• Sonuç bulunamadı

I. 359 SAYILI TRT YASASI

1.3. Kurumun Ekonomik Yapısı

359 sayılı TRT yasası, Kurumun ekonomik yapısını düzenleyen esasları da saptar. Sermaye, yatırım programları, bütçe, gelirler, kurumun yararlanacağı ayrıcalıklar ve personel konuları ile ilgili konuları detaylı biçimde belirtir. Yasa,

Yasanın Hükümetçe hazırlanan ilk şeklinde, bu hüküm 16. maddede yer alır. Daha sonra, Komisyon tasarısında 17. madde olarak değiştirilir. Tasarının görüşmelerinde AP Grubu adına konuşan Nihat Kürşat, Anayasa’nın kurmak istediği muhtar müessesenin, bu tasarının metninde ve ruhunda bulunmadığını söyler. Ona göre, 16. maddenin tanıdığı müdahale yetkisi, Bakanlar kurulunun mahkemeye müracaat hakkına sahip olması ile sınırlı olmalıdır. Kurumun yaşaması, muhtariyeti nispetinde ve ona sahip olduğu müddetçe mevzu bahis olabilir. CKMP adına konuşan Seyfi Öztürk ise, hükümetlerin millî güvenlik ve saire mülahazasıyla yayınlara müdahale etmesini doğru bulmadıklarını ancak, komünizm propagandası yapılması halinde yasaklama yetkisinin tanınması gerektiğini belirtir. Komisyon sözcüsü Coşkun Kırca’ya göre, 16. madde, Hükümete, yalnızca söz konusu haberin veya yayının yasaklama yetkisi tanıdığını, yasaklanan haberin yerine Hükümetin işine gelen bir başka haberin yayınını zorlamak anlamına gelmediğini söyler. Kırca’ya göre, tarafsızlığın güvencesi de bu noktada bulunmuş olur. Görüşme Tutanakları, s.55–62

Maddenin savunucuları arasında CHP’li Nihat Erim önde gelir. Erim’e göre, maddenin ikinci fıkrasına bile gerek yoktur. Görüşme Tutanakları, s.44–45

Anayasa’nın 121. maddesinde belirtilen özerklik ve tarafsızlık ilkelerinin gereği olarak, Kurum’a daha rahat bir çalışma ortamı sağlamayı amaçlar. Yasanın 1.

maddesine göre, TRT Kurumu, tüzel kişiliğe sahip, özerk bir iktisadî bir devlet teşekkülü’dür. Ancak Kurum, genel anlamda iktisadî devlet teşekküllerini düzenleyen yasanın çerçevesinde özel bir düzenlemeye tâbi tutulur. 359 sayılı yasanın 33.

maddesine göre, bu kanundaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, Kurum hakkında, İktisadî Devlet teşekküllerine uygulanan genel hükümler uygulanır. Bu hükümlerin uygulanmasıyla ilgili Bakanlık, Turizm ve Tanıtma Bakanlığıdır. Yasanın 34. maddesi ise, Kurum’un, Yüksek Denetleme Kurumunun denetimine tâbi olduğunu, Turizm ve Tanıtma Bakanının, Kurumla ilgili olarak belli bir hususun incelenmesini, Yüksek Denetleme Kurulundan isteyebileceğini öngörür. Kurum, yasada bir Kamu İktisadî Teşebbüsü olarak tanımlanmakla birlikte, Anayasaca özerk bir kuruluş sayılması ve Anayasa’da yer almasını gerektiren sebepler göz önünde tutulursa, diğer hizmet ademî merkeziyeti teşkilatından, kamu kurumlarından ve diğer iktisadî teşekküllerden farklı olduğu anlaşılır. Yasama organının, bu Kurumu kurmak ve düzenlemek bakımından yetkileri, üniversitelerde olduğu gibi, daha sınırlıdır.

Özellikle teşkilat ve fonksiyon yasalarında, Anayasa’nın 121. maddesi göz önünde bulundurulmak zorundadır.112 Böylece TRT, diğer iktisadî devlet teşekküllerinden farklı biçimde organize edilmiş, diğerlerine göre ayrıcalıklara sahip kılınmış ve genel hükümler çok sınırlı bir alan içinde uygulanmıştır. Kurumun ayrıcalıklı durumu, yaptığı hizmetten ve niteliğinden kaynaklanır. Buna göre, ulusal ekonomiye faydalı olmak amacına yönelmiş iktisadî devlet teşekkülleri ile bir kültür hizmeti gören ve tarafsızlığı demokratik hukuk devletinin güvencelerinden biri olan radyo-televizyon yayın kurumu, aynı şekilde değerlendirilemez. 359 sayılı yasa gerekçesinde de,

Danıştay 1. Dairesi’nin, E. 1965/8 ve 1965/7 sayılı kararında, “33. madde ile iktisadî devlet teşekküllerine uygulanan genel hükümlere yapılan atfın, 440 sayılı kanunun yalnızca malî hükümleri ile ilgili bulunduğu anlaşılmış ve bu itibarla, Anayasa ile özerk bir müessese haline getirilmiş bulunan TRT Kurumunun üzerinde 440 sayılı kanunun iktisadî devlet teşekkülü ve müesseselerin yönetimi ile ilgili 9. maddesinin, adı geçen kurum hakkında uygulanamayacağına ve binnetice, Turizm ve Tanıtma Bakanlığının 440 sayılı kanunun 9. madesine istinaden TRT Kurumunun (hesap ve işlemlerini teftişe, tahkike ve tesbite) yetkisi bulunmadığı” belirtilir.

112 TAŞER: A.g.e, s. 166. Taşer, uygulamada konunun tartışma yarattığını, Turizm ve Tanıtma Bakanlığının, 359 sayılı TRT yasasının 33 ve 34. maddelerinden hareketle, İktisadî devlet teşekküllerine uygulanan 440 sayılı yasanın, TRT Kurumunu da kapsamına aldığı, dolayısıyla yasanın 9. maddesine de dayanılarak( Teşekkülün ilgili olduğu bakanlık, teşekkül çalışmalarının kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetmekle yükümlüdür…) Kurumun Bakanlık müfettişlerince denetlenmesinin mümkün olduğunu ileri sürdüğünü yazıyor.

Kurum, gayesi amme hizmeti olan bir iktisadî kamu kurumudur.

Bu sebeple, kurumun iktisadî kamu kuruluşu niteliği, onun ticarî maksatla ve kâr temini gayesiyle hareket edecek ticarî bir radyo- televizyon kuruluşu olduğu anlamı taşımaz. Sadece gayesine vasıl olmak, yani yurdun radyo- televizyon hizmetlerini karşılayabilmek için, ticarî usullere uyarak gerekli faaliyetlerde bulunabileceğini ifade eder.

İktisadî faaliyetleri, kurumun gayesindeki amme hizmeti görmek niteliğini ve görevinin mahiyetini değiştirmiş olmayacağı gibi, onun kâr temini gayesiylehareket eden bir kuruluş addedilmesini de gerektirmez”

denilerek, Kurumun, diğer iktisadî devlet teşekküllerinden farkı ortaya konulur.113

TRT Yasası, Kurumun finansman kaynaklarının, özerkliğin ve tarafsızlığın güvencesi olduğu görüşüyle, gelir kaynaklarını belirler. Yasaya göre, Kurumun gelirleri, her çeşit alıcı, telsiz tesisatı için verilen ruhsatnamelere ait ücret ve cezalar, radyo ve televizyonla yapılan ilan ve reklâm karşılıkları, halk önünde yapılacak konser, temsil ve benzeri programlara giriş ücretleri, kitap, plak ve yayımlarla ilgili gelirler, her çeşit radyo ve televizyon ticarî ve iktisadî işlemlerinden elde edilecek kâr ve bağışlardan oluşur.(359/26) Maddede sayılan yollarla karşılanamayan işletme açığı, her yılın sonunda bu maksatla Turizm ve Tanıtma Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten Kuruma ödenir.(359/27) Yıllık yatırım ve finansman programı ve yıllık bütçesi, Yönetim Kurulu kararı ile kesinleşir.(359/28) Kurum, Bakanlar Kurulu kararı ile tespit olunacak esaslar çerçevesinde, özel hukuk hükümlerine tâbi ortaklıklar kurabilir.(359/30) Kurum ve ortaklıklarının yapacağı iş ve hizmetler karşılığında alınacak ücretler ve radyo televizyon ruhsat karşılığı ücretler, tarifelerle düzenlenir. İş ve hizmetin özelliği bakımından tarifeye bağlanamayacak hususlarda Kurum, özel sözleşmeler yapmaya ve ücret belirlemeye yetkilidir.(359/31)

TRT’nin gelirlerinin ruhsat ücretlerine ve kendi kaynaklarına bağlı olması, kurumun tarafsız ve özerk olmasının da bir güvencesi olarak düşünülür. Bu şekilde, Kurumun görevlerini yerine getirmek için, siyasî iktidarın keyfî tutumuna bağlı olmamasını sağlamak istenmiştir. Ancak yasa, Kurumun gelirlerinin tahsilâtı konusunda, PTT Genel Müdürlüğünü görevlendirir. Ruhsatname ücret ve cezaları,

113 A.g.e., s.167

Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü, 1969 yılında A.Ü. SBF-BYYO öğrencilerinin yaptığı Özerklik Boykotu sırasındaki konuşmasında, esas itibariyle kamu görevi yaptığı için, devletin TRT’ye yardım etmesi gerektiğini, ancak bu yardımı alabilmek için yardım edecek olana şirin görünmek durumuna düşmesi durumunda, özerkliğin ihlal edilmiş olacağını belirtir. (Süleyman Coşkun arşivinden)

tahsil tarihinden sonra iki ay içinde Kuruma ödenir. (359/36) Yasaya göre, gecikme olursa faiz ödenecektir ve PTT bu görevi karşılığında % 10 tahsil ücretini kurumdan alacaktır. Bu durum uygulamada zaman zaman sorunlar çıkarmıştır. TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan Turgut Özakman’ın yazdığına göre, TRT’ye, ne hizmetinin gerektirdiği kadar sermaye verilmiş, ne de saptanan sermaye nakit olarak TRT’ye aktarılmıştır. Özakman, ilk altı yılda TRT’ye sermayesinin ancak dörtte birinin ödendiğini kaydeder. Bunun dışında, 359 sayılı yasanın 24/b, 27 ve 31. maddelerinde öngörülen haklardan ve olanaklardan yeterince ve olağan şekilde yararlandırılmamıştır.114 TRT 1967 Yılı Faaliyet Raporu ve Bilânçosunda da, Kurumun finansmanında, diğer ilgili kuruluşlarla yaşanan sıkıntılar aktarılır. Rapora göre, Kurum 4. hesap devresinde malî bünye bakımından müsait bir imkânla çalışmamış ve finansman sıkıntısı ile karşılaşmıştır. Programa bağlanmış 1967 yılı yatırımlarının finansmanına karşılık aynı yıl maliye Bakanlığı Bütçesine, kurumun ödenmemiş sermayesine mahsuben konulmuş bulunan 30 milyon liralık ödenek, adı geçen Bakanlıkça ödenmemiş ve yıl içinde yapılması gerekli bulunan yatırım harcamalarının tahakkuku önlenmiştir. Ödenmemiş sermayeye karşılık Kuruma ödenmesi gereken 30 milyon lira, Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı nezdinde yapılan devamlı teşebbüsler sonunda ancak 10’ar milyonluk üç parti halinde tahakkuka bağlanmış ve 1968 yılından itibaren tahsiline geçilmiştir. Kurumun gelir kaynakları arasında önemli bir yer işgal eden Radyo ruhsat ücretleri konusunda, Kurumun hazırladığı yeni tarifeler kararnameye bağlanamadığı için bu gelirler eski tarifeler üzerinden tahsil edilmiş, dolayısıyla Kuruma ek bir gelir kaynağı sağlamak mümkün olmamıştır.115 Aynı sorunların sonraki yıllarda da sürdüğü, anlaşılmaktadır.

Örneğin, 1969 yılı Faaliyet ve Bilânço raporunda “Bu yıl da, yatırımların finansmanı ile ilgili olarak, ödenmemiş sermayeye karşı konulan Genel Bütçe’de herhangi bir ödenek öngörülmemiştir” denilmektedir. 116

Onlar kendi gelirlerinden pay ayırmayı istemediler. Yani özerkliğe karşı olmalarından dolayı olduğunu sanmıyorum. Kendi gelirlerinden pay ayırmayı istemedi PTT mesela. O başarılamadı maalesef. Böylesine bir reklâm furyası da yok o zamanlar. İstanbul Radyosunda biri öğleyin biri akşam olmak üzere birer saatlik Reklâm Saati vardı. Onar dakikalık reklâmlar, fiyatları neydi bilmiyorum, Yani nereden baksanız günde oniki tane reklâm yayınlıyorsunuz.

Onun dışında, pazarlığınız yok, maktu fiyatları var. Hatta şunu hatırlıyorum.

114 ÖZAKMAN, Turgut: Radyo Notları, TRT Basılı Yayınlar Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1969, s.67

115 Türkiye Radyo Televizyon Kurumu 1967 Yılı Faaliyet raporu ve Bilançosu, TRT, teksir, s.44

116 Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, 1969 Yılı Faaliyet ve Bilanço Raporu, TRT, teksir, s.89

Sonra düzeltildi o. Reklâmcılar kelime başına para alıyorlar, reklâmı verenden. Radyoya belirli bir para ödüyorlar, O on dakika içinde iki dakika reklâm yapma hakkı var. Gerisinde işte, bir röportaj yapacak, bir müzik koyacak, bir program yapacak yani. Bunun iki dakikasını da reklâma ayıracak.

O iki dakikaya ne kadarını sığdırabilirlerse reklâm şirketi o kadar karlı çıktığından, reklâmlarda kimin ne söylediği anlaşılmaz hale gelmişti. Ondan sonra sanırım kelime tahdidi de kondu, şu kadar kelimeden fazlası olamaz diye. 117

Tablo: 2.4: Yıllar itibariyle Tarife Uygulaması ve Radyo Sayıları İle Tahsili Gereken Ruhsat Ücretleri118

1964 1965 1966 Tarife

TL.

Adet Tutarı Adet Tutarı Artış %

Adet Tutarı Artış

%

1.- 1840 1840.- 1.813 1.813.- -01 1.788 1.788.- 01

5.- 404.501 2.022.505.- 520.859 2.604.295.- + 29 751.212 3.756.060.- +44

10.- 295.756 2.957.756.- 346.542 3.465.420.- +17 474.434 4.744.340.- +37

20.- 1.080.883 21.617.660.- 1.161.263 23.225.260.- +07 1.283.804 25.676.080.- +11

40.- 8.328 333.120.- 9.376 375.040.- +13 9.861 394.440.- +05

50.- 2.360 118.000.- 3.024 151.200.- +13 2.826 141.300.- -07

60.- 2.371 142.260.- 2.811 168.660.- +19

2.348 140.880.- -17

100.- 10 1.000.- 17 1.700.- +70 45 4.500.- +164

27.194.141.- 2.045.705 29.993.388.- +14

2.256.318 34.859.388.888.- +23

117 Filiz ERCAN ile görüşme.

118 Yüksek Denetleme Kurulunun Türkiye Radyo Televizyon Kurumu 1. 3. 1965-31. 12. 1965 Dönemi Raporuna, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun Cevabı, Teksir, s.9

2- 1964’de Türkiye Radyoları

2.1. 27 Mayıs Sonrası Radyo: Geçiş Dönemi

27 Mayıs 1960 sonrasında ilk yapılan işlerden biri, Türkiye Radyoları Çalışma Prensipleri’ni saptamaktır. Bu prensipler, radyonun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmî yayın organı olduğunu vurgular. Radyo, hükümetin ya da herhangi bir zümre ya da şahsın nüfuz istismarı olarak kullanılmayacaktır.119 “Ankara Radyosu, 27 Mayıs 1960 büyük devrim duygusunu sürekli olarak ayakta tutmak, dinç tutmak, devrimi yaşatmak, öğretmek için, kişiyi hüzünden ırak, hayata bağlı tutan, coşturan, çalışmağa ve yaratıcılığa yönelten yayınlar” yapmakla görevlendirilir.120 Aslında, TRT’nin kurulduğu 1964 yılında, Türkiye’de 37 yıllık bir radyo yayıncılığı geleneği vardır. Ancak, gerek teknik donanım, gerekse de programcılık açısından, yayının gereklerini yerine getirebilecek olanaklar oldukça kısıtlıdır. Radyonun 27 Mayıs yönetiminin kendisinden beklediği görevleri yerine getirebilmesi çok da kolay değildir.

27 Mayıs’tan sonra, Türkiye radyoculuk tarihinde ilk kez radyonun genel yayın politikasının belirlenmesi ve kimi yayın birimlerinin çalışma ilkelerinin saptanması gibi olgular hayata geçirilir.121 Ayrıca, Radyo Yayınları Danışma Kurulu’nun toplanması ve aldığı kararların Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünce onaylanması bu dönemde, radyoyu toparlama çabaları olarak dikkati çeker. Danışma Kurulu Türkiye Radyolarının Ana Prensipleri başlığı altında, radyonun, Türkiye Cumhuriyetinin resmî yayın organı olduğunu vurgular: “Devletin dünya çapındaki vekar ve haysiyetine layık olarak ve Türk milletinin genel kültür seviyesini her gün biraz daha yükseltmeye matuf plan ve programlarla çalışması…radyo programlarının ehil şahıslardan toplanan heyetlerce düzenlenmesi gerekir.” 1961 yılında hazırlanan bir yönetmelik taslağı da, radyoların bütün olarak işleyişini düzenlemektedir.122 Bu gelişmeler, önceleri çok da profesyonelce yönetilmeyen radyoları, ciddî bir yayın şebekesi haline getirme çalışmasının ilk adımları olarak ortaya çıkar. Birbirlerinden kopuk olarak ve koordinasyonsuz çalışan

119 KOCABAŞOĞLU: A.g.e., s.365

120 Basın Yayın Genel Müdürü Ahmet Yıldız’ın, 26 Ağustos 1960 tarih ve 429/5804 sayılı yazı ile Radyo Dairesi Müdürlüğüne gönderdiği yazı. A.y.

121 A.g.e., s.390

122 A. y

radyoları, bir örnek yönetim altında toplama çabaları, TRT’nin kuruluşundan önceki geçiş döneminin en önemli özelliği olacaktır.

Özellikle söz yayınlarında içerik ve biçim açısından, önceki dönemlere göre farklılıklar görülür. Bu dönemin programları arasında, Perde Arkası, Mikrofonda Tiyatro, Pazar Temsili, Sahneden Mikrofona, Devamı Yarın Sabah, Devamı Yarın Akşam, Pazar Tiyatrosu, Mikrofon 13, Tatil Tiyatrosu, Kitap Saati, Bir Film Çevriliyor, Dergiler Arasında, Bu Hafta, Sahne ve Galeri, Bizim Sanatçımız, Gökçe Yazın, Ozanlarla 10 Dakika, Halk Şiiri, Arı Dile Doğru, Çocuk Saati, Günaydın, Silahlı Kuvvetler Saati, sayılabilir.123 Program isimleri ve türlerine bakıldığında, önceki dönemlerin sohbet tarzı yayınları yerine, ağırlıklı olarak dramatize ve yarı dramatize programlarla, kültür sanat içerikli yayınlar radyolarda yer almaktadır.

Danışma Kurulu, 1960 Temmuzunda hazırladığı raporunda, programların ve haberlerin günlük yayın içindeki süre ve oranları, program dili, programların duyurulması gibi konular üzerinde durur. Ayrıca, din yayınlarının saptanan yeni ilkelere göre yapılması, spor yayınlarının yeniden düzenlenmesi gibi öneriler yanında, 27 Mayıs hareketinin anlamı ve kapsamının halka anlatılması gerektiği de raporda yer alır.124

Benim tayin tarihim 17 Aralık 1960. yani, 60 ihtilalinden hemen sonra. Ve askerler yaptılar bizim sınavımızı... “Boşalan bir kadroya bir hanım spiker alınacaktır.” anonsu veriliyordu. Yani ben o sınavla girdim. Banda okuduğum, ilk program ki o dönemlerde band yoktu ya da çok önemli durumlarda banda alınırdı, bir yılbaşı öncesi, bir kadın programıydı. Ama tabi o kadın programında gayet iyi hatırlıyorum, hindi dolması, kaymaklı elma tatlısı gibi bir tarif vardı, sadece yemek tarifi yapılırdı. Demek ki kadına bakış açımız buydu. Onun dışında tabi sağlık programlarında çocuk sağlığı, kadın sağlığı söz konusu edilirdi.125

Dönemin radyo yayınlarının önemli özelliklerinden biri de, bu yayınlarda anti-komünist içeriğin ağır basmasıdır. Yabancı kaynaklardan sağlanan bu yayınlar, hükümet politikasının ve devlet kurumlarının yardım ve desteği ile yürütülmektedir.

123 KAYADOR: A.g.e., s.104.

124 KOCABAŞOĞLU: A.g.e., s.396 Kocabaşoğlu, dinsel yayınlar dışında, bu tavsiye kararlarının tam olarak uygulanmadığını belirtiyor. .

125 Filiz ERCAN ile görüşme.

1961 yılında Devlet Bakanlığının isteği üzerine Ankara Radyosunda yayınlanan bazı spotlar:

“Vatandaş Dikkat, Su Uyur Komünizm Uyumaz”, “Komünist, Türk ve Müslüman Kılığına

Kocabaşoğlu, radyoda anti-komünist nitelikte yayınların ağırlıklı olarak yapılmasını iki nedene bağlar. Bunlardan birincisi, 60 sonrasında, Türk solunun uzun baskılardan sonra derlenip toparlanmasıdır. Yön Dergisi çevresinde birleşen ilerici radikal aydınların seslerini duyurmaları ve TİP’in kurulup, güçlenmesinin, egemen çevreleri telaşlandırmış olabileceğidir. Diğer bir etken de, Türkiye’nin kapitalist dünya, özellikle ABD ile olan ilişkilerinin kamuoyunda eleştirel bir gözle değerlendirilmeye başlaması olabilir.126

… tabi zor dönemlerdi yani olağanüstü demeyeyim, olağandışı dönemlerdi onlar. Ben radyoya girdikten bir süre sonra örneğin, Yassıada Mahkemeleri başladı. Oradan yayınlar başladı… Akşamüstleri bir saatlik Yassıada Saati vardı… Zaten iki erkek spiker arkadaşımız, nöbetleşe, bir gün biri, bir gün biri olmak üzere Yassıadaya iç spiker olarak görevlendirilmişlerdi. Bir rapor okunacaksa onu mahkemede spikerler okuyorlardı. Bütün gün yapılan duruşma banda alınıyordu. Ayda bir de bizden birisi sadece şahit olmak, için gidip izliyorduk. Birinde ben de gittim, Örtülü Ödenek Davası vardı.

Hukukçular grubu, radyo kulübesinde değil de, hâkimler heyetine yakın bir yerde oturuyorlar. Not tutuyorlar, çok önemli gördükleri yerde, sinyalizasyon olayı vardı, düğmeye basıyorlar, burada teknisyen arkadaş bandın orasına bir işaret koyuyor ki akşama nereleri toparlayacaklar yayında belli olsun. Bütün günü yeniden dinlemek mümkün olmadığına göre böyle bir sistem kurulmuştu Şunu hatırlıyorum, Radyo Müdürümüz var, ama bir de komutanımız var.

Baki Suha Ediboğlu, Program Müdürü ama, oraya bakan galiba bir binbaşıydı, bir deniz binbaşısı. Yayını bilmiyorlar, tekniğini bilmiyorlar en azından ama Baki Suha Ediboğlu yol gösteriyor, onlar öyle yapıyorlar ama imza yetkisi onların. Böyle bir dönem geçirdik.127