• Sonuç bulunamadı

RAMAZAN AYI HAZIRLIKLARI

Osmanlı Devletinde Ramazan ayına büyük bir önem verilir ve hürmet gösterilirdi. Ramazana iki üç ay kala her evde hazırlık ve eşyaların tedariki başlar, halk imkânları doğrultusunda Ramazan erzakı hazırlar, evdeki bütün bakır kaplarını kalaylatırdı. Tebaadan zengin kesim yeni kürkler, elbiseler, seccadeler alır, hanımlar kendilerine Ramazanda giymek için çeşitli elbiseler diktirirdi. Bütün herkes imkânı doğrultusunda fincanlar, bardaklar, kıymetli kaşıklar ve tabaklar alır, çocukların hoşuna gitsin diye sapı düdüklü kaşıklar ve çatallar satın alınırdı. Çarşı pazarlarda güllaçlar,

270 Olgun, a.g.e., s. 16.

271 Olgun, a.g.e., s. 16.

272 Metin And, 16. Yüzyılda İstanbul Kent-Saray- Günlük Yaşam, 2.Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2012, s.171-172.

273 Dursun Gürlek, Dersaâdet’te Ramazan Akşamları, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2015, s.44. 274 BOA, İ.DH, 955,75560, 02/N/1302, zikreden, Uslubaş, a.g.e., s. 13-14.

pastırmalar ve diğer envai çeşit erzak satılmak için vitrinler doldurulur, mahallelerdeki bütün kahvehaneler silinir baştan aşağıya temizlenirdi.275

Hayalciler, göstericiler ve tulumbacılar sanatlarını halkın beğenisine sunmak içinve insanları bu ayda ihya etmek için İstanbul’un kalabalık semtlerinde bulunan büyük kahvehaneleri kiralardı. Kahvehanenin her tarafını elvan kağıtlardan yapılan gül motifli süslerle süsler, pencere aralarına yaldızlı süsler asarlardı. Tulumbacılar, tulumba aletlerinden bazılarını duvara asarlar, diğer çalgı aletlerini Ramazana hazırlarlardı. Yüksek sesle ve kendilerine özgü bir tonla “adam aman” diyerek maniler ve özel koşmalar söylerler, divanlar okurlardı. Kahvecilerde kapının ağzında durur, “buyurun

ağalar, buyurun” diyerek kahvehaneye müşteri toplarlardı. Girenlere ise nargile ve

fincanlarla kahveler ikram ederlerdi. Söyledikleri maniler kendi tabirlerince kitaptan ve doğaçlama şeklindeydi. Bu kahvelere bir de muâmma denilen bir mani türü asılırdı. Bu muammayı kağıda yazar, üzerini kırmızı tülle bağlar, bunu en son mühürler, oturdukları yerin üst tarafında bir yere asarlardı. Etrafını ise süslerlerdi. Kahveye gelenler bu muammayı bilmek için uygun bir mani söylerlerdi. Muamma zordu. Maksat maniyi dinlemek, eğlenmek ve orada hoş vakit geçirmekti. Eğer bilmeceyi yani bu muammayı bilen olursa ona para, kumaş ve elbise verilirdi.276

Ramazan ayına hazırlık aşamasında, Ramazandan bir hafta önce aile reisi kağıdı kalemi alır Ramazan için ne gerekliyse listeye yazardı. Evin hanımına da sorar eksikleri tespit ederlerdi. Beş altı teneke yemeklik sadeyağ, buna “Rugani” denirdi. “Dakîk” denilen has un ve Odesa’ dan gelen böreklik un listeye eklenirdi. “Elmasiye” denen meyve peltesi de Ramazan da özellikle iftariyeliklerin arasında yenmekte ve hazırlık aşamasında kilo ile alınmaktadır. Durumu orta halli olanlar mahalle bakkalından, variyetli olanlar ise Asmaaltı denen dükkândan en kaliteli yiyecekleri temin ederlerdi. Yazın ev hanımlarının Ramazan için hazırladığı reçeller ve şuruplar vardır. Aylar önceden kurulan turşular ise yine Ramazan için özel sebzelerden hazırlanmaktadır.277

275 Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri, (nşr. Duygu Ansan Günay; Kazım Arısan), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1995, s. 257-258.

276 Abdülaziz Bey, a.g.e., s. 257-258.

İstanbul ailelerinin bir kısmı Ramazan ayı girmeden önce bu ayda tüketecekleri gıda maddelerini toptan olarak satın alırlardı. Bu gıda maddeleri arasında baharat, çorbalık şehriye, güllaç, makarna, pastırma, pirinç, peynir, reçel, sucuk, şeker, un, zeytin

,

hoşaflık kuru üzüm, erik veya kayısı, pestil gibi en çok Ramazan ayında kullanılan önemli besin maddelerinin yanı sıra her zaman kullanılan yiyecekler de bulunurdu. Ramazan ayında kullanılacak bu gıda maddelerini toptan satın almaya ise “Ramazan masrafı görmek” denirdi. Maddî durumu yerinde olanlar bu masrafa katlanırlar, zengin aileler ise, yalnız kendileri için değil yakınlarından veya komşularından fakir olan aileler varsa onlar için de Ramazan masrafı görürlerdi.278

Durumu iyi olan variyetli aileler, sadece kendileri için Ramazan masrafı görmekle kalmaz; yakınları, mahalle sakinleri ve komşuları içinde; yoksul olanların, bekârların, dulların da Ramazan masrafını da karşılarlardı. Bu kişilere Ramazandan bir hafta önce erzakları gönderilirdi.279

Toplumda öyle insanlar vardı ki, yoksulluğundan ve geçim durumundan kimseye bahsedemezdi. Bunlar “Fukarâ-yı Sâbirîn” olarak nitelendirilirdi. Fukarâ-yı sâbirînlere Ramazan masrafının yanında zekat ve sadaka da verilir, ayrıca iftara da evlere davet edilirdi.280

Özellikle Ramazan ayında dükkânlarda ve zengin sofralarında görülmeye başlayan tatlıların en önemlisi güllaç tatlısı idi. Güllaçlar İstanbul’da Mevlevihâne kapısı ile Silivri kapısı arasındaki bulunan imalathâneler de yapılır, buradan küfelere koyulur, Asmaaltına getirilir, renkli sazlarla bağlanmış olan ince elvan kağıtlarla süslenmiş renkli camlardan yapılan aynalar takılmış, büyüklü küçüklü, inceli kalınlı güllaç demetleri bu dükkanların saçaklarına asılırdı.281

Kahveler toz halinde değil taneli olarak alınır, selamlığa verilirdi; onu oradakiler alevli ateşte ve kalın saçtan yapılmış olan döner tavada kavururlar ve sapının üzerine tespit edilen değirmende okkalarcasını çekerlerdi.282

278 Bayrı, a.g.e., s.125.

279 Kandiller Yanarken Eski İstanbul’da Ramazan, s. 32. 280 Kandiller Yanarken Eski İstanbul’da Ramazan, s. 32.

281 Cemaleddin Server Revnakoğlu, “Eski Üç Aylarda Ramazan’ı Karşılama Hazırlıkları”, Tarih Konuşuyor, VI, S.35, İstanbul, 1966, s.2889.

Kütahya’da hanımlar Ramazan gelmeden önce uygunsa evinde sacın üzerinde değilse mahalle fırınında sıraya girerek yufkalar açar ve bu yufkaları büyükçe bir örtünün içine sarar, Ramazan geldiğinde bu yufkaları sahurda erken kalkarak börek, kapama, cevizli yufka tatlısı yaparlardı. Sahurda hazırlanan diğer bir yiyecek ise haşhaşlı gözlemeydi. Haşhaşlı gözleme iftar vaktine kadar insanı tok tuttuğu için daha çok tercih edilmektedir.283

Ramazanda menülerine yeni yeni yemekler ve tatlılar eklemek için komşudan tarif alınırdı. Özellikle Güneydoğu ve Doğu hanımlardan bol yağlı ve etli yemeklerin tarifleri bir tarafa not edilir, pastırmalı kıyma, içli köfte ve envai çeşit dolmalar o Ramazan sunulurdu. Ramazan ayı gelmeden iftar davetlerine kimlerin çağırılacağı, kimlere davetine gidileceği, misafirlere nelerin ikram edileceği istişare edilip not edilirdi. Kur’an-ı Kerimler, İlmihaller, Yasin-i Şerifler ise kaldırılan raflardan alınıp gözle görülen güzel bir köşeye konulurdu. Yeni seccade, tespih, takke alınır, misvakların uçları açılır, birkaç gün evvelden ilmihallerden oruç, sadaka, zekat ve teravih konuları okunur Ramazan ayına manevi olarak da hazırlanırdı. Ramazan ayı kirli, tozlu, puslu bir evde karşılanmazdı. Evin her köşesi elden geçer, mutfak rafları, dolaplar silinir, temiz işlemeli örtüler serilir ve yerleştirilir. Bardaklar, tabaklar, tepsiler, bakır şamdanlar parlatılır. Mutfak, banyo, camlar, halılar elden geçirilir, genelde hanımlar Ramazanın ilk gününü yorgun bir şekilde karşılar.284

İftar sofrasına oturacak misafirlerin altlarına konacak sofra bezleri tek tek elden geçer gerekirse yüzleri değiştirilir. Evlerin yatak takımları değiştirilir, her şey baştan aşağı yıkanır, ütülenir ve dolaplara kaldırılırdı.285

Halktan ileri gelenler birkaç eşya satın almak ve oturup hoş vakit geçirmek maksatlı bedestene giderlerdi. Bedesten her çeşit eşyayla donatılırdı. Camilere mütevelli denen kişiler vasıtasıyla mum ve zeytinyağları verilir; camilerin varsa kandil, süpürge gibi diğer eksikleri de tamamlatılırdı. Ramazan’ın gelişini müjdelemek maksatlı Şaban ayının son akşamı, bekçi davulunun etrafına toplanan meşaleli kalabalıklar tüm

283 Arif Kolay, Nurgül Bozkurt, Şakir Turan, Hacı Murat Arabacı, Tatlıların Sultanı Baklava, Aktif Matbaa, İstanbul, 2016, s.198.

284 Uslubaş, a.g.e., s.7-8.

285 Münevver Alp, “On Bir Ayın Sultanı Ramazan”, Ramazan Medeniyeti, İbrahim Refik, Albatros Yayınları, 3.Baskı, İstanbul, 2003, s.15

sokakları tek tek dolaşırdı. Daha çok çocukların ve delikanlıların muazzam bir ahenkle tekrar ettikleri bu iki mısra tekrarlanırdı:

“Ramazan geldi hoş geldi Baklava tepsisi boş geldi”286