• Sonuç bulunamadı

İngiliz Diplomatların Banka Kuruluşuna Dair Çabaları

THE NATIONAL BANK OF TURKEY’NİN KURULUŞU

2.1. The National Bank of Turkey Fikrinin Doğuşu

2.1.1. İngiliz Diplomatların Banka Kuruluşuna Dair Çabaları

İngiliz Dışişleri arşivlerindeki birçok belge, Foreign Office’in daha en başından itibaren NBT planından haberdar olduğunu, hatta bu oluşuma karşı olumlu yaklaşımlarının bankanın kuruluşunu gayrıresmi bir şekilde onayladıklarını göstermektedir691. Özellikle de NBT’ye çok emeği geçen ve kuruluşunu en çok

isteyenlerden biri olarak dikkat çeken İngiliz diplomat Sir Adam Block, (İngilizlerin

689 PRO, FO 371/549, No. 41434, Robert Miller’dan Mr. Stevene’e gönderilen 19.11.1908 tarihli mektup. 690 PRO, FO 800/193A, Hardinge’den Lowther’a 23.03.1909 tarihli Private” başlıklı mektup; Haluk Yusuf

Şehsuvaroğlu (haz.), Ahmet Rıza, Anılar, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlanma Dizisi: 208, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul, 2001, s. 23.

691 The National Bank of Turkey was founded, with full approval and engouragement from the British

Government, in response to the wish of the Ottoman Government to have the assistance of British capital for the finances of the State and for the development of the country” ifadeleri yazışmalarda birçok kereler karşımıza çıkmıştır. Bkz. PRO, FO 371/549, No. 39083, 09.11.1908; Cambridge University, Trinity College Library, HBS 30 2 (3), 04.10.1910, Memorandum (Recent Ottoman Loan Negotiations); The Baring Archive, Turkey, Affairs, 200196, Vol. 2, Cassel’den Sir A. Henderson’a 12.10.1910’da gönderilen 30.09.1910 tarihli NBT Londra Komitesi’nin toplantı tutanağı, s. 45; Bu ifadenin bir benzeri 4 Ekim 1910 tarihinde Cassel ve Babington Smith imzalı bir bilgi notunda açıkça yazılmıştır. “The National Bank of Turkey had then just been founded, with full approval and encouragement from the British Goverment, in response to the wish of the Ottoman Goverment to have the assistance of British capital for the finances of the State and for the development of the country …”, Bkz. Baring Archive, Turkey, Affairs, 200196, Vol 2, “Memorandum on Recent Ottoman Loan Negotiations, Loan of 1909”, s. 2-3; The British Library (BL), Newspaper Room, London, Daily Mail, 09.08.1909, “British Capital in Turkey-English President of The National Bank”.

Düyunu Umumiye’deki temsilcisi) İstanbul’da İngiliz sermayeli bir banka kurulması konusunda Foreign Office üzerinde çok etkili olmuştur. Sir Adam Block bankanın İstanbul’daki Yönetim Kurulu üyelerinin belirlenmesinde de en etkili isimdir692. Öyle

anlaşılmaktadır ki banka planı adeta Adam Block ile özdeşleşmişti. İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği başdragomanı Fitzmaurice de George Lloyd’a yazdığı mektuplarda,

“National Bank’ın; Block’un düşüncesizce ve aceleyle” yaptığı bir plan olduğunu,

Cassel’in de bu projeyi devraldığını belirtmişti693.

Nitekim Jön Türkler evvela Sir Ernest Cassel ile kendileri doğrudan bağlantı kurmak istediyse de, Adam Block, Charles Hardinge’e; eğer Türkiye’ye yeniden girilmek isteniyorsa Londra’nın en iyi finansçılarıyla bizzat kendisinin temas kurmasını tavsiye etmiştir. İngiliz Dışişleri’nin “finansörlerden uzak kalmak” şeklindeki kökleşmiş politikasına rağmen İstanbul’da bir İngiliz bankası kurulması fikri Foreign Office’i de heyecanlandırmıştı. Zira Adam Block’un bu tavsiyeleri Edward Grey’i hemen harekete geçirmiştir. Grey, Block’un önerilerini ve banka teklifini içeren memorandumu Londra’da büyük bir finansal otorite olan Cassel’e ve Bank of England’ın başkanı Huth Jackson’a iletmiştir. Grey ayrıca banka planının sağlam temeller üzerinde kurulduğu takdirde Majesteleri’nin Hükümeti’nce övüleceğine dair bir mektup da eklemişti694. Bu

şekilde İngiliz banker Sir Ernest Cassel ile İttihatçılar arasındaki ilk görüşmeler Charles Hardinge’ın yönlendirmesiyle, Grey tarafından başlatılmıştı.

Daha önce de belirtiğimiz gibi Sir Edward Grey’in asıl niyeti; Osmanlı Bankası’ndan bağımsız, eşit koşullara haiz bir İngiliz-Fransız oluşumu aracılığıyla Türkiye’deki imtiyazları paylaşmaktı. Sir Ernest Cassel ise daha en başından itibaren Londralı Hambro & Sons ve Stern Brothers’larla birlikte bu plan hakkındaki görüşmelere yoğun bir şekilde katılmış, ancak plan; Osmanlı Bankası’nın Türkiye’deki monopolini sürdürme isteği ve imtiyazları kimseyle paylaşmama eğiliminden dolayı sürüncemede kalmıştı. Bu aşamada güçlü bir Anglo-Fransız oluşumu konusunda Fransızlardan umudunu kesen İngiliz Dışişleri de artık İngiliz sermayesinin Türkiye’ye girmesi konusunda daha kararlı davranmış, İngiliz-Fransız ittifakına halel getirmeden ve de müttefiki Fransa’ya rahatsızlık vermeden faaliyet göstermesi koşuluyla daha münhasır bir

692 PRO, FO 371/549, No. 41434, Foreign Office’deki R.P.Y. imzalı 27.11.1908 tarihli kayıt. 693 G. R. Berridge, age., 2016, s. 317.

Britanya kurumunun oluşumu lehine bir tavır değişikliğine meyletmişti695. İngiliz

Dışişleri’nin o günlerde Fransız sermayedarını, dolayısıyla Fransa’yı ürkütmemek konusunda bir dereceye kadar temkinli davranmasının sebebi ise; Fransa ile yapılan anlaşmayı tehlikeye atmamak, Yakın Doğu’da erken bir paylaşım mücadelesine girmemek içindi. Aksi durum İngiltere’nin bölgeyle ilgili gelecek planlarına aykırı olacaktı.

O sırada ortaya çıkan Jön Türk Devrimi de tüm hesapları değiştirmişti. Zira Osmanlı Bankası’nın olumsuz etkilerinden kurtulmak isteyen İstanbul’daki yeni hükümetin İngiltere’ye doğru bir yönelişi vardı. Jön Türkler reformlar için Londra’dan yardım ve destek beklerken, ülkelerinde İngiliz finansına daha çok yer verme, İngilizlere fırsatlar sunma eğilimindeydiler. Bu ise İngiltere açısından Osmanlı ülkesindeki, dolayısıyla Yakın Doğu’daki ekonomik ve politik nüfuzunu kurtarmak, hatta yeniden kurmak için büyük bir şans olarak değerlendirilmişti. İngilizlere göre yeni dönemde Sultan Abdülhamid’in etkisi azalacak, İngiliz sempatizanı olduğu düşünülen Jön Türklerin politikaları her tarafa yayılacaktı. Bu da İstanbul’u tam anlamıyla bir İngiliz finansal etki alanı haline getirmek için bulunmaz bir fırsattı696. Aynı günlerde, yani 1909

Ocak ayının ilk günlerinde İstanbul’daki büyükelçi Lowther da Dışişleri’ne gönderdiği bir mektupta; Cassel’in Türkiye finansı hakkında çalışmalar yaptığından bahsetmekteydi. Lowther, eğer Cassel gerçekten Türkiye’de bir banka kuracaksa, Osmanlı Bankası’ndan alınacak bilgilerin yanıltıcı olacağını yazmıştı. Belli ki büyükelçi, Fransız hâkimiyetindeki Osmanlı Bankası’na güven duymamaktaydı697.

İngiliz Dışişleri’nin tutum değişikliğini gösteren bir başka kayıt ise Foreign Office’den Mr. Mallet’ın yazdığı bir nottur. O günlerde yine Mr. Vere adlı İngiliz iş adamı Türkiye’deki Anglo-Fransız oluşumu hakkında Mallet’dan Grey’in tutumunu sormuş, Mallet da bu iş için iki yıldır Osmanlı Bankası grubunu ikna etmek için uğraştıklarını,

695 Nitekim tam da o günlerde Türkiye’de Alexander Henderson ile birlikte bankayı kurmaya hazırlanan

Cassel, Londra’da Türkiye hakkında çıkan bir haberden dolayı büyük rahatsızlık duymuş, Cassel, Hardinge’e; eğer İngiliz sermayesinin Türkiye’ye getirilmesi isteniyorsa bu türden davranışların tekrar edilmemesi gerektiğini çok ciddi bir dille söylemişti. İngiliz Dışişleri de Cassel’in tepkilerini ciddiye alarak, İstanbul’daki büyükelçisini uyarmıştı. Hardinge’e göre bu türden söylentiler finansal ve diğer desteklerden vazgeçilmesine neden olabilirdi ve Lowther’a bu sorunun gelecek için çok önemli olduğunu, bu yüzden hafife almaması gerektiğini kaydetmişti. Bkz. PRO, FO 800/193A, s. 58-59, 01.12.1908, Hardinge’den Lowther’a “Private” başlıklı mektup; G. Jones, age., 1993, s. 111.

696 Ralph Hewins’e göre de İngilizler İstanbul’da bir banka açmak ve bankacılık faaliyetleriyle Türkiye’de

hâkim duruma geçmek niyetlerini özellikle 1908 yılında eyleme geçirmişlerdi. Bkz. R. Hewins, age., 1958, s. 72; D. C. M. Platt, age., 1968, s. 192; M. Kent, agm., 1975, s. 370.

fakat başarılı olamadıklarını ve daha fazla bir şey yapmayacaklarını söylemiştir. Mr. Mallet ayrıca Fransızlarla iş birliğine sıcak baktıklarını, fakat şu an için meseleyi finansçılara bıraktıklarını da bildirmişti. Mr. Vere’ye göre ise Türkiye’de Anglo-Türk bankasının hiçbir başarı şansı ve onlar için hiçbir iş olanağı yoktu. Fransızlar keskin bir şekilde onlara karşı çıkacaklardı698.

Anlaşılacağı üzere İngiliz Dışişleri o günlerde, İngiliz finansını İstanbul’da temsil edecek bir bankayı arzu etmekteydi ve tam da bir imkân kolladığı sırada teklif Jön Türklerden gelmişti. Zira Osmanlı Devleti o sıralarda büyük ölçüde yabancı sermayeye ve krediye ihtiyaç duymaktaydı. Şayet Türkler başka yerlerden istenmedik koşullarda para temin eder, ya da uygunsuz teminatlar verirse, bu durum krediyi veren ülkelerin politik müdahalesini gerektirilecekti ki, böyle bir durum İngiltere’nin bölgedeki siyasi nüfuzu ve prestiji için tehlikeliydi. Almanya, Bağdat Demiryolu imtiyazının alınması yoluyla Türkiye’deki siyasi etkisini giderek arttırmıştı. İngiliz yetkililer, Alman politikasının, fon sağlama yoluyla İstanbul’daki konumunu daha da iyileştirmek amacında olduğunu da fark etmişti. Fransız Hükümeti’ne gelince; Britanya’nın müttefiki olsalar da, Türkler o güne kadar ağırlıklı olarak Fransız fonlarını çektiklerinden bir kontrol kurmayı başarmışlardı. Tüm bunlar o sıralar Türkiye’ye girmeye çalışan İngiliz politikasına ciddi bir tehdit oluşturmaktaydı. İngiliz hükümetinin ihtiyaç duyduğu şey ise; Türkiye’de İngiliz ekonomik teşebbüsü için bir kanal görevi görecek güçlü bir İngiliz finans grubunun oluşturulmasıydı. Bir İngiliz bankası olmadan Türkiye’ye yardım etmeleri imkânsızdı ve ona yardım eden güçler daha büyük bir etkiye sahip olacaklardı699.

Kaldı ki o dönemde siyasi nüfuz kurmak amacıyla ekonomik ve finansal enstrümanlara başvurulması İngiliz politikacıların yoğun bir şekilde uyguladığı yöntemlerdi. İngiliz Hükümeti uzun bir süredir ticari çıkarlarının, ama daha çok da politik kaygılarının çok belirgin olduğu ülkelere İngiliz finansının girmesini teşvik ederek, istikrazlar yoluyla bu hükümetler üzerinde etkili olabilmişti. Nitekim yüzyılın sonlarında İran’da ve Çin’de yaşanan olaylar silsilesi, buna yönelik uygulanan İngiliz politikası ve bu politikada finansmanın oynadığı rol, Osmanlı İmparatorluğu örneğiyle birçok açıdan

698 PRO, FO 371/766, No. 2674, 20.01.1909, Mr. Mallet’dan Edward Grey’e, 18.01.1909 tarihli zabıt, s.

249; Edward Grey de Mayıs 1909’da Lowther’e gönderdiği bir mektupta, o güne kadar Fransızlarla çalışamamalarının gerekçesini kendilerinin iyi niyetlerinin eksikliğinden değil, Fransız finansçılarının yöntemlerinden kaynaklandığını itiraf etmişti. Bkz. PRO, FO 800/79, Grey’den Sir G. Lowther’a 24.05.1909’da gönderilen mektup, Private Offices: Various Ministers’ and Officials’ Papers. GREY, Sir Edward (Viscount), s. 339.

benzerlik teşkil etmişti. İran’daki ve Çin’deki tabloda da, yine aşina olunan zayıf bir yönetim, iflas eden bir hazine ve yabancı güçlerin baskı yaptığı çürüyen bir imparatorluk söz konusuydu. Çin üzerinde ekonomik, dolayısıyla politik etkinliğini artırmak isteyen İngiltere, 1865’te kurulan “Hongkong and Shanghai Banking Corporation” adlı İngiliz bankasını, Çin’e kredi açılması konusunda desteklemişti. İngiliz Hükümeti açısından finans, 1890’ların sonlarında Rusya’ya karşı giriştiği üstünlük iddiasında olduğu gibi 1911’deki devrimden sonra da, Çin’deki politik konumun belirlenmesinde anahtar olarak değerlendirildi. İngiliz Hükümeti’nin, İran’a olan ilgisinde ise bu ülkenin stratejik konumu ve İngiliz ticari çıkarları ağır basmıştı. İngiltere, bir kez daha politik amaçlara ulaşmak için finansı gündeme getirmiş, 1889’da İran devlet bankası olarak kurulan, ancak İngilizlerin sahibi olduğu ve yönettiği “The Bank of Persia”ı (İran Kraliyet Bankası) dış politika aracı olarak kullanmıştı. Türkiye’de olduğu gibi İran’da da, reformlara, ticarete ve ekonomik kalkınmaya olan ihtiyacı sürekli vurgulayarak, İngiliz sermayedarları karayollarına, madenlere ve güneydeki demiryollarına yöneltmeye çalışmıştı700. Önceki

yüzyılda yine Süveyş Kanalı’nın bir parçası olarak Kahire’de oluşturdukları The National Bank of Egypt (Mısır Milli Bankası), başkanı Hon. Hugh Crawford olan The National Bank of South Africa, Ltd.701 benzer isimlerle, benzer çizgilerde kurulmuş bankalardı702.

İngiliz Hükümeti’nin kendisinin bizzat oluşturmadığı, ancak tam destek verdiği The Bank of Persia, Shanghai Banking Corporation ve The National Bank of Egypt’in Osmanlı İmparatorluğu’ndaki versiyonu ise The National Bank of Turkey olarak gerçekleşti. Türkiye’de kurulacak banka da diğer “milli” bankalardaki gibi bir misyon yüklenecek, yani tam anlamıyla İngiliz çıkarlarına hizmet edecekti. Bu sırada Mezopotamya’daki petrol yatakları, Bağdat Demiryolları’nın Basra hattı gibi çok önem arz eden büyük imtiyazlar, İngilizlerin yakın takibindeydi. İngiliz Hükümeti, Bâbıâli’deki politik etkisini onarmak isteyince, Foreign Office bu iş için İngiliz finansını siyasi bir araç olarak teşvik etmek zorunda hissetmişti. Artık Grey’in hesabı, finansı kullanarak, Türkiye’de etkili olabilmekti703. Türkiye’de ilerleme kaydedebilmek için yaratılan

finansal enstrüman ise Sir Alexander Henderson ve Baring Brothers’tan Lord Revelstoke’un desteklediği, başında Sir Ernest Cassel’in bulunduğu güçlü ve saygın bir grup İngiliz finansçısının kurduğu NBT idi.

700 D. Mclean, agm., 1976, s. 292, 297-301.

701 The Economist, 22.10.1910, s. 54, BL, Newspaper Room, London. 702 R. Hewins, age., 1958, s. 71; E. Black, age., 2004, s.128.