• Sonuç bulunamadı

2.4. Tarihsel Süreç İçinde Gösterişçi Tüketim

2.4.2. Post-Endüstriyel Dönemde Gösterişçi Tüketim

Gösterinin “görünen şey iyidir, iyi olan görünür” biçiminde totolojik bir karaktere sahipliği, aracın amaç olduğu bir durum ortaya koyar. Modern edilgenliğin bitimsiz süreğenliğini ifade eder (Debord, 2012: 38). Jameson, kültürün tüketim toplumunun olmazsa olmaz bir özelliği olduğunu ve tüketim toplumunda göstergelerin ve imajların tarihin diğer dönemlerine kıyasen daha yoğun üretildiğini ileri sürer (Featherstone, 1996: 145). İmajların ve büyülü duygulanımların rasyonelliğin yoğunlaştığı var sayılan modern dönemlerde paradoksal tarzda yükselişi, tüketimsel ilişkileri başat araçlar olmaya doğru iter (Ritzer, 2011). Hız, mobilite ve kozmopolitliğin skalasının yükseldiği bu dönemde görünürlük – semboller, imajlar, simgeler- hızlı iletişim tarzı olmaya başlar. Gerçekliğin imajlar üzerinden var edilme aracına dönüşmesi, Baudrillard’ın ifade ettiği gibi, gerçekliğin imajlara ikincilliğini normalleştirir (1983:4). Gösteri, hemencecik ya da doğrudan algılanamayan gerçekliklerin baskın görünür boyutu olmaya başlar. Böylece, gerçekliğin algılanmasının sınırlı bir aracı olan gösteri, güncel toplumun genelleştirici gerçeklik biçimi olur (Debord, 2012: 40).

Featherstone bu yaygın yeni olguyu Bourdieu’ nun yeni kültür aracıları (Bourdieu, 1996: 91) kavramı ile açımlar. Ona göre bu aracılar, simgesel malların ve hizmetlerin tedarik edilmesine imkân sağlar. Genelde medya yapımcıları, pazarlama ve halkla ilişkiler çalışanları, reklamcılar ve moda tasarımcıları hizmet sektörüne dönük destek meslekleri bu gruba dâhildir. Kültür aracıları yüksek kültür ile popüler kültür

arasında bulunan kalın çizgileri ortadan kaldırarak var olan hiyerarşik kurguyu çökertir (Featherstone 1996: 85-86). Bourdieu, bunlara hayat karşısında bilgilenme sağlayan “yeni entelektüeller” ifadesi de kullanır (1996: 370).

Tüketim toplumlarında değer olarak arz edilen tüketim kültürü, her yaştan ve her sınıftan insanı kendi kapsama alanına bir nevi dâhil eder. Zaten tüketimin temel meselelerinden bir tanesi, Baudrillard’ın dediği gibi, bireysel ve kolektif alanlarda temel ihtiyaç biçiminden, değer kodları ile donanımlı alanlara yönelinmesi ve tüketimin yüklenen anlamlar üzerinden değer ifade edici bir karaktere dönüştürülmesidir (2013a: 40). Söz gelimi, İphone’un son ürününü satın almak için Çin’in Yangzhou, Jiangsu eyaletinde iki kişi böbreklerini satışa çıkarmıştır. Yine 2012 yılında beş kişi, bir gencin böbreğini bir ipad ve iphone karşılığı satması olayına karıştıkları suçlamasıyla tutuklanmış, 2013 yılında da bir çift, yeni doğan 3 çocuklarını yeni ürün iphone satın alabilmek için satışa çıkarma teşebbüsü ile suçlanmışlardır (Gilbert, 2015). Kuşkusuz bu ekstrem örneklerde de görüldüğü gibi, hedeflenen ya da gerçekleştirilen; kullanım- değer amaçlı değil, gösterge-değer amaçlı bir mübadele teşebbüsüdür.

Toplumsal etkileşimlere girilirken hedeflenen şey, var olan ortamın gerçekliğine dair bilgi sahibi olup onun üzerinden bir ilişki gerçekleştirmektir. Ancak, görünmeyen verilerin elde edilmesi çoğu zaman mümkün olmadığından, daha sağlam iletişim amacıyla görsel birtakım öğelere başvurulur. Paradoksal olarak çoğunlukla görünmeyeni anlamak için görünene yoğunlaşma yoluna gidilir. Bu amaçla işaretler, semboller, anlamlı hareketler, tavırlar ve statü sembolleri kullanılır (Goffman, 2012: 231-232) .

Gözlemlenen kişi de gerekli gördüğünde, bir hedefi gerçekleştirmek için gözlemci nezdinde bir tasavvur inşa etmek maksadıyla, somut birtakım göstergelere başvurabilir. Bu bağlamda, gibi görünme stratejilerine başvurulur. Bu sayede gözlemcinin gerçeklik algısı manipülatif bir tarzda oluşturulabilir. Simge ve semboller üzerinden oluşturulan imajlar, yanıltıcı sunumlar olabilir (Goffman, 2012: 233). Söz gelimi, kişi dini motifli bir ritüel üzerinden dindar ya da daha dindar olma izlenimi oluşturabilir. Aslında hedeflenen dindarlığın yaşantılanmasından ziyade dindarlık izleniminin oluşturulmasıdır. Hedef kitlenin buna inandırılması, hedeflenenin başarılması anlamına gelir. Çoğu zaman bu tür imajinal manipülasyonlar kötü sonuçlar ve sağlıksız iletişim ortamlarının meydana gelmesine sebebiyet verir.

Toplumsal dokunun hem sosyal hem de bireysel boyutunun önemli olduğu her dönemde ve mekânda, sahip olunan nesnenin sağladığı bir güç gösterisinden bahsedilebilir. Bu sadece geçmiş dönemlere ait bir özellik olmayıp günümüzün postmodern zemininde de işlevsellik arz eden bir olgudur. Sennett, söz gelimi, elektronik alanda bireyin kullandığı bir aletin kapasite boyutunun, önemine vurgu yapar. Genelde insanlar aldıkları elektronik aygıtların çok az bir kapasitesini kullanmakla birlikte, satın alırken yüksek kapasiteyi dikkate alarak satın alma arayışı ve arzusu içinde olur. Ona göre bu anlamda güç, satın alınır bir şey olur; ağır ilerleyen bir trafiğin olduğu bir kent merkezinde, yüksek hız ve güç performansına sahip bir araç kullanmak, ya da çöl şartlarına uygun olarak tasarlanan SUV makinelerini çocukları okula götürüp getirmek için kullanmak veyahut on binlerce şarkı yüklü bir IPOD alıp sadece sınırlı sayıda parça yükleyip dinlemek gibi. Dolayısıyla arzular, somut ihtiyaç ve gerçekleştirilebilir eylemlerden daha ötesine uzanarak, gerçekleştirme ihtimali oldukça zayıf şeyleri de ulaşılabilir bir düzeye taşımak ya da mülkiyetine dâhil etmek şekline evrilir (2011: 95-97). Bu anlamda tüketim, sınırları aşan, öteye uzanan, istilacı ve iktidar alanını genişletici bir aç gözlülüğe, oburluğa meyyaldir. Sennett bu psikolojiyi şöyle özetler: “ Seyirci-tüketici için sahiplenici kullanım, henüz sahip olmadığı şeylere duyduğu arzu kadar tahrik edici değildir; potansiyelin abartılması, seyirci-tüketicinin tüm özelliklerini kullanmayacağı şeyleri arzulamasına neden olur” (2011:101).

Öte yandan farkı fark ettirme esasına dayalı gösterişçi tüketim, güç gösterisinin yanı sıra, Freud’un ‘ küçük farklar narsizmi‘ dediği bir konsepti de içkindir (Sennett, 2011: 105). Dolayısıyla gösteri, hiyerarşik toplumlardaki yapının daha sofistike tarzda yeniden sunumudur (Debord, 2012: 42). Gösterişçi hayatın modern biçimini analiz eden psikiyatrist Kemal Sayar, gösteri takıntısını şöyle ifade eder: “Yaşam tarzı pornografisinin bütün amacı haset uyandırmak, kıskançlığı teşvik etmektir. Şöhretimizi, servetimizi, mülkümüzü, bedenimizi ve güzelliğimizi göstermek isteriz. Maddecilik işte tam budur: Komşumun evime adımını attığı anda, kendisini eksik ve değersiz hissetmesinden duyduğum sevinç. Sizin başarılı olmanız yetmez. Diğerleri de başarısız olmalıdır” (2015).

Eski toplumlarda sınıf, kast ve benzeri hiyerarşik zorunlu yapılara paralel ortaya konan tüketim ve davranış kalıpları, genelde akışkanlığa zemin sağlamazken, daha doğrusu genel olarak sınırlayıcı yasaklar içerirken, modern toplumlarda gösteri

kabilinden tüketim kalıpları, somut ulaşılabilirliği kısıtlayan sınıfsal hiyerarşileri devre dışı bırakmış görüntüsüne karşın, ulaşamama üzerinden hiyerarşiyi yeniden üretmeye yönelir. Bu anlamda soft-power bir güç kullanımının varlığından söz etmek, yanlış olmaz. Bireysel ve kolektif farklılık, olanaksız görünen kast benzeri sistem kısıtlamalarından, olanaklı gibi görünen, muhtemel olmayan imkânlar aracılığıyla var edilir. Kadim tabirle, mümkünattandır ancak vukuattan değildir. İmkânsızın imkânlılığı kabilinden bir özgür rekabetten bahisle umutlar yeşertilir. Ancak umut edilen ve tahayyül edilen daha üstlere tırmanma, toplumun çok az bir kesimi için imkân dairesine dâhil olurken, büyük çoğunluk yasaksız bir alana olanaksızlıklar nedeniyle giremez; ancak hep hayal eder. Bir gün olabilir umudu, hiyerarşik farklılığı yatay düzlemde bir eşitlik şeklinde algılamaya imkân sağlar. Bu bağlamda “ …en modern olan aynı zamanda en arkaik olandır” (Debord, 2012: 42).

Veblen’in tanımladığı gösterişçi tüketim ile postmodern ya da likit-modern dönemdeki gösterişçi tüketim arasında, biçimsel farklılaşma meydana gelmiştir. Fark, klasik gösterişçi tüketimin nesnelerinin sağlamlığı, devamlılığı, istikrarlılığı ve dayanıklılığıydı. Oysa şimdilerde görece geçici olan, kullanılıp atılan, sürekli yenilenmesi gereken şeyler, gösterişçi tüketimin nesnesi durumundadır (Bauman, 2007: 30). Moda benzeri değişimler aracılıklı sürekli yenilenme, hem belirli bir grup ile alt grup arasında fark yaratmayı hedefler, hem de aynı grup içinde, diğerleri ile arasına küçük değişiklikler yaratmak suretiyle fark ortaya koyma şeklinde olur (Sellerberg, 2001: 5413).