• Sonuç bulunamadı

Mirés Borçlanması ve Osmanlı Bankası’nın (Bank-ı Osmanî-i Şahane) Kuruluşu

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ

4- Mirés Borçlanması ve Osmanlı Bankası’nın (Bank-ı Osmanî-i Şahane) Kuruluşu

Osmanlı Devleti’nde Avrupa sermayesi ile banka kurulacağının açıklandığı fermandan sonra, imtiyazlar peşinde koşan Batı sermayedarlarından oluşan rakip on dört bankacılık grubu ortaya çıkmıştır. Osmanlı yetkilileri de bu finansçılarla birlikte, Dersaadet Bankası’nın yerine geçecek yerel ve uluslararası mali reformların gerçekleştirilmesini sağlayacak bir kurumun oluşturulması üzerine kafa yormaya başlamıştır137. Yazar Autheman’ın ifadesiyle daha yakın bir zamana kadar “Osmanlı

hükümetiyle iş ilişkisine girmekten tiksinen” Avrupalı sermayedarlar şimdi kendi

hükümetlerinin desteği ve Osmanlı Hükümeti’nin yapacağı reformlarla mali açıdan düzelme sağlanacağı umuduyla yatırım yapmaya istekli görünüyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu’nun az gelişmişliği ve kötü durumdaki mali yapısı bilinmekle birlikte, bu durum kötü idareye bağlanmış, Osmanlı ülkesinin “gizli zenginlikleri” ise iyice abartılmıştır. Her şeyden önemlisi, yapılan ittifak ile mali durumun düzeltilmesi için ticari ilişkilerin genişletileceği, verimli demiryolu ve kamu yatırımları yapılacağı öngörülmüştü138.

Kaldı ki o dönemde Batılı finans çevrelerinde, özellikle de belli başlı finans merkezleri olan Londra ve Paris’teki sermayedarlar açısından koşullar çok elverişliydi. Zaten 19. yy ortalarında Avrupa dışında banka kurmak da kolay bir işti. Bunun için gözü pek bir grup girişimci, az bir sermaye, finans çevreleriyle bir miktar ilişki ve politik destek yeterliydi139. Bunun yanı sıra Amerikan İç Savaşının neden olduğu “pamuk kıtlığı” da Orta Doğu’daki fırsatlara olan ilgiyi artırmıştı. 1850’lerin ortalarında Osmanlı ülkesine

135 Andre Autheman, Bank-ı Osmanî-i Şahane Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Osmanlı Bankası, Osmanlı

Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi, İstanbul 2002, s. 19; B. Özdemir, age., 2010, s. 26.

136 H. Ferid, age., 1918, s. 37. 137 P. L. Cottrell, age., 2008, s. 66-67. 138 A. Autheman, age., 2002, s. 19-20.

gelen bankacılar arasında ünlü Stern Brothers (Paris bağlantıları Osmanlı Bankasına dayanıyordu) ve Bischoffsheim & Goldschmidt de bulunmaktaydı140.

Osmanlı Devleti açısından ise bir bankaya sahip olmanın başlıca iki önemli gerekçesi bulunmaktaydı. Bunlardan ilki; devlet gelirleri ile giderleri arasında doğan dengesizliği giderecek avans ve kısa vadeli hazine bonolarının düzenlenmesinin sağlanması, diğeri de; giderek artan borçlanma eğilimleri nedeniyle dış borçların alınmasında ve bunlara ait anapara ve faizlerin ödenmesinde Batılı alacaklıların güvendiği bir sistemin kurulmasıydı. Ayrıca, 1820’lerden sonra gelişen dış ticaret, ticareti sürdürmek için kambiyo işlemlerini ya da bankacılık işlemlerini yürütecek kuruluşların düzenlenmesini de gerekli kılmıştı. O güne kadar Galata Bankerleri bu işleri sadece spekülatif maksatlarla yürütmüşler, kambiyo kurlarını bazen asılsız haberlerle suni bir şekilde yükselterek, büyük kazançlar sağlamışlardı. İşte tüm bu yaşananlar Osmanlı Devleti’nde bir bankanın kurulmasını zaruri kılmış, hükümet banka kurma tekliflerini kabul etmeye başlamıştı141.

O zamanlar İngilizler de Osmanlı Devleti ile serbest ticareti kolaylaştırmak amacıyla bir bankanın kurulmasını arzu etmekteydiler142. Nitekim 1850’lerin ortasında

rekabet halinde olan pek çok grup arasında dikkat çeken isimlerden bazıları İngilizdi. Bu amaçla Londra’da oluşturulan bir konsorsiyum 1855’ten itibaren İstanbul’da aktif bir temsilci bulundurmaktaydı143. Bu grup, Avrupa finans kapitalinin baş aktörleri olan Rothschild’ler ve benzerleri gibi tanınmış kişilerden değildi. Daha çok alt yapı yatırımları ile uğraşan sermayedarlar olup, bankacılık planı ile Osmanlı demiryolu inşası projelerine ilgi göstermekteydiler. Bu projenin en önemli yanı; Osmanlı Hükümeti’nin ısrarla üzerinde durduğu bazı noktalarda tavizler vermesine dayanmaktaydı. Söz konusu grubun

“The National Bank of Turkey” (Banque de Turquie) adında kurmayı planladığı banka

izni ise 1857 Mart ayında onaylanmıştı144 . Banque Generale Suisse ve Chain

140 Bischoffsheim & Goldschmidt ortaklığı, bir anlamda Osmanlı Bankası’nın destekçisi konumundaki

“Societe Generale de L’Empire Ottoman”ı (Osmanlı İmparatorluğu Şirket-i Umumiyesi) 1864’te kuran finansal oluşumdu. Bkz. P. L. Cottrell, age., 2008, s. 69.

141 H. Kazgan, age., 2014, s. 66-67, 70. 142 V. N. Geyikdağı, age., 2008, s. 72.

143 İngiliz yatırımcılar Osmanlı tahvilleri üzerindeki esas konumlarına 19. yüzyılın ortalarında

kavuşmuşlardır. 19 yy’ın ortalarında Paris borsası %40’lık bir pay ile Türk devletinin tahvil ihracında en önemli finans kaynağı haline gelirken, Londra %30’luk bir orana sahipti. Osmanlı tahvillerinin İngiliz yatırımcılar açısından cazibesi Osmanlı Devleti’nin 1875-76’daki iflasından sonra ise azalmıştır. Bkz. P. L. Cottrell, age., 2008, s. 61-62, 67.

144 Banka hakkında daha ayrıntılı bilgiler için bkz. H. Ferid, age., 1918, s. 40-41, Ali Akyıldız, Osmanlı

Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, “Ottoman Securities”, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı 2001, s. 98; P. L. Cottrell, age., 2008, s. 67; Edhem Eldem, Bağımlılık ve Gelişme Arasında Bir Kurum:

tüccarlarından Londra’da ikamet eden Rodochanaci ailesini de içine alarak pek çok değişime uğrayan bu bankanın, Fransa ve Almanya’dan sağlanan yatırımlarla da desteklenmesi öngörülmüştü. Ancak bu bankacılık projesi Mirés skandalında rol aldığından hayata geçirilemeden son bulmuş, daha güçlü rakiplerine sıkıntı yaratmaktan öteye gidememişti145. O sıralarda Amerikan vatandaşı Duir, Trouvé-Chauvel namındaki

bir Fransız banker ve bir kısım İngiliz sermayedarı ile bazı Galata Bankerleri de146

Dersaadet’te bir banka teşkilini teklif ederek, kendilerine imtiyaz verilmesi için Hükümet-i Seniyyeye müracaat etmişlerse de147, geniş ayrıcalık talepleriyle gelen tüm bu

teklifler Hükümet tarafından reddedilmişti148.

1850’lerin sonlarında ise en az dört önemli rakip grup Osmanlı’da bir banka kurmak için çetin bir rekabet içine girmiş ve bu hususta proje teklifleri gelmeye başlamıştır. Öneriler içinde üç proje dikkate değer bulunmuştur. Bunlardan ilki Rothschild’lerin projesi olup, Osmanlı Devleti tarafından Rothschild’lerin149 gücü göz önünde bulundurularak reddedilmiştir. İkinci önemli proje ise Paris merkezli yine çok büyük bir finans grubunca önerilmiştir. Pereire Kardeşler ve bankaları Crédit Mobilier grubunun tekliflerine dayanan söz konusu projeye göre, kurulacak olan “Banque Ottomone” (Osmanlı Bankası), hem emisyon müessesesi olacak, hem de ticaret ve diğer bankacılık işlevlerini üstlenecekti150. İngiliz Henry Layard, Bruce, Clark, Cummuins,

Osmanlı Bankası,

https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=351726&/Ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1k-ve- Geli%C5%9Fme-Aras%C4%B1nda-Bir-Kurum:-Osmanl%C4%B1-Bankas%C4%B1-/-Prof.-Dr.-Edhem- Eldem-, (06.02.2019).

145 P. L. Cottrell, age., 2008, s. 67.

146 Galata bankerlerinin asıl niyeti ise kendilerini Londra’daki bir bankacılık konsorsiyumu ile

bütünleştirmekti. Bkz. P. L. Cottrell, age., 2008, s. 67.

147 H. Ferid, age., 1918, s. 37.

148 Z. Toprak, agm., “Osmanlı Devleti’nde Para ve Bankacılık”, 1985, s. 762; B. Özdemir, age., 2010, s.

26.

149 Ek:12.

150 19. yy’da Fransa’nın en önde gelen iki finans ailesi olan Pereire kardeşler (Isaac ve Emile) ve

Rothschild’ler ilk uluslararası finans ağlarını kuran gruplardır. Pereire kardeşlerin finans ağını 1852’de 60 milyon frank sermaye ile kurdukları Credit Mobilier oluşturmaktaydı. Pereire kardeşler ile Rohtschild’ler arasında sanayi alanında yaşanan büyük rekabet onları henüz kapitalistleşmemiş ülkelere yatırım yapmaya ve borç vermeye yöneltmişti. Bu durumun Osmanlı ülkesindeki boyutunu ise Pereire’nin Credit Mobilier, Rothschild’lerin de Societe Generale öncülüğünde kimi zaman Galata bankerleri ile iş birliği yaparak finansal girişimlerde bulunması oluşturmuştu. Credit Mobilier, hem Osmanlı Bankası’nda, hem de bazı Galata bankerleri ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu Şirket-i Umumiyesi’nde (1864) (Şirket-i Umumiye-i Osmaniye) yer alırken; Rothschild’in bankası Societe Generale de ünlü banker Tubini ile İtibar-ı Umumî-i Osmanî Şirketi’ni (1868) (Osmanlı İtibar-ı Umumi Bankası-Crédit Général Ottoman) kurmuştur. Bkz. Youssef Cassis, Capitals of Capital: The Rise and Fall of International Financial Centres, 1780-2009, Cambridge University Press, 2006, s. 48-49; Başak Ergüder, Kapitalizme Entegrasyonda Galata Bankerleri

ve Bankaların Borçlanma Mekanizmasındaki Rolü (1868-1923),

http://www.academia.edu/2445242/Kapitalizme_Entegrasyonda_Galata_Bankerleri_ve_Bankalar%C4% B1n_Bor%C3%A7lanma_Mekanizmas%C4%B1ndaki_Rol%C3%BC_1868-1923, 07.02.2019.

Glyn, Hankey ve Kingscote Layard ile Glyn Mills & Co. Bankası’nın oluşturduğu Londra merkezli üçüncü proje ise, kurulacak “Ottoman Bank” (Osmanlı Bankası) isimli kuruluşu sadece bir ticari banka olarak düşünmekteydi151. Bu arada Rothschild’ler de hâlâ banka

kurma fırsatının peşindeydiler ve Londra’nın projesine karşı mücadele etmekteydiler. Netice olarak Osmanlı yöneticileri üçüncü projeyi kabul etmişlerdir. Meskûkât-ı Şahane İdaresi Müdürü ve Bank-ı Osmani Nazırı ve Maliye Mektebi “Nakit ve İtibar-ı

Mali” Muallimi Hasan Ferid’in aktardıklarına göre; Kırım Savaşı esnasında (1854-1856)

Devlet-i Aliyyenin akdetmiş olduğu ilk borçların tamamını İngilizler verdiğinden o vakit Sadarette bulunan Reşid Paşa’nın onayıyla banka teşkili hususunda İngiliz sermayedarının teklifi tercih edilmiştir. Netice olarak Bâbıâli İngiliz Hükümeti’ne onayını bildirince 24 Mayıs 1856 tarihli Kraliçe Victoria’nın verdiği Kraliyet İmtiyazı ile (Royal Charter) Galata’da 500.000 sterlin sermayeli “Osmanlı Bankası” (Bank-ı Osmanî/Ottoman Bank) kurulmuştur. İdare merkezi Londra’da, işlem merkezi İstanbul’da olan banka İngiliz hukukuna bağlı olacak ve İngiltere ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki kapitülasyonlardan yararlanacaktı. Bankanın yönetmeliği ise neredeyse “Bank of Egypt” ile birebir aynıydı. Bu haliyle “bir imtiyaz ve ayrıcalık” fermanından yoksun olarak kurulan banka, mütevazi bir ticaret bankası olarak Osmanlı

İmparatorluğu’ndaki mali boşluğu dolduramayacak ve gereksinimlerini

karşılayamayacaktı152.

Anlaşılan Kırım Savaşı’ndan sonra alınan ilk borçların tamamının İngilizlerce karşılanması ve teklifin sadece ticari bankacılık faaliyetlerini içermesi Osmanlı devlet adamlarını etkilemişti. Başlangıçta kurulması planlanan bankaya daha geniş yetkilerin verilmesi amacıyla tasarı Tanzimat Meclisi’ne sunulmuşsa da, bir sonuç alınamamıştır. Bu görüşmeler sırasında, özellikle de Sadrazam Ȃli Paşa’nın, “proje üzerinde Osmanlı

kontrolünün olmayışı” yönünde kuşkularının olduğunu dile getirmesi dikkat

çekmektedir153. Böylece Osmanlı yöneticileri bu türden bir ticari girişime kuruluş izni

vermiş olmakla birlikte, İngiliz temsilcilerinin tüm ısrar ve çabalarına rağmen bankaya

“devlet bankası statüsü” imtiyazı vermekten özenle kaçınmışlardır. Bu tercih Osmanlı

yöneticilerinin tehlikenin farkında olduklarını göstermektedir.

151 A. Autheman, age., 2002, s. 22; Ali Murat Aktemur, Osmanlı Bankası’nın Tarihçe-i Mimarisi, e-

dergi.atauni.edu.tr/ataunigsed/article/viewFile/.../1025002458, s.3, (12.02.2016).

152 H. Ferid, age., 1918, s. 37; J. Thobie, agm., 1985, s. 724-725; E. Eldem, age., 2000, s. 38, 40, 53; A.

Autheman, age., 2002, s. 20-23; Ş. Pamuk, age., 2007, s. 230; P. L. Cottrell, age., 2008, s. 67.

Eski Osmanlı Bankası Genel Müdürlerinden A. Autheman’ın da işaret ettiği üzere, Osmanlı devlet adamları geleneksel Osmanlı kurumlarını dönüştürecek reformlar için kaynak olarak Batı gerçeğini kabullenmekle birlikte, muhtemelen Avrupa finans kapitalinin gücünün ve vereceği zararların da farkındaydılar. Bu nedenle hiçbir finans kurumunun tahakkümü altına girmek istememişlerdir154. F. S. Rodkey de bu olguyu teyit

etmektedir. Bu görüşe göre de, Türk makamlarının 1849-56 yılları arasında reformlar konusunda çok az şey başarmış olmalarının nedeni; onların sorunları anlayamamasından veya bunları çözmek konusunda isteksiz olmalarından değil, Batı’nın iktisadi nüfuzunun Osmanlı İmparatorluğu’nun mali ve siyasi iktidarını yok edeceğini sezmiş olmalarıydı155.

Kanaatimizce bu refleksle Rothschild’lerın tekliflerine yüz çevrilmiş, bu endişeyle Osmanlı Bankası’na devlet bankası imtiyazı verilmemişti156.

Osmanlı Bankası faaliyetlerine esas itibariyle; mevduat bankacılığı, ödeme ve senet/poliçe iskontosu gibi çok sınırlı işlemlerle, mütevazi ölçülerde başlamıştır. Bankanın ilk yıllarda genel olarak aldığı sonuçlar olumlu olmakla birlikte, bankanın işlem hacmi beklenenin altında gerçekleşmiştir157. Öte yandan imparatorluktaki parasal

istikrarsızlık ve dışarıdan gelen yeni şoklar bankanın ticari işlemlerini etkilemekteydi. Mali sıkıntıları 1859-1860’ın ortalarında Suriye ve Lübnan’daki karışıklıklar, 1861’de Galata’da yaşanan su baskını ve aynı zamana denk gelen Doğu Akdeniz’deki ticari kriz daha da derinleştirmişti. Avrupa piyasalarına göre döviz fiyatları da aynı gün içinde birkaç defa değiştiğinden ticari muameleler zora girmiş, doğal olarak bu durum yeniden güven kaybına sebep olarak, piyasada her gün önemli değişimler başlamıştı158.

154 A. Autheman, age., 2002, s. 20. 155 F. S. Rodkey, agm., 1958, s. 352-353.

156 Osmanlı devlet adamlarının benzer kaygıları 1888’de Selânik Bankası’nın kuruluşu sırasında da

yaşadığı görülmektedir. 7 Mayıs 1888’de yabancı ortaklı bir banka olarak kuruluşuna izin verilen Selânik Bankası’nın resmî kuruluş süreci de uzun bürokratik yazışmalar zincirinin sonucunda neticelenmiştir. Bankanın kurucuları adına İzak Fernandez’in Sadaret makamına verdiği dilekçenin tarihi 13 Ağustos 1887 (1 Ağustos 1303) olurken, izin yazısı yaklaşık dokuz ay sonra, Mayıs 1888’de çıkmıştır. Umur-ı Nafıa Komisyonu’nun mazbatasına bakılırsa, yabancıların kuracağı bir bankanın memleketteki ticaret ve sanayiinin ilerlemesine faydalı olacağı kabul edilmekle birlikte, bazı sakıncaları da bulunmaktaydı. Bkz. Metin Berke, 110 Yıllık Mazi Selanik Bankası’ndan İnterbank’a, İnterbank Yayınları, İstanbul 2000, s. 24- 27.

157 Banka açılışından bir ay sonra, Ekim 1856’da bir liman kenti olan İzmir’de ve Doğu Akdeniz havzasının

en hareketli limanlarından Beyrut’ta bir şube açmıştır. Sadece bölgenin en gözde ticaret merkezi olan İskenderiye, Bank of Egypt’e verilen imtiyaz nedeniyle şube ağının dışında kalmıştır. Bkz. E. Eldem, age., 2000, s. 55-57.

Üstelik Kırım Savaşı ile birlikte artan iç ve dış borçlar nedeniyle Osmanlı Devleti’nin mali durumu dehşet verici boyutlara dayanmıştı159. 1854’te başlayan dış

borçlanmadan sonraki hemen her yılda ve her seferinde daha ağır şartlarla yapılan borçlanmalar sonucunda 1860’a gelindiğinde (ilk borcun alınmasından yaklaşık beş yıl sonra) Osmanlı Devleti’nin borç yükü toplam bütçe gelirlerinin beş katına çıkmıştı. İç ve dış borç toplamı 774 milyon frank (31 milyon sterlin) gibi devasa bir rakama ulaşırken, bunun %40’ı dış borçlardan oluşmaktaydı. Büyük bir kısmı Galata bankerlerinden alınmış kısa vadeli, dalgalı iç borçlar ise toplam borçların %30’unu oluşturmaktaydı ki, kabaca 250 milyon frank (10 milyon sterlin)160 mertebesine yükselmiş bu iç borç en tehlikeli kısmı oluşturmaktaydı. Çünkü Galata Bankerlerinin hükümete verdiği bu borçların karşılığı;hiçbir ticari dayanağı olmayan, bankerlerce Avrupa üzerine çekilmiş poliçelerden ibaretti161. Osmanlı hükümeti, İstanbul bankerlerinin uluslararası kredisinin

zayıfladığı bir anda krize yol açabilecek son derece riskli bir yöntemle finanse edilen bu büyük dalgalı borcu konsolide etmek ve Aralık 1860’ta vadesi dolan 3 milyon sterlin tutarındaki hazine bonolarını ödeyebilmek amacıyla hemen bir dış borç arayışına başladı. Osmanlı Devleti’nin niyeti; dış piyasalardan sağlanacak borçla özellikle Galata Bankerlerine borç geri ödemesi yaparak, onları iflastan kurtarmaktı.

Bu ezici buhranı hafifletmek için Bâbıâli konuyu ilk olarak zamanın İngiliz büyükelçisi Lord Henry Lytton Bulwer’e açtığında büyükelçinin cevabı çok olumsuz olmuştur162. İngiltere Başbakanı Lord Palmerston da Dışişleri Bakanı Lord Russel’e

gönderdiği bir yazıda; Sultan’a açılacak krediye garanti vermelerinin imkânsız olduğundan bahsetmiş, hatta daha da ileri giderek “kendileri garanti için parlamentoya

kanun teklifi yapacak kadar saf olsalar bile parlamentonun bu kanun teklifini geçirecek kadar saf olmadığını” belirtmiştir163.

159 Ayfer Özçelik, Osmanlı Devleti’nin Çöküşünde Ekonomi-Politik Baskılar Üzerine Bir Deneme, Ecdad

Yayınları, Ankara 1993, s. 64; H. Kazgan, age., 2014, s. 60-61, 66.

160 1 Sterlin = 1,10 Osmanlı lirası.

1 F.Frangı = 0,044 Osmanlı lirası.

1 Osmanlı lirası = 0,9091 Sterlin (STG ya da £)

1 Osmanlı lirası = 22,7272 Fransız Frangı (FRF). Bkz. B.Özdemir, age., 2010, s. 51, 67.

161 Bu bankerlerin o sıralar yürüttükleri ithalat işlemlerini; dış ticarette hâlâ kullanılan “Kabul Kredili

Ödeme” kapsamında yaptıklarını düşünmekteyiz. Bu ödeme şekli ithalatçıya yurt dışından vadeli mal satın alma imkanı ve ithalatçıya mal bedelini ileriki bir vadede, yani poliçe vadesinde ödeme kolaylığı sağlamaktadır. Bkz. WEB_9. https://www.icbc.com.tr/tr/firmaniz-icin/detay/Ithalat-Ihracat-Islem- Turleri/474/2417/0, (05.02.2019).

162 E. Eldem, age., 2000, s. 74-75.

163 Hüseyin Al, Şevket Kamil Akar, “Uluslararası Finans Politik Açısından 1860-61 Suriye Bunalımı ve

Mires Borçlanması”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 45, İstanbul 2007, s. 81- 84.

Bunun arkasından da İngilizler yeni bir istikrazı desteklemek için Osmanlı maliyesi üzerine bir finansal kontrol kurmayı hedefleyen çok ağır şartlar ileri sürerek, birçok taviz koparmaya çalışmışlardır164. Bu kadar ağır koşulların kabul edilmesi

“bağımsızlık ve özerkliğin” bir kısmından vazgeçilmesi anlamına geleceğinden Osmanlı

Hükümeti tarafından bu tekliflerin hepsi reddedilmiştir165.

İngiltere’den borç bulamayacağını anlayan Osmanlı yöneticileri bu defa, siyasi iktidarın kendilerine karşı daha ılımlı göründüğü Fransa’ya yönelmiş, Rothschild, Péreire, Lafitte, Bischoffsheim, Goldschmidt ve Crédit Mobilier gibi dönemin önde gelen banker ve bankalarına müracaat etmişlerdir. Ancak Fransa ile yapılan zorlu görüşmeler sonunda Rothschild, Péreire kardeşler ve Lafitte de böyle bir istikraz işine katılmayı reddetmiştir. Osmanlı Hükümeti’nin Bischoffsheim ve Parisli Goldschmidt bankerleriyle %8 faiz, %85 ihraç fiyatı üzerinden 10 milyon sterlin tutarında yaptığı anlaşma ise Fransız Hükümeti’nin bu borçlanma için çıkarılacak tahvillerin Paris Borsası’na kota edilmesi konusunda bilinçli olarak net bir tavır koymaması nedeniyle sonuçsuz kalmıştır166. Nitekim o devirde Fransız Hükümeti’nin siyasi amaçlarla bazı esham (hisse senedi) ve tahvilleri Paris Borsası’na kabul ettirmemesi modern emperyalizmin yöntemlerinden biriydi. Fransız Hükümeti istediği takdirde; yüksek kârlar vaat etse de, Türk tahvillerinin Paris Borsası’nda kota edilmesine izin vermeyebiliyor, bu yetkisini de çoğu kez finansal kârları hiç gözetmeden tamamen politik bir silah olarak kullanabiliyordu.

Kredinin verilmemesinde Suriye’nin Fransa ekonomisi için artan önemi167 ile

Mayıs 1860’ta Lübnan’da patlak verip, Suriye’ye sıçrayan Dürzi- Marunî ayaklanması etkili olmuştu168. O sıralarda Katolik Marunîlerin hamiliğini üstlenen Fransa (buna

karşılık İngiltere de denge unsuru olarak Dürzilerin hamiliğine soyunmuştu) askerlerini Lübnan’a sokmuş, bu durum güç yarışındaki İngiltere ve Rusya’yı harekete geçirmişti. Bunun üzerine Fransa da askerlerini geri çekmek zorunda kalmıştı. Fransa’nın asıl gayesi ise; Osmanlı Devleti’nin mali sıkışıklığından yararlanarak, Bâbıâli’den bu bölge üzerinde

164 S. Yerasimos, age., 1975 s. 755. 165 E. Eldem, age., 2000, s. 74-75.

166 E. Eldem, age., 2000, s. 75; A. Autheman, age., 2002, s. 30.

167 Özellikle Lübnan ipeğinin Lyon fabrikalarında dokunması, Marsilya’daki sabun fabrikaları için gerekli

zeytinyağının sağlanması vb hususlar Fransa ile bu bölgenin ekonomik bağlarını çok artırmıştı. Fransa basınında da Suriye’nin büyük gelecek vadettiğine dair yazılar çıkmaktaydı. Bkz. H. Al ve Ş. K. Akar, agm., 2007, s. 106-108.

168 H. Al ve Ş. K. Akar, agm., 2007, s. 106-108; Olcay Özkaya Duman, “Bir Orta-Doğu Buhranı Cebel-i

Lübnan Olayları (1860-61)”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 5, c. 3, 2006, http://sbed.mku.edu.tr/article/view/1038000566/1038000360, 14.05.2019.

taviz koparmaktı. Bu sebeple Fransa Hükümeti kendisiyle uyumlu çalışan çoğunluğu Yahudi olan büyük bankerlerin de kredi işine girmesini engellemişti169.

Bâbıâli’nin temsilcileri bu gelişmeler üzerine, çaresizlikten olsa gerek, bu kez ikinci sınıf bir banker, bir spekülâtör olan Jules Mirés’le irtibata geçmiştir. Mirés, “Caisse

Générale des Chemins de Fer”in yöneticisi olup, “Le Constitutionnel” ve “La Presse”in

de aralarında bulunduğu bazı günlük gazetelerin de sahibi idi. Böylece basın gücünden de yararlanarak mali işlerini yürütmekteydi. Nitekim adı geçen kişi mali gücü ve kendisine bağlı basın sayesinde bu istikraz işine kamuoyunda büyük bir ilgi yaratabileceğini hesap etmişti170. Nihayet Mirés’le, Bâbıâli temsilcileri arasında 19 Kasım 1860’ta koşulları çok ağır bir borçlanma sözleşmesi imzalanmıştı171.

Mirés’le yapılan istikraz anlaşması, tedavülde bulunan kaimelerin imhası ve Hazine’nin Galata bankerlerine birikmiş 6 milyon lira seviyesindeki acil borçlarının ödenmesi karşılığında senevi %6 faiz, %1,5 komisyon ve %53,75 172 gibi düşük bir ihraç

fiyatı ile 400 milyon frank (16 milyon sterlin) tutarındaydı. Adı geçen oran o güne kadar Osmanlı Devleti’ne dayatılmış en düşük emisyon oranıydı ve %6’lık faizde eklenince borcun gerçek faizi %11 olmaktaydı. Sonuç olarak Mirés’in kârlılığı %13’ün üstüne çıkarken, Osmanlı hazinesinin eline ise sadece 165 milyon frank (6,6 milyon sterlin) geçecekti. Anlaşılan Osmanlı Devleti içinde bulunduğu mali çaresizlikten dolayı kendisini iyice uçurumun kenarına götürecek “pahalı ve küçük düşürücü” bir bedel ödemeye zorlanmıştı173.

Mirés’in sahip olduğu basın organlarının da yardımıyla, söz konusu istikraz “haksız bir şekilde küçümsenen Osmanlı potansiyeli üzerinden büyük kârlar elde etmek

için altın bir fırsat olarak lanse edilmişti”. Ancak Mirés’in satın almış olduğu tahviller

11 Aralık 1860’ta %62,5 ihraç fiyatıyla piyasaya sürüldüğünde söz konusu halka arz, Londra ve Amsterdam piyasalarında tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Söz konusu tahviller Paris piyasasında da kısmen satılabilmişti. Öyle ki 27 Aralık 1860’a kadar satılan

169 Nitekim Osmanlı Devleti’nin çeşitli bankalar ve bankerlerle yaptığı görüşmeler sırasında Fransa

hükümeti, Cezayir’den göç etmiş şeyh Abdülkadir yöneticiliğinde otonom bir Suriye kurma, Lübnan’da ise Marunîlerin liderliği altında burayı Osmanlı Devleti’nden koparma planları yapmaktaydı. Bkz. H. Al ve Ş.