• Sonuç bulunamadı

5.2 ARAŞTIRMANIN II BOYUTU

5.2.9 Üçüncü Sınıf Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Mikro-öğretimde

5.2.9.1 Ölçme-değerlendirme etkinliklerini hazırlarken zorlanma

Mikro-öğretim uygulamalarında kullanılan ölçme-değerlendirme etkinliklerinin hazırlanmasında, birçok fen bilgisi öğretmen adayı tarafından değinilen zorlukların en başında, hazırlık süresinin yetersizliği gelmiştir. Tabiiki, öğretmen adaylarının ilk defa mikro-öğretim uygulamasına yönelik ölçme-değerlendirme etkinlikleri hazırlamaları da zaman konusunda yaşadıkları güçlükleri arttırmış olabilir. Lederman ve Gess-Newsome (1991), mikro-öğretim uygulamalarının hazırlanmasında öğretmen adaylarının sınırlı zamana sahip olmalarının, mikro-öğretimden edindikleri deneyimlerin etkinliğini azaltabildiğine ve öğretim deneyimlerine karşı olumsuz bir tutum geliştirmelerine sebep olabildiğine işaret etmiştir. Bu açıdan ele alındığında, bu tez çalışmasında yapılan araştırmanın önde gelen sınırlılıklarından bir tanesi, mikro-öğretim uygulamalarının hazırlık aşamasında öğretmen adaylarına verilen sürenin kısıtlı olması olarak ifade edilebilir. Mikro-öğretim uygulamaları başlamadan önce yaklaşık öğretim döneminin ortasına kadar, fen bilgisi öğretmen adaylarına ölçme-değerlendirmeyle ilgili önemli kavramlar kuramsal olarak anlatılmıştır. Öğretim döneminin ortasından sonuna kadar olan süredeyse, öğretmen adayları hem mikro-öğretim etkinliklerini hazırlayıp hem de uygulamışlardır. Dolayısıyla, fen bilgisi öğretmen adaylarına mikro-öğretim uygulamalarını tamamlayabilmeleri için oldukça sınırlı denilebilecek bir süre verilebilmiştir. Aslında bu çalışmada ortaya çıkan zaman sınırlaması, öğretmen yetiştirme programlarında öğretmen adaylarına verilen ölçme-değerlendirme derslerinin sayısının

arttırılmasının önemine işaret etmektedir. Günümüzde, eğitim fakülteleri ve pedagojik formasyon programlarında öğretmen adaylarının zorunlu olarak almaları gereken bir tane ölçme-değerlendirme dersi vardır. Bu dersin içerisinde öğretmen adaylarına ölçme- değerlendirmeyle ilgili en önemli kavramlar, yoğunlukla kuramsal bir boyutta öğretilmekte ve yeteri kadar uygulama imkanı sağlayamamaktadır.

Mikro-öğretim uygulamalarını hazırlarken fen bilgisi öğretmen adayları tarafından karşılaşılan en önemli zorluklardan bir diğeri, hedef öğrenci grubunun düzeyine uygun nitelikte ölçme-değerlendirme yöntemleri bulmak ve uygun sorular hazırlamak olarak ifade edilmiştir. Öğretmen adayları, mikro-öğretim uygulamalarında kullanacakları ölçme- değerlendirme yöntemlerini seçerken yaşadıkları zorluğun başlıca sebebini ise, eğitim programlarında son yıllarda yapılan değişikliklere ve öğrenci düzeylerinin birbirinden farklılık göstermesine bağlamaktadır. Öğretmen adaylarının “Ölçme-değerlendirme Okuryazarlık Envanteri” kullanılarak yapılan okuryazarlık düzeylerinin ölçümünde, “uygun ölçme-değerlendirme metodlarını seçme ( =3.92)” ve “uygun ölçme-değerlendirme metodlarını geliştirme ( =3.22)” alt boyutlarında ortalama düzeyde puana sahip oldukları gözlenmiştir. Dolayısıyla nicel boyutta elde edilen bu bulgu, nitel boyutta elde edilen verilerle de desteklenmiştir. Yani, bu araştırmanın sonuçları, fen bilgisi öğretmen adaylarının öğrenciye uygun ölçme-değerlendirme metotlarını seçme ve geliştirme konusunda birçok zorluk yaşadıklarına işaret etmektedir. 2005 yılından itibaren Türk eğitim sisteminin öğretim programlarında yapılmaya başlanan yenileme çalışmaları (MEB 2005 ve MEB 2006), öğretmenlerin ölçme-değerlendirme alanındaki sorumluluklarının daha da artmasına yol açmıştır. Yeni öğretim programlarında yer alan ölçme-değerlendirme standartlarında, öğretmenlerin geniş bir yelpazede (hem geleneksel hem de alternatif ölçme-değerlendirme yaklaşımları) yer alan ölçme-değerlendirme metotlarını bilmesinin, hazırlayabilmesinin, geliştirebilmesinin ve uygulayabilmesinin önemine yapılan vurgu artmıştır. Öğretmenlerin, öğrencilerinin bireysel farklılıklarını belirleyerek, buna uygun öğretim stratejilerini geliştirebilmeleri için ölçme-değerlendirme okuryazarı olmaları, artık kişisel bir tercih olmanın ötesinde bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmaya katılan öğretmen adaylarının, mikro-öğretim uygulamaları esnasında uygun ölçme-değerlendirme yöntemlerini seçme ve geliştirme konusunda yaşadıkları çeşitli zorluklar, ölçme-değerlendirme okuryazarlık düzeylerinin daha fazla gelişime açık olduğunun bir göstergesi olarak düşünülebilir. Fen bilgisi öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme okuryazarlık düzeylerinin geliştirilmesine

yönelik olarak yapılan mikro-öğretim uygulamaları, bu alandaki gelişimlerinin yolunu açmıştır.

Kaynakların yetersizliği, mikro-öğretim uygulamalarının hazırlanması sürecinde bazı öğretmen adayları tarafından ifade edilen güçlüklerden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde yer alan bazı çalışmalarda da ifade edildiği gibi, mikro-öğretim uygulamaları hazırlaması gereken öğretmen adaylarının çeşitli kaynaklara (zamanın kısıtlı olması, materyallerin maliyeti, kaynak yetersizliği vb.) ulaşımda yaşadığı sıkıntılar, mikro- öğretime karşı isteksiz bir tutum sergilemelerine sebep olabilmektedir (Stanley 1998; Cripwell ve Geddes, 1982). Dolayısıyla, öğretmen yetiştirme programlarında mikro-öğretim etkinliklerinin daha etkili bir şekilde yapılabilmesi için, yeterli donanımın sağlanması oldukça önemlidir.

5.2.9.2 Mikro-öğretimde yapılan ölçme-değerlendirme uygulamalarında zaman yetersizliği, zaman yönetimi

Zamanın kısıtlı olması, yalnızca mikro-öğretim etkinliklerinin hazırlanması sürecinde değil, aynı zamanda uygulanması sürecinde de öğretmen adayları tarafından dile getirilen zorluklardan bir tanesiydi. Bazı öğretmen adayları, hazırladıkları mikro-öğretim uygulamalarını, ölçme-değerlendirme dersinde verilen kısıtlı süre içerisinde tamamlamakta sıkıntı yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Bu çalışmada, fen bilgisi öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme becerilerinin gelişimine yönelik olarak yapılan geleneksel mikro-öğretim modeli kullanılmıştır. Öğretmen adayları, ortaokul fen programına uygun olarak, ders planı hazırlama, ders kazanımlarını belirleme, öğrencilerin dikkatini çekme, zamanı etkili kullanma ile öğretim ve ölçme- değerlendirme yöntemlerini iç içe kullanma gibi birçok beceri üzerine odaklanmıştır. Yapılan mikro-öğretim uygulamalarının değerlendirilmesinde kullanılan ölçme-değerlendirme etkinlikleri vasıtasıyla, grupların performansları hakkında eşzamanlı dönütler verilmesi sağlanmıştır. Ancak, bazı öğretmen adayları, verilen zamanı sınırlı bulduklarından dolayı ölçme-değerlendirme etkinliklerini yetiştirmede sorunlar yaşadıklarını belirtmiştir. Bazı araştırmacılar, mikro-öğretim uygulamalarında karşılaşılan zaman sınırlamasının aşılmasında, web-tabanlı sistemlerin kullanılmasını önermektedir (Tsia vd., 2001; Kavas ve Özdener, 2012). Mikro-öğretim uygulamalarında web-tabanlı sistemleri kullanmanın, öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme becerilerinin gelişiminde daha etkili olabileceğine ve öğrenciler arasında iletişimin daha kolaylıkla sağlanabileceğine dair düşünceler dile

getirilmektedir (Kavas ve Özdener, 2012). Mikro-öğretim etkinliklerinin, farklı araştırmacılar tarafından farklı şekillerde yorumlanıp farklı uygulamaların ortaya çıkmasıyla birlikte, öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme alanındaki ihtiyaçlarına daha iyi cevap verecek ve daha iyi eğitim almalarını sağlayacak yeni modeller oluşturulabilir.

5.2.9.3 Mikro-öğretim uygulamalarının yeterince otantik (gerçek) bir ortamı temsil etmemesi

Öğretmen adaylarının yarısından çoğu (% 61), yaptıkları mikro-öğretim uygulamalarının gerçek bir sınıf ortamını yansıtmadığını düşünmektedir. Ortaokul seviyesine göre hazırladıkları derslerin, o yaş grubundaki öğrencilere (11-14 yaş) anlatılmadığı için otantik (gerçek) bir öğrenme-öğretme ortamını temsil etmediğine inanmaktadırlar. Aslında, öğretmen adayları tarafından gündeme getirilen bu konu, mikro-öğretimin en çok eleştiriye maruz kaldığı konulardan bir tanesidir (Ananthakrishnan, 1993; Cripwell ve Geddes, 1982; He ve Yan, 2011). Öğretmen adaylarının otantik olmayan bir ortamda öğretim uygulamaları yapmaları, edinilen becerilerin yeterince içselleştirilmesinin önündeki bir engel olarak düşünülebilir (He ve Yan, 2011). Fakat, mikro-öğretim uygulamalarının “okul deneyimi” ve “öğretmenlik uygulaması” dersleriyle desteklenmesiyle bu engel aşılarak, öğretmen adaylarının daha hazır bir şekilde meslek yaşamlarına başlamalarına olanak sağlanabilir (He ve Yan, 2011).

5.2.9.4 Mikro-öğretim uygulamalarının değerlendirilmesinde objektiflik sorunu Araştırmaya katılan fen bilgisi öğretmen adaylarından bazılarının, hem kendilerinin hem de akranlarının mikro-öğretim performanslarını değerlendirirken yeterince objektif bir davranış sergilemedikleri gözlenmiştir. Bazı öğretmen adaylarınının yeterince objektif bir davranış ortaya koymakta başarısız olmalarının sebebi, henüz yeterli ölçme-değerlendirme becerilerini kazanamamış olmaları olabilir. Benzer çalışmalar da, öğretmen adaylarının ölçme-değerlendirme becerileri gelişmediği için objektif değerlendirme yapma sorumluluklarının gelişmediğini ortaya çıkarmıştır (Kılıc ve Cakan, 2007; Kwan ve Leung, 1996; Stefani, 1992).

5.2.9.5 Mikro-öğretimin kalabalık sınıflarda uygulanmasının zorluğu

Araştırmaya katılan fen bilgisi öğretmen adaylarından bazıları, uygulama yaptıkları sınıfın kalabalık olmasının mikro-öğretim performanslarını olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir. Kalabalık ortamda öğrencilerle iletişim kurmada ve etkinlikler gerçekleştirmede

zorluklar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Mikro-öğretim uygulamalarının bir ders saati içerisine sıkıştırılması ve sınıfların kalabalık olması, öğretmen adaylarının mikro-öğretim uygulamalarındaki verimlerini azaltmıştır. Hatta, sınıfın kalabalık olması ve ders süresinin de sınırlı olması nedeniyle mikro-öğretim uygulamalarında, bireysel çalışmalar yerine grup çalışmaları tercih edilmiştir. Kavas ve Özdener (2012) yaptıkları çalışmada, mikro-öğretim çalışmalarında sınıfların kalabalık olması nedeniyle, artık bireysel çalışmalar yerine grup çalışmaları yapmanın bir zorunluluk haline geldiğine dikkat çekmektedir. Öğretmen yetiştirme programlarında sınıf mevcutlarının ideal seviyede (ortalama 20-30 arası) olmaması, mikro-öğretim çalışmalarının daha verimli olmasını engellemektedir.