• Sonuç bulunamadı

ÇHC’yle ABD arasında, Ronald Reagan’ın ABD Başkanı olduğu dönemde 23 Temmuz 1985 tarihinde tam adı Birleşik Amerika Devletleri’yle Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçla Kullanılmasına Dair Anlaşma [Agreement Between the United States and the People’s Republic of China Concerning Peacfcul Uses of Nuclear Energy] olan bir anlaşma imzalanmıştır. 209 Anlaşma adından da anlaşılacağı üzere ÇHC’ye ve barışçı nükleer enerji projelerinde yardımcı olmayı amaçlamakta olup herhangi bir askerî yardım veya işbirliğini kapsamamaktaydı. Görüşülmesine 30 Mayıs 1984 tarihinde başlanan ve 23 Temmuz 1985 tarihinde ABD Enerji Bakanı John S. Herrington tarafından imzalanan anlaşmasının yürürlüğe girmesi, ÇHC’nin taahhütlerini gereken zaman içinde gerçekleştirememiş olması ve 1989 senesinde vukuu bulan Kutsal Barış [Tiannamen] Meydanı hadisesinden sonra ÇHC’ye uygulanan ambargolar sebebiyle ancak on üç sene sonra, Bill Clinton’un ABD başkanlığını yürüttüğü dönemde 12 Ocak 1998 tarihinde, anlaşmanın yürürlüğe girmesinde mahzur görülmediğini bildiren müsaadenâmeyi [certification] imzalamasıyla onaylanma süreci tamamlanmış ve 18 Mart 1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anlaşmanın ABD

209 Anlaşmanın tam metni için bkz. : 6302 “Agreement for Cooperation Between The Government

of the United States of America and The Government of the People’s Republic of China Concerning Peaceful Uses of Nuclear Energy“, Nuclear Threat Initiative Website, 23 July 1985, erişim: < http://www.nti.org/db/china/engdocs/1985nca.htm >, 25 Eylül 2006, [“Birleşik Amerika Devletleri Hükümeti’yle Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Kullanımına İlişkin Anlaşma“, Nükleer Silâh Tehdidini Önceleme Ağ

Kongresi’nde görüşülmesi ve yürürlüğe sokulması çok çetin müzakerelerden sonra mümkün olabilmiştir. Anlaşmanın Kongre’yi bu kadar meşgul etmesinin sebepleri ABD’nin güvenlik endişesi ve ekonomik çıkarlarıdır. Kongre ÇHC’ye aktarılacak üretim bilgilerinin hassas nitelikte olmasından, askerî amaçla kullanılmasından ve ÇHC tarafından üçüncü bir üleye aktarılabileceğinden endişe etmekteydi. Kongre aynı zamanda ABD firmalarının ÇHC’nin barışçı nükleer enerji pazarında, bu ülkeye ABD tarafından nükleer enerji alanında uygulanan kısıtlamalar sebebiyle pay alamamasından da rahatsızdı. Bu hususta Kongre’nin bahsi geçen firmalar tarafından yoğun bir baskı altına alındığını tahmin etmek hiç de mantıksız değildir.

ÇHC 1999 senesinden itibaren giriştiği ekonomik kalkınması için ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin %5’ini 2000 senesi itibariyle nükleer santrallerden karşılamayı plânlamıştı, ki bu projenin maliyetinin on ilâ yirmi milyar ABD Dolarını bulacağı hesaplanmaktaydı.210 1999 senesi itibariyle bu hedefin ancak beşte biri olan %1 oranına ulaşıldığı görülmüştür.211

2004 senesi geldiğinde ÇHC tanesi bir buçuk milyar ABD Doları maliyetle 24 ilâ 30 adet arasında nükleer elektrik santrali inşa etmeyi plânlamıştır. Böylece 2020 senesi itibariyle ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin %4 ilâ %5’ini nükleer elektrik santrallerinden temin edecekti. Bu 2003 senesine göre %2 oranında bir artışa tekabül etmekteydi.212 Vestinghaus [Westinghouse] firması Mitsubişi Ağır Sanâyi [Mitsubishi Heavy Industries] firmasıyla birlikte ve Birleşik Devletler Nükleer Enerji

210 5111 KAN, Shirley (Coordinatior, Specialist in National Security Policy, Foreign Affairs,

Defense and Trade Division) and HOLT, Mark (Specialist in Energy Policy Resources, Science and Industry Division) : “U.S.-China Nuclear Cooperation Agreement“, Report for Congress, Congressional Researcah Service (CRS), , December 13, 2005, s. CRS-2, erişim : < http://fpc.state.gov/documents/organization/58442.pdf >, 18 Ekim 2006 [ŞÖRLİ, Kan (Eşgüder, Ulusal Güvenlik Politikası, Dış İşleri, Savunma Konularında ve Ticâret Bölümünde Uzman) ve __ (Enerji Politikası Kaynakları, Bilim ve Endüstri Bölümünde Uzman), “ABD’yle Çin Arasında Nükleer İşbirliği Anlaşması“, Kongre için Hazırlanan Rapor, Kongre Araştırma

Hizmetlerinin ( K.A.H. ), 13 Aralık 2005]. Ev : 58442.pdf. 211 a.y. Kaynak, s.crs- 2, 4. dipnotu. 212 a.y. kaynak, s.crs-2 , 5. dipnotu.

Düzenleme Kurulu’nun onayını alarak ÇHC’ye dört adet nükleer enerji reaktörü satmak için talepte bulunmuş ve bu Bush yönetimi tarafından desteklenmiştir.213

ABD, ÇHC’yle bu alanda işbirliği yapmak için görüşmeleri 1981 senesinde başlatmış ve ÇHC’nin ihtiyaç duyduğu mâlzemeyi temin edebilmesi için Atom enerjisi kanunu gereğince verilecek nükleer mâlzemenin tekrar işlenmesi, zenginleştirilmesi veya başka herhangi bir işleme tabi tutulmadan önce ABD’nin onayının alınması hususunda ısrarcı olmuştur. Bu husustaki görüşmeler, ABD başkanı Ronald Reagan’ın 1984 senesinin Nisan ayında ÇHC’yi ziyaret etmesinin öncesinde, ÇHC’nin söz konusu şartı egemenlik haklarının ihlâli olarak yorumlaması sebebiyle anlaşmanın imzalanamadığı için, yoğunlaşmış ve sonunda ÇHC’nin söz konusu şartları yalnızca ABD’de tarafından inşa edilmiş veya stoklanmış mâlzeme için kabûl etmesi ve buna karşılık da ABD’nin denetleme haklarını ÇHC’nin barışçı nükleer enerji kesiminin gelişmesini ticari üstünlük elde etmek amacıyla engellemeyeceğini taahhüt etmesi neticesinde bir orta yol bulunmuştur.214

ÇHC bu gezinin öncesinde ve söz konusu görüşmeler esnâsında başka adımlarda atmıştır. ÇHC NPT’ye muhalif de olsa UAEK’ya üye olmak için 1983 senesinin Eylül ayında başvurmuş ve 1 Ocak 1984 tarihinde bu kuruma üye olmuştur. 1984 senesinin Eylül ayında toplanan UAEK konferansında ÇHC Nükleer Enerji Bakanı,

213 a.e., s. CRS -3; ABD’nin Çin nükleer enerji pazarına duyduğu iligiyi ve bu alandaki faaliyetleri

için bkz. : 6378 GALLAGHER, Kelly Sims : “U.S.-China Energy Cooperation: A Review of Joint Activities Related to Chinese Energy Development Since 1980“, Kennedy School of

Government Website; Belfer Center for Science and Intrernational Affairs (BCSIA),

Discussion Paper 2001-21, Energy Technology Innovation Project, Kennedy School of Government, Harvard University, November 2001, erişim : < http://bcsia.ksg.harvard. edu/BCSIA_content/documents/Sims_Gallagher_Workshop_Report.pdf >, 22 Mart 2007 [GELIGIR, Keli Sims : “ABD’yle Çin Arasında Enerji İşbirliği : Çin’de Enerji Kesiminin Geliştirilmesiyle İligili Olarak 1980 Yılından Beri Yapılan Ortak Çalışmalara Bakış“, Kenedy

Yönetim Okulu Ağ Yöresi, Belfer Bilim ve Uluslararası İlişkiler Merkezi ( __ ), Tartışma

çalışması 2001-21, Enerji Teknoloji Yenileştirim Projesi, Kenedi Yönetim Okulu, Harvard Üniversitesi, Kasım 2001]. 6.

dipnotu.

214 a.e, s. CRS -4.,

“Çin, nükleer mâlzemelerini ve teçhizatını ihraç ederken alıcı ülkelerden kurumun bünyesinde ihdas edilmiş ilkelerle paralel muhafaza [şartlarını] kabûl etmelerini talep edecektir. Aynı bakış açısıyla, nükleer mâlzeme veya teçhizat ithal ederken Çin bunların barışçıl amaçlarla kullanılacağına dair güvence verecektir.”

beyanatında bulunmuş ve sivil amaçlı nükleer enerji tesislerini herhangi bir denetime açmayacağını belirterek, düzenlemenin dışında kalan tek nükleer silâh gücüne sahip devlet olmuştur.215

Ayrıca ÇHC Devlet Başkanı Zhao Ziyang 1984 senesinin Ocak ayında ABD’ye yaptığı ziyâret esnâsında,

“Nükleer silâhların yayılmasına dahil olmayacağız; diğer ülkelerin nükleer silâh geliştirmeleri için yardımda bulunmayacağız.”

beyanatında bulunmuştur.216 19 Şubat 1985 tarihinde ÇHC Başbakan Yardımcısı Li Peng,

“ÇHC nükleer silâha sahip olmayan herhangi bir ülkeye nükleer silâh geliştirmesi için ne yardımda bulunmaktadır ne de gelecekte (bu tür bir yardımda) yardımda bulunacaktır.”

açıklamasını yapmıştır ve Çin’in UAEK’ya verdiği taahhütlerine sadık kalacağını bildirmiştir.217 Ancak, bu açıklamaların mütemadiyen sözlü yapılması ve yazılı bir taahhütte bulunulmaması; ve bu açıklamaların ABD’yle varılmış sözlü veya yazılı bir anlaşmanın neticesinde yapılmayıp sâdece ÇHC’nin takdiriyle yapılmış olması ABD’yi rahatsız etmiş ve ileriye yönelik kuşkularını tam olarak gidermemiştir.

Söz konusu anlaşmanın en önemli özelliği ABD’nin NPT’ye ve UAEK’ya taraf olmayan bir devletle yapılacak ilk anlaşma olmasıdır. Ronald Reagan anlaşmayı 215 a.e., s. CRS -5. 216 a.y. , 14.dipnotu. 217 a.y. , 15.dipnotu.

Kongre’ye sevk yazısında, o güne kadar ABD istihbarat örgütlerinin bildirdiği Çin’in hiçbir olumsuz davranışından bahsetmemiş ve ABD firmalarının kazanacağı avantajlardan ve bu anlaşmanın ABD dış politikasına nasıl faydalı olacağından bahsetmiştir.218

Kongre’de en fazla itiraza mucip olan husus, anlaşmanın Kongreye sevk edilen hâlinde ABD tarafından inşa edilmiş santralde elde edilen nükleer mâlzemenin tekrar işlenmesinden önce ABD’nin onayının alınması mecburiyetinin bulunmaması hususudur. Kongre tarafından dile getirilen ikinci endişe konusu, ÇHC’nin kritik hususlarda, ki bunlardan biri bilhassa ÇHC’nin yapacağı ihracatta muhafaza koşullarını uygulayacağına dair yazılı taahhütte bulunmak yerine sözlü taahhütte bulunmasıydı. Kongre ayrıca, ÇHC’ye sevk edilecek nükleer mâlzeme ve teçhizatın hiçbir nükleer patlayıcıda veya patlama düzeneğinde veya bunların geliştirilmesinde kullanılmayacağını kayıt altına almakla birlikte bunu temin edecek hiçbir düzenek öngörmediğini belirtmiştir.

Kongre’de yapılan görüşmeler esnâsında söz konusu anlaşmanın dış dünyaya kapalı bir ülkenin açılmasını; ve nükleer mâlzeme ve teçhizata ilişkin hiçbir muhafaza düzenlemesini kabûl etmemiş olan ÇHC tamamıyla olmasa bile nispeten nükleer silâhların yayılmasını önlemeye matuf davranışlarda bulunacağı; ve ABD’nin elde edeceği denetleme hakkı sâyesinde bu ülkenin politikalarını etkileme imkânına kavuşacağı hususları dile getirilmiştir.219

Kongre’de ÇHC’nin kötü amaçlar taşıması hâlinde yapmak istediğini söz konusu anlaşma olmadan da yapabileceğini ve bu sebeple bütün eksiklerine rağmen anlaşmanın hiç yoktan çok daha iyi olduğu tezine karşılık, anlaşmanın bu hâliyle kabûl edilmesi hâlinde başka ülkelerle yapılacak anlaşmalarda da hep istisnalar yapılması gerekeceği veya en azından bu yönde baskıyla karşı karşıya kalınacağı

218 a.e., s. CRS -8.

teziyle yanıt verilmiştir. Karşı tezi savunanlar ABD’nin en yakın müttefiki İngiltere’yle bile benzer anlaşma yaparken muhafaza hususunda taviz verilmediğini de hatırlatmıştır.220

Kutsal Barış Meydanı hadisesini müteakiben Kongre’den, ÇHC’yle nükleer işbirliğini yasaklayan ve bu işbirliğinin ancak başkanın, ÇHC’nin nükleer silâha sahip olmayan ülkelere doğrudan ya da dolaylı nükleer silâh geliştirmekte yardımcı olmadığını ve olmayacağı; ve siyasî reformlarda mesâfe kaydettiğine dair Kongre’yi ikna etmesi hâlinde kaldırılacağını hükme bağlayan bir karar çıkmıştır.

Kutsal Barış Meydanı hadisesinden sonra, 1995-1996 döneminde vukuu bulan Tayvan bunalımıyla ÇHC’yle ABD arasındaki ilişkiler bir kez daha kötüleşmiştir. Bu arada ÇHC’nin Pâkistan ve İran’a nükleer enerji ve silâh progranları geliştirmeleri için yardımda bulunulduğuna dair istihbarat raporlarının gelmesi neticesinde, ABD Başkanı Bill Clinton söz konusu anlaşmasını onaylaması için Kongre’nin istediği raporu düzenlememekle kalmamış, aynı zamanda anlaşmanın onaylanması için henüz şartların olgunlaşmadığını bildirmiştir.

1997 senesinin bahar mevsimiyle birlikte taraflar ilişkilerin olağanlaştırılması maksadıyla ABD’de bir ABD’yle ÇHC arasında zirve toplantısının yapılması için görüşmelere başlanmış ve bu görüşmelerin neticesinde ÇHC Başkanı, ÇKP Genel Sekreteri ve Merkezi Askeri İşler Kurulu Başkanı Jiang Zemin’in ABD’yi 1997 senesinin Ekim ayında resmen ziyaret etmesi için mutabık kalınmıştır. Bu zirvenin öncesinde Bill Clinton söz konusu anlaşmanın Kongre tarafından onaylanması için istenen teyidnâmeleri ve raporları Kongre’ye sunmayı düşünmüş, fakât temsilciler meclisinin 62 üyesinin buna karşı çıkan mektubu ve Kongre’de geniş bir muhalefetle karşı karşıya kalmıştır.221 Temsilciler Meclisi’nden söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için lâzım gelen otuz günlük Kongre inceleme süresini yüz

220 a.e., s. CRS -10-11.

yirmi güne çıkaran bir karar çıkmıştır. Bu arada Viestingshaus Elektrik Şirketi, Asea Brown Boveri (ABB), Behtel Enerji Şirketi, Vebster Mühendislik Şirketi vb. Amerikan şirketleri toplamı elli milyar ABD Dolarını bulan Çin nükleer elektrik santrali pazarına girebilmek için Kongre’de kulis faaliyetinde bulunmaktaydı.

ÇHC Başkanı Jiang Zemin’in ABD ziyaretinin başlamasından bir gün önce 16 Ekim 1997 tarihinde ÇHC Zangger Komitesi’ne üye oldu ve ABD Dışişleri Bakanı Madelein Allbright’a İran’da yeni nükleer enerji veya silâh projelerine başlamayacağına dair gizli bir mektupla taahhütte bulundu. Zirvede Başkan Clinton, anlaşmayı yürürlüğe sokacağını söylemekle beraber, her bir işlemin tek tek denetlenmesi ve ABD gözetiminin sürmesi şartıyla ABD şirketleri Çin pazarında çalışmasının yolunu açacak girişimlerde bulunacağını ve Çin tarafının verdiği taahhütler sebebiyle anlaşmanın yürürlüğe girmesi için çalışacağını söylemiştir.222 Ayrıca, 30 Ekim 1997 tarihinde Dışişleri Bakanlığı iki ülke arasında imzalanan mutabakat zaptının ABD’ye konuyla ilgili olarak ÇHC’ye ziyarette bulunmaya, bilgi paylaşmaya ve almaya ve ABD’nin gözetimini devam ettirmesine imkân sağladığını bildirmiştir.

Bu gelişmeler üzerine ABD Enerji Dairesi’yle ÇHC Devlet Planlama Kurulu arasında teknik bilgi teatisi, işbirliğini geliştirmeyi, ortaklaşa projeler yapmayı vb. hususları içeren Nükleer Teknolojinin Barışçıl Maksatla Kullanılması Öngeren İşbirliğine Dair Niyet Anlaşması [Agreement of Intent on Cooperation Concerning Peaceful Uses of Nuclear Technology] imzalanmıştır. Ayrıca bu anlaşmanın devamında, 1998 senesini Haziran ayında Pekin’de imzalanan bir anlaşmayla ÇHC bilim kişilerinin ABD’nin bilim kurumlarında çalıştırma veya eğitim gördürme hakkını da elde etmiştir.

Bill Clinton’un 12 Ocak 1998 tarihinde Kongre’ye ÇHC’ye uygulanan ambargoların kaldırılması ve söz konusu anlaşmanın onaylanması için gönderdiği yazıda anlaşmanın onaylanmasının şu faydaları temin edeceğini belirtmiştir:223

o ABD’nin Çin gerçekleştirdiği gelişmeyi güçlendirmek ve ilerletmek ABD’nin çıkarınadır ve anlaşma bunun temini için gelecek vaad eden bir çerçeve oluşturmaktaydı.

o Çin’le güçlü, karşılıklı avantajlar sağlayan ve uluslararası normlara dayanan ikili ilişkiler kurmak ABD’nin çıkarınadır.

o ABD’nin ulusal ekonomik çıkarı mevcuttur. Anlaşma ABD’li firmaların dünyanın en hızlı büyüyen nükleer enerji pazarında rekabet etme imkânına kavuşacaktır.

Başkan Clinton’ın bu girişimi neticesinde anlaşma Kongre’de onaylanmış, ancak anlaşmanın onaylanmasından sonra dahi bazı üyeler anlaşmanın uygulanmasını durdurulması için Bill Clinton’a başvuruda bulunmuştur.

16 Eylül 2003 tarihinde iki ülke arasında ABD menşeli nükleer mâlzeme, teçhizat ve üretim bilgisinin ABD’nin önceden onayı olmadan üçüncü bir ülkeye aktarılmasını önleyen bir anlaş imzalanmıştır. Bu anlaşma hangi nükleer mâlzeme, teçhizat ve üretim bilgisinin askerî amaçla kullanılabileceğini tespitine ilişkin bir mutabakat zaptının sağlanmasıyla imzalanmıştır. Bu zabıt anlaşma kapsamın da olmayan nükleer üretim bilgilerini de kapsamakta ancak ABD’ye sevkiyata göre denetimde bulunma imkânını tanımaktaydı.