• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. HALKLA İLİŞKİLERDE PROTOKOL VE KAMU İTİBARI

2.4. Bir Halkla İlişkiler Faaliyeti Olarak Protokol’ün Yönetim İlişkisi

2.4.3. Protokol’ün Önem ve Amacı

Protokol kuralları dünyada olduğu gibi ülkemizde de Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren yönetim faaliyetinin içinde halkla kurulan tüm ilişkilerin içerisinde yer almış ve verilmek istenen intibaa bu halkla ilişkiler faaliyeti içerisinde gerek sünnet gerek cülus törenleri esnasında teşrifat adı ile birlikte oluşturulmuştur.

Halk ve devlet arasındaki kamu hizmetleri devletin gücünü, imajını ve itibarını arttırıcı çalışmalardır. Devletin yönetimde daha tesirli ve halkın gözünde de prestijli bir konumda olmasını sağlamaktadır.

Toplumsal alanda uygulanan görgü kuralları resmi ortamlarda daha farklı şekle dönüşebilmektedir. Örneğin görgü kurallarına göre nezaketen erkeğin kadın geldiğinde ayağa kalkması kuralı, resmi ortamda astlık üstlük ilişkilerine göre yürütülmektedir.

Bir devletin diğer devletlerle olan ilişkisi, karşılama, uğurlama, törenler gibi konularda bu protokol kuralları içinde yürütülmektedir. Türkiye Cumhuriyetinde Devlet Protokolunun yükümlülüğü ve sorumluluğu, Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak imzasını taşıyan Ocak 1927 tarihli ve 4611 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Dışişleri Bakanlığında bulunan Protokol Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir. Protokol kuralları, toplum yaşamında sosyal davranış kuralları ile birlikte iç içe uygulanmaktadır. (Fenmen, 1990, s. 13)

Devletlerin ve kurumlarının her zaman yönetim anlayışının içinde yer alan protokol, bir kurumda misafiri ağırlamadan, hitap etmeye, selamlaşmadan, karşılama ve uğurlamaya, tanıtma ve tanıştırmaya kadar birçok konuda yapılması gereken hal ve tavırlar ile önemle üzerinde durulması gereken noktaları belirler. Kimin kime nasıl hitap etmesi gerektiğini ve itina etmesi gerekli noktaları netleştirmekte, bu sayede tüm kurumlarda belli bir düzen ve istikrar sağlanmış olmaktadır.

Kurallar topluluk halinde yaşamaya başlandığından beri insanların hayatında önemli olmuştur. Topluluk içinde mevcut kurallar her zaman olmuştur. Bir toplumda

kanunlar, trafik kuralları gibi bir çok kural ve uyulması gereken zorunluluklar mevcuttur. Kamu hayatında da kişilerin üstlerine ve aynı düzeydekilere ya da astlarına nasıl davranmaları gerektiği bir netlik gösterir. İstikrar ve düzen her zaman geçmişten günümüze tüm topluluklar ya da devletler için önemli olmuştur. Yönetim faaliyetinin işlemesini ve yönetim çarkının kolay bir şekilde dönmesini sağlayan kaos ve kargaşayı uzak tutan bir nizam ve düzen getiren bu kurallar kamu hayatında uygulanması beklenen ve zorunlu kurallardır.

Kurumların kamuya karşı başka bir önemli görevi de kendi gayelerini, sağladıkları faydaları, hangi işleri yapmakta olduklarını, Türkiye’nin geleceği bakımından yapacağı işleri planlaması ve kamuya duyurmasıdır. Devlet teşekküllerinin neler yapabildiğini, hangi problemlerle uğraştığını Halkla ilişkiler olmadan kimse bilememektedir. (Hekimgil, 1968, s. 9)

Devlet ile halk arasında ya da kamu da yürüyen bu halkla ilişkiler belli prosedür ve protokol kurallarıyla yürür. Kurum içinde ast üst arası ilişkilerde hitap ve selamlaşma şeklinden kuruma dışardan yazılan ve ya dışarıya gönderilen yazılarda olması gereken üslup’a kadar protokol kuralları ile yürür. Yapılan tüm seminer, konferans, toplantı gibi oturumlarda kimin nerede oturacağı bellidir. Bu hem yönetimin bir gereği hem de yönetim faaliyeti ile birlikte işleyen halkla ilişkiler içerisinde istikrar, düzen ve itibarın devamlılığı için önemlidir. Halkla İlişkiler kurumları ya da kişileri zaman içinde bulundukları zorlu durumlardan da kurtarmakta, herhangi bir konuda yaşanacak kriz doğru hamlelerle halkla ilişkiler sayesinde rahatlıkla aşılabilmektedir.

Protokol kuralları ülkelerin hem kendi aralarında, hem yönetimlerinde uyguladıkları kurallardır. Devletlerin birçok yapısıyla ilgili kuralların yazılı olması gibi bu kuralların da yazılı olması ve uygulanıyor olması diğer ülkeler ve kendi halkı üzerinde olumlu bir algı yaratırken aynı zamanda itibar kazanması bakımından da önemlidir.

Devletin halkla ilişkiler faaliyeti gereği özellikle Osmanlı döneminde bile halkın nelere ihtiyaç duyduğu ve ne düşündüğü önemli olmuştur. Bizzat dönemin padişahları halkın arasına tebdil-i kıyafet dolaşıp halkın düşünceleri konusunda fikir sahibi olmuşlar

ve aldıkları kararlarda da bu fikirler etkili olmuştur. Gerek dönemin yabancı elçilerine, gerek halka tanıtım ve bir izlenim kazandırma amacıyla törenler düzenlenmiş ve elçilerin kabulü ve bu esnada uygulanacak kurallar belirlenmiştir.

Teşrifat ise devlet büyükleri ve ileri gelenlerinin resmi günlerde, merasimlerde, bayramlaşmalarda ve kabul şekline, rütbe ve nişanların verilmesine bakan daire. (Temel Türkçe Sözlük, 1985, s. 1359) Çalışmanın ikinci bölümde detaylı şekilde bu konudan bahsedilecektir.

Teşrifat adı altında Osmanlı döneminde gördüğümüz kurallar, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Protokol kuralları adı altında görülmüştür. Dışişleri Bakanlığına bağlı protokol müdürlüğünce netleştirilen ve gerekli değişikliklerin Cumhurbaşkanının onayına sunulup kabul edildikten sonra yönetmeliklerle tüm kamuda uygulama zorunluluğu olan bu kurallarda öndegelim listeleri ile de bir protokol sırası oluşturulmuştur.

Protokol birçok yerde belirtildiği üzere kelime anlamı tören veya benzeri durumlarda uygulanan belli kaide ve kurallardır. Bu antlaşmalardan sonra imzalanan tutanak anlamına da gelmektedir. Bizim çalışmamızda bahsettiğimiz anlam devletin kurum ve kuruluşlarında yöneticiler tarafından uygulanan toplantı, tören, yemek, yazışma gibi bir çok konuda uygulanan kurallardır.

Devletlerarası ilişkilerde en önemli sorunlardan bir tanesi öncelik hakkıdır. Devletlerin kendilerini üstün görmeleri sebebiyle bazı sorunlar yaşanabilmiştir. Bu sorunlar zaman zaman büyük krizlere dönüşmüştür. Protokol her zaman bir nizam ve düzen gerektirmektedir. Kaos ve kargaşaya yer verilmektedir. Herkesin nerede duracağı ve ne şekilde davranacağının önceden kurallarla belirlenmesi sorunları ve kargaşayı engellemekte, bu şekilde daha iyi bir ortam oluşmasına ve sonucunda daha iyi bir iletişim ve ilişkilerin olduğu ortamı mümkün kılmaktadır.

1923 yılında Lozan Barış Konferansı’nda heyetler arasında başkanlık konusu tartışması olmuştur. Bu soruna sırayla herkesin başkanlık etmesi gibi bir çözüm

üretilmiştir. Başkanlık ve öncelik konuları protokolde önemli konulardır. Bu öndegelim listeleri ile kimin öncelik hakkı var netleştirilmiş ve düzen sağlanmıştır. (Aytürk, 2011, s. 7) Türk Heyetinden katılan Başkana farklı koltuk verilmesi sorun olmuş ve İnönü, herkesin eşit olduğunu ve ülkesini temsil ettiğini dolayısıyla da aynı şekilde oturması gerektiğini belirtmiştir demiştir. Bunun üzerine gerekli düzeltme hemen yapılmış ve diğer ülkelerle eşitlik sağlanmıştır.