• Sonuç bulunamadı

3.1. Ulaşımla İlgili Yasal Düzenlemeler

3.1.1. Osmanlı İmparatorluğu'nun Tanzimat Dönemi'ndeki İlk ve Genel Yol

Osmanlı İmparatorluğu'nun ele aldığımız dönemde hazırlanan ilk yol nizamnamesi328 8 CA 1278 (11.11.1861) tarihli ve “Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne Yollarının Tanzîm ve Tesviyesi Hakkında Nizâmnâme” adını taşıyan düzenlemedir329. Nizamnamenin Tanzimat uygulamalarında uyulan genel kurala uygun olarak öncelikle Selanik, Edirne, Hüdavendigar, Trabzon ve Kastamonu vilayetlerinde uygulanması düşünülmüştü. Bu pilot uygulamadan sonra da tüm ülkede uygulanacaktı.

Karayolları ile ilgili hazırlanan bu nizamname 6 bölüm ve 31 maddeden oluşmakta olup, 26 Ağustos 1869 tarihli yeni düzenlemeye kadar yürürlükte kalmıştı.

Sekiz maddeden oluşan birinci bölüm, yolların tarifi ve inşa suretleri hakkında idi.

Birinci bölümün ilk maddesinde, Osmanlı ülkesinde yolların bundan böyle dört sınıfa ayrıldığı belirtilmişti. Bunlardan birincisi; eyalet merkezlerinden Dersaadet’e, iskelelere ve demir yollarına giden büyük caddeler, ikincisi; eyalet ve elviye merkezleri arasındaki yollar, üçüncüsü; kazadan kazaya olan yollar ile kazalardan

328 BOA, İMM, no: 1021, 8 CA 1278 (11.11.1861); Düstûr, 1. Tertip, 4. Cilt, Tarihsiz, s. 522-530;

Musa Çadırcı, Osmanlı yolları ile ilgili ilk çalışmanın 1864 yılında yapıldığını belirtir. Bkz. Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin ... , s. 300; Nesimi Yazıcı ise bu nizamnamenin hazırlanma zamanının Düstûr’un basılış tarihinde evvel olması gerektiğini belirterek Nisan 1866’dan önceye ait olması gerektiğini belirtmiştir. Bkz. Nesimi Yazıcı, a.g.m. , s. 362; İlhan Tekeli ve Selim İlkin, ilk yol nizamnamesinin 1863 yılında çıkarıldığını kaydederler. Bkz. İlhan Tekeli-Selim İlkin,

“Osmanlı İmparatorluğu’nda Ondokuzuncu Yüzyılda Araba Teknolojisinde ve Karayolu Yapımındaki Gelişmeler”, Çağını Yakalayan Osmanlı, s. 431; Meclis-i Maâbir’in 11 Kasım 1861 tarihli irâdesi ile bu nizamnamenin yürürlüğe konulduğu görülmektedir. Öyleyse nizamnamenin hazırlandığı yıl 1861 olmalıdır. Bu konudaki en doğru bilgi Selahattin Tozlu’ya aittir. Tozlu, bu nizamnamenin tarihini 8 Ca 1278 (11 Kasım 1861) olarak verir. Bkz. Selahattin Tozlu, "Osmanlı Yol ...", s. 649.

329 Ele aldığımız dönemde şimdilik bizim tespit edebildiğimiz ilk yol nizamnamesi, 1861 tarihli

“Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne Yollarının Tanzîm ve Tesviyesi Hakkında Nizâmnâme” başlıklı düzenlemedir.

110

büyük caddelere, demir yollarına ve iskelelere giden yollar, dördüncüsü; kazadan kazaya giden yollar ile aynı olup daimi suretle arabaların gelip geçmediği yollardı.

Yolların mümkün olduğu kadar eski güzergâhları değiştirilmeyecekti. Ancak bu hususta yolda bulunan yokuşların 1/10 miktardan fazla olmamasına dikkat edilecekti. Fakat dördüncü sınıf yollarda yokuşların meylinin belirlenen miktardan fazla olmasında bir sakınca yoktu.

Bu dört sınıf yolun, iki taraflarına yapılacak hendekler ile meyilli yerler hariç, ne kadar genişlikte olacakları da belirlenmişti330. Buna göre, birinci sınıf itibar olunan büyük caddelerin net genişliği 9 arşın ve kaldırım için 6 arşın olmak üzere toplam 15 arşın olacaktı. İkinci sınıf yolların genişliği 7 arşın, kaldırım için 5 arşın toplam 12;

üçüncü sınıf yolun genişliği 5 arşın, kaldırım 4 arşın toplam 9; dördüncü sınıf yolun genişliği 3 arşın ve kaldırım için de 3 olmak üzere toplam 6 arşın olacaktı. Bu ölçüler yalnızca Tarîk ve Maâbir İdaresi tarafından verilecek izin ile değiştirilebilecekti.

Yükseklerden geçen yollarda iki arşın derinlikten fazla kazılmasına ihtiyaç duyulursa, bir alt derecedeki genişlikte tutulması uygun olacaktı. Yollar balıksırtı yapılıp ortalarından iki taraflarına her arşından bir parmak meyil verilecekti. Aşağıdaki tablo 1861 düzenlemesine göre yapılacak yolların genişliklerini göstermektedir331.

330 Bu düzenlemede kullanılan ölçü birimi “arşın” idi. Arşın yerine “zirâ” tabiri de kullanılırdı.

Osmanlı Devleti’nde genel olarak iki tür arşın kullanılmaktaydı. Bunlar; mimar arşını ve çarşı arşını idi. Ele aldığımız dönemde genellikle mimar arşınının değeri 75,8 cm. olarak kabul edilmekteydi.

Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 1. Cilt, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1983, s. 88; Ünal Taşkın, Osmanlı Devleti’nde Kullanılan Ölçü ve Tartı Birimleri, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Elazığ 2005, s.

141-142.

331 Düstûr, 1. Tertip, 4. Cilt, “Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne Yollarının Tanzîm ve Tesviyesi Hakkında Nizâmnâme”, s. 523.

111

Tablo: 1861 Nizamnamesine Göre Yolların Sınıfları ve Ölçüleri Yolun Sınıfı Yolun İki Tarafında

Kaldırımsız Bırakılacak Yerler332

(Arşın)

Kaldırım (Arşın333)

Toplam (Arşın)

I. Sınıf Yollar 9 6 15

II. Sınıf Yollar 7 5 12

III. Sınıf Yollar 5 4 9

IV. Sınıf Yollar 3 3 6

Düz arazide bulunan yolların iki tarafına hendek kazılacaktı. Eğer yol dağ eteği gibi sapa ve yokuş bir yerde ise yolun yüksek olan tarafına hendek kazılıp diğer tarafına da duvar veya parmaklık inşa edilecekti. Ancak yolun kayalık mahalden geçen kısımlarında hendek inşa edilmeyebilecekti. Yolların yanında inşa edilecek hendeklerin genişliği en az yarım arşın ve derinliği ise en az 1/3 arşın olacaktı.

Yolların yağmur yağdığı zaman çamur olan kısımlarına ufak kırma veyahut büyük kesme taştan kaldırım yapılacaktı. Bu kaldırımların kalınlığı 1 ve 2. sınıf yollarda 25 santimetre, üçüncü sınıf yollarda 19 santimetre ve dördüncü sınıf yollarda ise 15 santimetre olacaktı. Çaylara ve akarsulara tesadüf eden yerlerde köprü inşa edilecekti.

Nizamnamenin ikinci bölümü (9-16. maddeler) “Yolların Sûret-i Islah ve Tesviyesi Beyanındadır” başlığı atında sekiz maddeden oluşmaktadır. Bu bölümde yolların inşa ve tamiratı ile ilgili hususlar ile yolda çalışacak mühendisler ve amele reisleri ile ilgili hükümler yer almaktadır.

332 Kaldırım için ayrılan yerler hariç yolun genişliği.

333 Ele aldığımız dönemde genellikle mimar arşınının değeri 75,8 cm. olarak kabul edilmekteydi. Bkz.

Mehmet Zeki Pakalın, a.g.e. , 1. Cilt, s. 88; Ünal Taşkın, a.g.e. , s. 141-142.

112

Mevcut yol ve köprülerin ıslah ve tesviyesine özen gösterilecekti. Yol ameliyatı, gerekli yerleri kazmak veya doldurmak, kaldırım yapmak, köprü inşa etmek ve yapılan şeyleri muhafaza etmek hususlarından ibaretti. 1 ve 2. sınıf yollarda yapılacak inşaat işleri devlet ve ahali tarafından ortaklaşa yapılıp, 3 ve 4. sınıf yollar ise yalnız ahali tarafından yapılacaktı.

Köprüler ve sanaiye işleri gibi şeyler Meclis-i Maâbir tarafından tasdik olunan keşf-nâme üzerine devlet tarafından ihale ile erbabına verilecekti. Yolların inşaatına nezaret etmek üzere her sancağa bir mühendis tayin olunacaktı. Bu mühendisin maiyetinde bir mühendis yardımcısı ile çeşitli amele reisleri bulunacaktı. Mümkün olursa her bir kaza için en az bir amele reisi tayin kılınacaktı. Yol işlerinde görevlendirilecek mühendisler Hendesehane öğrencilerinden, Erkân-ı Harbiye zabitlerinden ya da köprü ve kaldırım mühendislerinden seçilerek tayin edilecekti.

Başmühendislere en az üçer bin ve mühendis yardımcılarına ise 1800 kuruş aylık verilecekti. Amele reisleri, yapılan yollarda kabiliyetini göstermiş ameleden, istihkâm alayında çalışan işçilerden veyahut tezkeresini almış askerlerden seçilecekti. Bu amele reisleri üç sınıfa ayrılacaktı. Birinci sınıfta bulunanlara aylık 900, ikinci sınıfta olanlara 700 ve üçüncü sınıftakilere 600 kuruş verilecekti.

Meclis-i Maâbir’in idaresi altında bir müdür, mühendisler, müfettişler ve ihtiyaca kâfi memurlardan “Turuk ve Maâbir İdare-i Mahsusesi” adıyla bir idare teşkil olunacaktı. Turuk ve Maâbir Müdürü, Ticaret Nazırı’nın mahiyetinde bulunup, yolların inşası hakkında lâzım gelen talimatı uygulayacaktı. Yol mühendisleri ise Turuk ve Maâbir Müdürü’nün maiyetinde olacaktı. İnşaat için gerekli işleri tespit etmek ve düzenlemek için müfettişler her sene birkaç sancağı teftişe gideceklerdi.

Nitelikli mühendisler yetiştirmek için köprü ve kaldırım mektebi kurulacaktı.

113

Mühendisler ve amele reislerinin maaşları ahali tarafından, tesviyesi lazım olmayan yollar için gerekli olan para ise genel inşaat tahsisatından karşılanacaktı.

Nizamnamenin üçüncü bölümü (17-19. maddeler), “Âmâlat-ı Umumiyede Bilâ-ücret İşlemeğe Mecbur Olanlar Beyanındadır” başlığı altında yol inşaatında çalışacaklar hakkındaki maddeleri kapsamaktaydı. 18 yaşından 60 yaşına kadar bir hastalığı veya sakatlığı bulunmayan tüm erkekler yol inşaatında çalışmakla yükümlüydü. Ancak memurlar, mektep hocaları, imamlar, papazlar ve hahamlar inşaatta çalışmaktan muaftı.

Yollarda çalışmaya mecbur olanların düzenli bir şekilde kaydını tutmak için her bir mahalde kayıt defterleri oluşturulacaktı. Yol inşaatında çalışmaya mecbur olanların ve hayvanlarının sayılarının tespit edildiği bu defterlerden köy ve karyelerde oluşturulanlar ise Dersaadet’e gönderilerek kayıt altına alınacaktı. Bu defterler her beş senede bir kere yenilenecek ve bu beş sene müddet zarfında ahali amelesi hesabı için esas olarak alınacaktı.

Şehirler ile büyük kazalar ahalisinden yolda çalışmakla mükellef olanlardan çalışmaya vakti olmayanlar işleyeceği işe karşılık olarak bedel ödeyerek işten muaf olacaklardı. Sancak veya kaza ahalisi kendi yerine ücret ile amele tutup çalıştırabilecekti. Alınacak bedelât akçesi bir memurun gözetimi altında bir sandığa konulup muhafaza edilecekti.

Nizamnamenin dördüncü bölümü (20-25. maddeler), “Sınıf-ı Evvel ve Sınıf-ı Sâni Yollarında İşleyecekler Beyanındadır” başlığı altında 1 ve 2. sınıf yollarda çalışacak yükümlü amele hakkındaki hususları içermekteydi. 1 ve 2. sınıf yollarda sancak ahalisi çalışacaktı. Ahali her bir şahıs ve hayvan için beş sene zarfında 20 gün çalışmak veya bedelini vermek seçeneklerinden istediğini tercih edebilecekti. Her

114

sancakta çalışacak işçiler mühendislerin ve amele reislerinin emri altında bulunacaktı.

İnşaat vakti her sene Mayıs başlangıcından Kasım başına kadar olup bu müddet içinde Cuma ve Pazar günleri tatil edilecekti.

1 ve 2. sınıf yollar inşaatı için gerekli alet ve edevat 19. maddede belirtilen bedelât akçelerinin toplandığı sandıklar tarafından satın alınacaktı. Her yirmi günde bir sancaklardan gelecek amelenin miktarı mühendis tarafından liva kaymakamına bildirilecek, kaymakam dahi icabına göre kaza müdürlerine bildirecekti. Kazalar ahalisi mecbur oldukları 20 günlük hizmetten tembellik sebebiyle kaç gün çalışmazlar ise onun bir misli fazla çalışmaya mecbur olacaklardı. Bedenen veyahut bedelen 20 günlük hizmetlerini ifa edenlere mühendis tarafından bir kıta pusula verilecek, beş sene sonunda defterlerin yenilenme vaktinde vazifesini tamamlayanların ortaya çıkarılması için mezkûr pusulalar kaza müdürü tarafından toplanıp düzenlenecekti.

Beşinci bölüm (26-30. maddeler), “Sınıf-ı Sâlis ve Sınıf-ı Râbi Yolları Ameliyatı Beyanındadır” başlığı altında 3 ve 4. sınıf yollarda çalışacak yükümlü amelenin işleyeceği hizmet hakkındaki maddeleri kapsamaktaydı. 3 ve 4. sınıf yollarında her bir kaza için belirli bir miktar iş tahsis olunacaktı. Bir kazanın her sene kaç arşın uzunluğunda yol yapacağı mühendis tarafından kararlaştırılacaktı. Bu miktar 3. sınıf yollarda iki ve 4. sınıf yollarda dört arşından aşağı olmayacaktı. Her bir kazanın yapacağı yol hissesi daima bu nizamnamenin o kazada icrasına başlandığı tarihten itibaren hesap olunacaktı.

3 ve 4. sınıf yollarda yapılacak inşaat, kaza müdürünün kumandası altında olarak bir mühendis ile kâtipten oluşan komisyonca tayin olunacaktı. Bu komisyon her sene yapılacak yolları tayin ile çiftlikât ve karyelere ait işleri taksim edecekti.

Ayrıca bunların hissesini ve işlerini ne zaman ve nasıl yapacaklarını belirleyecekti. 3

115

ve 4. sınıf yollar inşaatı için gerekli alet ve edevat kaza tarafından tedarik edilecekti.

Bu nizamname hükmünce çalışmaya mecbur olan ahali vazifesini yerine getirmediği takdirde vali tarafından çalışmaya zorlanacaktı.

31. maddeden ibaret olan altıncı bölümde “Ameliyatın Teftiş ve Muayenesi Beyanındadır” başlığı altında inşaat işlerinin teftişi meselesi ele alınmıştı. 3 ve 4. sınıf yollar liva mühendisleri tarafından Mayıs ile Eylül aralığında teftiş edilecekti.

Mühendisler, her kazada ne kadar yol yapıldığını ve ne kadar yapılması gerektiğini belirten bir mazbata hazırlayacaktı. Bir kaza, nizamname hükmünce tesviye etmesi gereken kısmı tamamlamamış ise bu durum mühendis tarafından liva kaymakamına, onun tarafından da valiye bildirilecekti.

İmparatorluğun ilk yol nizamnamesi hükmünde olan bu düzenleme incelendiğinde Osmanlı ülkesi yollarının dört sınıfa ayrıldığı ve yolun genişliği, eğimi ve yapımı ile ilgili kuralların da yolun sınıfına göre değiştiği görülmektedir.

Nizamnamede 1 ve 2. sınıf yolların devlet ve ahali tarafından ortaklaşa yapılacağı, 3 ve 4. sınıf yolların ise yalnızca ahali tarafından inşa edileceği belirtilmişti. Ayrıca bu yollar inşaatı için gerekli olan alet ve edevatta kaza halkı tarafından tedarik edilecekti.

Ancak bu yollar inşasının halka bırakılması hata olmuştu. 3 ve 4. sınıf yollar kategorisine giren kaza yollarının inşa ve tamirat işlerinin düzenli bir şekilde yapımı sağlanamamıştı. Mühendisler ve amele reislerinin maaşlarının ahali tarafından karşılanacağı belirtilmişti. Ancak halkın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar düşünüldüğünde bunu gerçekleştirmek oldukça güç bir iş idi. Uygulamanın başlamasının ardından bölgelerden konu ile ilgili birçok şikâyet gelmişti. 1861 nizamnamesindeki eksikliklerden dolayı, özellikle kaza yollarının yapımı ve amelenin toplanması ile ilgili birçok sıkıntı çıkmıştı. Bazı kazalar ahalisi, yapılmakta olan

116

yolların bulundukları karye ve nahiyeye uzak olduğundan ve bir takımı da yapılacak yollardan istifade edemeyeceklerini dile getirerek hizmetten aflarını istemişlerdi334. Bu konularda çıkan sorunların ardından yeni bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç doğmuştu.

“Turuk ve Maâbir Nizamnamesi’ne Zeyl”335 başlığı altında, 1867 yılında Tarik Nizamnamesi’ne altı maddelik bir ekleme yapılmıştı. Bu düzenleme yükümlü amelenin çalışma düzenlerini ve yerlerini belirliyordu. Buna göre; yapılacak yolda amelenin çalıştıkları mevkiye olan uzaklıklarına göre kasaba ve karyeler beş daireye ayrılacaktı. Yola altı saat mesafede bulunanlar birinci, altı saatten dokuz saate kadar mesafede bulunanlar ikinci, dokuz saatten on iki saate kadar uzakta olanlar üçüncü, on ikiden on beş saate kadar uzak olanlar dördüncü daire olacak ve on beş saatten fazla uzak olanlar ise ihtiyaten beşinci daire olacaklardı. Amelelerin çağrılmasına en yakından başlanıp, en uzağa doğru gidilecekti.

Yola en yakın daireden getirilen amelenin her biri beş sene için yirmi günlük hizmetinin en az on beş gününü tamamlamadıkça diğer dairelerden amele alınmayacaktı. Amelenin çalışma yerine gelirken harcadığı zaman da çalışma süresine eklenecekti. Birinci daire amelesi senede dört, ikinci daire amelesi beş, üçüncü daire amelesi altı, dördüncü daire amelesi yedi ve beşinci daire amelesi sekiz gün çalıştırılmadan bırakılmayacaktı. İhtiyat dairesi olarak görülen beşinci daire amelesi Bâb-ı Âlî’den izin alınmadan çalıştırılamayacaktı. Bir yoldan gerek sahile gidiş gelişte ve gerek ticaret bakımından istifade etmeyecek olan kazaların ahalisi o yolun inşasında çalıştırılamayacaktı.

334 Ahmed Lûtfî, Vak’a-nüvis Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, XI. Cilt, Yayına Hazırlayan: M. Münir Aktepe, TTK Yayınları, Ankara 1989, s. 81-82.

335 BOA. İ.MVL. 575/25822, 12 S 284 (15.06.1867), s. 2-3; Takvim-i Vekayi, defa 885, Gurre-i Ra 1284 (03.07.1867), s. 2; Ruzname-i Ceride-i Havadis, nr. 683, 24 S 1284 (27.06.1867), s. 2729-2730;

Tasvir-i Efkâr, nr. 496, 28 S 1284 (01.07.1867).

117

Tanzimat döneminde karayolu yapımı ile ilgili ilk düzenleme olan 1861 tarihli yol nizamnamesinin uygulanmasında görülen aksaklıkların ardından, bu nizamnameye 1867 yılında altı maddelik bir ekleme yapılmış ancak bu da sorunların çözümü için yeterli olmamıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nda önce pilot uygulama olarak başlatılan ve ardından tüm yurtta uygulanmaya çalışılan ancak başarılı olunamayan 1861 tarihli yol nizamnamesinde görülen eksiklikler ve uygulamadan kaynaklanan yanlışlıklar yeni bir yol nizamnamesinin hazırlanmasını zorunlu hale getirmişti336.

İlk düzenleme yapılalı dört beş seneden fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen neredeyse hiçbir yerde dört beş saatlik bir şose yol yapılamamıştı337. Önceki düzenlemede yollarla ilgili işlerin büyük çoğunluğu mühendislerin üzerine yüklenmişti. Yol yapım ve onarımı için gerekli işleri yürütme görevinin yanı sıra ahaliden toplanacak bedelat akçelerinin tanzimi işi de mühendislere havale edilmişti.

Oysa her tarafa yetecek sayıda mühendis bulunamıyordu. Zaten mühendislerin birçoğu da yabancı mühendislerdi. Özellikle bedelat akçelerinin toplanmasında önemli sıkıntılar ve yolsuzluklar meydana gelmişti. Ayrıca mühendisler, vali ya da mutasarrıfların nezareti altında değil Turuk ve Maâbir İdaresi’nin emri altında bulunuyordu. Bu durum ise sık sık mülkiye memurları ile mühendisler arasında tartışmaya ve ihtilafa yol açıyordu. 1861 düzenlemesinde mühendisler haricinde

336 “Tanzim-i turuk ve maâbir hakkında bundan akdem vaz ve tesis edilmiş olan nizamnamenin vilayetlerce bir müddetten beri vuku' bulan tecrübe-i faaliye üzerine lüzum-u tadil ve tashihi sabit olmuş ve bir aralık Tuna vilayetinde yapılan yollar için ittihaz edilen usul-u mahsusenin geçen sene muvakkaten tamim-i ahkamı kararlaştırıldığı halde her tarafın icabat-ı mevkiyesine tevafuk etmemesi nizam ve umumiyenin ıslah ve tadilinde olan mecburiyeti teyid ve tezyid eylemiş olduğundan Memâlik-i Devlet-i Âliye’nin her cihetinde mümkünü'l-icra olacak ve tecarüb-i vakıa ile meşhud olan bazı muamelat-ı … tarik-i istikamete tahvile delalet eyleyecek kavaidin tesisi zımnında…”, BOA.

İ.MMS. 37/1549, 25 R.Ahir 286 (04.08.1869).

337 “... bu usul vaz’ olunalı dört sene ve belki daha ziyade zaman olduğu halde hiçbir yerde bir düziyye dört beş saatlik şose yolun vücuda gelemeyişi mahallerince nizamat icraat-i fiiliyesine itina olunmamasından veya bir suretle su-i istimal edilmesindenmidir yohsa hükm-ü nizamın kabiele'l-icra olmamasından mıdır?” BOA. İ.ŞD. 2/78, Gurre-i Zilhicce 284 (23.04.1868), s. 2.

118

yollarda çalışacak diğer personelin görev ve yetkilerine dair gerekli açıklama yapılmamıştı. Bu durum ise işlerin aksamasına ve kargaşaya yol açıyordu. Önceki düzenlemelerden kaynaklanan bu ve benzeri sıkıntıları gidermek için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştu338. İmparatorluğun ilk yol nizamnamesi olarak gösterebileceğimiz 1861 düzenlemesi Meclis-i Maâbir339 tarafından yapılmıştı.

Aşağıda ele alacağımız 1869 nizamnamesi ise Turuk ve Maâbir Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştı.

İmparatorluğun ilk yol nizamnamesi olan 1861 düzenlemesi pilot uygulama olarak bazı vilayetlerde hayata geçirilmişti. Ancak ülke topraklarının tamamında uygulanabilecek daha kapsamlı ve nitelikli yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardı. Yol yapım çalışmalarından edinilen tecrübelerden de yararlanılarak 1869 yılında yeni bir düzenleme yapılmıştı. “Turuk ve Maâbir Hakkında Nizamnamedir”340 başlığını taşıyan yeni düzenleme 5 Ca 1286 (13.08.1869) tarihinde padişah emriyle kabul edilmişti341. Bu yeni talimatnamenin Düstur’da yayımlanarak uygulamaya konulduğu tarih ise 18 Ca 1286 (26.08.1869) idi. Hazırlanan nizamname, 4 bölüm altında 28 maddeden oluşmaktaydı. Birinci bölüm; (1-6. maddeler) “Yolların Tarifiyle Tertib-i Sunûf-ı Beyanındadır” başlığı altında yolların tarifi ve sınıfları hakkında bilgiler içeriyordu. Osmanlı ülkesinde büyük ve küçük yollar dört sınıfa ayrılmıştı. Birincisi;

338 BOA. İ.MMS. 37/1549, 25 R 286 (04.08.1869). Bu dosyada “Turuk ve Maâbir Hakkında Nizamname” başlığı altında geçen 28 maddelik nizamname ile “Memalik-i Mahrûsa-i Şâhâne’de Turuk ve Meâbirin Sûret-i İ'mal ve İdaresine Dair Talimât-ı Umumiyedir” başlığı altında yayımlanan 27 maddelik talimat-ı umumiye de yer almaktadır. Bunlar ayrı iki dosya halinde 1-4. sayfalar halinde verilmiştir.

339 Nafia Meclisi’nin bir şubesi olarak 31 Ekim 1857 tarihinde kurulan Meclis-i Ma’âbir, ülkede yol, köprü, kanal, bina vb. imar faaliyetlerini gerçekleştirmekle görevlendirilmişti. Bkz. Ali Akyıldız, Tanzimat Dönemi Osmanlı ... , s. 264.

340 BOA. İ.MMS. 37/1541, 25 R 286 (04.08.1869) tarihli Meclis-i Mahsus mazbatası, s. 1-4; Düstûr, 1. Tertip, 2. Cilt, 18 Ca 1286 (26.08.1869), s. 302-309; Takvim-i Vekâyi, nr. 1140, 12 C 1286 (19.09.1869), s. 1-3; Musa Çadırcı, "Tanzimat Dönemi’nde Karayolu ...", s. 155-158; Nazım Berksan bu nizamnamenin tarihini 1282 (1866) olarak kaydetmiştir. Bkz. Nazım Berksan, a.g.e. , s. 11. Ancak yazar bu konuda yanlış tarih kaydetmiş olup, nizamnamenin asıl tarihi 1869 olmalıdır.

341 BOA. İ.MMS. 37/1549, 25 R 286 (04.08.1869) tarihli Meclis-i Mahsus mazbatası.

119

vilayet merkezlerinden Dersaadet’e, iskelelere ve demiryollarına ulaşan büyük caddelerdi. İkincisi; vilayet ve sancak merkezleri arasındaki vilayet caddeleri, üçüncüsü; kazadan kazaya olan yollar ile kazalardan büyük caddelere, demiryollarına ve iskelelere giden sancak yolları, dördüncüsü ise kazadan kazaya giden yolların aynı olup daimi suretle araba gelip geçmeyen nahiye yollarıydı. Böylelikle dört sınıfa ayrılan yolların iki taraflarına yapılacak hendekler ve kaldırımlar hariç genişlikleri de belirlenmişti342. Buna göre, 1. sınıf büyük caddelerin net genişliği 7 metre, her iki kenarında birer metre düzeltilmiş kısım olmak üzere toplam 9 metre olacaktı. İkinci sınıf yolların genişliği 5 metre 50 santim, kenarlar 1,5 toplam 7 metre; üçüncü sınıf yolların genişliği 4,5 ve kenarları 1 metre olmak üzere toplam 5,5 metre; dördüncü sınıf yolların genişliği ise 3 metre olacaktı. Yükseklerden geçen yolların genişletilmesi zor olursa, bir alt derecedeki genişlikte tutulması yeterli olacaktı.

Yokuşlarda eğim %6 ‘yı geçmeyecek, gerekli görüldüğü takdirde Nafia Nezareti’nin talimatı ile değişiklik yapılabilecekti. Aşağıdaki tablo 1869 tarihli Turuk ve Maâbir Nizamnamesi’ne göre yolların hangi ölçülerde yapılacağını göstermektedir343.

Tablo: 1869 Nizamnamesine Göre Yolların Sınıfları ve Ölçüleri

342 1861 düzenlemesinde yolların genişlikleri arşın olarak verilmişse de 1869 tarihli yeni düzenlemede ölçü birimi olarak metre kullanılmaya başlanmıştı.

343 Düstûr, 1. Tertip, 2. Cilt, 18 Ca 1286 (26.08.1869), “Turuk ve Maâbir Hakkında Nizamnamedir”, s. 302.

Yolun Sınıfı Şose Tarik Satıhları Yekûn Metre Santim Metre Santim Metre Santim I. Sınıf Yollar 7 - 2 - 9 - II. Sınıf Yollar 5 50 1 50 7 - III. Sınıf Yollar 4 50 1 - 5 50 IV. Sınıf Yollar - - - - 3 -

120

1 ve 2. sınıf yollarda çakıldan veya kırma taştan olan şoselerin kalınlığı en az 25 santimetre, 3. sınıf yollarda ise 20 santimetre olacaktı. Taşların büyüğü daima şosenin altına döşenip, üstüne konulacak ufak taşların kalınlığı 6 santimden fazla olmayacaktı. Yollar balıksırtı yapılıp ortalarından iki taraflarına her metrede 1 santimetre meyil verilecekti.

Düz yerlerde yolların iki tarafına hendek kazılacak, gereken yerlerde ise duvar ya da parmaklık inşa edilecekti. Yolların iki yanına yapılacak hendeklerin tabanı en az 25 santim ve derinliği en az 50 santim olacaktı. Ayrıca çaylara ve akarsulara tesadüf eden yerlerde köprü veya kemer inşa edilecekti.

İkinci bölüm (7-15. maddeler), “ Amele-i Mükellefeye Dairdir” başlığı altında, yol inşaatı ile yükümlü tutulanlar ve bunların yapacakları işler ile uymaları gereken kurallar ayrıntılı olarak belirlenmişti. Çalışmak ile yükümlü tutulanlar ya bedenen çalışacak ya da bedel vereceklerdi. Her şehir, kasaba ve köyden 16 yaş ila 60 yaş arasındaki erkekler ile bunların yük ve araba hayvanları her beş senede yılda yirmi gün çalışacaklardı. 1861 düzenlemesinde 18-60 yaş arası erkeklerin yolda çalışmakla yükümlü oldukları belirtilmişken, 1869 tarihli yeni düzenlemede 16 ile 60 yaş arası erkekler yükümlü sayılmışlardı344. Her vilayetin “Meclis-i Umumisi”

tarafından gerekli görüldüğü takdirde bu süre uzatılabilecek fakat bu müddet hiçbir zaman beş yılda on günü geçmeyecekti.

Yeni düzenlemede önceki uygulamalarda karşılaşılan sorunlar üzerine yeni açıklamaların yapıldığı görülmekteydi. Mesela yolda çalışmakla mükellef tutulanların yapacakları iş açıklanmaya çalışılmıştı. Buna göre; çalışmakla yükümlü amelelerin

344 18-60 yaş arası erkeklerin çalışmakla yükümlü tutulmaları hakkında bkz. BOA, İMM, no: 1021, 8 CA 1278 (11.11.1861); Düstûr, 1. Tertip, 4. Cilt, Tarihsiz, s. 522-530, “Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne Yollarının Tanzîm ve Tesviyesi Hakkında Nizâmnâme”, madde: 17. 16-60 yaş arası erkeklerin çalışmakla yükümlü tutulmaları hakkında bkz. Düstûr, 1. Tertip, 2. Cilt, 18 Ca 1286 (26.08.1869),

“Turuk ve Maâbir Hakkında Nizamnamedir”, madde: 7.

121

günlük işi toprak kazmak, taş çıkarıp kırmak ve döşemek; her bir hayvanın günlük işi ise bir miktar şoseye yetecek kadar taş nakil etmekti. Her şehir, kasaba ve köye yüklenen vazife inşaatın cinsine, taş çıkarılmasının zorluğuna ve nakliyatın uzaklığına göre hesap olunacaktı. Bu madde hükmü, 12 Rebiyü’l-evvel 1292 (18.04.1875) tarihli, “Turuk ve Maâbir Nizamnamesinin 9. Maddesine Tezyil Olunan Fırka-i Nizamiyedir” başlıklı düzenleme ile genişletilmişti345.

İmamlar, Papaz, Haham, mektep ve ders hocaları kişisel olarak ameliyatta çalışmak mecburiyetinden muaf idiler. Ancak, hizmetkâr ve havyanları için bir muafiyet söz konusu değildi346. 1861 düzenlemesinde belirtilen yol inşaatından muaf tutulanlara yeni eklemelerde yapılmıştı. Buna göre; Sakatlar, askerler ve zaptiye neferleri de yol hizmetinden muaf olup, bu kimselerin adları İhtiyar Meclislerince liva ve kazaya bildirilecekti. Ticaret veya başka bir hizmet için yerlerinde bulunmayanlar mahallinde bulunmadıkları müddetçe yerlerine adam çalıştıracaklardı.

Yol yapım çalışmalarının zamanı ve süresi Liva İdare Meclislerince belirlenecek, ziraat ve sanatın kesintiye uğramaması için özen gösterilecekti. Şehir, kasaba ve karyelerin inşaata uzaklıkları amelenin işleyeceği zamandan her bir saat için %5 gün tespitiyle hesaplanarak mükellefiyetlerinden düşülecekti. Eski uygulamaya göre hizmetlerini yerine getirenlere bir kıta pusula verileceği

345 Düstûr, 1. Tertip, 3. Cilt, 12 Ra 1292 (18.04.1875), s. 498. 9. maddede yapılan değişikliğe göre;

Turuk ve Maâbir Nizamnamesi gereği yükümlü olan ameleler hayvan ve arabalarıyla beraber, yevmiye ile köprü inşaatında çalıştırılan ustaların yanlarında da çalışacaklardır. Bkz: Basiret, nr. 1510, 21 Ra 1292 (27.04.2875), s. 3.

346 Din görevlileri hakkındaki bu düzenleme 18 L 1311 (24.04.1894) tarihli irâde-i seniyye ile biraz daha genişletilmişti. Yeni düzenlemeye göre; tekke ve zaviye şeyhleri de din görevlileri statüsünde kabul edilerek turuk ve maâbir inşaatından muaf sayılmışlardı. Bakınız: “Tekâya ve Zevaya Postnişinlerinin Turuk ve Maâbir Ameliyatı Mükellefiyetinden İstisnası Hakkında İrade-i Seniyye”, BOA. İ.TNF. 18 L 311 (24.04.1894); Düstûr, 1. Tertip, 6. Cilt, 18 L 311 (24.04.1894), s. 1474.