• Sonuç bulunamadı

MURAD HALİFELİK

Belgede 16. yüzyıl kasidelerinde methiye (sayfa 195-200)

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HALİFELİK:

III. MURAD HALİFELİK

0% 5% 10% 15% 20% 25% 30% 35% 40% Baki Cinani Derzi zade Ulvi Çele bi Gelib olulu Mus tafa A li Haşi mi Nevi Seri 1

VIII. 6- III. MEHMED Bağdâdlı Ruhî:

Bağdatlı Rûhî’ye göre dünyada günler iki kişiyle övünür. Birisi diğerini ağırlamaktadır.Biri peygamberin dostu biri peygambere boyun eğen III.Mehmed’dir. Biri Allah’ın velisi, birisi şereflilerin en üstünüdür.

Bâkî:

Bâkî, III.Mehmed’in Allah’ın dostlarında olduğunu belirtir. O, Allah’ın sırrının aynasıdır. Kin ve hilelerden arınmıştır.

Hemān āyîne-i sırr-ı Ĥudādur ţab‘-ı şāhāne

Müberrā ġıll u ġışdan ķalbi ŝāf u sāde sulţānı (14-30/35) Arınmış, temizlenmiş gönlü gizli sırlara ayna tutar.

Cinânî:

Cinânî’ye göre III.Mehmed yeryüzüne Allah’ın faziletinin bereketinin bir yağmurudur.

Çemen-zār-ı ‘adālet ĥuşk iken oldı ter ü tāze

Tereşşuħ ķıldı çün bārān-ı feyž-i fażl-i Rabbānì (21-3/69)

Yücelik göğünün parlak güneşi, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi dünyaya gölge salmıştır.

Olup ţāli‘ sipihr-i’izzetüñ mihr-i dıraĥşānı

Bi-ħamdillāh cihāne sāye ŝaldı žıll-ı Yezdānì (21-1/69) Gelibolulu Mustafa Âli:

Gelibolulu Mustafa Âli onun Muhammet ümmetine bir lutuf olarak geldiğini söyler.

Muħammed ümmetine ĥayr-ı luţf u ma‘deleti Felek ĥıyâmına mânend-i sâyebân geldi (39-31/112) Hakanî Mehmed Beğ:

Hakanî Mehmed Beğ, peygamberlerin sonuncusu olan Hazret-i Muhammed (s.a.v.)’ın adaşı olduğunu şöyle ifade eder:

Semiyy-i Ĥatm-i Rüsūl žıll-ı Ħaķ Muħammed Ĥān Emîn-i dîn-i mübîn a‘žam-ı mülūk-ı zemen (2-12/88)

Ķutb-ı zemān u žıll-ı Ĥudāvend-i müste‘ān

Sulţān Muħammed a’del-i şâhân-ı pâk-dìn (3-10/90)

O, peygamberlerin sonuncusunun adaşı, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, İslam dininin emini, zamanın meliklerinin en büyüğüdür. Zamanın kutbu, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, temiz dinin padişahlarının en adilidir.

Nev’î:

Nev’î’ye göre o zamanın efendisidir. Dinin sünnetini yerine getirendir. Allah’ın yer yüzündeki gölgesi(zıll- ehad)dir.

Ħażret-i Sulţân Meħemmed sâye-i zât-ı eħad

Ķursa farķ-ı ‘âleme çetr-i sa‘âdet ŝubħ-dem (XXXVI-6/110) III.MEHMED HALİFELİK: 0% 5% 10% 15% 20% 25% 30% Bağdatlı Ruhi

Baki Cinani Gelibolulu

Mustafa Ali Hakani Mehmed Beğ Nevi Seri 1

II. IX. ŞAİRLİĞİ BAKIMINDAN PADİŞAHLAR IX. 1- II. BAYEZİD

Tâcizâde Câfer Çelebi:

Tâcizâde Câfer Çelebi onun şairlik yönüne övgüde bulunmamış; sadece bir beyitte Adlî mahlasını kullandığını söylemiştir.

‘Adlî-laķab ol Şāh-ı cihān-bahş k’olubdur

Ubeydî:

Ubeydî bir beyitte onun şiirde zamanın hükümdarı, ilimde sultanların sultanı olduğunu söyler.

Ma’rifetde Bāyezîd ü nažmda şāhî-i vaķt ‘İlmde sulţān-ı şāh ü ‘adlde Nūşirevān (1-23/2) Lamii Çelebi,Vasfî onun şairlik yönünü övmemiştir.

II.BAYEZİD ŞAİRLİK: 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% Lamii Çelebi Tacizade Cafer Çelebi Ubeydi Vasfi Seri 1

IX. 2- YAVUZ SULTAN SELİM

İshâk Çelebi, Lâmii Çelebi, Tâcizâde Cafer Çelebi, Ubeydî, Yahya Beğ, Zâtî şairliğine dair övgüde bulunmamışlardır.

IX. 3- KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN Âşık Çelebi:

Âşık Çelebi onun sözlerini inciye benzetmiştir.

Ķalāyid-i minenüñ ţavķ-ı gerden-i gerdūn

Cevāhir-i suĥenüñ ‘ıķd-ı dürr ü la’l ü le’āl (5-4/66) Bâkî:

Bâkî, divanında iki kasidesinde Kanunî’nin belagatına ve divanına dolayısıyla şairliğine övgülerde bulunmuştur.

Ĥaţ-ı nažm-ı pāki çemen-zār-ı cennet Elinde ķalem çeşme-i āb-ı Kevśer (3-16/13)

Nazmını cennetin çimenliğine, elindeki kalemi de cennetteki Kevser suyunun çeşmesine benzetmiştir. Kevser, cennette bir suyun adıdır. Elindeki kalem ile mürekkep güzel kokular saçan ödağacı ile anberdir. Ayrıca nazar ehlinin gözüne sürme, kötülük isteyen canların damarına bir neşterdir. Kısacası,

“O güftār-ı mevzūn u reftār-ı dil-keş

O sîmā-yı maţbū‘ u bālā-yı ĥôş-ter” dir. (3-21/13) Onun tertip ettiği divan bütün sultanlara divan olur.

Debîr-i felek yazmaġa vāridātın

Eşi‘‘a getürmişdür altun ķalemler (3-23/13) Yazınmaġa mānend-i nažm-ı Süreyyā

Varaķlar zer-feşān ider çarĥ-ı aĥďar (3-24/13) Yanar şem‘-i Nāhid öñinde şihābuñ

Çeker her gice ŝubħa dek cedvel-i zer(3-25/14) Aña cild-i ġarrâ müzehheb muţallā

Meh-i ‘ālem-ārç vü ĥūrşîd-i enver (3-26/14)

Debîr-i felek Utarit (Merkür) gezegenidir.208 Utarit bu özellikleriyle,onun sözlerini yazmak için ışık saçan altın kalemler getirmiştir. Varaklar Süreyya209 yıldızının nazmı gibi bir nazım yazmak için gökyüzünün mavi gök kubbesinde altınlar saçar. Zühre210 yıldızının mumu her gece yıldızların önünde yanarak sabaha kadar altın cetvel çeker.

208 “Utarit, Yunanlıların Hermes, Romalıların Mercurius dedikleri rüzgarı,hırsızlığı ve alışverişi temsil eden bir tanrıdır. Doğar doğmaz hırsızlığa başlayan bu tanrı, Zeus ile Atlas kızının oğlu olup Zeus’un postacısıdır. Elinde yılanlı bir sopa ve ayaklarında kanatlı sandallar vardır. Ayrıca Lir adlı çalgıyı meydana getirmiştir. Bunun yanında yalancılığın temsilcisidir. Yalanı hakikat kabul ettirmek için iyi bir belagata ve fesahata ihtiyaç vardır. Bu yüzden fesahatın,belagatın, yazının, inşanın ve bu münasebetle devlet işlerini düzen kalemlerin, anlayışın, hesabın, zeka ve dikkatin, hüner ve sanatın da tanrısıdır. Edebiyatta daima defter ve kalemle, inşa ve akılla anılır.” Abdülbaki GÖLPINARLI, a.g.e., s. 694.

209 “Süreyya yıldızı, Ülker (Pervin) yıldızıdır. Sevr (öküz) burcunun hörgücündeki yedi yıldızdır.” Ferit DEVELLİOĞLU, a.g.e., s. 152.

Alemi süsleyen ayla, alemi aydınlatan güneş ona tezhiplenmiş, yaldızlanmış bir cilt olmuşlardır.

Onun divanı söz matlaından doğan bir güneşdir. Bâkî,böyle bir divana genc-i gevher (cevher hazinesi ) adını koysunlar demektedir. Şairimiz,

Feŝāħat gül-istānı içre dem-ā-dem

Ŝu gibi revān ide bülbüller ez-ber (3-28/14)

Fesahat gül bahçesinde bülbüller, onun divanını su gibi ezberleyip her zaman okusunlar temennisinde bulunur.

Şair, mana ülkesine tertip ve düzen getirdiğini şöyle açıklar. Ne hôş ķıldı görüñ āśār-ı luţfı

Cihān-ı ŝūret ü ma‘nāyı tezyîn (4-3/15) Virüp fażl u kemāli ĥusrevāne

Ma‘ānî mülkine tertîb ü āyîn (4-4/15)

Öyle bir şiir yazmıştır ki o inci bir gerdanlık gibidir. Ünlü Arap şairi Hassan211 görse beğenip bin kere alkışlar. Nesrin gülünü kucaklamış taptaze bir menekşedir. Beyazı (sayfanın beyaz yerleri) saadet sabahının parlaklığı, siyahlığı (siyah mürekkeple yazılmış yazılar) cihanı gören gözün sürmesidir. Arap harflerinin o siyah noktaları, karanlık gece içindeki Pervin yıldızıdırlar. Görünüşte noktadırlar; ama aslında onlar mana yüzünde birer misk kokulu bendir. Edası Rıdvan bahçesinin Selsebili’dir.212 Harfleri bahçeden derilmiş birer fesleğendir. Öyle bir denizdir ki bütün kainat ondan inciler toplamıştır. O şeker saçan şiir o kadar naziktir ki bu haliyle sevgilinin tatlı ve renkli dudağına benzer.

İbn-i Kemâl:

İbn-i Kemâl, Kanunî’nin şairliğine değil, âlimliğine kısaca övgüde bulunur.

babasının kanı bir köpüğe düşmüş ve Afrodit bu kanla köpük karışımından doğmuştur.Gökten denize düşen bir alev parçasından doğduğu da rivayet edilir. Çok güzeldir. Aşk ve güzellik tanrısıdır. Edebiyatımızda zevk, eğlence, müzik aşk ve güzellik kavramlarıyla anılır.”Abdülbaki GÖLPINARLI, a.g.e., s. 671.

211 “Hassan Hz.Muhammed’in sahabesinden olup şairdir.Sahabeden olması nedeniyle şairler tarafından adı pek sık anılır.” Abdülbaki GÖLPINARLI, a.g.e., s. 664.

212 Rıdvan cennet, Selsebil ise cennette tatlı bir suyun adı olup “kolay içilir, boğazdan kolayca geçer, taşkın, köpüre köpüre coşarak akar, içilince siner manalarına gelir” Abdülbaki GÖLPINARLI, Mesnevi

Belgede 16. yüzyıl kasidelerinde methiye (sayfa 195-200)