• Sonuç bulunamadı

Literatürde örgütsel özdeşleşme konusunda yapılan çalışmaların çoğunda, örgütsel özdeşleşme ile benzer kavramlar birlikte ele alınmıştır. Bu çalışmaların bazılarında ise örgütsel özdeşleşme ile benzer anlamlara geldiği düşünülen ve karıştırılan söz konusu kavramlar arasındaki farklar ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu kavramlar içerisinde örgütsel özdeşleşme ile en fazla benzerliği örgütsel bağlılık kavramının taşıdığı düşünülmektedir. Bununla birlikte özdeşleşme kavramının içselleştirme, örgütsel vatandaşlık ve motivasyon gibi diğer kavramlarla da benzerliklere sahip olduğu fakat bu kavramların da ayrı anlamlar ifade ettiği belirtilmektedir (Kanten, 2012: 163).

Birçok faktörü etkilemesi, çalışanlar ve örgütler açısından bu denli öneme sahip olması nedeniyle, çalışmanın bu kısmında, literatürde örgütsel özdeşleşme ile etkileşim halinde olan ve örgütsel özdeşleşme ile karıştırılan bu kavramlara değinilmiştir.

2.7.1. Örgütsel Özdeşleşme ile Örgütsel Bağlılık

Örgütsel özdeşleşme, genellikle örgütsel bağlılık kavramı ile karıştırılmakta ve bazen de bu kavram ile aynı anlamda kullanılmaktadır (Allen ve Meyer, 1990:

252-253). Fakat aslında iki kavram birbirinden farklı anlamlar içermektedir. Bir kısım araştırmacı örgütsel özdeşleşmenin, örgütsel bağlılık ve örgütsel içselleştirmenin bir parçası olduğunu belirtmişlerdir. Mael ve Ashforth’a (1992:

105) göre, özdeşleşme örgüte has bir kavram iken, bağlılık sadece örgüte has

107 değildir. Örgütsel değer ve hedefler, başka örgütler tarafından paylaşılabilmekte ve bu sebeple çalışan, örgütün bir üyesi olarak ortak bir kaderi paylaştığını düşünmeden de yüksek seviyede bağlılık gösterebilmektedir. Örgütle özdeşleşen çalışan ise örgütten ayrıldığında ruhsal bir çöküş hissedebilmektedir.

Van Dick vd. (2004a) de araştırmalarında, örgütsel özdeşleşme ve örgütsel bağlılığın farklı kavramlar olduğunu, bunun nedeninin ise, örgütsel bağlılık araştırmalarında genellikle örgüt üyeliğinin duygusal, değerlendirici ve bilişsel şekilde algılanışının, bir başka ifadeyle, kişinin örgütü ile bütünlük hissetmesinin göz ardı edilmesi olduğunu belirtmektedirler. Örgütsel özdeşleşme, kişinin örgüt üyeliğini öz kavramında içselleştirmesi, yani ‘‘Ben kimim?’’ sorusunu kendini örgüt üyeliği ile tanımlayarak cevaplaması iken, örgütsel bağlılık ise kişi ile örgüt arasındaki değişim ilişkisine bağlı olarak kişinin örgütüne ilişkin tutum ve davranışları üzerine odaklanmaktadır (Van Dick vd., 2004a: 185-186).

Ayrıca, örgütsel bağlılık ve örgütsel özdeşleşme kavramlarının beslendiği kaynaklar da farklılık göstermektedir. Örgütsel özdeşleşme, kişi ve örgütün benzerlikleri ile ortak kader birliği üzerine inşa edilirken, örgütsel bağlılık, daha ziyade, çıkar ilişkisi ve kişi ile örgüt arasında gerçekleşen karşılıklı alışverişe bağlı maddesel bir ilişki üzerine inşa edilmektedir (Gautam vd., 2004: 305).

Kavramsal açıdan birbirinden farklı oldukları görülen örgütsel özdeşleşme ve örgütsel bağlılığa ilişkin yapılan çalışmalarda, öncül ve ardıl olarak benzer faktörlerin etkisi görülmektedir. Sass ve Canary tarafından yapılan araştırmada iş tatmini, kariyer bağlılığı, iş tecrübesi, kişinin kariyer platosundaki konumu, yaş, cinsiyet ve eğitim gibi faktörlerin bağlılık ile örgütsel özdeşleşme üzerinde benzer sonuçlar gösterdiği ortaya çıkmıştır (Sass ve Canary, 1991: 275-293).

Yapılan araştırmalar, örgütsel özdeşleşme ve bağlılığın her ne kadar benzer kavramlar gibi görünseler de tamamen aynı kavramlar olmadığını göstermektedir.

Çünkü örgütsel bağlılık bir zorunluluk veya manipülasyona sebep olabilecek iken, örgütsel özdeşleşmede böyle bir zorunluluktan söz etmek mümkün değildir.

Örgütüyle yüksek seviyede özdeşleşmiş olan bir çalışanın işinden ayrıldığında hissettiği psikolojik endişenin de bu kapsamda yüksek seviyede olacağı değerlendirilmektedir (Polat, 2009: 49).

108 2.7.2. Örgütsel Özdeşleşme ile İçselleştirme

Örgütsel özdeşleşme ve içselleştirme kavramlarının ayrımının yapılabilmesi için öncelikle içselleştirme kavramını tanımlamak gerekmektedir. Kelman’ın (1958: 53) çalışmasında içselleştirme, kişinin değer sistemi ile uyumlu olan davranışsal etkilere uyum göstermesi şeklinde tanımlanmaktadır. Buna göre kişinin, kendisine dışarıdan etki eden davranışı kendi değer sistemi ve yargılarına göre değerlendirdikten sonra, uygun bulup kabul etmesi “içselleştirme” olarak ifade edilebilir. İçselleştirme yapan kişi için kendi değerleriyle örgütünün değerleri tümüyle örtüşmektedir.

O'Reilly ve Chatman (1986) örgütsel bağlılığı, kişinin örgüte psikolojik olarak bağlılık hissetmesi biçiminde değerlendirilerek, bu kavramı; itaat, içselleştirme ve özdeşleme olarak üç farklı bağ altında incelemiş ve boyutları Kelman (1958) ile benzer şekilde açıklamıştır Özdeşleşme, kişinin, örgüt veya grubun etkisini bir ilişki oluşturmak veya devam ettirmek amacıyla bağı kabul etmesidir. Bu sebeple, içselleştirmenin tersine; özdeşleşmede kişi, örgüt veya grubun değerlerini benimsemeksizin grubun değerlerine saygı duymaktadır (Boroş, 2008: 2).

Bununla beraber özdeşleşme bilişsel ve algısal bir kavramdır ve kişilerin ait oldukları sosyal kategoriyi temsil etmektedir. İçselleştirme ise, bir kişinin ilkelerine bağlı davranışları ile ait olduğu grubun durum ve değerleri ile birleşmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca, özdeşleşme her sosyal grup için farklı yönleri olan bir durum iken; içselleştirme ve bağlılıkta böyle bir durum söz konusu değildir. Bir sosyal grupta, kişinin, çıkar ve amaçları için bir araç olması sebebiyle bağlılık oluşabilir ve aynı çıkar ve amaçlara sahip birden fazla grup bulunabilir. Bu durum, kişilerin, kişisel çıkarlarını artırmak amacıyla bulundukları sosyal grubu bir diğer sosyal grup ile değiştirebilecekleri anlamına gelmektedir. Fakat öte yandan, bir örgüt veya grup ile özdeşleşmiş kişi için ise ruhsal kayıp olmadan ondan ayrılması mümkün görünmemektedir (Ashforth ve Mael, 1989: 20-23).

Bu konuda yapılan çalışmalar, içselleştirme ve özdeşleşme kavramları arasındaki ayrımları açıkça ortaya koymalarının yanı sıra, her iki kavram da birbirlerinin öncülü veya ardılı olabilmektedirler (Ashforth ve Mael, 1989: 20). İçselleştirmede örgüt veya toplumun belirlediği değer ve varsayımlar kişi tarafından yönlendirici bir prensipler malzemesi olarak değerlendirilmekteyken, özdeşleşme kavramında ise tam

109 anlamıyla bir özellikli gruba aidiyet ve bu aidiyeti vurgulama, ifade etme söz konusu olmaktadır. Uygulamalarda karıştırılsa da içselleştirme devam etmekte olan bir uyum sürecini ifade etmektedir ve örgüte veya topluma uyum sürecinin devam ettiğinin bir göstergesi durumundadır (Mael ve Ashforth, 1992: 105).

2.7.3. Örgütsel Özdeşleşme ile Örgütsel Vatandaşlık Davranışı

Günümüz örgütlerinde çalışanlardan geçmişe oranla çok daha fazla özveri göstererek çalışmaları ve örgüte katkı sağlamaları beklenmektedir. Herhangi bir çalışanın artık örgütün kendisinden beklenen davranışlardan daha çoğunu göstermesi ve örgütsel vatandaşlık davranışında bulunması istenmektedir (Karabey, 2005: 72).

Çalışanın örgütsel vatandaşlık davranışında bulunması, örgütü nasıl algıladığı ile alakalıdır. Eğer herhangi bir çalışan kendisini örgütüyle özdeşleştirebiliyorsa, örgütün diğer üyeleri o çalışanın benlik tanımında önemli bir role sahip olacak ve o çalışan için, örgütsel vatandaşlık davranışları aracılığıyla diğer üyelere yardımcı olmak, kendisine yardımcı olmak anlamı taşıyacaktır (Van Dick vd., 2006: 285-286). Bu durumda çalışan hem örgüt çıkarları hem de çalışma arkadaşlarına yardım etmek için gönüllü şekilde daha fazla çaba göstermeye hazır bulunacaktır. Aksi durumda, gönüllü şekilde çaba göstermek bir tarafa, zorunlu olarak yapması gerekenleri dahi gerektiği şekilde yapmayabilecektir (Karabey, 2005: 72).

Sosyal kimlik yaklaşımı temelinde gelişen örgütsel özdeşleşme kavramı, çalışanların, örgütle özdeşleşmelerinin ancak kişisel kimlikleri ve örgüt kimliğinin benzerlik gösterdiği ve örgüte duyulan yakınlığın kendilerine güvenlerini artırdığı durumlarda gerçekleştiğini göstermektedir. Örgütleriyle özdeşleşen çalışanlar, örgüt kimliğini kendi kimlikleriyle bütünleştirmektedirler.

Bunun sonucunda da örgütün başarı ve başarısızlıkları kişisel olarak çalışanları etkilemektedir. Bu sebeple, özdeşleşmenin bir sonucu olarak çalışanlar daha fazla örgütsel vatandaşlık davranışı sergilemektedirler. Eğer çalışanlar, kendi kimlikleri ile örgüt kimliklerinin uyuşmadığını, temel bazı farklılıklar bulunduğunu, örgüt değerleri ile kendi değerlerinin farklılık gösterdiğini algılarlarsa veya örgüt kimliğinin kendi kimliklerini tehlikeye sokacağına inanırlarsa, o zaman da tam aksine, özdeşleşme oluşamamakta ve bu durum yabancılaşmaya zemin oluşturmaktadır. Restubog ve arkadaşlarının yaptığı bir

110 çalışmada da psikolojik sözleşme ve örgütsel vatandaşlık davranışı arasında, özdeşleşmenin aracı rol oynadığını belirtilmektedir (Mehtap, 2011: 78).

2.7.4. Örgütsel Özdeşleşme ile Motivasyon

Çalışanların örgütleriyle özdeşleşmeleri, onların örgüt amaçlarına ulaşma ve örgüt yararına çalışma istek ve motivasyonlarını arttırmakta ve performanslarını güçlendirmektedir (Van Knippenberg, 2000: 360). Buradan hareketle, özdeşleşmenin çalışanların iş motivasyonlarını ve işe olan ilgilerini olumlu yönde etkilediğini söylemek mümkündür (Van Knippenberg ve Van Schie, 2000: 141).

Örgütsel özdeşleşme, sadece kişinin işine veya örgütüne yönelik bir tutum olmaktan ziyade, örgüt üyeliğinin, benliğin devamlılığı ve geliştirilmesini sağlaması sebebiyle, kişinin, örgüt çıkarlarıyla uyumlu şekilde davranışta bulunmasına ilişkin bir motivasyon aracıdır. Ayrıca, örgütleri ile güçlü bir özdeşleşme sağlayan kişi, faaliyette bulunduğu iş ortamını daha olumlu algılamakta ve bu durum kişinin iş tatminini de arttırmaktadır (Van Dick vd., 2004b: 353).