• Sonuç bulunamadı

2.4. RAMAZAN

2.4.5. İftar Davetleri

Osmanlı toplumunda Ramazan ayında özel bir yeri olan iftar sofraları, Sadrazamdan Şeyhülislama ve zengin konaklarda görülen adetti. Bu davetlerde zengin fakir herkese kapılar açıktı. İsteyen istediği eve davetsiz olarak girer, karnını doyurur üzerine de diş kirası adı altında verilen hediyeyi alırdı. Konakların avlusuna kurulan sofralara davet edilen misafirlerden ayrı herkes oturabilirdi.359

Ramazan ayı gelmeden hazırlanan iftar listelerine düzenli bir şekilde riayet edilirdi. Bu davetlilerden ayrı davetsiz olarak gelen herkes istediği konağın sofrasına otururdu. Bu konak sahibine hürmet olarak görülürdü.360

Ramazan’ın birinci günü sarayda vükelâya, dokuzuncu gününe kadar olan müddet içinde sırasıyla devletin en büyük kademesinde yer alan kişilere iftar verilirdi.

355 Ziya Şakir, “Osmanlı Döneminde İstanbul Ramazanları”, Akıl Fikir Yayınları, İstanbul, s.32. 356 Kolay, vd., a.g.e., s.210.

357 Uslubaş, a.g.e. s. 25. 358 Şakir, a.g.e., s.33.

359 Abdülazîz Bey, Osmanlı Adet, Merâsim Ve Tabirleri, (haz. Kazım Arısan, Duygu Arısan Güney), İstanbul 2002, s. 254

Bu iftarlara İftar-ı Seniyye denmektedir. Padişah bu iftar-ı seniyye bulunmazdı. Sandalyesi genelde boş olurdu. Saray geleneğince Padişah yemeğini yalnız yerdi.361

II. Meşrutiyete kadar vükelâ ve ricalin konaklarında iftar yapılması, gelen misafirlere ikramda bulunulması âdetten olduğu gibi, fukara kimselere diş kirası adıyla para verilmesi ve bütün memurların büyükten küçüğe doğru amirlerinin iftarına gitmesi de zaruriydi.362

Saraya iftara gelen nâzırlar, kendilerine özel olarak ayrılmış odalarda iftar ederlerdi. Gelen nazırlar kapıcılar tarafından hünkâra bildirilirdi. Dönemin sultanı olan II. Abdülhamid iftara kimlerin katıldığını merak eder, gelmeyenlerin gelmeme sebebini sordurturdu.363

İftarlar, evlerde ve konaklarda yapılanlardan ayrı birde cami ve türbelerde de yapılmıştır. Akşam ezanına beş dakika kala Ayasofya Camii veya Eyüp deki Hazreti Hâlid türbesine gidilmiştir. Kayyım ve türbedarların verdikleri su ile iftar edilir, akşam namazı burada oluşan cemaatle kılındıktan sonra lokantalara gidilmektedir.364

2.4.5.1. Sadrâzam Konağındaki İftâr Dâvetleri

Sadrazam Fuat Paşanın yalısında hazırlanan iftar sofraları bahçede kurulur, hava durumu müsaitse yahut ilkbahar yaz mevsimiyse yemek bahçede yenir, ardından yine bahçede namaz kılınırdı. Ağaçlar süslenir, rengarenk fenerler bahçede ve evin dışında ışıldardı. Bahçedeki ağaçlar arasına küçük mahyacık kurulur, buna güzel dualar ve güzel beyitler yazılırdı.365

Sadrazamların konaklarının avlusuna kurulan sofraları genelde halkı ihya ederdi. Beş altı adet büyük sofra her akşam dolardı. Değişik değişik yemeklerle meşhur olan bu sofralar harem ve selam olarak ayrılırdı. Özel tutulmuş aşçıların yaptığı yemekler, Fransız ve İtalyan mutfağı kültürünü yansıtırdı. Yemeklerin sunumları farklıydı. Yemek biter bitmez sofrada nargileler yanardı. Nargile ve sigara faslı bittikten sonra bu avlulara seccadeler serilirdi. Hanımların olduğu bölüm paravanla kapalıydı. Teravih namazları için özel getirilen imamlar ve müezzinler Sadrazam konağı için özel

361 Akyavaş, a.g.e., s.337.

362 Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, İstanbul, 1967, s. 38.

363 Ahmet Semih Mümtaz, “İftarlar ve Diş Kirası”, Dersaâdet’te Ramazan Akşamları, s.89. 364 Tâhirü’l- Mevlevî, “Eski Ramazanlara Dair”, Dersaâdet’te Ramazan Akşamları, s.135.

ilahilerle teravih namazı kıldırırdı. Gelen misafirler özel gümüş leğenlerde abdest alırdı.366

Teravih namazları da kılındıktan sonra Sadrazam konağına özel olarak Hayali Mehmet Efendiyi getirtirdi. Karagöz ve Hacivat gösterisinin ardından ortaoyunu oynardı. Erkekler avluda kadınlar ise haremin balkonundan bu gösterileri izlerdi367

Sultan Abdülaziz beklenmedik bir zamanda Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa’nın konağına iftara gider. Bu durum karşısında sadrazam hünkârı en iyi şekilde karşılar. Sadrazamın iftar sofrasının methini duyan Sultan Abdülaziz, ağalarla birlikte konağın büyük salonuna geçer. Kristal, gümüş takımlar ve Saksonya tabaklarda yenen yemekler Hünkârı ziyadesiyle tatmin eder. 368

2.4.5.2. Şeyhülislâm ve Eşrafın Konağındaki İftâr Dâvetleri

Ramazan ayında ilk önce sadrazamın konağına iftâra gidilirdi. İleriki günlerde ise şeyhülislamın konağına davetler vardı. Özel olarak ilmiye sınıfının gelmesi şeyhülislamı onurlandırırdı. Ramazanın ortasında ilmiye sınıfının Şeyhülislam konağına iftara gelmesi adet olmuştur. Bu âdet, XVIII. Yüzyılın ikinci yarısında şeyhülislâm olan ve konağında pişen leziz yemeklerden dolayı meşhur olan Salihzâde Mehmed Emîn Efendi tarafından başlatılmış olup 1834 yılına kadar uygulanmıştır.369

II. Mahmud dönemin şeyhülislamı Düriîzâde Abdullah Molla’nın Ramazanda iftarına katılır. Akşam ezanına beş dakika kala konağa gelen padişah, önce herkesi selamlar. Sonra ziyaretten haberi olmayan şeyhülislamı selamlar. Kâhyanın padişahın teşrifini görünce eli ayağına dolanır. Muhteşem iftar sofrasına hep beraber geçilir. Hünkâr, kıymetli kaplarda konulan yemeklerin tadını yıllarca unutmaz.370

II. Mahmud’un kızı Âdile sultanın konağı (Fındıklı’da bugünkü Güzel Sanatlar Akademisi) dönemin en ihtişamlı konağından biridir. Verilen iftar sofraları da çok meşhurdur. Yemekleri mücevherli tabaklarda sunulur, altın sahanlar kullanılırdı.

366 Semih Mümtaz. S., a.g.e., s.11. 367Semih Mümtaz. S., a.g.e., s.11.

368Azmi Nihad Erman, “Sultan Abdülaziz’in Beklenmeyen Ziyâreti”, Dersaâdet’te Ramazan Akşamları, s. 341-344.

369 Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey, İstanbulʹda Ramazan Mevsimi, (haz. Ali Şükrü Çoruk) İstanbul 1998, s. 77.

Ramazanın ilk iftarına sultanlar ve aile büyükleri davet edilir. Âdile hanımın iftar iftarları, yemek takımlarının altın ve mücevherli oluşu ve yemek çeşitlerinin farklı oluşu herkes tarafından bilinen bir husustur. Hiçbir sofrada bulunmayan tavuk dolmaları, kaymaklı börekler, sütlü tatlılar sultanın iftar sofrasını çeşitlendirmiştir. İftar zemzemle başlar direkt namaza geçilirdi. Sultanın iki tane imamı sayısız müezzinleri vardı. Namazlarda altın işlemeli seccadelerde kılınırdı. Namaz biter bitmez billur bardaklarda ve gümüş tepsilerde şerbet ve şuruplar gelirdi. Diş kirası da paha biçilemez hediyeler olurdu.371

Sultan Abdülhamid’in büyük kızı Zekiye Sultan sarayda kendine ait olan bölümde izzetli iftarlar düzenletirdi. Her güne ayrı yemek çeşidi koydurur, hatırı sayılır kişileri davet ederdi. Teravih namazından sonra davet ettiği misafirler için özel Başağa’ya üzerinde isimleri mühürlenmiş hediyelerden dağıttırırdı. İftar ve teravihten sonra haremde iki saat süren eğlenceler yapılırdı. Sazlar çalınır, oyunlar oynanır, şarkılar söylenirdi. Her şey bittikten sonra sultan odasına geçer enfiyesini çekerdi.372