• Sonuç bulunamadı

ÇHC’de ÇKP içinde hiziplerin mücadelesi daima olagelmiştir. Bu mücadeleler Çin dış politikasını etkilemiştir. 1971 senesinde Lin Bio’nun ölmesi veya öldürülmesi, ÇHC’yle ABD’nin yakınlaşmasına karşı çıkan öbeğin tasfiye edilmesi ve böylece söz konusu yakınlaşmanın daha sorunsuz gerçekleştirilmesini; Hu Yaobang’ın Japonya’yla ilişkilere verdiği aşırı önem sonucu iktidardan uzaklaştırılması Japonya’yla ve bu ülke üzerinden ABD’yle olan ilişkilerin nispeten

106 WORDEN, Robert L.; SAVADA Andrea Matles; DOLAN, Ronald E. ( eds. ) : China : a

country study, Hearquarters, Department of the Army, Washington D.C., 1988 [VORDIN,

Robert L.; __; __ : Çin Ülke Çalışması, Genelkurmay, Kara Kuvvetleri, __], s. 480’den aktaran Sangiang, s. 47-48, d.n. 29. Vorden, Savada ve Dolan’ın anılan eseri için bkz. : aynı künye, The Library of Congress Website [ABD Kongre Kütüphânesi Ağ Yöresi] erişim : < http://lcweb2.loc.gov/frd/cs/cntoc.html >, 14 Mart 2007.

soğumasına; Sovyetler Birliği’nde eğitim görmüş olan Li Peng’in iktidara gelmesi ÇHC’nin SSCB’yle ilişkilerin düzeltilmesine ve Kutsal Barış Alanı [Tiannanmen] olaylarından sonra Batıyla ilişkilere önem veren Zhao Ziyang yönetiminden uzaklaştırılması da Batıyla ilişkilerin soğumasına sebep olmuştur.108

Cian hiziplerin mücadelesinin Çin dış politikasına dört yolla yansıdığını söylemektedir; bunlar: a-) Hizipleşme; b-) İç Politikayla dış politika arasındaki kuvvetli bağ; c-) Dış politika meselelerinin iç politika mücadelesine alet edilmesi; d-) Hizip mücadelesi için ittifakların yapılmasının gerekliliği şeklinde olmaktadır.109

Hizipleşme neticesinde ortaya çıkan mücadelenin şiddeti dış politikayı çok fazla etkileyebilmektedir. Buna en iyi örnek Kültür Devrimi sırasında ÇHC’nin dış polikayla gereği kadar ilgilenmemesidir. İç politikayla dış politika arasındaki kuvvetli bağ neticsinde dış politikada herhangi bir unsura verilen önem iç politikada o unsurla ilgili birimleri güçlendirmekte ve bunun da tekrar dış politikada yansımaları olmaktadır. Buna örnek olarak Mao zamanında SSCB’yle kurulan yakın ilişkinin ÇHC’de Merkezî Plânlama ve Sanâyi birimlerini güçlendirdiği; kendine yeterlik politikası uygulandığında da bu birimlerin güç kaybettiği, fakât buna mukâbil ordunun ve askerî birimlerin güç kazandığı görülmektedir. Deng Xiaoping’in açık kapı politikası∗∗∗∗ uygulamaya başlamasıyla birlikte ordu bu gücünü yitirmiştir.110

108

Burada sonuçlar sebep de olabilir. Örnek olarak Kutsal Barış Alanı olaylarının akabinde Zhao Ziyang’ın görevden alınması Batıyla ilişkilerin soğumasına sebep olduğu gibi Batıyla ilişkilerin soğuması istendiği için Zhao Ziyang’ın görevden alınmış olması da pek muhtemeldir.

109 a.e., s. 50-51.

Aslında uygulanan “açık kapı politikası”değil “Buyrun! hoş geldininiz. Nereye gidecekti- niz? “ politikasıdır.

Bazı durumlarda dış politika meseleleri gerçekte haiz olduğu önem derecesini çok çok aşmakta ve iç politika mücadelesine âlet olmaktadır.111

ÇHC’de hizipler arasındaki mücadele sebebiyle bu hizipler arasında bir uzlaşma sağlanmadan herhangi bir dış politika kararının uygulanması mümkün değildir. Bu sebeple, alınacak bir dış politika kararının hiziplerden birini çıkarını zedelememesi ve onun itibarını sarsmaması gerekmektedir. Eğer böyle bir imkân yaratılmazsa mücadelesinin şiddetinin çok artması ve yöneticilerden bazılarının tavsiye edilmesi dahi gündeme gelebilmektedir. Bu sürecinde yukarıda açıkladığımız üzere dış politikaya etkileri olabilmektedir.

1.3.7 – Özgüven

Çin Halk Cumhuriyeti farklı alanlarda başarı kazansa da, ÇKP’nin yöneticilerinde bir güvenlik kuşkusu hâlâ mevcuttur ve hâttâ bu kuşku bir artma eğilimi gösterip bazı milliyetçi uygulamalara da sebep olmaktadır. Bu sebeple ÇKP tutucu bir dış politika uygulama eğilimindedir. Çin’in yükselişi ve gelişmesi devam ettikçe ve buna paralel olarak ÇHC uluslararası siyâsette daha fazla rol oynadıkça bu eğilim artarak ve güçlenerek devam edecektir.112

Çin halkı bugün dünya düzeninin eski Çin görüşündeki gibi Çin Dünya Düzeni olmadığının ve dünya da bir serbest Pazar ekonomisinin uygulanmakta olduğunun farkındadır. Çinlilerin kendi ülkeleriyle ilgili olarak farkında oldukları bir başka husus henüz gelişmekte olan bir ülke oldukları, yeterli sermâye birikimine sâhip olmadıkları, gelişmelerini sürdürebilmek için dışarıdan üretim bilgisi almak

111 a.e., s. 51.

112 WANG, Fei-Ling : “Self Image and Strategic Intentions : National Confidence and Political

Insecurity“, In the Eyes of the Dragon : China views the world, DENG, Yong and WANG, Fei-Ling ( eds. ), Rowman and Littlefield Publishers Inc., 1999, s. 21, [VANG, Fei-Ling : “Özgörüş ve Stratejik Niyetler : Ulusal Güven ve Siyâsal Güvenliğin Yokluğu “, Ejder’in

Gözüyle : Çin Dünyaya Bakıyor, Yong Deng ve Fei Vang Ling ( haz. ), Rovman ve Litılfild

zorunda olduklarıdır.113 Dolayısıyla geçmişlerinden gelen büyük devlet ve medeniyetin tek temsilcisi olmak vb. inançlarının mîllî güç unsurları henüz eksiktir.

ABD’nin Çin’e karşı bir çevreleme siyâseti uygulaması mümkün görünmemektedir. Bu konuda bir Çinli çözümlemeci şu değerlendirmeyi yapmaktadır:

“Birleşik Devletler’deki her iki ana akım siyâsî görüş kavramıştır ki, Çin’in yükselişininin önlenmesi çok zordur ve bu yükseliş yadsınamaz. Çin’i çevrelemek uygulanabilir bir strateji değildir. Siyâsetini uyumlulaştırmayı araç olarak kullanıp işbirliğini amaç edinmelidir. Birleşik Devletler’in kendi siyâsâl, ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarına ancak bu şekilde faydalı olabilir. Birleşik Devletler’in siyâsetini uyumlulaştırma politikasına ihtiyacı Çin’i Batılılaştırmak ve bölmek için vardır. Uzun vâdeli amaçlar göz önüne alındığında Birleşik Devletler’in politikasının stratejik amaçları ekonomik katılım, siyâsal baskı ve düşünümsel sızmadan oluşan bir üçlü politikayla Çinlileri dahili ve harici politikalarını değiştirmeye cezb etmeli ve zorlamalı ve Çin’i Batı’nın hâkimiyetinde olan uluslararası düzene eklemelidir. Bunun ABD Çin’le siyâsetini uyumlulaştırmalı ve çatışmadan kaçınmalıdır.”114

Bir grup akademisyen tarafından yazılan ve önsözü Jiang Zemin’in bir zaman yanında bulunan bir kişi tarafından yazılan bir kitapta şu cümlelere rastlamaktayız:

“Yükselen Çin sâdece yiyecek ve barınakla iktifa edecek bir millet olmayacaktır. Gelişmesi ve ilerlemesi tabiî ki dünyanın refahı ve huzuru için büyük katkılar sağlayacaktır. Çin geçmişte birkaç bin yıl boyunca böyle bir ulustu ve gelecek bin yılda da öyle kesinlikle olacaktır. Milletimiz uluslararası siyâset sahnesinde önemli bir oyuncu olmuştur. Artan ekonomik imkân ve kabiliyetleri, nükleer bir güç olması ve BM Güvenlik Kurulu’nun daimî üyesi olması milletimize dünya

113 a.e., s. 22.

114 JIANG, Lin (deputy chief of Xinhua News Agency’s International Department) : “Shixi

Zhongmei jianshixin zhanlue huoban guanxi“ (“Preliminary Analysis of the Sino-American Strategic Partnership“), Shijie Shinxie yonjou ( Studies of the World Situations ), 1997, no. 47, [CİANG, Lin ( Yeni Çin Haber Kurumu Uluslararası Haberler Dairesi) : __ (“Çin’le ABD Arasındaki Stratejik Eşliğine Başlangıç Düzeyinde Çözümlemesi“, __ (Dünya Sorunları

Çalışmaları ), __, sayı : 47], s. 2’den aktaran : Wang, s. 23.

işlerinde giderek daha da artan bir rol vermektedir. Milletimiz yerinden edilmeyecek bir ana dünya gücü olmanın mutluluğunu tatmaktadır.”115

Kısaca Pekin’de pek çok kişi,

“Çin orada öylece hareketsiz durmayacaktır (Napolyon’un iki yüz yıl önce söylediği iddia edildiği üzere) özlerinin efendisi olan iki yüz milyon Çinli gelişmek ve ilerlemek istiyor. Bu kimsenin durduramayacağı bir tarihsel eğilimdir.”116

Çin’in, atılım politikasını uygulamaya ve ilk meyvelerini toplamaya başladığı zamanlarda baş gösteren sorunları; ürettiği ürünlerin ABD sanâyisinin uzun süredir üretmekten vazgeçtiği ürünler olması; ordunun kendini toparlayamaması ve geri kalması vb. benzeri sorunları117 aşmış ya da aşmaktadır. Üretim bilgisine olan ihtiyacı; sınırlarının ötesine askerî güç gönderememesi; su, elektrik ve yiyecek tüketimi hâlâ dünya ortalamasına göre azdır. kişi başına gelirin düşüklüğü hâlen devâm ede gelen sorunlardır. Pazar ekonomisinin doğurduğu bireysellik ve devam eden merkezîsizleştirme sebebiyle devletin kamu kaynaklarını kullanma imkânı azalmaktadır.118

Kişi başına düşen su, elektrik ve yiyecek tüketimi hâlâ dünya ortalamasına göre azdır. Pazar ekonomisinin doğurduğu bireysellik ve devam eden merkezîsizleştirme sebebiyle devletin kamu kaynaklarını kullanma imkânı azalmaktadır.119 Büyük nüfus ve nüfus artışı hızı; yüz milyonlarca

115 JIEMING, Wen et al. (eds.) : Yu zhongshuji tanxin (Chatting with the General Secretary),

Zhonguo shehui kexue Press, Beijing, 1997 [CİEMİNG, Ven ve diğerleri (haz.), __ (Genel

Sekreterle Sohbet), __ , Pekin, 1997], s. 13 ’ten aktaran : Wang, s. 24.

116 SHI, Liu : “Zhuding poumie de bairimeng“ (“A Day Dream Doomed to Be Shattered –

Refuting the Theory of Containning China“,) Guangmin Ribao, 25 August 1995 [Şİ, Liu : __, (“Boş Çıkacak Bir Düş – Çin’in Kuşatılması Kuramı’nın Çürütülmesi“), __, 25 Ağustos 1995] s.3’den aktaran : Wang, s. 24.

117 Wang, s. 25. 118 a.y.

yeteneklendirilmemiş iş gücü ve işsizlik; ÇKP’nin zayıflayan yetkisi ve denetleme gücü sorunları da mevcuttur.120

Ana sorun alanları: a-) Merkezi hükümetle yerel hükümet arasındaki çatışma; b-) Gelişmiş bilgelerle gelişmemiş bölgeler arasındaki refah farkı; c-) ÇKP’yle halk arasındaki ilişkilerin bozulması.121 Bu unsurlar dikkâte alındığında Çinlilerin ülkelerini görmek istedikleri seviyeyle Çin’in bulunduğu seviye arasında ciddî bir fark bulunmaktadır.

Çin 2. Dünya Savaşı’ndan, hâttâ Lion Savaşı’ndan beri kendini en çok güvende hissettiği bir dönem yaşamaktadır denmesine rağmen ÇKP yöneticilerinde, Parti’nin içten ve dıştan mütemâdiyen eleştirilmesi sebebiyle, bir güvensizlik hâkimdir; ve bunun sonucunda parti ulusal çıkarlara aşırı derecede vurgu yapması milliyetçiliği ve vatanseverliği arttırmaktadır.122 ÇKP sürekli olarak Çin’i ancak ve ancak ÇKP’nin kurtarabileceğini söylemektedir.123

ÇHC 1983 senesine kadar bir 3.Dünya Savaşı çıkacağını düşünmekteydi. Bu tarihte Deng Şioping gelecek on sene içinde bunun ihtimâl dâhilinde olmadığını ilân etti. 1995 senesinde Jiang Zemin gelecek on beş yıl zarfında (2010 senesine kadar) dünya barışının sağlanabileceğini ilân etmiştir.124 Bu gelişmeler Çin Halkı’nın ve ÇKP orta düzey üye ve görevlilerinin nükleer silâhların bertaraf edilmesi yönündeki görüşleri daha kolay kabûllenmelerini sağlamıştır. ÇHC’nin nükleer silâhlar politikasının bu açıklamalarla değişmeye başladığı söylenebilir. ÇHC’nin ABD hakkındaki görüşü şu sözlerle özetlenebilir :

120 a.y. 121 a.e., s. 26. 122 a.e., s. 32. 123 a.y. 124 a.y.

“Çin yönetiminde ÇKP’nin bulunduğu bir sosyalist ülke olarak kaldığı müddetçe ve Amerikan tarzı bir siyâsal düzen uygulamadığı sürece Çin, ekonomisi kadar gelişirse gelişsin; siyasette demokrasi ne kadar uygulanılırsa uygulansın ve insan hakları sorunu ne kadar düzeltilirse düzeltilsin, Birleşik Devletler bakacak ama göremeyecek, dinleyecek ama duyamayacaktır [bu alanları] . Sık sık söylendiği gibi: “Önyargı kaale almamaktan daha kötüdür. Birleşik Devletler insan hakları [meselesini] Çin’in iç işlerine karışmak, hegemonyacılığı ve güç siyasetini ilerletmek için kullanıyor.”125

Çin kendini büyük bir güvensizlik çemberi içinde görmektedir: Hindistan’la sorunlar vardır ve bu ülke de büyük bir kalkınma hamlesi içindedir; Rusya uzun vâdede rakiptir; Japonya gizil bir tehdit olmaktan çıkmakta gerçek bir tehdit hâlini almaktadır; ASEAN Nanşa (Spratly) adalarıyla ilgili sorunda bu sorunun taraflarını bünyesinde bulundurduğu için sorundur ve bu örgüt giderek genişlemektedir.126

ÇKP’nin tespit ettiği üç milli hedef mevcuttur: a-) Siyâsal düzenin (ÇKP düzeninin) muhafaza edilmesi; b-) Ekonomik gelişme için barışçı bir uluslararası ortamın sağlanması; c-) Ana vatanı tekrar birleştirmek (Hong Kong 1997’de alındı; Makao 1999’da alındı; Tayvan sırada olmakla birlikte ana vatana ne zaman katıacağı henüz belli değildir.)127

Tayvan Çin için bir ulusal haysiyet meselesi hâlini almıştır. ÇKP’nin ileri gelen yetkilileri 1995 – 1996 seneleri arasında Tayvan’la birleşmek için ÇKP’nin adının, simgesinin, marşının ve millî marşın dahi değiştirilebileceği söylenmiştir. Ancak, 1998 senesinden itibaren Tayvan’la yapılacak hızlı bir birleşmenin faydasından çok zararının olacağı dillendirilmeye başlanmıştır.

125 Press Office of the State Council : “Weihu senquan haishi ganshe neizheng ? “(“Protecting

Human Rights or Intrefering with International Affairs?“), Renmin Ribao, 29 March 1996 [Devlet Konseyi Basın Bürosu : __ (“İnsan Haklarını Korumak mı, Uluslararası İşlere Müdâha- le mi?“), Halkın Günlüğü, 29 Mart 1996]’dan aktaran : Wang, s. 33.

126 a.e., s. 33.

Jiang Zemin’in 16 kelimelik dış siyâset hedefi: Güveni arttırmak; sorunları azaltmak; işbirliğini geliştirmek; çatışmadan kaçınmak128. Bu dış siyâset hedeflemesi 1993 senesinde A.B.D. için yapılmıştır. Çin’de yükselmekte olan milliyetçiliğinin hedefi ABD’dir.129

“Birleşik Devletler her yerde önemli konularda karşımızda durmakta ve bizi her an çevrelemeye çalışmaktadır. Makûl bir zaman zarfında Birleşik Devletler en dolaysız ve ciddî tehdit olacaktır.”130

Çin’de bu yükselen milliyetçiliğe karşı ÇKP, yerine gelecek çoğunlukçu bir partinin Çin’in Tayvan ve Tibet gibi millî meselelerinde taviz vermesi söz konusu değildir. ÇKP kullandığı yöntemlerle bu Çin milliyetçiliğini denetim altında tutmakta daha başarılıdır. Çoğunlukçu bir yönetim yeni yeni güçlenmekte ve yükselmekte olan bir ülkenin halkının taleplerini yönetmekte hayli zorlanacağından ÇHC dünya düzeni içinde yeni bir meydan okuyucu (sorun) hâline gelebilir.

Tayvan meselesinde 1995–1996 yıllarında ortaya çıkan bunalım bu meselede askerî seçeneğin de göz ardı edilemeyeceği kanısını doğurmuş ve güçlendirmiştir. Tayvan’la birleşmek ve oradaki siyâsal rakipleri tasfiye etmek ÇKP için son derece önemlidir. Tayvan’ın tam bağımsızlığını ilân etmesi hâlinde Çin’in ABD’yle silâhlı Bir çatışmaya girmesi kuvvetle muhtemeldir. ÇKP yöneticilerinin Tayvan meselesinde hareket alanı son derece dardır.131

Tayvan sorunu ÇHC’nin, ABD’nin ve Tayvan’ın elinde bir kozdur. Çinliler A.B.D.’nin aslında bağımsız bir Tayvan’ı çok da istemediğinin farkına varmıştır. Çin’de yayınlanan bir dergide şu yorumda bulunulmuştur:

128 a.y. 129 a.e., s. 35.

130 JIANYONG, Yang : “An Analysis and Thinking on the Neighboring Security Environment

[CİANYONG, Yang : “Civar Bölgelerin Güvenliği Üzerine Çözümlemeler ve Düşünceler “], s. 6’dan aktaran : Wang, s. 35.

“Tayvan sorunu ABD’nin Kuzeydoğu Asya’daki çıkarları bakımından elinde tuttuğu bir karttır. ABD bu kartı kesinlikle Çin’le pazarlık etmek için kullanacaktır. Tayvan Boğazının arasındaki mevcut bölünmüşlüğü sürdürmek ABD’nin çıkarlarına son derece uymaktadır.”132

Tayvan’da bu durumdan yararlanarak ABD’yi kullanmaktadır.

ÇHC ayrıca Güney Çin Denizi’ndeki adacıklar üzerinde de hak iddia etmekle beraber, şimdilik değeri tam olarak saptanamayan bu bölgenin soruna ABD’nin de dâhil olması anlamına gelecek uluslararasılaştırılmasını önlemeye çalışmakta ve hak talebini dondurmuş görünmektedir.133 Bu konu bağlamında Halk Kurtuluş Ordusu (HKO)’nun gelişen deniz kuvvetleri de dikkât çekmektedir.ÇHC muhtemelen deniz kuvvetlerinin artan gücüne paralel olarak Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin ötesinde de taleplerde bulunacaktır.134 Bu taleplerin en önemlisi de kanımızca enerji nakil yolları üzerinde olacaktır. Zira, ÇHC Ortadoğu’dan ve başka bölgelerden ülkeye enerji taşınan yolları, ki bunlar ağırlıklı olarak deniz yollarıdır, henüz güvenliğini sağlayamamaktadır.

2 – Küreselleşme Döneminde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Güvenlik