• Sonuç bulunamadı

RÜŞVET ve İRTİKAP SUÇLARI

Belgede RÜŞVET VE İRTİKAP SUÇLARI (sayfa 136-155)

C. HATADAN YARARLANMA

XI. İRTİKAP SUÇUNUN DİĞER SUÇLARLA İLİŞKİSİ

5. RÜŞVET ve İRTİKAP SUÇLARI

Yağma suçu hem maddi şiddet hem de manevi cebir (tehdit) kullanarak işlenebildiği halde; icbar suretiyle işlenen irtikap suçu sadece manevi cebir kullanılarak işlenebilmektedir.484

İrtikap suçunun faili kamu görevlisi iken, yağma suçunun faili herhangi bir kimse olabilir.485

5. RÜŞVET ve İRTİKAP SUÇLARI

İrtikap ve rüşvet suçları birbirine çok benzemekte olup söz konusu suçları birbirinden ayırmak özellikle özel kişi bakımından son derece önemlidir. Öncelikle irtikap suçunda özel kişi suçun mağdur iken rüşvet suçunda fail olabilmektedir.486

İlk teklifin kamu görevlisinden gelmesi durumunda irtikap, kişilerden gelmesi durumunda ise rüşvet suçunun oluşacağı savunulmuştur. 487 Ancak bu ölçüt eleştirilmiştir. Gerçekten irtikap suçunun oluşması için kamu görevlisinden teklifin gelmesi zorunlu değildir. Örneğin kamu görevlisinin önceden harekete geçmiş       

484 TEZCAN/ERDEM/ÖNOK: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, s. 800, ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA s. 840; GÖKCAN: Görevi Kötüye Kullanma, Zimmet, Banka Zimmeti, İrtikâp, Rüşvet Suçları Ve Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar, s. 506

485 Yargıtay, sanıkların mağdureye kendilerini mali şubede görevli polis memuru ve komiser olarak tanıtıp, kelepçe vurarak emniyete götüreceklerini, çevreye karşı rezil edeceklerini, bayram öncesi mağdur edeceklerini söyleyip, montlarının altındaki silahın gözükmesini sağlamak suretiyle gerçekleştirdikleri eylemin korkutucu nitelikte olması ve belli bir yoğunluğu ulaşarak tehdide dönüşmesi nedeniyle yağma suçunun oluştuğuna hükmetmiştir. CGK. 16.10.2001, 192/217 (GÖKCAN: Görevi Kötüye Kullanma, Zimmet, Banka Zimmeti, İrtikâp, Rüşvet Suçları Ve Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar, s. 522.); mağdurun rızası dışında cebinden parasının alınmasına yağma suçunu oluşturduğuna dair karar için bkz. (5 CD 21.3.1970, 3987/901) (SAVAŞ/MOLLAMAHMUTOĞLU: Türk Ceza Kanunu Yorumu, c. 2, Ankara 1998, s. 2421-2422); “Cebri irtikap suçu, memurun ferde memurluk nüfuz ve kudretini istimal ve faraza şahsi hürriyetini haksız bir surette tahdit edileceğini beyan ederek ferdi tazyikle haksız menfaat teminine icbarı tazammun ettiği cihetle, hüviyet cüzdanı olmadığını söyleyen mağduru dövmek suretiyle cebir ve şiddet kullanarak parasını aldıkları şikayete uygun şekilde hüküm yerinde kabul olunan sanıkların bu hareketlerinin, bahis konusu irtikap suçunu teşkil etmeyip yağma mahiyetini haiz olduğu gözetilmeyerek 209’ncu madde ile mahkumiyetleri cihetine gidilmesi yolsuzdur.” 5. C.D.

2.12.1948 2773/2968.(GÖZÜBÜYÜK: Alman, Fransız, İsviçre Ve İtalyan Ceza Kanunları İle Mukayeseli Türk Ceza Kanunu Açıklaması, s. 92).

486 AKTARAN:ÖZEN: İrtikap Ve Rüşvet Suçları, s.134

487  TOROSLU: Ceza Hukuku Özel Kısım, s. 293.

olmasına rağmen, bunun ilgili olduğu iş kamu yönetiminin zararına ve fakat özel kişiye haksız bir yarar sağlıyorsa, rüşvet suçunun oluştuğunu söylemek gerekecektir.488 Bu nedenle doktrin ve uygulama rüşvet ve irtikabı ayırmak için kamu görevlisi ile özel kişi arasında “serbest anlaşma”nın bulunup bulunmayacağına bakılması gerektiğini vurgulamıştır. Zira taraflar arasında her iki tarafın da eşit olduğu bir anlaşma mevcut ise rüşvet; kamu görevlisinin üstün olduğu bir ilişki söz konusu ise irtikap suçunun oluştuğu söylenecektir.489 Nitekim 5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın “Rüşvet” başlıklı 252’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında rüşvetin, bir kamu görevlisi ile karşı taraf arasında yapılan bir anlaşmadan ibaret olduğu açıkça belirtilmiştir.

Ancak kamu görevlisi ile kişi arasındaki durum eşitlik esasına dayanmasa bile, eğer kişi kamu yönetiminin zararına, meşru olmayan bir yarar elde etmek istiyorsa irtikap suçu değil rüşvet suçu oluşacaktır. Zira bu durumda kişi kamu görevlisinin zorladığı ikna yoluyla kandırdığı ya da hatasından yararlandığı mağdur değil, kamu yönetimine zarar veren bir hareketin gerçekleşmesinde kamu görevlisi ile birlikte hareket eden, onunla işbirliği yapan kişidir.490

O halde öncelikle irtikabın tek failli bir suç; rüşvetin ise çok failli bir suç olduğunu söyleyebiliriz.491

Rüşvet ve irtikap suçları arasında bir diğer fark ise irtikap suçunda kamu görevlisinin görevi kötüye kullanmasının ferdin kamu görevlisine yarar sağlaması       

488  TOROSLU: Ceza Hukuku Özel Kısım, s. 294.

489  TOROSLU: Ceza Hukuku Özel Kısım, s. 294.

490 TOROSLU: Ceza Hukuku Özel Kısım, s. 294-295.

491  ARTUK/GÖKCEN/YENİDÜNYA: Ceza Hukuku Özel Hükümler, s. 844;

TEZCAN/ERDEM/ÖNOK: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, s. 810; YASA: “Bazı İhtilaflı İçtihatlara Sebep Olan Meseleler 1- İrtikap ve Rüşvet Suçları Arasındaki Farklar”, Adl. Cer., yıl:

1935, sy. 11, ss. 608-610, s. 610;ÖZEN: İrtikap Ve Rüşvet Suçları, s.134

mecburiyetini doğurmasına karşın rüşvet suçunda yarar sağlamanın görevin kötüye kullanılması sonucunu doğurmasıdır.492

İrtikap suçunda özel kişi yarar sağlama kastı içerisinde değildir. Rüşvet suçunda ise yarar sağlam kastı içindedir. İrtikap suçunda kamu görevlisi kendi kendini fail yapmaktadır. Rüşvet suçunda özel kişinin isteğiyle de fail olabilmektedir.493

Bu iki suçun ortak yönü ise hem irtikap hem de rüşvet suçunda haksız bir yarar sağlama söz konusu olup, irtikap suçunda haksız yarar icbar, ikna yada hatadan yararlanmak suretiyle elde edilmekte iken rüşvet suçunda özel kişinin isteği ile elde edilmektedir.494

      

492    YASA: “Bazı İhtilaflı İçtihatlara Sebep Olan Meseleler 1-İrtikap ve Rüşvet Suçları Arasındaki Farklar”, s. 609.

493  AKTARAN: ÖZEN: İrtikap Ve Rüşvet Suçları, s.134.

494   ÖZEN: İrtikap Ve Rüşvet Suçları, s.135.

SONUÇ

İdare hukukunun konusunu oluşturan kamu idaresinin organik ve fonksiyonel olmak üzere iki farklı anlamı bulunmaktadır. Kamu idaresi kavramının ceza hukukunda sahip olduğu anlam ise idare ve anayasa hukukunda sahip olduğu anlamdan daha geniştir. Zira ceza hukukunda kamu idaresi kavramı devletin yasama, yürütme ve yargı fonksiyonları kapsamında yürüttüğü tüm faaliyetleri kapsayan geniş bir anlama sahiptir.

“Kamu İdaresinin Güvenilirliğine Ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan suçları öngören normlarla ya kamusal kurumların düzenli işleyişi ve itibarına veya idari faaliyetleri yerine getiren kişilerin özgürlüğüne, itibarına, dürüstlüğüne, sadakatine ve tarafsızlığına yada idarenin topluma sunduğu hizmetlere veya idarenin hedeflerine ulaşmak için kullandığı şeylere ilişkin ve devlete ait menfaatler korunmaktadır.

5237 sayılı yürürlükteki TCK, 765 sayılı mülga TCK’ da öngörülen

“memur” ve “kamu hizmeti ile görevli kişiler” olarak adlandırılan ayrımı terk ederek onun yerine “kamu görevlisi” kavramını tercih etmiştir.

5237 sayılı TCK’ nın “Tanımlar” başlıklı 6’ ncı maddesinin 1’inci fıkrasının c bendinde, kamu görevlisi kavramı tanımlanmıştır. Buna göre “Ceza Kanunlarının uygulanmasında; kamu görevlisi deyiminden kamusal faaliyetlerin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla yada herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” anlaşılır. Tanıma göre bir kimsenin kamu görevlisi sayılması için kamusal faaliyetin yürütülmesine katılması yeterli olacaktır. Ayrıca yürürlükteki 5237 sayılı TCK kamu görevlisini “ kamusal faaliyetin yürütülmesine herhangi bir

biçimde katılan kişi “olarak tanımlayarak, kişinin devletle yada herhangi bir kamu tüzel kişisiyle istihdam ilişkisi içinde bulunmasından çok yaptığı işin niteliğine vurgu yaparak, yapılan işin kamusal faaliyet niteliğinde olması durumunda kişiyi kamu görevlisi saymıştır.

Faaliyet kavramı, sözlükte “işleyiş, çalışma” kavramlarıyla tanımlanmaktadır. Ayrıca “etkinlik” kelimesiyle eş anlamlı olduğu da savunulmuştur.

Aslında kamusal faaliyet kavramı idare hukukunda kullanılan bir kavram değildir.

Kamusal faaliyet ve kamu görevlisi kavramlarından ne anlaşılması gerektiği konusunda öğretide farklı görüşler ileri sürülmüştür.

5237 sayılı yürürlükteki TCK' nın öngördüğü “kamu görevlisi” kavramı 765 sayılı mülga TCK döneminde sürdürülen tartışmaları sona erdirememiştir. Zira doktrinde kamu görevlisi kavramının çok geniş bir biçimde yorumlanması gerektiğini savunanlar olduğu gibi kavramın dar yorumlanması gerektiğini savunanlar da bulunmaktadır. Ancak öncelikle belirtmek gerekirse “kamu görevlisi” kavramının 765 sayılı TCK' da öngörülen “memur” kavramından daha geniş bir anlama sahip olduğu açıktır. Bu nedenle “kamusal” faaliyet kavramının en azından “kamu görevi”ni kapsadığı konusunda kuşku duyulmamalıdır.

5237 sayılı TCK' nın getirdiği kamusal faaliyet kavramı bir kişinin kamu görevlisi olup olmadığında belirleyici rol oynadığından eğer kamusal faaliyet kavramının kamu görevi ve kamu hizmeti kavramlarını içeren bir üst kavram olduğunu kabul edersek, buna bağlı olarak, sadece kamu görevi ifa edenleri değil, herhangi bir kamu hizmeti gerçekleştiren herkesi örneğin belediye otobüs şoförünü veya özel hastanede çalışan bir sağlık mesleği mensubunu ceza hukuku bakımından

kamu görevlisi saymamız gerekecektir. Bu durumda da kamu görevlisi kavramının kapsamı aşırı bir biçimde genişleyecektir.

O halde kamu faaliyeti kavramını daha geniş bir biçimde anlamlandırmak yerine, kamu görevlisi kavramını kamu görevi yapan kişi olarak tanımlamak bizce de en doğru olanıdır.

Kural olarak rüşvet, kamu görevlisi ile herhangi bir kişi arasında kamu görevlisinin yetkilerinin icrasıyla ilgili bir iş için diğer kişiden haksız bir yarar elde etmesi sonucunu doğuran bir anlaşmadan ibarettir.

Rüşvet suçu, 5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın 2’inci kitabının “Millete Ve Devlete Karşı Suçlar” başlıklı 4’üncü kısmının 1’inci bölümünün “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine Ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı kısmında düzenlenmiştir.

Rüşvet suçunun işlenmesi kamu idaresinin menfaatine büyük oranda zarar verdiğinden rüşvet anlaşmasına katılanlardan her biri yani rüşvet alan kamu görevlisi ile rüşvet veren diğer kişi cezalandırılmaktadır. Rüşvet alan ve rüşvet veren kişilerin davranışları birbiri ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bu nedenle de “çok failli suç” bir suç söz konusudur.

Rüşvet suçuyla korunmak istenen, objektif ve tarafsız işleyen kamu yönetiminin fonksiyon yeteneği ve devlet fonksiyonunu yerine getiren kamu görevlilerinin satın alınamayacağına ilişkin kamu güvenidir.

5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın 252.maddesinin 3.fıkrasında, “ Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır.”

denilerek suçun maddi konusu “yarar” olarak belirlenmiştir.

Rüşvet suçunun maddi unsurunu, rüşvet alan bakımından rüşvet almak;

rüşvet veren bakımından ise rüşvet vermek fiilleri oluşturmaktadır. Ayrıca rüşvet alan ve veren bakımından 'rüşvet konusunda anlaşmaya varılması' da maddi unsurun seçimlik diğer hareketidir. Ancak sağlanacak yararın kamu görevlisi ile karşı taraf arasında var olan bir anlaşma sonucu olması gerekmektedir.

Rüşvet suçu kasten işlenebilen bir suç olup taksirle işlenemez.

5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın 252’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca rüşvet alan yada bu konuda anlaşmaya varan kişinin yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması durumunda cezası artırılacaktır.

Etkin pişmanlık başlıklı 254’üncü maddede düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri rüşvet alan, rüşvet veren ve rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişiler bakımından cezayı ortadan kaldıran bir etkiye sahiptir.

Rüşvet suçuna teşebbüs mümkündür.

Rüşvet suçunda suçların içtimaı konusunda genel hükümler uygulanacaktır.

5237 sayılı yürürlükteki Türk Ceza Kanunu, rüşvet suçunu rüşvet alma ve rüşvet verme suçu biçiminde bağımsız suçlar olarak düzenlememiş olsa da rüşvet alan ve rüşvet veren kişinin fiilini ayrı ayrı düzenlemiştir. Bu nedenle rüşvet suçunda rüşvet alan ve veren kişi birbirlerinin fiillerine iştirak etmiş sayılmazlar. Zorunlu faillerden biri olan rüşvet alan ancak kamu görevlisi yada özel kanunlar gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılacağı belirtilen kişi olabilir. Ayrıca 252’nci maddenin 4’üncü fıkrasında tüzel kişiler adına hareket eden kişilerin de fail olabileceği belirtilmektedir. Bu nedenle rüşvet suçu özgü suçtur.

5237 sayılı TCK’ da rüşvet suçu çok failli bir suç olarak kabul edilmiş olup, rüşvet alan ve veren bakımından uygulanacak yaptırım konusunda herhangi bir fark gözetilmemiş olup rüşvet alan ve verenin anlaşması durumunda ikisi de dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.

İrtikap kavramı sözlükte “yiyicilik; memurlardan birinin memurluk sıfatını veya memurluğa ait bir görevi kötüye kullanarak kendisine veya başkasına, haklı olmadığı halde para ödenmesine veya diğer yararlar (menfaatler) sağlanmasına veya menfaat vaadine (söz verisine) bir kimseyi zorlaması veya kandırması yahut memurun yasaya göre almaması gereken bir şeyi diğerinin yanılgısından yararlanarak alması suçu olarak tanımlanmıştır.

5237 sayılı TCK’ nın 250’nci maddesinde düzenlenen irtikap suçunda kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı işlenen suçlarda olduğu gibi kamu idaresinin güvenirliğini ve saygınlığını korumayı amaçlamaktadır.

Rüşvet suçu ile irtikap suçunun maddi konusu arasında esas itibariyle fark bulunmamaktadır. Suçun maddi konusu 250’nci maddede “yarar” olarak belirtilmiştir.

İrtikap suçunun maddi unsurunu oluşturan fiiller üç farklı biçimdedir. Bunlar icbar, ikna, ve hatadan yararlanmadır. TCK’ nın 250’nci maddesinde üç fıkra biçiminde düzenlenen irtikap suçunun her biri birbirinden bağımsız nitelikte suçlar olup, bir suçun seçimlik hareketleri niteliğinde değildir. Zira her bir suç için öngörülen ceza yaptırımı birbirinden farklıdır.

İcbar (zorlama) kavramından bir kişinin iradesini değiştirerek yapmak istediği hareketten farklı bir hareketi yapmasına neden olacak biçimde şiddet veya tehdit ile baskı yapması durumu anlaşılmaktadır.

İkna suçtan zarar görenin belli şekilde davranmasına yol açan her türlü hileli davranışı kapsamaktadır. Örneğin yalan söylemek, hileli bir davranıştır.

Mağdurun bir konu hakkında bilgi sahibi olmaması, tecrübesizliği yada başka herhangi bir sebeple hataya düşmesi, failin mağdurun bu durumu karşısında sessiz kalması ve mağduru doğru bir biçimde bilgilendirmemesi bir başka deyişle ihmali bir davranışta bulunması sonucu failin kendisine ya da başkasına yarar sağlamasına yada vaatte bulunmasına sebep olduğunda, hatadan yararlanma suretiyle işlenen irtikap suçu meydana gelecektir

5237 sayılı yürürlükteki TCK ise icbar suretiyle işlenen irtikap suçunun ön şartını “görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak” ikna ve hatadan yararlanmak suretiyle işlenen irtikap suçunun ön şartını ise “görevin sağladığı güveni kötüye kullanmak” olarak belirlemiştir.

İrtikap suçu ancak kasten işlendiğinde cezalandırılabilen bir suçtur.

İcbar ve ikna suretiyle işlenen irtikapta, icbar ve iknaya yönelik hareketlerin yapılmasına rağmen, yararın sağlanmaması yada vaadin elde edilememiş olması nedeniyle irtikap suçu teşebbüs aşamasında kalabilmektedir

Suçun müeyyidesi irtikabın türüne göre değişmektedir. 5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın 250’nci maddesinin birinci fıkrasına giren yani icbar suretiyle işlenen irtikap suçunun işlenmesi durumunda faile beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilecektir. Aynı maddenin 2’nci fıkrasına göre yani irtikap suçunun ikna

yoluyla gerçekleştirilmesi durumunda ise faile 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecektir. 3‘üncü fıkrada ise kişinin hatasından yararlanarak işlenen irtikap suçu düzenlenmiş olup faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasının verileceği belirtilmiştir.

İrtikap ve rüşvet suçları birbirine çok benzemekte olup söz konusu suçları birbirinden ayırmak özellikle özel kişi bakımından son derece önemlidir. Öncelikle irtikap suçunda özel kişi suçun mağdur iken rüşvet suçunda fail olabilmektedir.

Taraflar arasında her iki tarafın da eşit olduğu bir anlaşma mevcut ise rüşvet;

kamu görevlisinin üstün olduğu bir ilişki söz konusu ise irtikap suçunun oluştuğu söylenecektir. Nitekim 5237 sayılı yürürlükteki TCK’ nın “Rüşvet” başlıklı 252’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında rüşvetin, bir kamu görevlisi ile karşı taraf arasında yapılan bir anlaşmadan ibaret olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak kamu görevlisi ile kişi arasındaki durum eşitlik esasına dayanmasa bile, eğer kişi kamu yönetiminin zararına, meşru olmayan bir yarar elde etmek istiyorsa irtikap suçu değil rüşvet suçu oluşacaktır. Zira bu durumda kişi kamu görevlisinin zorladığı ikna yoluyla kandırdığı ya da hatasından yararlandığı mağdur değil, kamu yönetimine zarar veren bir hareketin gerçekleşmesinde kamu görevlisi ile birlikte hareket eden, onunla işbirliği yapan kişidir.

KAYNAKÇA

ALPAR, Erol: “ 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda 48/A-5 Maddesinde Yer Alan Yüz Kızartıcı Suçların Kapsamı Ve Sınırı” , T. id. D. , yıl: 1991 , sy. 391 , ss. 67-110 .

ALVER,Cemil : Memur Suçları Ve Memur Soruşturması , Ankara 1996.

AKÇİN, İhsan: Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar, Ankara 2007.

ARTUÇ, Mustafa/AKKAYA, Çetin/GEDİKLİ, Cemil:2006-2007-2008 İçtihatları ile Türk Ceza Kanunu,2.Bası,Ankara 2008.

ARTUK, Mehmet Emin/GÖKCEN, Ahmet/YENİDÜNYA, Ahmet Caner: Ceza Hukuku Özel Hükümler, 9.Bası, Ankara 2008.

ASLAN,Onur Ender: “Memurların Yargılanması Hakkındaki Yeni Yasa Üzerine Düşünceler” ,A.İ.D. ,Mart 2000 , ss. 59-77.

BAKICI, Sedat: 5237 Sayılı Yasa Kapsamında Ceza Hukuku Genel Hükümleri, Ankara 2007.

ÇAĞLAYAN,M.Muhtar: “Ceza Kovuşturmasında Memur Kavramı,Memurları Yargılama Usulu Kanunu Ve Uygulamalarımız” ,Ad.D., yıl:1976 , sy.

1-2 , ss. 33-49.

ÇETİN, Erol: Ceza Hukukunda Ve Özel Yasalarda Memur Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanma Usulü Ve Memur Suçları , 2000 .

DURMUŞ,Şükrü : “Görevi Genel Kötüye Kullanma Suçu” ,İBD, yıl: 2004, c.78 , sy.

4 , ss. 1517-1554.

DONAY, Süheyl : “Türk Hukukunda Zimmet”,MHAD,yıl:1968 , sy. 3 , ss. 23-52.

EREM, Faruk/TOROSLU, Nevzat: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara 1999.

EREM, Faruk /TOROSLU, Nevzat: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler , 6. baskı, Ankara 1994.

EREM, Faruk: İrtikap Cürmü, Ankara 1964

ERMAN, Sahir: “Ceza Tatbikat ve Takibatında Memur”, SBOD, yıl: 1947, c. II, sy.1-2, ss.235-276.

ERMAN,Hasan: “Rüşvet Alma Suçu” ,İBD, yıl: 1971 , c. XLV , sy. 11-12 , ss.

1014-1029.

ERMAN, Sahir/ÖZEK, Çetin:Ceza Hukuku Özel Bölüm, Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul 1992.

EROL, Haydar: Gerekçeli Açıklamalı ve İçtihatlı Yeni Türk Ceza Kanunu.

GİRİTLİ, İsmet/BİLGEN, Pertev-AKGÜNER, Tayfun:İdare Hukuku,Üçüncü Bası,İstanbul 2008.

GÜNDAY, Metin: İdare Hukuku, 9’uncu baskı ,Ankara 2004.

GÜNDEL, Ahmet: Yeni Türk Ceza Kanunu Açıklaması, c. IV, Ankara 2009.

GÖKCAN, Hasan Tahsin: “Görevi Kötüye Kullanma, Zimmet, Banka Zimmeti, İrtikap, Rüşvet Suçları Ve Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar” , Ankara 2008.

GÖZLER, Kemal: İdare Hukuku Dersleri, 5'inci baskı ,Bursa 2007.

GÖZÜBÜYÜK, Abdullah Pulat: “Ceza Hukukunda Memur Ve Hizmetli Kavramları” Ad. D.,yıl: 1970, sy.1, ss.5-12.

GÖZÜBÜYÜK, A. Pulat: “Devlet İdaresine Karşı İşlenen Cürümler” , Adl. Cer. , yıl: 1943 , ss. 546-557.

GÖZÜBÜYÜK, Abdullah Pulat: “Rüşvet Cürümleri”, Ad. D., yıl:1969, sy.4, ss.183-191.

GÖZÜBÜYÜK, Abdullah Pulat: Alman, Fransız, İsviçre Ve İtalyan Ceza Kanunları İle Mukayeseli Türk Ceza Kanunu Açıklaması,c. III, 3. bası, Ankara.

HAFIZOĞULLARI,Zeki-ÖZEN, Muharrem: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2010.

KABAN, Mater/AŞANER, Halim/GÜVEN, Özcan/YALVAÇ, Gürsel:Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları ,Eylül 1996 - Temmuz 2001, Ankara 2001.

KEYMAN, Selahattin: “Memurin Muhakematı Kanunu “ ,AÜHFD, yıl: 1962, c. XIX , sy.1-4 , ss.173-200.

KIYAK, Fahrettin/ÇAĞLAYAN, M. Muhtar/ŞENEL, Cebbar: Nazari Ve Tatbiki Devlet İdaresi Aleyhinde Cürümler Ve Memurin Muhakemat Kanunu

Ve Alakalı Bankalar Ve İktisadi Devlet Teşekkülleri Mevzuatı, Ankara 1960.

KUNTER,Nurullah: “Ceza tatbikatında amme vazifesi ve amme hizmeti tefriki ve avukatların durumu”, İÜHFM,yıl: 1947 , c. XIII , ss. 755-772.

KÜÇÜKBAYRAK,A. Adnan : “Memur Kavramı Ve C. Y. U. Y. nın 154. Maddesi Üzerine Bir İnceleme” , MH , yıl: 1986 , sy. 6 , ss. 46-53 .

MALKOÇ,İsmail : Yeni Türk Ceza Kanunu Uygulamasında Zimmet-İrtikap Rüşvet Suçları , Ankara 2010.

MERAN, Necati: Zimmet-Rüşvet-İrtikap ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları, Ankara 2008.

NUHOĞLU, Ayşe: “Yeni Ceza Kanunu İle Kamu İdaresi Aleyhinde Cürümlerde Getirilen Değişiklikler”, Doç. Dr. Mehmet Somer’in Anısına Armağan, yıl:2006, ss.985-994.

OKUYUCU ERGÜN, Güneş : Türk Ceza Hukukunda Zimmet Suçu, Ankara 2008.

OKUYUCU, Güneş: “Türk Ceza Hukukunda Kamusal Faaliyet Ve Kamu Görevlisi”

, Prof. Dr. Köksal BAYRAKTAR' a Armağan , İstanbul 2010 , c. III , ss. 527-542.

ONAR, Sıddık Sami: İdare Hukukunun Umumi Esasları , İstanbul 1952 .

ÖÇER, Oktay: “Rüşvet Alan ve Verenin Cezadan Kurtulması”, Ad. D. yıl:1976, sy.1-2, ss.102-109.

ÖNDER , Ayhan : Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler , 1. Bası , İstanbul 1985 . ÖNDER , Ayhan: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler , 4. Bası, İstanbul 1994 .

ÖZEN, Muharrem: Hakimin Cezai Sorumluluğu, Ankara 2004.

ÖZEN, Muharrem-TOZMAN,Önder: “Türk Ceza Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramı” , AİD , c. 42 ,sy. 4 , Aralık 2009'dan ayrı bası , ss. 25-57.

ÖZEN, Muharrem-TOZMAN,Önder: “Türk Ceza Hukukunda Kamu Görevlisi Kavramı” , AİD , c. 42 ,sy. 4 , Aralık 2009'dan ayrı bası , ss. 25-57.

Belgede RÜŞVET VE İRTİKAP SUÇLARI (sayfa 136-155)