• Sonuç bulunamadı

TARİHSEL-KÜLTÜREL DEĞERLERİN KORUNMASI

1. GENEL ÇEVRE SÖYLEMİ İÇİNDE TARİHSEL-KÜLTÜREL ÇEVRE

1.1. Koruma Nedir? - Koruma Kavramı

Koruma, “kaybetme korkusunun tepkimesinden kaynaklanan ve sahip olma güdüsüyle gelişen bir duygudur”.8 Koruma,9 sözlük anlamı olarak himaye etmek, bir kimseyi ya da bir şeyi dış etkilerden, tehlikelerden muhafaza etmek, uzak tutmaktır. Koruma kavramı ereksel bir eylemi içermektedir. Tarihsel çevrenin korunması bağlamında, belirlenecek ilkeler ve hedefler doğrultusunda geçmişten gelen değerleri, geleceğe aktarmak üzere, şimdi takınılacak tutum belirleyici olmaktadır. Kısaca, koruma eylemi her üç zaman kesitini de kapsamaktadır. Bir başka deyişle, koruma

“yaşatmak”tır.

Koruma özünde, ekonomik, politik, toplumsal ve mekansal boyutları da olan kültürel bir eylemdir. Bir bilinçlenme ve kültür sorunudur.

Koruma; bir politika oluşturmak üzere karar verme süreci ile başlamaktadır.

Neleri, niçin, kimin adına, kimlerle ve nasıl koruma vb. sorulara yanıt oluşturmak; temelde politik ve seçmeci bir karar vermeyi getirmektedir. Bu bağlamda, koruma aynı zamanda da ideolojik bir eylemdir.

8 Nurcan Uydaş, ve diğerleri, “Koruma Politikaları Üreten Kesimin Koruma Bilinci Üzerine Bir Araştırma”, Ulusal Koruma Planlaması Semineri II, 29-30 Eylül/ 1 Ekim 1993, YTÜ Oditoryumu, İstanbul, Yıldız Üniversitesi Fakülte Yayın No: 94067, s. 6.

9 Tarihsel-kültürel çevreleri koruma için; İngiltere’ de ‘conservation’, ABD’nde ‘preservation’

ve Avrupa pratiğinde ise daha çok ‘protection’ kavramları kullanılmaktadır.

Korumada temel amaç, geçmişten bugüne gelen kültürel birikim ve değerleri, özgünlüklerinden bir şey kaybettirilmeksizin, zamanla farklılaşan değerler ile bütünleştirerek toplumlar için sağlıklı yaşam çevreleri oluşturmak olmalıdır.10

Tarihsel koruma, bir yandan yapılı çevrelerin sağlıklı kılınması sonucunu yaratırken, diğer yandan da tarihsel-kültürel çevrelerin yeniden yaşatılıp, bir bakıma konut stokunun geri dönüşünü (recycling) sağlamaktadır.11

Bugüne kadar izlenen politikalarda, farklı koruma yaklaşımları ve bunlara yönelik farklı kavramlar ortaya konmuştur. Hiçbir değişiklik yapılmaksızın, müzede sergilenecek belge yaklaşımı ile durağan (statik) koruma anlayışından başlayarak; yapıtın orijinaline benzetilerek yeniden üretilmesine kadar giden bir dizi koruma eyleminden söz edilmektedir.12

10 Ela Tek, “Koruma ve Uygulamada Brüksel Örneği”, Ulusal Koruma Planlaması Semineri II, 29-30 Eylül/ 1 Ekim 1993, YTÜ Oditoryumu, İstanbul, Yıldız Üniversitesi Fakülte Yayın No:

94067, s. 135.

11 James Marston Fitch, Historic Preservation, Curatorial Management of the Built World, University Press of Virginia, 1998, s. 39.

12 Müdahale derecelerine göre geliştirilebilecek bir sınıflama aşağıdaki verilmektedir: (Fitch., a.g.e., s. 46)

I. Preservasyon (Preservation): Tümüyle, hiç bir değişiklik yapılmaksızın, aynen koruma.

II. Restorasyon (Restoration): Eserin orijinaline yönelik onarımını ve sağlıklaştırılmasını da içeren koruma.

III. Konservasyon ve Konsolidasyon (Conservation ve consolidation): Yapısal bütünlüğü sürdürecek şekilde, orijinal yapıya fiziki müdahaleyi de içeren koruma. Honolulu’daki Royal Palace’ın kurtlara karşı korunmasına yönelik önlemler, Paris’ teki Notre Dame’

ın taşlarının temizliği gibi basit müdahalelerden York Minster’e (İngiltere) yeni bir çeşme eklenmesine kadar varan bir dizi koruma anlayışını içermektedir.

IV. Rekonstitüsyon (Reconstition): Yapının parçalara ayrılarak aynı mekan ya da başka bir alanda korunan parçalarla yapının yeniden yapılması. Afet ya da savaş sırasında yıkılan parçaların yeniden bir araya getirilmesi bu tür koruma anlayışına örnektir.

Guatemala’ daki Antiqua Katedrali gibi.

V. Restitüsyon (Restitution): Yapının eldeki belgelere dayanılarak yeniden inşa edilmesi ile eskinin canlandırılmasına yönelik koruma anlayışı. Bu daha çok yitirilen tarihi yapının yeniden inşasına yönelik bir çabadır. Yeniden inşa etme (reconstruction)

Korunacak yapıtın türüne göre, tarihsel-kültürel değerleri toplumla paylaşma yolları da değişmektedir. Görsel ve işitsel sanat yapıtlarının yaygınlaştırılması çağımızda daha da kolaylaşmıştır. Orijinalleri müzelerde ya da koleksiyonlarda saklı olan; örneğin, resim, heykel, seramik gibi yapıtlar, bulundukları yerde gezilip izlenme olanağı bulunmasa bile, günümüz teknolojileri ile sanal ortamda rahatça izlenebilmektedir. Bu bakış açısı ile, modern teknoloji sayesinde, sanat eserlerinin daha geniş kesimlere ulaşmakta olduğu savı ileri sürülebilir. Benzer şekilde, tiyatro, konser vb.

işitsel sanat etkinlikleri de kaset, CD vb. şekillerde çoğaltılarak, ya da anında canlı görüntüleri yayınlanarak geniş kesimlere ulaştırılmaktadır. Geçmişte orijinal resimlerin ancak elle yapılabilen kopyaları - replica’ları, kullanılırken artık fotokopi ile istenilen adette çoğaltma yapılabilmekte ya da internetten görüntüler anında basılabilmektedir.13

Kentlerin ve hatta ülkelerin, maket kentler şeklinde küçük modelleri geliştirilmektedir. Hollanda’daki Madoradam, bir “maket kent” olarak, ülkenin önemli tarihi-mimari yapıtlarını aynı mekan üzerinde sergilemektedir. Kaldı ki, çağımızda kişisel bilgisayarlarla, evlerden bile bunlara anında ulaşmak olanaklı hale gelmiştir.

Bu tür olanaklarla taşınabilir ya da taşınamaz özgün yapıtların toplumlara ulaşmasının kolaylaştığı savunulabilir. Modern teknoloji kuşkusuz

terimi ise yıkılan yapının aynı alanda inşasını içermektedir. Varşova Royal Palas gibi.

VI. Replika (replication): Yapının aynısını başka mekanlarda da kopyalamak. Genelde orijinal yapı ile aynı zamanda farklı mekanlarda bulunur.

13 Fitch., a.g.e., s.1.

bu olanakları sağlamıştır. Ancak, modern teknoloji aynı zamanda da tüm kentsel çevrelerin giderek birbirlerine benzemesi sonucunu da getirmektedir.

Bir sonraki bölümde bu saptama irdelenecek ve birörnek toplum ve birörnek yerleşmelerin ortaya çıkardığı sorunlar tartılacaktır. Bu bölümde vurgulanmak istenen asıl nokta, teknolojinin sağladığı olanaklarla, dünyanın her köşesindeki tarihsel-kültürel değerlere erişebilmek daha kolay olsa da, bu yapıtları yerinde, doğal ortamı içinde izlemenin, bu ortamda yaşayabilmenin ve yaşatmanın bir ayrıcalık olduğu ve bunları geliştirerek yaşatmanın da toplumların kaçınamayacakları bir sorumluluk olduğu düşüncesidir. Önemli olan, dünyanın her yerinden ve her kesiminden insanın bu ayrıcalığı elde edebilmesinin maddi koşullarını oluşturmaktır.

Tarihsel-kültürel çevrenin korunmasında; bütün bir kentin ya da kentler sisteminin korunmasından başlayarak, bir yapının korunmaya değer bir elemanına (yapı detayına) kadar inen farklı ölçekler korumaya konu olabilmektedir.14

14 Bazı koruma ölçekleri şu şekilde verilebilir (Fitch., a.g.e., s.41)

Tarihi Kentler: Tüm kentin ya da yerleşmenin korumaya konu olması. Harrisburg (Vermount), Pleasant Hill (Lexington), Safranbolu (Zonguldak).

Tarihi bölgeler: Daha yaygın bir koruma ölçeğidir. Yerleşmenin tamamının değil, belirli bölgelerinin korumaya konu olması. Societt Hill (Philedelphia), Ortamahalle-Akçaabat (Trabzon).

Açıkhava Müzeleri: Yaygın alana yayılmış, arkeoloji, sanat tarihi ve etnografya müzeleri.

Hollanda’daki Arnhem Açıkhava Müzesi, Kapadokya’da Göreme Açık Hava Müzesi, Pamukkale Afrodiasyas gibi. 1891’da Stockholm’ da açılan Skansen Müzesi, geleneksel İsveç yaşam ve mimarlık yapıtlarının sergilendiği, ulusal mimarlık müzelerinin ilk örneğidir.

Burada İsveç’in tüm kentlerinden seçilen 150 yapının replikaları yapılmıştır. Seçilen yapılar 1574-1800 dönemine ait yapılar olup tüm özgün yapıların kopyalarının aynı mekanda bir arada gezilebilmesi olanağı sağlanmıştır.

Tarihi Yapı (Müzeler): Yapı ölçeğinde bir koruma türüdür. Önemli tarihi olaylara ya da kişilere tanıklık eden yapıların korunması örneği gibi. (Vernon Dağı müze evi)Trabzon’daki Atatürk Müzesi, İstanbul Dolmabahçe Sarayı .

Sanat Müzeleri: Korumanın en küçük birimlerinden biridir. Taşınabilir eserlerin sergilendiği mekanlardır. Resim- heykel müzeleri, arkeolojik müzeler gibi.

1.2. Niçin Korunmalı? Tarihsel-Kültürel Değerleri Koruma Gerekçeleri Sulak alanlar, ormanlar, tarım alanları vb. doğal kaynaklar gibi tarihsel değerler de sınırlı ve nesli tehlikede olan değerler olarak görülmelidir. Bu değerler de, aynen doğal kaynaklar gibi, toplumların yaşam kalitesini yükselten varlıklardır. 15

Tarihsel -kültürel çevre değerlerinin korunması gereğinin topluma kabul ettirilmesi farklı gerekçeler ile temellendirilmektedir. 16

1. Yerel, bölgesel, ulusal, dini vb. bir kimliğin yaratılma aracı olarak koruma:

Bu yaklaşımda koruma yerel, bölgesel, ulusal vb. benlik yaratılmasının bir aracı olarak görülmektedir. Amaç, genelde seçmeci bir tavırla ortaya konur ve dönemin ideolojisine uygun yeni geçmişler yaratma gibi çabalarla toplumu tehlikeli sonuçlara götürebilir. Radikal dinci ya da aşırı ulusçu (milliyetçi) akımlarda koruma daha çok bu amaca yönelik olarak savunulmaktadır.

2. Estetik-sanatsal değerleri nedeniyle koruma: Böylesi bir temellendirme de sübjektif değerlendirmeye açıktır. O dönemin değer yargıları, ya da bu konuda karar vericilere göre sanat yapıtı olarak değerlendirilmeyen yapıtların gözden çıkartılması tehlikesi söz konusudur.

15 Helsinki City Office, Helsinki Master Plan 1992: Helsinki-Towards 2020 Strategic Planning Advice for Helsinki, Publication Series A 22/1992, s.1.

16 İlhanTekeli, “Kentsel Korumada Değişik Yaklaşımlar Üzerine Düşünceler”, Mimarlık, 88/2, Mimarlar Odası Yayını, s.57.

3. Turizm getirisi nedenli koruma: Bu hedefi temel alan koruma yaklaşımı, doğal ve tarihi değerleri turizme yönelik bir sermaye aracı gibi görmektedir. Burada da, bacasız endüstri olarak görülen turizmin getirisini en çoğa çıkarabilmek için önceliklerin ve özellikle de korumada toplumsal boyutun gözden kaçması gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Korumada ekonomik getiri ön plana çıkartılarak, çoğu zaman, korunmaya değer yapıtın işlevi değiştirilip farklı bir kullanış (genelde ticari ya da turizm) önerilmektedir. Ankara ya da Antalya Kaleiçi örneklerinde görüldüğü gibi, bu amaçla yapılan korumalarda, yapıların özgünlüğü yitirilebilmektedir.

4. Bir toplumsal kültür ürünü olarak önceki kuşaklardan alınan mirasın sonraki kuşaklara aktarılmasını temel alan koruma: Hızla değişen dünyada, tarihsel-kültürel çevrenin, gelecekteki yaratılara temel oluşturması, çeşitliliğin ve sürekliliğin toplumsal yapı ile bütünleşerek korunmasının sağlanmasını amaçlayan koruma yaklaşımıdır. Burada koruma, o toplumda yaşayanlara bir tarih bilinci kazandırmanın gereği olarak değerlendirilmekte olup, korumayı daha geniş kapsamıyla ele alır.

Korumaya temel oluşturmak üzere geliştirilen bu gerekçeler daha da arttırılabilir, ancak bunların hepsi de, kuşkusuz; ayrı ayrı geçerlidir. Burada, tek bir amaç doğrultusunda korumaya yönelmenin, uzun erimde tarihsel-kültürel değerlerin bozulması (tahribatı) sonucunu doğurması riski göz önünde bulundurulmalıdır. Kapsamlı ve bütüncül bir korumada, ölçütler çok boyutlu değerlendirmeler üzerine oturtulmalıdır. Korumaya değer görülen

yapıtların tarihi, toplumsal, kültürel, sanatsal, estetik ve kullanım değerleri gibi farklı boyutları dikkate alınmalıdır.

Tarihsel korumanın aynı zamanda, toplumsal kalkınmanın etkin bir aracı olduğu kabul edilmektedir. Koruma, kente yeni bir ekonomik canlılık getirmektedir. Günümüzde birçok toplum korumayı ekonomik gelişme stratejisi olarak uygulamaktadır. Tarihi-kültürel çevreler, doğru değerlendirildiğinde, yerel ekonomileri canlandırır, yeni iş alanları açar, vergi gelirlerini artırır, yeni iş kolları yaratabilirler. Eski bölgelerin ve kent merkezlerinin yenilenmesine yönelik olarak yapılacak koruma uygulamaları ile yeni vergi geliri ve istihdam yaratılıp; büro, ticaret, barınma ve dinlence için iyileştirilmiş özgün mekanlar sunulabilmektedir. Tarihsel koruma, artık, salt turist “doları” çekecek bir çaba olmanın ötesinde, istenen toplumu yaratabilmenin bir aracı olarak da değerlendirilmektedir.

Tarihsel kent merkezleri orada yaşayanlara yaşam destek sistemi sunarlar. Bir bakıma psikolojik destek sağlarlar. Tarihi kentler, kuşaklar arasında, anılarla dolu bir tiyatro sahnesi görevini görmektedir.17

Diğer yandan; tarihsel, kültürel değerlerin korunması, kentlerde mevcut yapı stoğunun değerlendirilmesi sonucunu da yaratarak, sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde, gelecekte kentlerin yapılı çevrelerinin, bir bakıma geri dönüşümünü de sağlayacaktır.

Özetle; tarihsel-kültürel değerlerin koruması ile:

ƒ Toplumdaki kültürel çeşitlilik ortaya konulup tanınabilecek,

17 Fitch., 1998, s.xi.

ƒ Yerel karakterler ve özellikler tanınıp korunabilecek,

ƒ Bir yere ait olma duygusu sağlanıp yerel, bölgesel, ulusal kimlik duygusu geliştirilebilecek,

ƒ Yöre sakinleri ve dışardan gelecekler için toplumsal imaj yükseltilip, salt maddi değil, manevi kazanç da sağlanabilecek,

ƒ Yerel ekonomi canlandırılıp, yöredeki gelirler arttırılabilecek,

ƒ Varolan yöresel yapı stoku sağlıklı duruma getirilip, yeniden kazanımı söz konusu olabilecek,

ƒ Geçmişimiz, bugün ve geleceğimize uzanan yerel değerler, sonraki kuşaklar için de yaşatılıp, ileriye yansıtılabilecek,

ƒ Böylece, toplumsal bilinç ve gönenç artırılabilecektir.

Tarihsel-kültürel değerlerin korunması gerekçeleri, korunmaya değer görülen varlıkların niteliği ve koruma amaçları bağlamında farklı ölçeklerde temellendirilebilir. Burada yerel, bölgesel, ulusal ve küresel koruma ölçeklerinden bahsedilebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, korumada yerel ölçek olarak kentler önemli bir birim olmaktadır.