• Sonuç bulunamadı

İngiliz Hükümeti’nin Türkiye Finansına Girişi: Sir Ernest Cassel’in 1908 Kredisine Katkısı

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ

7- Almanya’nın Tehdit Edici Güç Olarak Ortaya Çıkması

1.8. İngiliz Sermayesinin Osmanlı Ülkesine Dönüşü

1.8.3. İngiliz Hükümeti’nin Türkiye Finansına Girişi: Sir Ernest Cassel’in 1908 Kredisine Katkısı

II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kurulan Kâmil Paşa hükümeti de iktidara geldiğinde çok sıkıntılı bir mali durum ile karşılaşmış, hemen borç aramaya başlamıştı. Çünkü son yapılan mali operasyonların fonları Makedonya bütçe açıklarını kapatmakta kullanılmış, Eylül 1908’de acil bir şekilde tamamı 3,6 milyon liralık büyük bir kredi kontratı için Paris piyasasına çıkmışlardı650. Osmanlı Devleti için çok önemli sonuçları

olacak bu kredi konusunda Osmanlı Bankası %4 faiz, %85 emisyon oranı teklif etmiş ve karşılığında gümrük vergileri ile Düyunu Umumiye’den arta kalan gelirleri teminat olarak istemişti. Oysaki İttihatçılar artık yeni dönemle birlikte Avrupa piyasalarından daha iyi koşullarda ve onurlarını kırmayacak borçlanmalar yapmak arzusundaydılar651.

Diğer yandan uzun yıllardır ekonomisi Fransa’ya bağlı olan Osmanlı İmparatorluğu’nda milliyetçi eğilimleri olan İttihatçıların yönetimi devralması Fransızları endişeye düşürmüştü652. Osmanlı Bankası’ndan duyulan rahatsızlıkların giderek daha

647 D. C. M. Platt, age., 1968, s. 193.

648 PRO, FO 371/549, No. 406, Grey’den Lowther’a “gizli”, 19 Eylül 1908. 649 K. Grunwald, agm., 1969, s. 145.

650 Meşrutiyetin ilanından sonra iş başına gelen hükümetler, en büyük masraf kalemi askeri harcamaların

yanı sıra, memleketin imarı için binlerce kilometre yol, birçok farklı yerde şimendifer, sulama, barajlar ve kanal işleri yapmak istemiş ve bu yüzden de ciddi bütçe açıkları vermişlerdir. Söz konusu bütçe açıklarının kapatılması için istikrazlara başvuran yönetim, Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra 1908 ve 1909 yıllarında biri 4.711.000 lira, diğeri de 7.000.000 lira olmak üzere toplam 11.711.000 liralık iki istikraz yapmıştır. Maliye Bakanı Cavid Bey bu yatırımların semeresinin ileriki yıllarda toplanacağına inanmaktaydı. Bkz. Tanin, Maliye Nazırı Mehmet Cavid, 14 Teşrinisani (Kasım) 1910, S. 791, s.1.

651 E. H. Rice, agt., s. 22; A. Autheman, age., 2002, s. 200-201. 652 F. Ahmad, age., 2007, s. 103.

fazla dışa vurulması kaygıları artırmış, bu nedenle banka, Osmanlı Hazinesi ile görüştüğü yeni borçlanma girişimleri hakkında Fransız ve İngiliz Hükümetlerini bilgilendirmeyi kararlaştırmıştı. Çünkü Osmanlı Bankası eğer işler aksi gider de, Türk parlamentosu bu krediyi onaylamazsa hem Fransız, hem de İngiliz Hükümeti’nin diplomatik desteğini alabileceğini düşünmüştü. Bu nedenle banka 1890’larda olduğu gibi bu defa da ihtiyatı elden bırakmadan, siyasi ortamı dikkate alarak istikrazı tek başına üstlenmekten kaçınmıştı. Bu sırada Almanya’da fırsatı kaçırmamış, Deutsche Bank da “ortak

çıkarların savunulması konusunda” Osmanlı Bankası’na ittifak yapmayı teklif etmişti.

Daha da ötesi Deutsche Bank’ın sözcüsü Gwinner bir “dostluk anlaşması”ndan bile bahsetmişti653.

Osmanlı Bankası tarafında bunlar yaşanırken, Osmanlı Hükümeti de kredi arayışlarını başka bir platformda sürdürmeye devam etmiştir. Osmanlı Hükümeti, bu defa İngiliz Hükümeti’ne başvurmuş654, İngiliz finans çevrelerinden daha küçük miktarlarda

bir borç alınıp alınamayacağını soruşturmaya başlamıştır. İngiliz Dışişleri bu aşamada Osmanlı Hükümeti’nin kredi teklifini çok ciddiye almıştır. Özellikle bu konuda Sir Edward Grey’in çabaları dikkat çekicidir655. Nitekim Grey 07.09.1908’de Paris’teki Sir Bertie’ye yazdığı “gizli” başlıklı mektupta; Fransız Dışişleri ile konunun hemen görüşülmesini ve kredi mevzusunun bir an önce sonuçlandırılmasını istemiştir. Zira Grey, Abdülhamid’in henüz tahtta olduğu bir ortamda Türklerin para ihtiyacı karşılanamazsa anayasal rejimin tehlikeye düşmesinden endişelenmiştir656.

İngiliz Dışişleri bir taraftan da Türklere yardım edecek bir finansçı bulmak için hiç vakit kaybetmeden İngiliz finans çevreleri ile de irtibata geçmiştir. Bu konuda ilk başvurulan isim Rothschild’lerdir. Sir Louis Mallet Türklerin istediği 1.000.000 sterlinlik kredi için 11.09.1908’de Lord Rothschild’e bir mektup yazarak, bunun Sir Edward Grey’in arzusuyla kaleme alındığını belirtmiştir. Söz konusu mektupta, kredinin teminatının gayet iyi olduğunu ve teminat için önerilen gümrük vergileri varidatının bir

653 PRO, FO 371/545, No. 27894, Grey’den Bertie’ye 11 Ağustos 1908’de gönderilen “gizli” başlıklı

mektup; A. Autheman, age., 2002, s. 200-201.

654 11 Eylül 1908’de Londra’daki Türk büyükelçisi Sir Edward Grey’e başvurarak, 1 milyon OL’lık bir

kredi için İngiliz yatırımcıların teklif vermesi konusunda ikna edilmesini rica etmiştir. Bkz. D. C. M. Platt, age., 1968, s. 193.

655 PRO, FO 371/549 no’lu dosyadaki yazışmalar, No: 30912, 31640, 31654, 32243, 32249, 33186, 33879,

34124, 38155, 38314, 39464, 40311, 41344 ve 42597.

656 PRO FO 371/549, No. 30912, Sir Edward Grey’den Sir F. Bertie’ye 07.09.1908’de gönderilen “gizli”

İngiliz yetkili tarafından düzenleneceği de eklemiştir657. Ancak Rothschild’ler Londra’da

Türk finansal sistemi hakkında hâlâ birçok şüphenin devam ettiğini ve Türk kredilerine riskli bakıldığını ileri sürerek teklifi geri çevirmiştir658.

Sir Edward Grey daha sonra Baring’lere yönelmiştir. Fakat Lord Revelstoke da Osmanlı Bankası tarafından verilecek krediye katılmanın birtakım zorlukları olacağından bahsederek, o da teklifi geri çevirmiştir. Ona göre Fransız finansörler büyük bir olasılıkla İngiliz finans çevrelerinin katıldığı kısmın Londra piyasasında işlem görmesini talep edecek, bu da girişimin başarısızlığa mahkûm olması anlamına gelecekti. Zira Türkiye’deki mevcut şartlar içinde Türk tahvillerinin Londra borsasında işlem görmesi neredeyse imkânsızdı. Baring’ler böyle bir ortamda Fransız bankacılarla rekabet etmeyi göze alamamış, Türkiye’deki şartlar uygun hale gelinceye kadar beklemeyi tercih etmiştir659. Dolayısıyla ne Rothschild’ler, ne de Baring’ler böyle bir krediye sıcak

bakmamışlar, krediye ait tahvillerin Londra piyasasında işlem görmesini son derece riskli bulmuşlardır.

Sir Edward Grey ise Türkiye’deki iyi niyetli yatırımlar ve ticari girişimlere yardım etmeye çok istekli olmalarına ve bu ülkeye yatırım yapma konusunda gecikilmemesinin lüzumuna rağmen660, böyle bir krediyi Londra’da bulma ihtimalinin olmadığını bildirmek

zorunda kalmıştır. Grey, bir başarısızlık riski yerine hiç kredi vermemenin daha iyi olacağını da öne sürerek, İngiliz bankacılar tarafından verilen kararın Türk kredisi lehine gerçekten çok daha faydalı olacağına dair boş bir tesellide de bulunmuştur661.

Ancak Adam Block İstanbul’daki son gelişmeler hakkında Foreign Office’e uyarılarda bulunmaktaydı. Zira Türklerin bu borçlanma meselesi Fransız Hükümeti ile birlikte ele alınmalı, Türklere yardım edilmeliydi. Aksi halde Türkler para için başka

657 PRO, FO 371/549, Dosya No: 30912 ve 31640; E. H. Rice, agt., 1974, s. 22.

658 PRO FO 371/549, No. 32243, L. de Rothschild’den Mr. Mallet’e 16.09.1908’de gönderilen mektup, s.

72; Öte yandan bu sırada Osmanlı topraklarındaki Siyonizm çalışmaları had safhadaydı. Bilindiği gibi Rothschild’ler Siyonizmi destekleyen en önemli finans gruplarından biriydi ve belki de Osmanlı Devleti’nin mali sıkışıklığının sürmesi, mali rahatlamanın sağlanmaması ve bu durumda Filistin’le ilgili isteklerinin kabule zorlanması için bu krediye yanaşmamıştı.

659 O dönemde Londra’ya kıyasla Paris Borsası’nda, Türk tahvillerine ilgi çok daha fazlaydı. Bkz. PRO,

FO 371/549, No. 33186, No. 406, Sir Edward Grey’den Sir G. Lowther’a 19.09.1908’de gönderilen “gizli” mektup, s. 82-83-84.

660 O sıralarda Foreign Office böyle düşünmekteydi.

661 PRO, FO 371/549, No. 32243, L. de Rothschild’dan Louis Mallet’a gönderilen 16.09.1908 tarihli

mektup; FO 371/549, No. 33186, C. Hardinge’den Lowther’a 19.09.1908 tarihli “gizli” başlıklı mektup; PRO, FO 800/193A, 21.09.1908, C. Hardinge’den Lowther’a 21.09.1908’de gönderilen “Private” başlıklı mektup; D. C. M. Platt, age., 1968, s. 193; E. H. Rice, agt., 1974, s. 22.

kanallara, daha açıkçası Almanlara başvurabilirlerdi662. Üstelik Türklerin talep ettiği yeni krediyle ilgili olarak Türk basınında Osmanlı Bankası’na yönelik tepkiler başlamıştı ve hiç şüphesiz Fransız prestiji bu durumdan nasibini alacaktı. Türkler perde arkasında neler olup bittiğini bilmediğinden, bu tepkilerden İngiltere de etkilenebilirdi. Zira Osmanlı Bankası’nın bir Anglo-Fransız bankası olduğu varsayılmaktaydı663.

İngiltere’den de olumlu yanıt alamayan Kâmil Paşa bu defa da, Osmanlı Bankası, Deutsche Bank ve İngiliz finansının bir araya gelerek, 1.365.000 sterlinlik bir kredi için iş birliği yapmaları konusunda yeni bir teklifte bulunmuştur. O sıralarda Osmanlı Bankası’nın Paris Komitesi’nin başkanı M. Auboyneau da Paris’teki İngiliz büyükelçisi Bertie’ye (1905-1918), Türkiye’de şubesi olmayan Alman bankası için psikolojik bir zafer teşkil edecek bu kredinin Fransız ve Almanlarla sınırlı kalmaması için bir İngiliz ortak bulmalarını önermişti. Bunun üzerine İngiliz Dışişleri bir kez daha Rothschild’lerle görüşmüştür. Fakat Rothschild’ler, Sir Edward Grey bir garanti vermediği sürece böyle bir krediye girmeyeceklerini bir kez daha kesin bir dille belirtmişlerdir. Oysa böyle bir garantinin verilmesi İngiliz Dışişleri’nin geleneklerine aykırıydı.

Bunun üzerine Sir Edward Grey başka bir finansör arayışına girişmiştir. İngiliz Dışişleri’nin başvurduğu yeni isim ise Kral Edward’ın yakın arkadaşı ve Londra’nın (City) ünlü bankeri; Sir Ernest Cassel’di. Cassel bu kredi işine girmeye gönüllü olmakla birlikte, riski paylaşabileceği başka bir isim daha bulmayı önermişti664. O sırada başka bir

İngiliz bankası J. P. Morgan da, Alman Dresdner Bank’ı yanına alarak, söz konusu kredideki 1/3’lük İngiliz payını üstlenmek İngiliz Dışişleri’ne başvurmuş, “onay” almak istemiştir. İngiliz Dışişleri bu aşamada J. P. Morgan’a, Cassel ile rekabete girişmemesi konusunda açıkça bir şey söylemese de, hâlihazırda Cassel’in grubuna verilen sözden dolayı kendilerine (Morgan’a) bir destek verilmeyeceğini bildirerek, dolaylı bir şekilde krediden çekilmesine işaret etmiştir665. İngiliz Dışişleri belli ki bu kredide Alman

662 PRO, FO 371/549, No. 30912, Sir G. Lowther’dan Sir Edward Grey’e 06.09.1908’de gönderilen “gizli”

başlıklı mektup, s. 3.

663 PRO, FO 371/549, Dosya No: 33879, Adam Block’dan C. Hardinge’e 30.09.1908 tarihli “gizli” başlıklı

mektup. Hardinge’e de Türklere yardım edilmesi gerektiği görüşündeydi; çünkü verilecek para Türkiye’nin gelişimi ve iyi niyetli girişimleri için kullanılacaktı. Türkiye’de parlamento toplanıp, yeni rejim güçlendiğinde durum bir yıla kadar kayda değer bir şekilde değişecekti. Bkz. PRO, FO 371/549, No. 33186, C. Hardinge’den Lowther’a 19.09.1908 tarihli “gizli” başlıklı mektup; PRO, FO 800/193A, 21.09.1908, C. Hardinge’den Lowther’a 21.09.1908’de gönderilen “Private” başlıklı mektup.

664 PRO, FO 371/549, No. 38314, Lowther’den Sir Edward Grey’e 03.11.1908 tarihli “gizli” başlıklı

mektup, s. 197-198; The Baring Archive, Turkey, Affairs, Vol. 1, Foreign Office’den Sir Ernest Cassel’e 04.11.1908 tarihinde gönderilen mektup, s. 11; E. H. Rice, agt., 1974, s. 22-23.

665 PRO FO 371/549, No. 45717, Hardinge’den Grey’e Messrs. Vivian Smith ile yapılan görüşme hakkında

katılımını görmek istemediğinden Cassel ile rekabete girişen Morgan’ı ince bir strateji ile engellemişti. Sonunda İngiliz katılımı Ernest Cassel ve Albert Stern isimleri üzerinde netleşirken, İngiliz Dışişleri Müsteşarı Sir Charles Hardinge de 03.11.1908’de İstanbul’daki büyükelçiye, Türklere yardım konusunda her şeyi yaptıklarını, İngilizlerin bu yüklü krediden bir pay almaları için Cassel ve Stern’i bulduklarını bildirmiştir666.

İlginç bir şekilde Hardinge o günlerde Bertie’ye yazdığı mektupta da, Cassel’in bu krediye katılımı karşılığında bütün Yahudilerin yaptığı gibi bir “taviz” istediğine dair bir de not düşmüştür667.

Neticede İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1.365.000 sterlinlik (1.500.000 Osmanlı Lirası) ilk istikraz talepleri, 25 Kasım 1908’de imzalanan bir kontratla Fransız-İngiliz- Alman ortak operasyonu şeklinde, Osmanlı Bankası, Deutsche Bank’ın yanında söz konusu İngiliz grubun eşit katılımıyla gerçekleştirilmiştir668 . Foreign Office’den

Müsteşar Yardımcısı Louis Mallet, Ernest Cassel’in Osmanlı Hükümeti’ne para aktarmak üzere Sterns Bros. ile yaptığı iş birliğinden büyük memnuniyet duyduğunu resmi olarak bildirirken, Majestelerinin Hükümeti’nin bu kredide herhangi bir finansal sorumluluk almasının imkânsız olduğunu da belirtmişti. Buna karşın, Osmanlı Devleti’nin kredinin geri ödenmesi sırasında, verdiği taahhütlerde bir aksama olması halinde Majesteleri’nin Hükümeti’nin İstanbul’daki Büyükelçiliği aracılığıyla Cassel’e güçlü bir diplomatik

666 Söz konusu kredideki İngiliz payı toplam £500.000 olurken, Cassel’in ve Stern Brothers’ların bu krediye

katkısı £250.000’şer olmuştu. Bkz. PRO, FO 371/549, No. 39464, No. 41344; PRO, FO 800 193A, C. Hardinge’den Lowther’a “Private” başlıklı mektup, 03.11.1908.

667 Bu ifade “quid pro quo” olarak geçmektedir. Bkz. PRO, FO 800/180, No. Tus/08/24, C. Hardinge’den

05.11.1908’de Bertie’ye gönderilen mektup.

668 O sırada Sir Edward Grey de, Kont Metternich’le yaptığı bir görüşme sırasında; Almanlarla aralarındaki

bariyerlerin artık ortadan kalktığını, Türkiye’deki rejim değişikliği ile birlikte bundan böyle Almanlarla iş birliği yapabileceklerini belirtmişti: “…Almanya hükümeti her zaman Türkiye’deki eski rejimi ve Sultan’ı destekledi. İngiliz kamuoyu ve İngiliz hükümeti ise onlara (Sultan ve eski rejimi kastediyor) karşıydı. Bu yüzden İngilizler ve Almanlar geçmişte farklı kamplardaydılar. Fakat eğer Almanya şimdi yeni rejimi desteklemeye hazırlanıyorsa, bizim orada birbirimize karşı çalışmamız için artık hiçbir neden yok. Nitekim bana göre Türklerin ihtiyaç duyduğu 1,5 milyonluk kredi; Almanlar, Fransızlar ve İngilizlerce ortaklaşa verilebilir. Bunun 1/3’ü Deutsche Bank, 1/3’ü Osmanlı Bankası’nın Fransız tarafı, geri kalan 1/3’ü ise İngiliz finansörlerce karşılanabilir gözüküyor. Böyle bir iş birliği Fransız ve İngiliz dostluğunun doğrudan Almanya’ya karşı olmadığını da gösterecektir”. Kont Metternich de İngiltere’nin Türkiye’deki yeni rejimi desteklemesiyle birlikte artık iki ülkenin paralel çalışmasının mümkün olabileceğini bildirmişti. Kont’un konuyu açtığı Prens Bülow, Grey’in finansal iş birliği teklifini memnuniyetle karşılarken, Alman basını da Türkiye’de İngilizler ve Almanların birlikte çalışması için birçok neden olduğunu coşkuyla duyurmuştu. Bkz. PRO FO 371/463, 39366/39366/08/18 No. 34; PRO FO 371/463, 39367/39367/08/18, No. 312, Sir Edward Grey’den Sir E. Goschen’a 07 ve 10 Kasım 1908’de gönderilen memorandumlar, No.130-131, s. 206-208.

Buna karşın o sırada ülkesinde öncelikle İngiliz sermayesini görmeyi arzu eden bazı İttihatçılar, İngilizlerin, Alman ve Fransızlarla yaptığı bu finansal iş birliğini yadırgamıştı. Zira Tanin’den Hüseyin Cahit bu konuda şu yorumu yapmıştı: “Sir Ernest Cassel’in son istikraza iştiraki nazar-ı memnuniyet ile görünüyorsa da Bank-ı Osmani ve Doyçe Bank ile birlikte hareket etmesi her halde iyi tesir oluşturmuyor”. Bkz. Hüseyin Cahit, Tanin, “İngiliz Sermayesi”, 27 Teşrinisani 1908, S. 117, s. 3.

destek vereceğini ise garanti etmişti669. Sir Ernest Cassel de, %4 faizli 1.365.000 sterlinlik kredi kontratını işlem sonuçlanır sonuçlanmaz Sir Edward Grey’e göndermişti. Bu yazışmalardan da anlaşılacağı üzere Foreign Office, uzun zamandır süregelen

“finansörlerin işlerine karışmama ve onlardan uzak durma” şeklindeki geleneksel

yaklaşımından uzaklaşarak yıllar sonra bir Türk kredisinde, İngiliz katılımını sağlamak amacıyla Sir Ernest Cassel’in arkasında olduğunu hissettirmişti670.

Bu şekilde İngiliz Hükümeti, Sir Ernest Cassel’in öncülüğündeki bir İngiliz grubun iştirakiyle, Fransız ve Almanların yanında yeni iş başına gelen Jön Türk Hükümeti’ne verdiği destekle iyi niyetini ve izleyeceği yeni Türkiye politikasını ortaya koymuştu671. Fakat İngiliz Dışişleri’nin bu sürecin devamını sağlaması hiç de kolay

değildi. Çünkü 19. yy’ın son çeyreğinden beri Osmanlı piyasalarından uzak kalmış İngiliz yatırımlarını bir anda yeniden canlandırmak kolay bir iş değildi. Üstelik mali açıdan zorda olan yeni Osmanlı Hükümeti, İngilizlerin hiç de hoşlanmadığı bir konuda, gümrük vergilerinde artış talep etmekteydi672. Nitekim Meşrutiyet’in ilk iki yılı boyunca Edward Grey’in Türkiye’de ticaret ve finansla ilgili karşılaştığı başlıca iki sorundan biri; Türklerin, mali açıdan rahatlamalarına yardımcı olacak gümrük vergilerinin artış talebiydi, ki bu mesele Mezopotamya’da çakışan çıkarların tam da orta yerine çökmüş, aylarca sürüp giden sinir bozucu görüşmelerin neticesinde sonuçsuz kalmıştı. Diğeri de; Türkiye’deki İngiliz finansal ve sermaye yatırımlarının yetersizliğiydi.

669 PRO, FO 371/549, No. 41834 ve 42200; E. H. Rice, agt., 1974, s. 22-23; Fransız Hükümeti ise bu

konudaki iyi niyetini yalnızca kredideki Fransız iştirakini teyit ederek değil, aynı zamanda eşi benzeri görülmemiş bir imtiyazla Londra’da çıkarılan kredinin bir bölümüne Paris Borsası’nda fiyat konulmasına izin vererek göstermişti. Söz konusu Türkiye kredisinde eşit pay alan Almanya, Fransa ve İngiltere arasında yeşeren dostane iş birliği, Bağdat Demiryolları’nın tamamlanmasında Fransız ve İngiliz sermayesinin iştiraki için görüşmeleri yeniden başlatmıştı. Bkz. J. Viner, age., 1951, s. 69; A. Autheman, age., 2002, s. 200-201.

670 Edward Grey adına Cassel’e cevap veren F. A. Campbell adlı Dışişleri görevlisi de Grey’in söz konusu

kredinin sonuçlanmasından duyduğu memnuniyeti bildirmiştir. Bkz. PRO, FO 371/549, No. 41995, Sir Ernest Cassel’den Sir Edward Grey’e 30.11.1908 tarihli “confidential” mektup; F. A. Campbell’dan Cassel’e gönderilen 03.12.1908 tarihli mektup.

671 İttihatçıların görüşlerini yansıtan Tanin gazetesi, İngilizlerin sadece memleketin yararı için istikraz

yapacaklarını o günlerde şu sözlerle savunmaktaydı: “Eski idare zamanında Hükümet-i Osmaniye muhtaç olduğu parayı Alman ve Fransız sermayedarlarından tedarik ederdi. Bunlar hükümetin zararına olarak birtakım muamelata girişerek Türkiyenin itibar-ı mâlisini yaralamakta idiler. Hatta Osmanlı Bankası namını taşıyan resmi banka bile hükümeti zarara uğratacak muamelattan başka bir şey yapmazdı. Osmanlı Bankası esasen İngiliz-Fransız müessesesi olmakla beraber bankanın ağırlık merkezi Paris’e intikal eylemişti. Eski idare zamanında İngiliz sermayesi rağbetten uzak tutulduğundan Hükümet-i Osmaniye’nin zararına olarak birtakım muamelat-ı maliyeye girişmiş olmak isnadına maruz bulunamaz. Binaenaleyh Terakki taraftarı olan Türkler eski idarenin zararlarını gidermek için İngiliz sermayesine müracaat edeceklerdir. İngilizler sadece memleketin imarı için veya kamunun yararı için borç vereceklerdir…”. Bkz. Hüseyin Cahit, Tanin, “İngiliz Sermayesi”, 27 Teşrinisani (Kasım) 1908, S. 117, s. 3.

672 Son yıllarda yapılan anlaşmalar Osmanlı Hükümetlerini bu konuda kısıtlamaktaydı. Zira Osmanlı

İKİNCİ BÖLÜM