• Sonuç bulunamadı

Resmî Nikâhın Kabulü ve Ailenin Modernitenin bir ‘Kurum’u Haline

2. BATI AİLE TECRÜBESİNİN MÜSLÜMAN AİLESİNE AKTARILMAS

2.1. İKİNCİ EVRE KÜRESELLEŞTİRME: BATI SEKÜLER AHLAKININ

2.1.7.1. Resmî Nikâhın Kabulü ve Ailenin Modernitenin bir ‘Kurum’u Haline

En başta ifade ettiğimiz üzere 1926’da kabul edilen medeni kanun, o dönemde Roma ve Germen hukukları ile Rousseau’nun tabii haklar felsefesinin en başarılı sentezi sayılan İsviçre medeni kanunudur. Medeni kanun aileyi dini vecibelerden kurtarıp laik normlarla düzenlemeye yönelik önlemler getirmiştir. Bu Kemalist aile reformu temelinde Ziya Gökalp’in Avrupa ailesinin milli bir çeşidi olarak algıladığı erkek hâkimiyetinde olmakla beraber kadının işlevlerinin önemini kabul eden çekirdek aile modelidir.586

Bu kanunla beraber Müslümanlar, Müslüman olmayanların hukuklarına uyduruldular. Medenî kanunu savunanlar bunun kadın haklarına dair pek çok yenilik getirdiğini iddia ederler. Bu yenilikler şöyle sıralanır:587

İslam olmazdan önceki Türklerdeki sisteme geri dönülmüştür. Medeni kanun, erkekler gibi kadınların da hukuk önünde eşit olduklarını kabul eder ve kadın; hak ve hürriyetlerine sahiptir. Kocasının tek eşidir ve çocuklarının annesidir.

İslam da kadınlığı koruyan bir dindir. Çünkü kız çocuklarının öldürülmesini yasaklamış, erkeğin sayısız evlenme hakkını sınırlandırmış, dört zevceden başkasını men etmiştir. Bununla birlikte erkeğe verdiği dört kadınla evlenme hakkını kadınlara vermemiş ve onu tek kocayla sınırlamıştır.

İslam, miras hukukunda kadın ve erkek arasında farklılık yapmış, bunu yaparken de erkeğe her bakımdan kadını koruma görevi vermişti. Ama yeni hayat şartlarına göre hukuk eşitsizliğinin devamına imkân kalmamıştı. Medeni kanun, mirasta eşitlik verdi.

Yani medeni kanun her bakımdan kadını ikinci sınıf insan saymayı ortadan kaldırmıştır. Kadının her alanda toplum hayatına girmesi medeni kanunu zorunlu kılmıştır.588

Medenî Hukukun Yeni Aile Kanunları ile topluma getirdiği söylenen yenilikler ise şu şekilde sıralamaktadır:589

586 Saraçgil, “Bukalemun Erkek”, s. 249.

587 Bu bölüm, Sadi Irmak’ın Atatürk Devrimleri Tarihi kitabından özetlenmiştir.

163

Her şeyden önce yeni Türk aile hukuku monogamiyi prensip olarak kabul etmiştir. Bu özelliği yüzünden tek başına devrimlerin alemdarlığı/bayraktarlığı medeni kanuna verilmiştir.

Medeni nikâh mecburiyetini yurda sokan yeni aile hukukudur. Bugün medeni nikâh akd olunmadan, dini nikâh kıyılamaz. Böylece evlenmeye laik bir hüviyet kazandırılmıştır.

Evlenmede devlet müdahalesini mutlak şekle sokmuş ve muteber bir evlenmenin ancak evlenme memuru huzurunda ve onun vasıtası ile akd edilen evlenme olduğunu belirtmiştir.

Evlenmede temsil yolunu kapatmıştır. Böylece birtakım düzenlemelere mani olmuş ve eşlerin şahsiyet ve arzularına hürmet ve riayeti şiar edinmiştir.

Evlenmede yaş hadlerini tespit etmiştir. Böylelikle bu mühim ve hayati müessesenin önemini idrake henüz muktedir olamayan kimselerin yanlış adım ve karalarına mani olunmak istenmiştir.

Boşanmada serbesti usulünü kaldırmıştır. Boşanmanın ancak muayyen ve mahdut sebeplerin vücudu halinde ve mutlaka dava yolu ve mahkeme kararı ile olabileceği prensibini vazetmiştir.

Mal rejimlerine çeşitli imkânlar sağlamıştır.

Cins eşitliğinin korunmasını sağlamıştır. Bütün bu hükümleri (toplu bir tedvin) prensibinin bir ifadesi olarak (tek bir kanun) halinde vazetmiş ve tatbik yoluna koymuştur.590

Böylece birinci bölümde anlatıldığı üzere 21 Mart 1804’de Fransa’da yürürlüğe giren Kod Napolyon benzeri bir medeni kanun, Müslüman milletin nikâh kanunu olarak yürürlüğe sokulmuş ve Sadi Irmak’ın dediği gibi modernlik böylece taçlandırılmıştır.

Anthony Giddens’in ifade ettiği gibi askeriye ve eğitimden sonra aile de resmen, moderniteyi yaygınlaştıracak bir kurum haline getirilmiştir.

589 Bu bölüm de Sadi Irmak’ın ‘Atatürk Devrimleri Tarihi’ kitabından özetlenmiştir. 590 Irmak, Atatürk Devrimleri Tarihi, s. 219.

164

Medeni kanun yürürlüğe girmeden 29 Ocak 1923 tarihinde evlenen Mustafa Kemal Atatürk ve Latife Hanım’ın evlilikleri de dini nikâhla gerçekleşmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Paşalar, Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın nikâh şâhidi olmuşlar. Nikâh akdinin daha sonra Merkez Kadısı Hüseyin oğlu Ömer Fevzi tarafından belge haline getirilip tasdik edildiği aktarılmaktadır.591

Resmi nikâhla kıyılan ilk evlilik akdinin piyanist Fazlı Say’ın büyük teyzesi Zehra Say olduğu naklediliyor. Türk medeni kanununun 17 Şubat 1926 yılında yürürlüğe girmesinden bir gün sonra 18 Şubatta, Fuat Say’la Ankara Türk Ocağı’nda, Kavaklıdere şarapları sahibi Tunalı Hilmi ve Erzurum mebusu Mahmut Bey’in şahitlikleriyle evlenmiş; dini nikâh kıyılmamıştır. Zehra Say’ın söylediğine göre o, mini etek bir gelinlik giymiştir.592

İlerleyen zamanda halk için resmi nikâh; bir kayıt veya izinnamedir. Bununla Müslümanın nikâh akdinin gerçekleşmeyeceğine inanılır ve günümüzde olduğu gibi imam nikâhı olarak adlandırılan dini nikâh akdi, evlenmek için şart olmaya devam eder.593

Altmışlı yıllarda dini nikâh-resmi nikâh konuları tekrar gündeme gelir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1966 yılında Konya’da düzenlenen müftüler seminerine katılan Ahmed Davudoğlu (merhum), laikliğe aykırı beyan ve telkinlerde bulunduğu gerekçesiyle Konya Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 22 Mart 1968 tarihinde bir yıl ağır hapis, Kırşehir’de dört ay zorunlu ikamet ve memuriyetten ihraç cezalarına çarptırılmıştır.594 Psikiyatr Dr. Musa Tosun’un aktardığına göre hoca bu konuşmasında; resmi nikâhın dinî nikâh yerine geçmeyeceğini söylediği için şikâyet edilir. Hoca hapis yatıp çıktıktan sonra Musa Tosun kendisine; niçin böyle yaptığı hakkında serzenişte bulunmak isteyince ona: ‘doktor! Dini nikâh resmi nikâh yoktur,

591 “Atatürk’ün eşi Latife Hanım kimdir? İşte Latife Hanım hakkında bilinmeyenler”

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ataturkun-esi-latife-hanim-kimdir-40742911 erişim: 3.04.2019.

592 Baki Sarısakal, “Türkiye Cumhuriyetinde İlk Resmi Nikâh”,

file:///C:/Users/fcetin/Desktop/turkiyecumhuriyetindeilkresminikah.pdfhttps://www.cumhuriyetarsivi. com/katalog/4509/sayfa/1987/6/14/6.xhtml erişim: 3.04.2019.

593 Bizim resmi evlilik akdimiz kıyılırken de büyüklerimiz ‘izinname’ alınması için belediye memuruna gidileceği söyledi. Dini nikâhımıza ait yazılı belge kendi tarafımızdan oluşturulmuştur. 594 Nihat Engin, “Davudoğlu, Ahmet”, DİA, 1994, C.IX, s. 52-53.

165

nikâh vardır ve nikâh Allah adına kıyılır; bunu birinin söylemesi gerekiyordu, ben de söyledim; hapis de yattım’ cevabını verir.595

1970’lere kadar halk tarafından bu şekilde devam ettirilen dini ve resmi nikâh konusu, Hayreddin Karaman’ın dini nikâhı, sıradan ufak tefek hayırlı işler arasına koymasıyla tekrar gündeme gelir.596 Ahmed Davudoğlu, dini nikâhın bütün ulema tarafından ibadet kabul edildiğini ve nikâhın bu şekilde basitleştirilmesinin büyük bir ‘hata’ olduğunu belirtir. Allah Rasulü’nün (s.a.v.): ‘Nikâh benim sünnetimdir; her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.’ ‘Bu nikâhı ilan edin; onu mescitlerde kıyın ve onun için defler çalın!’ ve emsali hadislerine aykırı düştüğünü hatırlatır.597