• Sonuç bulunamadı

ANTEP SAVUNMASININ HARP PRENSİPLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

3.6. BÖLGEDE FRANSIZLARLA YAPILAN MÜTAREKEYE KADAR SÜREN DÖNEMDEKİ OLAYLAR VE HAREKÂT

3.6.7. Kurbanbaba Tepesi Muharebesi (3 Mayıs 1920)

koordinasyonu zordu ve birliklerin birbirinin ateşlerinden etkilenmeleri sözkonusudur.

İki farklı istikametten aynı hedefe yaklaşan bir harekatın ateş desteğinin çok iyi planlanması gerekir. Ancak kuşatma yapan unsurların da şaşırtılması ve başarı ihtimali yüksek bir hareket tarzıdır. Fakat Fransızların kuşatma hattında az miktarda erken uyarı sağlayacak emniyet unsurları bırakarak, direnek noktası şeklinde hazırladıkları mevzilere çekildikleri, Suriye ve Halep bölgesini takviye maksadıyla kuvvet kaydırdıkları görülmüştür. Bir birliğin en hassas anı geri çekilme anıdır. Israrlı takip ve taciz; bu çekilmeyi bir kargaşaya ve birliğin tamamının düzensiz bir şekilde çekilerek imhasını sağlayabilirdi. Milli unsurlar tarafından bu çekilmenin takip edilmediği veya düşman çekilmesinin bir mağlubiyete dönüştürülmesini sağlayacak yeterli aktif kuvvetin mevcut olmadığı görülmektedir. Milli Kuvvetler bu harekatta pasif davranarak düşmana kayıp verdirme fırsatını kaçırmıştı.

29 Nisan 1920 günü, Antep’in Fransızlar tarafından çevrilmesi böylece son bulmuş oldu.

Fransızlar, yalnız güneyde şehre hâkim Kurbanbaba tepesi ile şehrin batı kesiminde bazı Ermeni evlerini ve kolej bölgesini devamlı olarak elde tutmaktaydılar. 29 Nisanda 9’uncu Kafkas alayının 7.5’luk Rus topu mevziye girerek düşman mevzileri üzerine topçu ateşi yapmış, böylece ilk defa düşman mevzileri üzerine, Nizami Kuvvetler topçu ateşi açmıştı.562

Yeni kurulan TBMM hükümeti, artık vatanın savunmasında bu cephede birliklerini muharebe meydanına sürmüştü. Nizami 9’uncu Alay, topçusu ile birlikte işgal kuvvetlerine karşı muharebeye girmişti. Mustafa Kemal Paşa, 1 Mayıs 1920 tarihinde meclisin gizli oturumunda yaptığı konuşmada; “Güney Cephesini İngilizlerden devralan Fransızların, Ermenileri kullanarak halka kötü davrandığını, ancak bunların ulusal güçler tarafından bölgede felçli duruma getirildiğini…” söyleyerek, Milli Mücadelenin Heyet-i Temsiliye tarafından yönetildiğini açıklamakta idi.563

sağlamakta aynı zamanda Şehirdeki Türk mevzilerine hakim bir konumda bulunmakta idi.

Fransızların tertipleri şöyle idi: Mardin İbadethanesi - Yetimlerevi - Sipahi Çiftliği - Kurbanbaba Tepesi Cezayir Alayının 3’üncü Taburu tarafından; Kolej, hastaneler, Latin Kilisesi, Senegal Alayının 2'nci Taburu tarafından işgal edilmişti. Topçusu kuzey ve doğu cephelerini ateş altına alacak şekilde kolej bölgesinde mevzilenmişti.

Türk kuvvetlerinin taarruz tertipleri ise:

Antep’in doğusundan güneyine doğru Çıksorut güneyi-Mardin ibadethanesi-sipahi çiftliği ve Kurbanbaba Tepe istikametinde taarruz edecek şekilde, 9’uncu Kafkas Alayının l’inci Taburu batıda ve 2’nci Taburu da onun solunda doğuda olmak üzere Çıksorut sırtlarının güney yamaçlarında taarruz hazırlık mevzisinde bulunuyordu.

Bertiz ve Pazarcık Kuvayı Milliye Kuvvetleri de Çıksorut tepesinin güneydoğusunda, Sarımsak Tepe- Mardin İbadethanesi güneyi- Kurbanbaba Tepe istikametinde taarruz etmek üzere, hazırlık mevzisinde idi. Ayrıca Fransız birliklerini topçu ateşleri ile batıdan tespit etmek ve bu bölgedeki yolu kullanmalarına engel olmak üzere, Hacıbaba Tepesi ile İbrahimli köyü bölgesinde yol güvenliği ve topçuların yakın savunması için bir müfreze bulundurulmakta idi. Plan batı ve kuzeyden topçu ve zayıf müfrezelerle düşmanı tespit etmeye, doğudan Antep şehir merkezi güneyinden taarruzlarla Kurbanbaba Tepe bölgesini ele geçirmeyi öngörüyordu(Kroki-4).564

3 Mayıs 1920 günü Türk kuvvetleri bütün Fransız cephesine taarruza başlamışlardır.

Topçu ve ağır makineli tüfekler taarruzu destekliyorlardı. Ateş desteği önce İbrahimli’de bulunan 105 mm’lik topçunun düşman topçusuna ateş açmasıyla başlamış, topçu ve ağır makineli tüfeklerin yarım saat kadar süren hazırlık ateşinden sonra Türk kuvvetleri hücuma geçmişler ve Düztepe’yi elde etmişlerdi.

Şehir içerisinde de, düşmanın asıl hedef bölgesinde kuvvet çoğunluğu ile savunmasının önüne geçmek maksadıyla, bilhassa Çınarlı cephesinde şiddetli bir harp devam ediyordu.565

Fransızlar, başlayan muharebeler neticesinde şehrin güneyinde bulunan en yüksek tepe olan ve tamamiyle Türk mahallelerine hakim ve Ermeni cephesinin güneyini kontrol eden kritik arazi arızası konumundaki Mardin İbadethanesi Tepesine geri

564 TİH IV. Cilt, 2009, Ekler, Kroki-10, s. 407.

565 Üzel, A.g.e., s.45.

çekilmek zorunda kalmışlardı.Türk topçusu ateşlerini bu bölge üzerinde toplamış ve geri çekilen bu Fransız erleri Sarmısaktepe’de bulunan Türk makineli tüfeklerinin yan ateşleri altında ağır kayıplar vermişlerdi. Kuvayı Milliye kuvvetleri Düztepe’den Mardin İbadethanesi’ne taarruz ederken, Bertiz ve Pazarcık Kuvayı Milliyesi de güneyden Sipahi Çiftliği bölgesine taarruz ettiğinden, Mardin İbadethanesi ve Yetimevi kesiminde bulunan Fransız birlikleri batıda kolej bölgesine çekilmek zorunda kalmışlardı.

Fransızların direndiği Kurbanbaba Tepesi bir taarruzla işgal edilmiş ve Fransızlar buradaki kuvvetleriyle kolej ve hastane bölgesine çekilmişlerdi. Antep’in doğu ve güneyindeki sırtlar bu suretle tamamen Türkler tarafından işgal edilmiş, sonuçta Akçakoyunlu ve Kilis yollarının kontrolü Türklerin eline geçmişti.

Fransızlar her zaman olduğu gibi bu defa da Kolej ve Garaf bölgesinde çok kuvvetli olarak tahkim edilmiş mevzilere sığınmışlardı. Ermeniler Mardin binasıyla Ermeni mahallesi arasında iki gece içinde 500 m uzunlukta adam boyundan yüksek iki duvar yaparak, Fransızların bölgeyi direnek noktası haline getirmesini sağlamışlardı.

Lohanlızade Mustafa kitabında bu duvarın uzunluğunu 1,5 km olarak vermektedir.566 Bölgeye mazgallar, büyük ve hafif makineli tüfekler için yuvalar, gözetleme yerleri, iç birleşme yolları cephane için emniyetli yerler yapılmış, bütün mevkiler ile mıntıka kumandanlığı arasında telefon şebekesi kurulmuştu.567

Milli Kuvvetler tarafından yapılan taarruzlar çok kayba sebep olduğundan, Fransızların bu mevzilerinden atılmaları mümkün olmamış, fakat Türk kuvvetleri tarafından kolej, hastane ve Garaf bölgesinde kuşatılmışlardı.

Milli Kuvvetlerin taarruz planı basit, sade ve etkili planlanmıştı. Düşmanı batıdan ve kuzeyden topçu ateşi ile tespit etmiş ve taarruzun kuzey ve batıdan yapılacağı yönünde tereddütte bırakmış ve aldatmış, kuvvet çoğunluğu ile savunma yapmasının önüne geçmiş, piyade unsurları doğudan iki tabur ve yerel milli Kuvvetler ile sıklet merkezi yapılarak taarruza başlanmıştı.

Kuvayı Milliye Kuvvetleri taarruz eden piyade taburlarının aynı zamanda güney yan emniyetini sağlıyordu. Piyade taburlarının taarruz esnasında kuzey yan emniyetini ise şehirdeki unsurlar sağlıyordu. Önce Düz Tepeye el atan piyade taburlarının bu bölgeden geri çekilen Fransız unsurların geri çekilip toparlanmasına imkan vermeden taarruzlarına devamla Mardin ibadethanesine taarruzları esnasında yine Kuvayı Milliye

566 Ünler, A.g.e., s.56.

567 Abadie, A.g.e., s.48-49.

Kuvvetlerinin geri çekilen Fransız birliklerine yandan yaptıkları taarruz son derece etkili olmuş ve Fransız birlikleri direnek noktası şeklinde savunma için tertipledikleri Kolej bölgesine çekilmek zorunda kalmıştır. Kuvayı Milliye unsurları, Nizami kuvvetleri tamamlayıcı bir görev üstlenmişti.568

Bu harekat; hedef, taarruz, manevra ve koordinasyon açısından başarılı şekilde planlanarak icra edilmişti. Bu muharebe sonucunda Antep kuşatması kaldırılmış, doğu ve güneydeki hakim arazi elde edilmiş ve Fransız birliklerinin ana ikmal yolu olan Kilis ve Akçakoyunlu yollarının kontrolü Milli Kuvvetlerin eline geçmişti. Milli Unsurlar, M.Kemal Paşa’nın da belirttiği gibi Milli Devleti destekleyici bir role sahipti. Harekatı, Nizami bir birlik olan 9’uncu Alaydan Binbaşı Fikri bey idare etmişti.

Antep’te Ermeni ve Fransızlarda yiyecek sıkıntısı başlamıştı. Fransız erzak kolunun Kilis Sinnap köprüsü bölgesinde beklediği haberleri geliyordu. Bir Fransız uçağı yardımın geleceği bilgisini havadan vermişti.569

Fransız kuvvetlerinin bu muharebelerden bir hafta sonra, Milli Kuvvetlerin yeni bir saldırı hazırlığını bertaraf etmek ve halen kuvvetli oldukları konusunda Milli kuvvetlere bir gözdağı vermek maksadıyla, 10 Mayıs 1920 günü saat 11.00’de bir miktar süvari, piyade ve zırhlı otomobilin koruması altında yaptığı gösteri ateşine, topçumuz başlangıçta karşılık vermemiş; ancak gösteri taarruzunun giderek taarruz şeklini alması üzerine askerlerimiz tarafından Fransızlara pek çok zayiat verdirilerek Fransızlar bozguna uğratılmıştır. 570 Fransızlar bu saldırılarda biri subay olmak üzere 21 ölü vermiş, Milli Kuvvetlerde ise yedek subay Rahmi Efendi şehit olmuş, düşmanın uçaklardan attığı bombalardan ise 5 asker yaralanmıştı. 571 Düşman başarılı olamayınca Akbaba Tepesi’yle Büyük Masara köyünden doğuya doğru uzanan sırtı işgal etmişti.572 Düşman şehirde kalan zayıf kuvvetlerini korumak maksadıyla gösteri taaruzları yapmaktaydı.

Antep çevresinde bu muharebeler devam ederken, Antep içinde de Fransız taarruzları devam ediyordu. 11 Mayıs 1920’de Fransız ve Ermeniler tarafından Türk mahallelerine tüfek ve topçu ateşi, 12 Mayıs 1920’de ise Mardin Tepesi’ndeki Amerikan binası içinde bulunan Fransızlar şehre makineli tüfek ateşi açmışlar ve o sırada pazarda dolaşan iki

568 Direnek noktası ile ilgili olarak Geniş Bilgi İçin Bkz.: FM 7-10, The Infantry Rifle Company, Chapter 3.

569 Hosaper Haftada İki Kez Yayımlanan Ermeni Gazetesinin 6 Mayıs Tarihli Haberi. Geniş Bilgi İçin Bkz.:

Bayaz, A.g.e., s.71,109.

570 Gösteri taarruzu hakkında Geniş Bilgi İçin Bkz.: FM 3-0, Operations, Chapter 7.

571 Ünler, A.g.e., s. 57-58; Lohanlızade Mustafa Nureddin, Çev.: Mehmet Ali Akdil, Gaziantep Savunması, Kastaş Yay., İstanbul, 1989, s.81.

572 Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi, Kol: İSH, Kutu: 622, Göm: 168, Belge: 168 - 3.

Türk yaralanmıştı. Aynı gün Kilis yönünden gelen bir Fransız uçağı şehrin çeşitli mahallelerine ve Sarımsak tepelerine on kadar bomba atmış ise de zayiat olmamıştı.573 Bu arada Yozgat bölgesinde meydana gelen Çapanoğlu isyanında görevlendirilmek üzere, Mustafa Kemal Paşa’nın direktifiyle Kılıç Ali Bey, Antep’ten ayrılmaya hazırlanmıştı.574 Heyet-i Merkeziye, Kılıç Ali’nin kalmasına yönelik bir takım girişimlerde bulunması üzerine 11 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa;

“Pek kıymettar olsa bile, vatanın müdafaasını bir tek şahsa merbut bulundurmak caiz değildir. Orada Kılıç Ali Beyle beraber yetişmiş büyük vatanperverler vardır.

Ve sizlerin her birinizden Kılıç Ali Beye takaddüm edecek hizmetler bekleriz. Metin olunuz, telâş etmeyiniz; kıtaatınızı emniyetle muhafaza ediniz” demiştir.575

Kılıç Ali, isyan hazırlığındaki Çapanoğullarını yönelik harekata katılmak maksadıyla şehirden ayrıldı.576 Yerine yardımcısı Kilisli Aslan Bey’i bırakan Kılıç Ali, 4 Nisan 1920‘den, 12 Mayıs 1920’ye kadar otuz dokuz gün Antep’teki direnişe katıldı. Kılıç Ali’nin bulunduğu günler, Antep harbinin başlangıç günlerini oluşturur; örgütlenme açısından, siyasi birlik ve kararlılık yönünden, önemli bir dönemdir. Ankara ile düzenli iletişim sağlanmış, Fransızara karşı şehrin savunma teşkilatlanması, organizasyonu oluşturulmuştur. Ancak; Kılıç Ali’nin ayrılışı, moral bozukluğuna neden oldu. Kılıç Ali Bey Mustafa Kemal Paşa’nın bir temsilcisi görünüyor, gücünü de bu konumunundan alıyordu.577

Fakat belirlenen Milli Mücadele stratejisinde, asıl cephe Batı Cephesiydi ve öncelik bu cephede idi. Bu cepheyi tehlikeye atacak her türlü tehdit anında yok edilmeliydi.

Özellikle iç cephe çok önemliydi. Çünkü Milli Kuvvetlerin kaynağı ve Milli Hareketin hareket alanı idi.

Aslan Bey’den sonra Kuvây-ı Millîye Kumandanlığı’nı Alay komutanı Binbaşı Hamdi üzerine aldı. Hamdi Bey’in zamanında civar köylülerden Millî Merkez Taburu teşkil edilerek cephelere taksim edilmişti.578 Hamdi bey, Milli Kuvvetlerin güç ve sayısını artırmaya çalışmış, çeteleri bir emir komuta altında toplayarak, daha etkili bir hale getirmeye çalışmıştı. Alay Kumandanı Binbaşı Hamdi’nin başka bir vazifeye tayin edilmesi üzerine, 1’inci Tabur Kumandanı Binbaşı Recep, hem Alay hem de Kuvây-ı

573 Gnkur. ATASE Bşk.lığı Arşivi, Kol: İSH, Kutu: 622, Göm: 175; Belge: 175 -1.

574 KıIıç Ali, Hatıralarını Anlatıyor, İstanbul, 1955, s.26; Geniş Bilgi İçin Bkz.: Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Yakamoz Yay. İstanbul, s. 925-927.

575 Yetkin, A.g.e., s.40-41; Solmaz, A.g.e., s.20-21.

576 Kılıç Ali, A.g.e., s.26. Geniş Bilgi İçin Bkz.: Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Yakamoz Yay. İstanbul, s. 925-927.

577 Güngör, A.g.e., s.147.

578 Atatürk, Nutuk, Haz. E.S.Yalçın Ankara, 2009, s.340; F.Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, 2. Baskı, Ankara 1983, s.206; Lohanlızade, A.g.e., s.65.

Millîye komutanı oldu.579 Yıldırım Taburu ise 9’uncu Alayın organik bünyesine girerek alayın 3’üncü Taburu olmuştu. Bölgede yeni oluşturulmaya çalışılan Nizami birliklerin teşkilatlanması ile ilgili olarak ve öncelik Batı Cephesi olması nedeniyle sık sık yapılan emir komuta değişiklikleri yapılmakla birlikte, bu husus birliklerin idaresinde zafiyet yaratmakta idi.

Şehir çevresindeki muharebelere paralel olarak şehir içinde de çatışmalar devam ediyordu. 14-15 Mayıs 1920 gecesi Ermeniler tarafından Antep camisine konan dinamit ateşlenmiş ise de camiye büyük bir zarar vermemişti. Yine 14 Mayıs 1920 günü saat 16.00’da dört Fransız uçağı Antep’e gelerek şehrin çeşitli bölgelerinde otuzu aşkın bomba atmış, olayda bir zayiat meydana gelmemişti. Fransız Uçakları aynı zamanda padışahın ve şeyhülislamın Anadolu hareketine karşı olan bildirilerini de Antep’e atıyordu.580

Şehrin dışındaki gösteri taarruzu ile koordineli olarak yapılan yine gösteri maksatlı olarak uçakla yapılan taarruzi hareketleri aynı maksatla değerlendirilebilir. Fransızların şehirde kalan zayıf unsurlarını korumak maksadıyla yaptıkları bu hareketlerin hedefi, sadece Milli Kuvvetleri kesin sonuçlu bir harekattan vazgeçirmeye yönelik gösteri maksatlı saldırı hareketleri olarak değerlendirilmelidir. Kara birlikleri ile yapılan mahdut hedefli taarruzlarla veya uçaklarla anlık yapılan saldırılardan kesin sonuç almak mümkün değildir.

Fıratın doğusunda bulunan 5’inci Tümenin 24’üncü Alayı da Carabulus-Nizip-Antep yolu ile şehre gelerek yeni oluşturulan Milli Kuvvetlerin emrine girmişti.581 Abadie kitabında; “Vaziyet değişmemişti. Türkleri yola getirmek için uzun bir şıkıştırmaya ihtiyaç vardı. Fakat zaman geçiyor, iaşe maddeleri tükeniyordu….”582 diyordu.