• Sonuç bulunamadı

4. AMORTİSMAN MUHASEBESİ VE VERGİ USUL KANUNU’NDA AMORTİSMAN

4.2. AMORTİSMAN YÖNTEMLERİ

4.2.3 Madenlerde Amortisman

Madenlerle ilgi amortisman uygulaması, VUK’ un 316. maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmü şöyledir:

“İşletme sebebiyle içindeki cevherin azalmasından dolayı maddi değerini kaybeden madenlerin ve taş ocaklarının imtiyaz veya maliyet bedelleri, ilgililerin, müracaatları üzerine bunların büyüklük ve mahiyetleri göz önünde tutulmak ve her maden veya taş ocağı için ayrı ayrı olmak üzere Maliye ve Sanayi Bakanlıklarınca belli edilecek nispetler üzerinden yok edilir.”

Maden ve taş ocaklarında bulunan cevherin azalması halinde, işletenler, Maliye ve Sanayi Bakanlıklarına baş vurarak özel amortisman oranı için talepte bulunmaları gerekmekte ve bu amortisman oranları her maden veya taş ocağı için ayrı ayrı verilmektedir.

Ülkemizde madenlerin mülkiyeti de işletme hakkı da devlete aittir ve devletin dışındaki kişilerin madenleri işletmesi izne tabidir. Bu husus, 3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 4. maddesinde, “Madenler Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildir” şeklinde ifade edilmiştir.

Maden rezervlerini işletme hakkı iki şekilde elde edilmektedir:  Birincisi devletten işletme ruhsatı alınması,

 İkincisi ise işletme ruhsatına sahip olanlardan bu ruhsatın satın alınmasıdır. İşletme hakkının nasıl elde edildiği, üzerinden amortisman hesaplanacak tutarı da etkilemektedir (Öztürk, 2006: 433). Çünkü ruhsatın yukarıda belirtilen iki ayrı yolla elde edilmesi farklı maliyetleri ifade etmektedir.

Maden amortismanı ile ilgili esaslara göre itfa edilecek bedel birinci halde imtiyaz bedeli ikincisinde maliyet bedelidir.

İşletme ruhsatını doğrudan devletten alınması durumunda, yetkili makamlardan alınan arama ruhsatına dayanılarak, yapılan arama ve sondaj çalışmaları sonucunda, işletmeye elverişli maden cevherlerini bulan arama ruhsatı sahibine imtiyaz ruhsatı verilmektedir. Bu durumda, amortismana tabi tutar, arama çalışmalarından başlayarak işletme dönemine kadar tüm giderleri kapsamakta olup, bu şekilde oluşan amortisman matrahına imtiyaz bedeli denmektedir (Dokur ve Kaygusuz, 2005: 100) .

İmtiyaz hakkının alınmasından sonra yapılan giderlerin ise VUK’ un 316. maddesiyle ilgisi bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, imtiyazın alınmasında yapılan kuyu, galeri, ocak gibi tesislerin maliyeti imtiyaz bedeline dahil edilmekte, imtiyazın alınmasından sonra ortaya çıkan bu gibi tesis giderleri amortisman cetvelinde yer alan oranlarla normal veya azalan bakiyeler üzerinden amortisman yöntemlerinden biriyle ayrıca itfa olunmaktadır.

Madenin terki durumunda ise bu gibi tesislerin itfa edilmemiş kısımları doğrudan gider yazılabilmektedir. Madenlerde kullanılan ve madenin terk edilmesi halinde söküldüğünde bir değeri kalmayan tesisat bedelleri maden maliyetine dahil edilir ve birlikte amortismana tabi tutulmaktadır.

VUK’ un 270. maddesine göre; noter, tapu, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye gider ve harçlarının maliyete veya imtiyaz bedeline dahil edilmesi ihtiyaridir.

Maden işletme hakkının ruhsata sahip olanlardan satın alınarak elde edilesi halinde ise, maliyet bedeli satın alma bedeli ve satın almaya bağlı giderlerin toplamından oluşmaktadır (Öztürk, 2006: 434).

Maden ve taş ocaklarında daha önce açıklandığı üzere maliyet ve imtiyaz bedelleri dışında; mevcut gayrimenkul, iktisadi kıymet, alet, edevat ve demirbaşların genel ilkelere göre amortismana tabi tutulması gerekmektedir. Çünkü bu konuda söz konusu madenin işlenmesi için edinilen makine ve benzeri araç ve gereç için iktisadi ömür esasına göre amortisman ayrımı yapılması mevcut yasal düzenleme gereğidir.

Tahmin edilen maden miktarından daha fazla maden çıkarılması halinde başlangıçta tespit edilen imtiyaz veya maliyet bedelinden daha fazla amortisman ayrılamaz. Tahmin edilenin altında cevher çıkarılmış ise bu defa kalan kısım en son yıl zarar yazılarak kapatılır.

Maden, çakıl, kum gibi maddelerin çıkarılacağı arsa ve arazilerin satın alınması halinde, maden amortismanına tabi tutulacaktır. Bu tür arsa ve araziler VUK’ un 314. maddesinde söz edilen boş arazi ve boş arsalar niteliğinde değildir. Arazi ve arsaların işletme süresi sonunda bir kısım madenlerde daha az, bir kısmında daha çok kıymet kaybına uğramaları söz konusu olmakla birlikte uzunca bir dönemi kapsayan işletme süresinde meydana gelmesi muhtemel değer kaybını takdir etmek

uygulamada güçlük arz etmektedir. Bu nedenle arazi ve arsa maliyetlerinin, cevher ve araziye ait kısmı ya da işletme süresi sonunda kalacak değeri diye bir ayırım yapılmaksızın tümü üzerinden amortisman ayrımı yapılabilmektedir.

Özel tükenmeye tabi varlık olarak nitelenen madenlerde, üretime göre amortisman ve oransal amortisman olmak üzere iki uygulama bulunmaktadır (Sevilengül, 2001: 421).

i. Üretime Göre Amortisman (Maliyet Esası)

Arama giderleri, aramalar sırasında bulunan çıkarılabilir maden miktarına bölünür ve bir ton maden başına düşen pay bulunur. Toprak örtüsünün kaldırılması (dekapaj) ile giderlerin itfasında bağımsız her yatak için ayrı hesaplama yapılır (Akdoğan ve Sevilengül, 1999: 286). Her dönemde yapılan üretim miktarı, birim başına düşen maliyetle çarpılarak o dönemin üretimine yüklenecek tükenme payı tutarı tespit edilir (Sevilengül, 2001: 421). Bu durum şöyle formüle edilebilir (Akdoğan ve Sevilengül, 1999: 286):

Aylık tükenme payı.. .. (q x e x d.. .. ..) .. q: Her ay yapılan üretim miktarı

e: Toprak emsali ( yeni tespitlere göre cevher ve toprak miktarı değişinceye kadar belirlenmiş olan)

d: Yapılan dekapajın birim maliyeti

ii. Oransal Amortisman (Satış Esası)

Bu yöntemde tükenme payı; özel tükenmeye tabi varlıklar maliyet toplamı, satış hasılatı veya kârın belli bir yüzdesiyle çarpılarak bulunmaktadır (Sevilengül, 2001: 422).

..

.. .. ..

.. .. .. ..

arama giderleri Birim başına gider emsali

çıkarılabilir madenin toplam satış hasılatı

.. .. .. .. .. .. ..