2. TAKDİR YETKİSİ
2.5. TAKDİR YETKİSİNİN OLAĞANÜSTÜ HALLER VE HÜKÜMET TASARRUFLARI
2.5.1. OLAĞANÜSTÜ HALLERDE TAKDİR YETKİSİ
İdarenin kamu düzenini koruması, kamu hizmetlerini kesilmeden, aksamadan yerine getirmesi ödevi, olağan hallerde başka, olağan dışı hallerde başka boyuttadır.140 Olağanüstü hallerde “Olağanüstü Hal İlanı” yürütmeyle yasamanın yetki paylaşımını gerektirmektedir. Bakanlar Kurulu’nca verilen “Olağanüstü Hal İlanı” kararı, yasama organınca onaylanabilir, kısaltılabilir ya da yenilenmesi kabul edilebilir.
1982 Anayasasının 119. maddesinde; “Tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.” hükmü, 120. maddesinde;
“Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.” hükmü, 121. maddesinde ise; “Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. 119 uncu madde uyarınca ilân edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı,
140 Yayla, a.g.e., s.196.
kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir. Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, Anayasanın 91.
maddesindeki sınırlamalar olmaksızın kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir.141 Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.” hükümleri yer almıştır.
Yukarıda metni verilen ilgili Anayasa hükümlerine göre, olağanüstü hal ancak aşağıdaki durumlarda ilan edilebilir:
1‐ Tabii Afet ve Tehlikeli Salgın Hastalıklar
2‐ Ağır Ekonomik Bunalım Halleri
3‐ Şiddet Olaylarının Yaygınlaşması ve Kamu Düzeninin Ciddi Bir Biçimde Bozulması
Olağanüstü yönetim geniş anlamda, “İstisnai bir takım durumlarda devletin kendi varlığını ve pozitif hukuk düzenini korumak amacıyla zorunlu her türlü tedbiri alabilmesini yani her tür eylem ve işlemi yapabilmesini hukuk kuralları dışına çıkabilmesini haklı gösteren bir olgu” olarak tanımlanabilir.142
141Demirel Fazlı, Olağanüstü Hallerle İlgili Yasal Düzenlemeler, Türk İdare Dergisi, S:363‐365, Yıl:1984, s.43.
142 Antalya O. Gökhan, Türk Hukukunda Olağanüstü Yönetim Usulleri, Türk İdare Dergisi, S:366‐369, Yıl:1985, s.89.
Dar anlamıyla ise;“Anayasa ve kanunlarla düzenlenen istisnai polis rejimi”
şeklinde tanımlanmıştır. 143 Bu anlamda olağanüstü hal bir polis rejimi olmakla birlikte, aynı zamanda kanuni ve hukuki bir rejimdir. 144
Olağanüstü hallerde, olağan dönem ve zamanlarda yürürlükte olan ve kullanılan yetkiler yeterli olmaz. 145 Ciddi ve ağır bir biçimde bozulmuş olan kamu düzeninin tekrar sağlanması için alınan önlemler de normal zamanlarda alınan önlem ve uygulamalardan farklı olacaktır. Bu dönemlerde yürütme erki hızlı ve etkili hareket edip, gereken önlemleri acilen almak zorundadır. Ancak olağanüstü haller rejimi, esas ve usulleri Anayasa ve kanunlarla düzenlenmiş ve kolluk yetkilerinin genişlediği hukuki bir rejimin uygulandığı faklı bir sistemdir.
Olağanüstü haller ve dereceleri ile böyle durumlarda uygulanacak tedbirlerin önceden belirlenmesi oldukça güçtür. Buna rağmen 1982 Anayasası’nın 4.
maddesinde olağanüstü yönetim usulleri düzenlenmiştir. Anayasada yer alan bu müesseseler çıkarılan kanunlar vasıtasıyla daha da ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Mevzuatta önceden gösterilmiş olma özelliğinden dolayı olağanüstü hallerde bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bunlar;
1‐ Olağanüstü bir durumun veya buhranlı bir zamanın varlığı
2‐ İdarenin kanunda normal zamanlar için öngörülen usul ve yetkilerle olağanüstü durumu giderme imkanının olmaması,
Yukarıda belirttiğimiz şartların gerçekleştiği durumlarda ilan edilen olağanüstü yönetimlerin hukuk düzeni üzerinde de bir takım etkileri bulunmaktadır.
Bu etkileri şu şekilde sıralamak mümkündür;
143 Bilgen, Pertev, 1982 Anayasasına Göne Sıkıyönetim, İstanbul, 1976, s. 5, Onar, a.g.e. s.438.
144 Antalya, a.g.m., s.89.
145 Giritli/ Akgüner, a.g.e., s.63.
1‐ Olağanüstü yönetim, hukuk düzeninde mevcut olan fakat normal zamanlarda uygulanmayan bazı kanunları uygulamaya koyar.
2‐ İdarenin takdir kudret ve yetkisi genişler.
3‐ İdarenin düzenleme sahası genişler.
4‐ Hürriyetlere geçici olarak geniş kısıtlamalar getirilebilir.
5‐ İdari sözleşmelere etki eder. (Beklenmedik Haller Teorisi)
6‐ Borçların edimine etki eder. (Moratoryum Kanunları)146
Sıkıyönetim ilanında ise; kolluk görev ve yetkileri askeri makamlara geçmekte, kamu hürriyetleri sınırlandırılmakta ya da duruma göre tamamen durdurulmakta, bazı suçların yargılaması yetkisi askeri makamlara geçmektedir.147
Olağanüstü hallerde de, kısıtlanmış ve çerçevesi çizilmiş olsa da yargısal denetim bir ölçüde gerçekleştirilmektedir. Bu sınırlamaları şu şekilde sıralamak mümkündür;
1‐ Olağanüstü durumun var olup olmadığı,
2‐ Olağanüstü durumun ne zaman başlayıp, ne zaman biteceği,
3‐ Alınan önlemlerin, bahse konu olağanüstü durumu haklı gösterip göstermediği,
146 Giritli/Bilgen, a.g.e., s.40.
147 Kıratlı M. Koruyucu Hizmetler, Ankara, 1973, s.76, Onar, a.g.e., Cilt:3 s.1573, Giritli /Duran, Sıkıyönetim Kararı, Cumhuriyet, 13.7.1970.
Olağanüstü hallerde kullanılan yetkilere karşı yargı yoluna başvurabilmek mümkündür. Ancak 1982 Anayasası’nın 125/6. maddesi uyarınca, yapılacak yargılamalarda yürütmenin durdurulması kararı verilmesi sınırlandırılabilmektedir.
Bu anlamda normal zamanlara idareye tanınan takdir yetkisi ile olağanüstü hallerde kullanılan takdir yetkisinin yargısal denetime tabi olma yönünden herhangi bir farkı bulunmamaktadır.148 Şu kadar ki, olağanüstü dönemlerde idareye tanınan takdir yetkisi, durumun ağırlığına göre daha geniş bir yetkidir. Olağanüstü halin derecesi ne kadar yüksekse, idareye tanınan takdir yetkisi de o ölçüde genişlemiştir.149 Olağanüstü halleri düzenleyen mevzuatla, idarenin sahip olduğu takdir yetkisi genişletildiği gibi, bazı durumlar için de Olağanüstü Hal makamınca tesis edilen işlemlere karşı yargı yolu kapatılmıştır. Şüphesiz bu durumu hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmak olanaklı değildir. Çünkü Anayasada yalnızca olağanüstü dönemlerde yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin sınırlanabileceği hükmü yer almışken, Anayasaya açıkça aykırı bir biçimde getirilen yasal düzenlemeler ile bazı işlemlere karşı yargı yolu kapatılmıştır. Danıştay yasadaki bu hüküm nedeniyle yargı yolu kapalı olan naklen atama işlemlerine karşı açılan davalarda incelenmeksizin red kararı verilmesi gerektiği görüşündedir. Konuya ilişkin Danıştay kararı şu şekildedir;
“Danıştay Beşinci Dairesi 16.6.1999 günlü, E:1996/1991; K:1999/2139 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemlerin Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin 3.8.1995 günlü teklif yazısı doğrultusunda tesis edildiğinin anlaşıldığı, Olağanüstü Hal Bölge Valisinin 285 sayılı KHK.'nin 4/g maddesinde belirtilen yetkisini kullanması sonucu tesis edilmeleri nedeniyle dava konusu görevden alma ve nakil işlemlerinin anılan KHK'nin 7.
maddesi gereğince iptal davasına konu olamayacakları hususu göz önüne alındığında, bu işlemlerin iptali isteğiyle açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davayı incelenmeksizin reddine ilişkin kararın temyiz incelemesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu hukuk ve usule uygun bulduğu anılan kararı onamıştır.150
148 Karatepe, a.g.m., s.82.
149 Özbudun, a.g.e., s.139.
150 Danıştay İDDK’nın 18.10.2002 tarih ve E:2000/785, K:2002/714 s.k. www.danıstay.gov.tr, 25.12.2010
Danıştay, tesis edilen naklen atama işleminin ancak 285 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/g ve 430 Sayılı KHK’nın 3/a maddelerinde öngörülen yetkinin kullanıldığı durumlarda iptal davasına konu edilemeyeceğini, aksi durumlarda iptal davası vasıtasıyla yargısal denetimin gerçekleştirileceği görüşünü benimsemiştir;
285 sayılı KHK’nin değişik 7. maddesinde sözü edilen idari işlemler, aynı KHK’nın 4. maddesiyle Olağanüstü Hal Bölge Valisine tanınan yetkilere dayanılarak tesis edilen işlemlerdir.Anılan KHK’nın 7. maddesinde, Olağanüstü Hal Bölge Valisine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili idari işlemler hakkında iptal davası açılamayacağı hükme bağlanmış, bu yasaklamanın bizzat Olağanüstü Hal Bölge Valisince yapılan idari işlemlerle sınırlı olduğu yolunda bir hükme yer verilmemiştir.
Bu durumda 285 sayılı KHK'nin 4. ve 7. maddeleri gereğince İçişleri Bakanı, Olağanüstü Hal Bölge Valisi veya yetkilerini devredebilecekleri makamlarca 430 sayılı KHK'nin 3/a maddesinde öngörülen yetkinin kullanıldığını belirten ifadelere yer verilerek tesis edilen işlemlerin dava konusu yapılamayacağı açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden, dava konusu işlemin tesisine esas olan ve Maliye Bakanlığına hitaben yazılan 3.2.1995 günlü Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu Başkanlığı yazısının Bakan adına Müsteşar Yardımcısı tarafından imzalandığı ve bu yazıda Maliye Bakanlığından gelen 12.8.1994 günlü yazı ilgi tutularak, yasadışı terör örgütlerine yardım ve yataklık eden bir kısım kamu personeli için gerekli araştırmanın yapılması yolundaki istek üzerine yapılan araştırma sonuçlarının ilişikte sunulduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin tesisine esas olan yazının bizzat İçişleri Bakanı’nca imzalanmadığı ve söz konusu yazıda 285 sayılı KHK'nin 4/g ve 430 sayılı KHK'nin 3/a maddelerinde öngörülen yetkinin kullanıldığını belirten bir ifadenin de yer almadığı, bu durum karşısında dava konusu işlemin 285 sayılı KHK'nin 7. maddesinde belirtilen
iptal davası açılamayacak işlemlerden olmadığı anlaşılmış olduğundan işin esası incelenmeksizin davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.151