• Sonuç bulunamadı

Her şeyden önce, Amerikalı çözümlemecilerin ÇHC’nin teknik yeterliliğini küçümsediğini ve bu yeterliliği yaşayarak öğrendiğini söylemek yanlış olmaz. Amerikalıları ÇHC’nin ulaştığı teknik yeterlilik hakkında en çok hayrete düşüren olay bir U-2 casus uçağını düşürmüş olmasıdır. Tabii ki ÇHC’nin ard arda gerçekleştirdiği nükleer silâh denemeleri de bu şaşkınlığı hayli arttırmıştır. U-2 casus uçağının düşürülmesi ÇHC’nin çok yetkin radar ve füze dizgelerine sâhip olduğunu göstermiştir. ÇHC’nin teknik yeterliliği hakkındaki bu yanılgının sebebi, genel olarak sanâyi ve teknik gelişmesini temin etmek için SSCB’nin yardımına ihtiyaç duyması ve bu ülkeden ve İngiltere’den uzak mesâfe için taşıma uçağı almasıdır.

1950’li ve 1960’lı seneler itibariyle, ÇHC’nin yaşadığı tüm sorunlara rağmen ciddî bir teknik ilerleme gösterebilecek kapasiteye sâhip olduğu anlaşılmakla birlikte, Çin büyük gelişmeyi ancak tercih edeceği bir veya iki kesimde gerçekleştirebilecek kaynaklara sâhipti.86

ÇHC’nin teknik alanda bu kadar hızlı ilerlemesinde 1957’yle 1959 senesi arasındaki dönemi kapsayan SSCB yardımlarının ÇHC’ye çok zaman kazandırmasının yanı sıra, bu dönemden sonra ÇHC’nin de kendi imkân ve kabiliyetine güvenerek bu atılımı devam etmesinin de çok önemli rolü olduğu, ilk atom bombasını başarıyla denediği Ekim 1964 tarihinde anlaşılmıştır.

ÇHC ilk atom bombasında U-235 (Uranyum-235) kullanmıştır. Bu durum diğer dört nükleer silâh sahibi ülkeyle karşılaştırıldığında farklılık arz etmektedir; zira, bu ülkeler daha ucuz ve elde edilmesi daha kolay olan plütonyumla başlamıştır atom bombası deneylerine. ÇHC’nin ilk atom bombası denemesinde U-235 kullanması plütonyuma sâhip olmadığını göstermektedir.

Çin’in Nükleer yakıt ürettiği tesisler SSCB tarafından kurulmuştur ve anılan dönem itibariyle ÇHC SSCB üretim bilgisine bağımlıdır. ÇHC’nin bölünebilir madde üreten iki tesisi mevcuttur; bunlardan biri Paotou’daki reaktör diğeri de Lançov’daki U-235 gaz üretim tesisidir, ki yaklaşık 36000 m²lik bir alana kurulmuştur. Bunun dışında biri Pekin civarında uranyum reaktörü ve üçü de Vukden, Çungkiang ve Sian’da olmak üzere dört adet zenginleştirilmiş uranyum reaktörü bulunmaktadır. Pekin’de bulunan reaktör SSCB’nin yardımıyla kurulmuştur. Bu tesisler dahi ÇHC’nin dikkâte değer miktarda nükleer silâh üretebilecek yeterliliğe sâhip olduğunu göstermektedir.87

ÇHC’nin önünde iki engel bulunmaktadır: Birincisi, bir nükleer silâh programını devam ettirmenin ve ileri götürmenin çok maliyetli olması, ikincisi de bu tür silâhların etkili bir şekilde kullanılabilmesi için bu silâhları taşıyacak ve fırlatacak araçların imâl edilmesi. ABD, anılan dönem itibariyle ÇHC’nin denediği birinci bombanın 20 kiloton ve ikincisinin 40 kiloton olmasından hareketle, nükleer silâh programını hızla ileriye götürülebileceğine ve en azından bu bombaların TU-4 uçaklarıyla taşınabilir hâle getirilebileceğinden; ve kısa bir süre içinde de bu silâhları en azından orta menzile fırlatabilecek füze dizgelerini de imâl edebileceğinden büyük endişe duymaktaydı. Ancak, ÇHC’nin kısa bir süre içinde çok ileri düzeyde nükleer silâhlar üretmesi ekonomik ve teknik kaynaklar dikkâte alındığında mümkün görülmüyordu. Buna karşın ÇHC’nin pek çok avantajı da mevcuttu. En önemli avantajları bu programı sürdürecek kaynaklara uzun sürse de sâhip olmaları ve lâzım gelen hammaddenin büyük bölümünün Çin’de bulunması ve geri kalan kısmın da temin edilmesinde büyük bir sorun yaşanmamasıydı.

Atom bombası yapmak için 1500’ü uzman mühendis ve 1500’ü uzman teknisyen olmak üzere yaklaşık 3000 kişiye ihtiyaç duyulmaktaydı. Ç.H.C’nin, SSCB’nin Dubna’da bulunan ortak araştırma enstitüsünde yetişmiş 900 uzmanı bulunmaktaydı. ÇHC’nin geldiği nokta dikkâte alındığında geriye kalan 2100 kişilik

açığı kapadığı ve büyük öğrenci potansiyeli sâyesinde de gelecekte bu alanda pek çok uzmana sâhip olacağı anlaşılmaktaydı.

ABD’li uzmanlar, her ne kadar atom bombalarını taşıyabilecek füzelerin üretilmesinin nispeten uzun bir zaman alacağına inansalar da, ÇHC bu tür füzelerde kullanılan güdüm dizgeleri üzerinde çalışmaya başlamıştı bile. Bu projenin başında ABD füze güdüm dizgeleri üzerinde sayılı uzmanlardan biri olmuş bir Çinli uzmanın bulunması da ABD’yle ÇHC arasındaki bu rekabetin kara mizah tarafıydı.∗∗∗∗

ABD’li uzmanlar ÇHC’nin 1970 senesinde orta menzilli atom bombası taşıyabilen füzelere sâhip olabileceğini ve bunu takip eden kısa bir süre zarfında bu tip kıtalar arası füzeler yapabileceğine inanmaktaydı. Ancak, bu çözümlemeciler ABD’nin doğrudan Çin füzelerinin saldırısından korkması için önünde daha zaman bulunduğunu; zira, SSCB gibi kendini sermâyeci dünyanın doğrudan bir saldırısı karşısında hissetmeyen ÇHC’nin, öncelikle Asya kıtasındaki nüfuzunu arttırmak için kısa ve uzun menzilli füzeler geliştirmek isteyeceğini düşünmekteydi. Bu sebeple, McNamara ÇHC’nin füze tehdidinin 1970 senesi itibariyle ABD için gerçek bir tehdit haline geleceğini ve bu tehdidi önleyebilmek için ABD’nin sekiz ilâ on milyar ABD Doları bir masraf yaparak88 bir füze savar dizgesi kurması gerektiği fikrindeydi. ÇHC’nin bu tür füzelerini çok etkili bir seviyeye taşıması zaman alacağından, McNamara’nın kurulmasını istediği füze savar dizgesi on ilâ yirmi yıllık bir süre zarfında yeterli olacaktır.

Bu kişi, Havada Seyir üzerine yüksek lisans eğitimi almak için 1935 senesinde Massaçusets Teknik Enstitüsü [Technical Institute of Massachusetts]’ne; Uzay, Havacılık ve Matematik alanlarında doktora eğitimi almak için Kaliforniya Teknik Enstitüsü [California Institute of Technology]’ye kaydolan ve buradan 1939 senesinde doktora derecesini alan; 1945 senesinde, ABD Hava Kuvvetlerinde geçici albaylık rütbesiyle Almanya’ya, bu ülkedeki füze programını, füze fabrikalarını ve gizli füze fırlatma sahalarını incelemek üzere bir seyahat yapan ve bu seyahati esnâsında Alman füze mühendisi Wernher von Braun [Vernher Fon Braun]’la görüşen; McCarthy [Mek Karti]’cliliğin tüm şiddetiyle devam ettiği 1951 senesinde komünist olmakla suçlanarak tutuklanan ve hapse atılan; ve Kore Savaşı’nda Çin’in eline düşen 74 Amerikalı esire karşılık olarak 1955 senesinde Çin’e sınırdışı edilen Qian Xuesen [Çian Şuesen]’dir. ÇHC ilk füzesini 1956 yılında yapmaya başlamıştır.

2.3.2 – ÇHC’nin Nükleer Silâhlara Sâhip Olmak İstemesinin