• Sonuç bulunamadı

ġedd-i Rihâl Hadîsinin Metin ĠnĢası

5. ĠSLAMDA KUTSAL MEKÂNLAR VE FONKSĠYONLARI

2.1. ġEDD-Ġ RĠHÂL HADÎSĠNĠN METĠN TENKĠDĠ YÖNÜNDEN

2.1.2. ġedd-i Rihâl Hadîsinin Metin ĠnĢası

Dokuz ayrı grub Ģeklinde ele aldığımız ġedd-i rihâl hadîsinin, senedînde herhangi bir problem tespit edilemeyen çoğu rivâyetler esas alındığında, muhtemel mana ile rivâyetten kaynaklanan bazı lâfzî farklılıklar dıĢında zaman içerisinde herhangi bir anlam kaymasına uğramadığı görülmüĢtür.

Zira çalıĢma sınırlarımız içerisinde ġedd-i rihâl hadîsinin yer aldığı Kütüb-i Sitte öncesi birçok eski kaynak bulunmaktadır. Ve bunların arasında en eski kaynaklar Hasan-ı Basrî‟ye (ö. 110/728) nispet edilen Fedâîlu Mekke‟si, Ebû Yûsuf (ö. 182/798) ve Muhammed b. Hasan eĢ-ġeybânî‟nin (ö. 189/805) el-Âsâr‟ları, Ebû Dâvûd et-Tayâlisî‟nin (ö. 204/819) el-Müsned-i, Abdürrezzâk b. Hemmâm „ es- San„ânî (ö. 211/826-27) ve Ġbn Ebî ġeybe‟nin (ö. 235/849 el-Musannef‟leridir. Bunların dıĢında Ahmed b. Hanbel‟in (ö. 241/855) el-Müsned‟i, Ebü‟l-Velîd el- Ezrakî‟nin (ö. 250/864 [?]) Ahbâr-u Mekke ve mâ câʾe fîhâ mine‟l-âsâr-ı ve Ebû Muhammed ed-Dârimî‟nin (ö. 255/869)es-Sünen‟ide yer almaktadır.

Bu kaynaklarda ki rivâyetlere bakıldığında, Hasan-ı Basrî‟nin “hasen lî- gayrihi” olarak kabul edilen rivâyetinde ki ġedd-i rihâl hadîsi, temel hadîs kaynaklarında sıklıkla zikredilme sırasına göre birinci olan ve bizimde çalıĢmada esas aldığımız temel hadîs kaynaklarının %85‟ ni teĢkil eden, en meĢhur-ma„rûf olan

[

]ُلاَحِّرلا ُّدَشُت َلَ

“lâ tüĢeddu‟r-rihâl” kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Ve bu rivâyet birinci gruptaki rivâyetlerin aksine Mescid-i Nebevi‟yi, iĢ„âr eden “

يدجسمو

” lafzı, sıralama olarak ilk baĢta zikredilerek, akabinde “

اذى

” ism-i iĢâret edâtı zikredilmiĢtir.

Ebû Yûsuf‟ ve Muhammed b. Hasan eĢ-ġeybânî‟nin el-Âsâr‟lar‟ında ise sahîh olarak kabul edilen rivâyetlerinde ki ġedd-i rihâl hadîsi, bir önceki rivâyet gibi en meĢhur-ma„rûf olan

]ُلاَحِّرلا ُّدَشُت َلَ[

“lâ tüĢeddu‟r-rihâl”kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Bu rivâyetler, birinci grubu teĢkil eden en çok rivâyetler kapsamında yer aldığı görülecektir. MeĢhur bu iki Ġmâm, ġedd-i rihâl rivâyetini birleĢik rivâyetler bölümünün bir kısmında zikrederek, bu hadîsi Ebû Sa„îd el-Hudrî‟den tahrîc etmiĢlerdir.

123

Ebû Dâvûd et-Tayâlisî‟nin el-Müsned‟inde sahîh olarak kabul edilen ġedd-i rihâl hadîsi, iki faklı rivâyet olarak yer almaktadır. Birinci rivâyeti, en meĢhur- ma„rûf olan

]ُلاَحِّرلا ُّدَشُت َلَ[

“lâ tüĢeddu‟r-rihâl” kalıp sığasıyla baĢlamakta olup, Hasan-ı Basrîde yer alan rivâyetle birebir lafzan örtüĢmektedir. Bu rivâyeti, Ebû Basra‟dan tahrîç etmiĢtir.

Ġkinci rivâyeti ise baĢında (

لَ

) “lâ-nâfiye” edatı olmaksızın ve “fiil-i muzârî„” ise edilgen dediğimiz “binâ-ı meçhûl” olan [

ُلاَحِّرلا ُّدَشُت

] kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Diğer rivâyeti gibi bu rivâyeti de, Ebû Basra‟dan tahrîç etmiĢtir.

Abdürrezzâk b. Hemmâm „ es-San„ânî‟in el-Musannef‟‟inde biri hariç sahîh olarak kabul edilen ġedd-i rihâl hadisi, dört faklı rivâyet olarak yer almaktadır. Üç rivâyet, baĢında (

لَ

) “lâ-nâfiye” edatı olmaksızın ve “fiil-i muzârî„” ise edilgen dediğimiz “binâ-ı meçhûl” olan [

ُلاَحِّرلا ُّدَشُت

] kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Ve her bir rivayeti farklı sahabiden tahrîc etmiĢtir. Ebû Hüreyre‟den tahrîc etmiĢ olduğu rivâyette Mescid-i Aksâ üç mescidler arasından sıralamada ikinci zikredilmiĢtir. Bu rivâyet sahihtir.

Ebû Basra‟dan tahrîc edilen rivâyetin devemında Abdürrezzâk b. Hemmâm „ es-San„ânî‟ Ġbn Cüreyc‟ten naklen: Ġbn Atâ‟nın ilk baĢlarda Mescid-i Aksâ‟nın üç mescidler kapsamında olduğunu kabul etmediğini sonra bunu kabul edip, Mescid-i Aksâ‟yı üç mescitler arasında saydığını ifade etmiĢtir. Hadîsin bu rivâyeti zayıf olarak gözükmektedir. Ancak hadîsin bu senedi “zayıf” olsa bile ġedd-i rihâl hadîsin‟in ”sahîh” olan ekser rivâyetlerin‟in “Ģâhit” veya “mutêba„ât‟ı” ile hasen-li- gayrihi olarak değerlendirilebilir.

Ġbn Ömer‟den tahric edilen iki farklı rivâyet bulunmaktadır: Bir rivâyetinde baĢında (

لَ

) “lâ-nâfiye” edatı olmaksızın ve “fiil-i muzârî„” ise edilgen dediğimiz “binâ-ı meçhûl” olan [

ُلاَحِّرلا ُّدَشُت

] kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Ve burada Mescid-i Nebevi‟yi iĢ‟ar eden lafzın (

لوُسَّرلا ِدِجْسَمَو

) olduğu görülmektedir. Diğer rivâyetinde ise

124

baĢında hasr‟ı ifade eden (

اََّنَِّإ

) “Ġnnemâ” kas‟r edatı olup, “fil-imuzârî„” ise edilgen dediğimiz “binâ-ı meçhûl” olan [

لاَحِّرلا ُّدَشُت اََّنَِّإ

] kalıp sığasıyla baĢlamaktadır. Mescid-i Nebevi‟yi iĢ‟ar eden lafzın (

ِِّبَِّنلا ِدِجْسَمَو

) olduğu görülmektedir.

Kütüb-i Sitte dahîl geriye kalan tüm kaynaklardaki ġedd-i rihâl rivâyetleri, örneklerini verdiğimiz ilk kaynaklardaki rivâyetlerle eĢleĢtirildiğinde rivâyetlerdeki çok az lâfzî farklılıklar dıĢında hadîsin zaman içerisinde herhangi bir anlam kaymasına uğramadığı da görülecektir. Zaten biz çalıĢma sınırlarımız içerisinde yer alan kaynaklardaki ġedd-i rihâl hadisinin lafız açısından olan bu az farklılıklarını gruplandırdık. Ve geçtiği ilgili kaynaklarda ki yerlerine de atıf yaptık. Dolayısıyla Kütüb-i Sitte dahîl geriye kalan tüm kaynaklardaki ġedd-i rihâl rivâyetlerini tek tek irdelemeye gerek yoktur.

Sonuç olarak çalıĢma sınırları içerisinde ulaĢtığımız ġedd-i rihâl hadîsinin toplamda elli olan rivâyetlerinin genelinin senedînde ittisal açısından problem tespit edilmemiĢtir. Bu rivâyetlerde yer alan râvilerin geneli “cerh ve ta„dîl” âlimlerince “sikâ” güvenilir kabül edilmiĢtir. Senedinde ittisal açısından problem tespit edilen veya “cer‟h ve ta„dîl” açısından da problemli olan rivâyetler ise çok azdır. Problemli olan bu rivâyetlere sened tenkidinin ilgili bölümünde yer verilmiĢtir. Sıhhat açısından problemli olan bu rivâyetler, mezkûr sahîh olan ġedd-i rihâl rivâyetlerin “mütebaât-ı” veya “Ģâhit” liğiyle sahîh olarak değerlendirilmiĢtir.

Bütün bunlar Ģunu göstermektedir: ÇalıĢma sınırları içerisinde olan tüm gruplardaki ġedd-i rihâl hadîsinin toplamda elli olan rivâyetleri, bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde söz konusu hadîsin büyük bir bölümü (asgari müĢtereği) bütün rivâyetlerde aynı lafızlarla zikredilmektedir. Diğer kısımlarında ise anlam değiĢimine sebeb olmayacak Ģekilde az lafız farklılıkları bulunmaktadır. ġu halde yeni bir metin oluĢturulmasına gerek kalmadan tüm gruplarda yer alan bir metin ortak metin olarak kabul edilebilir.

125

Mezkûr rivayetlerdeki lafzan olan bu farklılıkların iki temel nedeni olabilir.328

1. Anlatılanların farklı olması: Bir kısım rivâyetlerdeki bu farklılıklar, olayların farklılığından kaynaklanmaktadır. Zira ġedd-i rihâl hadîsinin kendilerinden tahrîc edilen her bir sahâbî ( Ebû Sa„îd el- Hudrî, Ebû Hüreyre, Ebû Basra el-Gıfârî) genelde aynı hadîsi farklı olaylarla ilgili olarak zikretmiĢ olmaları muhtemeldir.

2. Ravîlerin farklılığa neden olması:

Aslında çalıĢmakta olduğumuz ve çoğu sahabi olmak üzere on beĢ tarikten tahrîc edilen ġedd-i rihâl hadîsimizden genelde bu sonuç çıkmaktadır. Zira ġedd-i rihâl hadîsimizde olan ve anlam değiĢimine veya kaymasına sebeb olmayan bu lafız farklılıkların kahîr ekseriyeti daha sonraki râvilerin tasarruflarından kaynaklanmakta olduğunu verdiğimiz ilgili grup örneklerinden de anlaĢılmaktadır. Bunun muhtemel sebebleri Ģu Ģekilde özetlenebilir.329

a) Her bir râvinin olayı kendi cümleleriyle aktarmıĢ olması (manayla rivâyet), b) Râvinin kendine tevcih edilen farklı sorulardan veya o andaki Ģartlardan dolayı, olayın sadece ilgili kısmını aktarmıĢ olması (ihtisâr, taktî„),

c) Râvinin zamanla yaĢlanması nedeniyle olayın tümünü tam hatırlayamaması veya bir kısmını unutması sebebiyle o anda aklında kalanını aktarmıĢ olması veya farklı olaylarla karıĢtırmıĢ olması,

d) Râvinin olayın belirli bir kısmına Ģâhit olması, ayrıntılarla alakalı dikkatini toplayamaması veya ilmi ve kültür seviyesinin yüksek düzeyde olmaması gibi durumlar, Ravîlerin hadîs rivayetinde farklılığa neden olmasına sebeb olan temel faktörlerden bir kaçıdır.