• Sonuç bulunamadı

2.1 Avrupa Komisyonu’nun Hazırladığı Belgeler

2.1.7 Mavi büyüme stratejisi

2.1.7.1 Giriş

Denizler ve kıyı alanları ekonominin önemli etmenlerindendir. Bu bölgelerin dışa dönük coğrafyaları, limanları ve kıyısal toplulukları yeni fikirler ve yenilikler için her zaman birer merkez olmuşlardır. Ayrıca bu geleneksel yenilikçiliği üç adet faktör arttırmaktadır:

- Çok derin sularda çalışılması için olan teknolojiler hızlı bir şekilde geliştirilmiştir. Video gözlemlemeleri ve sualtı teknolojileri 10 yıl öncesine kıyasla oldukça gelişmiş vaziyettedir ve rutin işlemler artık düzenli olarak cihazlar aracılığı ile rahatlıkla yapılmaktadır.

- Arazi ve temiz suyun sınırlı kaynaklar olduğunun bilincine varılmıştır ve bu bilinç her geçen gün artmaktadır. Ormanların temizlenmesi veya sulak alanların drenajının sağladığı faydaları gelecek nesiller daha net bir şekilde göreceklerdir. 71%’si okyanuslarla kaplı olan gezegenimizin insanların gıda ve enerji gibi ihtiyaçlarını daha sürdürülebilir bir şekilde nasıl karşılayacağına daha yakından incelenmesine gereksinim duyulmaktadır. Ayrıca çevresel hedeflere ulaşılması yenilik ve büyümenin bir diğer kaynağını teşkil etmektedir.

- Seragazı emisyonlarının azaltılmasına duyulan ihtiyaç sadece açık denizlere kurulan yenilenebilir enerji tesislerinin açılmasına değil, aynı zamanda enerji tasarrufu ve düşük emisyon nedeniyle kara taşımacılığı yerine denizyolu taşımacılığının arttırılması için ek bir nedendir. Ayrıca gemilerin enerji verimliliğini iyileştirerek toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık %3 azaltmak gibi önemli bir potansiyeli vardır.

AB Komisyonu tarafından hazırlanan belge genel olarak Avrupa’nın denizlerinden sürdürülebilir olarak maksimum fqaydalanmasını amaçlamaktadır. Konu ile ilgili incelemelerini beş ana sektörü için tamamlamıştır. Aşağıda verilen tüm bilgiler; Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan ‘Blue Growth’isimli belgeden derlenmiştir (AB Komisyonu, 2012).

Bu durumlar mavi büyümenin artması için olanak sağlamaktadır. Bu potansiyeller uygun yatırım ve araştırmalar ile desteklendiği zaman etkileri daha da artmaktadır. Mavi ekonomideki büyüme Avrupa’daki mevcut ekonomik krizin atlatılması için yeni ve yenilikçi yollar sunmaktadır. Bu büyüme Avrupa stratejisinin denizcilik boyutunu teşkil etmektedir.

2.1.7.2 Mavi ekonomi nedir?

Çizelge 2.2’de brüt katma değerin ve istihdamın mavi ekonomi açısından değer zincirlerini temsil etmektedir. 2020 yılına kadar bu çizelgenin değişeceği aşikardır. Bu sebeple teknolojik ilerleme, demografik değişimler, doğal kaynakların artan kıtlığı ve komşu ülkeler de dahil olmak üzere şimdiye kadar gelişmemiş olan ülkelerin ekonomilerinin büyümesi gibi konularda hazırlıklı olunması gerekmektedir. Yeni ortaya çıkan sektörler büyük oranlarda istihdam sağlarken, geleneksel faaliyetlerin bazıları da yüksek oranlarda istihdam sağlamaya devam edecektir. Mavi ekonominin, sürdürülebilirlik rotasında ve narin denizel çevrenin potansiyel çevresel endişelerini göz önünde bulundurarak ilerlemeye devam etmesi gerekmektedir. Çalışmalar sırasında kirleticilerin emisyonları gibi denizel aktivitelerin olumsuz çevresel etkilerinin azaltılması öncelikli amaçtır.

Çizelge 2.3: Deniz ve denizcilik ekonomik faaliyetlerinin ekonomik ve istihdam boyutları (logaritmik ölçek) (AB Komsyonu, 2012)

2.1.7.3 Mavi büyümenin odak noktaları

Şekil 2.4 mavi büyümenin beş temel sektörünü göstermektedir.

Şekil 2.3: Mavi büyümenin beş temel sektörü (Url-2). i. Mavi enerji

Üye devletlerin Ullusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’na göre 2020 yılında rüzgar enerjisinden elektrik eldesi 494,6 Twsa (terawatt/saat) olacaktır. Bu miktarın 133,3 Twsa (terawatt/saat)’lik kısmı ise kıyıdan uzakta (offshore) üretilecektir. 2030 yılına

doğru yaklaşıldığında, yıllık offshore kapasitesinin kıyısal faaliyetleri (onshore) aşacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılında açık denizlere kurulan rüzgar tribünleri Avrupa’nın yıllık elektrik tüketiminin yaklaşık %4’ünü karşılayacaktır. Bu oranın 2030 yılında %14’e çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu veriler 2020 yılında 170000 kişilik istihdam anlamına gelmektedir. Verilen bu miktarın 2030 yılına yaklaştıkça . 300000e çıkacağı öngörülmektedir.

Diğer offshore yenilenebilir enerji teknolojileri henüz gelişme aşamasında olup, 2020 yılında üye devletlerin uygun bir tesis planlama ve 2-4 GW kapasite ile çalıştırma hedefleri mevcuttur. Amaç ise teknoloji, maliyetlerini düşürerek, okyanus enerjisinin kullanımının arttırılmasının sağlanmasıdır.

ii. Su kültürü

Küresel olarak tüketilen hayvansal proteinin yaklaşık %15,7’sini balık türleri oluşturmaktadır. Avrupa Gıda ve Tarım Organizasyonu 2030 yılında su kültürü ile üretilen balıklar sayesinde ihtiyacın %65’sinin karşılanacağını tahmin etmektedir. Bu oran günümüzde Avrupa’da %25 civarındadır. Su kültürü aktiviteleri için yetersiz alan bulunması, küresel marketteki rekabet ortamı ve özellikle lisans alma işlemlerindeki idari kısıtlamalar büyümenin önündeki en büyük zorluklar olarak görülmektedir. Ayrıca sürdürülebilir su kültürü işletmeciliğinde vahşi balık stokları ile su kalitesine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Gelecek Bütüncül 2020 Araştırma ve Yenilik Programı’nın Avrupa su kültürünün büyüme potansiyelini ortaya koyması açısından büyük öneme sahip olduğu vurgulanmaktadır.

iii. Denizcilik , kıyı ve kruvaziyer turizmi

Deniz ve kıyı turizmi gibi alt sektörler günümüzde en büyük ekonomik denizel faaliyetleri oluşturmaktadır. Yaklaşık olarak 2,35 milyon işçi ve toplam AB istihdamının %1,1’ine karşılık gelmektedir. Ayrıca kruvaziyer turizmi de gelişmektedir. Avrupa’da bu sektör yaklaşık 150000 kişilik istihdam ve 14,5 milyar € gelir sağlamaktadır. Bununla birlikte kıyısal alanların artan cazibesi doğa sporları ve yeşil turizmin (balina izleme gibi) potansiyellerini oldukça arttırmaktadır.

iv. Deniz maden kaynakları

2000 ve 2010 yılları arasında enerji dışı hammadde fiyatlarında yaklaşık olarak %15 civarında bir artış meydana gelmiştir. Bu durum temel sebebi özellikle gelişmekte olan ekonomilerde tüketici ihtiyaçlarının değişmesidir. Teknolojideki endişelerin yanı sıra meydana gelen gelişmeler maden şirketlerini denizlerin getirileri konusunda cesaretlendirmiştir. 2020 yılına kadar mineral kaynakların %5’ini teşkil eden kobalt, bakır ve çinko okyanusun tabanından çıkarılmaya başlanmış olacaktır. Bu oranın 2030 yılına kadar %10 daha artacağı tahmin edilmektedir.

v. Mavi biyoteknoloji

Denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin fark edilmesi yeni endüstriyel ve ilaç sektörleri için yapay enzimlerin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu yeniliğe verilecek en önemli örnek; organizmaların ekstem sıcaklıklar ve basınç altında ve ışık olmadan nasıl yaşamaya devam ettiklerinin incelenmesi amacıyla yapılan araştırmalardır. Arazi kullanımının etkileri ve biyoyakıt için yetiştirilen karasal bitkilerin su ihtiyaçları konusundaki endişeler alglerin biyoyakıt olarak kullanılması konusunda en önemli iki etkeni teşkil etmektedir. Bunların yanı sıra biyoaktif bileşiklerin ve kimyasalların yüksek vergi oranları da alg kullanımını arttırmaktadır.

Kısa bir zaman dilimi içerisinde bu sektörün piyasa boşluğunu dolduracağı ve sağlık, kozmetik ve endüstri amaçlı kullanılan yüksek vergili kimyasalların yerini alacak olan biyomateryal sektörü olacağı tahmin edilmektedir. 2020 yılına kadar orta büyüklükte bir pazar olacağı ve metabolitler ile primer bileşiklerin (lipidler, şekerler, polimerler, proteinler) üretimine yönelik genişleyen bir sektör olacağı tahmin edilmektedir.

Üçüncü basamakta teknolojik gelişmelere bakılırsa, bugünden 15 yıl sonrasında mavi biyoteknoloji sektörünün büyüdüğünü ve kitlesel pazar ürünlerinin sağlayıcısı konumunda olacağı tahmin edilmektedir.

2.1.7.4 Sonuç

Önceki başlıkta sıralanan 5 ana madde için komisyon bir yasa tasarısı hazırlamaktadır. Hazırlıklar sırasında tüm seçenekler detaylı olarak incelenmektedir. Bu inceleme temel olarak aşağıdaki seçenekleri içermektedir:

- Okyanus yenilenebilir enerjisine yatırım yapılması için endüstrilere güven veren seçeneklerin değerlendirilmesi. Bu seçenekler değerlendirilirken okyanus yenilenebilir enerji sorunlarının iletişim halinde olunarak çözülmesini amaçlayan Stratejik Enerji Teknoloji Planı’nın oluşturduğu çerçeveye dikkat edilmesi gerekmektedir.

- En iyi yöntemin geliştirilmesi ve AB’nin 2013 senesinde hazırladığı Su Kültürü Stratejik Kılavuzu üzerinde mütabakatın sağlanması için Üye devletlerle uyumlu çalışılması.

- Denizel ve kıyısal turizmin ekonomik büyümeyi nasıl canlandırcağının ve çevresel sürdürülebilirliğin nasıl daha az zarar vereceğinin değerlendirilmesi. Konuyla alakalı 2013 senesinde bir etki değerlendirilmesi hazırlanmıştır.

- Avrupa endüstrisinin deniz tabanından mineral ayrıştırılması konusunda nasıl rekabetçi olacağı ve bu aktivite gerçekleştirilirken gelecek nesillere nasıl zarar görmemiş ve el değmemiş ekosistemlerin bırakılacağının değerlendirilmesi. Konuyla alakalı etki değerlendirmesi 2014 senesinde yayınlanmıştır.

- Denizel yaşam çeşitliliğinden yararlanmak amacıyla mavi biyoteknoloji seçeneklerinin değerlendirilmesi. Konuyla alakalı etki değerlendirilmesi 2014 senesinde yayınlanmıştır.