmezde nereyi. (O giderdi ama nereye gittiğini kendisi de bilmezdi.)

Geçti güz, geldi kış, ama Jenӓ hep istemӓzdi başka buluşmaa Vlaydiylӓn. (Güz geçti, kış geldi ama Jenӓ, Vlaydiy ile tekrar buluşmayı hiç istemezdi.)

Ani: Cümlede birkaç işlevi yerine getirir. 1. İki cümle arasında benzerlik ilgisi kurar.

Kaazlar baarêr gülüş kopêr, ani iki ahmak düüşer.(Kazlar bağırıyor gülüş kopuyor, iki ahmak gibi dövüşüyor.)

2. Önüne geldiği yan cümleyi olduğunu sıfat-fiili fonksiyonu ile daha önceki cümleye bağlar. Kendi da dӓdu üreklenmiş biraz, açan annamış, ani hırsız yalnız. (Hırsızın yalnız olduğunu anladığı zaman biraz yüreklenmiş.)

3. Önüne geldiği cümlenin fiiline –diği için sıfat-fiil eki işlevi kazandırır.

Topraa da şükür demӓӓ, ani bizi doyuran. (Bizi doyurduğu için toprağa da şükür edelim.) Gittim almaa spravka, ani kocamın gözü görmeer. (Kocamın gözü görmediği için bilgi almaya gittim.)

4. Önüne geldiği cümlenin fiiline –cağını sıfat-fiil eki işlevi kazandırır.

Senin o tırnaan sa te görecӓn, ani yapışacak erinӓ. (Tırnağının yerine yapışacağını göreceksin.)

73

Sansın ürӓӓm söledi, ani sӓn gelecӓn. (Yüreğim söyledi ki sen geleceksin.) Belliydi ani bizi sardılar. (Belliydi ki bizi sardılar.)

Aniki: Ani bağlacıyla ki bağlacı kaynaşmış olarak ki bağlacının işleviyle kullanılır. Tayin, derece, sebep, sonuç bildirir.

Sevinerim aniki kefsizliim geçti. (Keyifsizliğim geçtiği için seviniyorum.)

Ne türlü kolaylık saade biz aaramadık, aniki kurtulmaa bu tekliftӓn. (Bu tekliften kurtulmak için türlü kolaylıkları sadece biz aramadık.)

Hep sanacêyz aniki sӓn geçtin. (Biz sanacağız ki sen gittin.)

Baare- baari- barikim: Farsça kökenli bir bağlaçtır. Önüne geldiği cümleye “hiç olmazsa” anlamı yükler.

İmdat için baare baar. (İmdat için hiç olmazsa bağır.) Baari bir sevinmӓk getir. (Hiç olmazsa bir kızı sevindir.) Alaydım revolveri barikim. (Hiç olmazsa tabanca alaydım.)

Beki- bekim: Önüne geldiği cümleyi daha önceki cümleye bağlar. Sonuç ve açıklama ifade eder.

Kim biler beki o taa gelecek. (Kim biliyor sonuçta o gelecek.)

Bӓn istedim sormaa, bekim siz bilӓrsiniz birşey, nerdӓ o kaldı.(Ben sormak istedim, sonuçta siz biliyorsunuz bir şey, o nerede kaldı.)

Bolay: Belirsizlik, tereddüt, tahmin ifade eden belki anlamındaki bağlaçtır. Bolay gençlӓr açsın gözlerini. (Gençler belki gözlerini açar.)

İşin bolay gitsin islӓ. (İşin belki iyi gider.)

Da-dӓ-ta-te: Cümleleri, kelime ve kelime gruplarını “ve bağlacı” gibi birbirine bağlar veya cümle içindeki bir unsurun yanında kullanılarak bu unsuru kuvvetlendirir, pekiştirir. Çocuklar çıkarêr torbasından bir çörek da oturupta iyer onu. (Çocuklar torbasından bir çörek çırarır ve oturur ve onu yer.)

Varmış bir adam onun da üç oolu. (Bir adam varmış, onun da üç oğlu varmış.) Gideyim bӓn da oyanı. (Ben de o yana gideyim.)

Geldin dӓ güneş çıktı, gözlerim dӓ kamaştı. (Geldin de güneş çıktı. Gözlerim de kamaştı.) Er-eer-eerlem: Şart ifade eder veya şartı kuvvetlendirir. Başına geldiği cümleyi daha sonraki cümleye bağlar; genellikle şart çekim eki taşıyan isim veya fiille kurulmuş cümlelerin başına gelir.

74 Eerlem yanılırsak… (Eğer yanılırsak…)

Makar ki: Farsça meğer bağlacı Osmanlı Türkçesi yoluyla Bulgarca ve Gagauz Türkçesine makar olarak geçmiş ve meğer öyleyse, oysa, oysaki bağlaçlarına benzer anlamda kullanılmaktadır.

Makar ki suukta yakın kırk gradusa. (Meğer soğuk kırk dereceye yakın.)

Makar ki ilktӓn üfkelendiydi, neçin ani uyanırdılar onu gece yarısı.(Onu gece yarısı uyandırdıkları için meğer daha önceden öfkeliymiş)

Neçin ki : Başında bulunduğu cümleyi açıklama cümlesi haline getirir. Türkiye Türkçesinde çünkü cümle başı bağlacı gibi kullanılır.

… neçin ki orada varmış çok eşillik otlamaa (…çünkü orada otlatmak için çok yeşillik varmış.)

Neçin ki bundan taa uygun vakıt yokmuş. (Çünkü bundan daha uygun bir vakit yokmuş.) Onuştan: Başında kullanıldığı cümleyi bir sonuç ve açıklama cümlesi haline getirir. Cümleler arasında sebep-sonuç ilişkisi kurar.

Bӓn onuştan geldim seni göreyim. (Ben seni görmek istediğim için geldim.)

Osa: O zamirinin ise şart çekimiyle kalıplaşmasından meydana gelir. Şart anlamı kaybolmuştur. Denkleştirme, sonuç ve düz açıklama işlevi kazanmıştır.

Kapak mı sıcaktı, osa onun elleri mi, Mariya annamadı.(Kapak mı sıcaktı yoksa onun elleri mi Mariya anlamadı.)

Ürӓӓm bilmӓӓzdi: Atlasın mı osa dursun mu heptenӓ. (Yüreğim bilmezdi: Atlasın mı yoksa dursun mu?)

Osaydı-asıydı: Ek-fiilin şart şeklinin hikâye birleşik çekimi ile o zamirinin kaynaşmasından ortaya çıkmıştır. Osa bağlacı gibi sonuç ve açıklama işleviyle kullanılır.

… osaydı inanmêêr mı? (Yoksa inanmaz mı?)

Sa: Bağlama, pekiştirme, mukayese işlevlerini yerine getiren bir bağlaçtır. Bizim gençlik sa diil diveç. (Bizim gençlik edebî değil.)

Sansın-sanki: Benzerlik ifade eder.

Aar maşina girişti titremӓӓ sansın dirildi.(Makine titremeye başladı. Sanki dirildi.) Vladinin sansın tutundu sesi. (Vladin’in sanki sesi kısıldı.)

75

Zerӓ-zerӓm-zereciim: Farsça kökenli cümle başı bağlacıdır. İşlevi neçin ki bağlacıyla aynıdır.

Kılıçları bilӓ zerӓ geler savaş. (Kılıçları bile çünkü savaş geliyor.) Söle da zerӓm senin canını alıcaz. (Söyle yoksa senin canını alacağız. )

Gagauz Türkçesinde bağlaçların bir diğer görevi de fiilimsi yapmasıdır. İsim-fiiller, sıfat- fiiller ve zarf-fiiller Gagauz Türkçesinde de bulunmaktadır. Ancak bazen bu cümleler, çekimli fiiller ve çekimli fiile takviye edilen cümle başı bağlaçlarıyla kurulmaktadır (Özkan, 1996, s. 224; Menz, 2010, s.164,165):

Adam angısı geler (gelen adam), adamlar angıları geler (gelen adamlar), adam angısına para verdim (para verdiğim adam), Tesentralisovani bir gosudastva upravlyat etsin bizimnen ani biz yaşayalım (Bizim yaşayabilmemiz için merkezi bir devlet bize hükmetsin.), Sevinerim, aniki kefsizliim geçti. (Keyifsizliğim geçtiği için seviniyorum.)

Sonuç olarak Gagauz Türkçesinin sözdizimini, Türkçenin cümle yapısı dışında saymak mümkün değildir. Ancak Gagauz Türklerinin yıllarca dilleri dışında başka diller öğrenmek ve kullanmak zorunda kalmalarının yanı sıra Gagauz Türkçesinin XX. yüzyılın başına kadar bir konuşma dili olarak kalması, konuşma dilindeki rahatlığın ve serbestliğin yazı diline yansımasına sebep olmuştur (Özkan, 1996, s. 223). Bunun sonucunda cümlelerin üçte ikisinde yüklemin sonda olmadığı (Menz, 2010, s. 163) devrik bir yapı oluşmuştur.

2.5.2.5. Gagauz Türkçesinin Yazımı

Yukarıda kısaca özelliklerini ve Türkiye Türkçesinden bazı farklılıklarını ortaya koyduğumuz Gagauz Türkçesinin dil bilgisi kurallarının henüz oturmamış olması, Gagauzların yazı diline yakın zamanda geçmiş olmaları ile geçmişten günümüze birden fazla dil konuşmak ve öğrenmek zorunda kalmaları yazım kurallarında problemlere neden olmaktadır. Bu bağlamda Gagauz Türkçesinin yazımına dair bazı problemlerini şöyle sıralamak mümkündür:

1. Ğ (yumuşak g) ünsüzünün olmaması Gagauz Türkçesi için büyük bir eksikliktir (Argunşah, 1994, s. 221). Ğ ünsüzünün, her ne kadar konuşma dilinde hissedilmese de, yazı dilinde kullanılmaması, Türkçe gibi eklemeli bir dildeki eklerin bozulmasına veya anlaşılmamasına dolayısıyla da eğitiminin zor olmasına neden olmaktadır (Koraş, 2010, s.

76

154). Baa (bağ), daa (dağ) aaç (ağaç), topraa (toprağa), aalama (ağlama) örneklerinde olduğu gibi ğ ünsüzü yerine uzun ünlülerin kullanılması karışıklığa neden olmaktadır.

2. Alfabedeki ț (ts) sesi sadece Moldovaca (Romence) alıntı kelimelerde kullanılmaktadır. Dolayısıyla kullanımının oldukça az olduğunu belirtmek gerekir.

3. Ünlü harf sayısındaki fazlalık ve uzun ünlülerin varlığı karışıklık yaratan bir diğer durumdur. Alfabede bulunan e,ê ve ӓ harflerinin kullanılışıyla ilgili kesin bir kural yoktur (Bankova, 2005 s. 28).

4. Gagauz Türkçesinde y ünsüzüyle başladığı halde bazı kelimelerde y ünsüzü yazılmaz. Bu da karışıklığa neden olan önemli bir durumdur. Y ile başlamayıp e ile başlayan kelimeler ile y ile başladığı halde y ünsüzünün yazılmadığı kelimeleri birbirinden ayırmak oldukça zordur. Etiştireciz < yetiştireceğiz, erine< yerine, erleşmiş< yerleşmiş, iyeriz< yiyeriz/ yiyoruz (Koraş, 2010, s. 151).

5. Gagauz Türkçesinde yazım konusunda sıkıntı doğurabilecek bir diğer husus da ünsüz değişmeleridir. Özellikle l ünsüzü ile başlayan eklerin n ünsüzüne dönüşmesinin standardı yoktur (Koraş, 2010, s. 151). Örneğin –lar çoğul eki bazı durumlarda aynı kalmakta bazı durumlarda ise –nar şekline dönüşmektedir: Onnar, bunlar (Kurala göre bunnar olması beklenir), bilim adamları (bilim adamnarı olması beklenir), dinleri (dinneri olması beklenir) gibi.

6. Kelime başında, ortasında ve sonunda h sesinin kullanılıp kullanılmaması da karışık bir durumdur. Aynı kelimedeki h harfi bazı yerlerde korunmuş bazı yerlerde ise düşmüştür (Koraş, 2010, s. 153). Padişaalık< padişahlık, padişahlıı< padişahlığı, Allaa< Allah, Allahın kanunu.