• Sonuç bulunamadı

AraĢtırmanın Konusu ve Yöntemi

III. BÖLÜM: METODOLOJĠ

3.1. AraĢtırmanın Konusu ve Yöntemi

20. Yüzyılın baĢlarında Chicago Üniversitesinde bir grup sosyolog, Chicago‟daki kent toplulukları üzerine birinci sınıf nitel araĢtırmalar yürüttüler. Bunlardan en önemlisi Gerald Suttles‟in “Sefalet Mahallesinin Toplumsal Düzeni” adlı çalıĢmasıdır (Cole,1999:137).

Bu çalıĢma örnekleri o günden bu güne gerek Türkiye‟de gerekse dünya genelinde Kent Sosyolojisi çalıĢmalarına ilham konusu oluĢturmuĢtur. Türkiye‟de Mübeccel Kıray, Orhan Türkdoğan ve RuĢen KeleĢ gibi isimlerin kent ve kentleĢme, gecekondulaĢma üzerine yaptıkları çalıĢmalar bu ilham kaynağının ürünü ilk örneklerdendir. Sıralanan isimlerin ve çalıĢmalarının teĢvik ettiği bir akademik çalıĢma ikliminde Türkiye‟de artık bu alandaki çalıĢmaların benzer örneklerinin oldukça yaygın ve rağbet edilir hale geldiği söylenebilir.

Gerek kentsel alanın çöküntü ve yoksulluk bölgeleri gerekse kentsel ayrıĢma mekanları üzerine olsun bir çok çalıĢma yapılmıĢtır, yapılmaktadır.

Bu araĢtırmaları besleyen ana yöntem nicel yoğunluklu bir alan araĢtırması olmasına rağmen, derinlemesine mülakatlar ve katılımlı gözlem tekniğine dayalı nitel araĢtırmalar da son dönemlerde bu alandaki çalıĢmalarda daha çok tercih edilir hale gelmiĢtir.

130

Ancak yine de sosyal bilimler alanında nitel çalıĢma yapmanın olgusallık ve objektiflik gibi bilimin vazgeçilmez ilkelerine sadık kalınarak ne düzeyde gerçekleĢebileceği tartıĢmalıdır.

Bu tartıĢmanın varlığının doğuracağı hoĢgörüye güvenerek yorumların bazen öznel boyutlara kaçabileceği ihtimali gözetilmeye çalıĢılsa da çalıĢmamız bu sosyal bilimsel güven(!) ortamında Ģeklini almıĢtır denilebilir.

Nitel araĢtırma yapmanın olay mahalli ile veya örneklem bölgenin tüm detaylarıyla daha kolay iliĢki kurma imkanı vermesi, kuĢkusuz bu tercih veya rağbetin ana nedenidir. Örneğin; “mühendisler ve ideoloji” adlı atölye çalıĢmasını derinlemesine mülakatlar ve katılımlı gözlem teknikleriyle nitel bir kimliğe büründüren Göle‟nin bu çalıĢması bu konuda sosyal bilim alanında alan araĢtırmalarını nitel tarzda yapan akademisyenlerin son dönemlerdeki en ilginç örneklerindendir (Göle,2004).

Bu örnek çalıĢmaya ilham konusu anlamında katkı oluĢturabilecek bir çok çalıĢma örneği daha vardır. Örneğin Köksal Alver‟in “Siteril Hayatlar” çalıĢması “Kentte Mekansal AyrıĢma ve Güvenlikli Siteler” konusunu Konya Kent örneği üzerinden yapılmıĢtır (Alver,2007). “Der-saadetten Ġstanbul‟a Eminönü Ailesi” adlı çalıĢmasıyla ġaban Kızıldağ da nitel araĢtırma örneklerinden birisini örneklem bölge olarak Ġstanbul Eminönü‟nü belirleyerek yapmıĢtır (Kızıldağ,2004).

Hatice KurtuluĢ‟un Ġstanbul‟da Kentsel AyrıĢma (KurtuluĢ,2005) ve Ayça Kurtoğlu‟nun Ankara Keçiören Ġlçesi örneğinden hareketle ortaya koyduğu “HemĢerilik ve ġehirde Siyaset” (Kurtoğlu,2004) ile Yasin Aktay‟ın “Küresel KentleĢme: Konya Örneği” (Aktay,2005) adlı çalıĢmaları yine bu literatüre dahil edilebilecek örnek çalıĢmalar olarak anılabilir.

Görüldüğü gibi kentsel mekan üzerine nitel çalıĢma örnekleri oldukça fazla ve çeĢitlendirilebilir konulara sahip. Ancak konuların kahir ekseriyetinin kentsel mekanın ayrıĢma sorununu ele alması ve kentsel mekanın paylaĢılması sorununa yer veren

131

çalıĢmaların çok az oluĢu bazı çalıĢmaların model alınmasını ve konu ile ilgili yeterli teorik ve uygulamalı dokümanların teminini zorlaĢtırmıĢtır.

Bu çalıĢma ile hedeflenen noktalardan birisi de eksik olduğuna inandığımız kentsel mekan paylaĢımı sorununa literatür anlamında katkı yapmaktır.

Kısacası bu çalıĢma nitel bir çalıĢma örneğidir. Böyle olduğu için bu konuda yapılmıĢ çok sayıda nitel çalıĢma örnekleri dikkate alınmaktadır. Nitel çalıĢmanın amacı, yapıldıkları sosyal ortamlar, örneklem bölgedeki kiĢileri anlamak, oradaki sosyal iliĢkilerin anlaĢılarak açıklanmasını sağlamaktır. Dolayısıyla anlam ve yorum merkezli bir çalıĢma, öznellik potansiyeli içermesi gibi bilimsel ilkelere aykırı olabilecek bir handikabı da her zaman bir dezavantaj olarak bünyesinde taĢıyacaktır.

Bu handikaptan en düĢük seviyede etkilenmek için mümkün olduğunca “kentsel mekanın paylaĢılması sorununu” seçilen örneklem bölge olan “Tophane” semtinde en iyi yansıtacak, ifade ve deneyimleriyle bu sorunun merkezine davet edecek kiĢiler ve kiĢilikler mülakat nesneleri olarak değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır.

Ayrıca katılımlı gözlem ve onun beraberinde getirdiği veri kolaylığı da faydalanılan tekniklerden olup katılımlı gözlem yapmanın bilimsel çalıĢmaların sıhhati açısından sakıncalarından da mümkün olduğunca uzak durulmaya çalıĢılmıĢtır.

Çünkü, nitel araĢtırma yönteminde araĢtırmacının pozitivist karaktere sahip nicel araĢtırma yöntemini benimseyen çevrelerce sıklıkla dile getirilen “tarafsız olamama, ölçülebilir veriler ortaya koyamama ve neticede nesnel, olgusal sonuçlara ulaĢamamak” tarzındaki eleĢtirilere hedef olabileceği bir gerçektir.

Bilimsel yöntemlerde adeta iki karĢıt kutbu temsil eden yorumsamacı veya anlamacı yaklaĢım ile açıklamacı yaklaĢımın çatıĢma ekseninde her kesimden bilim anlayıĢını memnun etmenin zorluğu ortadadır. Fenomenolojik bakıĢ açısı ile pozitivizmin

132

geriliminden beslenen bu çatıĢma ekseninde yol almak da bir o kadar ihtiyat gerektiren bir iĢ olmaktadır.

Bunun zorluklarının farkındalığıyla bu tez çalıĢmasında semt insanı ile bütünleĢme ve objektif kriter yapmayı engelleyen duygusal bir bağlılığın oluĢma durumlarına karĢı gerek tez araĢtırması esnasında gerekse çalıĢma bittikten sonra kaleme alınan ifadelerin nesnelliği üzerinde titiz bir dil kullanılmaya çalıĢılmıĢtır.

Kümbetoğlu‟nun dediğine uygun olarak söylenebileceği gibi doğa bilimleri açısından pozitivist ya da niceliksel yöntemin sıklıkla tercih edilmesinin doğallığı yanında sosyal olarak inĢa edilen sosyal gerçekliklerin nitel ya da yorumlayıcı yöntemle anlaĢılmasının doğallığı da aynı düzeyde bir kabul edilebilirlik Ģansına sahiptir (Kümbetoğlu,2005:20-30).

Bu açıdan, Edmund Husserll tarafından 19. Yüzyılda dominant bir etki alanına sahip pozitivizme karĢı konuĢlandırılan Fenomenolojik Kuramın insanların bilinç yapılarını izah etmenin de önemini fark ettiren vurgusunun 1930‟lardan sonra sosyal bilimleri domine etmesi ile artık sosyal olayları izah etmede açıklamacı, niceliksel yöntemlerin yavaĢ yavaĢ terk edilmesini de sağlamıĢtır.

Sosyal bilimler alanında yorumsamacı, anlamacı, nitel yöntemlerle çalıĢmaların popularite kazanması ve sosyal bilimler araĢtırmacılarının teveccühünün bu yöne doğru kayması artık sosyal olay ve grupları ortaya çıkaran bilinç ve arka planındaki özün de bilinmesi gerekliliğini de inĢa etmiĢtir (Husserl,2003:80).

Bu gerekliliğin ve sosyal bilimler alanındaki bu paradigmal değiĢimin etkisiyle birlikte Tophane semti sakinlerinin biliĢ, duyuĢ, düĢünüĢ durumlarının bilinç düzeyinde ne tür saiklerle ortaya çıktığını anlamanın ve bunu sağlıklı yorumlamanın en iĢlevsel aracı olarak nitel yöntemin derinlemesine mülakat, katılımlı gözlem gibi tekniklerinin tercih edilmesinin gerekçeleri de kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

133

Çünkü Tophane gibi bir sosyal dokuya sahip semtte insanların bilinç, değer, anlam dünyalarının bilinmeden sağlıklı yorum geliĢtirmenin imkansızlığı ve bunu salt nicel araĢtırma yönteminin teknikleri ile ortaya koymanın imkansızlığı ortadadır.

Bu gerekçelerin temellendirdiği bir araĢtırma iklimi ve ihtiyatıyla baĢlayan ve süregiden çalıĢmamızın katılımlı gözlem, derinlemesine mülakat ve ikinci el kaynakların genelliğinde bilgi, belge ve dokümanlarla yol alma tercihi yarı yapılandırılmıĢ rehber soru formlarıyla ve özenle seçilmiĢ mülakat kiĢileriyle görüĢmelerle tamamlanmıĢtır. Mülakat kiĢileri ile görüĢme sırasında bu tercihimizin, semt insanlarının duygularını, düĢüncelerini, anlam dünyasını ve reflekslerini tanımada yaĢadıkları sorunlarını empati yoluyla anlamada büyük imkanlar ve kazanımlar içerdiği fazlasıyla görülmüĢtür.

Tophane semtindeki “semt kültürü ve kimliği” kavramlarına odaklı bu çalıĢmanın Durkheim‟den öğrene geldiğimiz “Kollektif Bilinç” kavramını çağrıĢtıran yönleri de Husserl‟in Fenomenolojik Öz‟ünü hatırlatan ve ancak nitel araĢtırma ile tespiti yapılabilecek bir olgunun varlığını da belgelemektedir.

Bu olguyu ve arkasındaki tarihsel, kültürel arka planı ortaya çıkartmanın semtin yaĢamına, kültürüne, kimliğine hakim olan ve tüm bu yönleriyle semti tanıyan kiĢilere kiĢiliklere kulak vermeyi de gerektirmesi derinlemesine mülakatın anket tarzı ölçme tekniğine neden baĢvurulmadığının da aynı zamanda izahıdır.