• Sonuç bulunamadı

SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ"

Copied!
182
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Tuğba ÇALIK

Ankara-2019

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

SOĞUK SAVAŞ SONRASI ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Tuğba ÇALIK

Tez Danışmanı Prof. Dr. Erel TELLAL

Ankara-2019

(3)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

Tuğba ÇALIK

SOĞUK SAVAŞ

SONRASI

ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Erel TELLAL

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı İmzası

.. r, . . 7

:e. .1.

l

A. (.. ... .

l ~

...

.. ,., ... .

Tez Sınavı Tarihi

~{!.~_ /2.: 20.l:;;J .. .. ....

(4)

/

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belg{ ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve· etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği

o1arak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.(.QX./.oi./20~0

Tezi Hazırlayan Öğrencinin Adı ve Soyadı

Tuğba ÇALIK

İmzası

(5)

i İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ... i

KISALTMALAR TABLOSU ... iii

GİRİŞ ... 6

BİRİNCİ BÖLÜM ... 11

ABD’NİN AVRASYA STRATEJİSİNİN GÜNEY KAFKASYA’YA ve BÖLGE ÜLKELERİNİN GÜNEY KAFKASYA POLİTİKALARINA YANSIMALARI ... 11

1.1. ABD’nin Avrasya Stratejisi ... 11

1.2. Soğuk Savaş Sonrasi Güney Kafkasya ... 18

1.3. ABD'nin Güney Kafkasya Politikası ... 20

1.4. Rusya Federasyonu'nun Güney Kafkasya Politikası ... 32

1.5. İran İslam Cumhuriyeti'nin Güney Kafkasya Politikası ... 40

İKİNCİ BÖLÜM ... 45

ERMENİSTAN: GÜNEY KAFKASYA’NIN KÜÇÜK, DİASPORANIN BÜYÜK ÜLKESİ ... 45

2.1. Ermenistan’ın Jeopolitik Çevresi ve Tarihi Deneyimi ... 45

2.2. Dağlık Karabağ Anlaşmazlığı ... 47

2.3. Ermenistan-Türkiye İlişkilerinin Temel Belirleyicileri ... 49

2.4. Ermenistan’ın Güvenlik Endişeleri ve İç Dinamikleri ... 52

2.5. Ermenistan Dış Politikasının Temel Özellikleri ... 68

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 73

ABD-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ ve İLİŞKİLERDEKİ DİNAMİKLER ... 73

3.1. ABD-Ermenistan İlişkilerinin Temel Belirleyicileri ... 73

3.2. ABD’nin Dağlık Karabağ Anlaşmazlığının Çözüm Sürecindeki Rolü ... 76

3.3. ABD’nin Ermenistan-Türkiye İlişkilerini Normalleştirme Çabaları ... 92

3.4. ABD’nin Ermenistan’a Sağladığı Dış Yardımlar ... 105

3.5. ABD'de Ermeni Diasporasinin Geçmişi, Ermeni Toplumu ve ABD Siyasetini Etkileyen Unsurlar ... 108

3.5.1. Diaspora Kavramı ve Ermeni Diasporası ... 108

3.5.2. ABD'de Ermeni Toplumunun Oluşması ve Ermeni Lobi Faaliyetlerinin Başlaması ... 115

3.5.3. Ermeni Lobisi ve Faaliyetleri ... 118

3.5.4. ABD'de En Önemli İki Lobi Kuruluşu: AAA ve ANCA ... 120

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 127

ERMENİSTAN’IN BÖLGE ÜLKELERİYLE İLİŞKİLERİ VE ABD DIŞ POLİTİKASINA YANSIMALARI ... 127

4.1. Rusya-Ermenistan İlişkileri ... 127

4.2. Ermenistan-İran İlişkileri ... 144

(6)

ii

KAYNAKÇA ... 156 ÖZET ... 176 ABSTRACT ... 177

(7)

iii

KISALTMALAR TABLOSU

AAA American Armenian Assembly/Amerikan Ermeni Asamblesi

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri

AGİK Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı

AGİT Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı

ANCA Armenian National Committee of America/Amerika Ermeni Ulusal Komitesi

ANM Armenian National Congress/Ermeni Ulusal Hareketi

ARF Armenian Revolutionary Federation/ Ermeni Devrimci Federasyonu

ASALA Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu

BDT Bağımsız Devletler Topluluğu

(8)

iv

BM Birleşmiş Milletler

CEPA Comprehensive and Enhanced Partnership Agreement Kapsamlı ve Genişletilmiş Ortaklık Anlaşması

EAEU Eurasia Economic Union/Avrasya Ekonomik Birliği

FSA Freedom Support Act/Özgürlükleri Destekleme Yasası

GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

GUAM Gürcistan Ukrayna Azerbaycan Moldova

ILSA Iran-Libya Sanctions Act/İran-Libya Yaptırımlar Yasası

IMF International Monetary Fund/Uluslararası Para Fonu

JCAG Justice Commandos of the Armenian Genocide/Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları

KGA Kolektif Güvenlik Anlaşması

KGAÖ Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü

MCC Millenium Challenge Corporation/Milenyum Zorluklarla Mücadele Kurumu

(9)

v

NATO North Atlantic Treaty Organization/Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

TARC Turkish-Armenian Reconciliation Commission/Türk- Ermeni Uzlaştırma Komisyonu

UNSC United Nations Security Council/Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi

(10)

GİRİŞ

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılı sonunda dağılmasıyla, Güney Kafkasya ülkeleri Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında yer alan stratejik konumu ve zengin doğal kaynakları ile Güney Kafkasya’nın, yeniden bağımsız bir aktör olarak uluslararası sistemde yerini alması bölgesel güçler olan Rusya, İran ve Türkiye’nin yanısıra Soğuk Savaş’ın bitmesiyle dünyanın tek süper gücü haline gelen ABD’nin de bölgeye yönelik politika geliştirmesine neden olmuştur. Azerbaycan, zengin doğal kaynakları ve Hazar Denizi’ne kıyısı olan stratejik konumuyla Güney Kafkasya’nın en önemli ülkesi olarak öne çıkmıştır. ABD’nin bölgeye yönelik politikasının temeli olan, enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara güvenli bir şekilde ulaştırılmasında Azerbaycan, bir ABD projesi olan Doğu-Batı enerji koridorunun kilit ülkesi haline gelmiş ve bu nedenle Azerbaycan’ın Batı çizgisinde tutulması ABD’nin Güney Kafkasya politikasının başarısı için çok önemli görülmüştür.1

Azerbaycan’ın bu hayati önemine rağmen, ABD’nin Güney Kafkasya politikasında, Ermenistan’a verdiği önemin ve yapılan yardımların, Ermenistan’ın bölgedeki konumunun ve ABD dış politikası açısından işlevselliğinin çok ötesinde olduğu kanaati doğmuştur. Nitekim Ermenistan sınırlı kaynakları, gün geçtikçe azalan nüfusu2, karayla çevrili coğrafyası ve tarihi husumetleri ile önemli Güney Kafkasya’nın nispeten önemsiz ülkesi olmuştur. Azerbaycan topraklarının % 20’sini3

1Peter Rutland ve Gregory Dubinsky, “US Foreign Policy in Russia” , US Foreign Policy, Michael Cox&Doug Stokes, (ed), Oxford University Press, 2008, s. 259-260.

22019 yılı verilerine göre Ermenistan’ın nüfusu 2.959.847’dir ve bu haliyle Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazandığı 1991 yılına göre nüfusu yarım milyon azalmıştır.

<https://www.worldometers.info/world-population/armenia-population/> (04.01.2019)

3İşgal edilen alanın Azerbaycan topraklarının ne kadarına tekabül ettiğine dair çeşitli kaynaklarda % 15 ve %20 olmak üzere farklı veriler kullanılmaktadır. Dağlık Karabağ dışında Ermenistan’ın işgal ettiği Kelbajar, Agdam, Fuzuli, Jabrayil, Gubatlı, Zangelan ve Laçin’in Azerbaycan topraklarının % 20’sini

(11)

7

bağımsızlığından üç yıl sonra işgal etmiş ve işgaller nedeniyle komşusu olan Türkiye Ermenistan’la olan sınırını kapatmıştır. BM’nin alenen işgalci4 olarak kabul ettiği Ermenistan, bölgenin eski hegemonu Rusya Federasyonu ile yakın askeri, stratejik bağlar geliştirmiştir. Topraklarında Rus askeri üs ve birliklerini barındıran tek Güney Kafkasya ülkesi haline gelerek5, Rusya’nın bölgedeki en güvenilir müttefiki olmuştur.

‘Haydut’ devlet İran’la da yakın ilişkiler geliştiren Ermenistan ABD'nin İran’ı izole etme çabalarını bir ölçüde sekteye uğratmıştır.

Ermenistan gibi küçük bir ülkenin ABD çıkarlarına zarar verebilecek ilişkiler kurması ve ona aykırı politikalar izlemesi halinde; söz konusu ülkeye yönelik kullanılan dil değiştirilip, sonrasında ise yaptırımlar uygulanmaktayken, Ermenistan’a yönelik ABD'nin bu tür bir söylem ve politika değişikliği olmamış, aksine işgale uğrayan Azerbaycan cezalandırılırken Ermenistan ödüllendirilmiştir. Nitekim, ABD’de bulunan 1 milyondan fazla Amerikan Ermenisi, etkili lobi çalışmalarıyla Azerbaycan’a hükümet düzeyinde yardım yapılmasını yasaklayan Özgürlükleri Destekleme Yasası (Freedom Support Act, FSA) 907. bölümün çıkarılmasını sağlamış, 1992’den 2018 yılına kadar Ermenistan’a yapılan 2 milyar doları aşan yardımlarla ABD Ermenistan’ı Avrasya’da en fazla yardım sağladığı 5 devletten biri haline getirmiştir. Washington sadece

oluşturduğuna ilişkin Azerbaycan Cumhuriyeti’nin verileri çalışmada temel alınmıştır.

<http://mfa.gov.az/en/content/813>, (01.04.2018)

4Karabağ anlaşmazlığı ile ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi 1993 yılında 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları almıştır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve uluslararası sınırların ihlal edilemez olduğu onaylanmış ve Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan egemenliği altında olduğu ifade edilmiştir. “Resolution 822”, <http://unscr.com/en/resolutions/822>, “Resolution 853”, <http://unscr.com/en/resolutions/853>,

“Resolution 874”, <http://unscr.com/en/resolutions/874>, “Resolution 884”,

<http://unscr.com/en/resolutions/884 > (01.04.2018).

5 Esasında Rusya Federasyonu’nun Güney Kafkasya’da Ermenistan dışında Güney Osetya ve Abhazya’da da üsleri bulunmaktadır. 2007 yılında Gürcistan’daki üslerinden çekilen Moskova, 2008 Rus-Gürcü Savaşı’ndan sonra yeniden bölgede üs edinmiş ve 7000 askerini bu üslerde konuşlandırmıştır. Yapılan anlaşmalarla Güney Osetya’daki askeri üssün 99, Abhazya’daki üssün ise 49 yıllığına Rusya Federasyonu’na ait olması öngörülmüştür. Anton Lavrov, “After the War”, Russia in Global Affairs 9 Nisan 2010, <https://eng.globalaffairs.ru/number/After_the_War-14780>, (02.07.2018)

(12)

8

Ermenistan’a yardım etmekle kalmamış, Azerbaycan toprağı olan ve Ermenilerin işgali altında bulunan Karabağ’a da her yıl yardım göndermiştir.6

Bunlara ilaveten, ABD’deki Ermeni diasporası yalnızca Azerbaycan’a yönelik değil, NATO üyesi Türkiye’ye ilişkin de, ABD’nin yaptırımlarda bulunması için lobi faaliyetlerinde bulunmuştur. Ermeni diasporası Türkiye ile ilişkileri bozmak pahasına, önceleri eyalet meclislerinde, sonradan ise ABD Kongresi’nden Türkiye’ye yönelik soykırım kararı çıkarma gayretinde olmuştur. Ne kaynakları ne de potansiyeli bakımından Türkiye ve Azerbaycan ile aynı kulvarda olan Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan için yarattığı ve yaratma potansiyeli barındırdığı sorunların ulusal gücü ile orantısız derecede ses getirmesinin nedeni, genellikle güçlü Ermeni lobisinin ABD yönetim çevrelerindeki etkinliği ile açıklanmaktadır. Oysa ki, verilen tüm desteğin sadece lobi faaliyetleri ile açıklanması Ermenistan’ın Rusya Federasyonu ile çok yakın, İran’la da olumlu ilişkilere sahip olmasının ABD’nin Ermenistan politikasına önemli ölçüde etkide bulunduğu ve Ermeni lobisinin belirli dönem ve derecelerde etkin olabildiği gerçeğini göz ardı etmektedir.

Çalışmanın temel varsayımı etnik grupların dış politika üzerinde önemli etkileri olmasına rağmen, etnik lobi çalışmalarının siyasi kararları belirlemediği ve ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda etnik çıkarlardan kolaylıkla vazgeçilebildiğidir.Bu bağlamda, ABD’nin Ermenistan’a yönelik ‘pragmatik’ olarak adlandırılmayan politikasının ardında, sadece Ermeni lobisinin olmadığı, sağlanan dış yardımların yanısıra, Dağlık Karabağ anlaşmazlığının çözümü ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirme sürecindeki çabaları ile ABD’nin Ermenistan’ı Batı sistemine kazandırma politikası güttüğü, bu politikanın da ABD’nin hem Rusya’yı hem de İran’ı

6Jim Nichol, “Armenia, Azerbaijan and Georgia:Political Developments and Implications for U.S.

Interests”, Congressional Research Service Reports, April 2, 2014. s.42-62 ,

<https://fas.org/sgp/crs/row/RL33453.pdf >, (02.06.2018)

(13)

9

çevreleme amacına hizmet ettiği savunulmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde bulunan ve bulundukları ülkelerde çeşitli derecelerde etkili olabilen etnik lobiler ABD’de siyasal sistemin sağladığı özgürlük ortamı nedeniyle çok daha fazla hareket serbestliğine sahip olmuştur. Söz konusu durum, yönetim çevrelerinde çıkar grupları ile etnik lobilerin alınan kararları etkilemesini kolaylaştırmış, hem sistemin hem de kamuoyunun nezdindeki konumları sebebiyle ABD’de etnik lobiler ve diaspora grupları ile alakalı çok sayıda çalışma yapılmıştır. Oldukça organize bir Ermeni diasporasına evsahipliği yapması sebebiyle ABD’nin Ermenistan ile ilişkileri de etnik lobiler çerçevesince incelenmeye çalışılmış, ilişkilerdeki diğer dinamikler genellikle göz ardı edilmiştir. Ermenistan’ın bağımsızlığından bu yana geçen sürenin de az olması nedeniyle ABD-Ermenistan ilişkilerine yönelik sınırlı bir literatür bulunmaktadır.

Yapılan çalışmanın söz konusu literatüre katkı sağlaması ve konuya ilişkin kaynakça sıkıntısına faydalı olması öngörülmektedir. Bununla birlikte, Sovyetler Birliği’nin 1991 yılının sonunda dağılması nedeniyle ABD-Ermenistan ilişkilerini 1992 yılından itibaren değerlendirmek uygun bulunmuş ve çalışma Soğuk Savaş sonrası döneme tekabül eden 1992-2019 zaman aralığı ile sınırlı tutulmuştur.

ABD gibi bir süper gücün, bölgesel politikalarının onun küresel stratejilerinden ayrılamayacağı gerçeğinden hareketle, çalışma ABD'nin Ermenistan’a yönelik politikasının yalnızca siyasal sisteminden kaynaklanan (lobiler ve diğer çıkar grupları) gerekçelerle açıklanamayacağının ortaya konulmasını amaçlamaktadır. Bu çerçevede, çalışmanın birinci bölümünde, ABD’nin Güney Kafkasya politikasını anlamlandırabilmek için öncelikle ABD’nin Avrasya stratejisine değinilecektir.

Çalışmanın konusu olan ABD-Ermenistan ilişkileri, ABD’nin yanı sıra bölge ülkeleri olan Rusya ve İran’ın Güney Kafkasya politikası çerçevesinde izlediği politikalarla değerlendirileceğinden, birinci bölümün devamında Soğuk Savaş sonrası Güney Kafkasya’nın durumuna ve bölgesel güçler olan Rusya ve İran’ın ve bölge dışı bir güç

(14)

10

olarak da ABD’nin Güney Kafkasya politikasına değinilecektir. İkinci bölümde, öncelikle Ermenistan’ın ulusal çıkarlarına yönelik olarak ABD, Rusya ve İran’a karşı izlediği politikaların belirleyicisi olan Ermenistan’ın jeopolitik çevresi, güvenlik endişeleri ve tarihi deneyimi ele alınacaktır. Ermenistan-ABD ilişkilerinin anlatılacağı üçüncü bölümde ABD’nin Ermenistan politikasının öğelerini oluşturan, Dağlık Karabağ anlaşmazlığı, Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirme çabaları, ABD’de yaşayan Ermeni diasporası ve ABD’nin Ermenistan’a sağladığı dış yardımlar incelenecektir.

Çalışmanın son bölümünde ise, Ermenistan’ın bölge ülkeleri olan Rusya ve İran’la ilişkileri ele alınacak ve bunun ABD dış politikasına yansımaları değerlendirilecektir.

(15)

BİRİNCİ BÖLÜM

ABD’NİN AVRASYA STRATEJİSİNİN GÜNEY KAFKASYA’YA ve BÖLGE ÜLKELERİNİN GÜNEY KAFKASYA POLİTİKALARINA YANSIMALARI

1.1. ABD’nin Avrasya Stratejisi

1991 yılı sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılması, Amerika Birleşik Devletleri’nin tek başına küresel güç olarak hızla yükselmesine neden olmuş, rakibinin çöküşü Washington'ı emsalsiz bir konumda bırakmıştır. ABD dünyanın tam anlamıyla gerçek küresel gücü haline gelmiştir.Soğuk Savaş sonrası dönemin en belirleyici özelliklerinden biri, ABD’ye denk bir rakibin olmaması olarak öne çıkarken, bu durum Beyaz Saray için mevcut düzenin sürdürülebilir olup olmadığı kaygısını da beraberinde getirmiştir.7 ABD’nin Soğuk Savaş kazanımlarının korunması ve “tek kutuplu anının”8 uzatılması adına ne yapılması, nasıl bir strateji geliştirilmesi gerektiği, başat konumuna potansiyel rakiplerin kimler olabileceği ve bu durumun nasıl önlenebileceği soruları, kapsamlı ve bütünleşmiş bir Avrasya9 stratejisi oluşturulmasına neden olmuştur.

Bu çerçevede, ABD’li stratejistler ve uluslararası ilişkiler uzmanları ABD’nin küresel liderliğinin devamına yönelik, uzun dönemli stratejiler geliştirmiş ve buna yönelik önerilerde bulunmuşlardır. Söz konusu uzmanlardan öne çıkan kişi ise ABD

7Wilson Peter A., Schwartz Lowell, Shatz Hower, “Eurasian İnvasion”, National İnterest, 95 (2008), s.

43-50.

8Steven W. Hook, John Spanier, Amerikan Dış Politikası, Çev,Özge Zihnioğlu, İstanbul, İnkılap Yayınevi, 2018, s.188.

9Avrupa ile Asya kelimelerinin birleşiminden oluşan Avrasya, Avrupa kıtası ile Asya kıtasını kapsayan coğrafi bölgeye verilen isimdir. Alman Von Humbolt tarafından literatüre sokulan Avrasya’nın tanımı üzerinde bugüne kadar tam bir uzlaşı meydana gelmemiştir. Bu bağlamda, coğrafik olarak kesinleşmemiş, ortak kabul görmüş sınırları olmayan Avrasya'yı, Atlantik Okyanusu'ndan Pasifik'e uzanan Avrupa ve Asya kıtalarının neredeyse tamamı, Ural Dağları'nın Doğu ve Batısında uzanan bölge ya da Orta Asya kavimlerinin yerleşik düzene geçtiği Türklerin, Moğolların, Slavların, Çinlilerin yaşadığı geniş alan olarak kabul eden farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Anita Sengupta, Heartlands of Eurasia: The Geopolitics of Political Space, Lexington Books, 2009, s.,15-16-17.

(16)

12

yönetim çevrelerinde bulunmuş ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapmış Zbigniew Brzezinski olmuştur. Washington'ın Avrasya stratejisinin temellerini belirlediği Büyük Satranç Tahtası isimli kitabında Brzezinki, ABD için en önemli jeopolitik ödülün Avrasya olduğunu ve ABD’nin küresel üstünlüğünün doğrudan doğruya, Avrasya kıtasındaki hakimiyetinin ne kadar süre ve ne kadar etkili sürdürüldüğüne bağlı olduğunu belirtmiştir.10 ABD’ye meydan okuyabilecek potansiyel rakiplerin çıkış yeri olması bahse konu öngörünün temel sebebini oluşturmaktadır11. Geniş tanımıyla dünya GSMH’nın % 65’ini üreten ve 90 farklı ülkeye evsahipliği yapan Avrasya, aynı zamanda siyasal olarak dünyanın en iddialı ve dinamik devletlerinin bulunduğu yer olarak öne çıkmaktadır.12 ABD’den sonra en büyük on ekonomi13 ve dünyanın resmi olarak bilinen ve muhtemel tüm nükleer güçleri Avrasya’da bulunmaktadır.14

Tüm bu nitelikleriyle Avrasya'nın ABD’nin üstünlüğüne meydan okumak için gerekli siyasi ve ekonomik potansiyele sahip olduğu belirtilmiş ve Avrasya, üzerinde küresel üstünlük mücadelesinin sürdürülebileceği satranç tahtası olarak nitelendirilmiştir.15 Bu bağlamda, ABD’nin egemen gücünün devamı için nihai bir zorunluluk olarak, Avrasya’da tek bir gücün baskın olmasını sağlayacak sürecin önlenmesi ve Avrasya’yı mümkün olduğunca farklı güçler arasında bölünmüş bırakma stratejisi belirlenmiştir. Esasında ABD her iki dünya savaşına da Avrasya’da tek bir

10Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası, Çev., Yelda Türedi, İnkılap Yayınevi, 2005, s.51.

11“The Geopolitics of the United States, Part 1:The Inevitable Empire”, Stratfor, 24 August 2011,

<http://www.stratfor.com/analysis/geopolitics-united-states-part-1-inevitable-empire> (03.03.2017)

12“The Rebirth of Eurasia and the Three Factors that Will Shape It’s Future”, World Economic Forum,

<https://www.weforum.org/agenda/2018/06/the-rebirth-of-eurasia-and-the-three-factors-that-will-shape- its-future/ <(09.09.2018)

13Statistics Times'ın 2018 yılı GSYH verilerine göre dünyanın en büyük 10 ekonomisi şu şekilde sıralanmaktadır: ABD (20.513 trilyon dolar) Çin (13.457.267 trilyon dolar), Japonya (5.070.626 trilyon dolar), Almanya (4.029.140 trilyon dolar), Birleşik Krallık (2.808.899 trilyon dolar), Fransa (2.794.696 trilyon dolar), Hindistan (2.689.992 trilyon dolar), İtalya (2.086.911 trilyon dolar), Brezilya (1.909.386 trilyon dolar) , Kanada (1.733.706 trilyon dolar) Statistic Times,

<http://statisticstimes.com/economy/countries-by-gdp.php> (15.03.2019).

141968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (Non-Proliferation Treaty, NPT) na göre resmi olarak nükleer silahlara sahip olan beş ülke varken (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ) Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail’in de anlaşmaya taraf olmadan nükleer silah sahibi oldukları ifade edilmektedir. SIPRI, < https://www.sipri.org/yearbook/2018/06> (04.04.2018)

15 Brezizinski, 2005, s.56-57.

(17)

13

gücün hakim olmasını engellemek için girmiş ve bu yönüyle strateji radikal bir değişiklik yaratmamıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’na katılarak Avrasya’da Almanya’nın egemen olmasını önleyen ABD, Soğuk Savaş boyunca da çabalarını Sovyetler Birliği’nin hakim güç olmasını önlemeye yöneltmiştir. Benzer şekilde Vietnam ve Kore’ye yapılan müdahalelerin temel mantığı da Sovyetler Birliği’nin gücünü sınırlamak olarak belirlenmiştir.16

Oluşturulan strateji çerçevesinde Brezizinski, Avrasya’nın yeni jeopolitik haritasında kilit önemde beş jeostratejik oyuncu ile beş jeopolitik eksen belirlemiştir.

Buna göre, Fransa, Almanya, Rusya, Çin ve Hindistan büyük ve etkin oyuncularken;

Ukrayna, Azerbaycan, Güney Kore, Türkiye ve İran kritik olarak önemli jeopolitik eksen rolünü oynamaktadır.17Avrasya’da kilit önemdeki oyuncuların belirlenmesi, ABD çıkarları için tehlikeli olabilecek koalisyonlar hakkında da fikir vermiş, potansiyel olarak en tehlikeli senaryo ise Rusya, İran ve Çin’in büyük koalisyonu olarak belirlenmiştir.18

ABD dış politikasının ana hatlarını göstermesi açısından önem taşıyan Ulusal Güvenlik Strateji belgelerine de bahse konu anlayış yansımış ve özellikle, en son yayınlanan Aralık 2017 tarihli belgede ABD stratejisinin ana ekseninin Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore ile uğraşmak olacağı belirtilerek Avrasya Stratejisinin temel dinamiklerine uygun bir şekilde yol haritası çizilmiştir. 2017 tarihli Ulusal Güvenlik Strateji Belges i’nde “Rusya’nın hırsının, askeri kapasitesini artırmasıyla birleştiğinde Avrasya’da istikrarsızlık yarattığı” ileri sürülmüş ve Rusya “ABD’nin dünyadaki

16“The Geopolitics of the United States, Part 1:The Inevitable Empire”, Stratfor, 24 Ağustos 2011,

<http://www.stratfor.com/analysis/geopolitics-united-states-part-1-inevitable-empire>, (03.03.2017)

17Brzezinski, 2005, s. 65.

18Ibid, s. 66-67.

(18)

14

etkisini zayıflatmaya çalışmakla ve siber araçları istikrarsızlık yaratmak için kullanmakla” suçlanmıştır.19

Rusya Federasyonu, büyük petrol ve gaz rezervleri dahil, ABD’den daha fazla genişliğe ve doğal kaynağa sahip tek ülke ve Sovyetler Birliği’nin esas varisi sıfatıyla uluslararası sistemde yerini almıştır. Nitekim nükleer silahlara sahip olması ve yetişmiş insan gücü nedeniyle, bölgesel bir güçten çok daha fazlası olarak anılan Moskova, 90’lar boyunca karşılaştığı bütün zorlukların üstesinden gelmiş ve 2000 yılında Vladimir Putin’in başkan seçilmesiyle diğer topraklarına da yayılma tehdidi yaratan Çeçenistan sorununu halledip, eski Sovyet coğrafyasında konumunu güçlendirmiştir.

Artan petrol ve doğal gaz fiyatları ekonomik iyileşmeyi sağlarken, 2008’de GSYİH 1.3 trilyon dolara ulaşarak 1998 yılının 4 katı düzeyine erişmiştir. Ekonominin düzelmesiyle iç istikrar sağlanmış ve dış politika daha iddialı bir hale gelmeye başlamıştır. Eski Sovyet coğrafyasında hayati çıkar alanına sahip olma söylemleri benimsenmiş ve Kremlin’in deyişiyle ‘Rusya geri dönmüştür.20

ABD’nin Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında kurduğu düzenin değiştiğini, küresel sistemin mevcut güç dağılımını yansıtan yeni bir düzenlemeye sahip olması gerektiğini savunan bir yaklaşım benimsemeye başlayan Rusya Federasyonu, bunun ilk işaretini 2007 yılında gerçekleşen Münih Güvenlik Konferansı ile vermiştir.

Konferansta yaptığı konuşmada Putin dünyada tek bir gücün olmasının faydalı olmadığını, bir ülkenin tek başına hareket etmesinin dünyada her zaman daha fazla acıya neden olduğunu ifade etmiş ve ABD'nin bir çok alanda sınırlarını aştığını, herkese isteklerini kabul ettirmeye çalıştığını belirtmiştir.21ABD’yi rahatsız edecek söylemlerde

19“National Security Strategy of the United States of America”, White House Website, Aralık 2017, s.2- 25 <https://www.whitehouse.gov/wp-content/uploads/2017/12/NSS-Final-12-18-2017-0905.pdf>, (08.08.2018).

20Steven Pifer,”What Does Russia Want? How Do We Respond?”, Brookings Institution, 11 Eylül 2008,<https://www.brookings.edu/on-the-record/what-does-russia-want-how-do-we-respond/

>(04.03.2017).

21“Speech and the Following Discussion at the Munich Conference on Security Policy”, Kremlin Website, 10 Şubat 2007, <http://en.kremlin.ru/events/president/transcripts/24034> (09.08.2018).

(19)

15

bulunmasının yanı sıra eylemlerde de bulunmaya başlayan Moskova Ağustos 2008’de Güney Osetya’ya giren Gürcistan’a müdahale etmiş, 2014’te ise Ukrayna’ya yalnızca müdahale etmekle yetinmemiş, Kırım’ı bu ülkeden koparıp ilhak etmiştir.22 Ortadoğu bölgesinde de etkinliğini giderek artıran Rusya’nın 2011 yılından bu yana süren Suriye İç Savaşı’na müdahil olmasıyla savaşın seyri değişmiş, Suriye’deki ağırlığı sayesinde bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da etkinliğini artırmıştır. Orta Doğu’da yükselen profili neticesinde İran ile daha da yakınlaşan Kremlin, ABD’nin en yakın müttefiklerinden İsrail ile de yakın ilişkiler geliştirmiş23, Suudi Arabistan ile diyaloğunu arttırmış, Türkiye’yi Astana sürecine dahil etmiş ve hatta bir NATO üyesi olan Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemine sahip olmasını dahi sağlayabilmiştir. 24

ABD’nin eski Sovyet coğrafyasında güçlenme çabalarına oldukça sert karşılık veren Rusya Federasyonu Suriye krizi bağlamında da kilit ülke konumuna gelmiştir.

Böylelikle Moskova küresel güç konumunu geri kazanma yolunda önemli mesajlar vererek, hala Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarının üzerinde başlıca etkiye sahip olduğunu göstermiştir25. NATO’nun geleceği ve ABD’nin dünyadaki rolü gibi birçok konuyu etkileyebilen Rusya Federasyonu, Avrasya satranç tahtasında stratejik kareleri ve taşlarının çoğunu kaybetmiş olsa da, varlığı eski Sovyetler Birliği coğrafyasında yer alan yeni bağımsız devletleri, önemli derecede etkileyen bir jeostratejik oyuncu olmaya devam etmiştir.26

22Julia Gurganus, Eugene Rumer, “Russia’s Global Ambitions in Perspective”, Carnegie Edowment, 20 Şubat 2019, <https://carnegieendowment.org/2019/02/20/russia-s-global-ambitions-in-perspective-pub- 78067>, (09.06.2019)

23 Eugene Rumer, Andrew S. Weiss, “A Brief Guide to Russia’s Return to the Middle East”, Carnegie Endowment, 24 Ekim 2019,< https://carnegieendowment.org/2019/10/24/brief-guide-to-russia-s-return- to-middle-east-pub-80134>, (09.11.2019).

24Liz Sly, “In the Middle East Russia is Back”, The Washington Post, 5 Aralık 2018,

<https://www.washingtonpost.com/world/in-the-middle-east-russia-is-back/2018/12/04/e899df30-aaf1- 11e8-9a7d-cd30504ff902_story.html>, (02.03.2019).

25Dmitriy Frolovskiy, “What Putin Really Wants in Syria”, Foreign Policy, 01 Şubat 2019, https://foreignpolicy.com/2019/02/01/what-putin-really-wants-in-syria-russia-assad-strategy-kremlin/

(15.02.2019).

26Brzezinski, 2005, s. 69.

(20)

16

ABD karşıtı koalisyonun bir diğer muhtemel üyesi olarak belirlenen İran ise 1979 yılında İslam Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinden itibaren farklı bir yönetim yapısına sahip olmuş ve birçok politikası nedeniyle Batı dünyasının eleştiri odağı haline gelmiştir. İnsan hakları sicilinin kötü olduğu ve rejim ihraç etme faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle devrim sonrası İran’a genel bir tepki oluşmuştur. Sonrasında nükleer teknoloji geliştirme çabaları ve bunun Batı özellikle de İsrail ve ABD tarafından nükleer silah edinme amacına yönelik olarak algılanması, aynı zamanda Irak’taki radikal gruplara, ve ABD’nin terror örgütü olarak tanıdığı Filistinli grup Hamas’a, Lübnanlı Hizbullah’a sağladığı öne sürülen maddi yardımlar nedeniyle ABD tarafından ulusal güvenlik çıkarlarına başlıca tehdit olarak algılanmıştır.27 Petrol fiyatları üzerinde etkide bulunabilen ender ülkelerden biri olarak İran, bu anlamda da Batı’nın temel çıkarlarını zedelemiştir. Nitekim dünya petrol ihracatının % 40’ının aktığı Hürmüz Boğazı’nı kontrol ederek Basra Körfezi’nin batısını etkileme imkanına sahip olan İran, Suudi Arabistan ve Kanada’dan sonra, dünyanın üçüncü büyük petrol rezervlerine sahiptir ve Rusya’dan sonra dünyanın ikinci büyük doğal gaz rezervine ev sahipliği yaptığı tahmin edilmektedir.28

Bu bağlamda, İran’ın dünya petrol sevkiyatının can damarı olan Hürmüz Körfezi boyunca uzanan coğrafyası, ve Hürmüz Boğazı’nı kapatmayı tehdit edecek kadar askeri kapasiteye sahip olması, İran’a uluslararası sistemde son derece önemli bir pozisyon sağlamaktadır. Tahran'ın sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynaklarından temin ettiği gelirle ABD’nin terror örgütü listesindeki “radikal gruplara” verdiği finansal desteğin, son derece hassas bir bölgede Şii kimliğini öne çıkararak mezhepçi bir siyaset gütmesinin, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını zarara uğrattığı ileri sürülmüş ve ABD’nin

27Kenneth Katzman,“Iran:U.S.Concerns and Policy Responses”, Congressional Research Service, 8 Ağustos 2011, s.1, <http://www.fas.org/sgp/crs/mideast/RL32048.pdf>, (12.11.2018).

28Kenneth Katzman et al. “Iran:Regional Perspectives and U.S. Policy”, Congressional Research Service,13 Ocak 2010, s.4, <http://www.fas.org/sgp/crs/mideast/R40849.pdf > (12.11.2018).

(21)

17

tek bir gücün Avrasya’da hakim güç konumuna gelmesini engellemeye dayanan Avrasya stratejisine sorun teşkil ettiği belirtilmiştir. Nitekim ABD İran’a yaptırımlar yoluyla maksimum baskı politikası uygulayarak diplomatik, politik ve ekonomik yollarla İran’ı izole etme gayretinde olmuş29, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’daki etki alanının önüne geçmeye çaba sarfetmiştir. Beyaz Saray ABD’deki İran varlıklarını dondurmuş, İran’ı “terörist devlet” listesine almış, Avrupa’nın ve Türkiye’nin İran’dan yaptığı petrol ihracatını azaltmasını sağlamış ve İran’ın ileri teknoloji kullanmasını önlemeye çalışarak amacına ulaşmaya çalışmıştır.

Güçlü devlet geleneği, köklü uygarlığı ve zengin kültürü ile Avrasya jeopolitiğinde öne çıkan İran ise uygulanan ambargo karşısında alternatifler bulmaya yönelmiştir. Son yıllarda Rusya’nın Ortadoğu’da yeniden öne çıkmasını fırsat olarak değerlendiren Tahran ile Moskova arasındaki ilişkiler stratejik bir boyut kazanmış, özellikle Suriye özelinde geliştirilen işbirliği ABD’de endişeye sebebiyet vermiştir.30 Orta Doğu’daki güç dengesini, ABD aleyhine değiştirmek amacıyla İran'ı bir ortak ve fiili müttefik olarak gören Rusya Federasyonu, Tahran’a silah satıp nükleer enerji programına yardımcı olmaktadır. Bu nedenle İran'ın, Rusya tarafından bölgede stratejik olarak önemli bir faktör olarak nitelendirilirken, Rusya'nın ise İran tarafından ABD politikalarının altını oyma aracı olarak görüldüğü yorumları yapılmaktadır.31

ABD hala hegemonik pozisyonunu sürdürse de, küresel hegemonyası konusunda sorunlar yaşamaya başlamıştır. İslam dünyasıyla meşgul olduğu yıllar boyunca daimi rakibi Rusya Federasyonu ayağa kalkmış ve eski Sovyet coğrafyasında yeniden hak iddia etmeye başlamıştır. ABD hegemonyasının yerini alacak bir ekonomik güce ve nüfus yapısına sahip olmamakla birlikte, mevcut konjonktürde ABD’ye en fazla kafa

29“Iran’s Foreign and Defence Policies”, Congressional Research Service, 8 Ekim 2019,

<https://fas.org/sgp/crs/mideast/R44017.pdf>, (16.10.2019).

30 Seth G Jones and Nicholas Harrington, “Dangerous Liaisons: Russian Coopereation with Iran in Syria”, CSIS Briefs, 16 Temmuz 2019, <https://www.csis.org/analysis/dangerous-liaisons-russian-cooperation- iran-syria>, (24.08.2019).

(22)

18

tutan ülke olan Rusya, ABD’nin Orta Doğu'daki pozisyonunu zayıflatma amacına yönelik İran’ı desteklemeye devam etmektedir. Bu çerçevede, İran ve Rusya ortaklığı ABD’nin Avrasya stratejisinin başlıca engellerinden birini oluşturmaktadır.

1.2. Soğuk Savaş Sonrasi Güney Kafkasya

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Güney Kafkasya bölgesi, 70 yıllık Sovyet egemenliğinden sonra yeniden uluslararası sistemde ön plana çıkmıştır. Bağımsızlığını yeni kazanan devletler için Güney Kafkasya, hem yeni tehditler yaratmış hem de yeni olanaklar sunmuştur. Bölge ülkeleri olan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan konumlarını sağlamlaştırmaya çalışırken, bölgesel güçler arasında, Güney Kafkasya’nın stratejik öneminden dolayı etki mücadelesi başlamış, üstelik bu etki mücadelesi sadece bölge ülkeleriyle sınırlı kalmamış, bölge dışı güçler de bu mücadeleye katılmıştır.

Dolayısıyla gerek bölgenin yeni bağımsız devletleri, gerekse de bölgesel ve bölge dışı güçler arasındaki ilişkiler yeni parametreleri ortaya çıkarmıştır.32

Güney Kafkasya; Orta Asya, Orta Doğu, Güney Rusya ve Avrupa arasında yer alan önemli jeostratejik konumuyla ve büyük miktarda petrol ve gaz rezervlerinin yer aldığı Hazar Havzası’na giriş kapısı niteliğindeki rolüyle, dünyada en çok göz dikilen alanlardan biri olmuştur.33 Bu bölge, Sovyetler Birliği’nin çözülüşü sonrası küresel politikada yaşanan değişim nedeniyle giderek daha çok önem kazanmış ve uluslararası güç mücadelesinin keskinleştiği bir jeopolitik alan konumuna dönüşmüştür.34 Söz

31Dimitri Trenin, Aleksey Malasenko “ Iran:A View From Moscow”, Carnegie Endowment Report, Ekim 2010, s.22. http://carnegieendowment.org/2010/10/25/iran-view-from-moscow/5nbr (12.11.2017).

32Annie Jafalyan (ed), Reassesing Security in the South Caucasus:Regional Conflicts and Transformation, Ashgate Publishing, 2011, s. 2-4.

33Mustafa Aydın, “Regional Security Issues and Conflicts in the Caucasus and the Caspian Regions”, İnternational Security Challenges in a Changing World, ed.Kurt Spillmann and Joachim Krause Bern :Peter Lang AG, 1999, s. 118.

34Turgut Demirtepe, Orta Asya &Kafkasya Güç Politikası, Turgut Demirtepe (der) Ankara: Usak Yayınları, 2008. s. 1-2.

(23)

19

konusu durum nedeniyle Rusya’nın bölgedeki 200 yıllık egemenliği bölge ülkeleri ve bölge dışı güçler tarafından sorgulanmaya başlamıştır.35

Mihail Gorbaçov döneminin “Glasnost” (Açıklık) politikası neticesinde ideolojik ve siyasi kısıtlamaların gevşemesi Sovyet deneyiminin yeniden değerlendirilmesine ve etnik, kültürel ve tarihi köklerin keşfedilmesine yol açmıştır. Nitekim Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinin her birinde liderler Moskova’dan bağımsızlıklarını kazanma gündemlerini takip etmişler, fakat Kafkasya’nın çok etnisiteli yapısı ile keyfi olarak belirlenmiş sınırları, cumhuriyet liderleri ile küçük otonom bölgeler ve etnik gruplar arasında fay hatları yaratmıştır.36 Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Güney Kafkasya eski Sovyet coğrafyasının en karmaşık ve istikrarsız bölgesi haline gelmiş, Avrupa, Asya ve Orta Doğu kavşağında yer alan ülkeler, zayıf ekonomi, yolsuzluk, sosyal problemler ile etnik çatışmalar ve sınır anlaşmazlıkları ortak paydasında buluşmuşlardır.

Dağlık Karabağ, Abazya ve Güney Osetya olmak üzere yakın gelecekte alevlenme ihtimali bir hayli yüksek 3 donmuş37 ihtilafa sahip olan Güney Kafkasya’nın her üç ülkesinin de siyasi, ekonomik ve güvenlik çevresinin tanımlayıcı özelliğini bu çatışmalar oluşturmuştur.38 Her üç ülke de hem iç yönetimleri hem de jeopolitik yönelimleri açısından birbirlerinden önemli ölçüde farklılaşmıştır. Karadeniz kıyılarında yer alan ve çoğunlukla Ortodoks Hıristiyan bir nüfusa sahip olan Gürcistan Batı yanlısı bir dış politika yönelimi benimsemiştir. Hazar Denizi kıyılarında yer alan, dünyanın ilk petrol başkenti Bakü’ye evsahipliği yapan ve çoğunlukla Müslüman bir nüfusa sahip olan Azerbaycan Batı ve Rusya arasında hassas bir denge gözetmek durumunda

35Fareed Shafee, “New Geopolitics of the South Caucasus”, Caucasian Review of International Affairs, Volume: 4 (2) (pp 184-6) Spring 2010, s.184. <http://www.cria-online.org/11_8.html>, (13.11.2017).

36 Eugene Rumer, Richard Sokolsky and Paul Stronski, “US Policy Toward the South Caucasus:Take Three”, Carnegie Endowment, 31 May 2017, <https://carnegieendowment.org/2017/05/31/u.s.-policy- toward-south-caucasus-take-three-pub-70122>, (02.04.2018).

37Çatışmalar donmuş olarak nitelendirilmesine rağmen 2008’de Gürcistan’ın Güney Osetya’ya müdahalesi ve 2016’da Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerçekleşen 4 Gün Savaşı, bu anlaşmazlıkların her an yeniden alevlenme ihtimalini göstermektedir.

(24)

20

kalmıştır.Karayla çevrili ve Hıristiyanlığı resmi devlet dini olarak benimseyen ilk ülke olan Ermenistan ise komşuları Azerbaycan ve Türkiye ile zayıf ilişkilere sahip olmuş ve onlar tarafından ablukaya alınmıştır. Rusya ile müttefiklik düzeyinde bir ilişki geliştirmiş ve İran’la giderek yakınlaşan bir ilişkiye sahip olmuştur.39

Mevcut konjonktürde, Güney Kafkasya’da yer alan ya da sınır komşusu olan Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Rusya, Türkiye ve İran’dan sadece İran’ın geriye kalan 5 ülkede de büyükelçiliğinin olması bölgenin hassasiyetini göstermesi açısından önem taşımaktadır. Güney Kafkasya ülkeleri küçük ölçekte olmalarına rağmen bulundukları coğrafya sebebiyle büyük sorunlar yaratabilme potansiyeli taşımakta ve bölge ülkeleri ile bölge dışı güçlerin dış politika uygulamalarında önemli ölçüde yer bulmaktadırlar.

1.3. ABD'nin Güney Kafkasya Politikası

Güney Kafkasya ülkeleri ile diplomatik ilişki kurmasına ve yeni bağımsız devletlerin egemenlik ve bağımsızlıklarını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, bölge ABD için ilk birkaç yıl boyunca fazla önemli olmamış, komşu güçler olan Rusya, Türkiye, İran ve Çin’le olan ikili ilişkilere nazaran önemsiz addedilmiştir.40 1990’ların başında ABD’nin Kafkasya’ya yönelik tutarlı ve belirli bir politikasının olmaması nedeniyle Beyaz Saray bölgeye Rusya’nın perspektifinden bakmaya eğilim göstermiş ve Kafkasya'ya yönelik politika geliştirirken “Russia first” politikasını gütmüştür.41 Dolayısıyla, ABD’nin bölgeye yönelik politikası Rusya merkezli ve “Russia first”

38James Nixey, “The South Caucasus: Drama on Three Stages”, Chatham House, 22.02.2010, s. 125,

<https://www.chathamhouse.org/sites/default/files/public/Research/Americas/us0510_nixey.pdf>

(02.04.2018).

39Ibid.

40Fiona Hill, “A Not-So-Grand Strategy:U.S. Policy in the Caucasus and Central Asia Since 1991”, Brookings Institution, 15 August 2002, s.1,<https://www.brookings.edu/articles/a-not-so-grand- strategy-u-s-policy-in-the-caucasus-and-central-asia-since-1991/ >, (04.03.2017).

(25)

21

politikasına uygun olarak gelişmiştir. Temel endişe Rusya’nın demokratik ve piyasa ekonomisine sahip bir ülkeye dönüşmesinin yanı sıra Ukrayna, Belarus ve Kazakistan’ın nükleer silahlardan arınmış ülkeler haline gelmeleri olmuştur. Bununla birlikte, Washington Sovyet ardılı devletleri bağımsız birer ülke olarak tanıyan, demokratik dönüşümlerini ve uluslararası örgütlere entegrasyonunu kolaylaştıran ve aynı zamanda piyasa ekonomisi yönünde gelişmelerini destekleyen bir yaklaşım benimsemiştir.42 Bu yaklaşıma uygun olarak, Ekim 1992’de ABD Kongresi, yeni bağımsız devletlerin demokrasi ve serbest piyasa ekonomisine geçişlerinde yardımcı olmak için, ABD’nin geniş kapsamlı ikili yardım ve ekonomik işbirliği aktivitesini amaçlayan Özgürlükleri Destekleme Yasası’nı43 (Freedom Support Act, FSA) çıkarmıştır. Türkiye, ABD’nin bölge hakkında fazla deneyim sahibi olmadığı 1990’ların başında Washington tarafından bölgeye model ülke olarak sunulmuştur. Avrasya’daki etkinliğini yerleştirmek için Beyaz Saray Türkiye’nin bölgeyle olan tarihi, kültürel dini bağlarından yararlanmaya çalışmıştır. Amaç bölgede Rusya ve İran’ın etkinliğinin Türkiye aracılığıyla azaltılması olarak belirlenmiştir. Buna yönelik olarak, Türkiye’nin Karadeniz’de istikrarı sağlayan, Rusya Federasyonu’nu Kafkaslarda dengeleyen, radikal İslam’a karşı NATO’nun güneydeki dayanak noktası olarak tampon bölge işlevi gören bir ülke olduğu vurgulanmıştır. Türkiye Batı yanlısı bir ülke olarak Rusya ve İran’ı Kafkasya’da dengeleyebilecek tek ülke olarak lanse edilmiştir.44

Bununla birlikte, Hazar Denizi’nin zengin hidrokarbon kaynaklarına ilişkin daha fazla bilgi edinilmesi ve bölgesel anlaşmazlıkların yükselen profili ABD’yi yavaş yavaş

41Zeyno Baran, “The Caucasus:Ten Years After İndepence”, The Washington Quarterly, 25/1 (2002), s.

222.

42Svante Cornell, Small Nations and Great Powers :A Study of Ethnopolitical Conflict in the Caucasus Richmond :Curzon Pres, 2001. s. 367.

43“Freedom Suppport Act Enrolled Bill S.2532”,http://thomas.loc.gov/cgi- bin/query/F?c102:1:./temp/~c102Ba7VPB:e16180:, (09.03.2018)

44Zeyno Baran, “Why U.S. Needs To Pay Attention to the South Caucasus?”, National İnterest, 24 Eylül 2003, <https://nationalinterest.org/article/why-the-us-needs-to-pay-attention-to-the-south-caucasus- 2437 >, (03.03.2017).

(26)

22

Kafkasya’da daha aktif bir rol almaya sürüklemiştir. Brezezinski'nin tavsiye ettiği gibi, küresel hegemonyasını korumak amacıyla bölgede güçlü bir rakip ya da Avrasya'da başka bir gücün yükselmesini önlemek ABD için önemli olmaya başlamıştır. 1994'te ABD Savunma Bakanlığı raporu Güney Kafkasya'yı Orta Doğu ve Rusya arasında seküler, bağımsız ve Batı yanlısı devletlerin yer aldığı bir bölge olabilme potansiyeli nedeniyle “stratejik olarak önemli” bölge olarak tanımlamıştır. Güney Kafkasya ile birlikte Bulgaristan, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya ve Türkiye’nin de dahil olduğu “Genişletilmiş Karadeniz Bölgesi” kavramı ABD tarafından bölgesel işbirliğinin yanı sıra demokrasi inşası hedefleri için de 1990’lı yıllarda ortaya atılmış, her üç Güney Kafkasya devleti de NATO’nun Barış İçin Ortaklık Projesi’ne 1994’te dahil edilmiştir.

Bu çerçevede, ABD’nin Kafkasya’ya yönelik politikasına demokrasi, siyasi istikrar ve petrol olmak üzere üç öncelik yön vermeye başlamıştır. Yeni bağımsız devletlerin bağımsızlıklarını güçlendirip, refah düzeylerini yükseltmek, bölgesel işbirliğini artırmak, Hazar petrol ve doğal gazının dünya piyasalarına serbestçe akışını sağlayarak küresel enerji güvenliğini artırmak ve tüm bunları Rusya ve İran’ı izole ederek gerçekleştirmek olarak sıklıkla ana hatları çizilen bir strateji benimsenmiştir. Bu stratejiye yönelik olarak ABD, Gürcistan, Türkiye ve Azerbaycan’la Doğu-Batı enerji koridorunu Rusya ve İran boru hatlarının Hazar enerjisine erişimini engelleyerek geliştirmiştir. Azerbaycan’la 1994’te Asrın Anlaşması’nın imzalanması, Bakü-Tiflis- Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ve Şah Denizi gaz hattı Rusya’nın ulaşım rotaları üzerindeki tekelini büyük ölçüde kırmak üzere tasarlanmıştır.45

Bu bağlamda, ABD'nin boru hatları diplomasisi olarak adlandırılan enerji politikasının amaçlarından diğerleri; İran'ı herhangi bir Hazar enerji projesinin dışında bırakmak, söz konusu ekonomik bağ üzerinden bölgesel oyuncularla ABD ittifakını devam ettirmek ve bölgede uzun süreli ABD varlığına kabul edilebilir bir gerekçe

45 Zeyno Baran, “The Caucasus:Ten Years After İndepence”, The Washington Quarterly, 25/1 (2002),

(27)

23

sağlamak olarak belirlenmiştir.Washington'ın, İran’la uluslararası terörizme destek olduğu suçlaması ve nükleer silah programı izlemesi gibi nedenlerle ilişkilerinin kötüleşmesi Hazar bölgesindeki siyasi kararlarının şekillenmesinde başlıca faktörlerden biri olmuştur. Nitekim, 1996 Ağustosu’nda İran-Libya Yaptırımlar Yasası (Iran-Libya Sanction Act46, ILSA) ABD Kongresi’nden geçirilmiştir. İran’ın petrol ve gaz endüstrisine yatırım yapanların cezalandırılmasına yönelik çıkarılan yasayla ABD, Körfez ve Hazar bölgesi de dahil olmak üzere İran’ı izole etme politikasına yönelmiştir.47

Bill Clinton’ın ikinci başkanlık döneminde (1997-2001), Kafkasya ve Orta Asya istikrarlı bir hale gelmeden, Hazar enerji kaynaklarının güvenle uluslararası pazarlara ulaştırılamayacağı öngörüsüyle Güney Kafkasya için daha belirli bir politika benimsenmiştir. 1997 yılında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott tarafından yapılan bir dizi açıklamayla Kafkasya ve Orta Asya için; demokrasinin gelişimi, piyasa ekonomisinin oluşturulması, bölge ülkeleriyle işbirliği ve bölgesel anlaşmazlıkların azaltılarak barışın desteklenmesi ve bölge ülkelerinin uluslararası toplumla bütünleşmeleri olmak üzere dört genel hedef belirlenmiştir. Bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik olarak, anlaşmazlık çözümünün ABD’nin bölgedeki önceliği olması gerektiği bildirilmiştir.48

ABD bu yaklaşıma ilişkin olarak 1997 yılında, Karabağ anlaşmazlığının49 çözümünde daha aktif şekilde rol almaya başlamıştır. Fransa ve Rusya ile birlikte AGİT

s. 222.

46“Iran and Lıbya Sanctions Act of 1996, Enrolled Bill,” US Congress Website H.R.3107,

<https://www.congress.gov/bill/104th-congress/house-bill/3107>, (08.08.2018).

47Fiona Hill, “A Not-So-Grand Strategy:U.S. Policy in the Caucasus and Central Asia Since 1991”, Brookings Institution, 15 Ağustos 2002, s.1, <https://www.brookings.edu/articles/a-not-so-grand- strategy-u-s-policy-in-the-caucasus-and-central-asia-since-1991/ >, (04.03.2017).

48 Strobe Talbott, “A Farewell to Flashman: American Policy in the Caucasus and Central Asia”, 21 July 1997, U.S. Department of State Dispatch, US Department of State Archive, <https://1997- 2001.state.gov/regions/nis/970721talbott.html >,(04.03.2017).

49Karabağ Anlaşmazlığı henüz Sovyetler Birliği dağılmadan 1988 Şubatı’nda patlak vermiş ve Sovyetler Birliği’nde tabandan yukarıya siyaset yapmanın ilk örneğini teşkil etmiştir. 1921’den beri Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde yer alan ve Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi 1988 yılında Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne katılma kararı almış ve SSCB

(28)

24

Minsk Grubu’nun eş başkanlarından biri olmuş ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Strobe Talbott barış sürecinde ABD temsilci olarak görevlendirilmiştir.50 1998 yılında ilan edilen Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde, bölgeye ilişkin politikanın değiştiği mesajı verilmiştir. ABD’nin eski Sovyet coğrafyasındaki devletlerin demokratik, piyasa ekonomisine sahip hale gelerek uluslararası sistemle bütünleşmesinde ve dünyanın enerjiye giderek daha çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda, Hazar Havzası’nın sahip olduğu 160 milyar varillik rezervleriyle bu ihtiyacı karşılamaya hizmet etme potansiyeli nedeniyle bölgenin istikrarının ABD’nin hayati çıkarları için çok önemli olduğu ilan edilmiştir.51

ABD’nin Hazar bölgesi enerji gelişmelerine müdahil olması ve Kafkasya ve Orta Asya ile angajmanı, Rusya Federasyonu ve ABD arasında görüş farklılıklarına neden olmuştur. Moskova, arka bahçesi olarak gördüğü bölgede ABD’nin kasıtlı olarak stratejik konumunu zayıflatmaya çalıştığını ve Orta Asya ile Kafkasya’da ABD karakolları kurma amacında olduğunu ileri sürmüştür. NATO’nun eski Sovyet cumhuriyetleri ile Barış İçin Ortaklık Programıyla işbirliği yapması ve ABD’nin 1997 yılında Rusya karşıtı eski Sovyet ülkelerinin oluşturduğu GUAM52'ı hoşnutlukla

Yüksek Sovyeti’nden sınırların değiştirilmesini talep etmiştir. Talebin kabul edilmemesi üzerine Azerbaycan ve Ermenistan arasında büyük bir gerilim yaşanmış ve bu gerilim sıcak çatışmaya dönüşmüştür. 1988-1994 yılları arasında devam eden sıcak çatışma Azerbaycan topraklarının %’20’sine tekabül eden, Karabağ dahil Azerilere ait 7 bölgenin Ermenistan tarafından işgaline ve yüzbinlerce kişinin yerlerinden edilmesine neden olmuştur. 1994 Mayıs’ında sağlanan ateşkese rağmen taraflar arasında hala düşük yoğunluklu çatışmalar yaşanmaya devam etmektedir. Thomas De Waal, Karabağ:Barış ve Savaş Süreçlerinde Ermenistan ve Azerbaycan, Çev:Didem Sone, İstanbul, Hrant Dink Vakfı Yayınları, 2014, s.27-28-29.

50ABD Başkanı Bill Clinton, 1995’te Aliyev’le Şupsa boru hattının yapımına ilişkin olarak görüştüğü toplantıda ABD’nin barış çabalarına daha fazla katılmasını teklif etmiştir. Sonrasında ABD 1997 yılında üç eş başkandan biri olmuştur. Josi Joseph, “Pipeline Diplomacy: The Clinton Administrations Fight For Bakü-Ceyhan”, WWS Case Study 1/99 s.18, “http://wws.princeton.edu/research/cases/pipeline.pdf >

(04.03.2017)

51“A National Security Strategy For A New Century”, The White House, 0ctober 1998, s.32-39,

<http://www.fas.org/man/docs/nssr-98.pdf>, (08.08.2018.)

52GUAM (Georgia, Ukraine, Azerbaijan, Moldova) , 1997 yılında Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova tarafından eski Sovyet coğrafyasındaki ülkelerin bağımsızlık ve egemenliğini güçlendirmek için ekonomik, siyasi ve stratejik işbirliği oluşturmak üzere tasarlanmıştır. 1999 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla GUUAM adını alan örgüt, 2005 yılında Özbekistan’ın üyelikten çekilmesiyle tekrar GUAM adıyla anılmaya başlanmıştır.“About GUUAM”, GUUAM Website, <https://guam- organization.org/en/about-the-organization-for-democracy-and-economic-development-guam/>

(07.07.2019).

(29)

25

karşılaması Rusya Federasyonu’nun endişelerini artırmıştır.53 Eski Sovyet cumhuriyetleri arasında siyasi, ekonomik ve stratejik bir ittifak olan ve AB ile NATO gibi Batılı kurumlarla işbirliğini derinleştirme arzusunda olan GUAM, Moskova tarafından Bağımsız Devletler Topluluğu içinde bir “Truva Atı” olarak görülmüştür.54 Nitekim Rusya'nın endişeleri 1999'da Gürcistan, Özbekistan ve Azerbaycan Bağımsız Devletler Topluluğu'ndan ayrıldığında haklı çıkmış ve GUAM'ın Özbekistan'ın katılımının ardından askeri ve güvenlik boyutu oluşmuştur. Rusya Federasyonu da bu gelişmelere cevaben ABD çıkarlarına düşman olan eski ittifakları canlandırarak ABD tarafında kurulan tek kutuplu uluslararası güvenlik sistemine karşı hareket etmeye başlamıştır.55

11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra, ABD’nin Güney Kafkasya’ya yönelik politikasında George W. Bush yönetiminde kayda değer değişiklikler olmuştur.

Terör saldırılarından sonra ABD teröre karşı küresel bir savaş başlatmış ve “eşsiz ve benzersiz gücüyle dünyadaki güç dengesini devam ettirmede sorumlulukları olduğu”

ilan edilmiştir. Bu sorumluluk gereği ABD, küresel terörizmi yok etmek ve kendisine ve dostlarına yönelik saldırıları önlemek, kendisine, müttefiklerine veya dostlarına yönelik düşmanlarının kitle imha silahıyla tehdidini ortadan kaldırmak, bölgesel anlaşmazlıkların çözümü için diğerleriyle çalışmak, serbest ticaret ve serbest piyasalarla küresel ekonomik gelişimi artırmak, açık toplum ve demokrasi inşa ederek kalkınma çevresini genişletmek gibi hedefler belirlemiştir.56 Bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla once 2001’de Afganistan’a girmiş, sonrasında ise 2003’te

53Fiona Hill, “The Caucasus and Central Asia”, May 2001, Brookings Institution,

<https://www.brookings.edu/research/the-caucasus-and-central-asia-how-the-united-states-and-its-allies- can-stave-off-a-crisis/>, (02.03.2017).

54Babani I Shiriyev, Z. (2010)"The US South Caucasus Strategy&Azerbaijan" Turkish Quarterly Policy, 9(2), s.96.

55 Fiona Hill, “A Not-So-Grand Strategy:U.S. Policy in the Caucasus and Central Asia Since 1991”, Brookings Institution, 15 Ağustos, 2002, s.1, <https://www.brookings.edu/articles/a-not-so-grand- strategy-u-s-policy-in-the-caucasus-and-central-asia-since-1991/>, (04.03.2017).

56“National Security Strategy” Eylül 2002, The White House Website, <http://georgewbush- whitehouse.archives.gov/nsc/nss/2002/nss1.html>, (08.08.2018).

(30)

26

Irak’ı işgal etmiştir. Bölge ülkeleri teröre karşı savaşta ABD için lojistik destek açıdan son derece önemli hale gelmiştir. 1990’larda çoğunlukla ABD’nin bölgeye yönelik ilgisine, Hazar Denizi’nin enerji rezervlerinin gelişmesi ve başlıca ihracat rotalarının güvenliğini sağlanması, diğer bir deyişle Rusya ve İran’ı bypass etmek gibi stratejik amaçlar önderlik ederken, Bush yönetiminde terörizme karşı ilan edilen küresel savaş çerçevesinde güvenlik ve istikrar politikasının izlenmesi uzun dönemli enerji politikasının önüne geçmiştir.57 Orta Asya, ABD’nin terörle mücadelesinde başlıca müttefik görevi görmüş ve SSCB’nin dağılmasının ardından bölgeyle angaje olan ABD için Güney Kafkasya’nın üç devleti, 11 Eylül sonrası yeni güvenlik alanında yeni bir jeostratejik önem kazanmıştır.58 Bu bağlamda, Güney Kafkasya ve Orta Asya, Asya'nın kalbinde savaşın başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için hayati önemde görülmüştür.59 Afganistan ve Irak gündemin ilk sırasında yer alırken, Güney Kafkasya ülkelerini Avrupa-Atlantik ittifakına dahil etmek ABD’nin başlıca amaçlarından biri olmuştur.60 Söz konusu amaca ilişkin olarak, ABD Güney Kafkasya devletleri ile yakın bağlar geliştirmeye başlamıştır. Terörle mücadele kapsamında, Azerbaycan ve Gürcistan’la daha çok olmak üzere üç Güney Kafkasya ülkesiyle de yakın askeri, ekonomik, güvenlik bağları geliştirmiştir. Bölge ülkelerinin daha demokratik daha Batı eğilimli olmaları için yardımlar sağlamıştır. Nitekim, Başkan George W. Bush (2001-2009)

57Richard Girogosian, “U.S. National İnterests and Engagement Strategies in the South Caucasus, South Caucasus 20 Years of Independence”, Friedrich-Ebert-Stiftung s. 247, <http://library.fes.de/pdf- files/bueros/georgien/08706.pdf>, (05.03.2017).

58Fiona Hill, “Areas for Future Cooperation or Conflict in Central Asia and the Caucasus”, Yale University Conference, ‘The Silk Road in the 21 st Century’,

<http://www.brookings.edu/speeches/2002/0919asia_hill.aspx>, (03.03.2017).

59 Cornell, S. (2005) "US Engagement in the Caucasus: Changing Gears". Helsinki Monitor, 16, pp.111- 119. s. 113.

60Zeyno Baran, Why U.S. Needs To Pay Attention to the South Caucasus?, 24 September 2003, National İnterest, <http://nationalinterest.org/article/why-the-us-needs-to-pay-attention-to-the-south- caucasus-2437>, (03.03.2017).

(31)

27

yönetiminin sekiz yılı boyunca ABD’nin Güney Kafkasya ile olan ilişkileri derinleşmiştir.61

Bu bağlamda, ABD'nin boru hatları diplomasisi ile Batı yanlısı yapılara entegrasyon politikasının yanı sıra bölge devletlerine finansal yardımları da Güney Kafkasya'ya yönelik olarak geliştirdiği stratejinin bir diğer unsuru olmuştur. Trump yönetiminde ciddi biçimde azalmasına rağmen62 Güney Kafkasya ülkeleri bağımsızlıklarından itibaren ABD finansal yardımlarının sürekli alıcısı olmuşlardır.

ABD Dışişleri Bakanlığı söz konusu yardımların amacını, bahse konu ülkelerde demokratik kurumların ve sivil toplumun gelişmesi, yolsuzlukla mücadele ile hukukun üstünlüğünü güçlendirmek, ekonomide petrol dışındaki sektörlerde istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayacak geniş kapsamlı reformları geliştirmek olarak ifade etmiştir.63

Kurulan yakın ilişkiler neticesinde, Gürcistan’da 2003 yılında “Gül Devrimi”

olarak nitelendirilen ve Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze'nin görevini bırakmak zorunda kalmasıyla sonuçlanan Batı yanlısı bir devrim gerçekleşmiş ve iktidara Mihail Saakaşvili liderliğinde Rusya eğilimli olmayan bir yönetim gelmiştir.64 Yeni yönetimle birlikte, Gürcistan ABD ile başta askeri olmak üzere her alanda yakın ilişkiler kurmuş

61Richard Girogosian, “U.S. National İnterests and Engagement Strategies in the South Caucasus, South Caucasus 20 Years of Independence”, Friedrich-Ebert-Stiftung s. 249, <http://library.fes.de/pdf- files/bueros/georgien/08706.pdf>, (05.03.2017).

622018 bütçesinde Ermenistan'a yardımlar % 67 oranında azalırken, Azerbaycan için bu oran % 90, Gürcistan için % 58 olmuştur. “Armenian Caucus Members Seek Reversal of Proposed Trump Administration Cut in Aid to Armenia”, 8 Haziran 2017, The Armenian Weekly,

<https://armenianweekly.com/2017/06/08/armenian-caucus-members-seek-reversal-of-proposed-trump- administration-cut-in-aid-to-armenia/>, (08.09.2018). Söz konusu kesintilere ilişkin bir diğer Ermeni menşeili web sitesinde çıkan habere göre ise Azerbaycan için bu oran % 100, Ermenistan için % 77.3, Gürcistan için ise % 41.4 olmuştur. “The US Plan to Dramatically Cut Aid to Developing Countries Caucasus Included”, 26 Nisan 2017, JamNews, <https://jam-news.net/us-plan-to-cut-dramatically-aid-to- developing-countries-caucasus-included/>, (08.09.2018).

631992'den 2017 mali yılına kadar ABD'nin Azerbaycan'a mali yardımı (tüm ajanslar ve programlarla birlikte) 976 milyon dolarken, ABD'nin Ermenistan'a 1992'den 2012'ye kadar 2 milyar dolara yakın insani ve gelişme yardımı yapmıştır. US Department of State Foreign Operations Appropriated Assistance:

Armenia, < https://www.state.gov./p/eur/rls/fs/167286.htm>, US Department of State Foreign Operations Appropriated Assistance:Azerbaijan, <https://www.state.gov./p/eur/rls/fs/106462>, (08.09.2018).

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışma Hindistan dış politikasında Soğuk Savaş sonrasında görülen dönüşüm, Orta Asya'daki güç mücadelesinde Hindistan'ın yeri gibi konuları inceleyecek ve

Petrol üretimi başlığına kadar Dünya petrol rezervlerinin durumu, rezerv bölgelerinin sahip oldukları rezervler itibariyle karşılaştırmaları ve özellikle

ABD,AB ve Türkiye başta olmak üzere bir çok devletin dış politikalarının şekillenmesinde ve uluslararsı güvenlik ittifaklarının oluşmasında yine Rusya’nın

Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti ve Amerika Birleşik Devletleri hükûmeti, Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından işbu anlaşmanın amaçlarının gerçekleştirilmesi için

Uluslararası İşletme, Ekonomi ve Yönetim Perspektifleri Dergisi) Yıl: 2, Sayı:8, Aralık 2017,

Türkiye, Suriye için ikna ve müzakereye dayalı bir yaklaşımın haklılığını savunurken; ABD tarafı, daha sert ve baskı yoluyla rejimin değiştirilmesini

11 Münkler, s.74.. 12 Raymond Williams’a göre hegemonya, “bir egemenlik biçimi olarak edilgen biçimde var olmaz, sürekli olarak yenilenmek, yeniden yaratılmak, savunulmak ve

20 Kamer Kasım “ABD’nin Orta Asya Politikasındaki İkilem” adlı makalesinde, 11 Eylül sonrası oluşan ortamda terörle mücadele konsepti içerisinde bölge ülkelerinin