• Sonuç bulunamadı

Ölçme-değerlendirme Etkinliklerini Hazırlarken Zorlanma

Birçok öğretmen adayı mikro-öğretim uygulamalarında ölçme-değerlendirme etkinliklerini hazırlarken zorlandıklarını ve etkinlikleri hazırlarken çok zaman harcadıklarını belirtmişlerdir (Ö18, Ö27, Ö29, Ö31, Ö34-ÖDF). Adaylardan biri nerelerde sıkıntı yaşadığını şöyle ifade etmiştir: “Açık uçlu soru hazırlarken çok düşündüm. Konumuz 6. sınıf düzeyindeydi ancak üniversite öğrencilerine hitap edecektim ve onların ilgisini onları sıkmadan çekebilecek sorular hazırlamaya çalıştım” (Ö27-ÖDF). Bir grup ise grup olarak yaptıkları öz-değerlendirmede, yaşadıkları en büyük problemin öğrenci düzeyine uygun

nitelikte ölçme-değerlendirme yöntemleri bulmak olduğunu belirtmiştir (Grup44-GDF). Bunun sebeplerini ise sık sık değişen eğitim programına ve öğrenci düzeylerinin birbirlerinden farklı olmasına bağlamaktadırlar. Diğer bir grup ise, ölçme-değerlendirme etkinlikleri için spesifik sorular hazırlarken zorluk yaşadıklarını belirtmiştir. Etkinlikleri öğrenci düzeyini dikkate alarak hazırlamaları gerektiği için bu zorluğu yaşadıklarını düşünmektedirler (Grup53-GDF). Ayrıca bazı gruplar, etkinlikleri araştırırken ve hazırlarken kaynakların yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir (Grup-10, Grup-40- GDF).

Mikro-öğretimde Yapılan Ölçme-Değerlendirme Uygulamalarında Zaman Yetersizliği, Zaman Yönetimi

Katılımcılar mikro-öğretim sürecinde ölçme-değerlendirme uygulamaları gerçekleştirebilmek daha fazla zamana ihtiyaç duyduklarını (Ö5, Ö12, Ö17,Ö20, Ö22, Ö23, Ö24, Ö28, Ö32, Ö36, Ö38, Ö40, Ö41), bazıları ise zamanı etkili kullanamadıklarından dolayı yaşadıkları sıkıntılardan söz etmişlerdir. Katılımcılar, zaman eksikliği sonucu mikro- öğretimde yaşanılan aksaklıkları şu şekilde aktarmıştır:

Mikro-öğretim sırasında bütün arkadaşlarımız anlattı. Zaman kısıtlılığımız vardı. Bu sırada hazırbulunuşluğu ölçerken, o esnada grubun seviyesine göre öğrenme-öğretme sürecimizi değiştiriyor muyuz? Bu soru işaretiydi. Biz burda sadece ne yapıyoruz? Biz burda sadece 5E modeline göre ölçtük mü ölçtük. Ders öğretmeni olsak, zamanımız çok olsa sınıfın hazırbulunuşluğu ile süreci değiştirebiliriz. Yani siz bu hazırbulunuşluğu süreci değiştirme adına mı yapıyorsunuz yoksa yapılması gerektiği için mi yapıyorsunuz şeklinde zaten arkadaşlara sordum. Bence uygulamadaki eksiklik buydu. Öğretmen olduğumuzda daha fazla zamanımız olacağı için daha iyi uygulamalar yapacağımıza inanıyorum (Ö22-OGG).

Adaylardan biri, ders saatinin yetersiz olması ve ölçme-değerlendirme etkinliklerin fazla zaman alması nedeniyle konuların yetiştirilmesinde güçlük yaşadıklarını ifade etmiştir (Ö36- OGG). Diğer bir aday da zaman yetersizliği sebebiyle etkinlikleri değerlendirme ve etkinliklere bağlı olarak öğrencilere geribildirim verme ve sonuçları bildirmede sıkıntı yaşadıklarına değinmiştir (Ö11-ÖDF).

Bir katılımcı yapılan etkinliklerde zaman eksikliği ile ilgili görüşünü şu şekilde açıklamıştır: “Her uygulamanın avantajı olduğu kadar dezavantajıda muhakkak var. Şu andaki eğitim sisteminde mikro-öğretimde uygulanan farklı öğretim ve değerlendirme uygulamalarının bir çoğu bir ders saati içinde zor olabilen uygulamalardır”(Ö17-AUS).

Mikro-öğretim Uygulamalarının Yeterince Otantik (gerçek) Bir Ortamı Teslim Etmemesi

Öğretmen adaylarının bir kısmı (Ö14, Ö15, Ö20, 21, 26, 30, 31, Ö40, Ö42, Ö26, Ö30, Ö31, Ö34-AUS), mikro-öğretim ile yapılan etkinliklerin gerçek bir sınıf ortamını temsil ettiğini savunmaktadır. Adaylardan biri düşüncelerini şu cümlelerle açıklamıştır: “Mikro- öğretim aracılığı ile yapılan etkinlikler gerçek bir sınıf ortamını temsil etmiştir. Öğrenciler yani sınıf arkadaşlarımız formatif ve summatif değerlendirme etkinliklerimize deney, bulmaca, soru-cevap etkinliklerimize katılmışlardır. Aktif bir öğretim olması için uğraşılmıştır”. Buna karşın öğretmen adaylarının yarısından çoğu, mikro-öğretimin tam anlamıyla gerçek bir sınıf ortamını temsil etmediğini düşünmektedir (Ö1,Ö2, Ö3, Ö4, Ö5,Ö6, Ö7,Ö8,Ö9, Ö10, Ö11, Ö12, Ö13, Ö16, Ö17,18, 19 Ö22, Ö23, Ö24, Ö25, Ö27, Ö28, Ö29, Ö35, Ö36, Ö37, Ö38, Ö39, Ö41-AUS). Adaylardan biri şu gerekçeye göre ortamın otantik olmadığını düşünmektedir: “Bu yapılan etkinlikler gerçek sınıf ortamını temsil edecek düzeye yakın bir ortam sağladı fakat şöyle bir sıkıntı vardı. Bu yapılacak etkinlikler ortaokul seviyesine uygulanacak ve o seviyedekilerden gelecek dönütler bizim verdiğimiz cevaplara yakın olmayacaktır. Daha farklı cevaplar gelecektir. Sadece bu yönden gerçek bir ortam açısından eksiklikler olmuştur” (Ö24). Başka bir aday ise şunu ifade etmiştir: “Arkadaşlarımızı öğrenci yerine koyarak ders anlatmak bizi biraz strese soktu. Gerçek öğrenciler olmadığı için sınıf ortamı pek sağlanamadı”. Bir aday ise etkinliklerin gerçek bir ortamda yapılmaması sonucu yaşadığı zorlukları şöyle aktarmıştır: “Çalışmayı yaparken sunduğum konu düzeyi normalde 11-12 yaş civarı ama sınıftaki arkadaşların yaşları 21-25 civarı olmasından kaynaklanan gönüllü katılımın olmaması ve deneyi sunarken laboratuvar ortamı olmaması dikkatin dağılmasına ve çok konuşulmasına neden oldu. Buda beklemediğim bişeydi” (Ö41-ÖDF).

Mikro-öğretim Uygulamalarının Değerlendirilmesinde Objektiflik Sorunu

Bazı öğretmen adayları (Ö24, Ö22-OGG), anlatılan deslerin bazı öğrenciler tarafından ilgisini çekmediği için dinlenmediğini ve değerlendirmeyi de buna bağlı olarak yüzeysel olarak yaptıklarını düşünmektedirler. Bir aday da bazı arkadaşlarının derse katılmayıp sadece hata aramak için kendilerini eleştirdiklerini düşünmektedir (Ö28-ÖDF). Dolayısıyla bazı öğretmen adayları sınıf içinde bazı öğretmen adaylarının mikro-öğretim yapan grupları değerlendirirken objektif olmadıklarına inanmaktadırlar.

Diğer taraftan bir aday ise, mikro-öğretimin rubrik aracılığı ile değerlendirilmesinin tam anlamıyla objektifliği sağlamadığını şu gerçeklere bağlamaktadır (Ö23-OGG): “Eğitimde kullandığımız hiçbir test tam anlamıyla ölçmek istediğimizi ölçmez demiştik ya. Bu yüzden rubriğin de tam anlamıyla objektif olduğunu düşünmüyorum”.

Mikro-öğretimin Kalabalık Sınıflarda Uygulanmasının Zorluğu

Öğretmen adaylarının birçoğu (Ö5, Ö19, Ö22, Ö29, Ö37, Ö41), sınıf mevcudunun kalabalık olması nedeniyle ölçme-değerlendirme uygulamalarında zorluk yaşadıklarını ifade etmiştir. Bir aday sınıf kalabalıklığı sonucu yaşadığı sıkıntıyı şöyle aktarmıştır: “..sınıf kalabalık olduğu için tüm öğrencilerin katılabileceği etkinliklerin uygulanabilmesi zor olmuştur” (Ö29-OGG).

BÖLÜM V

TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER

Gelişim ve değişim, insanoğlunun doğasında varolan özelliklerdir. Kişisel gelişim, hayatın her alanında yaşanılan tecrübelerin zaman içerisindeki birikimiyle gerçekleşen bir süreçtir. Okullarda verilen formal eğitim ise, bu süreci destekleyen en önemli mekanizmadır. Formal eğitim sürecinden geçen öğrencilerin gösterdiği gelişim, hem kendilerinin hem de toplumun geleceği açısından büyük bir öneme sahiptir. Nihayetinde, toplumların gelişmişlik düzeyi, sahip oldukları yetişmiş insan gücüyle doğru orantılıdır. Toplumun ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan gücünün sağlanması, okullarda öğrenimlerine devam eden öğrencilerin kişisel gelişimlerinin devamlılık göstermesiyle mümkün olabilir. Öğrencilerin gelişiminin devamlılığını sağlayan ise, sistematik olarak yapılan ölçme ve değerlendirme faaliyetleridir. Öğrencilerinin kişisel gelişimlerini takip eden öğretmenlerin, yüksek düzeyde ölçme- değerlendirme okuryazarı olmaları bir tercih olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline gelmiştir. Yüksek seviyede ölçme-değerlendirme okuryazarı öğretmenlerin yetiştirilmesinin ilk basamağını, öğretmen yetiştirme programlarında verilen ölçme-değerlendirme dersinin daha etkili kullanılması oluşturur. Bu tez çalışmasında, öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme konusunda daha iyi bir eğitim almalarında mikro-öğretim uygulamalarının etkisi araştırılmıştır.

Eylem araştırması metodolojisinin kullanıldığı çalışma iki boyuttan oluşmuştur. Araştırmanın 1. boyutunda, farklı branşlardaki dördüncü sınıf öğretmen adaylarının ölçme- değerlendirme okuryazarlık düzeyleri ile ölçme-değerlendirmeye ilişkin düşünce ve tutumları ortaya çıkarılmıştır. Araştırmanın 2. boyutunda ise üçüncü sınıf fen bilgisi öğretmen adaylarının mikro-öğretim uygulamaları yoluyla ölçme-değerlendirmeye ilişkin düşünce ve tutumlarının yanında okuryazarlık düzeylerinin de geliştirilmesi hedeflenmiştir. Böylece, öğretmen adayları edindikleri teorik bilgileri mikro-öğretim yoluyla uygulama fırsatına sahip olmuşlardır. Bu çalışmada, mikro-öğretim uygulamalarının, üçüncü sınıf fen bilgisi öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme okuryazarlık düzeyleriyle, düşüncelerine ve tutumlarına etkisi eylem araştırması yöntemiyle araştırılmıştır.

5.1 ARAŞTIRMANIN I. BOYUTU