• Sonuç bulunamadı

b- İran Edebiyatında Kaside: İran’da kasidenin başlangıcı Sasaniler devrine rastlar.88 Kasidenin muhtevasının zenginleşmesi ve bir nazım şekli olarak

I. I 16.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜREL HAYAT

III. 1. b- İran Edebiyatında Kaside: İran’da kasidenin başlangıcı Sasaniler devrine rastlar.88 Kasidenin muhtevasının zenginleşmesi ve bir nazım şekli olarak

büyük önem kazanması İran edebiyatı içinde olmuştur.89 875-1000 yılları arasındaki

78

“Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 206.

79 a.g.e. s., 206.

80 a.g.e., s. 206.

81 “Kaside”, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü C. 2, s. 207.

82 F.Krenkow,”Kaside”, İslam Ansiklopedisi C. 6, Eskişehir 1987, s. 388.

83 Hüseyin ELMALI, a.g.e,m., s. 562.

84 a.g.m. s. 563.

85 a.g.m. s. 563.

86 Ahmet KABAKLI,Türk Edebiyatı C. 1 İstanbul 2002, s. 607.

87 Ahmet KABAKLI,a.g.e. s. 607.

88 “Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 207.

Samanoğulları zamanının, bu türün en parlak devri olduğu söylenir.90 Rudekî bu devrin en büyük şairidir.91

Bu nazım biçimi, altın çağını Gazneli Mahmud’un sarayında yaşamıştır. Yaklaşık dört yüz kadar maaşlı şairin bulunduğu söylenen Gazne sarayında başta sultanü’ş-şuara Unsurî olmak üzere Ferruhî, Minuçehr, Esedî gibi şairler kaside nazım biçimiyle Sultan Mahmud için sayısız methiyeler kaleme almışlardır.92 Kaside yazmak, bir meslek, bir gelir kaynağı haline gelmiştir.93

Bir övgü şiiri olarak kasidenin İran edebiyatında üslupça en sanatlı, en ağır ve özentili şekline ulaşması Selçuklular döneminde olmuştur. Bu dönemde yetişen şairler arasında Enverî en büyük üstat sayılır. Ayrıca Hâkânî, Kemâl-i İsfahânî, Sadî-i Şirâzî, Hacı-yı Kirmanî, Selman-ı Savecî, Hafız-ı Şirâzî ile Harezmşâh sarayındaki Reşidüdin Vatvat, Zahirüddin Faryabî ünlü kaside şairleridir.94

İran edebiyatında övgü amacıyla yazılan kaside nesib, teşbib veya tegazzül adlı giriş bölümü, tahallus ya da giriz (medhe geçiş) bölümü, medhiye bölümü, dua bölümü şeklinde kurulur.95

Kasidenin beyit sayısı konunun önemine, seçilen kafiye ve şairin sanat gücüne bağlıdır. Beyit sayısı 7-25 arasında değişmekle birlikte 70-80 beyit hatta daha uzun kasideler bile vardır.96

Fars edebiyatında kasideler teşbih bölümünde ele alınan konuya göre bahariyye, hazaniyye, şairin kasidede işlediği konuya göre medhiye, şekvaiyye, hicviyye gibi adlar alır.97

III. 1.c- Türk Edebiyatında Kaside: Kaside nazım şekli Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir. 13. yüzyılda Mevlâna’nın Divan-ı Kebîr’inde üç yüz kaside vardır. 15. yüzyıla gelinceye kadar Türk edebiyatında kasidede ustalık gösteren şair hemen hemen yok gibidir. 15. yüzyılın başında yaşayan Şeyhî, gazelde olduğu gibi Türk

90 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 18.

91 “Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedis, C. 5, İstanbul 1985, s. 207.

92 “Kaside”, Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, İstanbul 1994, s. 238.

93 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 18.

94 “Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 207.

95 Mehmet VANLIOĞLU, “Fars Edebiyatı”, TDV İslam Ansiklopedis, C. 24, İstanbul 1994, s. 564.

96 Mehmet VANLIOĞLU, a.g.m., s. 564.

kasidesinin de kurucularından sayılabilir.98 Yine bu yüzyılın büyük şairlerinden Ahmed Paşa da kasidede üstat sayılmıştır.99

Kaside nazım şeklinin kendisine has kurallarının iyice belirlendiği 16. yüzyılda memduh mübalağalı bir şekilde övülmüştür. İran edebiyatının örnekleri aşılmaya başlanmıştır. Fuzulî, Bâkî, Nev’î, Hayalî, Bağdatlı Rûhî kasideleriyle ünlü şairlerimizdir.100 Bâkî ile Fuzulî nesiblerinde başarılıdır. Hayâlî hayal unsurlarında, Bağdatlı Rûhî, Nev’î akıcı üslubuyla dikkati çeker.101

III. 3- BÖLÜMLERİ

Kaside nazım şekli altı bölümden oluşur:

III. 3.a-Nesib: Kasidenin giriş bölümüne nesib denir.102 Bu bölümde tasvir edilecek herhangi bir konu işlenir.103 Eski belagatçılar nesibi kasidenin başında söylenilen gazele denilir diye tarif etmişlerdir. Bu kasidedeki tegazzül bölümü başta bulunursa nesib adını alıyor demektir.104 O halde nesib bölümünde aşıkane konular işlenmiştir.105 Eğer şair başka konular işliyorsa buna teşbib denir. Teşbib bölümünde çöl, vaha, at, deve, hazan, bahar, yaz, kış, saray, kasır, köşk, yalı, ramazan bayramı tasvirleri yapılır. Hakimane düşünceler, cömertlik, kahramanlık gibi faziletler; Şiraz, Bağdat, İstanbul gibi şehirler ve buralardaki bağ ve bahçelerin güzelliği, tarihi, içtimaî ve estetik bir çevre içinde anlatılır.106 Nesib ya da teşbib bölümü adı verilen bu ilk bölüm 15-20 beyitten oluşur.107

Nesib bölümü şairin genel kültürünü sergilemesine en uygun ve kasidede de oldukça uzun bir bölümdür.108

III. 3-Girizgâh: Kaçamak yolu, saklanacak yer; söze girmeden önceki başlangıç; bir eserde esas konuya geçmeden evvelki giriş109 anlamına gelir. Şair, nesib

98

Kaside, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 207.

99 a.g.e., s. 207.

100 İskender PALA, “Kaside”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1994, s. 565.

101 “Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 207.

102 “Kaside”, Büyük Türk Klasikleri,.C. 1, İstanbul 1985, s. 243

103 Seyit Kemal Karaalioğlu, Türk Şiir Sanatı, İstanbul 1980, s. 183

104 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 21

105 “Kaside”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 211

106 a.g.e., s. 211

107 İskender PALA,,a.g.e., s. 565

108 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 21

veya tegazzül bölümünün sonunda bir münasebet düşünerek asıl konuya girer. Yani sözü öveceği kişiye getirir.110 Girizgah konuya uygun ve nükteli olmalıdır.111 Bir veya birkaç beyit 112 olabilir.

III. 3.c-Methiye: Övmek gayesiyle yazılan yazı veya söylenen söz 113 anlamına gelir. Kasidenin en önemli bölümüdür. Bu bölüme maksat da denir.114 Şair bu bölümde din büyüklerini, padişahları, sadrazamları, şeyhülislâmları, kâtipleri, defterdarları, padişah hocalarını ve analarını iyi vasıflarla bol bol över. Bazen de şair cimri birisini cömert; bir zalimi merhametli; korkak birini kahraman olarak da övdüğü görülmüştür.115

Şairler böylece devlet adamlarında ideal nitelikler aramışlar ve bu niteliklere teşvikte bulunmuşlardır.116 Methiye bölümünde basma kalıp ve mübalağalı benzetmeler bulunur. Kasidenin yapmacık bölümü117 olduğu kabul edilir.

Şairler bu bölümde elinden geldiğince övgüde bulunmaya çalıştığından beyit sayısı diğer bölümlerden daha fazladır.

III. 3.ç- Fahriye: Şairin, memduhunun övgüsünü yaptıktan sonra kendisini övdüğü bölümdür. Fahriye övünme, bir şeyden kendine şeref çıkarma; iftihar etme, tefahür, kendi kendini övme118 anlamlarına gelir. Bu bölümde şairlik yeteneğinden, hünerli bir insan olduğundan bahseder ve övdüğü kişiyi kendisi gibi hiç kimsenin övemeyeceğini ve diğer şairlerden üstün olduğunu belirtir. Bazen de içinde bulunduğu sıkıntılı durumu, arzu ve isteklerini dile getirir ve övdüğü kişinin ihsanını bekler.

Şair, kısa olan fahriye bölümünü dua bölümü ile birleştirebildiği gibi ona kasidenin başında da yer verebilir.119

110 “Kaside”,Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 211

111 “Kaside”, Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi C. 18, İstanbul 1994, s. 238

112 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 21

113 Seyit Kemal Karaalioğlu, a.g.e., s. 184

114 “Kaside”,T ürk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 5, İstanbul 1985, s. 211

115 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 21-22

116 Prof.Dr.Mehmet ÇAVUŞOĞLU, a.g.e., s. 21-22

117 Ahmet KABAKLI, a.g.e., s. 606

118 Seyit Kemal Karaalioğlu, a.g.e., s. 186

III. 3.d-Tegazzül: Şairin, kasidenin monotonluğunu kırmak için araya sıkıştırdığı gazele denir. Ya nesib bölümünde ya da medhiye bölümünde bulunabilir.

Bu bölümde aşk duyguları dile getirilir. Her kasidede bulunmayabilir.120 Uzunluğu 5-12 beyit arasında değişebilir.121

III. 3.e-Dua: Şairin memduhu ile ilgili dua ve iyi dileklerde bulunduğu son