• Sonuç bulunamadı

5. TEDARİK ZİNCİRİ RİSK YÖNETİM SÜRECİ

5.2. Risk Ölçümü

5.2.1. Riskin etkisi

Tedarik zinciri kesintileri oldukça maliyetlidir ve etkilerini belirlemek çok zordur.

Hendricks ve Singhal, çalışmalarında firmaların üretim ve nakliyede sorunlara sebep olan bir kesintiyi kamuoyuna duyurduklarında, borsa değerlerinde yaşadıkları değişimi incelemişlerdir. Bu şekilde duyurulan 519 olayın incelenmesi neticesinde firmanın borsa değerinin %10,28 oranında düştüğü ve kesintilerin özellikle ürün eksikliği, müşteri taleplerindeki değişime ayak uyduramama, üretim problemleri ve kalite problemleri olduğu belirlenmiştir [3]. Son zamanda yaşanan birçok olay da bu olguyu desteklemektedir. Örneğin, “Boing, iki kritik parçanın temininde tedarikçiden kaynaklanan sorunlar yaşamış ve bunun neticesinde firmanın tahmini 2,6 milyar dolarlık kaybı olmuştur” [107]. “2002 yılında 100’den az sayıda liman işçisinin yaptığı iş bırakma eylemi, ABD’nin batı yakasında liman işlemlerinin kesintiye uğramasına sebep olmuştur. Bu kesintinin sonucunda bazı konteynırların sevkiyatı ve işlerin normale dönmesi altı ayı bulmuştur” [108].

“Katrina Kasırgası’nın sonucunda British Petrol, Shell, Conoco Phillips ve Lyondell gibi büyük firmalar kazançlarında milyar dolarlara varan düşüş yaşamışlar, ABD’nin birçok yerinde akaryakıt sıkıntısı ve ekonomide düşüş yaşanmıştır” [31].

Küresel 1000 firma üzerinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre tedarik zinciri kesintileri, firmaların gelir akışı üzerinde en büyük tehdittir [109]. Tüm bu değerlendirmeler ve olaylar düşünüldüğünde tedarik zinciri kesintilerinin yöneticiler için ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir.

Riskin etkisi riskli olay gerçekleştiği takdirde organizasyon hedefleri üzerinde görülecek olumsuz sonuçlarıdır. “Riskin sonuçları şunlar olabilir;

 Finansal kayıp;

 Performans kaybı,

 Fiziksel kayıp,

 Psikolojik kayıp,

 Sosyal kayıp,

 Zaman kaybı” [12].

Riskli olay gerçekleştiğinde genellikle yukarıda belirtilen kayıplardan birden fazlası görülür ve birçok kayıp çeşidi finansal kayıp, yani maliyet veya gelirin azalması ile sonuçlanır. Örneğin, bir doğal afet tesislere fiziksel zarar verir ancak bu aynı zamanda üretim sürecini, tedariki, depolamayı aksatacağından finansal zarara da sebep olur. Bir tedarikçide kalite sorunu yaşandığında ürünlerin geri çağırılması,dolayısı ile maliyet artışı ile birlikte itibar kaybı da yaşanır. Bu itibar kaybının uzun vadede finansal zararı da görülür. “Dünyanın en feci kazası olan Hindistan Bhopal’daki kazada 3800 kişi hayatını kaybetmiş, bununla birlikte psikolojik, sosyal, finansal, performans ve zaman kaybı da yaşanmıştır” [110].

Görüldüğü gibi bir riskin TZ üzerindeki toplam zararını tahmin etmek çok zordur.

Riskli olay sadece TZ’nin bir bölümünü etkilemiş görünse de aslında zincir içindeki diğer unsurlara da etki eder. Zarar tek boyutlu görülse de çok boyutlu olabilir.

Deprem, terör vb. olaylar kısa sürse de TZ’ye etkileri çok uzun zaman gözlenebilir.

Bununla birlikte dışsal bir risk farklı büyüklükteki organizasyonları aynı derecede etkilemez. Küçük çaplı firmalar risklerden büyük çaplı firmalara göre daha fazla etkilenebilirler. Thun ve Hoenig’in araştırmasına göre “dış kaynaklı risklerin tedarik zinciri üzerindeki etkisi içsel risklerden daha fazladır” [4].

Literatür araştırması esnasında risk analizi üzerine yazılmış MIL-STD 882 C, (Askeri Standart, Sistem Güvenlik Programı Gereklilikleri (Military Standard, System Safety Program Requirements)) [111] adlı askeri doküman incelenmiştir.

Bu doküman ABD Savunma Bakanlığı tarafından 1993 yılında yayımlanmış ve risk analizi üzerine yazılmış en eski dokümandır. Risk analizi üzerine son zamanda yayımlanmış makalelerin dahi bu kaynağa atıf yaptıkları görülmüştür. Kaynak askeri doküman olduğundan içerisinde yapılmış değerlendirme ve analizler de asker ve birliklere karşı oluşabilecek riskleri içermektedir. Ancak risk tanımlama, risk ölçümü, risk değerlendirme, riske karşı tedbirlerin alınması safhalarının hepsini kapsayan bu doküman risk yönetim sürecinin başlangıç noktası olarak kabul edilebilir.

Bu dokümanda riskin etkisinin hesaplanması için kullanılan niteleyici sınıflandırma Çizelge5.5.’de görülmektedir [111].

Çizelge 5.5. MIL-STD 882 C Risk etki kategorileri [111]

TANIMLAMA KATEGORİ AÇIKLAMA

Felaket I Ölüm, sistem kaybı veya şiddetli çevresel hasar

Kritik II Ağır yaralanma, ağır meslek hastalığı, önemli sistemsel veya çevresel hasar

Düşük III Hafif yaralanma, hafif meslek hastalığı veya hafif sistemsel veya çevresel hasar

İhmal Edilebilir IV Çok hafif yaralanma, çok az meslek hastalığı, çok az sistemsel veya çevresel hasar

*Not: Bu etki kategorileri birçok program için yol göstericidir.

Riskin etkisinin kesin olarak hesaplanması zor olduğundan kalitatif tanımlamalar yaygın olarak kullanılmıştır. Örneğin, Waters, bir olayın etkisini altı kategoride tanımlamıştır (Çizelge5.6.) [20];

Çizelge 5.6. Risk etki kategorileri

TANIMLAMA AÇIKLAMA

Önemsiz TZ’nin işleyişi üzerinde önemsiz etkisi olan olaylardır

Az TZ’nin bir parçasında küçük aksaklıklara, gecikmelere ve maliyet artışlarına sebep olan olaylardır

Orta TZ’nin bazı bölümlerinde aksaklıklara sebep olan ancak diğer bölümlerle faaliyetlerin devam ettirilebildiği durumdur

Önemli TZ’nin önemli operasyonlarında ciddi aksaklıklara, gecikmelere yol açan ve giderilmesi fazla maliyete yol açan olaylardır

Kritik TZ’nin tamamının belirli bir süre için durmasına sebep olan ve iyileşmesi fazla maliyete ve emeğe sebep olan olaylardır Felaket TZ ve organizasyonun tamamının iyileştirilemeyecek şekilde

çökmesine sebep olan olaylardır

Tummala ve Schoenherr risk analizi üzerine yaptıkları çalışmada MIL-STD 882 C dokümanına atıf göstererek, Çizelge5.6.’da belirtilen kategorileri TZ konseptine uyarlamışlardır (Çizelge 5.7.) [66].

Çizelge 5.7. TZ’ye uyarlanmış risk etki kategorileri

Çizelge5.7.’de kullanılan kategoriler, kesintinin TZ üzerindeki etkilerinin TZ’nin özellikleri ve hedefleri cinsinden ifade edilmesidir.

Riskli olayın etkisini ifade etmenin diğer bir yolu da bulanık sayılar kullanmaktır.

Bulanık sayıların avantajı, zararın net rakamlarla değil, belirli bir aralıkta tanımlama esnekliğini sağlamasıdır. Bu sayede karar verici net olarak belirleyemediği veya tahmin edemediği muhtemel zararı, tanımlanmış aralıklar için belirleyebilecektir.