• Sonuç bulunamadı

Ernest Cassel’in Jön Türklerle İlişkileri ve Sultan II Abdülhamid’e Yönelik Başarısız Bir Darbe Planı

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ

7- Almanya’nın Tehdit Edici Güç Olarak Ortaya Çıkması

1.6. Ernest Cassel’in Jön Türklerle İlişkileri ve Sultan II Abdülhamid’e Yönelik Başarısız Bir Darbe Planı

II. Meşrutiyet öncesi faaliyetleri çerçevesinde Avrupa’daki bazı Jön Türklerin İngilizlerle sıkı diyaloglara girdiği artık bilinmektedir481. Çünkü o tarihlerde denge

politikası izleyerek büyük devletlerin baskılarını hafifletmeye çalışan, bu bağlamda

480 Cambridge University, Trinity College Library, HBS 28, 49 (1), Sir Babington Smith’den Cassel’e

23.11.1909’da gönderilen mektup.

481 Nitekim 1899’da Tunalı Hilmi öncülüğündeki Kahire Merkezi’nin yeniden kurulması, fiilen İngilizlerin

yönettiği Mısırlı idarecilerin Jön Türklere destek vermesi İngiliz-Jön Türk iş birliğinin göstergelerinden biridir. Yine o sıralarda Askeri Tıbbiye öğrencileri bir isyan sırasında okula İngiliz bayrağı çekebilecek cüreti gösterebilmiştir. Yine Kasım 1899’da tam da demiryolu imtiyazının gündemde olduğu dönemde, İngiliz askerlerinin Güney Afrika’daki Hollandalı çiftçiler olan Boer’lere yönelik başarısı, İstanbul’da bazı kişileri sevince boğmuş, İngiliz yanlıları elçiliğe giderek kutlama telgrafı çekmek istemişlerdi. Aslında bu çok hazin bir durumdu; İstanbul’daki “özgürlükçüler” sırf Abdülhamid karşıtlığı yüzünden, sömürgeci bir İmparatorluğun bağımsızlık yanlıları üzerindeki şiddetini kutlamışlardı. Bkz. H. C. Korkmaz, age., 2013, s. 35.

Bağdat Demiryolu gibi en önemli yatırımları Almanlara ihale eden, Fransız ve Alman finansını İngiliz finansına tercih eden, Mezopotamya’daki İngiliz niyetlerinden şüphelenerek, Mezopotamya petrolünü kendi kişisel hazinesi Hazine-i Hassa’ya devreden, kısaca bölge ile ilgili İngiliz menfaatlerine sürekli darbe vuran II. Abdülhamid hakkında İngiltere’de ve birçok Avrupa ülkesinde oldukça olumsuz bir hava bulunmaktaydı. Hatta durum öyle vahimdi ki, bazılarına göre Abdülhamid ölmeden Yakın Doğu’daki İngiliz siyaseti rahat nefes alamayacaktı482.

Bu şekilde Jön Türklerle, Abdülhamid nefretinde birleşen İngilizler, onu devirmek konusunda Jön Türk muhalefetini çeşitli yollarla desteklemişlerdir. O dönemde olayların ortasında yer almış Ali Haydar Midhat, Ahmet Bedevî Kuran, İsmail Kemal, Cami Baykurt, Ali Fahri gibi bazı önemli Jön Türk ileri gelenleri anılarında, İngilizlerin Abdülhamid’i devirmeleri için Jön Türk- İttihatçı grubuna parasal destek de dâhil olmak üzere çeşitli yardımlarda bulunduklarından söz etmektedirler. Kaldı ki Jön Türklerin 1902’de Abdülhamid’i devirmek için planladıkları başarısız darbe girişiminde İngilizlerden destek aldıkları başka belgelerden de açıkça görülmektedir. Zira Şükrü Hanioğlu tarafından Jön Türklere ait ilk kez açığa çıkarılan bazı mektuplar, hatta İngiliz devlet adamları tarafından Jön Türklere verilen destek vaad edici mektuplar bu konuda artık bir tereddüt olmadığını ortaya koymaktadır.

Ş. Hanioğlu, her ne kadar alınan destek seviyesi çok tartışmalı olsa da, Jön Türk liderlerinin, Jön Türk hareketi tarihinde ilk kez yüksek kademedeki İngiliz devlet adamlarından destek aldıklarını, bunun da 1902’deki Sultan II. Abdülhamid’e karşı planlanan darbe girişimi sırasında verildiğini ifade etmektedir. Ş. Hanioğlu bu yorumu; İsmail Kemal Bey’in anıları ve Reşid Sadi’nin 1944’te Cami Baykurt’a yazdığı bir mektuba istinaden yapmaktadır. Yine Hanioğlu’nun İngiliz belgelerini esas alarak verdiği bilgilere göre, İngiliz devlet görevlileri, Jön Türk liderlerinden İsmail Kemal Bey ve arkadaşlarının 1902’deki darbe girişimlerinden başından beri haberdarlardı. Hanioğlu “bildiğim kadarıyla bu girişimle ilgili resmi İngiliz belgeleri yok, bununla birlikte, Sir

Nicholas R. O’Conor’un özel yazışmalarındaki iki belge bu konuda dolaylı bilgi vermektedir” demektedir. Belgelerden biri; İngiliz Dışişleri Müsteşarı Sanderson’ın

482 E. H. Rice, agt., 1974, s. 268; Ali Haydar Midhat, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Hatıralarım 1872-1946,

O’Conor’a gönderdiği özel bir mektup, diğeri de İngiliz Valisi Cromer’in Sanderson’a gönderdiği bir mesajdır483.

Yine Hanioğlu’nun ifadesiyle, Sultan Abdülhamid’den imtiyazlar koparmak için Jön Türkleri piyon olarak kullanmak o sırada politik baskının en yaygın formuydu. Zira İngiliz devlet adamları, Jön Türklerin faaliyetlerini Osmanlı hükümeti ve Sultan ile pazarlık etmek için kullanmaktaydılar. Yine Hanioğlu’na göre Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkileriyle ilgili olarak, İngilizlerin bir darbe girişimini onaylamak için birçok nedeninin olduğunu iddia etmek makul olabilirdi484. Zira tam da darbe hazırlıklarının yapıldığı o

günlerde, İngiltere, Almanya ve Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerde gerginlikler yaşanmaktaydı. İngilizler 1902’nin sonlarında ve özellikle de 05 Mart 1903’ten sonra başlayan Bağdat Demiryolu’nun yapılmasını engellemek için hareketlenmeye başlamıştı.

İngiliz arşiv belgelerinde rastladığımız bir mektup o dönemde İngiliz devlet adamlarının Bağdat Demiryolu projesinden nasıl rahatsızlık duyduğunu ve nasıl karşı çıktıklarını açıkça göstermektedir. J. S. Morgan & Co.’dan C. E. Dawkins’in Mart 1903’te o sırada Düyunu Umumiye’de İngiliz delegesi olarak görev yapan Sir Babington Smith’e verdiği bilgilere göre bazı İngiliz devlet adamları hiçbir zaman bu demiryolunun yapılmasını istemezken, özellikle de Dışişleri Bakanı (Foreign Secretary) Lord Lansdowne’un485 bizzat kendisi İngiliz katılımının olmamasından dolayı bu plana düşmanca bir tavır takınmıştı486. Belki de Sultan Abdülhamid’in Almanlara verdiği

Bağdat Demiryolu ödülü, İsmail Kemal Bey’in o sıralardaki İngiliz Dışişleri nezdindeki girişimlerini kolaylaştırmıştı.

Osmanlı Devleti’nin resmen değil ama fiilen ortadan kalkması anlamına gelen Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesi konusuna bu çalışmada değinilmesinin nedeni ise NBT’nin kurucusu Sir Ernest Cassel’in Sultan Abdülhamid’e karşı düzenlenen

483 Kaldı ki Sultan Abdülhamid de o sıralarda Jön Türklerin İngiliz devlet adamları ile temas içinde

olduklarından şüphelenmekteydi ve Abdülhamid’in ifadesiyle; “Jön Türkler olarak adlandırılan alçaklar” İngilizlere gece-gündüz hizmet vermekteydi ve yüksek rütbeli devlet görevlilerinden bazıları İngilizlerden para almaktaydılar. Bkz. M. Şükrü Hanioğlu, Preparation for a Revolution The Young Turks, 1902-1908, Oxford University Press, 2001, s. 23-25, 332.

484 M. Ş. Hanioğlu, age., 2001, s. 24-25.

485 Lord Lansdowne’un (Kasım 1900- Aralık 1905) İngiltere’nin emperyalist pozisyonunu desteklemeyi

amaçlayan bir dizi ittifak girişiminde bulunmuştur. Bu adımlar ilk kez 1901 yılında, Batı sularındaki üstünlüklerini tanıyarak, ABD ile dostluğu geliştiren Hay-Pauncefote anlaşmasıyla başlamıştır. Aynı yıl Almanya ile bir anlaşmaya varmaya çalıştıysa da taraflar şartlar üzerinde hemfikir olamamıştır. Lansdowne’nun ana başarısı; Nisan 1904’te Fransa ile imzalanan “Entente Cordiale”dır. Bkz. WEB_28. https://www.gov.uk/government/history/past-foreign-secretaries/henry-petty-fitzmaurice, (07.03.2019.)

486 Cambridge University, Trinity College Library, HBS 29 58 (1), (J. S. Morgan & Co.) C. E. Dawkins’den

başarısız bir darbe girişiminde adının geçmiş olmasıdır. Yine konumuzla doğrudan ilgisi olmamakla birlikte, bankanın kuruluş aşamasında bankanın sahiplerinde bazı tereddütlere yol açmış olmasından dolayı ve dönemin İngiliz politikalarını daha iyi anlamaya yardımcı olması açılarından ilerleyen bölümlerde “Karşı Devrim” olarak da bilinen 31 Mart Hadisesi’ne de çalışmamız kapsamında yer verilmiştir.

Bilindiği üzere Sultan Abdülhamid’in 31 Ağustos 1876’da tahta geçtiği tarih, Balkanlarda karışıklıklar, ayaklanmalar, ekonomik iflas gibi bir yığın sorunun bir arada yaşandığı günlere denk gelmişti. Sırbistan ve Karadağ ile savaş hali devam etmekteydi, Girit karışıktı, üstelik Ruslar da Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmaya hazırlanmaktaydı487. İmparatorluğun bu en çalkantılı dönemine tanıklık eden, İstanbul’da

kırk yıldan fazla yaşayan İngiliz avukat, yazar ve tarihçi Sir Edwin Pears488 (1835-1919)

o günleri şöyle betimlemişti:

“Bir handa bir koyun karkası, köy köpeklerinin ulaşamayacağı kadar yüksek bir askıya alındı. Yine de köpekler ondan bir parça koparmaya çalışıyorlardı. Bazen başarılı da oldular, ama hiçbiri karkası parçalamayı başaramadı. Hep birlikte yapılan saldırılar da genellikle köyün köpek sürüsünün birbiriyle dalaşmasıyla sona erdi. Askıya alınmış karkas Türkiye’yi, kurt misali köyün köpek sürüsü de Avrupalı güçleri temsil ediyor”489.

Anlaşılacağı üzere, Sultan II. Abdülhamid insanlık tarihinin en hızlı geçiş dönemlerinden birinde, Osmanlı gibi belki de tarihin en karmaşık imparatorluğunu çok zor koşullarda 33 yıl yönetmek zorunda kalmış çileli bir hükümdardı. Abdülhamid her şeyden öte, 93 Harbi’nden II. Meşrutiyet’e uzanan süreçte bir yandan siyasi ve ekonomik iş birliği kurduğu Almanya’nın, diğer yandan da İngiltere, Fransa ve Rusya’nın

487 V. Ş. Ediger, age., 2005, s. 114-115.

488 İngiltere’nin York şehrinde doğan (1835) Sir Edwin Pears, 1873’te Konsolosluk Mahkemelerinde pratik

yapmak için İstanbul’a gelmiş ve 1915’e kadar 42 yıl burada kalmıştır. Edwin Pears, İngiltere’nin İstanbul’da bulunan hukuk bürosunda avukat olarak başladığı bu görevi sırasında görevinin de etkisi ile kısa sürede Türkiye’ deki İngiliz kolonisinin en meşhur üyesi olmuştur. 1881 yılında ise meslek hayatının zirvesi denilebilecek bir göreve; Avrupa-Konsolosluk Barosu Başkanlığı’na getirilmiştir. Edwin Pears’ın, Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde amansız bir Abdülhamid düşmanı olduğu ileri sürülürken, Sultan hakkındaki düşüncelerini de “Abdülhamit’in Hayatı” (Life of Abdul Hamid) adlı eserinde açıklamıştır. Edwin Pears, hukukçu, gazeteci ve tarihçi olarak İngiltere’nin menfaatleri için yaptığı çalışmalardan ötürü şövalye ilan edilmiştir. Bkz. Taha Niyazi Karaca, “Ermeni Sorunu İle İlgili Bir İngiliz Kaynağı Üzerine Eleştirel Değerlendirme”, Belleten, Türk Tarih Kurumu, Ağustos 2003, C. LXVII S. 249, http://docs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Dergiler/1_Belletenler/1957.pdf, 27.03.2019; WEB_31. https://www.istanbulmuzayede.com/en/product/530220/edwin-pears-life-of, (27.03.2019); Sir H. Babington Smith’in kayıtlarında ise Edwin Pears’ın Avusturalyalı olduğu, İstanbul’da meşhur bir avukat olup, aynı zamanda başka işlerle de uğraştığı kaydedilmektedir. Pears ayrıca, İzmir-Adana demiryolunda yönetici, arkeolog ve “Daily News” gazetesinde muhabirdi. Bkz. Cambridge University, Trinity College Library, HBS 29 100 (2), Babington Smith’den Dawkins’e 24.04.1903’te gönderilen mektup.

emperyalist baskılarına göğüs germek ve imparatorluğun dağılmasını önlemek için tüm bu ülkeleri idare etmek zorundaydı. Zekâsını dönemin devlet adamlarının da takdir ettiği II. Abdülhamid, her ne kadar 23 Aralık 1876’da Meşrutiyet’i ilan ettiyse de, Osmanlı Devleti’nin karşı karşıya olduğu devasa sorunlar karşısında otoriter ve şüpheci bir yönetim sergilemiştir. Önce, 5 Şubat 1877’de Kanûn-ı Esasi’ye kendisinin koydurttuğu bir maddeyi kullanarak Mithat Paşa’yı görevden uzaklaştırmış, 27 Nisan 1877’de ise Rusya’nın savaş açmasıyla (93 Harbi) birlikte savaşın yarattığı muhalefete dayanamayarak, 1878’de Kanûn-ı Esasi yürürlükte kalsa da uygulatmamıştır. Meclis-i Mebusan’ı ise Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak neredeyse 30 sene toplantıya çağırmamıştır490.

Ancak uyguladığı bu yöntemler, kendisine karşı Avrupalı güçlerin de desteklediği bir muhalefet doğurmuştur. Aynı zamanda emperyalist politikaların önündeki en büyük engel haline gelerek, müttefiki Almanya dahil, zamanının bütün Büyük Güçlerinin en nefret ettiği kişilerden biri olmuştur. Özellikle de İngilizler, Abdülhamid’in; kendi çıkarlarına ters düşen politikaları nedeniyle ondan hep kurtulmayı dilemişlerdir. Abdülhamid ise özellikle de Ermeni Olayları nedeniyle İngilizlere şüpheyle yaklaşmaktaydı. Zira Ermenilerin 1894’te şiddet eylemlerini artırdığı sırada İngiltere’nin Van’daki konsolosu Doğu illerinde Ermenilerin yaşadığı yerleri ziyaret etmiş, Ermeniler de bu ziyaretlerden güç almışlardı. Nitekim bu ziyaretlerden sonra Bitlis’in Sason ilçesinde isyanlar çıkmış ve bu isyanlar sert bir şekilde bastırılmıştı. Bunun üzerine İngiltere, Fransa ve Rusya, bazı reform taleplerinde bulunmuşlar, hatta vali atamalarında büyükelçilerin görüşlerinin alınmasını bile istemişlerdi. Sultan Abdülhamid ise bu talepleri reddetmiştir. Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına yönelik hamlelerin hız kazandığı bu dönemde Avrupa’nın yükselen gücü Almanya’nın ortaya çıkışı, Osmanlı Devleti’ne karşı ılımlı görünen politikaları ve Büyük Güçler arasındaki rekabet Sultan’ı ister istemez bu ülkenin yanına itmiştir 491.

İngilizlerin Abdülhamid düşmanlığına dair önemli bir iddia Şerif Paşa’nın 03 Eylül 1895’te Sultan Abdülhamid’e yazdığı bir jurnalde görülmektedir. Bu jurnal daha çok Ermeniler üzerinden yapılmış olmakla birlikte, İngilizlerin genel itibariyle Abdülhamid aleyhinde oldukları da ima edilmektedir. İngilizlerin Abdülhamid’e karşı bir hareket içine girebileceklerine dair bu iddia yıllar sonra Tanin gazetesinde çıkmıştır.

490 V. Ş. Ediger, age., 2005, s. 114-118. 491 H. C. Korkmaz, age., 2013, s. 24-25, 33.

Tanin, eski Stockholm Sefiri Şerif Paşa’nın Servet-i Fünun’da yayınlanan bu jurnalini

“Abdülhamid Devrinin Adamları” başlığıyla aynen vermişti. Şerif Paşa’nın Sultan

Abdülhamid’e yazdığı mektupta iddia ettiğine göre; İngilizler, Abdülaziz’in katlinde rol oynamışlardı. Şerif Paşa jurnalinde benzer şekilde Sultan Abdülhamid’e de bir saldırıda bulunmalarından çekindiğinden bahsetmekteydi492.

Yine İngiliz Dışişleri kayıtlarında rastladığımız “gizli” başlıklı bir telgraf da, İngiliz Hükümeti’nin Sultan Abdülhamid yönetiminden duyduğu büyük rahatsızlığı ve bir rejim değişikliği olmadan ne Bağdat meselesinde ve ne de Türkiye’nin finansal durumunda bir iyileşme ihtimalinin olamayacağını ima etmektedir. İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi N. O’Conor’un Sir Edward Grey’e bildirdiğine göre, şayet bir rejim değişikliği olup (Abdülhamid’in tahttan indirilip, idareyi tamamen İTC’nin alması kastediliyor), Türkiye’deki yeni yönetimin iyi niyeti ve desteği sağlanabilirse mali durumda bir iyileşme olabilecekti493.

Anlaşılacağı üzere zaten Sultan II. Abdülhamid’den hoşlanmayan İngilizler, özellikle Bağdat Demiryolu imtiyazının Almanlara verilmesi üzerine tepkilerini artırırken, bu tepkiler “vatanın kurtuluşu için” Abdülhamid’i tahttan indirmek isteyen Jön Türklerin elini güçlendirmişti494. 4 Aralık 1899’da Damad Mahmut Paşa ve oğulları

Prens Sabahaddin ve Lütfullah Bey’lerin Avrupa’ya kaçışı ise siyasi tabloyu dramatik şekilde değiştirmişti. Paşa ve oğulları Avrupa basınında hemen manşetlere çıkarak,

“liberal fikirlerinin onları kaçmaya zorladığını” ileri sürmüşlerdi. Gelişmeleri yakından

takip eden Alman diplomatları ise bunu İngiliz taraftarlığına gidecek yeni bir girişim olarak değerlendirmişlerdi495.

Şubat 1902’de Paris’te toplanan Birinci Jön Türk Kongresi’nde Prens Sabahaddin Bey; yabancı müdahalesinin memlekete daima zarar verdiğini, ancak yabancı müdahalesine de ihtiyaç olduğunu, bunu memleketin yararına çevirmek gerektiğini ifade etmiştir. Kongrede çoğunluğu elinde bulunduran Prens Sabahattin Bey ve İsmail Kemal

492 Tanin, 25 Şubat 1910, S. 532, s. 1.

493 PRO, FO 371/346, No. 113, 19 Şubat 1907; G. P. Gooch and H. W. V. Temperley, age., 1955, s. 351-

352.

494 H. C. Korkmaz, age., 2013, s. 35.

495 Daha önce İngiltere’ye kaçan Ahmet Mithad Bey ise zaten İngiliz yanlısı grubun lideri olmuştu. Bkz.

Bey’in496 etrafında örgütlenen grup497 merkez yayın organı olan Osmanlı gazetesini de ele geçirerek, Türk ve Yunanlılardan müteşekkil yeni bir örgütün kurulduğunu ve amacının kısa dönemde darbe yaparak yönetimi ele geçirmek olduğunu açıklamıştır. Bir tesadüf olarak, örgütün adı da masonların cemiyetiyle bir karışıklığa yol açacak benzerlikte “Osmanlı Hürriyetperverân Cemiyeti” idi498. Bu örgüt yapılacak darbe için

İngiliz desteğinin yanı sıra, Yunan ileri gelenleri ile de görüşmeler yapmıştı499.

Böylece 1902 Kongresinden sonra kurulan yeni merkez komitesi ilk etapta başlıca amaç olarak Büyük Güçlerin desteği ile Sultan Abdülmahid’e karşı bir darbe yapılmasını planlanmıştır. Bu amaçla önce İngiliz, Fransız, İtalyan ve Alman Dışişleri Bakanlarına 1902 Kongresi’nin hareket tarzını ve amaçlarını içeren bildiriler gönderilmiştir. Bu dokümanlar ayrıca etkilemek için İstanbul’daki İngiliz büyükelçisi Sir Nicholas R. O’Conor’a da yollanmıştır. Zira O’Conor muhtemel bir İngiliz desteği için önemli idi500.

Bu arada Prens Sabahaddin Bey, Sultan Abdülhamid’i devirmek için merkez komiteye bir de öneride bulunmuştu. Bu öneri ise kendisine eski Trablusgarp İttihat ve Terakki Cemiyeti lideri Albay Şevket tarafından getirilmişti ve Trablusgarp ordusunun kumandanı müşir Receb Paşa’nın desteği alınarak yapılacak bir askeri darbe planını içermekteydi. Bunun üzerine merkez komite de Sabahaddin Bey ve Ahmed Fazlı Bey’i planın uygulanabilirliğine yönelik bir rapor hazırlaması için görevlendirmişti501. O sırada

Trablusgarb’a vali tayin edilmiş olmasına rağmen yurtdışına kaçarak mültecilere karışan İsmail Kemal Bey ise, Abdülhamid’e karşı askeri bir isyan tertip edecek unsurların kendi elinde olduğunu iddia ederek, böyle bir isyan halinde padişah lehine vaki olacak yabancı müdahalesine karşı (Rusya), isyancılara yardımcı dost bir devletin yardımını temin etmenin icap ettiğini gizli bir surette Prens Sabahaddin’e söylemişti502. Böyle bir

496 Arnavutların önemli ailelerinden Avlonya ailesine mensub İsmail Kemal Bey hem bir Osmanlı bürokratı

ve aydını, aynı zamanda bir Arnavut milliyetçisi ve lideri olarak iki kimlikli bir görünüm sergiler. İngiliz hayranlığı ile meşhur olan İsmail Kemal Bey, hem Prens Sabahattin taraftarı bir Jön Türk, hem de koyu bir Arnavut milliyetçisiydi. O Arnavutluk Devleti’nin de kurucusu olup, Arnavutların ulusal kahramanı olarak kabul edilmektedir. Bkz. Sommerville Story (editör), İsmail Kemal Bey’in Hatıratı, çev. Adnan İslamoğulları ve Rubin Hoxha, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2009, s. xviii-xxii; İhsan Burak Birecikli, “Avlonyalı İsmail Kemal Bey’in Siyasi Faaliyetleri (1870-1908)”, Gazi Akademik Bakış, c. 3, S. 5, Ankara, 2009.

497 Z. N. Aksun, age., 2017, s. 474.

498 M. Şükrü Hanioğlu, Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük

(1889-1902), İletişim Yayınları, 1985, s. 83, 87.

499 M. Ş. Hanioğlu, age., 1985, s. 88; M. Ş. Hanioğlu, age., 1995, s. 87-100. 500 M. Ş. Hanioğlu, age., 2001, s. 12.

501 M. Ş. Hanioğlu, age., 2001, s. 16-17.

502 Arı İnan, Cami Baykut’un Anılarıyla Son Osmanlı Afrikası’nda Hayat-Çöl İnsanları, Sürgünler ve Jön

müdahalede özellikle İngiltere ve Fransa’nın desteği çok önem arz etmekteydi. Fransa Dışişleri Bakanı Théophile Delcassé’nin İsmail Kemal Bey ile görüşmeyi reddetmesi üzerine muhtemelen diplomatik destek verecek tek güç olarak geriye Büyük Britanya kalmıştı503.

İsmail Kemal Bey’in ifadesine göre, Jön Türklerin kimi şiddet içeren önlemler alınmasından yana olurken, kimisi de meseleye ihtiyatlı yaklaşmıştı. Kendisi ise Avrupa’da telaş uyandıracak ve Avrupa’nın dikkatini çekecek bir hareket tarzını benimsemekteydi. Böylece ülkeye zarar vermeden, Sultan II. Abdülhamid taviz vermeye mecbur edilecekti. Bu amaçla mesela Selânik ya da Çanakkale Boğazı’nın kilidi konumundaki Bolayır gibi önemli bir nokta ele geçirilecek, oradan da Sultan’a şartlar dayatılacaktı. İsmail Kemal Bey’in sözünü ettiği askeri kuvvetin iç yüzünü tetkik etmek amacıyla Prens Sabahaddin ile Fazlı Bey, Receb Paşa’nın yaveri Şevket Bey ile Malta’da buluşmuşlar 504 ve sonunda doğrudan doğruya İstanbul üzerinden bir harekât konusunda

hem fikir kalmışlardı505.

Trablusgarp’daki İngiliz konsolosu Alvarez, bu planı işittiğinde bu maceranın başarı şansının az, güçlüklerin ise çok olduğunu söylemiştir. Aslında durum Alvarez’in düşündüğünden de kötüydü. Çünkü düzenli gemi geçişleri için ve hatta yabancı elçiliklere ait yatların geçişlerinde bile padişah fermanı gerekmekteydi. Başka bir problem de; böyle bir askeri operasyonu yerine getirecek olan Trablusgarp’da konuşlu Osmanlı ordusuna ait teçhizatın çok kötü olmasıydı. Ancak Receb Paşa’nın, emrindeki orduyu gönüllü bir şekilde Jön Türklerin hizmetine verebilecek tek komutan olması, merkez komitesini bu plan doğrultusunda hareket mecburiyetinde bırakıyordu. İngilizlerin de Receb Paşa hakkında olumlu görüşe sahip olmaları özellikle önemliydi, çünkü yeni merkez komitesi bu girişim için İngilizlerden destek almayı planlamıştı. Bu nedenle, askeri açıdan önerilen planın zayıflığına rağmen Albay Şevket ve Sabahaddin Bey arasında bir anlaşmaya

503 M. Ş. Hanioğlu, age., 2001, s. 13, 16.

504 A. İnan, age., 2009, s. 149; Ali Fahri, Emel Yolunda Kandil ve Muhtar Paşa Jön Türklerin Sürgün

Hatıraları, Yay. Haz. Yücel Yiğit-Mehmet Narlı, Hitabevi Yayınları, Ankara, 2015, s. 254.

505 Kararlaştırılan darbe planında, Receb Paşa bir alay piyade ve iki batarya topçu askerini askeri manevra

bahanesiyle Trablus’tan üç gün uzaklıkta, sahile yakın bir yere götürecekti. Asker bu mevkide Avrupa’dan satın alınacak vapurlara bindirilecek ve başlarında Receb Paşa olmak üzere İstanbul’a hücum edilecekti. Vapurlar Ahırkapı önünde demirleyecekler ve daha önce gönderilmiş olan adamlar vasıtasıyla da denizin derinliği de tespit edilmiş olacağından, vapurların sahile ne kadar yaklaştırılabileceği tayin edildikten sonra, manevra başlayacaktı. İsmail Kemal Bey askerler İstanbul’a çıkar çıkmaz okuyacağı beyannameyi bile hazırlamıştı. Asker şöyle bir nutukla galeyana getirilecekti:

“Bugün, Yıldız tepesinde oturan Abdülhamid’i yerinden yıkmazsanız, şu diğer tepede bulunan Ayasofya ve Sultanahmed camilerinin kubbelerine haç dikilecektir…”. Bkz. A. H. Midhat, age., 2008, s.176; A. İnan, age., 2009, s. 149.

varılmıştı. Anlaşmaya göre işin askeri yönü Receb Paşa’ya bırakılmış, İsmail Kemal Bey