• Sonuç bulunamadı

XVI. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ’NİN GENEL VAZİYETİ VE OSMANLI DEVLETİ’NDE VERGİ SİSTEMİ

1.1. XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Devleti’nin Genel Vaziyeti

1.1.2. XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Devleti’nin İdari Vaziyeti

1.1.2.1. Osmanlı İdari Teşkilatı

Osmanlı Devleti’nin toprakları Anadolu’daki fetihler, beyliklerin ilhakı ve Rumeli harekâtının bir sonucu olarak iki kıtaya yayılmıştı. I. Murad Dönemi’nden itibaren devlet iyice merkezî bir nitelik aldığından Osmanlı yöneticileri fethettikleri yerlerin merkezî devletin etkisinden uzak kalmalarını önleyecek bir idari yapı kurmaya karar verdiler.112 Merkeze bağlı bu idari birimlerin başına yöneticiler atandı. Merkezî idarenin dışında kalan bu bölgelere taşra denildi.113

Osmanlı Devleti taşra yönetiminde Türk ve İslâm devletlerinden etkilenmişti. Taşra yönetiminin genel yapısı merkezdeki yönetim kademelerinin alt derecelerinden oluşturulmuştu. Osmanlı taşra teşkilatında birimler en büyük birimden en küçük birime doğru eyaletler, sancaklar, kazalar, nahiyeler ve köyler şeklinde sıralanmaktaydı. 114

İdari yapıda zaman zaman değişiklikler yapılmakla birlikte bu değişiklikler özellikle II. Mahmud Dönemi’nden itibaren bütün XIX. yüzyıl boyunca daha köklü bir hal almıştır.115

110 Uzunçarşılı, (1988c), 84-86.

111 Uzunçarşılı, (1988c), 87-93.

112 Kılıç, O. (2002). Klasik Dönem Osmanlı Taşra Teşkilatı: Beylerbeylikler/Eyaletler, Kaptanlıklar, Voyvodalıklar, Meliklikler (1362-1799). Türkler, IX, 887.

113 Başar, F. (1997). Osmanlı Eyalet Tevcihatı (1717-1730). Ankara: TTK, 1.

114 Başar, (1997), 1.

115 Kılıç, (2002), 890.

Devlet henüz bir uc beyliği iken ülke bir hünkar sancağı ve yönetimi beyin oğullarına bırakılan sancaklara bölünmüştü. 1361 yılından sonra Balkanlar’da Osmanlı toprakların genişlemesi üzerine denetimi sağlamak için bütün sancakbeylerinin başına bir beylerbeyi atandı. Selçuklu Devleti’nde eyaletler sultanın melik ünvanı verilen ve yarı bağımsız olan oğulları arasında bölüştürülürdü. Uc yani serhad eyaletlerini ise beylerbeyi adı verilen uc emirleri idare ederdi. 1362 yılında I. Murad lalası Şahin’i bu göreve atamış böylece ilk beylerbeylik Rumeli’de kurulmuştu.116

Rumeli’de Osmanlı yönetiminde sancak olarak örgütlenen bölge ile gazaya açık alan arasında bir uc bölgesi veya devlet olarak bir tampon bölge olurdu. Uclardaki beyler merkezî yönetim ile arasındaki ilişkide başkente yakın olanlara göre daha bağımsızdı.

Ucbeylerinin sipahileri kendi kulları veya hizmetkârlarıydı. Osmanlı Devleti Sırp despotluğu gibi vassal devletlerdeki hanedanlara iç işlerinde özerklik vermiş ancak onları yıllık harac vermek ve seferlere yardımcı güç sağlamak ile sorumlu tutmuştu. 117

Yıldırım Bayezit 1393 yılında Rumeli’ye geçtiğinde bütün Batı Anadolu’yu kapsayan Anadolu Beylerbeyliği’ni kurmuş ve Kütahya’yı başkent yapmıştı. Üçüncü bir beylerbeylik yani Rum Beylerbeyliği kuruldu. Bu beylerbeyliğin merkezi Osmanlı şehzadesinin yaşadığı Amasya idi. Osmanlı Devleti’nde XV. yüzyılın ortasına kadar sadece bu üç beylerbeylik vardı ve bu üç beylerbeylik her zaman devletin omurgasını oluşturmuştu. 118

Hükümet XV. ve XVI. yüzyıllarda yeni fethedilen yerleri sancakbeylerinin doğrudan yönetimine verdi ve başlarına birer beylerbeyi atadı. Bunun sonucunda yeni beylerbeylikler kuruldu. Bir yerin beylerbeylik olarak teşkilatlandırılması askerî düşüncelere dayanan bir süreç sonucunda olurdu. Örneğin Bosna Rumeli Beylerbeyliği’ne bağlı bir sancak iken Avusturya’ya karşı askerî bir önlem olması için beylerbeylik olarak teşkilatlandırıldı. Bosna’nın sancaktan beylerbeyliğe dönüşmesi 1463 yılından 1580 yılına kadar sürmüştür. 119

116 İnalcık, (2006), 108.

117 İnalcık, (2008),109.

118 İnalcık, (2008), 108-109.

119 İnalcık, (2008),109.

Merkez-taşra ilişkileri başlarda nispeten gevşek iken zamanla sistemli bir hale getirilerek merkeziyetçi yapı sağlandı. Özellikle Fatih Sultan Mehmed önemli devlet görevlerine köklü Türk ailelerinin yerine kendi kullarını getirerek Türk ailelerinin gücünü kırdı. Sınır boylarında serbest olarak teşkilatlanmış uç ve akıncı kuvvetlerinin faaliyetlerini kontrol altına aldı, kısmen özerk olan yerel hanedan ve aşiretlerin olduğu bölgelere yeniçerileri yerleştirmek suretiyle merkeziyetçiliğin boyutlarını genişletti.120

Taşra teşkilatında ilk zamanlardan itibaren bazı sorunlar yaşanıyordu. Bunlardan bazıları askerîler ile reâyâ arasında vergi ve arazi tahsisi gibi konulardan dolayı yaşanan çekişmeler; reâyânın askerî sınıfa dahil olmayı istemesi ve devletin bu duruma mümkün olduğunca engel olmak istemesi; XVI. yüzyılda yaşanan nüfus artışı sonucunda toprağı yetersiz bulan reâyânın şehirlere göç etme isteği ve bunun taşradaki dengeleri sarsması;

XVI. yüzyılın sonlarından itibaren meydana gelen isyanlar sebebiyle birçok insanın toprağı terk etmesi ve bunun tarım ve hayvancılığı olumsuz olarak etkilemesi; artan fiyat ve vergilerin köy hayatına olumsuz etkileri ve bu yüzden yerli esnafın mal bulamaması, devletin ihraç yasağı koyarak sorunu çözme girişiminin başarısız olmasıdır.121

Köy ve Nahiye

Osmanlı Devleti’nde halkın en kalabalık bölümünün yaşadığı yerler olan köyler ve nahiyeler idari açıdan en küçük bölümdü. XIX. yüzyıla kadar nahiyeleri kadı naipleri yönetiyordu. Bu dönemdeki nahiyeler için biraz büyük bir köy denilebilir. Köy ve nahiyeler dirlik statüsündeydi, sipahi veya zaim tarafından idare edilirdi. Gayri Müslim köylerini cemaatin kocabaşısı adı verilen ileri gelen bir kişi veya bir din adamı yönetiyordu. 122

Kaza

Osmanlı devlet yönetiminde kazâ, hem kadının idare bölgesini hem de bu bölgeyi tanımlayan coğrafi bir terimdir. Selçuklular'da kaza adı verilen bir alt birim yoktu. Kaza

120 Saydam, A. (2014), Osmanlı Medeniyeti Tarihi, İstanbul: Kitabevi, 122-123.

121 Saydam, A. (2014), 123.

122 Saydam, A. (2014), 136-137.

tamamen Osmanlı Devleti’ne özgü bir idarî yapılanmadır. Kaza XVII. yüzyıldan itibaren coğrafi bütünlüğe sahip idari bölge olmuştur.123

Osmanlı Devleti’nde kaza bölgeleri XV. yüzyılda devletin giderek genişlemesi, sancakların çoğalması ve bir kadının bütün bir sancağa ait kazai işleri görmesinin zorlaşması sebebiyle kadıların sayılarının da artması ile birlikte çoğalmıştır. XVI.

yüzyıldan itibaren nahiyeler yani sancağın tımar sistemiyle ilgili bir idarî bölümü hukukî işleri görecek bir kadıya havale edilmişti. Böylece kaza ve nahiye gibi biri hukukî, diğeri askerî iki idarî tanım kayıtlara geçmiştir. Zamanla kadının yetki alanına dahil bir veya birkaç nahiye kaza haline getirilmiştir. Tımar sisteminin XVII. yüzyıldan itibaren önemini kaybetmesi kazaların idari birim olarak öne çıkmasına ve sayılarının artmasına yol açmış, nahiyeler kazanın bir alt birimi olmuştur.124

Osmanlı eyalet yönetiminin önemli bir birimi olan kazaların yöneticisi kadılardı.

Kadılar görev yerlerinde hukuki ve idari işler ile belediye hizmetlerinden sorumluydu.125

Sancak

Osmanlı devlet teşkilatında en mühim ve gelişmiş birimler sancaklardı. İdari olarak devlet teşkilatının çekirdeği olan sancakları126 sancakbeyi veya mirliva denilen görevli yönetirdi. Sancakbeyi sancağın merkezindeki kazada otururdu. Sancağa bağlı kaza ve nahiyelerde görevli olan zaim, subaşı, voyvoda adı verilen ve daha çok asayiş işleriyle ilgilenen bir kişi görev bölgesinde sancakbeyini temsil ederdi. Bu görevliler sancakbeyine ait olan vergileri toplarlardı. Seyfiye veya ehli örf denilen zümreye dahil olan sancakbeyi Enderun’da yetişir, taşrada çeşitli hizmetlerde bulunduktan sonra sancakbeyliği görevine getirilirdi. Sancakbeyi olmak XVI. yüzyılda beylerbeyi olabilmenin şartlarından biri haline gelmişti. Ancak aynı yüzyılın sonunda beylerbeyliğine sancakbeyliğinden yükselme azalmış, bu makama daha çok saraydan gelenler getirilmeye başlanmıştır. 127

123 Baykara, T. (2002).Kaza. DİA. XXV, 119.

124 Baykara, (2002), 119-120.

125 Başar, (1997), 1.

126 Başar, F, (1997), 3.

127 Şahin, I. (2009a).Sancak. DİA, XXXVI, 99.

Sancakbeyi sancağında görevli olan subaşı, alaybeyi ve dizdar gibi ehl-i örfün amiriydi. Sancakbeyinin görevi sancakta asayişi temin etmek, sipahi ve reâyâ arasındaki ilişkinin kanûna uygun bir şekilde yürütülmesini sağlamaktı. 128

XVI. yüzyılın sonlarından itibaren siyasal, sosyal ve ekonomik sebepler sancakların yavaş yavaş bir değişim sürecine girmesine yol açmış, bu değişim sürecinde merkezî idarenin taşra üzerindeki denetimi arttırmış ve sancaklar yerine eyaletler ön plana çıkarılmıştır. Taşrada uygulanan iltizam sistemi yeni bir idareci zümrenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bütün bunların bir sonucu olarak sancaklar II. Mahmud Dönemi’nde daha basit birer idarî bölge haline gelmiştir.129

Beylerbeylik

Osmanlı taşra teşkilatında en büyük idari birim beylerbeylikti. İdarecisine beylerbeyi denilen beylerbeylik çeşitli sayıda sancaklardan oluşurdu.130 Beylerbeylik Anadolu Selçukluları’nda mevcut olan ve Osmanlı Devleti’nde XIV. yüzyıl ortalarında kurulan bir teşkilattır. Beylerbeyi XIV. yüzyılın ortalarından itibaren taşra kuvvetlerinin kumandanı ve çeşitli sancaklara dağılan beylerin amiri idi. Beylerbeylik Rumeli, Anadolu, Rum ve Karaman Beylerbeylikleri’nin kurulmasından sonra tamamen bölgesel bir yapı oldu. 131

Beylerbeylik terimi ağırlıklı olarak XVII. yüzyıl başlarına kadar kullanılmıştır. Bu dönemden sonra beylerbeylik terimi yerini eyalet terimine bırakmış olmakla birlikte bu değişim bir anda olmamıştır. Vilayet ve eyalet terimleri XVI. yüzyılda kullanılırken beylerbeylik terimi XVII.-XVIII. yüzyıllarda da kullanılıyordu. Bu terimlerin bir arada sıkça kullanılmaları birinin diğerinin yerini hangi tarihte aldığını tespit etmeyi zorlaştırmaktadır. 132

I. Murad Dönemi’nde Anadolu ve Rumeli'de giderek sorunların artması, sorumlu olunan bölgenin genişlemesi sonucunda Boğazlar esas alınıp devlet iki büyük idari kısma

128 Şahin, (2009a), 99.

129 Şahin, I. (2009a), 99.

130 Başar, F. (1997), 4.

131 Kılıç, (2002), 887

132 Kılıç, (2002),887-888.

ayrıldı. Buna göre Rumeli ve Anadolu Beylerbeylikleri kuruldu, bu durum devletin idarî yapısının bel kemiği oldu.133

Osmanlı Devleti’nde XV. yüzyılın ortalarında Rumeli, Anadolu ve Rum olmak üzere üç beylerbeylik vardı. 1468 yılında Karaman Osmanlı’ya katılınca burası beylerbeylik yapılmıştır ancak burada teşkilatın kesin olarak 1512 yılında kurulduğu söylenmektedir. XVI. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde Arap Eyaleti, Alaüddevle Eyaleti ve Diyarbekir Eyaleti kuruldu. Kanûni Dönemi’nde Arap Vilayeti Halep, Şam ve Mısır Vilayetleri’ne ayrıldı. Cezayir Beylerbeyliği kuruldu. Kanûni Dönemi’nde yapılan fetihlerle birlikte yeni eyaletler de kuruldu. 1534 yılında Azerbaycan, Bağdat, Erzurum, 1541 yılında Budin, 1548 yılında Van, 1549 yılında Akçakale, 1552 yılında Tımışvar Beylerbeylikleri kuruldu. Rumeli Beylerbeyliği’ne bağlı olan Kefe Sancağı 1568 yılında beylerbeylik yapıldı. 134

Osmanlı beylerbeylikleri saliyanesiz ve saliyaneli olmak üzere iki kısma ayrılmaktaydı. Saliyanesiz yani has ile idare edilen beylerbeylikler daha çoktu. Bu beylerbeylikler Rumeli, Anadolu, Budin, Karaman, Dulkadir, Sivas, Erzurum, Diyarbekir, Haleb, Şam ve Trablusşam Beylerbeylikleri idi. Bu beylerbeyliklerde tımar sistemi uygulanır, bunların mahsulatı has, zeamet ve tımara ayrılır, hazineden ve defterhaneden idare edilirdi. Saliyaneli olan eyaletler Mısır, Habeş, Bağdat, Basra, Yemen ve Kaptanpaşa Eyaleti’ndeki bazı sancaklar ile Trablusgarp, Tunus ve Cezayir Beylerbeylikleri idi. Bu beylerbeyliklerde tımar sistemi uygulanmaz, bunların gelirleri hazine tarafından yıllık olarak beylerbeyi, sancakbeyi ve asker gibi görevlilerin maaşları verildikten sonra tahsil edilirdi.135

Eyalet teşkilatında bu iki tür beylerbeyliklerinden başka serbest mirimiranlıklar ve yurtluk-ocaklık sancaklar vardı. Ayrıca Eflak ve Boğdan gibi Osmanlı’nın hâkimiyetini kabul etmiş, iç işlerinde serbest özel statülü eyaletler de vardı.136

Beylerbeyi XIV. yüzyılda taşradaki kuvvetlerin kumandanı ve beylerbeyliğindeki sancakbeylerinin amiriydi. Paşa da denilen beylerbeyi bütün ordu işlerinden sorumluydu,

133 İnalcık, H.(1995).Eyalet. DİA, XI, 549.

134 Taşkesen, S.(2003). Klasik Dönemde Osmanlı Eyalet Taksimatı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 31-34.

135 Başar, F, (1997), 5.

136 Başar, F. (1997), 5.

görev yaptığı beylerbeylikte hükümdarın temsilcisiydi. Beylerbeyinin beylerbeylik sınırlarında oturduğu sancak eyaletin merkezi idi ve paşa sancağı olarak adlandırılmıştı. 137

Bulunduğu beylerbeyliğin mülki ve askerî amiri olan beylerbeyi, beylerbeyliğin idari ve askerî bütün işlerinden sorumluydu. Beylerbeylikteki adli ve hukuki işlerden ise beylerbeylik merkezindeki kadı sorumluydu. Beylerbeylikler derecelerine göre değerlendirildiğinde ilk sırada Rumeli Beylerbeyliği, ikinci sırada ise Anadolu Beylerbeyliği vardı. 138