• Sonuç bulunamadı

1.9. LİDERLİKTE KÜLTÜREL BİR YAKLAŞIM: PATERNALİST LİDERLİK

1.9.1. Paternalizm Kavramı

Paternalizm köken olarak Latincedeki pater(baba) kelimesine dayanmakta ve diğerlerine koruyucu bir biçimde baba gibi davranışta bulunma, hareket etme anlamı taşımaktadır (Suber, 1999: 632). Paternalizm son derece eskiye dayanan bir kavramdır. İlyada destanında, Homeros Zeus’u Tanrıların ve insanlığın babası şeklinde nitelendirmektedir. Aristo’ya göre, babanın çocukları için kurallar getirmeleri, yaşa ve onların arasındaki sevgiye bağlı olmaktadır. Aynı şekilde kralın da bu tarzda bir yönetim anlayışı sergilemesi gerekmektedir (Reeve, 1998: 22).

Ayrıca Aristo, kaleme almış olduğu ‘‘Nicomachean Etics’’ isimli eserinde; politik sistemin kişilere evleri ile ilgili günlük faaliyetleri hatırlatabileceğini ve politik sistemin babanın çocuklarına olan ilgisi sebebiyle baba ve oğul topluluğunun krallığın bir biçimiyle benzerlik gösterdiğine, krallığın paternal kurallardan oluştuğuna dikkat çekmektedir (Crisp, 2004: 156). 18’inci yüzyılın ortalarına kadar olan tarihsel süreç içerisinde kralların baba figürü ile tasvir edildiği de ayrıca görülmektedir (McKinsey, 1973: 73).

Yönetim kavramı açısından değerlendirildiğinde ise paternalizmin temelleri, Max Weber’in yapmış olduğu ilk çalışmalara dayanmaktadır. Weber paternalizmi, yasal otoritenin bir şekli olarak kavramlaştırmış ve ‘‘Ekonomi ve Toplum’’ isimli

63 eserinde, yasal egemenliği, geleneksel, karizmatik ve bürokratik olmak üzere üçe ayırmıştır (Pellegrini ve Scandura, 2008: 568). Geleneksel form, bir babanın çocuğuna karşı kurduğu otoriteyle benzerlik göstermektedir. Paternalist liderlik, lidere karşı kişisel sadakat gösterme ve sorgulamadan itaatte bulunma gibi değerler üzerine geliştirilmiştir. Weber’e göre, geleneksel paternal otoritenin kökleri patriarkal (ataerkil) aile yapısına dayanmaktadır. Bu açıdan Weber’in geleneksel egemenlik anlayışı, paternalizm kavramı ile son derece benzerlik göstermektedir.

Weber’in bakış açısından paternalizm, yasal otoritenin sahip olduğu anlamlı formlardan biri olmanın yanı sıra yönetimin stratejilerinin de bir parçası konumundadır (Padavic ve Earnest, 1994: 389).

Ataerkillikten türeyen paternalizm kavramı kişinin karşısındakine baba gibi koruyucu davranma ve karşılık olarak sadakat gösterilmesini ve itaatte bulunulmasını beklediği bir süreç şeklinde tanımlanmaktadır. Yönetimsel olarak ise, yönetici-çalışan ilişkisinin ebeveyn-çocuk, usta-çırak ve öğretmen-öğrenci ilişkisinde olduğu gibi gerçekleşmesi olarak ifade edilmektedir Bu kavram, devletin vatandaşları koruma ve onlara yardımda bulunma rolünde olduğu refah ideolojisinden oluşmaktadır (Aycan vd., 2000: 197).

Örgütlerde paternalizm, ast ve üst arasında oluşan ilişkinin niteliği anlamındadır. Bu ilişkide, üstün görevi astını kollayıp gözetmek ve sadece profesyonel değil özel yaşamıyla alakalı konularda da ona rehberlik etmektir. Ast ise üste karşı bağlılık sergilemekte, güven duygusu beslemekte ve rehberliğini gönüllü olarak kabullenmektedir (Aycan, 2001: 1).

Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu kültürlerinde yaygın olarak uygulanan bir yönetim şekli olan paternalizm, yönetim literatüründe, birkaç konu ile beraber ilginç, karmaşık ve tartışmalı bir kavram olarak dikkat çekmektedir. Paternalizmin doğasını anlamak oldukça zordur ve hatta bu kavram ile ilgili yapılan her bir tartışma paternalizmi ideolojik ve ahlaki açıdan daha da tartışmalı bir duruma itmektedir. Yapılan çalışmalar paternalizme ilişkin birtakım tanımlamalar ve mecazlar ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bazı araştırmacılar paternalizmi yardımsever diktatörlük, meşru otorite, zorlayıcı olmayan sömürü, stratejik esneklik, kadife eldiven vb. gibi kavramlarla kullanmaktadırlar (Pellegrini vd., 2010: 394; Aycan, 2006: 445).

64 Yöneticilerin paternalizm kavramında tatlı-sert bir davranış sergilemeleri ve çalışanların da yöneticilerine duydukları sevgi ve korku hisleri, Batılı araştırmacıların anlamakta güçlük çektikleri bir durum olmaktadır (Aycan, 2001:

5). Fakat paternalist liderliğin sevgi ve korku ikileminde birlikte olabileceğini gösteren kanıt niteliğinde bazı araştırmalar bulunmaktadır (Kağıtçıbaşı, 1970-1996). Ayrıca Hindistan geleneklerine göre “karta” yani “baba” figürünün yüklendiği rol hem sevgi hem de korku hissinin birlikte gelişebileceğine örnek olarak gösterilmektedir. Karta, büyüten, koruyup gözeten, ilgilenen ve özenli davranan, güven sağlayan, fedakârlıkta bulunan fakat bununla birlikte de yoğun bir şekilde istek ve beklentileri bulunan, otoriter ve sert bir disiplin uygulayan kişi şeklinde tanımlanmaktadır (Sinha, 1990: 68).

Jackman (1994) ise paternalizmi paternal otorite ve yardımseverliğin etkileşim içinde olduğu “kadife eldiven” şeklinde tanımlamaktadır. Geleneksel baba-çocuk arasındaki ilişkiyi ifade eden bu terim, babanın çocuklarının istek ve ihtiyaçlarının farkına vararak, onların hayattaki önemli karar ve davranışlarını paternal bir otorite ile yönlendirmesine dayanmaktadır. Bununla birlikte babanın çocuklarına uyguladığı otorite katı olsa bile, onlara karşı içten ve yardımsever bir yaklaşım sergilediği kabul edilmektedir (akt. Pellegrini ve Scandura, 2008: 569).

Günümüze kadar paternalizm konusunda birçok araştırmacı çeşitli çalışmalar yapmış ve bu çalışmalarda çeşitli tanımlar ortaya koymuşlardır. Bu araştırmacıların bir kısmı ve yaptıkları tanımlamalar şöyledir;

Dworkin (1972: 65) paternalizmi; değer verme, ilgi gösterme, ihtiyaçlarını karşılama, refah seviyesini yükseltme, iyilikte bulunma, mutluluğunu sağlama gibi sebeplerle kişinin özgür hareketlerine müdahalede bulunma olarak tanımlamaktadır.

Buchanan (1983: 62) paternalizmi, kişilerin iyiliği için kararlarına etki edecek bilgilerin paylaşılmaması veya yanlış bilgilerin paylaşılması ve onların hareket etme ve bilgi edinme özgürlüklerine müdahale etme şeklinde ifade etmektedir.

Childress (1982) ise paternalizmin, bir kişinin faydası adına diğer bir kişinin istekleri, tercihleri ve davranışları kabul veya reddetmek şeklinde tanımlanabileceğini belirtmektedir (akt. Hershey, 1985: 177).

65 Hershey (1985: 171-182)’in tanımına göre paternalizm, bir devletin, örgütün veya kişinin başka bir devlet, örgüt veya kişiye karşı bir babanın çocuklarına sergiledikleri davranış gibi davranışta bulunmasıdır.

Sennett (1992: 58)’e göre paternalizm ise, ileri kapitalizmin ortaya çıkarmış olduğu bir otorite tarzı ve başkalarının faydası için uygulanan iktidardır, bir başka düşünce olarak ise paternalizm sözleşmesiz erkek egemenliğidir.

Yönetim literatürüne bakıldığında, çok az kavramın paternalizm kadar ilgi çekici, karmaşık ve tartışmalı olduğu görülmektedir. Yönetim açısından paternalist anlayışın etkili olup olmadığı, çalışanları motive edip etmediği veya etik açıdan nasıl değerlendirilmesi gerektiği gibi tartışmalar ve bu tartışmalarla ilişkili olarak yönetimde uygulanmalı mı yoksa uygulanmamalı mı tartışması paternalizm kavramının literatürde daha da ilgi çekici bir hal almasına sebep olmaktadır (Aycan, 2006: 445).