• Sonuç bulunamadı

Kentsel mekanın paylaşılması sorunu : Tophane örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kentsel mekanın paylaşılması sorunu : Tophane örneği"

Copied!
209
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

KENTSEL MEKANIN PAYLAġILMASI SORUNU:

TOPHANE ÖRNEĞĠ

DOKTORA TEZĠ

Aydın AKTAY

Enstitü Anabilim Dalı : Sosyoloji

Tez DanıĢmanı: Doç Dr. Ġsmail HĠRA

MAYIS - 2013

(2)
(3)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu;

kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya baĢka bir üniversitedeki baĢka bir tez çalıĢması olarak sunulmadığını beyan ederim.

Aydın AKTAY

28.02.2013

(4)

ÖNSÖZ

Bu tez çalıĢmasının her aĢamasında sadece engin birikiminden faydalanmakla kalmadığım, aynı zamanda yüreklendirici ve pozitif enerji veren varlığıyla çalıĢma esnasındaki yılgınlığımı gidermemde, zorlukları kolaya çevirmemde ilham kaynağım olan tez danıĢmanım Doç. Dr. Ġsmail Hira‟ya en içten teĢekkürlerimi belirtmek isterim.

Tez izleme jürimde tez konusunun gerektirdiği literatüre iĢaret eden yol gösterici önerileri ve eleĢtirileri için Yard. Doç. Dr. Bünyamin Bezci‟ye; bu tez çalıĢmasının örneklem bölgesi Beyoğlu ve Tophane semtleri hakkında eĢsiz deneyimleriyle yol gösteren Saygı değer hocam, Prof. Dr. Musa TaĢdelen‟e, eĢsiz nezaketi ve kadir Ģinaslığıyla bizlere lisans öğrenciliği döneminden beri örnek akademisyen modeli olan Doç. Dr. Mustafa Kemal ġan‟a; Sakarya Üniversitesi Sosyoloji bölümünün güzide ve pek muteber hocaları olan Prof. Dr. Sami ġener ve Doç. Dr. Abdullah TaĢkesen‟e, yine bu süreçteki geliĢimimi beni dinleyerek ve sorularıyla takip edip değerli yönlendirmelerini benden esirgemeyen baĢta mesai arkadaĢlarım Bülent Dizman ve Yakup Köseoğlu‟na, Kadim dostlarım M. Veysel KarataĢ‟a ve Mehmet Yöndem‟e teĢekkürlerimi ve minnet duygularımı iletmeyi bir borç biliyorum. Bu vesileyle bu çalıĢmamda emeği geçen, yardımları ve desteklerini esirgemeyen herkese teĢekkür ediyorum.

EĢim ve çocuklarıma bu süreçte bana destek oldukları için teĢekkür; ihmal edilmiĢ sorumluluklar için de özür borçluyum, baĢta sevgili eĢim Münevver‟i, mimarlık bilgisini sabrı, sevgisi ve ilgisi ile kararak yaptığı katkılarından dolayı özel olarak anmadan geçemeyeceğim, bu tez çalıĢmasının O olmadan bir anlamı olmazdı… Her zaman olduğu gibi destekçim, ağabeyim, ilham kaynağım Prof. Dr. Yasin Aktay‟a da Ģükranlarımı iletiyorum…

Aydın AKTAY 28.02.2013

(5)

i

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... i

ÖZET ... iv

SUMMARY ... iv

GĠRĠġ ... 1

I.BÖLÜM: KURAMSAL VE KAVRAMSAL ARKA PLAN ... 9

1.1. Kent Kuramları ve Kuramcıları ... 9

1.1.1. Kent Kuramlarının Sınıflandırılması ... 10

1.1.2. Chicago Okulu ve Kentsel Ekoloji Kuramı ... 13

1.1.3. Marksist Kent Kuramı ve Kuramcıları ... 17

1.1.4. Modern Kent Planlamacıları ... 23

1.1.4.1.Le Courbusier‟in Rüya Kenti: IĢıldayan ġehir ... 26

1.1.4.2.Ebenezer Howard‟ın Ġnsancıl Bir Kent Rüyası: BahçeĢehir ... 30

1.2.Kent Kavramının Tanımı ve Kentlerin Miladı ... 32

1.2.1.Kent Kavramı ve Kentle Ġlgili Temel Kavramlar ... 36

1.2.2. KentleĢme ve KentlileĢme Kavramları ... 38

1.2.3. KentleĢme Türleri ile Ġlgili Bazı Kavramlar: ... 40

1.3.Kentsel DeğiĢim ve Kentsel DönüĢüm Kavramları ... 43

1.3.1. Kentsel DeğiĢim Kavramı ve Tarihsel Süreci ... 44

1.3.2. Türkiye‟de Kentsel DeğiĢim ve Üretebileceği Sorunlar ... 49

1.3.3. Kentsel DeğiĢimle Ġlgili Sorunlara Çözüm Önerileri ... 55

1.3.4. Kentsel Mekanda AyrıĢma ve Kentsel Mekanı PaylaĢma Kavramları ... 57

1.3.5. Yükselen Kent KarĢıtı Söylemlerin Kentsel AyrıĢmaya Etkisi ... 60

1.4. Türkiye‟de KentleĢmenin Tarihsel Süreci ... 62

1.4.1.Osmanlı Kenti ve Özellikleri ... 64

1.4.2.Cumhuriyet Döneminde KentleĢme ve Özellikleri ... 67

1.4.3.Kalkınma Planlarında Türkiye‟de KentleĢme Politikaları ... 68

1.4.4.Türk KentleĢmesinin Temel Belirleyenleri ... 69

1.4.4.1.Tarımsal ve Demografik Yapıdaki DeğiĢmeler ... 70

(6)

ii

1.4.4.2.Teknolojik geliĢmeler, ĠletiĢim, HaberleĢme ve UlaĢım

Ġmkanlarındaki ArtıĢ ... 71

1.4.4.3.Politika, Terör ve Kente Göçü Hızlandıran Diğer Cazip Nedenler .... 72

II. BÖLÜM: ĠSTANBUL BEYOĞLU’NDA MEKAN PAYLAġIM SORUNU: TOPHANE ÖRNEĞĠ ... 74

2.1. Bir Kentsel AyrıĢma Modeli Olarak Osmanlı Ġstanbul‟u ... 74

2.1.1.Osmanlı‟da Farklılıkların Bir Arada YaĢaması Deneyimi ... 78

2.1.2.Türkiye Cumhuriyeti‟nin Osmanlı‟dan Devraldığı Miras: Dinsel Kimlik Temelli AyrıĢma ... 81

2.1.3. Beyoğlu‟nun bir Eğlence Merkezi Olarak Algılanması ve 6-7 Eylül Olaylarının Etkisi ... 87

2.1.4. Beyoğlu‟ndaki Kentsel Yenilenme Önündeki Zihinsel Bariyerler ... 95

2.1.5. Ġstanbul ve Beyoğlu‟ndaki Kentsel DönüĢüm ve Yenilenme Projelerinin Kentsel Alanı ĠnsansızlaĢtırması Süreci ... 102

2.1.6. Ġstanbul‟un Kentsel Çöküntü Alanlarının Yenilenmesi Ġle Doğan Yeni Problemler ... 105

2.1.7. Kentsel Mekanın PaylaĢılmasında Ve Kimliklerin Korunabilmesinde AyrıĢmanın Önemi ... 109

2.1.8. Tophane‟deki Kentsel Yenilenme Süreci bir Gentrification (MutenalaĢtırılma) Örneği midir? ... 115

2.2.Tophane Semtinde Kentsel Mekanın PaylaĢılması ... 117

2.2.1.Tophane Semtinin Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Panoraması ... 118

2.2.2.Semtin Mahalleleri ve Sokakları ... 122

2.2.3.Semtin Ortak Kullanım ve AyrıĢma Mekanları ... 124

2.2.4.Semtteki Vakıf, Dernek Tarzı Sivil Toplum OluĢumları Ve Faaliyet Alanları ... 125

III. BÖLÜM: METODOLOJĠ ... 129

3.1.AraĢtırmanın Konusu ve Yöntemi ... 129

3.2.AraĢtırmanın Problemi ve Sınırlılıkları ... 133

3.3.AraĢtırmanın Veri Toplama Araçları ... 137

3.4.GörüĢme Soruları ... 139

(7)

iii

3.5.GörüĢme Sorularının Muhatapları ... 141

IV. BÖLÜM: ARAġTIRMA VERĠLERĠNĠN ANALĠZĠ ... 142

4.1.Darbukatör Göksel (Zileoğlu) ... 142

4.2.Tophanelilik Kimliği ve Adem Süzgün ... 144

4.3.Tophanedeki Kentsel Yenilenme Sürecinin Pasif DireniĢçisi: Terzi (Yorgancı) Haydar ... 145

4.4.Tophanelilik Kimliği ve Rajonu Hakkında Semtin Aktif Bir Gönüllüsü ile konuĢma: Edip Sağlık ... 146

4.5.Sanat Galerilerine Baskın Mahalle Baskısı mı Mahalleliye Baskı mı? ... 149

4.6.Eyüp Güzel ve Mahalleliye Baskı Ġddiası ... 152

4.7.Asena Günal (Tütün Deposu Proje Koordinatörü) ... 155

4.7.1. Asena Günal Ġle Galeri Baskınları Hakkında GörüĢme ... 156

4.7.2.Galeri Baskınları: Semtte BirikmiĢ Öfkenin Gazının Alınması... 157

4.8.Semtteki Emlak Hareketliliği Üzerine Emlakçı Kenan Aras Ġle GörüĢme ... 159

4.9.SoylulaĢtırma Süreci Önünde Bariyer Semtler: Tophane Örneği ... 161

SONUÇ ... 165

KAYNAKÇA ... 170

EKLER ... 181

ÖZGEÇMĠġ ... 200

(8)

iv

SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tez Özeti

Tezin BaĢlığı: Kentsel Mekanın PaylaĢılması Sorunu: Tophane Örneği Tezin Yazarı: Aydın Aktay DanıĢman: Doç. Dr. Ġsmail HĠRA

Kabul Tarihi: 03. 05. 2013 Sayfa Sayısı: v (ön kısım)+181(tez)+19(Ek) Anabilimdalı: Sosyoloji

Kentsel mekanın paylaĢılması sorununu Tophane Semti örnekleminde ele aldığımız bu çalıĢmanın ana nirengi noktasını mekanın hangi kimlik temelinde paylaĢıma dahil edildiğini belirlemek oluĢturmaktadır. Sonuç olarak Tophane‟de kentsel mekanın, kültürel kimliklerin belirleyiciliğinde paylaĢılmakta olduğuna varan çıkarımımız tez çalıĢmasına baĢlarken belirlenen hipotezler doğrultusunda olmuĢtur.

Söz konusu kentsel mekanda mekan paylaĢımında Osmanlıdan devralınmıĢ ayrıĢma modellerinin semt insanı üzerinde genlere iĢleyen yönlerinin oldukça etkili olduğu da görülmekte ve bu durum tarihsel arka plana dahil olan ilgili bölümde referanslarıyla gösterilmeye çalıĢılmıĢtır.

Tarihsel derinlik içinde ele alındığında, geçmiĢten gelen bir misyonla bir Müslüman semti olması, Tophane Semti‟nin mekan paylaĢımında sınıfsal kimlikler ya da etnik unsurlardan çok dinsel çeĢitlilikle ilgili bir gerilime açık olduğunu göstermektedir. Son zamanlarda semtteki gerilimin, çatıĢmaların ya da sorunların merkezinde bu düĢüncenin ya da ĢartlanmıĢlığın payı büyüktür.

Cumhuriyet elitlerince bölgede tektipleĢtirici projelerin uygulanmasıyla eski yerinden günümüzdeki yerine, yani Kumbaracı YokuĢu çizgisinde, yukarıya konuĢlanan semt insanı açısından semt, halen Müslüman unsurların doğal yeridir.

Yine semt insanına göre Gayrı Müslimlerin doğal yerleri Beyoğlu‟nun özellikle Ġstiklal Caddesi ve Tünel civarıdır. Semt insanı ile yaptığımız görüĢmelerde hem aktüel olarak mekan paylaĢım sorununa örnek oluĢturacak durumlar hakkında hem de son dönem galeri baskınlarının nedenleri hakkında konuĢtuk. Amaç; Tophanedeki mekan paylaĢım sorununa kaynaklık oluĢturacak nedensel verileri doğru bir Ģekilde açığa çıkartmaktı.

Anahtar Kelimeler: Kentsel Mekan, Kentsel DeğiĢim, Kentsel Yenilenme, Kentselel PaylaĢma, SoylulaĢtırma

(9)

v

Sakarya University Insitute of Social Sciences PhD Thesis Summary Title of the Thesis: Share the problem of urban space: The Case of Tophane

Author: Aydın Aktay Supervisor: Assoc. Prof. Ġsmail HĠRA

Date: May 2013 No. of pages: v (pre text)+181(main body)+19 (app.) Department: Sociology

The main point of this study which focuses on urban residence sharing problem by exemplifying the Tophane district is to determine which elements are included in the sharing problem on the basis of identity. As a result, we conclude that urban residence is a factor to specify cultural identities which is in accordance with the hypotheses we have set up.

Some of the decomposition models inherited from the Ottomans have been taken into consideration for the related urban residence. This situation which functions as a genetic inheritance on the people of the district today has been seen in this thesis study and it has tried to show its historical background in the relevant section.

The Tophane district is deployed from old residence to new residence, Kumbaracı YokuĢu, during the monotype projects which are implemented by republican elites.

However, the Tophane district is still a Muslim residence for the people living there.

Also, people living in the district believe that the natural places of non-Muslims are Beyoğlu, specifically Ġstiklal Street and area of Tünel. We talked to people living in the district both about situations which exemplify the current residence sharing problem and about the reasons of recent gallery invasions. The aim is to designate casual data properly as the source of the residence sharing problem in Tophane.

Keywords: Urban Space, Urban Change, Regeneration, Urban Sharing, gentrification

(10)

1

GĠRĠġ

KüreselleĢme ile birlikte dünya ölçeğine yayılan yeni bir kent olgusu ve buna yönelik ciddi ihtiyaç olduğu vurgusu ile beraber dünyanın pek çok ülkesinde hükümetler ve yerel yönetimler eliyle kentlerde yeniden yapılanma hamleleri ve stratejileri görülmektedir.

Özellikle kentli nüfusun artık ezici çoğunluğu sağladığı Türkiye‟de önceki ĢehirleĢme ve göç dalgasının doğurduğu çarpık ĢehirleĢme görüntülerine ve yeni ihtiyaçların ortaya çıkardığı sorunlara müdahaleler anlamında bir dizi tedbirler ve stratejiler planlandığı gözlemlenmektedir.

ġimdilerde Türkiye‟nin dört bir tarafında, yerel yönetimler eliyle özellikle kent tarihinin önemli merkezlerine ve ruhsatsız yapılaĢmalara karĢı baĢlatılan kentsel değiĢim baĢlığı altında zikredilecek birçok müdahale örneğine rastlıyoruz.

Ancak gerek Ģehir planlamacıları gerekse sosyal araĢtırmacı pek çok uzman ve hatta siyaset bilimcilere göre bu müdahalelerin uzun vadede telafisi zor sosyal, siyasi ve kentsel yapılaĢma anlamında mekânsal sorunlara yol açabileceği kaygısı da ciddi bir muhalefetle dillendirilmektedir.

Bu tez çalıĢmasında kentsel değiĢim literaturünü ilgilendiren kuramsal tartıĢmalar ve bu olguya yönelik belli çevrelerde dile getirilen eleĢtirel anlayıĢlar değerlendirilmeye çalıĢılırken ana hatlarıyla bu olgunun modern dünya ve onun insan kaynağı olan bireyleri için ne tür bir tehdit içerdiği de gösterilmeye çalıĢılacaktır.

Bu muhalefetin Ģiddet dozunun arttığı yerlerden birisi de Ġstanbul, Tophane‟dir. Bu bölgede son dönemlerde farklı kültürel dokuları temsil eden kesimden insanların ortak mekanlarda bir paylaĢım gerilimi içinde olmalarının yol açtığı pek çok olay haber kanallarında görsel ve yazılı basında sıklıkla yer almaya baĢlıyor.

(11)

2

Bu duruma yol açan olgunun kentsel değiĢim olgusu olması bir yana bu olgunun aynı zamanda buradaki mekan paylaĢımı sorununa kaynaklık oluĢturduğu da bellidir. Bu tez ile bunun ne derecede doğru bir çıkarım olduğu denetlenmeye çalıĢılacaktır.

“Tophane Semtinde Mekan PaylaĢım Sorunu” baĢlığı altında yoğunlaĢılması planlanan çalıĢmanın diğer bir bölümünde ise günümüzde Tophane semti sakinlerinin semte aidiyet bağlarının oluĢmasında semt bilincinin, alıĢkanlıklarının ve kültürünün etkisi ele alınmaya çalıĢılmaktadır.

Böylece, semtin insan kaynağını oluĢturan farklı kültürel, etnik grupların bir aradalığını sağlayan “Tophanelilik” bilincini ve bu bilinci bu farklı kimliklere sahip toplumsal kesimlere aktarım iĢlevi gören sivil inisiyatiflerin varlığını ve iĢlevini anlama imkanı hasıl olacaktır.

“Tophanelilik bilinci ve kültürü” adını verdiğimiz, semt kültürü ve alıĢkanlığının farklı etnik ve kültürel unsurlara aktarılması iĢlevinin gerçekleĢtirilmesinde hemĢeri derneklerinin, cemaat ve tarikatların semtin sözü muteber kanaat önderlerinin etkisi olduğu düĢünülerek bu etki bir nitel araĢtırma örneği ile incelenmeye çalıĢılmaktadır.

GörüĢme tekniğinin ele alındığı çalıĢmanın bu son bölümünde elde edilen verilerle tezin problemi tartıĢılmaktadır. Ayrıca, Ġstanbul‟un benzer semtleri (TarlabaĢı, Sulukule, Cihangir, Küçükpazar ve Kadınlar Pazarı gibi…) üzerinde yapılan bu tarz çalıĢmalarla yapılacak karĢılaĢtırmalı analizler çalıĢmanın sağlıklı seyri açısından planlanan adımlardandır.

Kentsel değiĢim olgusunun sosyal bilimsel ilkeler ıĢığında doğru bir analizinin ancak onu ilgilendiren diğer kavramsal ve kuramsal çerçeveler doğru anlaĢılmadan ortaya konulamayacağı gerçeğinden hareketle çalıĢmanın ilk bölümü buna ayrılmıĢtır.

(12)

3 AraĢtırmanın Konusu

Kentsel DeğiĢim kavramının çatısı altında ele alınmayı gerektiren baĢka birçok olgu vardır. Örneğin kentsel dönüĢüm, kentsel yenilenme gibi. Bunlara ek olarak bu olgularla ortaya çıkan sorunların ürettiği baĢka kavramlar da peĢi sıra bu ilgiyi aynı önemde hak ediyor. Söz konusu kavramlara örnek olarak kentsel ayrıĢma, kentsel mekanı paylaĢma gibi kavramları verebiliriz.

Bu çalıĢmada, dünya ölçeğine yayılan küresel kapitalizmin yeni rant alanları üretiminin bir sonucu olarak ortaya çıkan mekan bölüĢümünü ele alırken bunun ülkemizdeki ve özellikle Ġstanbul‟daki sonuçlarına değineceğiz. Söz konusu sorunlar, Tophane örnekleminde görüldüğü gibi bir mekanın yeniden üretimi, yenilenmesi veya dönüĢtürülmesi esnasında bu mekanlarda yaĢayan ya da yaĢayacak insanlarda ne tür sorunları ve iliĢkileri besleyeceğini görmek açısından önemlidir.

Bu çalıĢmanın problemi de ana hatlarıyla bu sorunlar etrafında belirlenmektedir.

Kentsel değiĢim olgusunun özellikle Ġstanbul‟da ortaya çıkardığı yeni kentsel alanlar ve bu alanlarda yaĢamıĢ, yaĢayan ve yaĢayacak insanlar açısından ne tür sosyal olay, iliĢki ve sorunları beslediği/besleyeceği tartıĢılmaktadır.

Konunun kavramsal ve kuramsal çerçevesi gerek dünya sosyal bilim literatürü açısından gerekse Türkiye‟nin içsel dinamiklerini besleyen yerel nitelikleri ve kendine özgü sosyal bilim pratikleri açısından belirlenmeye çalıĢılmaktadır.

Bu çerçevede mekanın Türk toplumsal yapısı üzerindeki kimlik oluĢturucu özelliklerine değinilmiĢ ortaya çıkan kentsel değiĢim gibi yeni süreçlerin bu kimlikler üzerinde ne tür dönüĢümler, tahribatlar oluĢturacağı belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Yine de tezin dolaylı olarak ortaya koymaya çalıĢtığı bu sorunlar tezin merkez problemini oluĢturmamaktadır.

Bu bakımdan tezin bu dolayımda ele aldığı sorunlar, bizleri asıl sorunu tartıĢmaya götürecek yol iĢaretleri olarak görülebilir.

(13)

4

ÇalıĢmanın Tarihsel Arka Planı bölümünde kent olgusunun ve kentlerin ortaya çıkıĢı, tarih boyunca karĢılaĢılan farklı kent örnekleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢ olup buradan hareketle de Ġstanbul kentinin tarihsel arka planına geçilmektedir. Bu noktada, Ġstanbul üzerine yapılan çalıĢmaların bazı sorunları tartıĢılacaktır. Çünkü Ġstanbul üzerine yapılan çalıĢmaların ürettiği bazı yanılsamalar pek çok alanda Ġstanbul üzerine çalıĢanların sağlıklı sonuçlar almasını engellemekte ya da yanlıĢ yönlendirmelere neden olmaktadır.

Bu yönde, Ġstanbul‟un bir takdim Ģeklinde anlatılması, Ġstanbul‟a nostaljik, ya da oryantalistik yaklaĢım, Ġstanbul‟a turistik ya da imgesel yaklaĢım, veya Ġstanbul‟a bir mega kent, küresel kent, dünya kenti tarzı hamasi retoriklerle yaklaĢımlar tartıĢılacak sorunlu yaklaĢımlar arasındadır.

AraĢtırmanın Amaç ve Önemi

Bu çalıĢmada öncelikli amaç, bu yaklaĢımların beslediği sorunlardan azade gerçekçi bir Ġstanbul portresi sunmak olacaktır. Bundan hareketle de Beyoğlu ve asıl örneklem bölgemiz olan Tophane semtine daha sağlıklı bir bakıĢ olanağının kazanılabileceği düĢünülmektedir.

Tezin Tarihsel Arka Plan bölümünde Ġstanbul analizlerinin geniĢ bir hacimde ele alınmasının nedeni de aslında Ġstanbul çalıĢmalarının ortaya çıkardığı bilgi kirliliğini ve sorunlu anlayıĢları engellemeyi hedeflemek olarak gösterilebilir. Bu anlayıĢı besleyen söz konusu arındırma iĢleminden geçirilmezse Ġstanbul hakkında gerçekçi bir bakıĢ açısının ortaya konulamayacağı kaygısı da bir diğer nedendir.

Tarihsel olarak mekan ayrıĢması sorununa yaklaĢımda ilgi çekici olan bir baĢka husus da Ġstanbul‟daki bazı semtlerin algı olarak birbirleriyle karĢıtlaĢtırılarak konumlandırılmasıdır. Buna uygun olarak Fatih- Harbiye; Aksaray- NiĢantaĢı; Avrupa- Anadolu yakası gibi ayrıĢmalardan ve karĢıtlaĢtırmalardan söz edilebilir. Bu tarz

(14)

5

karĢıtlaĢtırmalarda Cumhuriyet tarihinde görülen çeĢitli ideolojik iktidar dönemlerinde birinin diğerinin aleyhine iĢletildiği bir hiyerarĢi görülmektedir.

Bu tarz ayrıĢmaların ve karĢıtlaĢtırmaların doğal bir sonucu olarak Türk edebiyatında bu durum Beyoğlu‟nun, Muhafazakar edebiyat çevrelerinde Pamuk‟un da aktardığı gibi

“Garp emperyalizminin giriĢ kapısı” ya da “Frenk mukallitliğinin kalesi olarak”

görülmesini beraberinde getirmiĢtir (Pamuk,2009:219-221).

Bu görüĢ, uzun süre Türk Edebiyatında muhkem bir imge olarak yaygın bir kullanıma sahip olmuĢtur, olmaya da devam etmektedir. Bu görüĢün inĢa ettiği bu algı, sadece bu ayrıĢmadan kaynaklanmamakta, Beyoğlu‟nun tarihsel misyonu ve vizyonu ile onu oluĢturan asli unsurların daha çok batı ile olan dinsel, kültürel ve ideolojik olarak münasebetlerinin yoğunluğu da bu algıyı güçlendirmiĢtir.

Beyoğlu semtinin sosyal dokusunu Gayrı Müslimlerin oluĢturması ve Tophane, KasımpaĢa, ġiĢhane gibi semtlerin Beyoğlu‟nu kuĢatan Müslüman semtleri olması da bu algıyı besleyen nedenleri oluĢturmuĢtur. Buna göre Tophane bir Müslüman semtidir.

Tophane semtinin Müslüman unsurlardan oluĢan bir semt olmasının da hem tarihi hem de aktüel olarak mekan paylaĢım sorunlarını besleyen çok önemli yönleri vardır.

Tezimizde bu yönler üzerinde de durmamızın nedeni budur.

Gayrı Müslimlerin bugün bile Tophane Semtinde adeta görülemezliği, bu tarihsel misyon ve vizyonla iliĢkili midir bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki içinde barındırdığı kültürel ve dini figür ya da yapılarla Tophane‟nin Beyoğlu ya da Galata‟nın devamı olan ve Pera olarak adlandırılan Gayrı Müslim semtine karĢı Müslüman mahallesi olarak konumlandırılmayı hak edecek sayısız tarihsel referanslara sahip olduğu ve bunun bugünkü uzantılarını, etkileriyle birlikte somut olarak görmenin mümkün olduğudur.

Özellikle Kadiri ve Mevlevi Dergahları, KarabaĢ Tekkesi, Nusretiye Camii ve Kılıç Ali PaĢa Camii gibi önemli dinsel, kültürel eserlerin varlığı bunun açık bir göstergesidir.

(15)

6

Taksim Camii‟nin nasıl Pera (Beyoğlu) için bugün görünürlüğü tartıĢılıyorsa aynı Ģekilde Tophanede Gayrı Müslim kültür niĢanelerinin görünürlüğü de o kadar tartıĢılmayı hak ediyor. Denilebilir ki her iki mekanda da uygulanması planlanan kilise, camii, gibi projelerin hayata geçirilmesinde karĢılaĢılan en büyük güçlüğü bu zihinsel kabullerin ördüğü görünmez algı duvarları oluĢturmaktadır (Ekinci:2002).

Semtin tarihsel misyonunun ve vizyonunun bugünkü mekan paylaĢım sorunlarına etkisini doğru anlamadan giriĢilecek her tür çalıĢmanın eksik kalacağı düĢüncesinden hareketle Beyoğlu/Tophane Semtindeki Kentsel DeğiĢim ve onun iki ayağı olan dönüĢüm ve yenilenme hamlelerinin sonuçlarını öngörmek ve doğru tahlil edebilmek için Beyoğlu/Tophane Semtinin tarihsel arka planını iyi bilmek ve belirlemek kaçınılmaz bir gereklilik olmaktadır.

Genel Problemler ve Ana Problem

Tezin ana problemini belirlemede hareket noktasını, Ġstanbul genelinde yaĢanan kentsel değiĢim olgusunun özellikle Beyoğlu ve kendine has tarihsel kimliği, misyonu ve vizyonu bulunan Tophane‟ye etkilerini incelemek oluĢturuyor. Daha açık bir Ģekilde bu tezin ana soruna varıncaya kadar Ģu sorulara cevap aradığı rahatlıkla söylenebilir:

1-Kentsel ayrıĢma adını verdiğimiz süreç Tophane‟de nasıl bir karĢılık bulmaktadır?

2-Kentsel ayrıĢmanın doğurduğu “güvenlikli siteler, kentten yalıtık, siteril hayatlar”

yani site olgusunun Tophane semtinin sakinlerinin gelecek dünya kurgusunda anlamı nedir?

3-Oldukça albenisi olan ve cazibe merkezleri olacak tarzda üretilen ve insanların talebine sunulan bu kentsel ayrıĢma mekanlarına Tophane insanının rağbeti ne düzeydedir?

(16)

7

4-Yeni kentsel mekanları cazip bulmayıp Tophane‟de kalmayı tercih eden semt sakinlerini ne tür bir motivasyon beslemektedir?

5-Farklı etnik unsurların bir arada yaĢadığı Tophane semti sakinleri açısından kent mekanının paylaĢılmasında ne tür sorunlar doğmaktadır ve bu sorunlar nasıl çözülmektedir?

6- Tophane‟deki kentsel mekan paylaĢımı örneği bizlere; kentten kendini yalıtan, kent karĢıtı söylemlerle, güvenliği özelleĢtirerek rant üreten kapitalist kentsel yapılanma biçimlerine, kendine yeten ve kent kültüründen uzak bir hayat tarzını üreten yeni kentsel mekanlara karĢı bir ideal model imkanı sunabilir mi?

7- Farklılıkların kutsandığı, çok kültürlülüğün hakim bir anlayıĢ olarak vurgulandığı günümüzde kentsel yapılanmanın buna aykırı olarak organize edildiğini görmek ilginç bir paradokstur. Yeni kentsel mekan üretimi anlayıĢı ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan kentsel ayrıĢma örneklerinin; sundukları yaĢam tarzı ve mekan örgütlenmeleriyle kimlikleri homojenleĢtirmeleri, tek tip mimari sunumları, geleneksel sokak, semt, mahalle ve aile mekanlarını tahrip eden ve buralarda yaĢanmıĢ iliĢki ağlarını ve alıĢkanlıkları yok eden tarzı ile Tophane‟deki gündelik hayatın ayakta kalmıĢ geleneksel değerlerinin karĢılaĢtırılması yapılırsa ne tür bir sonuç ortaya çıkacaktır?

8-Osmanlı Tarihini çok kültürlülük paylaĢımı olarak okuyanlara göre genelde Ġstanbul‟un ve özelde Beyoğlu bölgesinin farklı etnik, kültürel, dinsel hatta cinsel kimliklerin bir arada yaĢayabilme imkanlarının görülebilmesi ve model olarak değerlendirilebilmesine uygun bir örneklem bölge olduğu düĢüncesi yaygındır.

Gerçekte bunun böyle olup olmadığı ve tarihsel verilerin bu düĢünceyi destekleyip desteklemediği genelde Ġstanbul, özelde de Beyoğlu ve Tophane semtleri için bu anlayıĢın doğruluğu bu tezin de tartıĢma konuları arasındadır.

9-Ayrıca bu tez, Ġstanbul üzerine yapılan sosyolojik, antropolojik, tarihsel çalıĢmaların ve analizlerin ortaya nasıl bir Ġstanbul görüntüsü çıkardığını da tartıĢmaktadır.

(17)

8

10-Son yıllarda Beyoğlu bölgesi için özellikle Tophane semtini yakından ilgilendiren yeni kentsel değiĢim projeleri gündemdedir.

Bunlar; Beyoğlu bölgesinin turistik ilgiye açık hale getirilerek tümden trafiğe kapatılması, Ģimdilerde zaten yapılan ve daha etkili ve geniĢ çaplı bir kentsel yenilenmenin devam ettirilmesi projelerine ek olarak küresel kapitalist sermayenin ilgisini üzerine çeken çok büyük çaplı Galataport ve yıllardır tartıĢılan Taksim Camii projesi ve Tarihi Taksim KıĢlasının yeniden inĢa edilmesi gibi kentsel planlamalardır (Bkz. Ek:2).

Bu konuda cevabı aranması gereken soru da: Bu planlamaların Tophane semti insanının mekan algısına nasıl seslenmekte olduğudur? Ya da bu projelerin Tophane‟deki mekan paylaĢım sorununa veya yeni kentsel yoksulluk ya da soyluluk üretimine etkileri neler olacak?

Son zamanlarda medyada mahalle baskısı olarak yansıyan semtteki olayların (mahallelinin sanat galerilerine, içkili mekanlara tepkisi) bu kentsel mekanın yeniden organize edilmesiyle ilgisi var mıdır, ne düzeydedir?

Görüldüğü gibi Kentsel mekanın yeniden paylaĢılması adlı tez çalıĢmasında tek bir sorunu değil sorunlar yumağını birlikte ele almak gerekiyor. Ancak yine de tez konumuzun cevabını aradığı temel sorun bellidir?

Tezin ana problemini belirleyen bu temel soru da Ģudur: Tophane‟de mekan; sınıfsal, dinsel, etnik, ideolojik kimliğe göre mi paylaĢılmaktadır?

(18)

9

I. BÖLÜM: KURAMSAL VE KAVRAMSAL ARKA PLAN

1.1. Kent Kuramları ve Kuramcıları

Toplumsal yapıda ortaya çıkan değiĢikliklerin yarattığı sorunları saptama ve cevap getirebilme çabası, sosyal bilimlerde farklı kuram ve kuramcıların var olmasını etkileyen en önemli faktördür.

Aslanoğlu‟nun dediği gibi konu kent ve kent sosyolojisi olunca, kent kuram ve kuramcılarının bu çabaya karĢılık olarak tarihsel ve teorik düzeyde temel aldıkları verilere göre oldukça farklı düĢündükleri ve birbirlerinden ayrıldıkları görülür (Aslanoğlu, 2000:62).

Söz gelimi, kentin tanımlanması, miladının belirlenmesi, ve kentleĢme dinamiklerinin nedenleriyle birlikte saptanarak ortaya konulabilmesi çabaları bu türden farklı kuram ve kuramcıları ortaya çıkartmıĢtır. Bu bölümde kent analizlerinin ya da kuramlarının sınıflandırılmasına ve kent planlamacılarının son dönemleri etkileyen önde gelen isimlerine yoğunlaĢılacaktır.

Bu yoğunlaĢma esnasında belirlenen en önemli noktanın Sanayi öncesi ve sonrası epistemolojik anlamdaki paradigmal anlayıĢ değiĢikliklerinin, farklılaĢmalarının ve bunların ortaya çıkardığı kent kuram ve kuramcılarının modern kentleĢme sürecine etkileri olduğu gerçeğinin hatırdan uzak tutulmaması gerektiğidir.

Özellikle bu nokta merkezinde son yüz yıldaki kent kuram ve kuramcılarının Ģekillendirdiği kent sosyolojisi disiplininin ortaya koyduğu kent imgesinin neredeyse paradigmal bir belirlenimle modern kent sosyolojisi üzerindeki baskın etkisi anlaĢılmaya çalıĢılmaktadır.

Kent sosyolojisinin artık modern kent ve kentleĢme sürecinin dinamiklerini sağlıklı bir Ģekilde yorumlamak için özellikle modern zamanlarda zihin formasyonunu belirleyen

(19)

10

bu kent imgesini Lynch‟in gösterdiği titizlikte ele almasının gereği ortada ve buna ihtiyaç duyduğu kesindir (Lynch:2010).

1.1.1. Kent Kuramlarının Sınıflandırılması

Kent teorilerinin ortaya çıkıĢını Romanist ve Germanist Teoriler Ģeklinde ikili bir ayrıma tabi tutan Tuna‟ya göre Germanist teoriler de kentin kökenini kırsal-feodal yapıda görenler ile kentin kökenini mevcut yerleĢim örgütlemesinde arayanlar gibi ikili bir ayrıma sahiptir (Tuna:2011,70-74).

Tuna, Batı Orta Çağ‟ında ilk burjuvazinin ortaya çıkıĢı ile kentleĢme sürecinin baĢladığını Henri Pirene‟ den aktarır. Bunun dıĢında Max Weber‟in rasyonalizasyon, iĢbölümü ve batı Ģehri analizleri ile açıkladığı kent kökenini tanıtan kuramını da kent kuramları arasında değerlendirir (Tuna:2011,82-89).

Kent kuramlarının sınıflandırılmasında baz alınan belli baĢlı değiĢkenler aĢağı yukarı Tuna‟nın çizdiği kompozisyona benzer. Tuna, bu kompozisyonunun devamında Emrys Jones‟un sanayi öncesi ve sonrası ayrımını; Arnold Toynbee‟nin de üçlü bir Ģekilde yaptığı; geleneksel, mekanik ve geleceğin kenti ayrımlarını kullanarak Chicago Okulu‟nun Kentsel Ekoloji Kuramını ele alır. Bu tarz kent kuramları analizlerinin gösterdiği ortak manzara kentin tanımlanmasında kullanılan belli baĢlı değiĢkenlerin sıralanmasında belirginleĢir.

Örneğin; Aslanoğlu‟nun “Kentin, tarımsal olmayan üretimin yapıldığı, kontrol fonksiyonlarının toplandığı, belirli büyüklük, heterojenlik ve bütünleĢme düzeylerine varmıĢ bir mekan olması” Ģeklinde sıraladığı cümleler kent tanımlamalarının ve analizlerinin çoğuna rengini veren temel özelliklerdir (Aslanoğlu:2000,13).

Kentlerin doğuĢ nedenlerine iliĢkin farklı kuramsal yaklaĢımlarda da kentin tanımlanarak kavramsallaĢtırılmasında ve kent olgusunun anlaĢılmasında karĢılaĢılan

(20)

11

güçlükler her zaman göze çarpmaktadır. Yine de tüm kuramsal bakıĢ açılarında Carter tarafından iki noktada bir ortaklık tespit edilmektedir Bunlar da;

A)Kentlerin doğuĢunu belirleyen nedeni tek neden olarak ele alan kuramsal yaklaĢımlar;

B)Birden fazla nedenin karĢılıklı etkileĢimi içinde kent olgusunu ele alan kuramlardır (Carter,1989,3-4).

Bu noktada, kentlerin ortaya çıkıĢını, kent kavramının tanımlanmasını ya da kent olgusunun anlaĢılmasını tek yanlı nedensellikle ele alan kuramları Carter; kent olgusunu ve iliĢkilerini; a)Artık ürün merkezli okuyan; b)Hidrolik toplum modeliyle açıklayan;

c)Ekonomik temelli (Pazar yeri olarak kent) gören; d)Askeri odaklı bir merkez olarak okuyan veya e)Dinsel kurumların merkezi olarak anlayan değiĢik kuramlar olarak sıralar (Carter:1989,3-9).

Tüm bu kuramlar, kentin doğuĢunu, kent olgusunu ve kentteki iliĢkilerin örgüsünü analiz ederken ya da kavramsallaĢtırırken Carter‟ın sıraladığı nedenlerden sadece birine odaklanarak bunu yapmaktadırlar. Ekonomik, coğrafi, dinsel ya da askeri nedenlerle kentlerin miladını baĢlatmaya çalıĢan bu kuramlar daha çok bu nedenlerden birinin merkezinde bunu yapmaktadır.

Dolayısıyla Lampard‟ın dediği gibi, kentlerin ortaya çıkıĢını açıklamaya çalıĢan bu tarz açıklamalar nedeniyle kent analizleri yetersiz kalmakta doyurucu olmayan ve pek çok değiĢkeni hesaplamamıĢ bir nitelik kazanmaktadır. Bu durum kent sosyolojisi literatürü açısından belirsizliğin ve sorunların baĢını çekmektedir (Lampard,1967:529-530).

Tek yanlı nedensellikle kenti analiz eden bu kuramların dıĢında bu analizleri birçok nedenin karĢılıklı etkisi bağlamında ele almaya çalıĢan ilk çabalara örnek olarak

“Kentsel Ekoloji Okulu” ya da diğer adıyla Chicago Okulu dikkat çekmektedir (Aslanoğlu,2000:25).

(21)

12

Bir baĢka okul olarak marksist okul da her ne kadar kent analizlerini sınıf çatıĢmalarının zemini bağlamında ele alsa da post marksist analizler klasik marksizmin ekonomi ya da sınıf temelli bu tek yanlı nedensellik içeren kent analizleri çerçevesinden bir miktar da olsa uzaklaĢmıĢtır. Birçok neden bağlamında kentsel analizler yapılmasının öncüsü olarak da görebileceğimiz Chicago Okulu dıĢında Weber‟in katkıları ile Giddens‟ın çözümlemeleri de dikkat çekicidir.

Özellikle Weber; kent analizlerini kentteki fonksiyonel örgütlenme modelleri ve kültürel, dinsel etkenlerin ekonomik iliĢkiler ve kavramlar yanında önemini vurgularken büyük bir özenle bunu yapmaktadır. Giddens‟ın çözümlemeleri de çoğulcu nedensel analizlerin baĢka örnekleridir (Weber:2003,90-92).

Ancak bağımsız birer kuramsal disiplin olmaları hasebiyle kent kuramlarının analizlerini yaparken isimler üzerinden değil de büyük ekoller ya da kuramsal anlayıĢlar üzerinden bunu yapmanın kuramların kent anlayıĢlarının oluĢmasındaki rollerini belirlemenin daha doğru olacağını söylemek mümkün. Yine de yer yer bazı isimlerin de tek baĢlarına yaptıkları kent literatürüne katkılarına da değinmekte fayda olacaktır.

Bunlardan en eskileri olan Ġbni Haldun‟un Ģehir çözümlemelerini anlattığı Ģaheseri Mukaddime‟deki “medenilik-hadarilik” ayrımı ile “bedevilik-medenilik” diyalektiği üzerinden yaptığı okumalar (Ġbni Haldun:2011) ve Durkheim‟ın organik dayanıĢma ile ele aldığı kentsel iliĢkiler örgüsünün anomik haller üreten noktalarına yaptığı iĢaretler de bu noktada isimlerin kent literatürüne katkıları olarak hatırlanabilir (Durkheim:2006).

Bu hatırlamanın kalıcı olması gerekliliği akılda tutulmak kaydıyla kent sosyolojisi disiplininin modern anlamda bilimsel bir hüviyete sahip olması açısından büyük önemi haiz kuramlar öncelenmelidir, bu yüzden çalıĢmanın bundan sonraki seyrinde bu bölümde bu niteliğe haiz kuramlarla baĢlanması tercih edilmiĢtir. Bunlardan birincisi Chicago Okulu‟dur yani “Kentsel Ekoloji Okulu”

(22)

13 1.1.2. Chicago Okulu ve Kentsel Ekoloji Kuramı

Kentlerin doğuĢunu sosyal bir süreç olarak tanımlayan Lampard‟a göre kentlerin kökenine ya da kentlerin analizlerine iliĢkin evrensel hipotezler, genellemeler geliĢtirmek son derece güçtür ve yanlıĢtır da. Lampard‟a göre, karĢılaĢtırmalı alanlarda tanımlı önermelerle yetinmeli, evrensel geçerliliği olan hipotezler aranmamalıdır (Lampard,1967:528-530).

Lampard‟ın ifade ettiği bu düĢüncelerin paralelinde olarak Kentlerin, tarihsel olarak oluĢumları ve süreklilikleriyle; içlerinde yer alan iliĢkileri ve olaylarıyla onları oluĢturan sosyoekonomik, siyasi ve kültürel, etnik unsurlarıyla birçok baĢlık altında ele alınmayı gerektiren bir gizeme sahip olduğu söylenebilir. Bu gizemli yönlerinden bir kısmı tarihe kentlerin tarihi; sosyolojiye kentlerin sosyal yapısı ve analizleri; ekolojiye coğrafi ve fiziksel yönleri ile; siyaset bilimine; yönetimleri ve kurumsal organizasyonları gibi alt baĢlıklarla ilham konusu oluĢturmuĢtur.

Kente sosyal bilimler açısından bir disiplin gözüyle bakabilenler yanında Marksist kuramın analizlerinin bir örneği olarak bakanlar da olmuĢtur. Marx ve Engels, Durkheim, Weber gibi kuramcılar kenti kendi baĢına bir disiplin olarak değil kuramlarını daha iyi ifade edebilmede sığındıkları bir konu olarak yaklaĢmıĢlardır. Söz konusu isimler, baĢka olay ve olguları açıklamada kentin bir analiz örneği olarak ele alınması gereken ikircikli yönlerini öne çıkarmayı tercih etmiĢlerdir.

Kenti bağımsız bir disiplin altında ele alınmayı hak eden bir bakıĢla inceleyen ilk kuram olarak “Kentsel ekolojik kuram” kabul edilebilir. Bu kuramı ilk geliĢtiren Chicago Okuludur. 1915‟te baĢlayıp 1940‟lara kadar uzanan bir zaman dilimi içinde bu okulun mensupları tarafından geniĢ ölçekli kent odaklı çalıĢmalar yapılmıĢtır (Aslanoğlu:1998,59).

(23)

14

Robert E. Park, Ernest W.Burgess, R.D. McKenzie ve Louis Wirth‟in çalıĢmalarıyla temellenen bu okulun laboratuvarını ise Chicago kenti oluĢturmuĢtur (Duru ve Alkan,2002:11).

Chicago kenti üzerine odaklı bu isimlerin öncülüğünde yapılan çalıĢmalarla sonraki kent çalıĢmalarına temel referans oluĢturacak argümanlar ileri sürülmüĢtür. Bu çalıĢmalar ayrıca kent sosyolojisi literatürünün ilk disiplinli kaynaklarını da oluĢturmuĢtur (Aslanoğlu,2000:26-28).

Chicago okulu; kent analizlerinde iki temel düĢünceden hareket eder: Birincisi; Kenti oluĢturan mahallelerin dağılımını ve birbirleriyle etkileĢimlerini esas alan “kentsel ekolojik kuram” ikincisi ise kentlerde yaĢamın evrensel özelliklerini tanımlamayı amaçlarken kullanılacak bir kavram olarak “bir yaĢam biçimi olarak kentlileĢme”

kavramıdır. Bu kuram kentin yabancılaĢtırıcı etkilerini ele alarak bu soruna çözüm getirmeyi amaçlamıĢtır.

Kent kuram ve kuramcılarının tarihsel sürecini aktarırken kentle ilgili çalıĢmaların ilkinin Chicago Okulu tarafından ortaya konduğunu söylemek insafsızlık olacaktır.

Çünkü kente; tarihsel, sosyolojik, ekonomik ve daha pek çok açıdan ilginin tarihinin daha eskilere uzandığı da bir gerçektir.

Bu yüzden bu ilginin tarihsel açıdan sistemli aktarımını dönemsel olarak yapmayı denemenin daha sağlıklı olacağı düĢünebilir. Bu açıdan bu kuram ve kuramcıların kente ilgisinin miladını feodaliteden sanayi toplumuna geçiĢ dönemi ile baĢlatmak en doğrusu olacaktır.

Bu dönemde öne çıkanlar arasında Marx, Engels, Durkheim, Weber gibi isimlerle beraber kuramsal bir disiplin anlamındaki en sistematik ve salt kent odaklı analizlerin Chicago okulu tarafından kapitalist dönemde ortaya konduğunu söylemek daha mümkün olacaktır. Ama yine de bu okulun küreselleĢme ve sonrasındaki kentsel değiĢim ve dönüĢüm süreçlerini anlamada yeterli bir veri sağladığı söylenemez.

(24)

15

Nitekim, Castells, Chicago Okulunun, yani Kentsel Ekoloji Kuramının kent analizlerinin statik bir yapıyı temel alarak süreçten bağımsızca kenti ele aldığını ve kentin evrilme sürecinde ne tür sorunlarla yüzleĢeceğini tam olarak ortaya koyamadığını ifade etmektedir (Aslanoğlu, 2000:30).

Aynı Ģekilde Ekolojik Kuramın, analizlerinde kültürel değiĢkenlerin etkisinin hafife alındığını düĢünenler ve bu noktada okulu eleĢtirenler de bir hayli fazladır (Aslanoğlu,2000:30).

Castells‟in süreci değerlendirememe noktasından ya da diğer eleĢtirmenlerin Chicago Okulu‟nu kültürel değiĢkenleri ihmal etmekle suçlamaları kentsel değiĢim süreçlerini doğru analiz etmede baĢka kuramlar ve bakıĢ açılarına ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

Özellikle küreselleĢme ve sonrasındaki süreçte kentin görünümünü doğru görmek ve anlamak açısından bu çok önemlidir. Bu yüzden küreselleĢme ve sonrasındaki kentsel geliĢim süreçlerinin dinamiklerini analiz etmede ve doğru yorumlamada öne çıkan küreselleĢme sonrası kent kuramlarını ayrı bir dönem olarak okumanın gereği öne çıkmaktadır.

1960‟lar sonrasından günümüze kadarki süreci kapsayan bu dönemde, mekan analizleri hem metodolojik hem de epistemolojik olarak önemli açılımlar sağlamıĢtır. Bu açılımlarla mekanın toplumsal ve ekonomik olarak anlaĢılıp yeniden üretilmesi hedeflenmiĢtir.

Post Marksist kuramcılar, mekanın örgütlenerek yeniden üretilmesinin kapitalist birikim süreçlerinin reel ve güncel bir sorunu olduğu noktasından kaygılarla bu sorunun çözümüne iliĢkin stratejilerin ise içinden çıkılamayacak yeni ve güncel bir çok sorunun habercisi olacağını vurgulamaktadırlar. Lefebvre, Castells, Harvey ve Pahl gibi araĢtırmacı kent kuramcıları bu eleĢtirel gözle çeĢitli mekan analizleri yapmıĢlardır (Uğurlu,2010:90).

(25)

16

Kente “ekonomi-politik yaklaĢımlar” baĢlığı altında odaklanarak çalıĢmalarını sunan Post Marksist kuramın bu yeni öncüleri, kentin kapitalist süreçte nasıl dönüĢerek metalaĢtığı ve bunun arkasındaki ekonomik, siyasi stratejilerin nasıl yürüdüğünü ele almıĢlardır.

Tüm bu eleĢtirel anlayıĢ ve görüĢlerin aksine kenti geliĢtirme, değiĢtirme, üretme ve pazarlama konularına odaklı, küresel sermayenin dönüĢtürücü ve üretim tüketim iliĢkilerine odaklı kent planlamacıları ve bölgelendirme uzmanları ise bir yandan bu eleĢtirilere dikkat kesilmekte bir yandan da kapitalist sermayenin doğasına uygun kent tasarımları, inĢası, dönüĢtürme ve yenileme çabalarına giriĢmektedir.

Bu iĢlerin ve çabaların her birinin ürettiği onlarca sorun ise kent sosyolojisi çalıĢmalarına ilham konusu oluĢturmaya ve genç bir disiplin olarak kent sosyolojisinin çalıĢmalarına zengin bir içerik kazandırmanın habercisi olmaya kararlılık ve süreklilik içinde devam ediyor.

Bu sorunların baĢını ortodoks Ģehir planlamacılarının kent planlamaları çekiyor.

EleĢtirmenlerin Tüm uyarılarına rağmen öngörülen sorunların varlığına karĢın paradigmal hale gelmiĢ Ortodoks kent planlamacılarının kentsel yapılanma projeleri, dünya ölçeğine yayılarak tüm Ģehirlerde tek tipleĢen yapılaĢmalar, toplu konut alanları üretip kent kültürünü; kültürel, tarihsel mirasları tehdit edecek tasarımlar ortaya koymakta ısrar ediyor.

Bu sorunlu planlamalar ve yapılaĢmalarda öne çıkan hususlar dünyanın dört bir tarafında aynıdır. Kente sistematik yaklaĢan ve kentsel mekanın planlanması, bölgelendirilmesi çalıĢmaları ve bunlara ilham kaynağı oluĢturan dinamikler ele alındığında geniĢ alanlar, parklar, yeĢil alanı bol mekanlar üzerinde durulur.

Genellikle özel araçlarla ulaĢıma imkan veren bu Ģehir planlamalarında güvenlik kaygısı ile ya da kent merkezindeki olumsuzluklara bir karĢıtlık olarak kodlandırılmıĢ alternatif yaĢam merkezleri kurulur. Kurulan bu mekanların gerek üretiminde gerekse

(26)

17

pazarlanmasında kent sakinlerine bu mekanlar Alver‟in de vurguladığı Ģekilde siteril, korunaklı, kentin keĢmekeĢinden, gürültüsünden uzak ve huzur bulunacağını vaad eden reklam stratejileri yolu ile duyurulmaktadır (Alver,2007:121).

Böylece son zamanlarda dünyanın dört bir tarafında büyük metropollerde ve kentlerde kent hayatından kendisini yalıtmıĢ kentin uzağında ama kentle de ticari ve sosyal bağlarını koparamamıĢ güvenlikli(!) alternatif yaĢam merkezleri adı verilen toplu konutların inĢa edildiği görülür. Alver‟in tüm detaylarıyla nedenlerini ortaya koyduğu bu alternatif yaĢam alanlarındaki siterilleĢme tutkusunun arka planı çok önemlidir (Alver:2007).

Kent yaĢamının iç çeliĢkilerinin ürettiği bir büyük problemin sonucu olarak görülen bu duruma mimari açıdan mühendislik ve Ģehir bölge planlama ilkeleri açısından sosyal bilim çevrelerinden de insani duyarlılık ya da kültürel, siyasi endiĢeler içerikli çevrelerden yoğun itirazlar yöneltilmektedir (Bildiri:2008).

Bu itirazların dayandığı ortak nokta, bu planlama ve kentin bu Ģekilde organize edilmesiyle kentsel yaĢamın geleceğinin, sürekliliğinin, kentsel mekandan beklenen iĢlevlerin tehdit altında olacağıdır.

1.1.3. Marksist Kent Kuramı ve Kuramcıları

Marksist Kent kuramının kenti ele alırken hareket noktası, kentin sosyalist mücadelenin önderliğini yapacak proleteryanın barınağı olarak görülmesidir. Marksist Kent Kuramı bu nokta merkezinde yoğunlaĢan kent analizlerini sıklıkla yapar. Örneğin, Marx ve Engels‟in çalıĢmalarında kentin iki Ģekilde ele alındığı açıkça görülür: Birincisi, kapitalist süreçle meydana gelen durumun bir mikrokosmosu olarak, ikincisi, yine kapitalist toplumun özel süreçlerinin geliĢiminin önemli bir koĢulu olarak ele alınır.

Buna göre kentler, kapitalist süreçlerin hayatiyet bulduğu mekanlar olarak tasvir edilirler. Örneğin Engels, Ġngiltere kapitalizminin geliĢimi dönemlerinde Ġngiliz

(27)

18

kentlerini tasvir ederken bu kentleri sefaletin ve yoksulluğun mekanları olarak görür.

Kapitalizmin vahĢi doğasının bu kentleri adeta çalıĢan sınıflar için bir cehenneme dönüĢtürdüğünü vurgular (Holton,1999: 25-34).

Ana hatlarıyla Marksist kent kuramlarını ele aldığımızda üç noktanın Marksist kent kuramcıları için hareket noktası olarak belirdiğini ve bu noktaların merkezinde kentin çözümlemelerinin yapıldığı açıkça görülüyor: Birincisi; kent-kır ayrımı; ikincisi, kentin sorunları ve üçüncü olarak kent ortamında yaĢanan konut sorunları.

Kapitalist geliĢme sürecinde kent-kır ayrımının belirginleĢerek ortaya çıktığını gösterdikleri yazılarında Marx da Engels de bu süreçte belirginleĢen sınıfsal ayrım temelli kentsel mekan ayrıĢmalarını ve bunların kente muhtemel etkilerini betimlerler (Marx,1987:87-88). Bu betimlemelerde öne çıkan en önemli sorunların, gettolaĢma ile sınıfsal ayrımların tavan yaptığı ve bunu bir toplumsal çatıĢmanın izleyeceği öngörüsüdür.

Marx, modern kentin en önemli hususiyetlerini betimlediği cümlelerinde en büyük maddi ve zihinsel iĢbölümü olarak kent ve kırın ayrılmasını gösterir ve devamında;

“Kent ile kır arasındaki karĢıtlık, barbarlıktan uygarlığa, aĢiret düzeninden devlete, bölgesellikten ulusa geçiĢle birlikte ortaya çıkar ve zamanımıza kadar bütün uygarlık tarihi boyunca sürüp gider.”

Diyerek, bu kır-kent ayrımının tarihsel referanslarını devamında materyalist diyalektik çerçevesine uygun olarak ortaya koymaya çalıĢır (Marx,1987: 88-89). Bu çalıĢmasında Marx bu durumu Ģu sözlerle ifade etmektedir:

“Kentin varlığı, yönetimin, polisin, vergilerin vb. zorunluluğunu, kısacası, belediye örgütünün, bu nedenle de genel olarak siyasetin zorunluluğunu içerir. Nüfusun ilk kez olarak iki büyük sınıf olarak bölünmesi doğrudan iĢ bölümüne ve üretim araçlarına dayanan bölünme, burada ve bu nedenle ortaya çıkmıĢtır. Zaten kent, nüfusun, üretim aletlerinin, sermayenin, zevklerin, gereksinmelerin bir merkezde toplanması olayıdır,

(28)

19

oysa kır tam tersi bir olayı, ayrı ayrı olmayı ve dağınıklığı ortaya koyar.” (Marx,1987:

89).

Konut sorunları bağlamında ise Marksistler, gerek kentin mekansal organizasyonunda gerekse kentsel mekanın talebe uygun üretilme stratejilerinde kapitalist sermayenin rant merkezli yaklaĢımının konut fiyatlarını yukarıya çeken ve mekanların değerleri üzerinde gerçekleĢen manipülasyonlarla artık değerlerin maksimize edildiğini göstermeye çalıĢmaktadırlar. Harvey gibi Marx‟ın sadık ardılları da bu analizlerin son yıllardaki durumla ne kadar örtüĢtüğünü anlatmaya çalıĢmaktadırlar.

Marx‟a göre kentsel mekanın paylaĢılmasında ya da kentsel mekanda ayrıĢmanın zirve yapmasında temel belirleyici neden olarak bu sınıfsal temelli kent organizasyonunu göstermek mümkündür. Harvey, bu görüĢü olumlayarak küreselleĢme ile birlikte at baĢı yürüyen teknolojik geliĢmenin ve enformasyon devriminin küresel sermayenin hizmetinde, küresel çapta kentsel mekan üretimine etkilerini göstermeye çalıĢırken bu cümlelerle konuĢmaktadır (ġengül,2001:13-16).

Harvey‟e göre, küreselleĢme sürecinde büyük kentlerde kullanım değeri için üretilmiĢ mekanlar değiĢim değeri olan mekanlara dönüĢtürülebiliyor. Özellikle birbirleriyle rekabet halinde olan küreselleĢme çağındaki kentlerin küresel sermayeyi kendilerine çekmek için fiziksel altyapıyı yeniden düzenleyen, yenileyen süreçleri teĢvik ettikleri görülür. Bu teĢviklerle mekanlar artık ölçülebilir ve satılabilir değerlere dönüĢtürülmektedir (Harvey,1989:3-17).

Harvey‟in bu sözleriyle bugün Beyoğlu, Galata ve Tophane üçgenindeki mekânsal yenilenmenin ne tür liberal ve küresel politikalarla ve rant üretimleriyle açıklanacağının ip uçları verilmiĢ olmaktadır. Ancak yine de mekânsal üretim mantığının tamamıyla bu saiklerce belirlendiğini düĢünmek için bu sözler indirgemeci bir mantığın ürünü olarak okunabilir de. Çünkü neticede Harvey, Marksist argümanlarla analiz yapma yöntemine sahiptir ve her Marksist analiz yönteminin varıp dayanacağı argümantasyonların sahip olabileceği maluliyete Harvey de sahiptir.

(29)

20

Tüm bu Marksist temelli analizlerin özetle sınıfsal farklılıkları önceleyen ve sınıf kavgalarını körükleyen yanlarının reel dünyada belli düzeylerde karĢılık bulmaları bir gerçek olmakla birlikte tüm bu süreçlerin kır-kent ayrımının ortaya çıkardığı bir bilinç düzeyiyle ilgili olduğunu söylemek ise bir o kadar kestirme bir yargıdır.

Çünkü kentlerin ortaya çıkması ve kırın ortadan kalkmasıyla yok olduğu düĢünülen ve tamamen modernleĢmiĢ bir kentlilik bilinci ön kabulünden beslenen bu bakıĢ açısı feodal düĢünüĢ biçimlerinin her dönem kentlerde kentli yaĢam biçimini benimsemiĢ çoğunluklarca yaĢadığı ve yaĢatıldığı gerçeğini görmezden geliyor. Ayrıca, bu bakıĢ açısından yapılan tarih yorumlamalarının modern bilinci atıl bırakan bir çeĢit anakronizmi beslediği açıktır.

Bugün, kentle kır arasındaki surların ortadan kalktığı bir gerçektir ama ondan daha etkili bir Ģekilde kır-kent ayrımının temel dinamikleri olan kültürel dinsel kategorilerin o surların yerine ikame edildiği de bir gerçektir. Ve bu gerçeklik sadece ekonomi temelli kentsel ayrıĢmalara öncülük etmiyor, etnik, dinsel, kültürel hatta cinsel temelli ayrıĢmalar da üretiyor.

Kentlerde görülen kentsel mekan ayrıĢmaları ya da paylaĢım sorunlarının temelinde ekonomik temelli sınıfsal gerekçeler önemli olmakla birlikte baĢat bir gerekçeyi ya da tek baĢına belirleyici bir değiĢkenlik özelliği oluĢturmuyor. Bunun delillerini Ġstanbul‟daki pek çok mekansal örgütlenme örneklerinde göstermek mümkünken, Beyoğlu Tophane bölgesinde olup bitenler ise bunu daha belirgin hale getirecek örneklerle doludur. Özellikle kent sosyolojisi literatürüne hatırı sayılır derecede katkısı olan Isaacs‟ın sorduğu soru ıĢığında mekan paylaĢımını belirleyen dinamiklerin izlerini sürdüğümüzde çok daha farklı bir tablo ile karĢılaĢırız.

Isaacs, “ġehir halkı belli bir mahalleye saplanıp kalmaz, neden öyle yapsınlar ki, ġehirde olmanın anlamı seçenek bolluğu ve fırsat çokluğu değil midir zaten? diye sormaktadır (Jacobs,2011:137).

(30)

21

Bu soruda Isaacs‟ın garipsediği tüm eylem biçimlerini Ġstanbul Tophane semti halkı üzerinde gözlemlemek mümkün. Tabii ki Isaacs‟ın ĢaĢırdığı bu durumun rasyonel, makul açıklamalarından ziyade duygusal gerekçeleri daha baskın.

Isaacs‟in bu yaklaĢımına göre Tophane halkının, bir yandan kentin dört bir tarafına yayılmıĢ kentsel dönüĢüm projelerine bigane kalmakla ve Ģehrin sunduğu tüm çeĢitliliğe, seçenek bolluğuna ve fırsat imkanlarına sırtını çevirerek kendi semtinde(mahallesinde) kalmasını sağlayan ve onları ikna eden sebeplerin rasyonel, gerçekçi olma ihtimali sıfırdır.

Gerçekte durum bu mudur? Yoksa semt sakinlerinin bu tercihinin arkasında makul ve gerçekçi sebepler bulmak olasılığı bu kadar zayıf mıdır? Bu sorulara cevap bulmanın en kestirme yolunun, ancak semt sakinlerinin gündelik yaĢam pratiklerini gözlemleyerek elde edilebilmesi olduğu açıktır.

Bu noktadan yapılacak gözlemlerin ortaya çıkaracağı en basit sonuçlar, semt sakinlerinin yerleĢik alıĢkanlıklarının ve yıllar içinde ĢekillenmiĢ davranıĢ örüntülerinin, semt üzerinde semt sakinlerinin hissiyatının etkilerini açıkça gösterecektir.

Tophane semti sakinlerinin hayatı algılayıĢ biçimi, yaĢam tarzı ve geleceğe dair duygu ve düĢüncelerinin bu seçimi belirleyen ana dinamikler olduğu açıktır. Bu dinamikler arasında ekonomik temelli olanların payı diğer değiĢkenlerin payı kadardır belki de. Tek baĢına belirleyicilik payesi vermek en basitinden indirgemeci bir mantık hatası olmaktadır.

Bu yüzden, Ortodoks Marksist Kent Kuramcılarının iĢaret ettiği türden bir sınıfsal ya da ekonomik saik merkezinden Semtin bu teveccühünü açıklamanın iĢlevsizliği ya da yetersizliği ortaya çıkmaktadır.

Kapitalizmin mekan üretimi ve tüketimi, modern dünyada “zamanda ilerleme amaçlarına” karĢın “mekansal engellerle karĢılaĢması” gibi bir paradoksu

(31)

22

barındırdığından, kentsel mekanların üretilmesinin vazgeçilmez araçlarından olan kent merkezlerindeki eski yapılar, binalar ve arsalar gibi mekansal birimlerin yeniden değerlen(diril)mesi gibi manipülasyonlar beklenen hamlelerdir. Bu amaçlar söz konusu manipülasyonlara güdümlü sermayenin ilgisini çekecek tarzda, bu kentsel mekanların yeniden üretilmesini ve değerlenmesini temel alıyor.

Bununla beraber mekanın değerinin artması ile birlikte bu mekanlarda yer tutmuĢ halkın sermaye karĢısında yerlerinden olması gibi ekonomi-politikle izahı yapılabilecek bir ekonomik iliĢki tarzı Marksizmin açıklamakta oldukça kolaya kaçtığı ve ezberlediği bir denklem adeta.

Ancak modern kentlerin Avrupa veya Amerika birleĢik Devletlerindeki bu iĢleyiĢ tarzının ve bunlara yönelik analizlerin Türkiye gibi ülkelerde olduğu gibi çevirisinin yapılması bu kadar kolay olmasa gerek. Bunun nedenleri içinde Türk toplumsal hayatının dinamikleri olan tarihsel, kültürel, etnik ve dinsel referanslar bu tarz analizleri zayıflatmakta ya da zorlaĢtırmaktadır. Her iki halde de analizlerin gerçekliği tartıĢılmaktadır.

Her Ģeyden önce Türk toplumsal yaĢamı içinde sanayileĢmenin, bireyselleĢmenin veya geniĢ ölçekte kapitalist yaĢam biçiminin ve yaĢam alıĢkanlıklarının izlerine batıdaki kadar belirgin bir rastlanıĢ yoktur. Bu durum, kapitalist sistemin doğal olarak ürettiği iki sınıflı toplum analizleri ile ya da sınıfsal analizlerle açıklanmaya yeterli bir manzara da yoktur.

Kentsel mekanın tasarımı, üretimi ve bunun bölüĢülmesinde batıdakine benzer sınıfsal analizler yapmanın bilimsel gerçekliği çok alt düzeydedir ya da bu analizi haklı çıkartacak en azından bir yüz yıllık kapitalist geliĢimi takip etmeyi gerektirir.

Kısacası Türkiye‟deki kentsel yapılanmayı, onun ortaya çıkardığı mekansal ayrıĢma ya da paylaĢma sorunlarını ekonomik sınıfların çatıĢmaları analizleri merkezinde

(32)

23

yapacağımız her okuma baĢta kültürel, etnik, dinsel hatta cinsel kimliklerin bu paylaĢıma, ayrıĢmaya etkilerini gözden kaçırmamıza neden olacaktır.

Weber, bu analizlerin batı toplumları üzerinde de gerçekçi temelleri olmadığını Hıristiyanlığın kentsel yapı üzerindeki belirleyiciliğine, protestan ahlakının kapitalist sistemin iĢleyiĢine ve etkilerine vurgu yaptığı tezinde bunu ısrarla vurgulamaktadır (Weber:2009).

Toplumsal iĢ bölümü ve kollektif Ģuurun tecessümü olarak toplumu ve onun üretimlerinden olan kenti ve kentliyi ele alan Durkheim ise bunu baĢka bir yolla yapar (Durkheim:2006).

Tüm bu kuram ve kuramcıların sözünü ettiği kent analizlerinin elbette ki kentsel yapılanmanın saiklerini anlamada zengin bir çerçeve sundukları kesin ancak bu kuramların her birinin bu saiklerden bir ya da bir kaçını bakıĢ açılarının merkezine ele almaları postmodern bir dünyada çok kültürlü, çok hukuklu ve her açıdan çoğulculuğu benimsemiĢ kentlerin analizini tam olarak sunamadıkları da bir gerçektir. Bu gerçeklik, sanayileĢmesini ve modernleĢmesini tamamlayamamıĢ, tam olarak kapitalist süreçten geçmemiĢ toplumların kentsel yapıları söz konusu olduğunda daha bir açık hale geliyor

1.1.4. Modern Kent Planlamacıları

Tekeli‟ye göre, 1920‟lerde ve 1930‟larda daha çok mimarlık hünerleriyle yoğurulmuĢ, kent planlama tarzları hakimdir. Ancak 2.Dünya savaĢı sonrasında kentleĢmenin hız kazanması beraberinde savaĢ öncesindeki gibi planlama yapma ve planlamaya sadık kalma anlamındaki önceden belirlenmiĢ sınırları ve ölçeği belirgin kent planlamaları yerini hızlı kentleĢmenin doğurduğu sorunları revize edecek, tamir edecek kentsel yenilenmelere bırakmıĢtır (Tekeli,2010:11).

(33)

24

Bilimsel araĢtırmalarla, planlanmıĢ bir kentin hayata geçirilmesinin hem zamanı yoktu hem de bilimselliğe bu kadar sadakatle oluĢturulacak kentsel planlamaların iĢlevi, ergonomisi, insaniliği çoktan tartıĢmaya açılmıĢtır.

Tekeli‟ye göre; Prost Planı, ya da Jansen Planı adlarıyla ülkemizde de etkili olan bu planlama biçimleri ikinci Dünya SavaĢı sonrasında sürdürülemiyor, çünkü bütün dünyada hızlı ve büyük çapta bir kentleĢme yaĢanmaktadır. Bu hızlı kentleĢme dinamiği beraberinde bir nesne gibi önceden belirlenmiĢ, parçaları yapılan bir Ģehrin inĢasının pratikte mümkün olmadığı gerçeğini getiriyor. Kentlerin etrafını gecekondu kuĢakları sarıyor, yapsatçı apartmanları ortaya çıkıyor. Kent merkezinin az katlı yapılarını yıkıp yerine çok katlı apartman yapmaya baĢlıyorlar. Kentin geliĢmesine emrivakiler, plansızlıklar hakim olmaya baĢlıyor, böylece bu pratikler içinde planlama düĢünceleri değiĢmeye baĢlıyor (Tekeli:2010,12).

Kapsamlı akılcı planlamalar devre dıĢı kalmaya böylece kontrol dıĢında geliĢen ve ortaya çıkan modern kentleĢme gerçeği tüm dünyaya hakim oluyor. Yine de kapsamlı akılcı kent planlamalarından büsbütün vazgeçilmemiĢtir. Bu planlama tarzlarının sonunu getiren asıl geliĢmeler Fordist üretim anlayıĢından esnek üretim anlayıĢına;

modernizmden portmodernizme; ulus devletler dünyasından küresel bir dünyaya doğru yol almaya baĢlayınca ortaya çıkıyor. Böylece kent, kentleĢme bir ulus devlet sınırları içinde olan bir gerçeklik olmaktan küresel dünyadaki kentlerle yarıĢan bir unsura dönüĢüyor. Bu yüzden 1960‟lar sonrasında artık eski planlamalara dayalı kentleĢme mantığı terkedilmeye baĢlanmıĢtır (Tekeli:2010,12-13).

Modern kentlerin sanayileĢmenin etkisiyle yatay ve dikey olarak yoğunlaĢması beraberinde bir dizi sorunu getirmiĢtir. Bu sorunların arasında baĢı çekeni ise kentsel mekanın, bu nüfus yoğunluğunu ve hareketliliğini ergonomik olarak ve iĢlevsel bir Ģekilde taĢıyacak tarzda planlanmasının nasıl yapılacağıdır. Bu sorunun çözümü sadece fiziki görünümü itibarıyla kente estetik bir mimari ya da alt yapı kazandırmakla sağlanamazdı. Çünkü, bu soruna ek olarak bir dizi baĢka sorunu da vardır kentlerin.

(34)

25

Kent hayatını yaĢayacak ve paylaĢacak nüfus yoğunluğunun rahatı, birbirleriyle ve kentle temasının en sağlıklı ve verimli bir tarzda sağlanması; ulaĢım, güvenlik, eğitim olanakları, ekonomik iliĢkilerin örgütlenmesinin sağlıklı tarzda organize edileceği ve buna uyumlu bir kent planlaması, kentsel mekanların değiĢik kültürlere etnik yapılara ve inançlara mensup insanlarca sorunsuz paylaĢılmasının sağlanması da baĢlıca sorunlar arasındadır.

Ancak sanayi kentleri veya modern kent planlamaları ortaya konulurken Marksist argümanları haklı çıkartacak tarzda sadece üretim tüketim iliĢkileri merkezinde bir kent yapılanması amaçlı planlamaların öne çıktığı görülmektedir. Ġnsani değerler, tarihi ve kültürel dokulara önem, doğal çevre ile ve ekoloji ile uyumlu kentsel planlama amaçlarının bu konuda çok da öne çıkabildiği görülmemektedir.

Le Courbusier ve Ebenezer Howard örneklerinin karĢılaĢtırılmasında bile hangi tarz kentsel planlamanın öne çıktığı ve modern kent planlamalarına hangi tarz kentsel planlamanın öncülük edeceği açıkça görülecektir.

Buna göre kent, tamamen kentteki üretim tüketim iliĢkilerinin bir aracı olarak iĢlevsel yönü ile ortaya çıkmıĢ günümüzde kentlere hakim olan dikey yapılanma yani yüksek katlı ikametgahlar, yapılar, alıĢveriĢ merkezleri, geniĢ alanları iĢgal eden parklar bahçeler, bulvarlar, ıĢıklandırılmıĢ devasa meydanlar ve caddeler adeta insansızlaĢtırılmıĢ bir iliĢkiler yumağı haline gelmiĢ mekanik, ruhsuz bir görüntü ile dünyadaki tüm büyük kentlerde hakim renk haline gelmiĢtir.

ÇalıĢmamızın bu bölümünde bu sürecin nasıl ve hangi planlamacıların etkisiyle bu hale geldiği Ebenezer Howard ve Le Corbusier örnekli karĢılaĢtırmayla ortaya konulmaya çalıĢılmaktadır.

(35)

26

1.1.4.1.Le Courbusier’in Rüya Kenti: IĢıldayan ġehir

Bilgi Üniversitesi‟yle Fondation Le Corbusier‟nin ortaklaĢa düzenlediği “Le Corbusier Doğu Gezisi 1911: Mimarın Formasyonunda Seyahatin Rolü” Konulu Konferans ve sergi Santral Ġstanbul‟da Le Corbusier zihniyetiyle Ģekillenen modern mimariyle ve kentsel yapılanma biçimleriyle yeniden hesaplaĢılmasına oldukça önemli bir fırsat üretmiĢken buna katkı olarak Türk Edebiyatı Dergisi‟nin (Ekim:2011) “ġehir ve Kültür” adlı dosyasının da Le Corbusier‟e ayrılan bölümünde de (Gökçe,2011:10-14) Le Corbusier‟in Ġstanbul ve Ankara gibi iki büyük Ģehrimiz hakkındaki düĢünce ve önerileri de artan kentsel yapılanma ve dönüĢüm projelerinin nitelikçe neyi gözetmesi gerektiği hakkında bilgilenmede bir o kadar imkan sunuyordu.

Le Corbusier, söz konusu seyahatinde Ġstanbul‟a doğal haliyle geliĢen hayranlığının O‟nu Ġstanbul‟a dair korumacı bir anlayıĢı önermesine neden olmuĢtur. O‟na göre Ġstanbul‟un bu doğal halinin, otantikliğinin korunması gerekiyordu. Bunu da devrin seçkin Cumhuriyet yönetimine ve aydınlarına da bizzat vurgulamıĢtır. Sonradan büyük kentlere müdahale edecek cumhuriyet elitlerinden büyük bir projeyi kaçırmanın piĢmanlığını yaĢasa da bu durumdan kazançlı çıkacak olanın yine Ġstanbul olduğu açıktır. Le Corbusier‟in modern kent tasarımları düĢünüldüğünde bu oldukça açıktı.

Le Corbusier‟in öncülüğünü yaptığı Kentsel dönüĢüm planlamacılarının hedeflediği en temel Ģey en basiti ile küresel kentleĢme standardizasyonunu yakalamaktır. Bunun gerçekleĢmesi demek topyekun ve küresel ölçekte dünyanın kentleĢmesidir.

Dünyanın neresinde bulunursak bulunalım dünya kent ağının bir ucundan diğer bir ucuna iletiĢim halinde olmamız ve standardize edilmiĢ yaĢam tarzlarıyla bir kentli sınıfın üretilmesi demektir bu durum. Böylece tüketim kültürü homojenleĢen bir “kitle kültürü üretimini” hedefleyen kapitalizm ile küresel kentleĢme/kentlileĢme hedefi olan küresel kapitalizm bu konuda örtüĢmektedir (Harvey,2002).

(36)

27

Türkiye‟de kentsel dönüĢüm planlamalarının hedefi ile küresel kapitalizm hedefinin bu noktada örtüĢmek üzere yol aldığını söylemek en basitinden naif bir yaklaĢım olur ama modern dünyanın reel koĢulları gözetildiğinde ise kontrolsüz göçlerle iyice kontrol dıĢına çıkmıĢ büyük Ģehirlerimizde yol, hizmet, ulaĢtırma, güvenlik, barınma ve sağlık hizmetlerinin eĢit ve hızlı ulaĢtırılmasında ve iletiĢim, haberleĢme ağı ile üretim tüketim imkanlarının yaygınlaĢtırılmasında hali hazırdaki kentsel yapılanma biçimlerinin bunlara sağlıklı bir Ģekilde olanak vereceği düĢünülemez.

Bundan dolayı son on yıldır yerel yönetimler ve devlet eliyle Türkiye‟de “kentsel dönüĢüm planları” hızlı ve yaygın bir Ģekilde devreye sokulmaktadır. Bu planlamaların uygulanma biçimleri olarak kent bulvarları, caddeler, toplu yaĢam alanları, park ve bahçelerde dünyanın hangi Ģehrine gidersek gidelim karĢılaĢacağımız standartlarda birtakım Ģehir üretimleri söz konusudur.

Bu tarz Ģehir planlamalarının temelinde, artan dünya ve kent nüfusunun eğitim, sağlık, ulaĢım fırsatlarından ve imkanlarından hızla ve pratik olarak faydalanması vardır.

Ancak Ģehirlerin bu Ģekilde rasyonel ve pragmatik temeller üzerine kurulma çabalarının beraberinde getirdiği ve getireceği temel insani sorunlar fazlasıyla ıskalanmaktadır.

“Mutluluğun Mimarisi” eserinde Botton, bu sorunların trjikomik bir betimlemesini yapar (Botton,2007).

Örneğin, Le Corbusier‟in önerdiği radikal modern Ģehir biçimi fazlasıyla acımasızdır.

“Yarının Ģehri ve Ģehir planlaması” ve “ıĢıldayan Ģehir” adlı kitaplarında günümüz kentsel dönüĢüm planlamacılarına yaptığı öneriler sokakları ortadan kaldırmayı, gökdelenleri mümkün olduğunca yükseğe dikmeyi, varoĢları yok ederek yatay değil dikey büyüyen ve insan kalabalığını yayan değil gökdelenlere diken bir öneri getiriyordu. Bu öneri gerçekte bugün Newyork, Paris ve Londra gibi kapitalizmin beĢikleri olan kentlerde hayat bulmuĢtur (Botton,2007:271).

ġehirlerin hem bu Ģekilde yapılandırılması hem de farklılıkları göz ardı etmesi Ģehirlerde korunması gereken farklılıkları ve kendilerine özgü otantikliklerini nasıl

Referanslar

Benzer Belgeler

Peyzaj bu bakış açısında bir kavramdır ve peyzaj analiz ve değerlendirmesinde (peyzaj planlama-tasarım ve yönetimi) peyzajın sözü edilen bilinci kapsamında birçok

Başkan Bush tarafından telaffuz edilen, daha yeşil “Panicum virgatum” , ki m ısır temelli yakıta göre daha az petrol temelli katkı maddesi gerektirir ve her yıl yetiştiği

SİMİT YEDİ Edincik’te çay bahçesinde danışmanı Mahir Uçar ile birlikte üreticilerden sorunlarını din leyen Vehbi Koç, çayla simit yedi. Üreticiler, “Vehbi

KÜLTÜRÜ BAKIMINDAN ÖNEMİ Pertev Naili Boratav sadece Türkiye’de Türk halkbilimi ve Türk halk edebiyatı araş­ tırmalarının bilimsel bir disiplin içerisinde

/ Tıpkı benim gibi o da/ çok uzaklarda kalan bir ağacın altında / Unutmuş o- labilir uykusunu/ Onu da benim gibi deli etmiştir, deli./ Her solukta .alıp da memleket

Even though the women in the novel are not exposed to the beauty standards of our time, de Berniéres represents some of the characters as being exposed to

Using the seminal book Middle East Studies after September 11: Neo-Orientalism, American Hegemony and Academia as its basis, we present here a critical

In a comprehensive view on Iranian cinema from the Constitutional period to the post Islamic Revolution of Iran, in the other words, since cinema entered Iran and the