• Sonuç bulunamadı

I. 359 SAYILI TRT YASASI

3. Trt’nin Radyoları

3.4. Radyo Yayınlarında Belirlenen Hedefler

1 Ocak 1965’de, Türkiye Radyoları ilk programlı döneme geçer. Önceleri her radyonun kendi başına yaptığı program planlaması, merkezî sistemle yapılacaktır.

Ayrıca, bütün radyolar, haber saatinde Ankara Radyosuna bağlanacaklardır. Radyolar arası koordinasyonu sağlamak, program çakışmalarını önlemek ve haber yayınlarındaki radyo bağlantılarını sağlıklı biçimde gerçekleştirmek amacıyla, Türkiye Radyoları Program Dergisi yayınlanmaya başlanır.151

TRT’nin genel amacı, Atatürk Devriminin bir gelişim çizgisi olan 27 Mayıs Anayasasının özünde ve sözünde yer alan sosyal devlet ilkesinin ışığı altında Türkiye’nin kalkınmasına yardımcı olmaktır.152 TRT Program Etüd ve Plânlama Dairesince 1971 yılında hazırlanan Eğitici Yayınlar üzerine rapora göre, TRT, Türkiye’nin kalkınmasına yardımcılık görevini, “akılcı ve bilimsel tutumları benimseyen bir kurum olarak”153 yerine getirecektir. Radyo, ulusal kalkınma amaçları için halkın ve büyük sosyal grupların desteğinin sağlanmasında, “halka

149 A.g.e., s.65

150 ÖZAKMAN: A.g.e, s.14

151 Dünden Bugüne Radyo Televizyon, s.25

(İlk program Dergisi, 1 Ocak- 16 Ocak 1965 tarihleri arasında yayınlanacak programların gün ve saatlerini belirtir. Derginin iç kapağında şu not yer alır:“ XX. Yüzyılı çizen en önemli araçlardan biri de radyodur. Radyo yalnız ilgi çekici bir teknik buluş ve kitle haberleşme organı olmakla kalmamış, zamanla ortaya çıkan eğitici niteliği ve gücü ile de büyük bir önem kazanmıştır. TRT, radyolarımızın yayınlarını, ulusal eğitim sorun ve konularımızla uygarlık savaşımızı göz önüne alarak değerlendirmeyi kaçınılmaz bir görev ve amaç bilmektedir. Bu amaç, her aylık program döneminde geliştirilerek gerçekleştirilecektir. ” Türkiye Radyoları Program Dergisi, 1 Ocak- 16 Ocak 1965)

152 DEMİRHAN, Hüseyin: Eğitici Yayınlara İlişkin Genel Görüşler, 1971 Yılı Plân Ön Taslağı Araştırma Raporu. TRT Genel Müdürlüğü Program Etüd ve Plânlama Dairesi Yayınları, Yayın No:5, Ankara 1971, s.1

153 DEMİRHAN: A.y.

seslenerek” aracılık görevini yerine getirecektir. Raporun gerek içeriği gerekse kullandığı dil, Kurumun, 1960 Anayasasının yarattığı düşünce ikliminden oldukça etkilendiğini de göstermektedir. Raporda, Türkiye’nin, ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerden köklü bir değişim geçirmesinin temel hedef olduğu vurgulanır. Bu değişim, Türk insanının, “kendisi başlı başına onur sahibi bir varlık olarak”, insanlık haysiyetine yaraşır bir yaşam düzeyine ulaşması anlamına gelmektedir. İnsan, yaşayış, düşünüş, davranış, bilgi, kültür ve hak bakımından içinde bulunduğu her türlü ilkel ve geri düzeyden kurtulup, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmalıdır. Bu hedef, TRT’nin bütün yayınlarında uyması gereken ilkeleri de belirlemelidir. Toplumun bilgi ve beceri, sosyal bilinç ve kültür ve sanat düzeyini geliştirici bir kitle eğitimi yapmak, TRT’nin eğitici yayınlarının temel amacı olmalıdır. Bu yayınların yapımında yasaklayıcı olan tek ilke, “karanlıkçı, aydınlanma düşmanı” deyimleriyle anlatılan bilgi ve kültür düşmanı yayınlarda bulunulamayacağı ilkesi olabilir.155

Birleşmiş Milletler’ in geliştirdiği bir tanıma göre, toplum kalkınması, küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik, sosyal ve kültürel koşulları iyileştirmek amacıyla giriştikleri çabaların, devletin bu konudaki çabalarıyla birleştirilmesi sürecidir. Süreç, bu toplulukların, ulusun bütünüyle kaynaştırılması, ulusal kalkınma çabalarına tam bir şekilde katkıda bulunmalarının sağlanmasını içerir. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı da bu tanımı benimser. Plana göre toplum kalkınması, toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel koşullarını geliştirmek, toplulukları ulusun bütününe kaynaştırmak ve ulusal kalkınmaya tüm olarak katılmalarını sağlamak için halkın çabalarını, devletin çabalarıyla kaynaştırma süreci’dir. Planın hedefleri ve stratejisinde, her seviyedeki eğitime ve öğretime ağırlık verileceği belirtilir.156 Okur- yazarlık oranının % 50’nin altında olması, kitap, dergi, gazete gibi basılı yayınların ihtiyacı karşılamaya yeterli olmaması gibi nedenlerle, radyonun yaygın eğitimde en

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü ile Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin 1970 yılında düzenlediği “Türkiye’de Sosyal bilimlerin Gelişmesi” seminerinde de, “ekonomik kalkınma hızının, ekonominin içinde yer aldığı psikolojik ve sosyolojik ortamı yaratan çeşitli faktörlere bağlı olduğu”na işaret edilir. Seminerde dikkat çekilen noktalardan biri de, “ulusal kalkınma amaçları için halkın ve büyük sosyal grupların desteğinin sağlanması gerekliliği”dir. Birleşmiş Milletlerin, öncelik alması gereken esaslar arasında saydığı bu gereklilik de, planlı sosyal değişmeyi zorunlu kılan nedenlerden biridir. www. kongar. org/makaleler/mak_ka. php

155 DEMİRHAN: Eğitici Yayınlara İlişkin Genel Görüşler, s. 2

156 S ÜERDEM OSMAN, Nilüfer: Radyo ve Halk Eğitimi, TRT Merkez Program Dairesi Yayınları, Ankara, 1970, s. 1

Okur- yazar oranı, 1930- 1965 arasında % 19’dan % 48’e yükselmiştir. İkinci Beş Yıllık Plan’a göre, ilkokul çağını geçirmiş ve okuma yazma bilmeyen nüfus sayısı 1967’de11. 5 milyondan, 1972’de 14 milyona, 1977’de 18 milyona çıkacaktır. Kabaca bir tahminle, 1963 yılında basılan

şanslı araç olduğu düşünülür. Radyo ile, “en iyi öğretmeni ve öğretme yöntemini mikrofona getirerek, para, emek ve zamandan tasarruf ederek” eğitim yapılacak, okullarla yapılan eğitimi destekleyerek, kitle eğitiminde büyük etkisini ve desteğini ortaya koyacaktır.157 Radyonun eğiticilik işlevi, TRT öncesinde de üzerinde durulan bir konudur. Örneğin, İ. H. Baltacıoğlu, programların % 40’ının felsefe, sosyoloji, psikoloji, tarih, coğrafya, Türk Devrim Tarihi, çocuk eğitimi, sağlık, tarım, tiyatro gibi radyo üniversitesi derslerine ayrılmasını, daha sonra bu oranın % 70’e çıkarılmasını savunur.158

Program Etüd ve Plânlama Dairesinin eğitici yayınlara ilişkin hazırladığı raporda, yerleşim birimleri, cinsler, bölgeler, semtler, zümreler, sınıflar ve eğitim dalları (genel eğitim ile teknik ve meslekî eğitim) arasında genel bir eşitsizlik ve dengesizlikten söz edilir.159 Bu eşitsizlik ve dengesizlik, TRT’nin eğitici yayınlarının önemini daha da arttırmaktadır. TRT gerek örgün eğitim gerekse yaygın eğitim alanında yapacağı programlarla, fırsat eşitsizliğinden doğan açığı kapatmaya yardımcı olmalıdır. Böylece, Anayasa ve 359 sayılı yasanın, kültür ve eğitime yardımcılık görevi yüklediği TRT, planlı kalkınma anlayışının hayata geçirilmesinin en temel araçlarından biri olarak kabul edilir. Kurumun Temel Eğitim”le görevli olduğunu belirten raporda, temel eğitim kavramı, UNESCO’nun tanımı çerçevesinde, ilkokul eğitiminin yokluğunu giderecek bir formasyon olarak kabul edilir. Bu çerçevede TRT, halk kitlelerine;

-Temel kavram ve bilgiler kazandırmak, - Temel beceriler kazandırmak,

- Temel vatandaşlık eğitimi vermek,

- Temel sağlık bilgileri ve alışkanlıkları kazandırmak, - Var olan meslekî bilgi becerilerini geliştirmek,

- Kalkınmaları ve ekonomik özgürlüğe kavuşmaları yönünde örgütlenme bilgileri vermek (birlik, kooperatif, sendika, dernek, köy kalkınması ile ilgili bilgiler)

kitap sayısı 7 milyonu okul kitabı olmak üzere 11 milyon, kişi başına düşen kitap sayısı 0.36’dır.

SÜERDEM OSMAN: A.g.e, s.7

157 OSKAY: A.g.e., s.40

158 KOCABAŞOĞLU: A.g.e, s.179

159 DEMİRHAN: Eğitici Ya.yınlara İlişkin Genel Görüşler, s.5

- Gençlik ve kültür konularında yetişme, aydınlanma, zaman değerlendirme ve kültür olanakları sağlamak,

- Toplulukların kendi sosyal ve ekonomik sorunları ve bunların çözüm yolları üzerinde aydınlanıp, bilinçlenmelerine yardımcı olmak yükümlüdür.160

17- 19 Mayıs 1965 tarihinde toplanan Moral Eğitim Yayınları Danışma Kurulu, raporunda da, TRT’nin dinleyici kitlesinin, diğer kültür yayma araçlarına oranla çok geniş olduğuna değinilerek, eğitim faaliyetlerinde radyodan yararlanılmasının zorunluluk halini aldığı belirtilir. Danışma Kurulu, çağdaş uygarlığın sorunları ile yakından ilgilenmesi ve onlara birer çözüm şekli bulabilmesi için Türk toplumunun yeni bilgilerle donanması gerektiğine inanmaktadır. Toplumun bilgisini ve görgüsünü arttırması, yeni kurulmakta olan dünyayı yeni açılardan görebilmesi gerekmektedir. Bu yeni bilgilerin de, belirli bir ahlâk anlayışına dayanması zorunludur. Burada Danışma Kurulu’nun, moral eğitim yayınlarında uyulmasını önerdiği esaslar, TRT’nin o dönemde, nasıl bir eğitim politikası izleyeceğini gösterir. Buna göre, yayınlarda, herhangi bir dogmatik ve zümreci ahlâk sisteminin seçilmesi ve halka benimsetilmeye çalışılması söz konusu değildir. Amaç, bütün insanlığın çağlar boyunca geçirdiği ahlâki deneyimler sonucu oluşan değerlerin, yargıyı dinleyiciye bırakan bir yöntemle açıklanmasıdır. 161

Kurul, yayın konularının seçilmesinde ve işlenmesinde, bazı moral değerlerin dinleyiciye olabildiğince etkili biçimde benimsetilmesinin amaçlanması gerektiğini vurgular. Bu değerler şöyle sıralanır:

-İnsan kişiliğinin, hangi özel ve sosyal koşullar içinde bulunursa bulunsun saygıya değer bir varlık olduğu ilkesi (İnsanlık onuru)

- İnsanlık onuru ilkesinin doğal sonucu olarak, bütün kapsamı içinde Özgürlük ilkesine ve onun güvencesi olan politik ve sosyal kurumlara saygı (Siyasal özgürlük, düşünce özgürlüğü…)

160 DEMİRHAN: A.g.e., s. 9

161 TRT Danışma Kurulları, TRT Merkez Program Dairesi, TRT Basılı Yayınlar Müdürlüğü Yayınları: 4, Ankara 1969, s.27

(Mayıs 1965’te toplanan Moral Eğitim Danışma Kurulu Üyeleri: Prof. Kudret Ayiter, Prof.

Salâhattin Batu, Fuat Baymur, Doç. Agâh Çubukçu, Prof. Nüzhet Gökdoğan, Ruşen Keleşoğlu, Doç. Yaşar Kutluay, Mehmet Oruç, Nurettin Sevin, Cemalettin Şenocak, Prof. Hamide Topçuoğlu, Doç. Burhan Ünal, Ord. Prof. Suut Kemal Yetkin. )

- Kişisel özgürlük ilkesinin doğal sonucu olarak, görev bilinci ve ahlâki sorumluluk ilkesi,

-Bireyin, diğer bireylerin de özgürlükten yararlanabilecek bir hayatı sürdürebilmeleri için gerekli olan sosyal koşulların gerçekleşmesine yardım yükümlülüğü (Sosyal Ahlâk ve Sosyal Adalet İlkesi)162