• Sonuç bulunamadı

ġEDD-Ġ RĠHÂL HADÎSĠNĠN KUR‟AN‟A ARZI

5. ĠSLAMDA KUTSAL MEKÂNLAR VE FONKSĠYONLARI

2.2. ġEDD-Ġ RĠHÂL HADÎSĠNĠN KUR‟AN‟A ARZI

Hadîslerin Kur‟âna arzı iki Ģekilde algılanmıĢtır. Birincisi hadîslerin Kur‟an ölçüsüne vurulması ve onda aslı bulunmayanların reddedilmesi anlamına gelmektedir

328 Selçuk CoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 237. 329 Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 237.

126

ki Ġslâm âlimlerinden hiçbiri böyle bir arz metodunu kabul etmemiĢtir.330

Ġkinci tanıma göre ise arz, hadîslerin331

Kur‟ân‟daki sarîh âyetlere arz edilme suretiyle aykırı düĢenlerin sıhhatinin reddi anlamında kullanılmıĢtır.332

Ġslâm bilginlerinin, “Hadislerin Kur‟ân‟a arzı”ndan kasdettikleri anlam da budur. Bu tarz uygulamanın temel felsefesini, Hz. Peygamber‟in (s.a.v.) Kur‟ân‟a aykırı söz söylemeyeceği ve davranıĢta bulunamayacağı oluĢturur.333

Burada arzın ikinci tanımı esas alınacaktır. Hadîslerin Kur‟ân‟a arzında, uygunluktan ziyade aykırılığın aranması gerektiği hatırlandığında; “ Kur‟ân‟a uygun her söz hadîs olmayabilir ancak Kur‟ân‟a aykırı hiçbir söz “merfû‟ hadîs” değildir hükmü verilebilir olacaktır.334

Ayrıca Kur‟ân‟a arz, en çok senedi sahih olarak gelen hadîslerin değerlendirilmesinde yardımcı olur. Dolayısıyla bir hadîs senedi sahih olarak gelir ve Kur‟ân‟a da aykırılık arz etmezse, bu hadîs en muteber hadîslerden sayılmaktadır.335

Keza hadîsler “Kur‟ân‟a arz” edilirken “Kur‟an”dan kastedilen, Kur‟ân‟daki açık ve sarîh nasslar olan âyetlere arz edilmesidir. Yoksa tanımı ve ölçüleri belli olmayan “Kur‟ânın ruhu”, “Kur‟ânın mesajı” ve “Kur‟ân‟î perspektif” gibi ucu açık ve içeriği kiĢiden kiĢiye farklı anlamlandırılıp doldurulabilen kavramlara arz edilmemelidir. Çünkü bir Ģeyin ölçü olabilmesindeki güvenirliğinin testi, onun herkes tarafından tanımlanabilen ve bilinen bir Ģey olmasından geçer. Kur‟ân‟ın açık

330

Ali Toksarı, Delil Olma Yönünden Sünnet, Rey Yayıncılık, Kayseri 1994, s. 128; Ayrıca krĢ. Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 211.

331 Tabi burada “Hadîslerin Kur‟ân‟a Arzı” nda ki “Hadîslerin” kapsamı sadece sahîh hadîslerin

dıĢındaki zayıf hadîsler midir? Yoksa bu kapsama sahîh olan hadislerde dâhil midir? Bu konu, konunun uzmanları tarafından tartıĢılarak yazılıp çizilmiĢtir. Konu hakkında bilgi için bkz. Müsfir Ğurmullah Dümeynî, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Çev. Ġlyas Çelebi ve diğerleri, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul 1997, s. 257-261; Selahattin Polat, “Hadiste Metin Tenkidi III”, EÜĠF

Dergisi, Sayı:8, ss. 79-110, Kayseri 1992;

Enbiya Yıldırım, Hadiste Metin Tenkidi Tarihi Süreç Yeni YaklaĢımlar, Otto Yayınları, Ankara 2015, s. 319-326.

331 Ali Toksarı, Delil Olma Yönünden Sünnet, s. 128;. 332

Ali Toksarı, Delil Olma Yönünden Sünnet, s. 128; Ahmet KeleĢ, Hadislerin Kur‟ân‟a Arzı, Ġnsan Yayınları, Ġstanbul 1998, s. 13; krĢ. Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Büt üncül BakıĢ, s. 211.

333 Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 211. 334 Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 212. 335 Enbiya Yıldırım, Hadiste Metin Tenkidi, s. 325.

127

sarîh olan nasları bu tanıma uygun düĢmektedir.336 Dolayısıyla çalıĢmamıza konu olan ġedd-i rihâl hadîsi, bir metin tenkidi ölçütü olarak “Kur‟ân‟a arz” konusunda sarîh ve açık âyetler esas alınacaktır.

ġedd-i rihâl hadîsinin temasında iĢlenen üç büyük mescidin kutsallığının en önemli referansı Kur‟ân‟da genelde mescitlerin337 özelde üç mescitler338 ile alakalı zikredilen sarîh âyetlerdir. Biz bu âyetlere üç kutsal mescidin ilgili bölümlerinde detaylı olarak yer verdiğimizden konumuzun uzamaması adına burada sadece birkaç âyet zikredeceğiz.

Bilindiği üzere müslamanlar daha önce namazlarını Mescid- Aksa‟ya doğru kılıyorlardı. Fakat Ku‟ran-ı Kerim‟de de belirtildiği üzere Hz. Peygamber‟in Kâ„be‟ye yönelme arzusu ve ardından nazil olan “(Ey Muhammed!) Biz senin çok

defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoĢnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Mescid-i Harâm yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. ġüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.” 339

âyeti ile Müslümanların kıblesi belirlenmiĢ ve zaten cahilliye döneminde dahi oldukça önem verdikleri Kâ„be Müslümanlar nezdinde daha da önem kazanmıĢtır. Ka„be‟nin kıble olmasının yanında Ġslâm‟ın beĢ temel Ģartlarında biri olan hâc farizanın merkezinde bulunması, onun Ġslâm dininde önemli bir mekân olduğunu göstemektedir. Kur‟ân‟da zikredilen: “ Onda apaçık deliller, Makam-ı Ġbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde

olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah‟ın insanlar üzerinde bir

336

Selçuk ÇoĢkun, Hadîse Bütüncül BakıĢ, s. 212.

337 Kehf, 18/21; Ġsrâ, 17/7. âyetlerinde Ġslâmdan önce bile mescidlerin söz konusu olduğu

zikredilmektedir. Keza Ġslama göre mescidleri asıl kimlerin inĢâ ve îmâr edebileceği Tevbe, 9/18‟ ‟ci âyetinde zikredilmektedir.

338 Cenab-ı Allah (c.c.) Mescid-i Harâm-ı lafzan Kur‟ân-ı Kerîmde on beĢ yerde zikretmiĢtir. Bakara

süresinin altı yerinde, Mâide, Enfâl, Ġsrâ ve Hac surelerinin bir yerinde, Fetih Suresinin iki yerinde ve Tevbe Suresinin üç yerinde. Mâverdî Hâvi adlı eserinde Kur‟ân‟ı Kerîmde lafzan zikredilen bütün Mescid-i Harâmdan, Harâm‟ın kast edildiği, Bakara suresindeki ]مارلْا دجسلما رطش كهجو لوف[ âyetinden ise Ka‟benin maksûd olduğunu ifade etmektedir. GeniĢ bilgi için bkz. “ZerkeĢî,

Ġ„lâmu‟s-Sâcid bi Ahkami‟l-Mesâcid, s. 59-60.

128

hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), Ģüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her Ģey O‟na muhtaçtır.)”340

âyeti Ka„be‟nin Ġslâm dinindeki merkezi konumunu göstermektedir. Bu âyetin dıĢında Kur‟ân‟da zikredilen “ġüphesiz Safa ile Merve, Allah‟ın (dininin) niĢanelerindendir. Onun için

her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe‟yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır iĢlerse, Ģüphesiz Allah onu bilir, karĢılığını verir.”341

âyeti Beytullâh‟ın Müslümanlar için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Zira bu âyetlerden gücü yeten herkesin bu ibadetini tamamlayabilmesi için Kâ„be‟yi hac etmesi gerektiği emredilmektedir.

Netice olarak, Kâ„be‟nin insanlık için yeryüzünde kurulan ilk mabet olması onun ne kadar önemli ve kutsal bir yapı olduğunu ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Yukarıda zikretmiĢ olduğumuz hususlar da göz önünde bulundurulduğunda Kâbe‟nin hem Müslümanlar, hem MüĢrikler hem de daha önceki milletler tarafından kutsal kabul edildiği ortaya çıkmıĢ bulunmaktadır.

Mescid-i Nebevi‟ye gelince Kur‟anı Kerimde ismi geçmemesine rağmen Tevbe süresindeki Ģu âyette: “Onun içinde asla namaz kılma. Ġlk günden temeli takva

(Allah‟a karĢı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit, içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.”342

yer alan “Temeli takva üzerine kurulu mescit” den kastın ihtilaflı olmakla beraber Mescid-i Nebevî olduğu söylenmiĢtir.343 Bazı âlimler ise söz konusu âyette geçen mescidin Kuba mescidi olduğunu dile getirmiĢlerdir. 344 Fakat tefsirinden alıntı yaptığımız Ġmâm Taberî bu mescidin Mescid-i Nebevî olacağı yönündeki görüĢü benimsemiĢ ve Ģu açıklamayı yapmıĢtır:

“Kanaatimce doğru olan görüĢ söz konusu mescidin Mescid-i Nebî olmasıdır.

Zira bu görüĢü takviye eden ve doğrulayan sahih rivâyetler de mevcuttur.”345

340 Âli Ġmran, 3/97 341 Bakara, 2/158 342 Tevbe, 9/108.

343 Muhammed Ġlyas Abdulğani, Târihu‟l-Mescid-i‟n-Nebevîyyi‟Ģ-ġerîf, s. 8-9. 344 Taberî, Câmiu‟l-Beyân fî Tefsîri‟l-Ku‟rân, c. 14, s. 076-478.

129

Kur‟an-ı Kerim‟de ismi geçen mescitlerden biri de Mescid-i Aksâ‟dır. Mescid-i Aksâ ile ilgili olarak Kur‟ân-ı Kerim‟de Ģöyle buyurulmaktadır:

“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed‟i)

bir gece Mescid-i Mescid-i Harâm‟dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa‟ya götüren Allah‟ın Ģanı yücedir. Hiç Ģüphesiz O, hakkıyla iĢitendir, hakkıyla görendir.”346

Mescid-i Aksâ ve çevresinin kıymetli ve bereketli olduğu bizzat Allâh tarafından dile getirilmiĢtir. ġemsuddîn es-Suyutî “Ģayet Kur‟ân‟da Mescid-i Aksâ‟nın fazileti ile ilgili yalnızca bu âyet olsaydı onun değerini ve önemi ortaya koymak için yeterli olurdu demektedir.347 Yine bu âyeti kerimede Mescid-i Aksâ ve çevresinin mübarek ve mukaddes oluĢuna vurgu yapılmıĢtır. Müslümanların ilk kıblesi olan bu mukaddes Ģehir baĢta Mûsâ (a.s.) olmak üzere nice peygamberlere ev sahipliği yapmıĢ348

ve bizzat Hz. Peygamber‟in (s.a.v.) dilinden de en kutsal sayılan üç mabetten biri olduğu dile getirilmiĢtir.349

Ayrıca Kur‟ân-ı Kerim‟de Mescid-i Aksâ ve çevresiyle ilgili birçok âyet yer almaktadır. Biz bunları giriĢ kısmında zikrettiğimizden burada tekrar etmiyeceğiz. Burada üç kutsal mescit ile ilgili zikredilen âyetlerden hareketle metin tenkidi yaptığımız ġedd-i rihâl hadîsi arasında asla zıtlık/aykırılık söz konusu değildir. Tam aksine mezkûr âyetler “ġedd-i rihâl” hadîsinin ifade etmiĢ olduğu manayı tasdik etmektedir.

Sonuç olarak ifade edebiliriz ki, Kur‟ân-ı Kerîm‟de, ġedd-i rihâl hadîsinin ifade etmiĢ olduğu manaya dair aykırı herhangi bir ifadeye rastlanılmamıĢtır Dolayısıyla senedi genelde sahîh olarak gelen ġedd-i rihâl hadîsinin metin tenkidi açısından Kur‟an‟daki bu âyetlere arz neticesinde ilgili hadîsin en muteber hadîsler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.

346

Ġsra, 17/1.

347 Suyûti, Ġthafu‟l-ihsâ bi Fadâili‟l-Mescid-i‟l-Aksâ, c. 1, s. 95. 348 ZamahĢerî, el-KeĢĢâf an Hakaiki Gavâmidi‟t-Tenzîl, c. 2, s. 248. 349 Müslim, Hac, 511, c. 2, s. 1014.

130