• Sonuç bulunamadı

Sanat Galerilerine Baskın Mahalle Baskısı mı Mahalleliye Baskı mı?

IV. BÖLÜM: ARAġTIRMA VERĠLERĠNĠN ANALĠZĠ

4.5. Sanat Galerilerine Baskın Mahalle Baskısı mı Mahalleliye Baskı mı?

20 Eylül‟deki Sanat Galerileri baskınına yönelik medya ilgisi daha çok Tophane semtindeki galeri sahipleri ile semt sakinleri arasındaki gerilime odaklanmıĢtı. Bedri Baykam canlı yayında yeni bir Sivas Madımak Oteli Hadisesi ile karĢı karĢıya olduğumuzu adeta müjdelemek ister gibi bir tarzda konuĢuyordu.

150

Bu tarz bir hadisenin belli çevrelerdeki hesaplara uyan yönleri yine bu çevrelerin iĢtahını kabartacak cinstendi. Ancak korkulan olmadı ve kısa sürede olayın farklı yönleri olduğu sağduyu sahibi değiĢik çevrelerce gün geçtikçe ortaya çıkartılmaya baĢlandı.

Böylece medyanın ilk baĢta ilgisini daha çok çeken olaydaki linç kültürü, reality show, ya da Ģiddet yanı kısa süre sonra yerini daha derinlikli analiz ve yorumların yapıldığı tartıĢma platformlarına bıraktı ve ortaya çıkan yeni bilgiler eĢliğinde Tophanedeki bu olayın semtte birkaç yıldır devam eden kentsel yenilenme süreci ve onun ortaya çıkardığı mekan paylaĢım sorunları ile ilgisi belirginleĢmeye baĢlamıĢtır.

Bu belirginlikle birlikte semtteki emlak fiyatlarının özellikle Galataport projesinin gündeme gelmesi ile fırlaması ve yenilenen kentsel mekana talebin hızla artmasıyla tavan yapması Tophane‟yi bir bütün olarak emlak spekülatörlerinin ve rantiyecilerinin ilgi odağı yapmıĢtır. Bunun peĢinden kentsel mekanda yaĢayan kent yoksullarının dıĢlanması ve semtin mutenalaĢtırılması süreci gelmiĢtir.

ĠĢte tam da bu noktada sanat galerilerinin ġiĢli, NiĢantaĢı, Etiler, Taksim gibi kentsel yenilenme süreçlerini tamamlamıĢ semtlerdeki kira maliyetlerinden kaçarak Tophane‟ye inmeleri, bunlarla birlikte Tophane‟nin konumu itibariyle apart otel, butik hotel ya da hostel hizmetlerine elveriĢliliği ile birlikte bu sektörde giriĢimci olanların marifetiyle semtteki eski yapıların yenilenmesi ve butik otel ya da hostel tarzında hizmete girmesi gibi geliĢmeler peĢi sıra bu sorunlar dizisini biriktirmiĢtir.

Semtte biriken bu sorunlar semtin eskiden beri sakini olanlarla bu yeni yerleĢenler arasındaki ilk karĢılaĢmalarla katlanarak devam etmiĢtir. Burada bir hususu belirtmekte fayda vardır ki o da sanat galerilerini iĢletenlerle semt sakinlerinin de aynı sürecin mağdurları oldukları gerçeğidir. Yani sanat galericileri de semt sakinleri de artan emlak maliyetlerini karĢılamada zorluk yaĢamaktadır.

151

Bu yüzden Tophane semti sakinleri ile sanat galericileri arasındaki gerilimin temel sebebi Marksist argümanların ısrarla vurguladıklarının aksine bir sınıf farklılığı kaynaklı olmaktan ziyade bir kültürel farklılıkla ilgilidir. Bu süreçte galericilerle semt sakinleri ortak bir dertten muzdariptir aslında.

Son kertede kentsel yenilenme süreci iki tarafın da aleyhine iĢlemektedir. Sanat galerisi sahipleri de kiraladıkları mekanları yine semt sakinlerinden temin etmektedirler. Hüseyin Dormen, semtteki Bitlisliler derneğinin baĢkanı olmakla birlikte aynı zamanda bir sanat galerisinin de mülk sahibi konumundadır. Dolayısıyla semtte sanat galerilerine yönelik tepkinin medyadaki ilk algılatma biçimi olan semtin sanat düĢmanlığı Ģeklindeki yargılar tamamen boĢa çıkmaktadır.

Tophane‟deki bu olayların kültürel eksenli bir mekan paylaĢım sorunu olduğu açıktır. Ancak bu durum kentsel mekan paylaĢımı açısından sınıf merkezli çatıĢmaların rolünün olmadığı anlamına gelmez. Çünkü, sanat galerileri iĢletenlerin genelinde ya da butik otel ve hostel tarzı iĢletmelerin sahiplerinin sınıfsal kökenleri hakkında daha çok semt insanları gözünde “Beyaz Türk” imajı hakimdir.

Bu kesimlerde görülen düĢünce, yaĢam tarzı ve alıĢkanlıkların en karakteristik özelliklerini taĢıyan bu kesim semt insanının genelinde aydınlanmacı, batılı hayat tarzını benimsemiĢ, ve topluma tepeden bakan jakoben tutumlara sahip Kemalist bir kuĢağın genetik kodlarını taĢıyan bir kimlik izlenimi bırakmaktadır. Bu izlenim nedeniyledir ki bu davranıĢ kültürünün geneline “Beyaz Türk” yakıĢtırması yapılır veya zengin sınıfı olarak görülür.

ĠĢte tam da bu noktadan bir sınıfsal ayrıĢmaya dayalı bir çatıĢmadan söz etme imkanı oluĢabiliyorken bile yine de özdeki ideolojik, kültürel ayrım noktaları bu analizde aceleci ve ısrarcı olmamamız gerektiğini hatırlatıyor.

Semtin yeni sakinleri geldikleri bu yeni mekanda bu imajı besleyecek tavır ve davranıĢ, düĢünce tarzlarıyla semt insanı ile gerilimi tırmandıracak geliĢmeleri de baĢlatmıĢlardır.

152

Semtin kültürüne ve kimliğine aykırı, kayıtsız ve sorumsuz davranan ilk yerleĢenlerin bir kısmı zamanla Tophanelilik kimliği ve rajonu ile ilgili öğrenmelerden hareketle sem sakinleri ile uzlaĢarak uyumu seçmiĢ geri kalanlar ise 21 Eylül akĢamında kopan olayları tırmandıracak gerilimleri besleme tercihinde bulunmuĢlardır.

Örneğin fahiĢelerin melek kostümleri ile gösterildiği sergiler, içkili kokteyller ve galeri çalıĢanları ile misafirlerin sergilediği uygunsuz, fütursuz görüntüler; apart tarzı butik otellerde ve hostellerdeki aymazlıklar kısa sürede karĢısında yerleĢik semt kültürünü sahiplenen kalabalıkları görmeye baĢlamıĢlardır.

Görüldüğü gibi Tophane olayları sadece bir gecede olup biten bir hadise özelliği taĢımamakta bu olayları tırmandıran nedenler zinciri yanında aynı zamanda dolayımsal etkide bulunan kentsel yenilenme sürecinin de etkileri dikkate alınmalıdır.

Bu sürecin sonunda Ģimdilerde yatıĢmıĢ gibi duran ve artık eski sakinlerle yeni semtin yeni sakinleri arasındaki sorunlardan daha büyük bir tehlike var kapıda. Bu da makro bir kentsel dönüĢüm projesi olan Galataport projesinin hayat bulması ihtimali.

Bu ihtimalin bürokratların imzasını bekleyen yakınlığının uyandırdığı merak ve beklentilerle emlak fiyatlarının daha da artacağı, kentsel mekan üzerinde emlak spekülasyonlarının ve rantiyecilerinin iĢtahının kabaracağı kesin. Kesin olmayan kentsel mekandaki kültürel dokuya ve yoksullara ne olacağıdır.