• Sonuç bulunamadı

Araştırmanın evrenini, halen Diyarbakır ilinde yaşayan, yaşamının tümü kent merkezinde ya da bir bölümü kırsalda diğer bölümü kent merkezinde geçen, farklı yaş gruplarından, farklı eğitim düzeylerinden, farklı sosyokültürel ve ekonomik tabakalardan, ve mesleklerden bireyler oluşturmuştur. Zira gösterişçi tüketim, farklı sosyoekonomik statü, kültür, yaş ve mesleklerden insanların yaşamsal alanına nüfuz eden bir davranış biçimidir. Bu bağlamda belirtilmesi gereken önemli bir nokta, düşünülenin aksine gösterişçi tüketimin salt zengin sınıflarda deneyimlenen bir yaşam şeması olmadığıdır. Her ne kadar tarihsel sürecin büyük bir bölümünde görülen gösterişçi tüketim örnekleri, daha çok üst sınıfları oluşturan seçkinlerin, aristokratların, burjuva ve benzeri sosyetelerin yoğunluklu yaşadığı davranış biçimi olsa da, sanılanın aksine öncelikle Veblen’in tespitinde yer aldığı şekliyle, ayrıca Vijayakumar ve Brezinova’nın saha çalışmasında ortaya çıktığı gibi, toplumun hemen her kesiminden insanların dolayısısyla yoksullarında bir şekilde deneyimlediği ya da hedeflediği bir tüketim biçimi olmuştur (2012: 239).

Bu yüzden çalışmaya farklı ekonomik katmanlardan ve farklı sosyal tabakalardan bireyler dâhil edilmiştir. Açlık sınırının altında geliri olanlar, hane geliri

asgari ücret ile sınırlı olan katılımcılar, yoksulluk sınırı altında olanlar, orta gelir düzeyine sahip olanlar ve üst sınıftan olanlar çalışmaya dâhil edilmiştir. Bir diğer ifadeyle çalışmaya, bir ucunda 1000 TL’den az hane gelirine sahip olan, diğer ucunda aylık geliri 20-25 bin TL’nin üstü olan kişiler dâhil edilmiştir. Bu anlamda hedeflenen, gösterişçi tüketimin, tüketim kültürünün aşırı biçimde yaygınlaştığı bir bağlamda, hem modern hem de geleneksel motifleri bir arada bulunduran bir kentsel mekânda, farklı maddi gelire sahip bireylerde nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalışmak olmuştur.

Ondokuz yaş altı gençlerde de gösterişçi tüketime dair davranış kalıplarının olabileceği düşünülerek, çalışmada ondokuz yaş altı örneklemeye de yer verilmiştir. Duygu ve düşünce dünyaları ile yaygınlaşan tüketim kültürü ortamında hayatı nasıl anlamlandırdıkları, tüketime nasıl baktıkları, gösterişçi tüketim derken ne anladıkları ve buna nasıl tepki verdikleri de analiz edilmeye çalışılmıştır.

Ayrıca kadınların tüketime bakışları, tüketimin anlam dünyası ve kendileri için ne ifade ettiği, cinsiyet kodu bağlamında analize tabi tutulmuştur. Ancak, kadınların cinsiyet açısından değerlendirilmesinin tek başına indirgemeci ve özcü bir bakış olacağı çekincesi çerçevesinde, farklı bileşenler ölçeğinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bilindiği gibi felsefi anlamda özcü bakış “essentialism” Friese’nin ifade ettiği gibi, insan iradesinden bağımsız ve laten özelliklerin öncelikli olduğu bir yaklaşımdır (2001: 4881). Söz gelimi, tüketimde yaş gurubu değişkeni, cinsiyet değişkeninden daha belirleyici olabilmektedir (Stearns, 2006 : 165).

Eğitim durumu hem tarihsel süreçte hem de günümüzde insanların farklı dünya tasavvurları ortaya koymasında önemli etkenlerden biri olarak görülmüştür (Bourdieu, 1996: 65). Tüketim kültürüne eğitim arka planından hareketle nasıl bakıldığı ya da genelde tüketim özelde gösterişçi tüketim davranış kalıplarının eğitim durumuna göre nasıl gerçekleştiği de bu çalışmanın merak konularından biri olmuştur. Bu nedenle katılımcılarda farklı eğitimsel arka plan nitelikleri dikkate alınmıştır. Bir yanda ilkokul mezunu, diğer yanda akademik kariyerin nihai noktasına ulaşmış bulunanlar, çalışmaya dâhil edilmiştir.

Modern zamanların belirginleşen yaşam biçimi, kozmopolitliğe dayalı, farklılıkların bir aradalığı şeklindedir. Sınıf, ırk ve cinsiyet gibi farklılıkların sınırlayıcılıklarının ortak yaşamsal alanlarda silikleştiği modern kentsel mekânlar, günümüz dünyasının vasatını teşkil etmektedir. Tüketim kültürü de gündelik yaşamın birçok alanına dâhil olduğundan, toplumsal katmanları oluşturan fertlerin ortak payda

özelliklerinin ve karşılıklı etkileşimlerinin ortaya çıkardığı yeni tüketimsel davranış kalıpları söz konusudur.

Bu nedenle, otuz kişiden oluşan örneklem seçiminde “maksimum çeşitlilik örneklemesi tekniği” (maximum variation sampling technique) kullanılmıştır. Bu teknik “amaçsal örnekleme”(purposive sampling) yöntemlerinden biridir. “Amaçsal (amaçlı) örnekleme olasılı olmayan seçkisiz olmayan bir örnekleme yaklaşımıdır” (Büyüköztürk vd., 2013 90). Amaçsal olduğundan örneklem seçimi belirli farklılıklar temelli olmuştur. Örneklem seçiminde farklı ekonomik güce, eğitim düzeyine, aidiyet biçimlerine ve mesleklere sahip bireylere yer verilmiştir. Genelde tüketim özelde gösterişçi tüketim hem kadının hem de erkeğin ikisinin de ilgi alanını oluşturduğundan, temsil noktasında eşit düzeyde kadın ve erkek çalışmaya dâhil edilmiştir. Bu örnekleme tekniğinde farklılıklardaki benzerlikler esas alındığından yaş gurupları açısından da çeşitli yaş aralıklarının olmasına dikkat edilmiştir. Bu anlamda ondokuz yaş altı ile altmış yaş düzeyi örnekleme yer verilmiştir. Yıldırım ve Şimşek’in de ifade ettikleri gibi“maksimum çeşitlilik örneklemesi tekniği” ile amaçlanan genelleme yapmak değildir. Daha çok çeşitlilik içeren yapıların ve durumların ortak ve benzeşen yönlerine vurgu yapmak suretiyle sorunun farklı boyutlarına ışık tutmaya çalışmaktır (2008: 109).

Değişken özellikleri belirlendikten sonra bu özelliklere uyan örneklemlerin bulunmasında amaçlı örneklem yöntemlerinden “kartopu örneklem” tekniğinden de kısmen yararlanılmıştır. Bu arada şunu ifade etmekte yarar var. Nitel araştırma doğası gereği esnek olduğundan örneklem yöntemi olarak birden fazla teknik aynı anda kullanılabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2008: 114). Bu çalışmada da amaçsal örnekleme yöntemi dâhilinde yukarıda adı geçen “maksimum çeşitlilik örneklemesi tekniği” ile “kartopu örneklem tekniği” kullanılmıştır.