• Sonuç bulunamadı

Genel Olarak Disiplin Suç ve Cezaları

II. DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA NEDENİYLE MEMURLUĞUN

1. Genel Olarak Disiplin Suç ve Cezaları

İdarenin belirli bir statü ilişkisi içinde olduğu devlet memurlarına, bulunulan memurluk statüsünün kurallarına aykırı davranmaları halinde uyguladığı idari yaptırımlara disiplin cezaları denilmektedir. Disiplin cezası, kamu kurum ve kuruluşlarında, hukukça çerçevesi çizilmiş düzene uyulmasını sağlama adına alınmış kurallara aykırılığın bir sonucu olarak o toplulukta yer alan ve disiplin düzenine tabi kişilere uygulanan yaptırımlardır72.

Ceza hukukuna en fazla yaklaşan idari yaptırım türü disiplin cezalarıdır73. Bununla beraber disiplin cezasını gerektiren eylemler ceza yargılamasının konusu dışında kalmaktadır. Ceza yargılamasının konusunu toplum düzenini bozan ve suç olarak tanımlanan eylemler oluşturmaktadır. Disiplin cezasını gerektiren eylemler ise memurluk statüsünde bulunan devlet memurlarının o memurluk statüsüne ait kuralları ihlal eden davranışlarıdır74. Memurlara verilen disiplin cezalarının amacı kamu hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesi için kamu hizmetinin insan unsuru olan ve kamu hizmetini sunan devlet memurlarının görevlerinde daha dikkatli ve özenli olmalarını sağlamaktır. Ceza kanunları ile getirilen yaptırımlar ise toplumsal düzenin korunmasını ve sağlanmasını amaçlamaktadır. Disiplin cezaları ceza hukuku anlamında ceza sayılmazlar75. İdarenin isleyişinde hiyerarşik bir yapının mevcudiyeti kaçınılmazdır. Bu hiyerarşik yapının korunması da disiplin kuralları sayesinde olmakta ve böylece kamu hizmetleri belli bir düzen içerisinde aksamadan yürütülebilmektedir76. Disiplin cezaları idari örgütlenmenin bir sonucu olduğundan, yaptırımlar hiyerarşik üst yada kurul tarafından belirlenir77.

Disiplin hukuku ve ceza hukuku birbirinden farklı olmakla birlikte aynı eylemden dolayı aynı anda ve birbirlerinden bağımsız olarak işlemelerine engel bir

72

KAYA N. - DOĞAN C., Soruşturma Rehberi, Ankara, 2002, s. 7.

73

OĞURLU Y., İdari Yaptırımlar Karşısında Yargısal Korunma, Ankara 2001, s. 42

74

TAŞKIN A. , Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Ankara 2006, s. 126-127

75

GİRİTLİ İ. Amme İdaresi Teşkilatı ve Personeli, İstanbul 1975, s.318

76

GELEGEN T., “Kamu Yönetiminde Disiplin ve Disiplin Cezaları”, D.D., Cumhuriyetin 50. Yılı Özel Sayısı, Ankara, 1973, s. 225.

77

ASLAN Z., 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve Cezaları, İstanbul 2001, s. 26-28

durum yoktur. Bir eylem karşılığında ceza kanunu hükümlerine göre ceza verilmesi ve disiplin hükümlerine göre de disiplin cezası verilmesi mümkündür. Ceza uygulaması ile disiplin uygulaması arasında amaç, kapsam, usul ve sonuçları bakımından temel nitelik farkları mevcuttur. Bu nedenle kanun koyucu ceza uygulaması ile disiplin uygulamasını iki ayrı ve farklı alan olarak görmekte ve bunların birbirlerini etkilemesine engel olacak düzenlemeler yapmaktadır. 657 sayılı Kanun’un 131’inci maddesinde, aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olmasının, disiplin kovuşturmasını geciktiremeyeceği ve memurun ceza kanununa göre mahkûm olması veya olmaması hallerinin, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamayacağı yani disiplin soruşturmasının ve ceza kovuşturmasının birbirinden bağımsız olarak yürütülebileceği belirtilmiştir. Ancak ceza yargılaması sonucunda memur suçun oluşmadığı yada eylemin memur tarafından yapılmadığı gerekçesi ile beraat ederse kuşkusuz bu durum disiplin soruşturmasını ve disiplin cezasını da etkileyecektir. Çünkü ceza mahkemelerinin eylemin gerçekleşmediğine ilişkin kararları kesin hüküm oluşturduğundan bu kararlar disiplin amirlerini ve disiplin kurullarını bağlayıcıdır78. Ancak memur ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliğinden beraat etmiş ise bu durum disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmemektedir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 20.06.2003 tarihi kararı ile 657 sayılı Yasanın 131’inci maddesine göre memurun ceza yasasına göre mahkum olması yada olmamasının disiplin cezasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğini, disiplin hükümleri bakımından memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelikte ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu anlaşılan davacıya adli yargıda suç sayılan fiili nedeniyle delil yetersizliğinden beraat etmiş olduğuna bakılmaksızın devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını belirtmiştir79.

Ceza yargılaması sonucunda verilecek kararın disiplin hukukunu da etkilemesi nedeniyle özellikle devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmeden önce ceza

78

ONAR S.S., İdare Hukukunun Umumi Esasları, İstanbul 1966, s. 119, DİLEK M. “Memur Disiplin Hukukunun ve Disiplin Soruşturmasının Temel Esasları”, Türk İdare Dergisi, Y.71, S.y. 423, Haziran 1999, s.28-29

79

D.İ.D.D.K., E:2003/67, K:2003/436, D.G.D., S.y. 3, Danıştay 8. Daire, E:1994/7095, K:1996/3113, D.D., S.y. 93,

yargılamasının sonucunun beklenmesinin yerinde olacağı düşünülebilir. Ancak Devlet Memurları Kanunu’nun 131’inci maddesi disiplin cezası verilmeden önce ceza yargılamasının sonucunun beklenmesine gerek görmemiştir. Bununla birlikte 657 sayılı Kanunda yer alan disiplin soruşturması ve disiplin cezası ile ilgili zamanaşımı süreleri dikkate alındığında ceza yargılamasının sonucunun beklenmemesi yerinde olacaktır. Aksi takdirde ilgili devlet memuru ceza yargılaması sonucunda mahkûm olsa bile yargılama sürecinde disiplin soruşturması ve disiplin cezası ile ilgili zamanaşımı süreleri geçebileceğinden, bu memura disiplin cezası verilme imkânı ortadan kalkacaktır.

Disiplin cezası olarak devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılan memurun ceza yargılaması sonunda beraat etmesi ve tekrar memuriyete dönmek istemesi durumunda; kişinin memurluğa tekrar kabul edilmesinde beraat kararının gerekçesi önemlidir. Kişi ceza yargılaması sonucunda eylemin gerçekleşmediği yada failin o olmadığı gerekçesi ile beraat ederse; idare o kişiyi tekrar memuriyete atamalıdır80. Ancak Danıştay 5’inci Dairesi 08.10.1985 tarihli kararı81 ile, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Koordinasyon ve Genel Arşiv Dairesi memuru olarak görev yaparken Sandık Yüksek Disiplin Kurulunun 11.03.1981 tarih ve 35 sayılı kararı ile devlet memuriyetinden çıkarma cezası ile tecziye edilen davacının, sınav kazandı belgesinin sahte olmaması nedeniyle 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı üzerine eski görevine dönme isteminin reddi üzerine açtığı davada; sınav kazandı belgesinin sahte olmadığının mahkeme kararıyla tespit edildiği, bu nedenle davacının atanma isteminin reddinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle işlemi iptal eden Ankara 3’üncü İdare Mahkemesi kararını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin (E) bendinde "Devlet Memurluğundan çıkarma; bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır" denilmiş, Emekli Sandığı Disiplin Kurulları Yönetmeliğinin 4. maddesinin (E) fıkrasının (b) ve (ı) bentlerinde de aynı hükme yer verilmiştir. Davacı devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığına ve bu işlemin iptali için herhangi bir dava açmamakla işlem kesinleştiğine göre bu işlem ortada dururken yeniden devlet memurluğuna atanması mümkün değildir gerekçesi

80

KAMAN KARAN N. a.g.e., s. 98

81

ile bozmuştur. Kararda devlet memurluğundan çıkarma cezasının kesinleştiği bu nedenle davacının yeniden devlet memurluğuna atanamayacağı belirtilmiş ise de; ilgili kişiye yüküm yükleyen sakat idari işlemlerin bu işlemleri tesis eden idarelerce her zaman geri alınabileceği; çünkü bu tür işlemlerin belli bir süre geçtikten sonra da idarece geri alınmalarının hukuki ilişkilerde istikrar ilkesini zedelemeyeceği kabul edilmektedir. Bu açıklama ışığında olaya bakıldığında ilgili idarenin davacıya yüküm yükleyen sakat devlet memurluğundan çıkarma işlemini her zaman geri alabileceği ve bu sayede davacının tekrar memuriyete dönebileceği düşünülmektedir.