• Sonuç bulunamadı

Rusya Federasyonu'nun Güney Kafkasya Politikası

Sovyetler Birliği’nin dağılması, Rusya’ya büyük zarar vermiş ve ülkeyi süper güç statüsünden yoksun bırakmıştır. Sovyet sonrası dönemde hayata geçirilen siyasi ve ekonomik reformlar ve amaçlanan dönüşüm süreci Yeltsin döneminin iç politikada kaos ve ekonomik çöküş, dış politikada ise tutarsızlık ve etkisizlik kavramlarıyla anılması sonucunu beraberinde getirmiştir.76 Nitekim Sovyetlerin eski coğrafyası toprak anlaşmazlıkları ve çatışan çıkarlarıyla birbirine düşman devletlerin ortaya çıkışına sahne olmuştur.77 Fakat sahip olduğu askeri kaynakları ve uluslararası örgütlerdeki yeri (BM’lerdeki daimi üyeliği başta olmak üzere) ile Sovyetler Birliği’nin diğer ülkelerinden uluslararası sistemde daha ayrıcalıklı bir yer edinen Rusya Federasyonu, Kafkasya’da, askeri, ekonomik ve politik varlığıyla, bölgenin yeni bağımsız devletleri

76 İrfan Kaya Ülger (Ed.), Putin'in Ülkesi: Yeni Yüzyıl Eşiğinde Rusya Federasyonu Analizi , Habibe Özdal, "Rusya'nın Eski Sovyetler Birliği Ülkeleriyle İlişkileri", Seçkin Yayıncılık, 2015, s.427.

77Andrey Yepifantsey, “Russia İn Transcaucasia:What’s Gone Wrong?,” Russia İn Global Affairs, 24 Eylül 2011, <http://eng.globalaffairs.ru/number/Russia-in-Transcaucasia-Whats-Gone-Wrong-15334 >, (03.03.2017).

33

olan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan üzerinde etkide bulunma potansiyeli olan önemli bir bölgesel güç olarak kalmıştır.78

Dağılmadan sonraki ilk yıllarda, Rusya Federasyonu’nun öncelikli meselesi ülkenin istikrarını ve güneyden gelebilecek tehditlere karşı toprak bütünlüğünü korumak olmuştur. Nitekim başlangıçtan itibaren, Moskova’nın Güney Kafkasya’nın yeni devletlerine karşı duruşuna güvenlik endişeleri hakim olmuştur.79 Bu çerçevede, Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri ile Güney Kafkasya devletleri, Rusya Federasyonu’nun güvenlik kompleksinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmüştür. Azerbaycan ve Ermenistan'ın İran’a komşu olması ve dolayısıyla Kuzey Kafkasya ve İslam dünyası arasındaki tampon bölge işlevi sebebiyle, Güney Kafkasya'nın Moskova tarafından kontrolü halinde Orta Doğu ile ilişkilerde hem köprü hem de tampon olarak vazife görebileceği öngörüsünde bulunulmuştur.80

1990’ların başında, dağılmanın getirdiği kargaşayla birlikte, Rusya Federasyonu Batı’ya bağımlı politikalar izlemiştir. Batı’yla entegre olmak, Boris Yeltsin yönetiminin ilk yıllarında başlıca dış politika amacı olarak belirlenmiştir. Dış politikada Avrasyacı-Atlantikçi çekişmesi, Batı yanlısı politika izlenmesi dolayısıyla yaşanmıştır. Batı’nın parçası haline gelmenin Rusya’nın geleneksel büyük güç olma imajını gölgeleyeceği ve piyasa ekonomisine dönüşme amacının devletin egemenliği ve rolünü azaltacağı düşünülmüştür. Bu nedenle, Batı eğilimli Atlantikçiler dış politikadaki etkinliklerini kaybetmişler, Rusya’nın egemenliğini, devletin daha fazla rol sahibi olmasını ve yeniden süper güç olma amacını hedefleyen Avrasyacı görüş yavaş yavaş Rus dış

78Edmund Herzig, The New Caucasus, Armenia, Azerbaijan and Georgia, London, The Royal Instıtute of Internatıonal Affairs, 1999, s. 102.

79Andrey Ryabov, “Russia’s National İnterest”, South Caucasus 20 Years of Independence,”

Friedrich-Ebert-Stiftung,s.247,<http://library.fes.de/pdf-files/bueros/georgien/08706.pdf>, (05.03.2017).

80Armen V. Abelyan, “Russia’s National Interests ın the Transcaucasus and the U.S. Policy: Implications for Armenian National Security” March 2006, Thesis Naval Postgraduate School. s.22-23<http://www.dtic.mil/cgibin/GetTRDoc?AD=ADA445283&Location=U2&doc=GetTRDoc.pdf>,(08.0 7.2017)

34

politikasına egemen olmaya başlamıştır.81 Bu bağlamda, Rusya Federasyonu dış politikasındaki dönüşümün en belirgin ifadelerinden biri “yakın çevre” politikasının ilanı olmuştur. Rusya Federasyonu’nun Monroe Doktrini olarak adlandırılan bu politika ile eski Sovyet topraklarının Moskova'nın ekonomik ve güvenlik açılarından yaşamsal çıkar alanı olduğu ifade edilmiştir.82 Böylelikle dış politikanın yeni öncelik alanı yeni bağımsız devletler, “yakın çevre” olmuştur. Rusya Federasyonu için yakın çevre politikasına meşru zemin sağlayacak mekanizma, 21 Aralık 1991’de Bağımsız Devletler Topluluğunu (BDT) kuran Alma Ata anlaşmasının imzalanmasıyla oluşturulmuştur. Sovyetler Birliği’ni oluşturan Baltık devletleri dışındaki 1183 eski cumhuriyetin, üye devletler arasında işbirliği yaparak SSCB sonrası sorunları çözüme kavuşturması temel amaç olarak belirlenmiştir.84 15 Mayıs 1992’de Taşkent’te, Rusya Federasyonu, Ermenistan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan’ın katılımıyla Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imzalanmıştır. Anlaşmaya göre taraf devletlerin, egemenlikleri ve toprak bütünlüklerine yönelik askeri bir tehdide beraberce karşılık vermeleri, silahlı bir saldırıya uğramaları halinde de diğer üyelerin askeri yardımlar da dahil her türlü yardımı sağlamaları öngörülmüştür.85Azerbaycan, Gürcistan ve Belarus’un da 1993 yılında katılım sağlamasıyla 1994’te 5 yıllığına Kollektif Güvenlik Anlaşması yürürlüğe girmiştir. Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan 5 yılın sonunda anlaşmayı yenilemeyi reddetmiş ve ortak güvenlik şemsiyesi sağlamayı amaçlayan Kollektif Güvenlik Anlaşması’ndan çekilmişlerdir.86

81Andrew C. Kuchins ve Igor A. Zevelev, “Russian Foreign Policy: Continuity in Change”, The Washington Quarterly, Winter 2012, s. 149.

82 Ibid, s. 151.

83Bağımsız Devletler Topluluğu’nun 2019 yılı itibariyle üye sayısı 9 olmuştur. 1993’te üye olan Gürcistan 2008 Rus-Gürcü Savaşı’nın ardından üyelikte ayrılmıştır. Topluluğun kurucu üyelerinden olan Ukrayna ise 2014’te Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından ilhakından sonra topluluktan ayrılmıştır.

84 Oleksandr Sushko, “The Dark Side of Integration: Ambitions of Domination in Russia’s Backyard”, The Washington Quarterly, Spring 2004, s. 120.

85Ministry of Foreign Affairs of the Republic of Armenia, “Collective Security Organization”,

<https://www.mfa.am/en/international-organisations/CSTO/>, (08.07.2019).

86J.H. Saat, The Collective Security Treaty Organization”, Conflict Studies Research Center Şubat 2005, s.3 <https://www.files.ethz.ch/isn/92581/05_Mar.pdf>,(08.07.2019).

35

Rusya Federasyonu’nun Güney Kafkasya’ya ilişkin politikası yakın çevre politikasının etkisi altında gelişmiştir. 1993’te yayınlanan Rusya Federasyonu Dış Politika Konseptinde, BDT üyeleri ile ikili ve çoklu işbirliği alanları geliştirmek Rus dış politikasının öncelikli amacıdır, ifadesi kullanılmış ve eski Sovyet coğrafyasına yönelik amaçlar yeni bağımsız ülkelerle siyasi, ekonomik, askeri işbirliğini BDT çerçevesinde ve ikili ilişkiler bazında derinleştirmek, BDT altyapısını güçlendirmek, sınırlarının ortak korunması, barış gücünün oluşturulması ve BDT alanında anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü desteklemeye devam etmek olarak tanımlanmıştır.87

Sahip olduğu zengin enerji kaynaklarının yanı sıra Rusya Federasyonu için, Hazar enerji kaynaklarının en kısa yoldan dünya piyasalarına ulaştırılmasının yolu Güney Kafkasya’dan geçmektedir. Askeri ve siyasi önemin yanında Güney Kafkasya ekonomik olarak da Rusya Federasyonu için önem taşımıştır. Kendisi de dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olmasına rağmen, Moskova buradaki kaynakların dünyaya çıkışını control ederek dünya enerji piyasasında söz sahibi olmaya çalışmıştır.88 Bu amaçla, Güney Kafkasya’da bölgesel veya küresel aktörlerin etkinlik kurmalarının engellenmesi ve bölgede yer alan eski Sovyet cumhuriyetlerinin dış politika ve askeri yönden kendine bağlı olarak hareket etmelerini sağlamaya ya da en azından kendisine yönelik bir koz olarak kullanılmalarının önüne geçmeye çalışmıştır.

Fakat Hazar bölgesine Batılı petrol şirketlerinin girişi ve ABD’nin bölgeye yönelik çoklu boru hatlarını desteklemesi, Rusya’nın Hazar havzası enerji güzergahındaki tekel konumunu sonlandırmış ve Batı’nın etkisi Rusya Federasyonu’nun yeni sınırlarına uzanmıştır.89

87Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti, 2000 ve 2008 yıllarında revize edildi. Dışişleri Bakanlığı sitesinde 2008’deki revize edilmiş hali bulunmaktadır. “The Foreign Policy Concept of the Russian Federation”12July2008,<http://www.mid.ru/bdomp/nsosndoc.nsf/1e5f0de28fe77fdcc32575d900298676/8 69c9d2b87ad8014c32575d9002b1c38!OpenDocument>, (07.08.2018).

88Trenin, Dmitri, “Russia’s Spheres of Interest, not Influence”, The Washington Quarterly, 32/4 (2009), s. 15.

89Ibid, s. 9.

36

Vladimir Putin’in 2000 yılında başkan olmasıyla birlikte, gelişen koşulların da etkisiyle Rusya Federasyonu’nun dış politika söylemi daha iddialı hale gelmeye başlamıştır. 2000 yılında ilan edilen Ulusal Güvenlik Konsepti’nde, uluslararası sistemdeki temel eğilimin ABD’nin liderliğinde Batılı devletlerin egemen olduğu bir uluslararası ilişkiler yapısının oluşturulması yönünde olduğu, Batılı ülkelerin uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak askeri güçle sorunları tek taraflı olarak çözmeye çalıştığı belirtilmiştir. Rusya’nın çıkarlarını göz ardı ederek temel meseleleri çözmenin, uluslararası güvenlik ve istikrara zarar verdiği söylenen belgede Rusya’nın, ekonomik, teknolojik, askeri potansiyeli ve Avrasya kıtasındaki stratejik konumuyla küresel sistemde hala önemli bir rol oynamaya devam ettiği vurgulanmıştır.90

Putin’in liderliği ile Rusya Federasyonu, ABD’nin tek kutuplu hegemonyasını dengeleme çabasında olmuştur. Rusya’nın ekonomik gücünü yeniden kazanmasıyla kendine güveni artmış, 2006’da Paris Klubü’ne tüm borçlarını ödemiş ve ekonomik bağımsızlık siyasi egemenliği de beraberinde getirmiştir.91 Ekonomi ve siyasi alandaki başarılar Moskova'nın yakın çevresine ilişkin politikasının da dönüşüm geçirmesine neden olmuştur. Eski Sovyet coğrafyasında entegrasyon projelerine odaklanan Putin, Moskova'nın temelini teşkil ettiği Bağımsız Devletler Topluluğu'nun tüm ülkelerin tüm ülkelerin yararına olacak şekilde geliştirilmesine öncelik vermiştir. Böylelikle farklı hızlarda ve düzeylerde entegrasyon olası hale getirilmiştir. Nitekim Putin işbirliğine gönüllü ülkelerle entegrasyon sürecini hızlandırmıştır.92 Bu bağlamda, 2002 yılında Kolektif Güvenlik Anlaşması tarafların birine gerçekleştirilen bir saldırının tümüne yapılmış sayılacağını öngören askeri bir ittifaka dönüştürülerek, Kolektif Güvenlik

90“National Security Concept of the Russian Federation”, The Ministry of the Foreign Affairs Of the Russian Federation, 10 January 2000,<http://www.mid.ru/bdomp/ns-osndoc.nsf/1e5f0de28fe77fdcc32575d900298676/36aba64ac09f737fc32575d9002bbf31!OpenDocumen>, (04.04.2018).

91Andrew C. Kuchins and Igor A. Zevelev, Russian Foreign Policy: Continuity in Change”, The Washington Quarterly, Winter 2012, s. 154-155.

92Frasen Cameron&Jarek Domanski, "Russian Foreign Policy With Reference to İts Western Neighbours", Europen Policy Center, No:7, 2005, s.5.

37

Anlaşması Örgütü (KGAÖ) adını almıştır93. Esasında örgüt herhangi bir BDT üyesinin NATO’ya katılmasını veya topraklarında ABD askeri üsleri barındırmasını önlemeye yönelik olarak tasarlanmıştır.94

Rusya Federasyonu artan gücüyle orantılı biçimde Putin'in ikinci başkanlık döneminde “eski Sovyet coğrafyasını yaşamsal çıkar alanı” olarak tanımlama ve bunu dış politikasında öncelikli hale getirme yönünde irade göstermiştir. Moskova açısından küresel alanda kendine biçtiği rolün yanı sıra bölgesel çıkarları bakımından da eski Sovyet coğrafyasında yer alan ülkeler ile ilişkiler siyasi olduğu olduğu kadar ekonomik bir gereğin de sonucu olmuştur. Bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından eski Sovyet ülkelerinin dış politika eğilimleri ve sistemde edinecekleri yeri dikkatle takip eden Kremlin, askeri güvenlik alanında SSCB dönemindeki varlığını sürdürmeyi, siyasi alanda kendisine yakın olan dost yönetimlerin iktidarda kalmasını amaçlarken, ekonomi ve enerji alanında bölgede üstünlük sağlama gayesinde olmuştur.95

Uluslararası sistemde dikkate alınan bir aktör ve küresel gelişmeleri etkileyebilme kapasitesine sahip bir ülke olabilme amacında olan Rusya Federasyonu yakın çevresinde hakim güç olmasının uluslararası yansımaları olacağı kanaatinde olmuştur. Bu nedenle Moskova yakın çevresinde ve kendi topraklarında Batı’nın demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi gibi değerleri yaymasını çıkar alanının daraltılmasının yolu olarak değerlendirmiştir. Güney Kafkasya’da Rusya etkisinden uzak rejimlerin kurulmasını ve yabancı güçlerin bölgeye yerleşmesini istemeyen Rusya Federasyonu, Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan’daki renkli devrimleri eski coğrafyasıyla bütünleşme çabalarına Batı tarafından gerçekleştirilen komplolar ve ABD’nin yakın çevresinde Rusya’nın etkisini azaltıp, kendi etkinliğini artırma çabaları

93“Basic Facts”, Kollektif Güvenlik Anlaşması Web Sitesi,

<http://www.odkb.gov.ru/start/index_aengl.htm>, (07.06.2019)

94Dmitri Trenin, “Russia’s Spheres of Interest, not Influence”, The Washington Quarterly, 32/4 (2009), s. 1.

95Özdal, 2015, s. 432.

38

olarak yorumlamıştır.96 Moskova'ya göre söz konusu gelişmeler toplumsal hareketlerin Batı tarafından manipüle edilmesi ile sivil toplum kuruluşları ve demokratikleştirme hareketleri yoluyla ortaya çıkarılmıştır. Benzeri girişimlerde Rusya'nın hedef ülke haline geleceği algısı Rus siyasi çevrelerinde yaygın kanaat haline gelmiştir. Bu nedenle, öncelikli çıkar alanı olarak ilan ettiği coğrafyada herhangi bir yabancı aktörün etkisini tehdit olarak değerlendirerek Moskova'nın rolünü sınırlandıracak her türlü girişimi önlemeye çalışmıştır.

Nitekim, ABD destekli Saakashvili’nin 2003’teki Kadife Devrim'le Gürcistan'da yönetime gelmesi, Washington ile yakın askeri ve siyasi bağlar geliştirmesi ve sonrasında NATO’ya üye olmayı istemesi 2008 yılında Gürcistan ile Güney Osetya arasında çıkan savaşa Rusya Federasyonu’nun müdahil olmasına neden olmuştur. 2008 Ağustos Savaşı esasında Rusya’nın Gürcistan’dan daha çok, ABD’ye verdiği bir mesaj olarak algılanmıştır. Kremlin savaş sonrasında Güney Osetya ve Abazya’nın bağımsızlığını tanımış ve Rusya Federasyonu’nun yaşamsal çıkar alanlarına sahip olduğu açıklamaları yapılmıştır.97 Rusya Federasyonu Başkanı Dimitri Medvedev 2011 Kasımında askeri yetkililere yaptığı bir konuşmada, Gürcistan Savaşı ile ilgili olarak, savaşın NATO dahil diğer partnerlerine ittifakı genişletme kararı vermeden önce jeopolitik istikrarı düşünmek zorunda olduklarını dair verilmiş bir mesaj olduğunu söylemiştir. Böylece, ilk defa operasyonun sadece Rusya vatandaşlarını korumak için değil, Rusya’nın sınırlarında meydana gelecek stratejik değişiklikleri durdurma ihtiyacından kaynaklandığı bir Rus yetkilisi tarafından kabul edilmiştir.98

96 Ibid, s. 12.

97Fyodor Lukyanov, “Medvedev’s Foreign Policy: Period of Stabilization”, 12 Şubat 2012, Russia in Global Affairs, <http://eng.globalaffairs.ru/redcol/Medvedevs-Foreign-Policy-Period-of-Stabilization-15453>, (04.03.2017).

98Fyodor Lukyanov, “The Russian –Georgian War As A Turning Point”, 24 Kasım 2011, Russia in Global Affairs, <http://eng.globalaffairs.ru/redcol/The-Russian-Georgian-war-as-a-turning-point-15381>

,(04.03.2017).

39

Rusya Federasyonu, 2008 Ağustos Savaşı’ndan sonra Azerbaycan-Ermenistan arasındaki Karabağ görüşmelerinde arabulucu olarak öne çıkmaya çalışmıştır.

Arabuluculuk çabalarındaki görünen sebebin Rusya Federasyonu’nun barışçıl bir devlet olduğunu kanıtlamak olduğu fakat gerçek nedenin arka bahçesi olarak gördüğü bölgede kendi müdahalesi olmadan bir barış anlaşmasının gerçekleşmesini önlemek, yani barış sürecini manipüle etmek olduğu şeklinde yorumlar yapılmıştır.99

Güneyden gelebilecek tehditleri ulusal güvenliğine başlıca tehditlerden algılayan Rusya Federasyonu için bölgeye yabancı nüfuzunun girmemesi hayati derecede önemlidir ve bu açıdan Güney Kafkasya Moskova'nın yumuşak karnını oluşturmaktadır.

Sovyetler Birliği’ni yeniden yaratma amacında olmasa da eski coğrafyasındaki hegemon konumunu sürdürmeyi ve Batı’nın özellikle de ABD’nin, yakın çevresindeki ayrıcalıklı çıkarlarını tanımasını istemektedir. Kendi ekonomik ve siyasi modelini Batı’nın demokrasi dayatması olmaksızın devam ettirmek amacında olan Kremlin, yakın çevresinin Batı değerleriyle uyumlu hale gelip, Batı yanlısı rejimlerle yönetilmesini kendi topraklarına da yayılabilecek bir tehdit olarak görmektedir.

NATO’nun eski egemenlik alanındaki ülkeleri üye yapmasından hoşnut olmamakta, ABD’nin bölge ülkeleriyle yakın siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirmesini, demokrasi amaçlı yardımlar yapmasını, bölge ülkelerini Avrupa-Atlantik ittifakına kazandırma çabalarını Soğuk Savaş sonrası çevrelemenin yeni versiyonu olarak değerlendirmektedir.

40