• Sonuç bulunamadı

Profan İle Kutsal Arasında İlişki Kurma Teorisi

Bu teori Fransız sosyoloji ekolüne bağlı olan Henri Hubert ve Marcel Mauss tarafından geliştirilmiştir. Durkheim’in din konusundaki fikirlerinden etkilenmişlerdir.

Durkheim’e göre din toplumun kendini yüceltmek için geliştirdiği bir sistemdir.

300 Leviller,3/3–4,8–11,14–17;Levililer,7/28–34.

301 Bkz.Budda, Kurban ve Tufan, s.39–65.

Durkheim bu yaklaşımıyla Hubert ve Mauss’u etkilemiş, fakat onların kurban konusundaki düşüncelerinden etkilenmiştir. Fransız sosyoloji okulunun görüşlerini benimseyen Hubert ve Mauss hareket noktası olarak Veda’ları ve İbranilere ait kurban törenlerini seçip, bunlar üzerine yaptıkları çalışmaların sonucu teorilerini tamamlayıp, görüşlerini “Essai Sur La Nature et La Fonction du Sacrifice” 302adlı çalışmalarında topladılar. Eser daha sonra “Sacrifice: Its Nature and Function” olarak İngilizceye çevrildi. Günümüzde İngilizcenin yaygınlığı dolayısıyla eserlerinin aslından çok çevirisi bilinmektedir. Hubert ve Mauss, Tylor’un hediye teorisiyle, Smith’in totemik yemek teorisini reddetmişlerdir. Kurbanın basit bir formdan türemediği için kurbanın totem kaynaklı olmadığını savunmuşlardır.303 Onlara göre her kurban özel amaçlara yöneliktir.

Özel amaçların farklılığı sistemlerin karmaşıklığına neden olmaktadır. Kurban uygulaması bütün toplumlarda vardır. Temelini ise tabiatüstü varlıklarla ilişki kurma oluşturur. Yalnızca tanrı kurbanları bunun dışında kalır. Kurbanın toplumsal dayanışmayı canlandırdığı, birlik ve beraberliği, paylaşmayı ve özveriyi artırdığını, bunların yanında kurbanın şükür, sözleşme ve tövbe fonksiyonları olduğunu ileri sürmüşlerdir.304

Tylor’un teorisinde kutsala yer yoktu. Smith’in teorisinde ise totem baştan kutsaldı. Hubert ve Mauss kutsalı reddetmediler fakat onun baştan olmadığını, kurbanın adama sonucu geliştiğini savundular. Kurban adamanın, adanan hayvanda ve adayan insanda birtakım değişiklikler oluşturan dinî eylem olduğunu,305 kurban kesmenin kökeninde kutsal olmayanın kutsal olanla ilişki kurma isteğinin bulunduğunu ileri sürdüler. Onlara göre kurbanın törensel bir hazırlık sonrası sunulması,306 onu tabu olmaktan kurtarmaktadır.307 Kurban sunmayla kutsal arasında dolaylı bir bağ kuruluyor, bu yöntemle kutsalla direk temas kurmanın tehlikeleri kurban sunmayla bertaraf edilmiş

302 Lessa, Reader in Comparative Religion An Anthropological Approach, s.40.

303.Hubert,Henri-Mauss, Marcel, Sacrifice: Its Nature and Function, Translated by W.D.Halls, University of Chigago Press, Chigago, 1964,s.2–9.

304 Hubert-Henri, Mauss, Marcel, Sacrifice: Its Nature and Function, s.95–103.

305 Hubert- Mauss, a.g.e. ,s.11.

306 Hubert-Mauss, ,a.g.e. ,s.97.

307 James, “Sacrifice”, s.3.

oluyordu.308 Pritchard, Hubert ve Mauss’un bu görüşlerini kabul ve teyit eder.309 Hubert ve Mauss kurban konusunda birçok Fransız sosyologu etkilemişlerdir. Bunların başında ise Durkheim gelir.

Durkheim’e göre tanrı toplumun fertleri kontrol altında tutmak için geliştirdiği hayal ürünü bir kavram olup, toplumun yaptırım gücünü temsil eden bir semboldür.

Esas olan toplum realitesidir.310 Durkheim, din konusundaki görüşlerinin paralelinde kurbana yaklaşır. Kurban vermenin, kendi hakkından feragat etmenin toplumsal güçleri, töreleri ve zihinsel enerjiyi artırdığını, kurban vasıtasıyla ferdin toplumu tanıdığını ama hepsinden daha önemlisi tanrıların temsil ettiği kolektif güçlerin mevcudiyetini hatırlatır.311Kurbanın kökeni konusunda Hubert ve Mauss’a katılır fakat kutsalla ilişki kurmanın toplumsal hayattaki mübadelenin yansıması olduğunu ileri sürer. Fransız sosyoloji ekolünden etkilenen araştırmacıların çoğu kurbanın karşılıklı alış-veriş olduğu görüşünü benimsediler. Gusdorf, kutsalla insan arasında karşılıklı ticaret olduğunu fakat bunun derin duygularla maskelendiğini ileri sürerken, Jacques Derrida kurbanın kökeninde ilkellerin ekonomi anlayışı olduğunu ve bunun günümüze kadar geldiğini, Lévy-Bruhl görünenle görünmeyenin, tabiatla tabiatüstünün karşılıklı etkileşimi olduğunu savunur.312

Hubert ve Mauss’a yöneltilen eleştirilerin başında inceledikleri toplumların ilkel olmadığı, bulgularının ilkellere dayanmadığı dolaysıyla geliştirdikleri teorinin kurbanın kökenini aydınlatamayacağıdır.313Smith, kutsal sayılan totemin üyelerce toplu olarak yenmesini kurban kökeni sayarken Hubert ve Mauss her ne kadar totemi kurbanın kökeni olarak kabul etmeseler de bu kutsallığın daha sonra kurban adayan klan üyeleri tarafından verildiğini belirtmişlerdir.314Kutsalı arama, insanın içsel

308 Lessa, a.g.e. ,s.40.

309 Pritchard, Nuer Religion, s.274.

310 Aydın, Din Felsefesi, s.172.

311 Evans-Pritchard, İlkellerde Din, s.84–85;Henninger, “Sacrifice” , s.551.

312 Robbins, “Sacrifice”, s.289.

313 Özkan, a.g.e. , s.34.

314 Nisbet, Robet, “Hubert, Henri”,ER, c.VI, ed. Mircea Eliade, Macmillian Publishing Company, New York, 1987, s.489–490; Nisbet, Robert, “Mauss, Marcel”,ER, c.IX, ed. Mircea Eliade, Macmillian Publishing Company, New York, 1987, s.289–290.

soruşturmaları sonucu gelişip daha sonra onunla ilişki kurma isteği ibadete dönüşebilir.

Hubert ve Mauss, kutsalla ilişki kurma isteğinin nasıl geliştiği üzerinde durmamışlardır.

Teorisyenlerin önce bu konuyu aydınlatmaları gerekirdi. İlahî metinler olmadan bütün milletlerde benzer uygulamaları olan kurban ritüelini açıklamak oldukça zor görünmektedir. Kutsalla ilişki kurma kurbanın bir yönü olabilir. Kurbanın toplumsal önemini vurgulayıp, şükür, arınma, sözleşme gibi fonksiyonları olduğunu kabul etmelerine rağmen bu özellikleri öne çıkarmayıp, bütün bunları “tabiatüstü varlıklarla iletişim” kurma arzusuyla formülleştirmişlerdir. Kurbanın karmaşık bir yapı arz ettiğini ve bir nedenle izah edilemeyeceğini savunan araştırmacılar aynı hatayı kendileri yapmışlardır. Hubert ve Mauss’un, Smith için getirdikleri “kurban bir formüle indirgenemez” eleştirisi kendileri için de geçerlidir. Georges Bataille, 1948 yılında yazdığı Theory of Religion adlı eserinde kurbanı tanrı ile ticari ilişkiye indirgemenin yetersizliğini ele alır. Cömertliğinin sınırsızlığına inanılan tanrı ile sınırlı bir varlık olan insanın ticari ilişkisinin mantıklı olmadığını kurbanın faydacı zihniyetle ticarete indirgenemeyeceğini kurbanın aslında öldürme değil vazgeçme ve verme olduğunu ileri sürer.315

Hubert ve Mauss’un kurban teorisini benimseyip ona farklı yorumlar getiren Fransız sosyoloji ekolüne bağlı sosyologlar her ne kadar tanrı ile ilişki kurmayı kabul etseler de kurbanı topluma indirgemişler, birey ve tanrının yerine kurbanı koymuşlardır.

Onlara göre kurbanı sunan ve alan toplumdur. Bu durumda birçok açıdan boşluklar doğmaktadır. Tanrı ve insan yok sayıldığı için kurbandan bahsetmek imkânsızlaşmaktadır.