• Sonuç bulunamadı

Devlet Memurluğundan Çıkarılmayı Gerektiren Disiplin Suçları

II. DEVLET MEMURLUĞUNDAN ÇIKARMA NEDENİYLE MEMURLUĞUN

2. Devlet Memurluğundan Çıkarılmayı Gerektiren Disiplin Suçları

Devlet memurluğundan çıkarma cezası, ilgilinin bir daha devlet memurluğuna alınmamak üzere devlet memurluğundan çıkarılmasıdır82.

Devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren fiil ve haller 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 125/E maddesinde şu şekilde sayılmıştır, a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak, b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek, c) Siyasi partiye girmek, d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek, e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak, f) Amirine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak, g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak, h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak, ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek, j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak, k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek. Öte yandan

82

SANCAKDAR O., Disiplin Yaptırımı Olarak Devlet Memuriyetinden Çıkarma ve Yargısal Denetimi, Ankara 2001, s. 387-388, YILDIRIM R. Açıklamalı Kaynakçalı İdare Hukuku Kavramları Sözlüğü, Konya 2006, s. 123

anılan maddede sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları verileceği belirtilerek idareye takdir yetkisi verilmiştir.

a. İdeolojik veya Siyasî Amaçlı Eylemler Nedeniyle Devlet Memurluğundan Çıkarılma

İdeolojik veya siyasî amaçlı eylemler 657 sayılı Kanunun 125/E-a maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre; “İdeolojik veya siyasî amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak” Devlet memurluğundan çıkarılma cezasını gerektirir. Madde içinde geçen kavramları kısaca açıklamak gerekir:

aa. İdeoloji ve Siyaset

İdeoloji, dünya ve toplum hakkında, bir bireyle uyumlu ve tutarlı inanç ve bilgiler bütünüdür. Buna göre ideoloji bir insanın dünyaya, topluma, tarihe, insana, eşyaya ve Tanrı'ya bakış açısını belirleyen bir etmendir. İdeoloji insanın kendi dışındaki insanlarla, toplumların toplumlarla ilişkisidir83. Burada ideolojiden anlaşılan, belli bir toplumu korumak, değiştirmek ya da yıkmak üzere girişilen bir eyleme mesnet teşkil eden bir açıklama sistemidir.

Siyaset, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı, devletin veya siyasî bir toplumun idaresi olarak tanımlanmaktadır. Siyaset aynı zamanda iktidara sahip olanları etkileme ve ülke yönetimini ele geçirme (iktidarı) amacıyla faaliyette bulunmayı ifade etmektedir.

Danıştay 12’nci Dairesi 20.12.2001 tarihli kararında84, davacının belli bir ideolojinin simgesi olarak kabul görmüş olan kılık kıyafetle görevini sürdürmesinin kasıtlı olduğunu ve bu davranışının siyasi amaçlı bir eylem niteliği taşıdığını belirtmiştir.

83

DOĞAN İ., Sosyoloji, İstanbul 2000, s. 285

84

bb. Siyasal Suç

Devlet belirli bir toprak üzerinde belirli bir insan topluluğunu organize eden siyasal bir örgütlenme biçimidir85. Devletlerin kendine özgü hakları ve görevleri bulunmakta, devletler belirli bir anayasal temel üzerinde yer almaktadır. Siyasal suç kavramını yalnızca siyasal iktidarı hukuka aykırı şekilde ele geçirmek veya etkilemek değil aynı zamanda devletin siyasal, idarî ve adlî menfaatlerini, ülke içinde ve dışında varlığını, devamlılığını, kendisini oluşturan ana unsurların güvenliğini de etkilemektir. Buna göre siyasal suç kavramı, siyasal iktidarın kullanılmasını, elde edilmesini, siyasal iktidara etkili olunmasını ve devletin siyasal menfaatlerine ve temel varlığına ilişkin hukuka aykırı fiillerin tümünü içine almaktadır86.

Objektif nitelikteki siyasal suçlar, Türk Ceza Kanununda yer alan devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar olarak kabul edilmektedir87. Siyasal suç sayılan fiillerle ihlal edilen doğrudan doğruya devletin varlığı, düzeni, fonksiyonları, yükümleri, maddî yapısı ile ilgili menfaatleri kuran ve düzenleyen normlardır. Ceza normları, devlet denilen siyasî yapının ve iktidar düzeninin varlığını her türlü hukuk dışı fiile karşı korumaktadır88.

Devletin aktif ve dinamik yönü siyasal iktidar ile oluşmaktadır. Siyasal yapı, siyasî iktidarın yöneliş ve eğilimlerine göre biçimlenerek bir düzen oluşturmaktadır. Siyasal iktidarın biçimlenmesi, işlemesi, kişilerle siyasal iktidar arasındaki ilişkiler ve sınırlar, anayasalar tarafından belirli bir sisteme bağlanmıştır. Bu şekilde anayasa tarafından kurulan düzene karşı fiiller suç sayılmaktadır. Öte yandan her siyasal düzen belirli bir ideolojik temel üzerine oturtulmuştur. İdeolojiler sadece birer teori olmayıp aksiyon yönü de mevcuttur. İdeolojilerin dinamizmi düzenle ilgili ve etken olunca, ideolojik sistem değişimi doğal olarak siyasî iktidar düzeninin de değişimi anlamını taşıyacaktır. Demokrasilerde, siyasî iktidar düzenine temel olan ideolojiye karşıt ideolojilerin açıklanması ve telkini suç sayılmamakta, fakat bu ideolojilerin

85

TANİLLİ, S., Devlet ve Demokrasi, İstanbul, 1988, s.9

86

BAYRAKTAR, K., Siyasal Suç, İstanbul, 1982, s.66

87

ÖZEK Ç., Devlete Karşı Suçlar, İstanbul 1976

88

hukuk dışı usullerle dinamik hale getirilerek düzenin değiştirilmesi suç sayılmaktadır89.

cc. Kurumun Huzur, Sükûn ve Çalışma Düzenini Bozmak

Devlet memurlarının, kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini siyasî ve ideolojik amaçlarla bozmaları ifadesi ile neyin kastedildiği konusunda 657 sayılı Kanunda bir açıklık yoktur. Kanunun 125/B-l maddesine göre, kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, kınama cezasını gerektirmekte, ancak aynı suçun ideolojik veya siyasî amaçlarla işlenmesi halinde madde 125/E-a'ya göre memurluktan çıkarma cezasını gerektirmektedir90.

Kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzeninin bozulması, Devlet Memurları Kanununda memurlar için getirilen ödev ve sorumlulukların91 yerine getirilmemesi ya da memurların uymaları gereken yasaklara92 uymamaları olarak yorumlanabilir. Çünkü kamu kurumlarında da özel teşebbüslerde olduğu gibi verimlilik esastır. Amaç, en az personelle, en az maliyetle, en az emek ve zaman harcayarak kamu hizmetlerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Normalin veya beklenenin üzerinde çalışma ve başarı gösteren devlet memurları ödül, disiplin kurallarını ihlal ederek beklenmeyen ve istenmeyen hareketleri olan devlet memurlar ise ceza almaktadır. Devlet memurlarına verilen ödül ve cezanın tek amacı verimliliktir; kamu hizmetinin en iyi şekilde topluma sunulmasıdır93.

Siyasî veya ideolojik amaçla kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzeninin bozulması; diğer bir ifadeyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda devlet

89

ÖZEK Ç., a.g.e. s. 46-49

90

KAMAN KARAN N. a.g.e. s. 133

91

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre memurların “Ödev ve Sorumlulukları”, Sadakat (md.6), Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık (md.7), Davranış ve İşbirliği (md.8), Yurt Dışında Davranış (md.9), Amir Durumunda Olan Devlet Memurlarının Sorumlulukları (md.10), Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları (md.11), Kişisel Sorumluluk ve Zarar (md.12), Kişinin Uğradığı Zararlar (md.13), Mal Bildirimi (md.14), Basına Bilgi ve Demeç Verme (md.15), Resmi Belge, Araç ve Gereçlerin Yetki Verilen Mahaller Dışına Çıkarılmaması ve İadesi (md.16)

92

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre memurların uymaları gereken “Yasaklar”, Toplu Eylem ve Hareketlerde Bulunma Yasağı (md.26), Grev Yasağı (md.27), Ticaret ve Diğer Kazanç Getirici Faaliyetlerde Bulunma Yasağı (md.28), Hediye Alma, Menfaat Sağlama Yasağı (md.29), Denetimindeki Teşebbüsten Menfaat Sağlama Yasağı (md.30), Gizli Bilgileri Açıklama Yasağı (md.31)

93

memurları için getirilen ödev ve sorumlulukların siyasî veya ideolojik amaçla yerine getirilmemesi ya da uyulması gereken yasaklara siyasî veya ideolojik amaçla uyulmaması bu bent kapsamındaki suçu oluşturacaktır. Buradaki saik, siyasî veya ideolojik amaç gütmektir. Salt olarak siyasî veya ideolojik amaçla hareketlerde bulunmak bu suçun oluşumu için yeterli değildir. Ayrıca söz konusu eylemler nedeniyle kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenin de bozulması gereklidir. Kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzeninin bozulmasından anlaşılması gereken; kamu hizmetinin sunumunda verimliliğin düşmesi, sunulan kamu hizmetinin kalitesinin azalması veya kamu hizmetini sunan devlet memurlarının psikolojik ve ruhsal olarak yorulması ve yıpranmasıdır. Burada belirtilen hususların objektif olarak tespiti çok zor olduğundan ve bu tespitin yapılması noktasında idarenin takdiri olduğundan bu durum keyfi uygulamalara açıktır.

Danıştay kararlarında, memurun görev yaptığı kurumun dışında yapılan siyasî veya ideolojik faaliyetlerin, ayrıca suç niteliği taşımamaları ve devlet memurunun yetkisini ve nüfuzunu kullanmaması kaydıyla, devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirmeyeceği belirtilmektedir. Danıştay 10’uncu Dairesi 15.12.1987 tarihli kararında, komiser yardımcısı olan davacının arkadaşları ile birlikte evlerde siyasi konuşmalar yaptığı, hiçbir siyasi eyleminin bulunmadığı, evlerdeki konuşmalarında sohbet ve tartışma niteliğini taşıdığı ve "yasa dışı örgüt kurmak ve bu örgüte üye olmak" suçundan davacı ile birlikte yargılanan doktorlar hakkında açılan kamu davasında da beraat kararı verildiği, bu durumda davacının yetkisini ve nüfuzunu kötüye kullandığından söz edilemeyeceği gibi siyasi eylemde de bulunmadığının anlaşılması karşısında meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasında mevzuata uygunluk bulunmadığını belirtmiştir94.

Kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozan siyasî veya ideolojik hareketlerin adlî açıdan suç teşkil etmesi gerekmez. Çünkü 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/E fıkrası altındaki Devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren hükümlerden bazıları ceza hukuku anlamında adlî olarak suç teşkil etmemektedir. Bu duruma göre; bir memurun Devlet memurluğundan çıkarılma cezası ile cezalandırılması için bir suçtan dolayı yargılanıp mahkûm olması

94

gerekmemektedir. Memurun yapmış olduğu eylem adlî yönden suç teşkil etmese de siyasî veya ideolojik amaçlarla kurumun huzur, sükûn ve düzenini bozan memur Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılır95.

dd. Siyasî ve İdeolojik Amaçlı Grev

Kamu hizmetlerinin sürekli ve kesintisiz olarak yerine getirilmesi gerektiğinden, Devlet Memurları Kanunu ile memurların hizmeti yavaşlatacağı yada aksatacağı veya keseceği düşünülen bütün davranışları yasaklanmıştır. Kanunun 26/2’inci maddesinde, Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görevlerine gelip de Devlet hizmetlerinin ve işlerinin yavaşlatılması veya aksatılması sonucunu doğuracak eylem ve hareketlerde bulunmaları yasaktır denilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 27’nci maddesine göre; Devlet memurlarının greve karar vermeleri, grev tertiplemeleri, ilân etmeleri ve bu yolda propaganda yapmaları yasaktır. Devlet memurları, herhangi bir greve veya grev teşebbüsüne katılamazlar, grevi destekleyemezler veya teşvik edemezler.

Grev, işçilerin topluca işi bırakmalarını ifade eder. Çalışmanın durdurulması ya da işin bırakılması olgusu, işçilerin iş sözleşmesi gereğince yapmakla yükümlü bulundukları iş görme borcundan kaçınmaları, işlerini ifa etmemeleri ile ortaya konulur96.

2822 sayılı Kanunun 25/3’üncü maddesine göre, Kanunî grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve kanun dışı grev denilir. Bu tanım işçiler için söz konusudur. Memurların yaptıkları veya katıldıkları grevler 657 sayılı Kanun uyarınca onlar açısından zaten kanun dışıdır. Çünkü mevzuatımız memurların grev yapmalarını veya greve katılmalarını yasaklamıştır.

2822 sayılı Kanunun 25’inci maddesine göre, siyasî amaçlı grev, genel grev ve dayanışma grevi kanun dışı grevdir. İşyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler hakkında kanun dışı grevin müeyyideleri uygulanır. Devletin ülkesi

95

TAŞKIN A. a.g.e., s.228

96

ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, millî egemenliğe, Cumhuriyete, millî güvenliğe aykırı amaçla grev yapılamaz.

İşçilerin, topluca çalışmama konusunda aralarında anlaşarak veya topluca çalışmamaları konusunda bir kuruluşun almış olduğu karara uyarak bazı politik amaçları gerçekleştirmek için işlerini bırakmaları siyasî amaçlı grevdir.

657 sayılı Kanunun 125/E-a maddesinde ideolojik veya siyasî amaçlarla yapılacak grev gibi eylemlere devlet memurluğundan çıkarma cezası öngörülmüş olmasına rağmen, yine aynı maddede disiplin cezasına nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezası verileceği belirtildiğinden, her tür grevin devlet memurluğundan çıkarma sebebi olarak yorumlanma tehlikesi vardır. Ancak Danıştay, kararlarında iş bırakma eylemlerinin nedeni araştırılmaksızın doğrudan doğruya grev olarak nitelendirilmesini doğru bulmamaktadır97. Danıştay kararlarında, iş yapmamanın doğrudan doğruya grev olarak nitelendirilemeyeceği, nedenin araştırılması gerektiği belirtilmektedir98.

657 sayılı Kanunun 125/E-a maddesinde belirtilen siyasî veya ideolojik amaçlı grev Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 25’inci maddesinde kanun dışı grev çeşitleri arasında sayılmıştır99.

ee. Boykot

Grev, çalışanların toplu bir şekilde çalışmaktan kaçınmalarını, işlerini bırakmalarını ifade etmektedir. Boykot ise, ekonomik, sosyal yaptırımlarla toplu olarak uygulanan manevi bir ambargodur ve işin bırakılması söz konusu değildir.

Sözlük anlamıyla boykot; bir insan topluluğunun, aniden veya önceden planlayarak, bir veya birden çok kimselerle sosyal veya ekonomik ilişkilerini kesmesi olarak tanımlamaktadır100. Boykotta amacın mutlaka iş hukukuna ilişkin

97

KAMAN KARAN N. a.g.e. s. 138

98

Danıştay 10. Daire, E:1984/381, K:1985/201, Danıştay 5. Daire, E:1982/3080, K:1983/8587, D.B.B.

99

TAŞKIN A. a.g.e. s.234

100

olması gerekmez. Boykot, boykot edilen işverenin siyasî görüşüne veya işverenin iktisadi hayattaki tutumuna karşı da yapılabilir.

ff. İş Yeri İşgali ve İşi Yavaşlatma

İşyerini işgal, şiddet ve tehdit kullanmadan işyerine el koymadır. İşgal, birden fazla kişi tarafından yapılabileceği gibi tek kişi tarafından da yapılabilir. İşgalin az veya çok sürmesi ve işgalcilerin sayısı önemli değilse de bu işgalin görev yapılmasına engel olması önemlidir. İşgalin yapılmasını engellediği kamu hizmetinin niteliği veya işgalin hizmetin bir kısmını etkilemesi eylemin oluşmasında etkili değildir101.

İşi yavaşlatma ise, çalışanların işlerinin başında olmalarına rağmen, işin verimini azaltmalarıdır.

Anayasanın 54’üncü maddesinde “Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.” denilmek suretiyle bu tür eylemler herkes için yasaklanmıştır.

Sonuç olarak grev, boykot, iş yavaşlatma, işgal gibi eylemler devlet memurları için de yasaklanmıştır. Bu tür eylemlerin siyasî veya ideolojik amaçlarla yapılması halinde ise 657 sayılı Kanunun 125/E-a maddesinde, devlet memurluğundan çıkarma cezası öngörülmektedir.

b. Siyasî, İdeolojik veya Yasak Yayınlara İlişkin Eylemler

657 sayılı Kanunun 125/E-b maddesine göre; yasaklanmış her türlü yayını veya siyasî veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren bir eylemdir.

Devlet Memurları Kanununun 125’inci maddesinin (E) fıkrasının (b) bendi, devlet memurlarınca, yasaklanmış her türlü yayının, siyasî veya ideolojik amaçlı

101

bildiri, afiş gibi yayınların basılmasını, çoğaltılmasını, dağıtılmasını ya da kurumlara asılmasını, devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirecek fiil ve haller arasında saymıştır. Bu düzenleme ile 657 sayılı Kanun’un 125’inci maddesinin (E) fıkrasının (a) bendinde olduğu gibi memurların siyasî ve ideolojik tarafsızlığının sağlanması amaçlanmıştır. Ancak (b) bendinde (a) bendinden farklı olarak memurların kurum dışı faaliyetleri de dikkate alınmıştır102.

5187 sayılı Basın Kanunu’nun103 2’nci maddesine göre; basılmış eser, yayımlanmak üzere her türlü basım araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınlarını ifade etmektedir.

Devlet Memurları Kanununun 125’inci maddesinin (E) fıkrasının (b) bendinde basmak, çoğaltmak, dağıtmak, asmak veya teşhir etmek gibi eylemlerden bahsedildiği için memurluktan çıkarılmayı gerektirecek yasak ya da ideolojik veya siyasî amaçlı bildiri, afiş, pankart ve benzerlerinin fiilen yayınlanmış olması gereklidir. Basın hukukuna göre yayının çeşitli şekilleri olsa da yayının esas şekli dağıtılmadır. Dağıtılma şeklinde yayında, ulaşılan kişilerin sayısı yayının gerçekleşmesi yönünden önemlidir. Bir nüshanın tek kişiye verilmesi dağıtma eyle- mini oluşturmaz104. Dağıtım için ne kadar sayıda insana nüsha verilmesi gerektiği somut olayın özelliklerine göre değişir. Basılmış eser nüshalarının özel ilişkiler içinde ulaştırılması, yani muhataplarına gizli olarak verilmesi halinde basın hukuku anlamında yayından söz edilememektedir. Dağıtılma eyleminde gizliliğin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından, ulaşılmak istenen kişilerin sayısına, bu kişilerin belirli olup olmadıklarına ve dağıtım yapan kişinin gizlilik iradesi ile hareket edip etmediğine bakmak gerekir105.

Her ne kadar Devlet Memurları Kanunu madde 125/E-b’de belirtilen yayınların, kurum içinde veya dışında ya da memurlara veya halka dağıtılması konusunda bir açıklık yoksa da, her olayın özelliklerine göre yerin ve kişilerin sınırlandırılması yerinde olacaktır. Ancak genel olarak devlet memurluğundan çıkarılma cezasının verilebilmesi için maddede belirtilen türdeki yayınların, devlet

102

KAMAN KARAN N. a.g.e. s. 142

103

R.G. 26.06.2004, S.y. 25504

104

DÖNMEZER S. Basın ve Hukuku, İstanbul 1976, s. 262

105

memurluğu sıfat veya yetkisi ile hareket edildiği sırada veya kamu hizmeti görüldüğü anda dağıtılıyor olması yeterli olmalıdır. Dolayısıyla Basın Kanununda dağıtılma kavramı için aranılan gizli olmama koşulu, 657 sayılı Kanun uygulamasında aranmamalıdır. Devlet memurunun yasaklanmış bir yayını veya siyasî ya da ideolojik amaçlı yayınları, gizli dağıtması da devlet memurluğundan çıkarılma sebebi olarak değerlendirilmelidir106.

657 sayılı Kanunun 125/E-b maddesinde belirtilen yayınların, kurum içinde ya da dışında dağıtılmasının yanı sıra, asılmaları veya teşhir edilmeleri hali de kurum içinde herhangi bir yerde olmak şartıyla, devlet memurluğundan çıkarma sebebi olarak görülmüştür. Basın Kanununa göre; basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulması yayım olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle gösterilme, asılma, dinletilme, satılma ve satışa arz eylemlerini de yayım kavramının kapsamına girmektedir.

657 sayılı Kanunun 125/E-b maddesinde belirtildiği gibi “yasaklanmış her türlü yayın” ayrı, “siyasî veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerinin basılması, çoğaltılması, dağıtılması veya bunların kurum içinde herhangi bir yere asılması ya da teşhir edilmesi” ayrı kavramlardır. Ayrıca, Devlet Memurları Kanununda siyasî ve ideolojik amaçlı oldukları için devlet memurlarınca basılmaları, çoğaltılmaları, dağıtılmaları ve kurum içinde herhangi bir yere asılmaları, teşhir edilmeleri yasaklanan yayınlar sınırlı sayıda değildir. Kanun, “Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasî veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini ...” diyerek örnek verme yoluna gitmiştir.

Sonuç olarak 657 sayılı Kanun’un 125/E-b maddesinde belirtilen, siyasî veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini ve Anayasa yada diğer kanunlar ile yasaklanmış her türlü yayını basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirmektedir.

106

c. Siyasî Partiye Girmek

657 sayılı Kanun’un 125/E-c maddesine göre, siyasî partiye girmek, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren bir fiildir. Bu düzenlemenin amacı Devlet memurlarının tarafsızlıklarının sağlanabilmesidir.

Anayasanın 68’inci maddesine göre, siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır, ancak bazı kişilerin siyasî partilere üyeliği Anayasa tarafından yasaklanmıştır107. Anayasanın 68’inci maddesine göre: “Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dâhil yüksek yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasî partilere üye olamazlar”. “Yükseköğretim elemanlarının siyasî partilere üye olmaları ancak kanunla düzenlenebilir. Kanun bu elemanların, siyasî partilerin merkez organları dışında kalan parti görevi almalarına cevaz veremez ve parti üyesi yüksek öğretim elemanlarının yükseköğretim kurumlarında uyacakları esasları belirler”. “Yükseköğretim öğrencilerinin siyasî partilere üye olabilmelerine ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.

657 sayılı Kanunun “Tarafsızlık ve devlete bağlılık” başlıklı 7/1’inci maddesi de Anayasaya paralel bir düzenleme getirmiştir. Bu maddeye göre; “Devlet memurları siyasî partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasî ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.” Kanunun 125’inci maddesinin (D)