• Sonuç bulunamadı

XVI. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA OSMANLI DEVLETİ’NDE VERGİ MUÂFİYETİ VE MUÂFİYET SEBEPLERİ

2.2. Askerî Hizmete Bağlı Muâfiyet

2.2.1. Fiili Askerî Hizmete Bağlı Muâfiyet

2.2.1.2. Mazul Sipahi Olmak

Osmanlı Devleti’nde kadı ve sancakbeyi gibi bazı devlet görevlileri iki yıl görev yaptıktan sonra iki yıl süreyle azledilmiş halde tekrar görev beklerlerdi. 480

Mühimme defterlerinden mazul sipahilerle ile ilgili olarak bir hüküm tespit edebildik. Bosna Sancağı’nda mazul bir sipahi hakkında olan bu hüküm esasen mazul bir sipahiye kanûna aykırı olara hizmet teklif edilmesiyle ilgili olmakla birlikte mezkûrun muâfiyeti hakkında da bilgi vermektedir. Buna göre Hacı Veli Bosna Sancağı’nda 3000 akçe tımardan mazuldu ve tımar bekliyordu. Ancak İştib Nazırı ve müfettiş kadılar Hacı Veli’yi madenci yazıp madende çıraklık hizmeti teklif etmişlerdi. Hacı Veli’nin durumu bildirmesi üzerine verilen H. 20 Rebi‘ü’l-âhir 987/M. 16 Haziran 1579 tarihli hükümde Hacı Veli mazul sipahi olup tımar talebinde iken madene çıraklık talep ettirilmemesi emredilmişti.481

Mühimme defterlerinden tespit ettiğimiz bu hükme göre Bosna Sancağı’nda mazul sipahi avârız türü vergiden muâftı.

478 Hisareri hisar yani kaleyi korumakla görevli olan askerdir. ( bkz. Sertoğlu, (1986).

479 Turnacılar cemaat ortalarının altmış sekizincisini oluştururlardı. Turnacıların bir bölüğü hükümdarla ava gider, avdaki köpeklere ve tazılara bakardı. Ayrıca padişahın izlemesi için turna yetiştirip ava götürürlerdi.

Turnacıya tımara çıkması halinde on bin akçelik dirlik tahsis edilirdi. (bkz. Sertoğlu, (1986), 347.)

480 Ünal, (2011), 450-451.

481 BOA, MD, nr.37,s.247, hk.2954.

2.2.1.3. Akıncılık

Akıncılar Osmanlı Devleti’nin hafif süvari kuvvetleridir.482 Akıncı Ocağı Türk devletlerinin sınır güvenliğini sağlamak için kurdukları askerî teşkilatın Osmanlı Devleti’ndeki karşılığıdır. Selçuklu Devri akıncılarına uç beyleri denilmekteydi ve esasen Osmanlılar Anadolu Selçuklu Devleti’nin bir uç beyi idiler. Osmanlılar da Selçuklular gibi Hıristiyan ülkeler ile olan sınırlarında güvenliği Akıncı Ocağı’na yani bazı ailelere bırakmıştı. 483

Akıncı Ocağı’nın temelinin Osman Gazi Dönemi’nde Köse Mihal tarafından atıldığı rivayet edilmektedir. Akıncılar Orhan Bey zamanında daimi piyade ve süvari askerleri teşkil edilene kadar görev yapmışlardır. Osmanlı Beyliği’nin kısa sürede devlet haline gelmesinde akıncıların önemli rolü olmuştur. Akıncılığın bir ocak halinde kullanılmasında Evrenos Bey’in emeği vardır. I. Murat Dönemi’nde Yeniçeri Ocağı kurulmuş, akıncıların görevleri sadece sınır boylarına inhisar etmiştir. Akıncılar Fatih, Bayezit ve I.Selim Devirleri’nde Anadolu'nun doğusundaki devletlere karşı da kullanılmıştır. Ancak fetihler döneminin sona ermesi ve duraklama devrinin başlaması eski akınların azalmasına sebep olmuş, akıncıların sayısında azalma başlamıştır. Akıncılık 1595 yılına kadar yaklaşık 250 sene devam etmiştir. 1595 yılında Veziriazam Koca Sinan Paşa Eflak'da Prens Mihal'e yenilmiş, Tuna'nın öte yakasında kalan akıncıların pek azı kurtulabilmiş ve 100.000 kadar akın atı telef olmuştur. Akıncıların sayıları XVII. yüzyıldan itibaren iyice azalmıştır. Akıncılar artık geri hizmetlerde kullanılmaya başlanmış, yerlerine sınır kalelerindeki serhad kulları geçmiştir. Yine XVII. yüzyıldan sonra öncülük hizmetlerinde Kırım hanlarının maiyetlerindeki Tatar askerlerinden faydalanılmaya başlanmıştır. Akıncı adı diğer askerî birlikler gibi 1826 yılında resmen ortadan kalkmıştır.

484

Çoğunlukla Türklerden oluşan485 akıncıların görevleri düşman ülkelere ani baskınlar yani akınlar yapmak, düşmanın moralini bozmak, düşmanın ekonomik ve askerî kaynaklarını çökertmek, ordu için keşif kolu hizmeti yapıp düşman arazisini keşfetmek, orduya yol açmak, böylece düşmanın pusu kurmasını önlemek, ordu güzergahındaki

482 Sertoğlu, (1986),12.

483 Ünal, (2007), 79.

484 Özcan, A. (1989). Akıncı. DİA. II, 249.

485 Zengin, S. (2008). Osmanlının Fetih Yöntemleri. İstanbul: Nesil Yayınları, 140.

hububatı muhafaza etmek, düşman hakkında orduya bilgi vermek, meydan savaşlarında düşman ordusunu sarmak, takip ve imha etmek, sefer dönüşlerinde orduyu düşman baskınlarından korumak idi. 486 Akıncılar barış zamanında kendi işleri ile meşgul olurlar, savaş talimi yaparlardı. Akıncılar Anadolu’nun doğusunda da istihdam edilmekle birlikte esasen Rumeli sınır boylarında kullanılmışlardır. 487

Devlet akıncılara silah, teçhizat ve maaş vermez, kışla tesis etmezdi. Akıncılar silahlarını kendileri temin eder, ganimetlerle geçinirlerdi. Akıncıların vergilerden muâfiyetleri vardı. 488

H. 921-922/ M. 1516 tarihli Bosna Kanûnnâmesi’ne göre akıncılara ve atlarına yük yükletilmesi, padişah hizmetinden başka kulluk ve hizmet teklif edilmesi yasaktı. Akıncılar fetret günleri ve korkulu zamanlarda toplam bin nefer olup hizmetlerini noksansız yerine getiriyorlardı. Akıncıların baştinelerinin öşürleri, bütün örfi resimleri ve avârız-ı dîvâniyyeleri kaldırılmıştı. Akıncıların bunun karşılığında hazine için yılda defter-i cedidde belirlenen akçelerini üslûbuna göre bin akıncı bin akçe olarak vermeliydiler. Akıncıların oğullarından nesne alınmamalı, akıncı hizmete gitmediğinde para alınmayıp siyaset olunmalıydılar. 489

Mühimme defterlerinden akıncılarla ilgili olarak tespit ettiğimiz hükümlerin bir kısmı halkın ve celeplerin hizmetten kaçmak için akıncı olduklarını iddia etmeleri hakkında olmakla birlikte akıncıların muâfiyetleri hakkında da bilgi vermektedir.

Bu durumla ilgili ilk örnek olan Ruskasrı Kazası ile ilgili hüküm esasen avârızhanelerinin yaptıkları suistimalle ilgili olmakla birlikte akıncıların avârızdan muâf olduğunu göstermektedir. Buna göre Ruskasrı Kazası’na tabi bazı karyelerin halkının bir kısmı kadimden avârız hanesine kayıtlı olup avârız vaki oldukça avârızlarını veriyorlardı.

Avârız hanesinde olan halkın kürekçi ve serpecilerinden (?) yirmi beş neferden fazlası bir tarik ile akıncı olmuştu. Gerektikçe avârızlarını veriyorlardı. Ancak kürekçi tahririne başlandığında akıncı oldukları gerekçesiyle avârız ve kürekçi vermek istememişlerdi.

Ruskasrı Kadısı’nın durumu İstanbul’a bildirmesi üzerine mezkûr kadıya gönderilen H. 28

486 Ünal, (2007),79-80.

487Özcan, A. (1994b). Osmanlı Askerî Teşkilatı. Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, II. Cilt, İstanbul:

İslâm Tarih Sanat Kültür Araştırma Merkezi, 353-354.

488 Özcan, (1989), 249.

489 Barkan, (2001), 397-398.

Ramazan 979/M. 13 Şubat 1572 tarihli hükümde halk eğer avârız hanesinden ise kürekçilerinin alınması, avârız hanesinden olup sefere akçe vermişler ise onlardan kürekçi aldırmaması ama akıncılar ise bizzat sefere katılmaları gerektiğinden akçe aldırmayıp sefere göndermesi emrolunmuştur.490

Kadırgalar için istenen kereste ile ilgili hüküm esasen halkın vergi vermemek için yaptığı suistimalle ilgili olmakla birlikte akıncı taifesinin muâfiyetini de göstermektedir.

Buna göre Varna İskelesi’nde inşa edilen kadırgalar için gerekli olan kereste ve kürekçi Varna Kazası halkına teklif edildiğinde halkın çoğu akıncı, emir ve ışıkçı olduklarını söyleyerek teklifi kabul etmemişti. Ayrıca her sene akıncı beyinin gelip onları sefere sürüp bargirlerini alıp taaddî eylediğini söylemişlerdi. Bu durumu İstanbul’a bildiren Varna Kadısı’na gönderilen hükümde491 eğer akıncılar gerçekten her sene sefere çıkmaya zorlanıyorlarsa bu durumu men etmesi, ışık taifesinin de sair reâyâ gibi sayılması emredilmişti.492

Rumeli’de vaki bazı kazalarda sakin celeplerle ilgili hüküm esasen celeplerin hizmetten kaçmak için yaptıkları suistimalle ilgili olmakla birlikte akıncı taifesinin celeplikten muâf olduğunu da göstermektedir. Buna göre Rumeli’nin sağ kolunda vaki kazalarda sakin olan İstanbul’un yazılı celeplerinden bazıları birkaç senedir akıncı, voynuk, yağcı, küreci ve evkaf reâyâsı oldukları gerekçesiyle defterde üzerlerine mukayyed olan koyunları vermek istemiyorlardı. Kadılar da mezkûr celeplerin ellerinde emir olduğunu söyleyerek koyunları ihraç ettirmemişlerdi. Bu yüzden İstanbul’da et konusunda sıkıntı yaşanıyordu. Bunun üzerine mezkûr kadılara gönderilen H. 25 Ramazan 989/M. 23 Ekim 1581 tarihli hükümde celeplerin akıncı, voynuk, yağcı, küreci ve evkaf reâyâsı olduk diyerek koyun vermek istememesine izin vermemeleri, celeplerin üzerlerine yazılı olan koyunları ihraç ettirmeleri emredilmişti.493

Malkara Kazası ile ilgili olan hüküm diğer hükümlerden farklı olarak akıncıların kendilerine yapılan teklife itiraz etmeleri hakkındadır. Bununla birlikte bu hüküm akıncıların zahire vermekten muâf olduklarını da göstermektedir. Buna göre Malkara Kazası’ndan Edirne için zahire toplanması emredildiğinde kazada vaki akıncı, celep,

490 BOA, MD, nr. 10, s.152, hk.232.

491 16 numaralı defterin tarihi H.979/M. 1571’dir.

492 BOA, MD, nr. 16, s.284, hk.540.

493 BOA, MD, nr. 46, s.161, hk.331.

doğancı, eşkinci, Yörük, müsellem, ellici, yağcı ve güreciler zahire vermek istememişlerdi.

Bunun üzerine Malkara Kadısı’na gönderilen H. 10 Cemâziye’l-evvel 982/M. 28 Ağustos 1574 tarihli hükümde mezburlara muhalefet ettirmeyip zahireyi toplayıp göndermesi emredilmişti.494

Mühimme defterlerinden akıncılarla ilgili olarak tespit ettiğimiz bu hükümlerin bir tanesi akıncılara muâfiyetlerine rağmen bir verginin teklif edilmesiyle, diğerleri ise avârız hanesinden olan halktan bazı kişilerin ve celeplerin akıncıların muâfiyetlerini kullanarak vergi vermek veya hizmete gitmek istememeleriyle ilgilidir. Bu hükümlerden akıncıların muâfiyetleri ve muâf oldukları vergiler hakkında bilgi elde etmek mümkündür. Buna göre Malkara Kazası’nda yaşayan akıncılar zahire yani avârız türü bir vergi teklif edildiğinde muâf oldukları gerekçesiyle itiraz etmişler ancak teklifi yerine getirmeleri bildirilmişti.

Varna Kazası’nda da halk kereste teklif edildiğinde akıncı olduklarını söyleyerek itiraz etmişlerdi. Ruskasrı Kazası’nda avârız hanesinden olanlar avârız ve kürekçi teklif edildiğinde akıncı oldukları gerekçesiyle itiraz etmişlerdi. Ancak avârız hanesinden olanlardan avârız ve kürekçi alınması, akıncı olanların ise sefere gönderilmesi bildirilmişti.

Rumeli Beylerbeyliği’nin sağ kolunda vaki bazı kazalarda celepler üzerlerine yazılı olan koyunları vermemek için akıncı olduklarını iddia etmişler ancak koyunları vermekten kaçamamışlardı. Bu hükümlere göre akıncıların avârız, kürekçi ve celeplikten muâf oldukları görülmektedir.

Hükümlerde akıncıların hizmete tayin prosedürleri hakkında ise bilgi bulunmamaktadır.

Akıncılarla ilgili olarak tespit ettiğimiz bu hükümlere göre Varna Kazası’nda emir ve ışıkçılar kereste ve kürekçi teklifinden, Malkara Kazası’nda celep, doğancı, eşkinci, Yörük, müsellem, ellici, yağcı ve güreciler zahire teklifinden, Rumeli’de sağ kolunda vaki kazalarda voynuk, yağcı, küreci ve evkaf reâyâsı taifeleri celeplikten muâftılar.

Küçük rütbedeki akıncı subaylarına tavice/toyca deniliyordu ve onlara da hizmetleri karşılığında bazı vergilerden muâfiyet veriliyordu. 495

494 BOA, MD, nr.26,s.181, hk.489.

495 Sertoğlu, (1986), 330.

Toycalarla ilgili olarak mühimme defterlerinden tespit ettiğimiz hükümlerde muâfiyet verilen vergiler yazılmamasına rağmen toycaların tayin usulleri, görevleri ve muâfiyetleri hakkında bilgiler vardır. Toycalarla ilgili ilk üç hüküm toycaların tayin edilmeleri ile ilgili olup buna göre toycalar akıncı beyinin durumu İstanbul’a bildirmesi ile tayin edilmişlerdir.

Bu durumla ilgili olan ilk hükme göre Akıncı Beyi Hasan Bey Mehmet oğlu Mustafa adlı kişiye muâfiyet üzere toycalık verilmesi için İstanbul’a mektup göndermiş, bu mektup mucebince H. 17 Cemâziye’l-âhir 979/ M. 6 Kasım 1571 tarihli hükümde mezkûr kişiye muâfiyet üzere toycalık verildiği bildirilmişti. 496

İkinci hükme göre Silistre Sancağı’nda muâfiyet ile toyca olan Musa oğlu Osman vefat etmişti. Akıncı Sancağı Beyi Hasan Bey mektup gönderip durumu ve mezkûr Osman’ın gediğinin mahlül olduğunu bildirmiş, İstanbul’dan verilen H. 4 Şaban 979/M. 22 Aralık 1571 tarihli hükümle Cafer oğlu Hüsrev’e vefat eden toyca Musa oğlu Osman’ın gediği verilmişti. 497

Üçüncü hükme göre Niğbolu Sancağı’nda Şeştoğ (?) Nahiyesi’nde vaki Balcıpınarı Karyesi’nde yaşayan mezkûr kazanın akıncılarına muâfnâme-i hümâyûn ile toyca olan Süleyman bin Ahmed başka bir yere gitmiş ve toycalığı mahlül kalmıştı. Bunun üzerine Yaya Beyi Mustafa Bey’in mektup göndererek mahlül kalan toycalığın mezkûr sancakta akıncı olan Hasan bin Hüseyin’e verilmesini arz etmesiyle H. 12 Rebiulevvel 987/M. 09 Mayıs 1579 tarihli hükümle toycalığın mezkûr Hasan bin Hüseyin’e verildiği bildirilmişti.498

Akıncılarla ilgili diğer dört hüküm ise akıncıların ve toycaların göreve çağrılmaları ile ilgilidir. Bu hükümlerde toycaların göreve gitmezlerse toycalıklarının alınıp başkalarına verileceği bildirilmişti.

Bu hükümlerin ilki olup Akıncı Beyi’ne gönderilen hüküm toyca ve akıncıların görevleri ve mezkûrlar akıncıların görevlerini ihmal ettiklerinde uygulanan prosedür hakkında bilgi vermektedir. Buna göre Akıncı Beyi Mustafa Preveze ve Ayamavra’nın

496 BOA, MD, nr. 15, s.171, hk.1438.

497 BOA, MD, nr.15,s.257, hk. 2165.

498 BOA, MD, nr.37,s. 189, hk. 2252.

muhafazası için toyca ve akıncı talep ettiği halde hiç kimse göreve gelmemişti. Mezkûr beyin durumu bildirmesi üzerine toyca ve akıncı taifelerinin yaşadığı yerlerin kadılarına gönderilen H. 5 Şevval 974/M. 15 Nisan 1567 tarihli hükümde kadıların herbirinin kazalarında sakin çiftlikli ve muâflı toyca ve akıncıları ihraç edip acil olarak akıncı beyine göndermeleri emredilmiş, göreve gitmeyenlerin toycalıklarının alınacağı bildirilmişti. 499

İkinci hüküm olup toyca ve akıncıların yaşadıkları yerlerin kadılarına gönderilen hüküm göreve gitmeyen toycaların ve akıncıların göreve gönderilmesi yani toyca ve akıncıların suistimallerinin önlenmesi hakkındadır. Buna göre Preveze ve Ayamavra’nın muhafazası için toyca ve akıncı ihzarı gerektiğinden adamlar gönderilerek toyca ve akıncı talep edilmişti. Ancak toyca ve akıncılar gönderilmemişti. Akıncı Beyi Mustafa’nın durumu bildirmesi üzerine toyca ve akıncı taifesinin vaki olduğu yerlerin kadılarına gönderilen H. 7 Şevval 978/M. 4 Mart 1571 tarihli hükümde mezkûr kadıların kazalarında vaki olan çiftlikli toycaları, muâf toycaları ve akıncıları ihraç edip akıncı beyinin adamlarına teslim etmeleri emredilmişti. Ayrıca toycalar emr-i şerife uymayıp muhafazaya gitmezlerse toycalıkları alınacağı gibi haklarından da gelineceği bildirilmişti. 500

Üçüncü hüküm olup Yanya Beyi’ne gönderilen hüküm toycaların görevleri ve mezkûrlar görevlerini ihmal ettiklerinde uygulanan prosedür hakkında bilgi vermektedir.

Buna göre Yanya Beyi südde-i saâdete Preveze’den top nakli için görevlendirilen muâflu toycaların ortadan kaybolduklarını yani hizmete gelmediklerinin bildirmişti. Bunun üzerine Yanya Beyi’ne gönderilen H. Selh Cemâziye’l-evvel 978/M. 30 Ekim 1570 tarihli hükümde hizmete gelmeyen toycaların yerlerini başkalarına vermesi ve kadimden olagelene uygun şekilde iş görmesi emredilmişti. 501

Son hüküm olup Yanya Beyi’ne gönderilen hüküm de toycaların görevi hakkında bilgi vermektedir. Buna göre Yanya Beyi’ne gönderilen H. 14 Zilhicce 981 /M. 06 Nisan 1574 tarihli hükümde kendisinin sancağı askerleri ile derya seferine hazır olması ve kardeşini Preveze’nin muhafazası için muâf çiftlikli toycalara baş etmesi bildirilmişti. 502

499 BOA, MD, nr. 14, s.1154, hk.1700.

500 BOA, MD, nr.12, s.105, hk. 222.

501 BOA, MD, nr. 14, s.533, hk. 746.

502 BOA, MD, nr. 24, s. 85, hk. 230.

2.2.1.4. Donanmacılık

Osmanlı donanmasındaki gemilerin mürettebatı kürekçi ve savaşçılar hariç olmak üzere bütün mürettebatı yöneten reis, yirmi alatçı, iki dümenci, bir yelkenci, iki gumi, iki kürek yapıcı, iki kalafatçı, iki neccar ve üç topçudan; gemi hizmetlileri grubu esas olarak kürekçi ve alatçılardan; savaşçı grup ise tımarlı sipahiler, zaimler, kapıkulu askerleri ve levendlerden oluşuyordu.503

Donanmacılık ile ilgili olarak mühimme defterlerinden tespit ettiğimiz iki hüküm Gurbet504 ve Çingene Taifesi ile ilgilidir. Bu hükümlerin ilkinde mezkûrların muâfiyet prosedürleri hakkında bilgi vardır. Buna göre Rum Vilayeti’nde, Kastamonu, Kangırı ve Ankara Sancakları’nda sakin Çingane ve Gurbet Taifesi’nin rüsûm ve hukuktan muâf olmak üzere donanma-ı hümâyûna donanmacı yazılması emredilmişti. Mezkûr vilayetin ve sancakların kadılarına gönderilen H. 8 Şaban 981/ M. 03 Aralık 1573 tarihli hükümde taht-ı kazalarında vaki olan Çingene ve Gurbet Taifesi’ni donanmacı olarak yazmaları, nevruzdan önce tersane-i amireye ulaştırmaları emredilmişti. 505

Gurbet ve Çingene taifesi ile ilgili tespit ettiğimiz diğer hüküm mezkûrların kürekçi yazılma prosedürleri ve muâf olduğu vergiler hakkında bilgi vermektedir. Buna göre Anadolu Beylerbeyliği’nde Gurbet ve Çingane Taifeleri’nden tekâlîf-i örfiyyeden muâf olmak şartıyla kürekçi yazılması emredilmişti. Ancak mezkûr taifeler kürekçi tahririne itiraz etmişti. Anadolu Beylerbeyi’nin durumu bildirmesi üzerine kendisine gönderilen H.

13 Ramazan 981/M. 6 Ocak 1574 tarihli hükümde Gurbet ve Çingane Taifeleri’nden kürekçi yazılması hususuna bizzat mukayyed olması, mezbur taifeleri tahrir ettirmesi emredilmişti.506

503 Bostan, İ. (2003). Osmanlı Bahriye Teşkilatı: XVII. Yüzyılda Tersane-i Amire. Ankara: TTK, 181, 187, 230.

504Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyılda yaşanan nüfus artışı zirai alandaki gelişmeyi geçmişti. Bu dönemde Anadaolu’da işsiz ve topraksız bazı taifeler türedi. Gurbet taifesi veya levandat denilen bu gruplar geçim yolu bulmak amacıyla Anadaolu’da büyük şehirlere dağıldılar. Gurbet taifesi gönüllü kale muhafızlığı, leventlik ve azaplık gibi görevler yapmış, devlet de bunlardan işe yarayanlara daima görev vermiş ve bunlar devletin ilerlemesine katkı sağladılar. Ancak XVI. yüzyılda duraklamanın başlamasıyla birlikte bu gurbet taifesi de sorun olmaya başladılar. (Uğur, A. (1998). Osmanlı Devletinin Çöküşü. Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s.10, 95.)

505 BOA, MD, nr.23, s. 203, hk.429.

506 BOA, MD, nr. 23 s. 228, hk.484.

Konu ile ilgili olarak mühimme defterlerinden tespit ettiğimiz bu hükümlerin ilkinde Çingene ve Gurbet Taifesi’nin donanmacılık karşılığında muâf olduğu vergiler hakkında bilgi bulunmamaktadır. İkinci hükme göre ise M.1574 yılında Gurbet ve Çingene Taifeleri’ne kürekçi yazılmak karşılığında tekâlîf-i örfiyyeden muâfiyet verilmişti. Yine hükümlere göre Anadolu Beylerbeyliği’nde Gurbet ve Çingene Taifesi emir üzerine donanmacı ve kürekçi yazılmışlardı. Mezkûrlar kürekçi yazılmaya itiraz etmiş ancak bu itirazları kabul edilmemişti.

2.2.1.5. Kürekçilik

Osmanlı donanmasında gemi hizmetlileri gemilerin hareket ettirilmesi ile görevli olan kişilerdi. Osmanlı donanması yelkenli döneme geçilmeden önce kürekle hareket eden gemilerden oluştuğundan gemilerdeki hizmetli grubunu esas olarak kürekçi ve alatçılar oluşturmaktaydı. Sefer senelerinde ve kıyıların muhafazası amacıyla denize çıkıldığında külliyetli miktarda kürekçiye ihtiyaç duyulmaktaydı. Donanmanın ihtiyacı olan kürekçiler ocaklık kürekçi, hod-girifte kürekçi, miri esirler ve satın alınan esirler, kürek cezasına çarptırılan mücrimler olmak üzere beş kaynaktan temin edilmekteydi. 507

Osmanlı Devleti kürekçi temininde ve tesliminde XVI. yüzyılın başlarından itibaren sorunlar yaşamaya başlamıştı. Kürekçi yazılırken bazen muâf olmaları gerekenler, hasta ve sakat olanlar kürekçi yazılmış, bazı kürekçiler rüşvet ve iltimas sebebiyle kürekçi listesinden çıkarılmıştı. Bazı kürekçiler ise kaçmıştı. 508

Mühimme defterlerinden konu ile ilgili olarak tespit ettiğimiz hükümlerden bir tanesi Rumeli Çingeneleri ile ilgili olup mezkûrların kürekçi yazılma prosedürleri ve muâf olduğu vergiler hakkında bilgi vermektedir. Buna göre Rumili Çingeneleri’nden509 elli nefer kürekçi yazılmışlardı. Mezkûr Çingenelere bu hizmet karşılığında cizye, ispençe, avârız-ı dîvâniyye ve tekâlîf-i örfiyyeden muâfiyet tanınmıştı. Rumili Çingeneleri’ni tahrir

507 Bostan, (2003), 187.

508 Bostan, İ. (2002). Osmanlı Donanmasında Kürekçi Temini ve 958 (1551) Tarihli Kürekçi Defterleri.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi. XXXVII, 65.

509 Osmanlı Devleti’nde çingeneler Anadolu’ya oranla Rumeli’de daha yoğun olarak yaşadıklarından Rumeli’nde Çingene Sancağı kurulmuştu. Bu sancak Rumeli’nin sadece bir bölümü veya bölgesini kapsamaz, İstanbul dâhil Rumeli’ndeki tüm çingeneleri kapsardı. Çingeneler Silivri, Pınarhisarı, Kırkkilise, Çirmen, Akçakızanlık, Hasköy, Yenice-i Zağra, Edirne, Filibe, Tatarpazarı, Eskihisar-ı Zağra, Dimetoka, Keşan, Gümülcine, Yenice-i Karasu, Drama, Siroz, Üsküp gibi yerlerde yaşamaktaydılar. Bkz: Emine Dingeç, XVI. Yüzyılda Osmanlı Ordusunda Çingeneler, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık, 2009, sayı 20, s.34-36.

etmekle görevlendirilen Ahmed’e yazılan H. 17 Receb 981/M. 22 Kasım 1573 tarihli hükümde mezkûr Çingeneler’in muâfiyetleri olduğundan bunlardan hiçbir ad ile para alınmaması, bunlara hiç kimsenin müdahale etmesine izin verilmemesi emredilmiştir.510

Osmanlı Devleti’nde donanmada kürek çeken kürekçilerin yanı sıra devlete ait çeltik nehirlerinde hizmet eden kürekçiler vardı.511 Nehirlerde kullanılan gemiler askerî amaçlı gemiler, tüccar emtiası ve zahire nakli için kullanılan gemiler ve reâyâ gemileri idi.

Osmanlı Devleti’nde –daha önce de belirttiğimiz üzere- iktisadi yapının en önemli sorunlarından biri nakliyat idi.512 Osmanlı Devleti’nde nehirler hem sulama aracıydı hem de karayolu ulaşım ağlarını birbirine bağlamaktaydı. Devlet nehirleri stratejik, ekonomik

Osmanlı Devleti’nde –daha önce de belirttiğimiz üzere- iktisadi yapının en önemli sorunlarından biri nakliyat idi.512 Osmanlı Devleti’nde nehirler hem sulama aracıydı hem de karayolu ulaşım ağlarını birbirine bağlamaktaydı. Devlet nehirleri stratejik, ekonomik