• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. HALKLA İLİŞKİLERDE PROTOKOL VE KAMU İTİBARI

2.4. Bir Halkla İlişkiler Faaliyeti Olarak Protokol’ün Yönetim İlişkisi

2.4.2. Protokol’ün Tarihçesi

Protokol, tarihsel olarak baktığımızda sarayda ve kilisede doğmuştur. (Aytürk, 2011, s. 75) Protokol günümüzde bir çok alanda uygulanmaktadır. Kamu kurumlarında ve toplantı, tören, davet, ziyafet gibi bir çok ortamda uygulanan bu kurallar uygulandığı ortama asalet, intizam, düzen gibi faydalar sağlar. Tüm kurumların uyguladığı kurallar kamu kurumlarında birlik ve istikrar getirir.

Tarihte yer alan tüm topluluk ve devletler belli kurallar içinde yönetilirken yaptıkları törenlerde ve elçileri kabullerde bir düzen içinde davranmışlardır. Devlet yönetiminde çalışan kişilerin ve yöneticilerin hayatları hep bu kurallar içinde yürümüştür.

Protokol benzeri kuralları ilk defa çeşitli ayin ve törenlerde görmek mümkündür. Bu ayinlerde de belli bir sıra ve düzen sözkonusudur. Devlet yönetimleri de tarihte ilk başlarda özellikle Avrupa’da kiliseye dayalı bir yapı sergilemiştir. Burada yani kilisede gerçekleşen törenler sonrasında devlet yönetimlerinde oluşturulan protokolün de temeli olmuştur. Aydınlanma çağı öncesi kiliselerden yönetilen ve halkla ilişkilerin yoğun şekilde görüldüğü yerler olarak düşünülürse buradaki hem dinsel hem de yönetimsel yönü olan törenler her ne kadar zamanla değişiklikler gösterse de protokole temel oluşturması açısından önemlidir. Aydınlanma çağı ve sekülerlik sonrası da devlet yönetimlerinde bu eski monarşik yönetimlerde uygulanan protokol benzeri kuralları görmek mümkündür. O halde, Protokol’ün temelini bu eski dönemde kilisedeki tören ve toplantılarda uygulanan

kuralların oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. Yani, dini törenlerde uygulanan nizam ve özen daha sonraki devlet yönetimlerinde de toplantı ve törenlerde halkla ilişkiler faaliyeti olarak kendini göstermiştir.

Bu temel üzerinden devam eden kurallar günümüzdeki şekline gelinceye kadar da çeşitli aşamalardan geçmiştir. Kültürlerin birbirini etkilemesi ve birçok faktör bu aşamalar içinde yer alır. Kültürler arası iletişim ile diğer toplumlardan alınan bazı kurallar o toplumun kendi kültürü içinde uygun bir hale dönüşerek yer almıştır. Osmanlı’da Selçuklular ve sonrasında fethettiği yerlerden etkilenmiş, hilafet ile arap kültürüne yaklaşırken sonraları Avrupa kültürünün etkisi altında kalmıştır.

Tarihe baktığımızda kurulmuş bütün devlet ve yapılarda bir düzen ve kuralların olduğunu görmek mümkündür. XI. Yüzyıl baktığımızda Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı siyasetname türü eserinde bile toplum içinde nasıl davranılacağı ile ilgili bilgi ve tavsiyelere rastlanılmaktadır.

Devlet yönetimleri her zaman çok önemli olmuştur. Devlet güçlü, istikrarlı, düzen ve kurallar çevresinde yürütülmek zorundadır. Ancak, bu şekilde kalıcılığı ve ihtişamı mümkün olabilir. Devlet yönetiminde yaşayan padişah, imparator, kral ya da yönetenlerin o dönemin sosyal hayat ve koşullarına göre kurallara sahip olduğu ve bunları daha çok saray ya da yönetenlerin bulunduğu ortamlarda yoğun bir şekilde kullanıldığı ve uyulduğu görülmektedir.

Diplomatik alanda birçok kaynakta da belirtildiği gibi protokol kurallarının temelinin Yunanlılar tarafından atıldığını söylenmektedir. Elçilerin dokunulmazlığı gibi ilk diplomasi ile alakalı kural Yunanlılar tarafından daha sonrasında Romalılar tarafından da uygulanmıştır. (Altınöz & Tutar, 2007, s. 20) Elçilere gösterilen bu saygı ve itibar günümüze kadar süregelmiştir.

Romalılar, elçilere törenlerde, bayramlarda hatta festivallerde senatörler seviyesinde önem ve değer vermişler, öncelik göstermişlerdir. Diplomatik protokol kuralları XlV. Yüzyılda Romalılar tarafından adeta bir sanat olarak görülmüş ve

uygulanmıştır. Konu ile alakalı olan diplomasi okulu da yine Romalılar tarafından Venedik’te açılmıştır. Fransızlar da XlV. Louis döneminde protokole büyük önem vermişlerdir. (Aytürk, 2011, s. 5)

Protokol zaman içerisinde bulunduğu yere göre değişim ve gelişim göstermiştir. Bu değişim Avrupadaki Rönesans ve reformlar sonucunda oluşan ulus devlet anlayışı ile aydınlanma çağı sonucudur. Bu gün de dünyadaki gelişme ve değişmelere göre yenilenen kuralları görmek mümkündür. Tarihte her zaman üst düzey devletlerarası toplantılar protokolün ağır şekilde kendini hissettirdiği önemini gösterdiği yerler olmuştur. Bu kurallarla oluşturulan algının, devlet itibarına ve imajına olumlu katkısı küçümsenemez. Olumlu algı ve olumlu iletişim devletler arası ilişkilerde önemli konulardan bir tanesidir.

Geçmişe baktığımızda İngiliz ve Fransızlar’ın XVI. Yüzyıl sıralarında Osmanlı saray protokolünü merak ederek Osmanlı sarayına bu protokolü öğrenmeleri amacıyla için çeşitli görevliler göndermişlerdir. Daha sonrasında ülkelerine dönen görevliler Osmanlı saraylarında öğrendiklerini kendi ülkelerinde uygulamışlardır. O dönem batı Osmanlı’dan etkilenirken Tanzimat döneminde ise bunun tersi söz konusu olmuştur.

Aytürk’ün de bahsettiği gibi, XlX.yüzyılın başına kadar kendi hükümdarlarını temsil eden elçiler gittikleri ülkelerde sarayda diğer elçilerin önüne geçmek ve kral – kraliçeye daha yakın olmak için diğer elçilerle belli bir düzen olmadığı için itişip kakışmak ve öncelik iddiasında bulunmak zorunda kalmışlardır. Hatta 1661 yılında bir protokol skandalı yaşanmıştır. Londra’da İsveç elçisi, İngiltere Kralı tarafından gönderilen arabayla Fransız Elçisinin arabasının arkasından gitmektedir. Bu öne geçme, İspanya Kralı’na bir hakaret olarak kabul edilmiştir. Fransa İspanya ile diplomatik ilişkilerini kesmiş ve elçinin cezalandırılmasını ve özür dilenmesini istemiş, aynı zamanda İspanya’yı savaşla tehdit etmiştir. İspanya’nın protokol hatası için özür dilemesi ve tazminat vermeyi kabul etmesiyle olay kapanmıştır. 1768 yılında Londra’da İngiliz Kralı’nın sarayında bir balo verilmektedir. Fransız ve Rus Elçileri oturmadaki öncelik ile ilgili tartışırlar. Tartışma kavgaya dönüşür. Bu olay da iki ülkeyi karşı karşıya getirmiştir. (Aytürk, 2011, s. 6-7)

İlerleyen dönemde Osmanlı İmparatorluğunun kurulmasıyla birlikte aynı şekilde Osmanlı Devleti’nde protokole verilen önem her dönem için büyük olmuştur. Tüm devlet yapısı ve padişahların tüm yaşantıları bu kurallar çerçevesinde geçmiştir. Kanuni döneminden itibaren protokol kuralları “Teşrifat Dersi” adıyla devlet yönetim okulu olan Enderun’da yüzyıllarca okutulmuş ve sarayda “Teşrifatî Divanı Hümayun” (Protokol Dairesi) kurulmuştur. Tanzimat Dönemi ile birlikte bu dairede Teşrifat Nazırlığı yani Protokol Bakanlığı olmuştur. (Aytürk, 2011, s. 6) Resmi devlet törenleri için en önemli kaynak Fatih’in Teşkilat Kanunnamesi’dir. Bu kanunnamede cülus ve bayram gibi törenlerde padişahın kimlere ayağa kalkıp kalkmayacağı, kimlerin el öpmesi gerektiği konusunda bilgiler yer almaktadır.

Protokol faaliyeti halkla ilişkiler faaliyeti ile yürütülen bir faaliyettir. Kamusal ilişkiler protokol kuralları eşliğinde yürütülmektedir. Ülkemizde Halkla İlişkiler faaliyeti Osmanlı zamanında da vardı. Padişahın fermanlarla halka duyuru göndermesi şeklinde ilk gördüğümüz Halkla ilişkiler sonrasında kendini törenlerde, camilerde yapılan duyurularda, elçilerin kabul ediliş ve ağırlanışlarında, halka açık yapılan divan toplantılarında kendini göstermektedir. Hatta, padişahın kılık değiştirerek tebdil-i kıyafet şeklinde halkın içerisinde dolaşıp nabız yoklaması gibi bir çok faaliyet bulunmaktadır. Osmanlı zamanında yönetim şekli her ne kadar padişahlık da olsa halkın fikrine ve saraydaki vezir ve diğer askeri sınıfın fikirlerine danışıldığını ve kararların alınırken etkisinin olduğunu görmek mümkündür. Cumhuriyet ile birlikte özellikle 1960’lı yıllarda basın büroları ile artık daha belirgin bir şekilde halkla ilişkilerin varlığından söz etmek mümkün olmaktadır.

Viyana’da 1815 yılında yapılan Kongre’de yabancı elçilerin uyacağı kuralları ve öncelikleri belirleyip bir yöntem anlaşması yapılmıştır. Bu şekilde uluslararası (diplomatik) protokol kuralları belirlenmiştir. (Aytürk, 2011, s. 7) Gerekliliklerden doğan kurallar sosyal ve iş ortamlarında karmaşa ve gerginlikleri önler. İletişimin iyi bir şekilde devam etmesine yardımcı olur. Herkesin hakları ve görevleri önceden belirlendiğinde kimse strese girmeyecek ve kaos yaşanmayacaktır. Düzen içerisinde görüşmelerin devam etmesi mümkün olacaktır.