• Sonuç bulunamadı

VI. ARAŞTIRMANIN KATKILARI

2.2. TURĐZM SEKTÖRÜNDE BUTĐK OTEL ĐŞLETMELERĐ

3.1.1. Oluşumu ve Sınırları

Kapadokya Bölgesi’nin tarihin ilk günlerinden bugüne bu denli ilgi ve merak uyandırmasının ana nedeni sahip olduğu coğrafi yapısıdır. Önce doğa gerekli hazırlıkları yapmış -volkan patlamaları, depremler sayesinde meydana gelen peribacaları, vadiler, mağaralar vb.- daha sonra insanlar buranın doğal ortamının sunduğu fırsatlardan yararlanarak bölgeye yerleşmişler ve tarihi değerleri yaratmışlardır. Bu amaçla bölgenin oluşumu geçmişte olduğu kadar bugünde pek çok açıdan –tarih, turizm, doğal yaşam, ekonomi vb.- son derece önemlidir.

3.1.1.1. Oluşumu

Kapadokya, coğrafi olaylar sonunda volkan patlaması, deprem, sel suları, erozyon vb. meydana gelen doğa harikaları ile kaplı eşsiz bir turizm bölgesidir. Günümüzden yaklaşık yirmi beş milyon yıl önce, Neojen dönemde, yani III. Jeolojik zamanın sonu, dördüncü zamanın başında, bölgede yükselen pek çok yanardağın sivrilip lavlarını milyonlarca yıl bölgeye bırakması sonucunda, bu seyrine doyulmaz manzaranın ilk tohumları atılmaya başlanmıştır (Mülayim, 1996:34–47).

Büyük bir üçgeni andıran Kapadokya’nın üçayağına doğa tarafından yerleştirilen, bölgenin en önemli volkanları, Erciyes (Argeus-3917m.), Hasan (3268 m.) ve Melendiz (2963m.) dağları çok sayıdaki yanardağ ile birlikte patlayarak, yerkabuğunun derinliklerindeki magmalarıyla -yanıcı ve kızgın madde- milyonlarca yıl bölgeyi adeta bir örtü gibi kaplamışlardır. 400 km. hızla patlayan yanardağlardan önce gazlar, sonra katı atıklar- obsidyen, çakmaktaşı, bazalt vb.- farklı nitelikteki taşlar, bölgeyi sadece kaplamamışlar aynı zamanda yer seviyesinden 150–200 metre yükseltmişlerdir. En son olarak tüm taşların üzeri yanardağların lavlarıyla örtülmüş ve bunların şiddetiyle oluşan yer sarsıntıları (depremler) bölge oluşumunun ilk mimarları iç kuvvetler olarak görevlerini tamamlayarak sahneden çekildiler.

“ Söz konusu olan bu üç mimar, farklı zanlarda ve farklı dirençte yeryüzüne çıkan volkanik elemanlarla önce kendilerini şekillendirdiler… püskürttükleri maddeler yetmemeye başlayınca çevrelerinde ikincil koniler(parazit konileri) oluştu. Ve yöre büyüklü küçüklü kraterlerle adeta donatıldı” (Mülayim, 1996:

34).

Çok uzun zaman alan ve bugün iç kuvvetler olarak adlandırdığımız bu olaylar zincirinin görevlerini tamamlamasıyla, Kapadokya'nın bugünkü görünümünün ana hatlarını çizmiş oldu (Mülayim, 1996: 34–47). Bu uzun zaman dilimi, M.Ö.2000’lere kadar sürdü. Ancak bölgedeki kısa süreli patlamaların milattan önceki dönemlerde de aralıklarda devam ettiği bilinmektedir. Öyle ki bölgede yaşayan ilk çağ halkları bu patlamaları dağların içine saklanan canavarların yaptıklarına inanıp onlara adak sunarlardı (Korat, 2003; Sağdıç, 1994:15–42). Buna ek olarak, Anadolu' da ilk yerleşik yaşam alanlarından olan Çatalhöyük'ün sakinleri tarafından (M.Ö.573) Hasan Dağı'nın patlarken çizilen resmi, dünyanın ilk peyzaj mimari resmi olarak kabul edilmektedir. Daha sonra ki dönemlerde, özellikle Helenistik dönemde (M.Ö.323–317) patlamaların neden olduğu yangınların bölgeyi sarmışlardır (Sağdıç, 1994:15–42).

Đç kuvvetlerin görevini tamamlamasının ardından, zaman zaman onlar devam ederken de meydana gelen dış kuvvetler, bu doyumsuz şekillerin oluşumuna katkıda bulunmak için, tarih sahnesine çıktılar. Bölgenin diğer mimarları olan dış kuvvetler, rüzgâr, kar, yağmur, buzul, sel suları, nehirler ve erozyondur. Bütün bu doğal çabalar sonunda, bugün Kapadokya ile adeta özdeşleşen ‘Peribacaları’ olarak anılan coğrafi oluşumlar tüm bölgeyi kapladılar. Peribacaları; farklı biçim ve renkte, gövdeleri koni, silindirik veya asimetrik şekilde, tek ya da ikili-üçlü birleşik gövdeli, başlıklı veya başlıksız çeşitleri olan nadide coğrafik oluşumlardır. Peribacalarının farklı şekil ve renkte olmalarının nedeni de o bölgedeki kayaç türüyle yakından ilgilidir. Atıkların içinde bulundurdukları kimyasal özellikler o kadar önemlidir ki, şu an ki oluşumların şekilleri, aşınmaları, renkleri ile hayatta kalma süreleri buna bağlıdır. Bölge genelinde tomografik yapı değişince değişebilen oluşumların –peribacalarının- birbirlerine benzeyenleri aynı yerde toplanırlar. Peribacalarının çoğunlukla sarı, beyaz, pembe gri ve siyah renkte olmaları içinde barındırdıkları bu kimyasal özellikler neden olmaktadır (Mülayim ve Tuncer, 1996:33–55).

”Volkanik tüflerin oluşturduğu vadilerde yamaçlardan inen sel sularının ve rüzgârın, tüflerden oluşan volkanik yapıyı aşındırması ”Peribacası” dediğimiz

dünya harikası şekillerin oluşmasını sağlamıştır. Dünyada bu büyüklükte bir alanda, bu yoğunlukta kırgıbayır ve konilerle donanmış doğal yapılar ancak çok sınırlı alanlarda görülmektedir. ...Sel sularının, kısaca erozyonun oluşturduğu Peribacaları; konili, mantar biçimli, silindirik, düzensiz lav akıntıları altında oluşan, sütunlu ve yivlerin etkisiyle oluşanlar gibi formlar sergilemektedirler” (Gürsoy, 2005).

Bölgenin şekillenme işlemi günümüzde de devam etmektedir. Yani Kapadokya Bölgesi, milyonlarca yıl öncesine giden oluşumunu henüz tamamlamamıştır (Mülayim, 1996: 34–47).

3.1.1.2. Sınırları

Kapadokya, turizm akımından etkilenen, ekonomik ilişkileri ve sosyal hayatı turizmin etkilerini taşıyan, Türkiye’nin en çok turist çeken turizm destinasyonlarından biridir.1 Bugün Kapadokya, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Niğde illeri arasında kalan bölgedir. Ancak turistik Kapadokya, turistlerin yoğun olarak ziyaret ettikleri, Nevşehir ili, ilçeleri, kasaba ve köyleri -Avanos, Ürgüp, Göreme, Ortahisar- Đbarhimpaşa, Mustafapaşa, Zelve – ile Aksaray ilinin ilçe ve köylerinden- Güzelyurt, Selime, Ihlara- meydana gelmektedir.

“Bugünkü Kapadokya Kayseri, Niğde ve Kırşehir üçgeni içinde kalan coğrafi bölge olarak düşünülmelidir” ( Korat, 2003).

Kapadokya Bölgesi’nin sınırları tarih boyunca farklı uygarlıklarca sürekli değişmiştir. Literatüre göre Kapadokya sınırları;

“M.Ö. Mayıs 585 tarihinde, dünyada ilk kez Miletli Thales güneş tutulmasını günü gününe hesap etmişti. Ancak bundan haberi olmayan Lidya ve Med orduları savaş durumundaydılar. Savaşın en kızgın anında birden ortalık karardı, gündüz gece oluverdi. Her iki tarafta bunu, tanrıların öfkeleri olarak yorumladılar. Hemen barış yapıldı, kardeşlik andı içildi. Kızılırmak sınır

1

Turizm bölgesi, Turizm Bakanlığı’nın önerisi, Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilir ve bu bölgelerin öncelikli olarak mevkii, sınırları yine Turizm Bakanlığı’nın önerisi, Bakanlar Kurulu Kararı ile saptanan ve duyurulan doğal ve sosyo- kültürel olarak yoğunlaştığı yerler olarak hizmet verirler ( Usta,1992).

olacak biçimde Küçük Asya toprakları Lidyalılar ve Medler arasında ikiye pay edildi” (Sağdıç, 1994).

Strabon’a göre; “Ve Kappadokia çeşitli kısımları olan bir ülkedir ve birçok değişiklikler geçirmiştir. Fakat bu ülkenin aynı dili kullanan sakinlerinin, güneyde Kilikia Taurosları diye adlandırılan dağlar, doğuda Armenia ve Kolhis ve değişik dil konuşan aradaki halklar ve kuzeyde Halys nehrinin ağzına kadar Eukseninos ve batıda hem Paplagonialı kabileler ve hem de Phrygia’da yerleşmiş olan Trakheia’da oturan Kilikialılar tarafından çevrilmiş oldukları söylenebilir” ( Pekman, 1993).

“Büyük (Megale) Kappadokia, Halys/Kızılırmak ve Tuz (Tatta) Gölü ile Phrygia’dan: kuzeybatıda Kızılırmak ( Hallys) ile Paphlagonia’dan; doğuda, Euphrates/Fırat ile Urartu’dan, güneydoğuda, Güneydoğu Toroslar zinciri ile Kommagene’den; güneyde Toroslar zincirin Düz Kilikia / Çukurova’yı kuzey yandan çevreleyen bölümü ile Kilikia’dan belirgin biçimde ayrılır” (Umar, 2008).

Kapadokya Bölgesi’ni kaplayan eşsiz oluşumları, peribacalarını, vadileri içinde barındıran kuzey-güney 170km, doğu-batı 150 km.lik alandır (Mülayim ve Tuncer, 1996:33–55).